Transcript Document

DOÇ. DR. HALİL TUNALI
MODERN İKTİSADİ
DÜŞÜNCENİN
DOĞUŞU
ORTA ÇAĞ
• 476-1453 (5-15.YY)
• DEVAMLI SAVAŞ VE İSTİLALAR
• ÇÖZÜM: FEODALİZM
FEODALİZM
• 4. YY ROMA İMPARATORLUĞU’NDA büyük
toprakların kiracılar ve özgür kölelerce
işletilmesinde kullanılan ilke ve yöntemler
FEODAL DÜZEN
• KRAL TARAFINDAN LORDLAR VE ŞÖVALYELERE ÇEŞİTLİ
BÜYÜKLÜKLERDE TOPRAKLARIN DAĞITILMASI (Silahlı süvari
savaşçılar)
• ZİRAİ ÜRETİMİ YAPAN KÖYLÜLER VE SERFLER (köleler).
• ROMA İMP. DÖNEMİNDE GELİŞEN SANAYİ,TİCARET VE FİNANS
faaliyetlerini onun yıkılmasından sonra Avrupa’da devam
ettirenler:BURJUVA SINIFI
• ROMA KATOLİK KLİSESİ (SKOLASTİKLER)
FEODAL DÜZEN PİRAMİDİ
• TEPEDE: SOYLULAR (KRALLAR VE LORDLAR) VE
KLİSE
• ORTADA: BURJUVA SINIFI
• EN ALTTA: KÖYLÜLER VE SERFLER
FEODALİTEDEN
KAPİTALİZME GEÇİŞTE
YAŞANAN DEĞİŞİMLER VE
KAPİTALİZMİ DOĞURAN
TEMEL FAKTÖRLER
• Feodal toplumda nüfusun ve şehirleşmenin
artması ihtiyaçları, artan ihtiyaçlar üretimi ve
işbölümünü arttırmış, sonunda da mübadele
yani ticaret artmıştır. Ticaretin daha kolay
yapılabilmesi için de paranın kullanımı
artmıştır.
• 1. NÜFUSUN ARTMASI
• 2. ŞEHİRLEŞMENİN ARTMASI
• 3. TİCARETİN ARTMASI
• 2. PARA KULLANIMININ ARTMASI
DEĞİŞİMİN DİNAMİKLERİ
• Ulus Devletlerin Ortaya Çıkması (Niccolo Machiavelli 14691527 ve politikanın bir sosyal bilim olarak ortaya çıkması)
• Reform Hareketleri
• Rönesans ve Hümanizm
• Değişen Ekonomik Yapı
• Ulusal ve Uluslararası Rekabet Ortamı
• Matbaanın Yaygınlaşması
KAPİTALİZM VE RÖNESANS
• 13. yy’dan itibaren kapitalist girişimciler feodal
düzene başkaldırmaya, feodal kurumları yıkmaya
başlıyor
• 15. yy sonlarına doğru kapitalizm kavramı içine
aldığımız pek çok kurum (büyük ticarethaneler, ciro
edilebilen ticari senetler, kambiyo kurumları ve
sermaye birikimi) ortaya çıkıyor
• İş çevresinde oluşan ve topluma aktarılan burjuva
bakış açısı ve davranış biçimi toplumun kültürünü
yeniden belirlemeye başlıyor ve RÖNESANS’ın
tohumlarını atıyor.
MERKANTİLİST DÖNEM
(1500-1800)
MERKANTİLİZM AVRUPA İKTİSADİ
DÜŞÜNCESİNDE VE ULUSAL EKONOMİ
POLİTİKASINDA 1500 İLE 1800 YILLARI
ARASINDA KALAN DÖNEMİ KAPSAR.
MERKANTİLİZMİN ÖZELLİKLERİ
• Ülkelerin (ulusların) zenginliği sahip oldukları kıymetli
madenle ölçülür.
• Kıymetli maden rezervleri sınırlı olduğu için
zenginleşmenin yolu dış ticaretten geçer.
• Bu sebeple dış ticaret politikasının temel amacı
ihracatı arttırıp, ithalatı en aza indirerek, hazinenin
altın stokunu arttırmaktır.
• Yer altındaki rezervler hariç kıymetli maden stoku
sınırlı olduğundan dış ticarete giren iki ülkeden
ihracat yapan kazançlı, ithalat yapan zararlı çıkacaktır;
aynı anda ikisinin birden kazançlı çıkması mümkün
değildir.
