Transcript Document
DOÇ. DR. HALİL TUNALI MODERN İKTİSADİ DÜŞÜNCENİN DOĞUŞU ORTA ÇAĞ • 476-1453 (5-15.YY) • DEVAMLI SAVAŞ VE İSTİLALAR • ÇÖZÜM: FEODALİZM FEODALİZM • 4. YY ROMA İMPARATORLUĞU’NDA büyük toprakların kiracılar ve özgür kölelerce işletilmesinde kullanılan ilke ve yöntemler FEODAL DÜZEN • KRAL TARAFINDAN LORDLAR VE ŞÖVALYELERE ÇEŞİTLİ BÜYÜKLÜKLERDE TOPRAKLARIN DAĞITILMASI (Silahlı süvari savaşçılar) • ZİRAİ ÜRETİMİ YAPAN KÖYLÜLER VE SERFLER (köleler). • ROMA İMP. DÖNEMİNDE GELİŞEN SANAYİ,TİCARET VE FİNANS faaliyetlerini onun yıkılmasından sonra Avrupa’da devam ettirenler:BURJUVA SINIFI • ROMA KATOLİK KLİSESİ (SKOLASTİKLER) FEODAL DÜZEN PİRAMİDİ • TEPEDE: SOYLULAR (KRALLAR VE LORDLAR) VE KLİSE • ORTADA: BURJUVA SINIFI • EN ALTTA: KÖYLÜLER VE SERFLER FEODALİTEDEN KAPİTALİZME GEÇİŞTE YAŞANAN DEĞİŞİMLER VE KAPİTALİZMİ DOĞURAN TEMEL FAKTÖRLER • Feodal toplumda nüfusun ve şehirleşmenin artması ihtiyaçları, artan ihtiyaçlar üretimi ve işbölümünü arttırmış, sonunda da mübadele yani ticaret artmıştır. Ticaretin daha kolay yapılabilmesi için de paranın kullanımı artmıştır. • 1. NÜFUSUN ARTMASI • 2. ŞEHİRLEŞMENİN ARTMASI • 3. TİCARETİN ARTMASI • 2. PARA KULLANIMININ ARTMASI DEĞİŞİMİN DİNAMİKLERİ • Ulus Devletlerin Ortaya Çıkması (Niccolo Machiavelli 14691527 ve politikanın bir sosyal bilim olarak ortaya çıkması) • Reform Hareketleri • Rönesans ve Hümanizm • Değişen Ekonomik Yapı • Ulusal ve Uluslararası Rekabet Ortamı • Matbaanın Yaygınlaşması KAPİTALİZM VE RÖNESANS • 13. yy’dan itibaren kapitalist girişimciler feodal düzene başkaldırmaya, feodal kurumları yıkmaya başlıyor • 15. yy sonlarına doğru kapitalizm kavramı içine aldığımız pek çok kurum (büyük ticarethaneler, ciro edilebilen ticari senetler, kambiyo kurumları ve sermaye birikimi) ortaya çıkıyor • İş çevresinde oluşan ve topluma aktarılan burjuva bakış açısı ve davranış biçimi toplumun kültürünü yeniden belirlemeye başlıyor ve RÖNESANS’ın tohumlarını atıyor. MERKANTİLİST DÖNEM (1500-1800) MERKANTİLİZM AVRUPA İKTİSADİ DÜŞÜNCESİNDE VE ULUSAL EKONOMİ POLİTİKASINDA 1500 İLE 1800 YILLARI ARASINDA KALAN DÖNEMİ KAPSAR. MERKANTİLİZMİN ÖZELLİKLERİ • Ülkelerin (ulusların) zenginliği sahip oldukları kıymetli madenle ölçülür. • Kıymetli maden rezervleri sınırlı olduğu için zenginleşmenin yolu dış ticaretten geçer. • Bu sebeple dış ticaret politikasının temel amacı ihracatı arttırıp, ithalatı en aza indirerek, hazinenin altın stokunu arttırmaktır. • Yer altındaki rezervler hariç kıymetli maden stoku sınırlı olduğundan dış ticarete giren iki ülkeden ihracat yapan kazançlı, ithalat yapan zararlı çıkacaktır; aynı anda ikisinin birden kazançlı çıkması mümkün değildir. FİZYOKRASİ Fizyokrasi kelimesinin Yunanca aslından kaynaklanan anlamı “doğa yasası”dır. 18. yüzyılda doğal bilimlerde meydana gelen gelişmelerden ve Locke ve Descartes’ın felsefesinden etkilenen Fizyokratlar önce, üretimin ve malların değişmez doğal yasalara göre meydana geldiğini düşünmüşler ve sonra da gelir bölüşümü problemini, tıpkı bir fizik problemi gibi ele alıp çözümlemeye çalışmışlardır. FİZYOKRASİNİN İLKELERİ • FERDİN VE FERDİYETÇİLİĞİN ÖN PLANA ÇIKMASI • DOĞAL YASALAR • LAİSSEZ-FAİRE • DEVLETİN GÖREVLERİ KLASİK TEORİ Klasik İktisadi Düşünce Adam Smith (1723-1790) ile başlar. ADAM SMİTH VE “ULUSLARIN ZENGİNLİĞİ” • Merkantilizm eleştirisi (DIŞ TİCARETTEN YALNIZ BİR ÜLKENİN KARLI ÇIKMASI) • Mutlak üstünlük teorisi • Homo Economicus (ekonomik adam) • Invisible Hand(Görünmez El=Fiyat Mekanizması) • Laissez-faire, laissez-passer (Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler) MUTLAK ÜSTÜNLÜK TEORİSİ KUMAŞ ŞARAP 1 işçi/1 saat 1 işçi/1 saat ING 4 metre 1 litre PORT 1 metre 2 litre 4 metre kumaş 4 litre şarap ile değiş tokuş edilirse ING’nin kazancı 3 litre şarap PORTEKİZ'in kazancı 2 metre kumaş olur. DAVID RICARDO MUKAYESELİ ÜSTÜNLÜK TEORİSİ MUKAYESELİ ÜSTÜNLÜK TEORİSİ KUMAŞ ŞARAP 1 işçi/1 saat 1 işçi/1 saat ING 4 metre 3 litre PORT 1 metre 2 litre 4 metre kumaş 4 litre şarap ile değiş tokuş edilirse ING’nin kazancı 1 litre şarap PORTEKİZ'in kazancı 2 metre kumaş olur. KLASİK İKTİSATÇILARIN GÖRÜŞLERİ • • • • DENGEYE İLİŞKİN GÖRÜŞLER LİBERAL İKTİSAT POLİTİKALARI ÜRETİM FAKTÖRLERİNİN TAM İSTİHDAMI REEL VE PARASAL İLİŞKİLER TEMEL NEO KLASİK İKTİSAT KLASİK İKTİSADIN YAŞADIĞI SIKINTILAR VE NEO-KLASİK İKTİSAT MARJİNAL FAYDA • Klasik Okul’un revizyonu olarak da nitelendirilen Neo Klasik Okul, değer (kıymet) sorununun çözümünde İktisat Teorisi’ne marjinal fayda kavramını kazandırarak iktisatta devrim yapmıştır. İlk olarak tüketici davranışlarının açıklanmasında kullanılan marjinal fayda kavramı daha sonra üretim alanında da kullanılarak fayda, maliyet, gelir, verimlilik alanlarında karar birimlerinin davranışlarının açıklanmasına olanak sağlamıştır. ALFRED MARSHALL MARSHALL’IN KATKILARI • Matematiğin ve geometrinin (amaç değil araç olarak) yoğun kullanımı • Kısmi Denge Analizi (ceteris paribus) • Denge fiyatının arz ve talep eğrileriyle ve miktar ayarlamaları ile oluştuğunun gösterilmesi • Dış ticaret hadlerinin oluşumunu teklif eğrileriyle açıklaması (arzın yanında talebi de analize dahil etmesi) • Tüketici Rantı (artığı) • Talep elastikiyetini açıkça tanımlaması ve matematiksel biçimde ölçmesi • Üretim ve arz miktarı yönünden zaman tanımlamalarını yapması • Fiyatlar Genel Seviyesi, Para Teorisi ve Marshall Denklemi M=k.P.T KISMİ DENGE ANALİZİ (CETERİS PARİBUS) ve DENGE FİYATININ ARZ VE TALEP EĞRİLERİYLE GÖSTERİLMESİ TEMEL KAVRAMLAR TEMEL KAVRAMLAR Bu bölümde ekonominin temel kavramları olan, İktisat İhtiyaç Mal ve hizmet Fayda ve Değer Üretim faktörleri Tüketim Ekonomik Birimler Ekonomik Etkinlik Konularına değinilecektir • İktisat biliminin özellikleri Kıtlık bilimidir Sosyal bir bilimdir Analitik bir yapıya da sahiptir İnsanların iktisadi davranışları inceler Malların üretim, tüketim ve dağıtım faaliyetlerini inceler İKTİSADİ SİSTEMLER • • • • Kapalı Ekonomik Sistemler Mübadele Ekonomisi Sistemleri Kapitalist Piyasa Ekonomisi (Kapitalizm) Karma Ekonomik Sistem İhtiyaçların Özellikleri İhtiyaçlar sonsuzdur İhtiyaçlar şiddet bakımından farklılık gösterirler İhtiyaçlar karşılandıkça şiddeti azalır İhtiyaçlar veya ihtiyaçları tatmine yarayan araçlar ikame edilebilirler İhtiyaçlar zamanla alışkanlık halini alabilir Ekonomistler ihtiyacın ahlaki yönü ile ilgilenmezler Malların Çeşitleri • • • • Serbest ve ekonomik mallar Üretim (ara mal) ve tüketim (nihai mal) malı Dayanıklı ve dayanıksız mallar İkame(rakip) mallar, tamamlayıcı mallar Fayda • Malların ve hizmetlerin insan ihtiyaçlarını tatmin etme (karşılama) özelliğine fayda denir. • İnsan ihtiyaçlarını karşılayan bütün mallar faydalıdır…. • Faydayı açıklarken…iktisat bilimi la ahlakidir… • Fayda malın bünyesinde bulunan bir özelliktir. Öncelik sırası kişiden kişiye değişebilmektedir. Değer (kıymet) • Mübadele Değeri • Kullanım Değeri • Değer Paradoksu Üretim • Üretim, hammaddeleri ya da yarı mamulleri, mamul haline çevirmek amacıyla üretim elemanlarını bir araya getirme süreci ve işlemidir. Mal ve hizmetlerin üretim ve satışına yönelik temel fayda yaratıcı faaliyetler Şekil faydası Yer faydası Zaman faydası Mülkiyet ve değişim faydası Bilgi faydası Üretim faktörleri Üretim, üretim elemanlarının bir araya getirilmesi süreci ve işleviydi. İşte bu üretim elemanları iktisat biliminde üretim faktörü olarak adlandırılır. Bunlar; • Geleneksel üretim faktörleri (emek, sermaye, doğal kaynaklar) • Çağdaş üretim faktörleri ( girişimci, bilgi birikimi yani teknoloji) • Emek, insanın, gelir sağlamak amacıyla, hür iradesiyle, bilinçli ve başkalarına tabi olarak harcamış olduğu her türlü çaba • Sermaye, ekonomide her türlü üretilmiş üretim aracı (fiziksel, finansal, beşerî sermaye) • Önemli!!!: “Para” üretim sürecine doğrudan katılmadığı için sermaye olarak algılanmamalıdır. • Doğal kaynaklar, bir ülkenin sahip olduğu her türlü yer altı ve yer üstü zenginlikleri • Girişimci (müteşebbis) Bir ekonomik olguyu düşünen, planlayan ve etkin şekilde yürüten, diğer üretim elemanlarını da bilinçli şekilde koordine ederek üretime katan güç • Teknoloji, Aynı miktar faktör kullanarak daha fazla üretim Teknik bilgi ekonominin üretim gücünü belirler. Tüketim • Mal ve hizmetlerin ihtiyaçları karşılamak amacıyla nihai olarak kullanılmasına tüketim denir. Tüketim genelde tüm ekonomilerin nihai amacıdır. Ekonomik Birimler • Hanehalkı (tüketici); Aynı çatı altında yaşayan ve ortak finansal kararlar alan insanlardır. • Firmalar (üretici); kaynakları kullanan ve ne üretileceğini kararlaştıran, şahıs şirketlerinden devlete kadar bütün üretici birimlerdir. • Devlet; Ekonomide gerekli düzenlemeleri yapan, piyasalara