FİZYOKRASİ
Fizyokrasi kelimesinin Yunanca aslından
kaynaklanan anlamı “doğa yasası”dır. 18.
yüzyılda doğal bilimlerde meydana gelen
gelişmelerden ve Locke ve Descartes’ın
felsefesinden etkilenen Fizyokratlar önce,
üretimin ve malların değişmez doğal yasalara
göre meydana geldiğini düşünmüşler ve sonra
da gelir bölüşümü problemini, tıpkı bir fizik
problemi gibi ele alıp çözümlemeye
çalışmışlardır.
FİZYOKRASİNİN İLKELERİ
• FERDİN VE FERDİYETÇİLİĞİN ÖN PLANA
ÇIKMASI
• DOĞAL YASALAR
• LAİSSEZ-FAİRE
• DEVLETİN GÖREVLERİ
KLASİK TEORİ
Klasik İktisadi Düşünce
Adam Smith (1723-1790) ile
başlar.
ADAM SMİTH VE “ULUSLARIN
ZENGİNLİĞİ”
• Merkantilizm eleştirisi (DIŞ TİCARETTEN YALNIZ
BİR ÜLKENİN KARLI ÇIKMASI)
• Mutlak üstünlük teorisi
• Homo Economicus (ekonomik adam)
• Invisible Hand(Görünmez El=Fiyat
Mekanizması)
• Laissez-faire, laissez-passer (Bırakınız
yapsınlar, bırakınız geçsinler)
MUTLAK ÜSTÜNLÜK
TEORİSİ
KUMAŞ
ŞARAP
1 işçi/1 saat
1 işçi/1 saat
ING
4 metre
1 litre
PORT
1 metre
2 litre
4 metre kumaş 4 litre şarap ile değiş tokuş edilirse
ING’nin kazancı 3 litre şarap
PORTEKİZ'in kazancı 2 metre kumaş olur.
DAVID RICARDO
MUKAYESELİ
ÜSTÜNLÜK TEORİSİ
MUKAYESELİ ÜSTÜNLÜK
TEORİSİ
KUMAŞ
ŞARAP
1 işçi/1 saat
1 işçi/1 saat
ING
4 metre
3 litre
PORT
1 metre
2 litre
4 metre kumaş 4 litre şarap ile değiş tokuş edilirse
ING’nin kazancı 1 litre şarap
PORTEKİZ'in kazancı 2 metre kumaş olur.
KLASİK İKTİSATÇILARIN
GÖRÜŞLERİ
•
•
•
•
DENGEYE İLİŞKİN GÖRÜŞLER
LİBERAL İKTİSAT POLİTİKALARI
ÜRETİM FAKTÖRLERİNİN TAM İSTİHDAMI
REEL VE PARASAL İLİŞKİLER
TEMEL
NEO KLASİK
İKTİSAT
KLASİK İKTİSADIN
YAŞADIĞI SIKINTILAR
VE NEO-KLASİK
İKTİSAT
MARJİNAL FAYDA
• Klasik Okul’un revizyonu olarak da nitelendirilen Neo
Klasik Okul, değer (kıymet) sorununun çözümünde
İktisat Teorisi’ne marjinal fayda kavramını
kazandırarak iktisatta devrim yapmıştır. İlk olarak
tüketici davranışlarının açıklanmasında kullanılan
marjinal fayda kavramı daha sonra üretim alanında
da kullanılarak fayda, maliyet, gelir, verimlilik
alanlarında karar birimlerinin davranışlarının
açıklanmasına olanak sağlamıştır.
ALFRED
MARSHALL
MARSHALL’IN KATKILARI
• Matematiğin ve geometrinin (amaç değil araç olarak) yoğun
kullanımı
• Kısmi Denge Analizi (ceteris paribus)
• Denge fiyatının arz ve talep eğrileriyle ve miktar ayarlamaları
ile oluştuğunun gösterilmesi
• Dış ticaret hadlerinin oluşumunu teklif eğrileriyle açıklaması
(arzın yanında talebi de analize dahil etmesi)
• Tüketici Rantı (artığı)
• Talep elastikiyetini açıkça tanımlaması ve matematiksel
biçimde ölçmesi
• Üretim ve arz miktarı yönünden zaman tanımlamalarını
yapması
• Fiyatlar Genel Seviyesi, Para Teorisi ve Marshall Denklemi
M=k.P.T
KISMİ DENGE ANALİZİ
(CETERİS PARİBUS) ve
DENGE FİYATININ ARZ VE
TALEP EĞRİLERİYLE
GÖSTERİLMESİ
TEMEL KAVRAMLAR
TEMEL KAVRAMLAR
Bu bölümde ekonominin temel kavramları olan,
İktisat
İhtiyaç
Mal ve hizmet
Fayda ve Değer
Üretim faktörleri
Tüketim
Ekonomik Birimler
Ekonomik Etkinlik
Konularına değinilecektir
• İktisat biliminin özellikleri





Kıtlık bilimidir
Sosyal bir bilimdir
Analitik bir yapıya da sahiptir
İnsanların iktisadi davranışları inceler
Malların üretim, tüketim ve dağıtım faaliyetlerini inceler
İKTİSADİ SİSTEMLER
•
•
•
•
Kapalı Ekonomik Sistemler
Mübadele Ekonomisi Sistemleri
Kapitalist Piyasa Ekonomisi (Kapitalizm)
Karma Ekonomik Sistem
İhtiyaçların Özellikleri




İhtiyaçlar sonsuzdur
İhtiyaçlar şiddet bakımından farklılık gösterirler
İhtiyaçlar karşılandıkça şiddeti azalır
İhtiyaçlar veya ihtiyaçları tatmine yarayan araçlar ikame
edilebilirler
 İhtiyaçlar zamanla alışkanlık halini alabilir
 Ekonomistler ihtiyacın ahlaki yönü ile ilgilenmezler
Malların Çeşitleri
•
•
•
•
Serbest ve ekonomik mallar
Üretim (ara mal) ve tüketim (nihai mal) malı
Dayanıklı ve dayanıksız mallar
İkame(rakip) mallar, tamamlayıcı mallar
Fayda
• Malların ve hizmetlerin insan ihtiyaçlarını tatmin etme
(karşılama) özelliğine fayda denir.
• İnsan ihtiyaçlarını karşılayan bütün mallar faydalıdır….
• Faydayı açıklarken…iktisat bilimi la ahlakidir…
• Fayda malın bünyesinde bulunan bir özelliktir. Öncelik sırası kişiden
kişiye değişebilmektedir.
Değer (kıymet)
• Mübadele Değeri
• Kullanım Değeri
• Değer Paradoksu
Üretim
• Üretim, hammaddeleri ya da yarı mamulleri, mamul haline
çevirmek amacıyla üretim elemanlarını bir araya getirme süreci ve
işlemidir.
Mal ve hizmetlerin üretim ve satışına yönelik temel fayda yaratıcı
faaliyetler
 Şekil faydası
 Yer faydası
 Zaman faydası
 Mülkiyet ve değişim faydası
 Bilgi faydası
Üretim faktörleri
Üretim, üretim elemanlarının bir araya getirilmesi süreci ve işleviydi.
İşte bu üretim elemanları iktisat biliminde üretim faktörü olarak
adlandırılır.
Bunlar;
• Geleneksel üretim faktörleri (emek, sermaye, doğal kaynaklar)
• Çağdaş üretim faktörleri ( girişimci, bilgi birikimi yani teknoloji)
• Emek, insanın, gelir sağlamak amacıyla, hür iradesiyle, bilinçli ve
başkalarına tabi olarak harcamış olduğu her türlü çaba
• Sermaye, ekonomide her türlü üretilmiş üretim aracı (fiziksel,
finansal, beşerî sermaye)
• Önemli!!!: “Para” üretim sürecine doğrudan katılmadığı için
sermaye olarak algılanmamalıdır.
• Doğal kaynaklar, bir ülkenin sahip olduğu her türlü yer altı ve yer
üstü zenginlikleri
• Girişimci (müteşebbis) Bir ekonomik olguyu düşünen, planlayan ve
etkin şekilde yürüten, diğer üretim elemanlarını da bilinçli şekilde
koordine ederek üretime katan güç
• Teknoloji, Aynı miktar faktör kullanarak daha fazla üretim
Teknik bilgi ekonominin üretim gücünü belirler.
Tüketim
• Mal ve hizmetlerin ihtiyaçları karşılamak amacıyla nihai
olarak kullanılmasına tüketim denir. Tüketim genelde tüm
ekonomilerin nihai amacıdır.