üretici ve tüketici olarak katılan, mülkiyet hakkını koruma altına alan ve vergi toplama ayrıcalığına sahip oluşumdur. • Yabancı ülkeler; ithalat, ihracat İKTİSADIN TANIMI • • • • • İktisat nedir? Kıtlık sorunu ve Kıtlık Kanunu Ekonomik mal (fiyat) Serbest mal Alternatif maliyet (üretim olanakları eğrisi) ALTERNATİF MALİYET • Bunun için çeşitli alternatifler arasında bir tercih yapılması gerekmektedir. Bu tercih bizi “ALTERNATİF MALİYET” kavramına götürür. • Hangi ihtiyaçların giderileceği konusunda yapılan her tercih başka tercihlerden vazgeçmeyi gerektirir. Seçilen alternatifin maliyeti seçiminden vazgeçilen alternatiftir. • Alternatif maliyete kullanılmayan fırsat anlamında “FIRSAT MALİYETİ” de denir. ALTERNATİF MALİYET • Alternatif maliyet hem üretim hem de tüketim kararlarında mevcuttur. • Alternatif maliyet kavramını şu şekilde tanımlayabiliriz: “Y malı üretimini (tüketimini) bir birim arttırmak için üretiminden (tüketiminden) vazgeçilen X malı miktarı.” ÜRETİM OLANAKLARI EĞRİSİ • Üretim kararlarında alternatif maliyeti ÜRETİM OLANAKLARI EĞRİSİ yardımıyla daha belirgin şekilde ortaya koyabiliriz. • Üretim Olanakları Eğrisi “mevcut teknoloji ile, üretim faktörlerinin tam istihdamının sağlanması şartıyla, bir ekonomide belirli bir dönemde üretilebilecek olan mal bileşimlerini gösteren eğri” olarak tanımlanabilir. • Üretim Olanakları Eğrisi’ne “Transformasyon (Dönüşüm) Eğrisi veya “Üretim Sınırı” da denmektedir. ÜRETİM ÜRETİM FAKTÖRLERİ • EMEK (İŞ GÜCÜ): Ülkedeki tüm nüfustan çalışamayacak yaştaki ihtiyarların ve çocukların sayısının çıkarılmasıyla elde edilir. Kısa dönemde sınırlıdır. • DOĞAL KAYNAKLAR (TOPRAK): Doğal kaynakların miktarı sabittir ve bu nedenle kıt kaynaklar arasında sayılmaktadır. • SERMAYE (KAPİTAL): İnsanlar tarafından üretilmiş üretim araçları: Makine, araç, gereç, fabrika, baraj, tesis vb. Nakit para hukuki sermayedir. • MÜTEŞEBBİS (GİRİŞİMCİ): Emek, sermaye ve doğal kaynakları üretim için bir araya getiren faktör. KITLIK VE EKONOMİLERDEKİ TEMEL SORUNLAR İKTİSADİ SORUN KAYNAKLARIN KITLIĞI İHTİYAÇLARIN SONSUZLUĞU SEÇİM YAPMAK FIRSAT MALİYET BİREYSEL FIRS. MALY. TOPLUMASAL FIRS. MALY Bu kavramları üretim imkanları eğrisi ile açıklayalım. Üretim imkanları eğrisi, bir ekonomide belirli bir dönemde mevcut üretim faktörleri ve teknolojisi ile üretebileceği maksimum mal ve hizmet bileşimlerini gösteren eğridir. Üretim İmkanları Eğrisi Aşağıdaki şekilde kaynaklardaki artış sadece TV üretimi ile ilgilidir. Bu ekonomi yanlı olarak büyümüştür. Tarım sektörü değil de sanayi sektöründe büyüme gerçekleşmiştir denilebilir. Yanlı Büyüme • Her iki mal ile ilgili üretim faktörlerinin artışı ve ekonomik büyüme üretim imkanları eğrisini bütünüyle sağa doğru kaydırır. Bu tür kaymalarda her iki malın üretim miktarı artar. Yandaki şekil “ekonomik büyüme” durumunu göstermektedir. Yansız Büyüme FİYAT • FİYAT: Herhangi bir mal yada hizmetten faydalanmanın bedelidir. • İki tür fiyattan bahsedebiliriz. • 1. NİSPİ FİYAT : Mal veya hizmetin fiyatının diğer mal veya hizmetlerle ifade edilmesi. Ör:1 kg soğan = 2 kg patates • 2. MUTLAK FİYAT:Mal veya hizmetin fiyatının parayla ifade edilmesi. Ör: 1 kg soğan = 50 kuruş • İster nispi fiyat ister mutlak fiyat olsun herhangi bir mal veya hizmetin fiyatını o mala yönelik arz ve talep belirler. TALEP KANUNU • TALEP KANUNU: Bir malın fiyatıyla talebi arasında ters yönlü bir ilişki vardır. Malın fiyatı arttığında talep edilen miktar düşer, malın fiyatı düştüğünde talep edilen miktar artar. Bu durum istisnalar dışında her mal için her yerde geçerli olduğundan buna TALEP KANUNU denir. TALEBİN FİYAT ESNEKLİĞİ • TALEBİN FİYAT ESNEKLİĞİ: Fiyat değişiklikleri karşısında talebin duyarlılığını ölçmek için kullanılır. Kısaca TALEP ESNEKLİĞİ de denir. Bir katsayı (ef) ile ifade edilir. ef=Talep Edilen Miktardaki Yüzde Değişme/Fiyattaki Yüzde Değişme EĞİM VE ESNEKLİK Esneklik formülü: ef=(ΔM/ΔF)*(F/M) • Eğim formülü: E=ΔF/ΔM=tan α • Eğim formülü, esneklik formülündeki ilk değerin tersidir. • Talep eğrisinin doğrusal olması halinde bile üzerindeki her noktada esneklik farklıdır. Sıfır ile sonsuz arasında değerler alır. Oysa aynı durumda eğim her noktada aynıdır. Dolayısıyla bir talep eğrisinin eğimine bakarak esnekliği hakkında bir şey söylemek hatalı olacaktır. Ancak birden çok talep eğrisi varsa eğimi en düşük olanın esnekliğinin en fazla olduğunu söyleyebiliriz. NOKTA TALEP ESNEKLİĞİNİN GEOMETRİK OLARAK BULUNMASI TALEP EĞRİSİ BOYUNCA ESNEKLİK NOKTA TALEP ESNEKLİĞİ TALEBİN FİYAT ESNEKLİĞİNİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER • Mala Karşı Duyulan İhtiyacın Şiddeti • İkame Malın Olup Olmaması • Mala Harcanan Paranın Tüketici Bütçesi İçindeki Payı • Zaman TALEP ESNEKLİĞİ VE TOPLAM SATIŞ HASILATI İLİŞKİSİ • FİYAT ESNEKLİK TSG Artış |ef|=1 Değişmez Artış |ef|>1 Azalır Artış |ef|<1 Artar Düşüş |ef|=1 Değişmez Düşüş |ef|>1 Artar Düşüş |ef|<1 Azalır ARZ VE ARZ FONKSİYONU Piyasanın iki yönü vardır. Talep yönü ve arz yönü. Bu bölümde piyasa mekanizmasının işleyişini açıklayabilmek için piyasanın üretim yani arz yönü incelenecektir. • Arz • Arz fonksiyonu • Arzı etkileyen faktörler • Arz Fonksiyonu • Arz tanımında, bir maldan arz edilen miktarın o malın fiyatına bağlı olduğu diğer faktörlerin ise sabit olduğu varsayılmıştır. Oysaki söz konusu malın fiyatı dışında arzını etkileyen başka faktörlerde vardır. • Arz fonksiyonu; • Qax =f (Px, Pd, Püf, ,T,B,..) şeklinde yazılabilir. • Qax : X malından arz edilen miktar, • Px :X malının fiyatı • Pi :Diğer malların fiyatları • Püf :Üretim faktörlerinin fiyatı • T :Teknolojik gelişmeler • B :Gelecek hakkındaki beklentiler Arz Edilen Miktardaki Değişme ve Arzdaki Değişme A malı • Talepte olduğu gibi ilgili malın fiyatındaki değişmeler sonucu ortaya çıkar ve arz eğrisi üzerinde harekete neden olur. Şekilde de gösterildiği gibi malın fiyatı P1 seviyesinde iken arz edilen miktar Q1 iken malın fiyatı P2 seviyesine yükseldiğinde arz edilen miktar artarak Q2 seviyesine yükselir. Arz Edilen Miktardaki Değişme A (S) P2 P1 Q1 Q2 B malı • Arzdaki değişme (Arz eğrisinde kayma) ise malın fiyatı aynı kalmakla birlikte arzı etkileyen diğer faktörlerin ortaya çıkması sonucu arz eğrisinin tamamen yer değiştirerek sağa veya sola kaymasıdır. Arzda artış olması durumunda eğri sağa, azalış olması durumunda eğri sola kayar Arzdaki Değişme Piyasa Kavramı • Bir malı satmak isteyenler ile almak isteyenlerin tümü piyasayı oluşturur. • Genel anlamda piyasa, alıcı ve satıcının mal ve hizmetlerini değiştirmek amacıyla bir araya geldiği yerdir. • Piyasada alıcı ve satıcı yüz yüze gelebilecekleri gibi hiç karşılaşmadan da alım satım işini gerçekleştirebilirler. • Mal ve hizmet değişimi bir mağazada, telefonla veya internet aracılığı ile yapılabilir. Piyasa dengesinin oluşumu • Piyasa dengesi D0 da oluşur. Burada arz edilen miktar talep edilen miktara eşittir. A T P0 P0 denge fiyatı Q0 denge miktarıdır. D0 A T Q0 Malın arz ve talebinde bir değişiklik olmadığı sürece piyasa fiyatı değişmez. Miktar 3.64 Piyasa Dengesindeki Değişmeler • Piyasada fiyatların her zaman sabit kalması mümkün değildir. Arzı ya da talebi etkileyen faktörlerden birinin ya da birkaçının ortaya çıkması durumunda arz veya talep eğrisi yer değiştirecek(sağa veya sola kayacak) ve yeni denge fiyatı ve denge miktarı belirlenecektir. • Piyasa dengesinin değişmesi üç şekilde gerçekleşir. Piyasa dengesi S D Arz fazlası P1 E P0 P2 S Talep fazlası Q0 66 D miktar • Fiyat P0 dan düşükse, talep fazlası (arz yetersizliği) ortaya çıkar. – Tüketiciler üreticilerin arz ettiğinden daha fazla miktarda mal talep ederler. • Fiyat P0 dan yüksekse, arz fazlası (talep yetersizliği) ortaya çıkar. – Üreticiler tüketicilerin talep ettiklerinden daha fazla miktarda mal arz ederler. Piyasa dengesizliği • Varsayalım ki kötü hasat sonucu arz SS e kaymış • Hükümet fakiri korumak için P1 seviyesinde tavan fiyat koysun • P0 denge fiyat seviyesinin altında yer alır • Sonuç: talep fazlası S D P2 E P0 P1 A S QS 67 B Talep fazlası Q0 D QD Miktar nOrtaya çıkan talep fazlası sorunu için ürünün pay edilmesi gerekir Fiyat Müdahaleleri P Taban Fiyat K S Arz Fazlası L Üreticiyi Teşvik (Destekleme Alımı) KLQdQs Pe Tavan Fiyat M Tüketiciyi Teşvik Talep Fazlası N D Q O Qd Qs Talebin Fiyat Esnekliği 69 ARZ ESNEKLİĞİ Bu bölümde de arzı etkileyen faktörlerin değişmesi halinde arzın verdiği tepki ne şekilde olmaktadır bunlar anlatılacak • Arz esnekliği • Arz esnekliğinin belirleyicileri Arzın Fiyat Esnekliği • Arz konusunda açıklandığı gibi, arz kanununa göre fiyatların yükselmesi arz miktarının artmasına yol açar. Arzın fiyat esnekliği, fiyattaki değişiklikler