Ekonomik Birimler
• Hanehalkı (tüketici); Aynı çatı altında yaşayan ve ortak finansal
kararlar alan insanlardır.
• Firmalar (üretici); kaynakları kullanan ve ne üretileceğini
kararlaştıran, şahıs şirketlerinden devlete kadar bütün üretici
birimlerdir.
• Devlet; Ekonomide gerekli düzenlemeleri yapan, piyasalara üretici
ve tüketici olarak katılan, mülkiyet hakkını koruma altına alan ve
vergi toplama ayrıcalığına sahip oluşumdur.
• Yabancı ülkeler; ithalat, ihracat
İKTİSADIN TANIMI
•
•
•
•
•
İktisat nedir?
Kıtlık sorunu ve Kıtlık Kanunu
Ekonomik mal (fiyat)
Serbest mal
Alternatif maliyet (üretim olanakları eğrisi)
ALTERNATİF MALİYET
• Bunun için çeşitli alternatifler arasında bir
tercih yapılması gerekmektedir. Bu tercih bizi
“ALTERNATİF MALİYET” kavramına götürür.
• Hangi ihtiyaçların giderileceği konusunda
yapılan her tercih başka tercihlerden
vazgeçmeyi gerektirir. Seçilen alternatifin
maliyeti seçiminden vazgeçilen alternatiftir.
• Alternatif maliyete kullanılmayan fırsat
anlamında “FIRSAT MALİYETİ” de denir.
ALTERNATİF MALİYET
• Alternatif maliyet hem üretim hem de tüketim
kararlarında mevcuttur.
• Alternatif maliyet kavramını şu şekilde
tanımlayabiliriz: “Y malı üretimini (tüketimini)
bir birim arttırmak için üretiminden
(tüketiminden) vazgeçilen X malı miktarı.”
ÜRETİM OLANAKLARI EĞRİSİ
• Üretim kararlarında alternatif maliyeti ÜRETİM
OLANAKLARI EĞRİSİ yardımıyla daha belirgin şekilde
ortaya koyabiliriz.
• Üretim Olanakları Eğrisi “mevcut teknoloji ile, üretim
faktörlerinin tam istihdamının sağlanması şartıyla, bir
ekonomide belirli bir dönemde üretilebilecek olan mal
bileşimlerini gösteren eğri” olarak tanımlanabilir.
• Üretim Olanakları Eğrisi’ne “Transformasyon (Dönüşüm)
Eğrisi veya “Üretim Sınırı” da denmektedir.
ÜRETİM
ÜRETİM FAKTÖRLERİ
• EMEK (İŞ GÜCÜ): Ülkedeki tüm nüfustan
çalışamayacak yaştaki ihtiyarların ve çocukların
sayısının çıkarılmasıyla elde edilir. Kısa dönemde
sınırlıdır.
• DOĞAL KAYNAKLAR (TOPRAK): Doğal kaynakların
miktarı sabittir ve bu nedenle kıt kaynaklar arasında
sayılmaktadır.
• SERMAYE (KAPİTAL): İnsanlar tarafından üretilmiş
üretim araçları: Makine, araç, gereç, fabrika, baraj,
tesis vb. Nakit para hukuki sermayedir.
• MÜTEŞEBBİS (GİRİŞİMCİ): Emek, sermaye ve doğal
kaynakları üretim için bir araya getiren faktör.
KITLIK VE EKONOMİLERDEKİ TEMEL SORUNLAR
İKTİSADİ SORUN
KAYNAKLARIN KITLIĞI
İHTİYAÇLARIN SONSUZLUĞU
SEÇİM YAPMAK
FIRSAT MALİYET
BİREYSEL FIRS. MALY.
TOPLUMASAL FIRS. MALY
Bu kavramları üretim imkanları eğrisi ile açıklayalım. Üretim imkanları
eğrisi, bir ekonomide belirli bir dönemde mevcut üretim faktörleri ve
teknolojisi ile üretebileceği maksimum mal ve hizmet bileşimlerini
gösteren eğridir.
Üretim İmkanları Eğrisi
Aşağıdaki şekilde kaynaklardaki artış sadece TV üretimi ile ilgilidir. Bu ekonomi
yanlı olarak büyümüştür. Tarım sektörü değil de sanayi sektöründe büyüme
gerçekleşmiştir denilebilir.
Yanlı Büyüme
• Her iki mal ile ilgili üretim
faktörlerinin artışı ve
ekonomik büyüme üretim
imkanları eğrisini bütünüyle
sağa doğru kaydırır. Bu tür
kaymalarda her iki malın
üretim miktarı artar.
Yandaki şekil “ekonomik
büyüme” durumunu
göstermektedir.
Yansız Büyüme
FİYAT
• FİYAT: Herhangi bir mal yada hizmetten
faydalanmanın bedelidir.
• İki tür fiyattan bahsedebiliriz.
• 1. NİSPİ FİYAT : Mal veya hizmetin fiyatının diğer
mal veya hizmetlerle ifade edilmesi. Ör:1 kg
soğan = 2 kg patates
• 2. MUTLAK FİYAT:Mal veya hizmetin fiyatının
parayla ifade edilmesi. Ör: 1 kg soğan = 50 kuruş
• İster nispi fiyat ister mutlak fiyat olsun herhangi
bir mal veya hizmetin fiyatını o mala yönelik arz
ve talep belirler.
TALEP KANUNU
• TALEP KANUNU: Bir malın fiyatıyla talebi
arasında ters yönlü bir ilişki vardır. Malın
fiyatı arttığında talep edilen miktar düşer,
malın fiyatı düştüğünde talep edilen miktar
artar. Bu durum istisnalar dışında her mal
için her yerde geçerli olduğundan buna
TALEP KANUNU denir.
TALEBİN FİYAT ESNEKLİĞİ
• TALEBİN FİYAT ESNEKLİĞİ: Fiyat değişiklikleri
karşısında talebin duyarlılığını ölçmek için
kullanılır. Kısaca TALEP ESNEKLİĞİ de denir. Bir
katsayı (ef) ile ifade edilir.
ef=Talep Edilen Miktardaki Yüzde
Değişme/Fiyattaki Yüzde Değişme
EĞİM VE ESNEKLİK
Esneklik formülü: ef=(ΔM/ΔF)*(F/M)
• Eğim formülü: E=ΔF/ΔM=tan α
• Eğim formülü, esneklik formülündeki ilk değerin tersidir.
• Talep eğrisinin doğrusal olması halinde bile üzerindeki her
noktada esneklik farklıdır. Sıfır ile sonsuz arasında değerler alır.
Oysa aynı durumda eğim her noktada aynıdır. Dolayısıyla bir
talep eğrisinin eğimine bakarak esnekliği hakkında bir şey
söylemek hatalı olacaktır. Ancak birden çok talep eğrisi varsa
eğimi en düşük olanın esnekliğinin en fazla olduğunu
söyleyebiliriz.
NOKTA TALEP ESNEKLİĞİNİN GEOMETRİK
OLARAK BULUNMASI
TALEP EĞRİSİ BOYUNCA ESNEKLİK
NOKTA TALEP ESNEKLİĞİ
TALEBİN FİYAT ESNEKLİĞİNİ ETKİLEYEN
FAKTÖRLER
• Mala Karşı Duyulan İhtiyacın Şiddeti
• İkame Malın Olup Olmaması
• Mala Harcanan Paranın Tüketici Bütçesi
İçindeki Payı
• Zaman
TALEP ESNEKLİĞİ VE TOPLAM SATIŞ
HASILATI İLİŞKİSİ
• FİYAT
ESNEKLİK
TSG
Artış
|ef|=1
Değişmez
Artış
|ef|>1
Azalır
Artış
|ef|<1
Artar
Düşüş
|ef|=1
Değişmez
Düşüş
|ef|>1
Artar
Düşüş
|ef|<1
Azalır
ARZ VE ARZ FONKSİYONU
Piyasanın iki yönü vardır. Talep yönü ve arz yönü. Bu bölümde
piyasa mekanizmasının işleyişini açıklayabilmek için piyasanın
üretim yani arz yönü incelenecektir.
• Arz
• Arz fonksiyonu
• Arzı etkileyen faktörler
• Arz Fonksiyonu
• Arz tanımında, bir maldan arz edilen miktarın o malın fiyatına
bağlı olduğu diğer faktörlerin ise sabit olduğu varsayılmıştır.
Oysaki söz konusu malın fiyatı dışında arzını etkileyen başka
faktörlerde vardır.
• Arz fonksiyonu;
• Qax =f (Px, Pd, Püf, ,T,B,..) şeklinde yazılabilir.