karşısında arz edilen miktarının göstereceği tepkiyi ölçer. • Bir maldan arz edilen miktarın o malın fiyatındaki değişmelere olan duyarlılığına, arzın fiyat esnekliği denir. • es = Arz miktarındaki % değişme = ∆Q Fiyattaki % değişme ∆P • Bir malın fiyatında meydana gelen her %1’lik değişiklik karşısında bu maldan piyasaya arz edilen miktarın %kaç değiştiğini gösterir. TÜKETİCİ DENGESİ ANALİZİ Daha önceki fiyat teorisi konusunda fiyatlarlarla ilgili analizlerde bir malın fiyatı düştüğünde daha fazla talep edildiği, fiyatlar yükseldiğinde daha az talep edildiğinden bahsedilmiş ancak sebepleri üzerinde detaylı açıklama yapılmamıştı. Bu bölümde daha çok tüketici davranışları incelenecek ve talep kanunu açıklanacaktır. Açıklanacak konular • Tüketici dengesi yaklaşımları Kardinal yaklaşım Ordinal yaklaşım • Tüketici dengesi, farksızlık eğrileri ve bütçe doğrusu Kardinal Yaklaşım Faydanın ölçülebilir olduğunu savunmuşlar ve her mel ve hizmet grubunu belirli bir fayda birimi ile ifade etmişler, diğer ölçü birimleri gibi fayda birimi kullanmışlardır. Bu fayda birimi utildir. Örneğin 1 kg et= 36 fayda birimi(util), 1kğ elma 8 fayda birimi(util) gibi Temel kavramlar; • Tüketicinin belirli bir dönemde tüketilen bir malın tüm birimlerinden elde edilen faydanın toplamına toplam fayda denir(TF) • Marjinal fayda ise tüketilen malın en son biriminden elde edilen fayda veya tüketilen en son birimin TF’da meydana getireceği değişmedir. Eren’in dondurma tüketiminden sağladığı fayda (günlük) 16 TF 14 Fayda (util) 12 10 8 A 6 B 4 Paket TF (util) MF (util) 0 1 2 3 4 5 6 0 7 11 13 14 14 13 7 4 2 1 0 -1 C 2 D 0 0 1 2 3 4 MF E 5 F 6 -2 Dondurma Adet (günlük) MF = ∆TF / ∆Q Toplam fayda - Marjinal fayda Fayda Birimi(U) TF2 B ∆TF2 TF1 Toplam Fayda Eğrisi (TF) A MFx = ∆TFQ / ∆Q ∆TF1 O q2 q 1 ∆q1 ∆q2 Q Marjinal Fayda (MF) Marjinal Fayda Eğrisi Q O Ordinal Yaklaşım Tüketici dengesinin ortaya konulmasında ikinci yöntem faydanın ölçülemeyeceğini savunan ve tüketici dengesini farksızlık eğrisi ve bütçe doğruları yardımıyla açıklamaya çalışan ordinal yaklaşımcılardır. Her ne kadar farklı yöntemler kullansalar da her ikisinde de ortak olan denge koşulu ile aynı sonuca varmış olmalarıdır. Ordinal yaklaşımda tüketici dengesindeki koşullar; - Tüketicinin geliri sabittir - Satın alınan malların fiyatları, tüketicinin sadece iki mal aldığı varsayılacak - Tüketicinin tercihleri, tüketici malların faydalarını ölçmekte mallar arasında kayıtsız kalabilmekte - Rasyonelliktir Farksızlık Eğrileri Farksızlık eğrileri ile tüketici dengesinin açıklanabilmesi için bazı varsayımların yapılması söz konusudur. Çok sayıda mal tüketen bir tüketici ile iki mal tüketen bir tüketicinin davranışı arasında fark olmadığından sadece iki mal tüketen tüketicinin davranışı incelenecektir. Bu mallar A ve B malı olsun A malı Kayıtsızlık paftası A 6 4 B 3 C 2 D 1 1 2 3 4 5 U2 U1 B malı Bütçe Doğrusu • Tüketicinin amacı kendisine en çok faydayı sağlayacak mal bileşimini tercih etmek yani orjinden daha uzaktaki farksızlık eğrisi üzerinde dengeye gelebilmektir. Ancak tüketicinin bu amacını engelleyen faktör gelir düzeyidir yani bütçe kısıtıdır. Bütçe kısıtı; tüketicin satın alabileceği mal miktarlarının, tüketicinin bütçesi ve malların fiyatlarına bağlı olmasıdır ve bütçe doğrusu ile ifade edilir. • Bir tüketicinin belirli bir gelirle herhangi iki maldan piyasada satın alabileceği değişik bileşimleri gösteren bir doğrudur. A malı G/Fa Bütçe Doğrusu K .Y .X L G/Fb B malı Tüketici Dengesi • Tüketici dengesinin ortaya konulması için farksızlık eğrisi ve bütçe doğrusundan yararlanılır. Tüketicinin satın alabileceği mal ve hizmet miktarları bütçe kısıtı ile sınırlıdır. Tüketici dengeye gelebilmek için sahip olduğu geliri ile kendisine en yüksek faydayı sağlayacak mal ve hizmet miktarını tercih etsin ki dengeye gelebilsin. Optimum tüketimin bulunması X A malı Y A1 D Z U4 U3 Q U1 O B1 B malı U2 Gelirdeki Değişmenin Tüketici Dengesine Etkisi • Tüketicinin gelirinde meydana gelen bir artış bütçe doğrusunu paralel olarak sağa, azalış ise sola kaydırır. A malı Gelirdeki Değişmenin Tüketici Dengesine Etkisi G/Fa1 X Gelir Tüketim Eğrisi Y D A1 U3 Z U1 Q O B1 G/Fb1 U2 B malı Üretim Fonksiyonu Üretim teknolojisinin sabit olduğu varsayımı altında üretimde kullanılan girdilerle bunların kullanımı sonucunda elde edilebilecek maksimum ürün miktarı arasındaki ilişkiyi ifade ederdir. Qa=f (E, S,DK) E: Emek S:Sermaye DK: Doğal Kaynaklar Üretim fonksiyonu verilen girdilerle üretilebilecek maksimum çıktıyı belirler Firmalar üretim faktörlerinin miktarını artırarak yada azaltarak üretimi artırabilir yada azaltabilirler….. 40 Toplam Ürün TÜ 30 b 20 10 İşçi Sayısı (L) 0 Ortalama ve Marjinal Ürün 0 1 2 3 4 5 6 7 8 b 14 14 12 12 10 8 7 6 5 OÜ 4 3 2 2 0 -2 İşçi Sayısı (L) 0 0 1 2 3 4 fig 5 6 7 -2 8 MÜ d 40 Toplam Ürün TÜ 30 20 Maksimum üretim b 10 İşçi Sayısı (L) 0 Ortalama ve Marjinal Ürün 0 1 2 3 4 5 6 7 8 b 14 12 10 8 6 4 OÜ 2 d 0 -2 0 1 2 3 4 fig 5 6 İşçi Sayısı (L) 7 8 MÜ 40 TÜ Üretim 30 Artan Verim Azalan Verim Negatif Verim 20 10 İşçi Sayısı (L) 0 0 1 2 3 4 5 6 7 8 14 12 Üretim 10 8 6 OÜ 4 2 İşçi Sayısı (L) 0 -2 0 1 2 3 4 fig 5 6 7 8 MÜ Eş Ürün Eğrileri Y (Sermaye) Y a y1 y2 b x1 x2 Q Q1 X (Emek) Q3 Q2 X Üreticiye aynı üretim düzeyini sağlayan farklı girdi bileşimlerini gösteren bir eğridir. Eş ürün Eğrilerinin Özellikleri Birbirlerini kesmezler Negatif eğimlidirler Orjine göre dış bükeydirler • Eş ürün eğrileri orjinden uzaklaştıkça daha fazla üretim düzeyini temsil eder Marjinal Teknik İkame Oranı Aynı üretim düzeyinde kalabilmek için faktörlerden birini artırırken diğerini azaltması gerekir işte faktörler arasında gerçekleştirilen bu ikameye Marjinal Teknik İkame Oranı denir. Y MTİO=İkame edilen faktör miktarı =ΔY İkame eden faktör miktarı ΔX A y1 Y B y2 X Bir üretim faktörü artarken diğeri azaldığı için ΔY/ΔX değeri negatiftir. Q S 0 X1 X2 X Eş Maliyet Doğrusu Üreticinin belirli bir bütçe ve veri faktör fiyatlarıyla satın alabileceği faktör bileşimlerini gösteren eğri Sermaye birimi (Y) TM/Fy A Eş Maliyet Doğrusu B O TM/Fx Emek (X) Sermaye birimi (Y) Üretici Dengesi A3 A2 A1 r Belirli bütçe ile maksimum üretim sağlayan optimum faktör bileşimi (üretim maksimizasyonu) s d Y1 Q2 u Q1 v O X1 B1 B2 B3 Emek birimi (X) Kısa Dönem Üretim Maliyetleri • • • • • Üretimde kısa dönem, üretim kapasitesinin ve kullanılan teknolojinin veri olduğu üretimde kullanılan faktörlerin bir kısmının sabit tutulup değişken faktörlerin artırılmasıyla üretimin artırıldığı dönemdir. Buna göre kısa dönem üretim maliyetleri Sabit maliyetler Değişken maliyetler Toplam maliyet Marjinal maliyet Ortalama maliyet • Üretimde kısa dönem en az bir değişken girdiye bağlı olarak üretim miktarının değiştirilebildiği ancak endüstriye giriş ve çıkışlar için yeterli zamanın olmadığı dolayısıyla firma sayısının sabit olduğu devredir. Fiyat firmalar için veri olduğundan, firmaların piyasada oluşan fiyat üzerinde hiçbir kontrolü söz konusu değildir. Firma etkileyemeyeceği fiyatı baz alarak kâr maksimizasyonunu sağlamaya çalışır. Toplam kâr, toplam hasılat ile toplam maliyet arasındaki pozitif farktır. Sabit maliyet Üretim miktarından bağımsız olan üretim miktarından etkilenmeyen yani üretim sıfır olsa bile firmanın katlanmak zorunda olduğu maliyetlerdir . Kiralar, yönetici aylıkları, faizler,bakım temizlik koruma vb gibi maliyet unsurları. TS maliyet Toplam sabit maliyet Q (Üretim Miktarı) Ortalama sabit maliyet OSM OSM= Toplam Sabit Maliyet (TSM) Üretim Miktarı (Q) Ortalama sabit maliyet üretim arttıkça azalan bir seyir izler. OSM Q Değişken maliyetler Üretim miktarına bağlı olarak değişen maliyetlere denir. İşçilik, hammadde, enerji, su gibi maliyetler. Hiç üretim yoksa yani sıfır ise değişken maliyetler de sıfırdır. Üretim arttıkça artar azaldıkça azalır. Toplam değişken maliyet Ortalama Değişken Maliyet= Toplam Değişken Maliyet Üretim Miktarı Toplam maliyet Kısa dönemde firmanın toplam maliyeti, sabit maliyet ve değişken maliyetlerin toplamına eşittir TM=SM+DM Üretim miktarı arttıkça toplam maliyet değişken maliyetlerin TM seyrine göre değişir. TM DM SM Q Marjinal maliyet • Üretim miktarı bir birim arttırıldığında toplam maliyette meydana gelen değişmedir. • Üretilen son birim malın maliyetini ifade eder Marjinal Maliyet= Toplam Maliyetteki Değişme Üretim Miktarındaki Değişme = ∆TM ∆Q Marjinal maliyet üretim arttıkça önce azalan bir seyir izler belirli bir seviyeye geldikten sonra artmaya başlar. Ortalama ve Marjinal Maliyet Eğrileri MM OM ODM z y x OSM (Q) Üretici ve Tüketici Rantı Bazı alıcılar bir malı denge fiyatının üzerinde almaya razı olabilir. Böylece malı almayı düşündükleri fiyattan ucuza alarak sübjektif bir avantaj sağlarlar. Denge koşulunda piyasada oluşan fiyat ile tüketicinin zihnindeki fiktif fiyat arasındaki farktan doğan avantaja tüketici rantı denir. Bazı satıcılar denge fiyatının altında bile mal satmaya razıdırlar. Denge fiyatı, umdukları fiyatın üzerinde olduğunda üreticiler bir avantaj sağlar. Piyasada oluşan fiyat ile üreticinin malını satmayı düşündüğü fiyat arasındaki farktan doğan avantaja üretici rantı denir. Tüketicinin almayı umduğu fiyat ve fiilen malı satın aldığı fiyat arasındaki parasal farka “tüketici rantı” denir. Tüketici Rantının Değişmesi Denge fiyatının azalması tüketici rantını büyütecektir. Çünkü bir taraftan mevcut miktar için tüketiciler daha az öderken, diğer taraftan bu düşük fiyattan yeni tüketiciler piyasaya girecektir. Söz konusu rantın öncekine daha büyük olması ekonomide refah düzeyinin arttığını yansıtır. Devletin piyasaya müdahalesi piyasa fiyatını etkilediği için bu tür politikalar tüketici refahını da değiştirir. Üreticinin satmaya razı olduğu fiyat ve fiilen malını sattığı fiyat arasındaki farka “üretici rantı” adı verilir. TAM REKABET PİYASASI Tanımı • Alıcı ve satıcıların çok olduğu aynı tür malların satıldığı ve piyasadaki bilgilendirmelerin tam olduğu özel bir piyasa türüdür. Koşulları • • • • Atomisite,piyasada çok sayıda alıcı ve satıcı vardır Homojenlik, piyasada ürünler birbirinin aynıdır Mobilite, firmalar kolaylıkla piyasaya girip çıkarlar Açıklık, alıcı ve satıcılar tam bilgiye sahiptir TAM REKABET PİYASASINDA PİYASA VE FİRMA DENGESİ AŞIRI (ANORMAL) KAR NORMAL KAR ZARAR FİRMANIN KAPANMA NOKTASI FİRMANIN KISA DÖNEM ARZ EĞRİSİ UZUN DÖNEM FİRMA VE PİYASA DENGESİ AKSAK REKABET PİYASALARI Bu konuda aksak rekabet piyasalarından - Monopol piyasası - Oligopol piyasası ve - Bu piyasaların özellikleri hakkında kısaca bilgi verilecektir REKABET PİYASASI TÜRLERİ Tam Rekabet Aksak Rekabet Satıcı Yönünden Alıcı Yönünden 1- Monopol (tek satıcı, n tane alıcı) 2- Oligopol (az sayıda satıcı, n alıcı) -Düopol -Triopol 3- Monopollü Rekabet (Çok satıcı, n alıcı) -İki yanlı Monopol (Tek satıcı ve tek alıcı) -Çift Monopol-Zincirleme (tek firma alışta monopson, satışta monopol) 1- Monopson (tek alıcı, n satıcı) 2- Oligopson (az sayıda alıcı, n satıcı) 3- Monopsonlu Rekabet (çok alıcı, n satıcı) Monopol Piyasası ve Özellikleri • Monopol piyasasında bir tek satıcı, buna karşılık n sayıda alıcı söz konusudur. Ayrıca piyasaya giriş ve çıkışların kısıtlanmış olması gerekmektedir. Bu piyasada rakip olmadığından monopolcü satış fiyatını belirlerken bağımsız hareket edebilir. Fiyat veri değildir. Ancak firma fiyatı yinede dilediği gibi belirleyemez çünkü; • Her malın zayıfta olsa bir ikamesi vardır, ayrıca tüketicinin satın alma gücü sınırlıdır. • Monopol piyasasında firma, malın tek satıcısı olduğundan firmanın malına karşı talep eğrisi aynı zamanda malın piyasa talep eğrisidir. Monopolcü firma malın fiyatını düşürdükçe çok, yükselttikçe daha az mal satar. Firmanın fiyat ve miktarı kontrol etme imkanı vardır. Kısaca firma, kendisine en yüksek karı sağlayacak fiyat-miktar ayarlamasını yapma imkanına sahiptir. Monopolcünün sattığı malın ikamesi ne kadar güçse talep eğrisi de o kadar esnek olacaktır. • Örneğin ülkemizdeki tekel ürünleri, şeker piyasaları buna en güzel örneği teşkil eder. MONOPOLDE FİRMA DENGESİ MONOPOLDE FİRMA DENGESİ Monopollü Rekabet Piyasası Tanımı: Tekelci rekabet piyasası da denir. Çok sayıda firma tarafından üretilen benzer malların farklıymış gibi gösterilip firmaların monopolleştiği piyasadır. Mal Farklılaştırması: Malların, farklı renk, koku, görünüş, desen, ambalaj ve isim altında piyasaya sürülmesidir. Reklam çok önemlidir. Piyasaya Giriş-Çıkış-Satıcı Sayısı: Giriş çıkış serbesttir. Mal üretimi büyük sermaye gerektirmez. Mallar arasındaki ikame ilişkisi: Mallar yakın ikame mallardır. Oligopol Piyasası Ve Özellikleri • Oligopol piyasası birbirine etki edebilecek az sayıda satıcının, buna karşılık n sayıda alıcının bulunduğu bir piyasa türüdür. Bu piyasa tam rekabet piyasası ile monopol piyasası arasında yer almaktadır. Gerçek hayatta en çok rastlanan piyasa türüdür. • Oligopol piyasalardaki firmalar arasında açık veya gizli bir mücadele devam etmektedir. Bu piyasalarda klasik rekabet aracı olan fiyat rekabetine daha az rastlanmaktadır. Bu nedenle oligopol piyasasındaki firmalar fiyat rekabeti yerine başka yollarla mücadele etmeyi yeğlemekte, piyasa paylarını daha çok gizli veya açık anlaşmalar yaparak pazar paylarını arttırmayı ve birlikte yaşamayı kabul etmektedirler. Bu şekilde davranmalarının amacı fiyatı arttırarak maksimum kar sağlamayı hedeflemektedirler. Faktör Piyasası • Üretim faktörleri emek sermaye ve doğal kaynaklardı • Faktör piyasası ise üretim faktörlerinin (işgücü, sermaye ve toprak) alınıp satıldığı piyasalardır. Bu genel gruplama içinde, tüm girdilerin de temsil edildiğini hatırlamanız gerekir. Faktör fiyatları, faktör piyasasında belirlenir. Aslında, tüm piyasa gelirleri, faktör piyasalarından türetilir. Faktör Arzı • Belirli bir dönemde çeşitli fiyatlardan satılmak istenen faktör miktarlarını ifade eder. • Faktör arzı, faktörün miktarı ile o faktörün sahibinin sahip olduğu faktörü, üretimde kullanılma amacıyla kiraya verip vermeyeceğine bağlıdır. • Faktörlerin arzı ile ilgili kararlar, bu faktörlerin sahiplerince verilir • Tüm faktörler kısa dönemde tüm ekonomi açısından esneklikleri çok küçüktür hatta sıfırdır. Tüm faktörlerin arz esneklikleri genellikle serttir. Çünkü faktörlerin ekonomideki miktarları sınırlıdır ve fiyatlar yükselse de toplam faktör arzını artırmak mümkün değildir. Faktör arz esnekliğinin sert olmasının nedenleri; Toprak miktarı tüm ekonomi göz önüne alındığında sabittir. Emek arzı bir ekonomide çalışmak isteyen kişilerin sayısı ile sınırlıdır Sermaye faktörü de emek arzına benzer Faktör Gelirleri • Piyasa ekonomilerinde, faktörlere yapılan ödemeler, faktör sahibi bireylerin başlıca gelir kaynağını oluşturur. Bu nedenle piyasa ekonomilerinde, faktör gelirlerinin açıklanması ile hem fiyat sisteminin işleyişi analiz edilmiş, hem de kaynak dağılım mekanizması anlaşılmış olur. Örneğin ücret, üreticiler açısından bir maliyet iken işçiler için bir gelirdir. Bu gelir sayesinde işçiler mal ve hizmet satın alabilirler. Dolayısıyla ücretler, sadece farklı malların üretim miktarını, fiyatlarını ve maliyetlerini etkilemekle kalmaz, aynı zamanda işçilerin ulusal gelirden ne kadar pay aldıklarını da belirler. Üretim Faktörleri Emek Sermaye Doğal Kaynaklar Girişimci Faktör Gelirleri Ücret Faiz Rant (Kira) Kar Emek ve ücret Ücret emeğin üretimden aldığı paydır. Yani emek faktörünün fiyatıdır. -Nominal (Parasal) Ücret: İşçilerin çalışmaları karşılığı, saat başına, günlük, haftalık veya aylık olarak aldıkları para miktarını gösterir. -Reel Ücret: bir kişinin parasal ücreti ile satın alabileceği mal ve hizmet miktarını gösterir. Yani reel ücret, parasal ücretin satın alma gücünün bir göstergesidir. Dolayısıyla bir kişinin reel ücreti, elde ettiği parasal ücreti ile satın alabileceği mal ve hizmet fiyatlarına bağlıdır. Sermaye ve faiz Faiz sözcüğü, iktisatta iki anlamda kullanılır. • Birinci anlamında faiz, bir borç anlaşması ve onun satışı ile ilgili getiriyi nitelemek için kullanılır. • Faizin ikinci anlamı ise, üretimde girdi olarak kullanılan sermayenin getiri oranı olmasıdır. Faizin iki farklı anlamı olmasına rağmen, iktisatçılar genelde sanki tek bir faiz oranı varmış gibi konuşurlar. İki farklı anlamdaki faiz oranlarının birlikte hareket etme eğilimlerinden dolayı, gerçekte de tek bir faiz oranından söz etmek mümkündür. Toprak ve Rant Optimum faktör bileşimini elde etme çabası, çoğu durumlarda emek ve sermaye yanında doğal kaynaklar (veya toprak) gibi arzı sabit olan faktörlerin kullanımını da gerektirir. Doğal kaynakların var olması, insan çabalarına bağlı olmadığı için sermayeden farklıdır. Arzı artırılamayan toprağı, üretim amacıyla kullanmak için, işgücü ve sermaye kullanarak temizleme, kazma veya sulama gibi çeşitli iyileştirmelerle verimliliği artırılabilir. Bununla birlikte, toprak arzı (miktarı) toprak talebine göre sınırlı olduğu için, kullanımı karşılığı belirli bir bedel ödenmesi gerekir, işte bu bedele genel olarak rant (kira) denir. Ancak iktisatçıların üzerinde durduğu rant kavramı ekonomik ranttır. Ekonominin Döngüsel Akımı MAKRO İKTİSAT KEYNES DEVRİMİ BÜYÜK BUHRAN (1929) BÜYÜK BUHRAN ÖNCESİ KÜKREYEN 20’LER • TEKNOLOJİK GELİŞME VE ÜRETİM ARTIŞI • FORDİST SİSTEM: OTOMOBİL ÜRETİMİ, GÜNLÜK ÜCRETİN ARTMASI • YLLIK İZİN VE İÇ TURİZM PATLAMASI • GAYRİMENKUL SPEKÜLASYONU (FLORİDA) • BORSANIN YÜKSELMESİ (DOW JONES) • KREDİ İLE HİSSE SENEDİ ALIMININ ARTIŞI • KÜLTÜR SANAT EDEBİYAT EĞİTİM • YAŞAM STANDARDI : ORTALAMA YAŞAM, YEMEK VE SANAT KRİZİN BAŞLANGICI • 21 Ekim 1929 Pazartesi sabahı yabancı yatırımcılar, Almanlar, Hollandalılar kağıtlarını ellerinden çıkarmaya başladılar. İzleyen 3 gün içinde Dow Jones Sanayi Ortalaması 382’den 299’a düştü. • “Kükreyen 20’lerin” sonu, Büyük Çöküş’ün başlangıcı 24 Ekim 1929 Kara Perşembe günü geldi. New York Borsası dibe vurdu. İnsanlar kağıtlarını satmaya çalıştıkça fiyatlar düştü. Günün sonunda borsa o günün parasıyla 4 milyar dolar kaybetmişti • O yılın sonunda Amerikan ekonomisinde 30 milyar dolar buharlaştı. Kimsenin cebine girmedi, kimseyi zengin etmedi, sadece buharlaştı. KRİZİN BİLANÇOSU • • • • ABD’de işsiz sayısı 1929’da 1.5 milyon iken 1933’e gelindiğinde 13 milyona yükseldi (GAZAP ÜZÜMLERİ). 