• Qax : X malından arz edilen miktar,
• Px :X malının fiyatı
• Pi :Diğer malların fiyatları
• Püf :Üretim faktörlerinin fiyatı
• T :Teknolojik gelişmeler
• B :Gelecek hakkındaki beklentiler
Arz Edilen Miktardaki Değişme ve Arzdaki Değişme
A malı
• Talepte olduğu gibi ilgili
malın
fiyatındaki
değişmeler sonucu ortaya
çıkar ve arz eğrisi üzerinde
harekete neden olur.
Şekilde de gösterildiği gibi
malın fiyatı P1 seviyesinde
iken arz edilen miktar Q1
iken malın fiyatı P2
seviyesine yükseldiğinde
arz edilen miktar artarak
Q2 seviyesine yükselir.
Arz Edilen Miktardaki Değişme
A (S)
P2
P1
Q1
Q2
B malı
• Arzdaki değişme (Arz
eğrisinde kayma) ise malın
fiyatı aynı kalmakla birlikte
arzı
etkileyen
diğer
faktörlerin ortaya çıkması
sonucu
arz
eğrisinin
tamamen yer değiştirerek
sağa veya sola kaymasıdır.
Arzda
artış
olması
durumunda eğri sağa,
azalış olması durumunda
eğri sola kayar
Arzdaki Değişme
Piyasa Kavramı
• Bir malı satmak isteyenler ile almak isteyenlerin tümü piyasayı
oluşturur.
• Genel anlamda piyasa, alıcı ve satıcının mal ve hizmetlerini
değiştirmek amacıyla bir araya geldiği yerdir.
• Piyasada alıcı ve satıcı yüz yüze gelebilecekleri gibi hiç
karşılaşmadan da alım satım işini gerçekleştirebilirler.
• Mal ve hizmet değişimi bir mağazada, telefonla veya internet
aracılığı ile yapılabilir.
Piyasa dengesinin oluşumu
• Piyasa dengesi D0 da
oluşur. Burada arz edilen
miktar talep edilen
miktara eşittir.
A
T
P0
P0 denge fiyatı Q0 denge
miktarıdır.
D0
A
T
Q0
Malın arz ve talebinde bir
değişiklik olmadığı sürece
piyasa fiyatı değişmez.
Miktar
3.64
Piyasa Dengesindeki Değişmeler
• Piyasada fiyatların her zaman sabit kalması mümkün değildir.
Arzı ya da talebi etkileyen faktörlerden birinin ya da birkaçının
ortaya çıkması durumunda arz veya talep eğrisi yer
değiştirecek(sağa veya sola kayacak) ve yeni denge fiyatı ve
denge miktarı belirlenecektir.
• Piyasa dengesinin değişmesi üç şekilde gerçekleşir.
Piyasa dengesi
S
D
Arz
fazlası

P1
E

P0

P2
S

Talep
fazlası
Q0
66

D
miktar
• Fiyat P0 dan düşükse, talep
fazlası (arz yetersizliği) ortaya
çıkar.
– Tüketiciler üreticilerin arz
ettiğinden daha fazla
miktarda
mal
talep
ederler.
• Fiyat P0 dan yüksekse, arz
fazlası (talep yetersizliği) ortaya
çıkar.
– Üreticiler tüketicilerin talep
ettiklerinden daha fazla
miktarda mal arz ederler.
Piyasa dengesizliği
• Varsayalım ki kötü hasat
sonucu arz SS e kaymış
• Hükümet fakiri korumak için
P1 seviyesinde tavan fiyat
koysun
• P0 denge fiyat seviyesinin
altında yer alır
• Sonuç: talep fazlası
S
D
P2
E
P0
P1
A
S
QS
67
B
Talep
fazlası
Q0
D
QD
Miktar
nOrtaya
çıkan talep fazlası sorunu için
ürünün pay edilmesi gerekir
Fiyat Müdahaleleri
P
Taban
Fiyat
K
S
Arz
Fazlası
L
Üreticiyi Teşvik
(Destekleme Alımı)
KLQdQs
Pe
Tavan
Fiyat
M
Tüketiciyi Teşvik
Talep
Fazlası
N
D
Q
O
Qd
Qs
Talebin Fiyat Esnekliği
69
ARZ ESNEKLİĞİ
Bu bölümde de arzı etkileyen faktörlerin değişmesi halinde
arzın verdiği tepki ne şekilde olmaktadır bunlar anlatılacak
• Arz esnekliği
• Arz esnekliğinin belirleyicileri
Arzın Fiyat Esnekliği
• Arz konusunda açıklandığı gibi, arz kanununa göre fiyatların
yükselmesi arz miktarının artmasına yol açar. Arzın fiyat esnekliği,
fiyattaki değişiklikler karşısında arz edilen miktarının göstereceği
tepkiyi ölçer.