1929’da ABD ekonomisi 103 milyar dolarlık yeni mal ve hizmet üretmişken bu rakam 1933’te 55 milyar dolara indi. Almanya’da işsizlik 1929 yılından itibaren artarak 1932’de 6 milyon işsizle %25’e vardı. İngiltere’de durum biraz daha iyiydi ama o da II. Dünya Savaşı’na kadar kendini toparlayamadı. Tüm dünyada 50 milyon kişi işsiz kaldı Üretim %42, ticaret %65 oranında azaldı. 1929’a kadar görülen krizlerde dünya ticareti en fazla %7 düşmüştü. İŞSİZLİK • Bir ekonomide çalışmak istediği halde iş bulamayan yetişkinlerin (14-65 yaş arası) olması halinde, söz konusu ekonomide işsizlik var demektir.O halde, çalışmak istediği halde iş bulamayan yetişkinlere işsiz denir. • Bir ekonomideki işsizlik oranı ise, söz konusu ekonomideki işsizlerin toplam işgücü (çalışanlar + işsizler) içindeki payı ifade eder. • İşsizlik oranı = (İşsizlerin miktarı/toplam işgücü)X100’dür • • • • • • • • • Çalışma Çağındaki Nüfus: 14-65 Yaş İşgücü: Çalışma Çağındaki Nüfus - İş gücüne katılmayanlar (ev hanımları, yaşlılar, çocuklar, askerler, öğrenciler, sakatlar, mahpuslar ve çalışmak istemeyenler) İstihdam: İşgücünün çalışan kısmı İşgücüne Katılma Oranı (Yüzde): İşgücü/Çalışma Çağındaki Nüfus İstihdam Oranı (Yüzde): İstihdam/ Çalışma Çağındaki Nüfus İşsizlik Oranı (Yüzde): İşsiz/İşgücü Genç işsiz : 15-24 yaş grubunda olup işsiz olan kişilerdir. Genç işsizlik oranı : 15-24 yaş grubundaki işsiz sayısının aynı yaş grubundaki işgücü içindeki oranıdır. Tarım Dışı İstihdam: ekonomik canlılığı ölçmede kullanılan önemli bir endekstir. Tarım alanındaki istihdam, tüm aile bireylerinin aynı işte çalışıyor olması nedeniyle belirsiz oranda gizli işsizlik barındırması nedeniyle, üretim faktörlerinin ne oranda üretime koşulduğu konusunda tam güvenilir bir parametre kabul edilemez. istihdam rakamlarından tarım sektörü çıkarılarak elde edilen istatistiğin daha tutarlı olduğu kabul edilir. KEYNES’İN GETİRDİĞİ YENİLİKLER • 1. TAM İSTİHDAM-EKSİK İSTİHDAM VE DENGE • 2. DEVLET MÜDAHALESİNİN GEREKLİLİĞİ • 3. PARASAL ANALİZ • 4. MAKRO YAKLAŞIM MALİYE POLİTİKASI • Maliye Politikası Kamu Kesimi, bir yandan yaptığı harcamalar ile geliri artırıcı etki yaparken bir yandan da topladığı vergiler ile geliri düşürücü bir etkiye sahiptir. Devletin istihdam, gelir, fiyat seviyeleri gibi makro ekonomik değişkenleri etkileyebilmek için kamu harcamalarını (cari harcamalar, yatırım harcamaları ve transfer harcamaları) ve kamu gelirlerini ( vergi gelirleri, vergi dışı normal gelirler, özel gelir ve fonlar) kullanması maliye politikası olarak adlandırılmaktadır. Kamu harcamalarını artırarak ve/veya halktan ve kurumlardan toplanan verginin yükünü azaltarak ulusal ekonomideki toplam tüketim harcamalarını artırmaya yönelik olarak izlenen maliye politikasına genişlemeci maliye politikası, kamu harcamalarını azaltarak ve/veya vergileri artırarak toplam tüketim harcamalarını azaltmaya yönelik politikaya da daraltıcı maliye politikası denmektedir. MALİYE POLİTİKASI ARAÇLARI-VERGİLER • VERGİLER – Kaynağı Açısından • Gelir • Harcama • Servet – Ekonomik Faaliyetlerle İlişkisine Göre • Dolaylı • Dolaysız – Konusu Açısından • Spesifik • Advalorem – Matrah Belirleme Açısından • Öznel • Nesnel – Uygulanan Oranlar Açısından • Azalan • Sabit • Artan PARA POLİTİKASI PARA POLİTİKASI • Para politikası, hükümetin, merkez bankasının ya da para otoritesinin, ekonomiye, para arzı yönetimi ya da döviz piyasası işlemlerini kullanmak yoluyla yön vermesidir. Para teorisi, ekonomi için en uygun (optimal) para politikasının belirlenmesini sağlar. • Para politikasına, genellikle, "genişletici" ya da "daraltıcı" para politikası kavramlarıyla atıfta bulunulur. Genişletici para politikası, ekonomideki toplam para arzının artırılması anlamına gelirken, daraltıcı para politikası, genişletici para politikasının tersine, ekonomideki toplam para arzının azaltılması anlamına gelmektedir. Genişletici para politikası genellikle, ekonomideki durgunluk (resesyon) dönemlerinde ortaya çıkan işsizliği para arzının artması sonucunda artan para miktarının, "paranın fiyatı" olan faizi düşüreceği varsayımından hareketle- yenmek amacıyla uygulanırken; daraltıcı para politikası, enflasyon oranını -para arzındaki azalışın, paranın fiyatı olan faizleri yükselteceği, yükselen faizinse insanların marjinal tüketim eğilimini azaltıp, marjinal tasarruf eğilimini artıracağı varsayımından hareketle- düşürmek amacıyla uygulanmaktadır. PARA POLİTİKASI NEDİR, NASIL ÇALIŞIR? • Para politikası, merkez bankasının faiz oranlarına, döviz kuruna ve para arzına yönelik kararları yoluyla toplam talebi ve dolayısıyla da enflasyonu etkilemesini ifade eder. MODERN BİR MERKEZ BANKASININ FONKSİYONLARI • • • • Para politikasını yürütmek Mali piyasalarda istikrarı sağlamak Bankaların bankası olarak hizmet görmek Son kredi mercii (lender of last resort) olarak hizmet vermek • Devletin bankacılığını yapmak PARA POLİTİKASI NEDİR, NASIL ÇALIŞIR? • Merkez bankaları genellikle, fiyat istikrarını sağlamada faiz oranlarını temel araç olarak kullanır. • merkez bankasının belirlediği faiz oranları bankaların ve diğer finans kuruluşlarının kendi müşterileri için belirledikleri faiz oranlarını, verdikleri kredi miktarını, hisse senedi ve bono fiyatları ile döviz kurunu ve bekleyişleri etkilemektedir. PARA POLİTİKASI NEDİR, NASIL ÇALIŞIR? • Para politikası nihayetinde fiyatları etkilemeye yönelik olarak uygulanır ENFLASYON-BÜYÜME İLİŞKİSİ Enflasyon Hedeflemesi Rejimi • Güçlü bir çapadır. • Fiyat istikrarına yönelik Merkez Bankası taahhüdünü güçlü bir biçimde içermektedir. • Merkez Bankası’nın bütün para politikası araçları, kamuoyuna açıklanmış bulunan enflasyon hedefini gerçekleştirmeye yönelik olarak kullanılacaktır. • Hedefe yönelik araçların belirlenmesinde, parasal büyüklükler, kurlar da dahil olmak üzere, enflasyon hakkında bilgi içeren diğer tüm veri setleri aynı önemle kullanılacaktır. 152 PHILLIPS EĞRİSİ Enflasyon oranı Phillips Eğrisi İşsizlik oranı ENFLASYON ENFLASYON NEDİR? • Fiyatlar genel seviyesinin sürekli olarak artmasıdır ENFLASYONUN HIZ VE ŞİDDET DERECELERİ • ILIMLI ENFLASYON (RAHVAN, SÜRÜNEN, SİNSİ): %4, %6 • AŞIRI ENFLASYON (DÖRTNALA ENFLASYON): AYLIK %5-%15 • HİPER ENFLASYON ENFLASYONUN KAYNAĞI NEDİR? • 1) Talep Enflasyonu: Talep edilen mal ve hizmet miktarının arz edilen mal ve hizmet miktarını geçmesi sonucu oluşur. Genellikle para arzının artmasının (karşılıksız para basılması ve/veya kaydi para miktarının artması) tüketimi arttırması sonucu ortaya çıkar. ENFLASYONUN KAYNAĞI NEDİR? 2) Arz Enflasyonu: Enflasyonu sadece talep değil, aynı zamanda arz da etkiler. ENFLASYONUN MALİYETİ NEDİR? • 1) Enflasyonist ortamda tasarruf edebilme imkanı olan kesim yüksek reel faizlerden yararlanırken, toplumun gelir düzeyi düşük kesiminin bu imkanı olmadığından gelir dağılımı giderek bozulur. • 2) SABİT GELİRLİLER-DEĞİŞKEN GELİRLİLER Enflasyonun Ölçülmesi • Üretilen tüm nihai mallar ve hizmetlerin fiyat düzeyi ölçülmek isteniyorsa; • DEFLATÖR=(NOMİNAL GDP/REEL GDP)*100 İktisadi Faaliyetlerin Ölçülmesi 161 TÜFE TÜFE’DE 454 ADET MADDE VARDIR ÜFE ÜFE'de 756 madde vardır PARA PARA NEDİR? • Para : Mal ve hizmetlerin değiştirilmesinde kullanılan bir araçtır. • Kendi başına düşünüldüğünde hiçbir şey ifade etmez, pratik bir değeri yoktur. Acıktığınızda yiyemezsiniz, susadığınızda içemezsiniz.. Ama açlığınızı, susuzluğunuzu gidermek için onu kullanabilirsiniz. Ondan yararlanabilirsiniz. • Para yalnız açlık ve susuzluk gidermeye mi yarar ? Elbette hayır. O halde para ile neler yapılabilir, işlevleri nelerdir ? Bu sorunun cevabını en iyi, şu anda cebinde hiç parası olmayan verebilir. Hele uzun müddet parası olmayacaksa cevabı daha iyi bilir. 165 PARANIN İŞLEVLERİ: Paranın işlevlerini kavrayabilmek için bir an için yaşadığımız toplumda ve dünyada paranın olmadığını düşünelim. Karşılaşacağımız problemler bir, bir kendiliğinden sıralanacaktır. Cebinde hiç parası olmayan birinin düşündüğü pek çok şey yanında hatırlaması gereken bir konu da; cepteki veya hesaptaki para miktarının varlık sebebi; “emek”tir. Yani herkesin sahip olduğu para miktarı, harcadığı emek miktarıdır. Ya da doğrusu budur. Buradan paranın işlevlerine geçelim; • 1 – Para bir değişim aracıdır: Piyasadaki mal ve hizmetlerin en kolay şekilde el değiştirmesi görevini yapar. • Emeğimizin karşılığını alırken yaşanacak zorluktan, günlük alışverişe kadar hemen her durumda çaresiz kalınacaktı.Şöyle ki : Bilgisayar üretiminde çalışıyoruz, Para olmadığı için ücretimiz bize bilgisayar olarak verilse, ihtiyacımız olan gıda ve birkaç kitabı bulmak için kendilerinde fazla gıda ve kitaplar bulunan kişileri bulmamız gerekiyordu. Bu örnekle her insanın ihtiyacını karşılamak için takas sistemini kullanmamız gerekirdi ki bu da ilkel toplumlarda kullanılmıştır. 166 2 – Para bir değer ölçüsüdür: Mal ve hizmetler arasında değişim oranının belirlenmesinde para “en gerçeğe” yaklaşma imkanı sağlar. Üstteki örneğimize devam edersek; Bizden bilgisayar alıp gıda ve kitap verecek kişiler bulduk, kaç bilgisayara, ne kadar gıda ve kitap değiştirilirse doğru yapılmış olur sorusunu cevaplamak zor olurdu. Demek ki para ile mal ve hizmetlerin gerçek değeri genelleştirilerek daha kolay bulunuyor. 167 3 – Para servet biriktirme aracıdır: Üretilen malların tüketilmeyen kısımlarının biriktirilmesi kolaylığı sağlar. Aynı örneğimizle, uzun yıllar çalıştığımız işyerimizden elimizde yüzlerce bilgisayar kalsa bunları nasıl değerlendirirdik ? Ya da bir meyve üreticisi meyvelerini ne yapacaktı ? Her ne kadar yastık altında saklanan paranın değeri düşecekse de ikisi aynı şey değildir. Gerçek paranın, özellikleri içinde istikrarlı olması da vardır o halde enflasyonu göz önünde bulundurmayacağız. Diğer bir deyişle yok sayacağız. Şöyle ki takas ekonomisinde de arz yetersiz olursa fiyatlar yükselecektir. 168 4 – Para ödemeleri erteleme Aracıdır: Ticari hayatın devam etmesi için ödemeler hemen yapılamamaktadır . Ödemelerin ertelemesi de, çek, senet, gibi kağıtlarla (para) üzerinden sağlanmaktadır.Çekle senetle veya taksitle satışlar para olmasaydı mümkün olmayacaktı. 169 • PARANIN ÖZELLİKLERİ: • 1 - Kabul Edilirlik Özelliği : Bir zamanlar paranın yalnız altın ve gümüşten yapılması maden olarak insanların ona sahip olma isteğini doğuruyordu. Daha sonra bakır, nikel, gibi madenlerden ve kağıttan yapılması ile paranın genel kabul görmesi gereği doğmuştur. Yani bir toplumda kullanılan para o parayı kullananların o paradan memnun olmaları ile süreklilik kazanır. Dolaşımdaki paraya güvenin azalması paranın değerinin kaybına neden olur. • Ender görülen bir durum olmakla beraber, paranın tümden değer yitirmesi de söz konusudur, sabah bir milyon olan ekmek akşama beş milyon olabilmektedir. Bu hiper enflasyondur. 170 2 - Değerin İstikrarı Özelliği : Üretimi ve malların dağıtımını kolaylaştırmak için parada istikrarın yani değerinin uzun zamanlar değişmemesi özelliğinin olması gerekir. Parada bu özellik bulunmadığı zaman ödemeleri erteleyebilme, özelliğini yitirir, fiyatlar yükselir. Buna karşılık paranın değeri düşer. Biz paranın bu özelliğini, enflasyon, devalüasyon kelimeleri ile tanıyoruz. Revalüasyon ( paranın kıymetinin artması) pek tanıdığımız bir kelime değildir.Ülkelerin mali – para politikaları revalüasyonu da gerektirebilir. 171 • 3- Taşınabilirlik Özelliği : Bazı toplumlarda büyük taş parçaları, tuz, ve başka maddeler para olarak kullanılmıştır.Günümüzde alış verişlerimizi rahatça yapabilmemiz gereği vardır bu nedenle paranın rahatça taşınabilmesi gerekir. • 4- Bölünebilirlik Özelliği: Küçük ödemelerin yapılabilmesi için paranın bölünebilirlik özelliğinin olması gerekir. Altın parada bulunan bu mahzur, bakır, nikel paralarla giderilmiştir. 172 • 5 - Ömürlü Olma Özelliği : Eğer para bir zenginlik biriktirme aracı olarak kullanılıyorsa uzun ömürlü olması , bozulmaması gerekir. Örnek : canlı hayvanların para olarak kullanıldığı toplumlarda hayvanın yaşlanması veya ölmesi zenginliğin azalması , yok olması anlamına gelecektir. • 6 - Tek Biçimlilik Özelliği : Genellikle paranın tek biçimli olması gerektiği üzerinde fikir birliği vardır. Aksi halde her birimizin parasının kendimize özel şekillerde olması paranın kullanılabilme özelliğini ortadan kaldırırdı. 173 • PARA TÜRLERİ: • 1- Altın ve Gümüş : Uzun bir zaman tedavülde kalan altın ve gümüş paralar değerli metal olduklarından kendi başlarına bir değerleri vardı.İnsanlar bu metalleri para olarak kabul etmekte tereddüt etmemişlerdir. • 2- Adi Metaller : Altın ve gümüşün zamanla, arzında çıkan darlıklar ve küçük ödemelerin bu paralarla yapılamaması zorlukları karşısında bakır ,nikel gibi metallerin para olarak kullanılması gereğini doğurmuştur. 174 • 3- Kağıt Paralar :Bir zamanlar zengin tüccarlar altın ve gümüşlerini saklamaları için kuyumculara bırakıyor, karşılığında onlara bir belge veriyorlardı. Bu belge ile tüccar belli bir zamanda altın ve gümüşünün bir kısmını ya da tamamını kuyumcudan alıyordu. • Daha sonra kuyumcular kasalarındaki altın miktarını aşan miktarda belge düzenleyebileceklerini, bunu teminat olarak başkalarına verebileceklerini ya da başka biçimlerde kullanabileceklerini fark ettiler. Bütün tüccarlar aynı anda altınlarını istemediği sürece uygulamada güçlük çıkmıyordu. İşte bu belgeler kağıt paranın ilk şeklini oluşturdu. Kuyumcuların bastıkları belgeler ile altın karşılığı oranı yıllar içinde düştü ve banknotların hiçbir şekilde altın karşılığının bulunmadığı günümüze gelindi. Günümüzde bankaların çalışmaları da esas olarak bu sistemle yürümektedir. Biz bu gün bu kağıtları başka insanların da bizim gibi kabul edeceklerine güvendiğimiz için kabul ederiz. Aslında devletin (merkez bankasının) piyasada bulundurduğu kağıt para miktarı kadar altın rezervi bulunur. Veya öyle olması gerekir • • 175 Gayri Safi Milli Hasıla (GSMH) • Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'ya Dış Alem Net Faktör Gelirleri değerinin eklenmesiyle Gayri Safi Milli Hasıla elde edilir. GSMH’nın üç tane ölçme yöntemi vardır Milli Gelir Muhasebesi 178 ÜRETİM YÖNTEMİYLE GSYİH Bilgi derleme dönemleri: • İktisadi faaliyet kollarına göre Gayri Safi Yurtiçi Hasıla tahminlerinde TÜİK dışı kurum ve kuruluşlardan verilerin derlenmesi için, birinci dönem Gayri Safi Yurtiçi Hasıla çalışmaları için cari yılın Mayıs ayında, ikinci dönem Gayri Safi Yurtiçi Hasıla çalışmaları için Temmuz ayında, Üçüncü dönem Gayri Safi Yurtiçi Hasıla çalışmaları için Eylül-Ekim aylarında ve dördüncü dönem Gayri Safi Yurtiçi Hasıla çalışmaları için sonraki yılın Ocak-Şubat aylarında ilgili kurum ve kuruluşlara posta yolu ile soru formları gönderilmektedir. Kişi Başına Gayri Safi Milli Hasıla Kişi başına GSMH hesaplamalarında cari fiyatlarla tahmin edilen Gayri Safi Milli Hasıla büyüklüğünün yıl ortası nüfus tahminine bölünmesi ile Türk Lirası olarak Kişi Başına Gayri Safi Milli Hasıla sonucu elde edilir. Hesaplanan bu değerin ithalat ağırlıklı ortalama dolar kuruna bölünmesi ile dolar değeriyle Kişi Başına Gayri Safi Milli Hasılaya ulaşılmaktadır. 2. GSMH ile İlgili Büyüklükler Lorenz eğrisi • Gelir bölüşümündeki eşitsizliği göstermek için çoğu kez Lorenz eğrisi kullanılır. Bir diğer adı “Yoğunlaşma eğrisi”dir. • Lorenz eğrisi, nüfusun yüzde kaçının gelirin yüzde kaçını aldığını gösterir. Milli Gelir Muhasebesi 181 2. GSMH ile İlgili Büyüklükler • Gini Katsayısı, • Gelir eşitsizliğini tek bir değerde özetleyen Gini katsayısı, kişisel gelir dağılımını ölçmede en sık kullanılan kriterlerden biridir. • Gini katsayısı '0' ile '1' arasında değişen bir katsayı olma özelliğine sahiptir. Bir toplumda gelir adaletli olarak paylaşılmışsa (herkes eşit gelir elde ediyorsa) Gini katsayısı '0' değerini almakta, toplumdaki gelirler yalnız bir kişi tarafından alınmışsa Gini katsayısı '1'e eşit olmaktadır. Gini katsayısının değeri gelir düzeyinin büyüklüğüne değil, farklı gelir düzeyleri arasında kalan kişilerin sayısına bağlıdır. • Gini oranı, Lorenz eğrisine bağlı olup Lorenz ile köşegen arasında kalan alanın, köşegenin altında kalan toplam alana oranına eşittir. Gini oranının artması eşitsizliğin arttığını, azalması ise eşitsizliğin azaldığını gösterir. Milli Gelir Muhasebesi 182 2. GSMH ile İlgili Büyüklükler Gelirin % dağılımı LORENZ EĞRİSİ Nüfusun % dağılımı Milli Gelir Muhasebesi 183 2. GSMH ile İlgili Büyüklükler Kaynak: TÜİK Milli Gelir Muhasebesi 184 2. GSMH ile İlgili Büyüklükler Yüzde 20'lik grupların gelirden aldığı paylar, 2004-2005 Türkiye Kent Kır 2004 2005 2004 2005 