• Bir maldan arz edilen miktarın o malın fiyatındaki değişmelere olan
duyarlılığına, arzın fiyat esnekliği denir.
• es = Arz miktarındaki % değişme = ∆Q
Fiyattaki % değişme
∆P
• Bir malın fiyatında meydana gelen her %1’lik değişiklik karşısında bu
maldan piyasaya arz edilen miktarın %kaç değiştiğini gösterir.
TÜKETİCİ DENGESİ ANALİZİ
Daha önceki fiyat teorisi konusunda fiyatlarlarla ilgili
analizlerde bir malın fiyatı düştüğünde daha fazla talep
edildiği, fiyatlar yükseldiğinde daha az talep edildiğinden
bahsedilmiş ancak sebepleri üzerinde detaylı açıklama
yapılmamıştı. Bu bölümde daha çok tüketici davranışları
incelenecek ve talep kanunu açıklanacaktır. Açıklanacak
konular
• Tüketici dengesi yaklaşımları
Kardinal yaklaşım
Ordinal yaklaşım
• Tüketici dengesi, farksızlık eğrileri ve bütçe doğrusu
Kardinal Yaklaşım
Faydanın ölçülebilir olduğunu savunmuşlar ve her mel ve
hizmet grubunu belirli bir fayda birimi ile ifade etmişler, diğer
ölçü birimleri gibi fayda birimi kullanmışlardır. Bu fayda birimi
utildir. Örneğin 1 kg et= 36 fayda birimi(util), 1kğ elma 8 fayda
birimi(util) gibi
Temel kavramlar;
• Tüketicinin belirli bir dönemde tüketilen bir malın tüm
birimlerinden elde edilen faydanın toplamına toplam fayda
denir(TF)
• Marjinal fayda ise tüketilen malın en son biriminden elde
edilen fayda veya tüketilen en son birimin TF’da meydana
getireceği değişmedir.
Eren’in dondurma tüketiminden sağladığı fayda (günlük)
16
TF
14
Fayda (util)
12
10
8
A
6
B
4
Paket
TF
(util)
MF
(util)
0
1
2
3
4
5
6
0
7
11
13
14
14
13
7
4
2
1
0
-1
C
2
D
0
0
1
2
3
4
MF
E
5
F
6
-2
Dondurma Adet (günlük)
MF = ∆TF / ∆Q
Toplam fayda - Marjinal fayda
Fayda Birimi(U)
TF2
B
∆TF2
TF1
Toplam Fayda Eğrisi
(TF)
A
MFx = ∆TFQ / ∆Q
∆TF1
O
q2
q
1
∆q1 ∆q2
Q
Marjinal
Fayda
(MF)
Marjinal Fayda Eğrisi
Q
O
Ordinal Yaklaşım
Tüketici dengesinin ortaya konulmasında ikinci yöntem
faydanın ölçülemeyeceğini savunan ve tüketici dengesini
farksızlık eğrisi ve bütçe doğruları yardımıyla açıklamaya
çalışan ordinal yaklaşımcılardır. Her ne kadar farklı yöntemler
kullansalar da her ikisinde de ortak olan denge koşulu ile aynı
sonuca varmış olmalarıdır.
Ordinal yaklaşımda tüketici dengesindeki koşullar;
- Tüketicinin geliri sabittir
- Satın alınan malların fiyatları, tüketicinin sadece iki mal aldığı
varsayılacak
- Tüketicinin tercihleri, tüketici malların faydalarını ölçmekte
mallar arasında kayıtsız kalabilmekte
- Rasyonelliktir
Farksızlık Eğrileri
Farksızlık eğrileri ile tüketici dengesinin açıklanabilmesi için
bazı varsayımların yapılması söz konusudur. Çok sayıda mal
tüketen bir tüketici ile iki mal tüketen bir tüketicinin davranışı
arasında fark olmadığından sadece iki mal tüketen tüketicinin
davranışı incelenecektir.