2004 2005 Toplam Birinci yüzde 20(1) İkinci yüzde 20 Üçüncü yüzde 20 Dördüncü yüzde 20 100.0 6.0 10.7 15.2 21.9 100.0 6.4 10.8 15.2 21.4 100.0 6.3 11.2 15.8 22.7 Beşinci yüzde 20(2) 46.2 44.4 46.1 43.5 43.9 44.2 Kaynak: TÜİK Gini Katsayısı 0.40 0.38 0.39 0.37 0.37 0.38 Yüzde 20'lik gruplar 100.0 6.1 11.1 15.8 22.6 Milli Gelir Muhasebesi 100.0 6.4 11.5 16.0 22.6 100.0 6.1 11.3 15.9 22.6 185 MİLLİ GELİRİN ÖLÇÜMÜNDEKİ ZORLUKLAR • Türkiye’deki gibi, dolar kurunun büyük dalgalanmalar gösterebildiği ekonomilerde, dolar cinsinden milli gelir ve kişi başına milli gelir değerleri, yerel para birimi cinsinden reel milli gelire ve kişi başına reel gelire göre büyük değişkenlik gösterebilir. Bir ülkenin parası aşırı değerlenmiş (doların fiyatı düşük) ise GSYİH ve kişi başına GSYİH rakamları nispeten büyük, tersi durumda da nispeten küçük görünür. RESESYON-DEPRESYON-STAGFLASYON KARARLI DENGE DEFLASYONİST AÇIK ENFLASYONİST AÇIK AS-AD ANALİZİ TASARRUF TASARRUF PARADOKSU ULUSLAR ARASI İKTİSAT ÖDEMELER DENGESİ BİLANÇOSU A. CARİ İŞLEMLER DENGESİ 1. MAL VE HİZMET DENGESİ • 1.1. DIŞ TİCARET DENGESİ (Görünür Ticaret) – 1.1.1. İhracat Fob (+) – 1.1.2. İthalat Fob (-) • 1.2. ULUSLARARASI HİZMET DENGESİ (Görünmez Ticaret) – Turizm – Faiz – Kar Transferleri – Navlun – Özel-Resmi Hizmet Gelirleri 2. KARŞILIKSIZ TRANSFERLER – 2.1. KARŞILIKSIZ ÖZEL TRANSFERLER (NET) – Göçmen Transferleri – İşçi Gelirleri – Bedelsiz İthalat – 2.2. KARŞILIKSIZ RESMİ TRANSFERLER (NET) B. SERMAYE HAREKETLERİ 1. DOĞRUDAN YATIRIMLAR -Yurt Dışında (-) -Yurt İçinde (+) 2. PORTFÖY YATIRIMLARI -Menkul Değer Girişi (+) -Menkul Değer Çıkışı (-) -Tahvil İhracı Yoluyla Borçlanma (+) -Yabancıların Yurtiçinde Menkul Değer Alımı (+) -Yabancıların Yurtiçinde Menkul Değer Satışı (-) 3. UZUN VADELİ SERMAYE HAREKETLERİ 4. KISA VADELİ SERMAYE HAREKETLERİ C. NET HATA VE NOKSAN D. REZERV HAREKETLERİ IMF Nezdinde Varlıklarımız IMF Kredileri Resmi Rezervler Kur Politikaları • Sabit Kur Politikası – Para birimi değeri daha güçlü bir para birimine (dolar) sabitlenir. MB, devamlı otomatik alımsatım yaparak bu sabit değeri muhafaza eder. Örn: 1 TL = 1,30 USD. • Eğer dolar talebi artarsa (düşerse), MB dolar satar (alır). – 1999-2001 arasında TCMB sürünen kur politikası izlemiştir. Burada kur önceden belirlenmiş bir aralıkta (bant) tutulmuştur. 195 Kur Politikaları • Dalgalı Kur Politikası – Para biriminin değeri diğer para birimlerine karşı arz-talep çerçevesinde dalgalanmaya bırakılır: MB döviz piyasasına müdahele etmez. • Kirli Dalgalanma: – MB döviz piyasasına müdahele etmeyeceğini açıklamasına rağmen zaman zaman alım-satım yapar. 2001 den sonra TR nin izlediği politika budur. Birçok gelişmekte olan ülke de resmi politikası sabit kur değilse kirli dalgalı politika izler. 196 Bretton Woods (1944-71) Sistemi Nasıl Çalışıyordu? • Sabit Kur sistemi. Kurlar sadece temel dengesizlikler varsa değiştirilir. IMF uluslararası rezerv kayıplarını önlemek için kredi verir. • IMF daraltıcı para politikasını teşvik eder: faizleri yükseltip para arzını kısmak. • IMF fonları yeterli olmazsa devalüasyon yapılır, yani daha düşük kurda tekrar sabitlenir. • Ancak sorun IMF nin ödemeler dengesi fazlası olan ülkeleri parasının değerini arttırma (revalüe) konusunda zorlayamamasıdır. • Sistemin kurucusu ABD dolarını 1960 larda devalüe edemediği için ve fazla veren ülkeler revalüe etmek istemediği için sistem 1971 de çöktü. 197 Avrupa Para Sistemi: • Avrupa Para Sistemi: 1979-1990 – Kur Mekanizması (ERM) Avrupa ülkeleri arasında bir sabit kur sistemidir. 1999 da Euro piyasaya çıkmadan önce hazırlık olarak kuruldu. • Euro uluslararası finansal işlemlerde rezerv para olarak Dolar’ın yerini alabilir mi? – Avrupa Birliği tek bir politik birim gibi hareket edemediği için henüz değil. Ülkeler arasında birlik yok. 198 Avrupa Para Sistemi • 1979: Avrupa Ekonomik Topluluğunun 8 üyesi para birimleri arasındaki kurları sabitledi ve dolara karşı dalgalanmaya bıraktı. • Avrupa Para Birimi (ECU) nün değeri üye ülke para birimlerinin değerlerinin ağırlıklı bir ortalamasıdır. • Belirlenmiş limitler arasında dalgalanma: para birimi değerleri limitleri aşarsa merkez bankaları zayıf parayı satın alıp kuvvetli parayı satarak müdahele eder. 199 Sabit Kur Politikası Dezavantajları • Sabit Kur Politikaları spekülatif ataklara ve takip eden döviz krizlerine karşı savunmasızdır: zayıf paranın büyük miktarlarda satılıp kuvvetli paranın alınması. • Amaç: MB yi devalüasyona zorlayıp kar elde etmek. • Türkiye: 1994, 2001. Avrupa: 1992, Uzakdoğu: 1997-98, Rusya:1998, Arjantin:2001. • Arjantin ile Türkiye’nin 2001 krizleri benzerdir ve kamu bütçe dengesizlikleri ön plandadır. 200 Bretton Woods (1944-71) Sistemi Nasıl Çalışıyordu? • Sabit Kur sistemi. Kurlar sadece temel dengesizlikler varsa değiştirilir. IMF uluslararası rezerv kayıplarını önlemek için kredi verir. • IMF daraltıcı para politikasını teşvik eder: faizleri yükseltip para arzını kısmak. • IMF fonları yeterli olmazsa devalüasyon yapılır, yani daha düşük kurda tekrar sabitlenir. • Ancak sorun IMF nin ödemeler dengesi fazlası olan ülkeleri parasının değerini arttırma (revalüe) konusunda zorlayamamasıdır. • Sistemin kurucusu ABD dolarını 1960 larda devalüe edemediği için ve fazla veren ülkeler revalüe etmek istemediği için sistem 1971 de çöktü. 201 Avrupa Para Sistemi: • Avrupa Para Sistemi: 1979-1990 – Kur Mekanizması (ERM) Avrupa ülkeleri arasında bir sabit kur sistemidir. 1999 da Euro piyasaya çıkmadan önce hazırlık olarak kuruldu. • Euro uluslararası finansal işlemlerde rezerv para olarak Dolar’ın yerini alabilir mi? – Avrupa Birliği tek bir politik birim gibi hareket edemediği için henüz değil. Ülkeler arasında birlik yok. 202 Avrupa Para Sistemi • 1979: Avrupa Ekonomik Topluluğunun 8 üyesi para birimleri arasındaki kurları sabitledi ve dolara karşı dalgalanmaya bıraktı. • Avrupa Para Birimi (ECU) nün değeri üye ülke para birimlerinin değerlerinin ağırlıklı bir ortalamasıdır. • Belirlenmiş limitler arasında dalgalanma: para birimi değerleri limitleri aşarsa merkez bankaları zayıf parayı satın alıp kuvvetli parayı satarak müdahele eder. 203 Sabit Kur Politikası Dezavantajları • Sabit Kur Politikaları spekülatif ataklara ve takip eden döviz krizlerine karşı savunmasızdır: zayıf paranın büyük miktarlarda satılıp kuvvetli paranın alınması. • Amaç: MB yi devalüasyona zorlayıp kar elde etmek. • Türkiye: 1994, 2001. Avrupa: 1992, Uzakdoğu: 1997-98, Rusya:1998, Arjantin:2001. • Arjantin ile Türkiye’nin 2001 krizleri benzerdir ve kamu bütçe dengesizlikleri ön plandadır. 204 Avrupa Para Krizi: Eylül 1992 • Eylül 16: İngilizler pound u dalgalanmaya bıraktı: DM ye karşı %10 devaluasyon. Üstelik Avrupa Kur Mekanizmasından çıktılar (ERM) ve Euro ya katılmadılar • George Soros $1 milyar, Citibank $200 milyon kazandı. • Benzer hikayeler: Türkiye 1994, 2001, Arjantin 1999, 2002, Uzakdoğu 1997, Meksika 1994, Brezilya 1999, Rusya 1998. • Nedenler farklı olabilir ancak hepsi de sabit kur politikası izliyordu. 205 Sermaye Hareketlerinin Kısıtlanması • Sermaye Çıkışlarının Kısıtlanması – Sermaye çıkışları devalüasyonu zorlayarak finansal krize neden olur – Kısıtlamalar nadiren etkilidir çünkü hareketleri kitabına uydurmak kolaydır . – Sermaye girişini azaltır. 206 Sermaye Hareketlerinin Kısıtlanması • Sermaye Girişleri – Sermaye Girişleri kredi patlamasına ve finansal aracıların aşırı risk almasına neden olabilir. 1997 Asya Krizi öncesinde özellikle konut sektöründe kredi patlaması. – Sermaye kısıtlamaları yollar ve altyapı yatırımlarını yavaşlatabilir • Bankacılığın düzenlenmesi ve denetlenmesi büyük önem kazandı. Türkiye 2001 krizinden sonra bankacılıkta önemli reformlar yaptı. 207 Ödemeler Dengesi (ÖD) Düşünceleri • TR nin cari açıkları TL nin aşırı değerli olması yüzünden TR üreticisinin rekabette geri kaldığını düşündürüyor. • Cari açıklar bir ÖD krizi riskini arttırır. MB bu riski azaltmak için genişlemeci para politikası izleyebilir. İhracatı arttır, ithalatı azalt. • Genişlemeci para politikası faizi düşürür ve paranın değerini düşürür. Daraltıcı para politikası faizi ve paranın değerini arttırır. 208 Ödemeler Dengesi (ÖD) Düşünceleri • Ancak genişlemeci para politikası iki nedenle enflasyon riski yaratır: – ticarete konu olan ithal malların fiyatları artar (enerji). – para arzı artacağından TL nin mallar cinsinden (reel) değeri düşer. 209 Para Kurulu • Sabit kur sisteminin uç örneğidir. • Yerli paranın %100 ü oranında yabancı para karşılık olarak tutulur. • Merkez Bankası belirlediği sabit kurdan döviz alım satımı yapmaya hazır bekler (Örn: 1 YTL/$) • MB sadece döviz rezervleri arttığı zaman aynı miktarda para arzını arttırabilir. Yani piyasadaki bütün TL arzını sabit kurdan dövizle satın alma gücüne sahiptir. Spekülatif atak ve para krizi ihtimalini ortadan kaldırır. 210 Para Kurulu • Para politikası bağımsızlığını kaybeder. Çapa olarak seçilen ülkeden gelen şoklara duyarlılık artar. • MB son borç verme penceresi işlevini kaybeder. • Uygulandığı ülkeler: Arjantin (1991-2002), Bulgaristan (1997), Bosna (1998), Hong Kong (1983), Estonya (1992), Litvanya (1994) 211 Dolarizasyon • Yerli parayı tamamen kaldırıp yabancı bir parayı kullanmak. (dolar ya da euro) • Ekvador 2000 de dolarize oldu. AB de 2002 de dolaşıma giren euro ile şu anda 15 ülke “euroize” oldu. AB nin 12 ülkesi ise “eurozone” a girmedi: İngiltere, Danimarka, İsveç istemedi. • Yerli paraya karşı spekülatif atakları ortadan kaldırır. • Para politikası bağımsızlığı ortadan kalkar. Kabul edilen paranın ekonomisinden gelen şoklara duyarlılık artar. 212 FİNANSAL (MALİ) SİSTEM VE ÜSTLENDİĞİ FONKSİYONLAR FİNANSAL SİSTEMİN TANIMI • Bir ülkede fon kullananlar ile fon arz edenler arasında fon akımlarını düzenleyen kurumlar, akımı sağlayan araç ve gereçler ile bunları düzenleyen hukuki ve idari kurallardan oluşan yapı. FİNANSAL SİSTEMİN UNSURLARI • • • • • a) Tasarruf sahipleri (fon arz edenler), b) Yatırımcılar (fon talep edenler), c) Yatırım ve finansman araçları, d) Yardımcı kuruluşlar, e) Hukuki ve idari düzen FİNANSAL SİSTEMİN FONKSİYONLARI • • • • 1. Fon transferi 2. Risk paylaşımı 3. Likidite 4. Enformasyon sağlama – Atomisite – Homojenite – Mobilite – Şeffaflık İLGİLİ TERİMLER • RİSK : Bir varlığın gelecekteki değeri konusunda mevcut olan belirsizlik • PORTFÖY: Çeşitli varlıklardan oluşan varlık sepeti • LİKİDİTE: Bir varlığın bir ödeme aracına dönüşüm hızı ve kolaylığı • ASİMETRİK ENFORMASYON FİNANSMAN ÇEŞİTLERİ • 1. DOĞRUDAN FİNANSMAN (menkul kıymet çıkararak) • Menkul Kıymet: Borç alan kişinin gelecekteki geliri veya varlıkları üzerinde alacak hakkı doğuran finansal araç • 2. DOLAYLI FİNANSMAN (aracı kurumlar vasıtasıyla finansman) FİNANSAL PİYASALAR Fon arz edenlerle fon talep edenleri karşı karşıya getiren ortamlar. FİNANSAL PİYASALARIN YAPILANMASI • • • • • 1. BORÇ VE ORTAKLIK PİYASALARI 2. BİRİNCİL VE İKİNCİL PİYASALAR 3. BORSALAR VE TEZGAHÜSTÜ PİYASALAR 4. SPOT VE VADELİ PİYASALAR 5. PARA VE SERMAYE PİYASALARI FİNANSAL PİYASALARIN YAPILANMASI • 1. BORÇ VE ORTAKLIK PİYASALARI • Borç aracı: Çıkaran kişinin (kurum), aracı elinde bulunduran kişiye (kurum) belirli bir tarihe (vade) kadar düzenli aralıklarla belirli bir miktarı (faiz) ödemeyi kabul ettiğini ve vade bitiminde anaparayı geri ödemeyi taahhüt ettiğini gösteren anlaşma. • Vade (Kısa, orta, uzun) • Ortaklık araçları: Bir işletmenin varlıklarını ve net gelirlerini paylaşma hakkı doğuran menkul kıymetlerdir. FİNANSAL PİYASALARIN YAPILANMASI • 2. BİRİNCİL VE İKİNCİL PİYASALAR • • • • • Birincil piyasa İkincil piyasa Underwriting Broker Dealer FİNANSAL PİYASALARIN YAPILANMASI • 3. BORSALAR VE TEZGAHÜSTÜ PİYASALAR • Borsa • Tezgahüstü (OTC) piyasa FİNANSAL PİYASALARIN YAPILANMASI • 4. SPOT VE VADELİ PİYASALAR • Spot piyasa • Vadeli piyasa VADELİ PİYASALAR • 1. Forward • 2. Futures • 3. Swap – a) Döviz Swapı • 1) Spot against forward • 2) Forward-Forward – b) Faiz Oranı Swapı • 4. Opsiyon (Avrupa uygulaması-Amerika uygulaması) – a) borsa opsiyonları – b) borsa dışı opsiyonlar TÜRK MALİ PİYASALARI • ORGANİZE PİYASALAR • TEZGAHÜSTÜ PİYASALAR Tezgahüstü Piyasalar FİNANSAL PİYASALARIN YAPILANMASI • 5. PARA VE SERMAYE PİYASALARI • Para piyasası • Sermaye piyasası TÜRKİYE’DE PARA PİYASALARI • 1. TL PİYASALARI – TC Merkez Bankası Bünyesindeki Para Piyasası – İMKB-Takasbank Bünyesindeki Para Piyasası – Bankalararası Serbest Para Piyasası • 2. DÖVİZ PİYASALARI – TC Merkez Bankası Bünyesindeki Döviz ve Efektif Piyasaları – Bankalararası Serbest Döviz Piyasası – Serbest Döviz Pİyasası FİNANSAL ARAÇLAR • 1. PARA PİYASASI ARAÇLARI • 2. SERMAYE PİYASASI ARAÇLARI TL PARA PİYASASI ARAÇLARI • • • • • • • Hazine bonosu REPO/TERS REPO Finansman bonosu VDMK: Banka bonoları Banka garantili bonolar Yatırım fonu katılma payları SERMAYE PİYASASI ARAÇLARI • Kar-zarar ortaklığı belgesi: Anonim ortaklıkların, kar ve zarara ortak olmak üzere, faaliyetlerinin gerektirdiği finansman ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla, satılmak üzere çıkardıkları menkulyurtiçi ve yurtdışında kıymetlerdir. SERMAYE PİYASASI ARAÇLARI • Katılma intifa senedi: Anonim ortaklıkların nakit karşılığı satılmak üzere ihraç ettikleri, ortaklık haklarına sahip olmaksızın, elinde bulunduran kişiye kardan pay alma, tasfiye bakiyesinden yararlanma, yeni pay alma gibi haklar sağlayan menkul kıymetlerdir. SERMAYE PİYASASI ARAÇLARI • Gelir Ortaklığı Senedi: Bir kamu altyapı tesisinin belli bir süre içindeki gelirinin, belli bir orandaki bölümüne karşılık gösterilen ve Kamu Ortaklığı İdaresi tarafından ihraç edilen menkul kıymetlerdir. Keban Barajı, Boğaziçi Köprüsü Gelir Ortaklığı Senetleri gibi. SERMAYE PİYASASI ARAÇLARI –Hisse Senetleri HİSSE SENEDİ SAHİBİNİN HAKLARI A) Kar Payı Hakkı B) Yeni Pay Alma Hakkı (Rüçhan Hakkı) C) Tasfiye Bakiyesine Katılma Hakkı D) Hisse senedi değerinde meydana gelen artıştan (capital gain) ve kullanılmayan rüçhan hakkı kuponlarının satışından gelir sağlama hakkı E) Oy Hakkı F) Bilgi Alma Hakkı HİSSE SENEDİ SAHİBİNİN YÜKÜMLÜLÜKLERİ • A) Sır Saklama Yükümlülüğü • B) Sermaye Yükümlülüğü HİSSE SENETERİNİN FİYAT TANIMLAMALARI • • • • Nominal (İtibari) Fiyat ihraç (emisyon) fiyatı piyasa fiyatı borsa fiyatı TAHVİLLER TTK md. 420'ye göre anonim şirketlerin ödünç para bulmak için itibari kıymetleri eşit ve ibareleri aynı olmak üzere çıkardıkları borç senetlerine "tahvil" denir. TAHVİLLERİN İÇERMESİ GEREKEN UNSURLAR • a) Şirket ünvanı, konusu, merkezi ve süresi, ticaret sicil numarası, • b) Esas sermaye miktarı, • c) Ana sözleşme tarihi ve bunda değişiklikler yapılmışsa bunların da tarihleriyle tescil ve ilân edildikleri tarihler, • d) Şirketçe tasdik edilmiş son bilançoya göre şirketin durumu, • e) Evvelce çıkarılmış ve yeni çıkarılacak tahvillerin nominal kıymetlerinin tutarı, yenilerin itfa şekli, her tahvilin itibari kıymetiyle faiz oranı, nama veya hamiline yazılı olduğu, vadesi, • f) Tahvil çıkarılmasına dair genel kurul kararının tescil ve ilân tarihi, • g) Şirketin menkul ve gayrimenkullerinin, evvelce çıkarılan tahvillerden veya diğer bir sebepten dolayı rehnedilmiş veya teminat gösterilmiş olup olmadığı, • h) tahvillerin ana sermaye ve faizlerinin ödeme şartları ve varsa itfa planı, • ı) Şirketi temsile yetkili en az iki imza. HİSSE SENEDİ İLE TAHVİL KIYASLAMASI FİNANSAL ARACILARIN TÜRLERİ • 1. MEVDUAT TOPLAYAN KURUMLAR – Ticari Bankalar – Özel Finans Kurumları • 2. SÖZLEŞMEYE DAYALI TASARRUF KURUMLARI – Sigorta Şirketleri – Özel ve Kamu Emeklilik Fonları • 3. YATIRIM ARACILARI – – – – – Finansman Şirketleri Yatırım Fonları Kalkınma ve Yatırım Bankaları Yatırım Ortaklıkları Aracı Kurumlar FAİZ • • • • Basit Kredi İşlemleri Sabit Ödemeli Kredi İşlemleri Kupon Ödemeli Tahvil İhracı İskontolu (Sıfır Kuponlu) Tahvil İhracı PARANIN ZAMAN DEĞERİ • • • • • • • GELECEKTEKİ DEĞER BUGÜNKÜ DEĞER VADEYE KALAN GÜN GETİRİ ORANI NOMİNAL FAİZ ORANI REEL FAİZ ORANI VERGİ SONRASI FAİZ ORANI MAKRO EKONOMİK GÖSTERGELER VE YORUMLARI TÜRKİYE EKONOMİSİ BÜYÜME İSTİHDAM ENFLASYON DIŞ TİCARET VE ÖDEMELER DENGESİ MALİ SEKTÖR PİYASA GÖSTERGELERİ DÜNYA EKONOMİSİ • Yılın ikinci çeyreğinde küresel para politikasına dair gelişmeler finansal piyasalar üzerinde belirleyici olmuştur. Küresel ekonomide süregelen kırılganlıklar ve gelişmiş ülkelerin para politikalarına dair artan belirsizlik sonucu risk iştahındaki oynaklık artmıştır (Grafik 1.1). Volatility Index (VIX). • Chicago Opsiyon Borsası tarafından oluşturulan VIX, bir anlamda piyasalardaki korkunun derecesini ölçer. S&P 500 hisse opsiyon fiyatlarını kullanan VIX, opsiyon fiyatlarının piyasa volatilitesi ile ilişkisinden yola çıkarak, piyasanın "beklenen volatilitesi"ni ölçer. • Özellikle ABD Merkez Bankası’nın tahvil alımlarını yakın bir gelecekte azaltabileceğine dair verdiği sinyaller Mayıs ayından itibaren gelişmekte olan ülkelerden sermaye çıkışına yol açmıştır (Grafik 1.2). • Küresel iktisadi faaliyet zayıf seyrini korurken küresel büyümeye dair tahminler aşağı yönlü güncellenmektedir. ABD ekonomisindeki istikrarlı büyümeye rağmen, gerek Euro Bölgesi ekonomilerindeki zayıf seyir gerekse gelişmekte olan ülkelerdeki yavaşlama eğilimi sürmektedir. Son dönemde sermaye hareketlerinde gözlenen oynaklık kredi ve beklenti kanalı üzerinden gelişmekte olan ülke ekonomilerine dair aşağı yönlü riskleri artırmaktadır