Bu mallar A ve B malı olsun
A malı
Kayıtsızlık paftası
A
6
4
B
3
C
2
D
1
1
2
3
4
5
U2
U1
B malı
Bütçe Doğrusu
• Tüketicinin amacı kendisine en çok faydayı sağlayacak mal
bileşimini tercih etmek yani orjinden daha uzaktaki farksızlık
eğrisi üzerinde dengeye gelebilmektir. Ancak tüketicinin bu
amacını engelleyen faktör gelir düzeyidir yani bütçe kısıtıdır.
Bütçe kısıtı; tüketicin satın alabileceği mal miktarlarının,
tüketicinin bütçesi ve malların fiyatlarına bağlı olmasıdır ve
bütçe doğrusu ile ifade edilir.
• Bir tüketicinin belirli bir gelirle herhangi iki maldan piyasada
satın alabileceği değişik bileşimleri gösteren bir doğrudur.
A malı
G/Fa
Bütçe Doğrusu
K
.Y
.X
L
G/Fb
B malı
Tüketici Dengesi
• Tüketici dengesinin ortaya konulması için farksızlık eğrisi
ve bütçe doğrusundan yararlanılır. Tüketicinin satın
alabileceği mal ve hizmet miktarları bütçe kısıtı ile
sınırlıdır. Tüketici dengeye gelebilmek için sahip olduğu
geliri ile kendisine en yüksek faydayı sağlayacak mal ve
hizmet miktarını tercih etsin ki dengeye gelebilsin.
Optimum tüketimin bulunması
X
A malı
Y
A1
D
Z
U4
U3
Q
U1
O
B1
B malı
U2
Gelirdeki Değişmenin Tüketici Dengesine Etkisi
• Tüketicinin gelirinde meydana gelen bir artış bütçe
doğrusunu paralel olarak sağa, azalış ise sola kaydırır.
A malı
Gelirdeki Değişmenin Tüketici Dengesine Etkisi
G/Fa1
X
Gelir Tüketim Eğrisi
Y
D
A1
U3
Z
U1
Q
O
B1
G/Fb1
U2
B malı
Üretim Fonksiyonu
Üretim teknolojisinin sabit olduğu varsayımı altında üretimde
kullanılan girdilerle bunların kullanımı sonucunda elde
edilebilecek maksimum ürün miktarı arasındaki ilişkiyi ifade
ederdir.
Qa=f (E, S,DK)
E: Emek
S:Sermaye
DK: Doğal Kaynaklar
 Üretim fonksiyonu verilen girdilerle üretilebilecek maksimum
çıktıyı belirler
 Firmalar üretim faktörlerinin miktarını artırarak yada azaltarak
üretimi artırabilir yada azaltabilirler…..
40
Toplam Ürün
TÜ
30
b
20
10
İşçi Sayısı (L)
0
Ortalama ve Marjinal Ürün
0
1
2
3
4
5
6
7
8
b 14
14
12
12
10
8
7
6
5
OÜ
4
3
2
2
0
-2
İşçi Sayısı (L)
0
0
1
2
3
4
fig
5
6
7
-2
8
MÜ
d
40
Toplam Ürün
TÜ
30
20
Maksimum
üretim
b
10
İşçi Sayısı (L)
0
Ortalama ve Marjinal Ürün
0
1
2
3
4
5
6
7
8
b
14
12
10
8
6
4
OÜ
2
d
0
-2
0
1
2
3
4
fig
5
6
İşçi Sayısı (L)
7
8
MÜ
40
TÜ
Üretim
30
Artan Verim
Azalan Verim
Negatif Verim
20
10
İşçi Sayısı (L)
0
0
1
2
3
4
5
6
7
8
14
12
Üretim
10
8
6
OÜ
4
2
İşçi Sayısı (L)
0
-2
0
1
2
3
4
fig
5
6
7
8
MÜ
Eş Ürün Eğrileri
Y (Sermaye)
Y
a
y1
y2
b
x1
x2
Q
Q1
X (Emek)
Q3
Q2
X
Üreticiye aynı üretim düzeyini sağlayan farklı girdi bileşimlerini
gösteren bir eğridir.
Eş ürün Eğrilerinin Özellikleri
 Birbirlerini kesmezler
 Negatif eğimlidirler
 Orjine göre dış bükeydirler
• Eş ürün eğrileri orjinden uzaklaştıkça daha fazla üretim
düzeyini temsil eder
Marjinal Teknik İkame Oranı
Aynı üretim düzeyinde kalabilmek için
faktörlerden birini artırırken diğerini
azaltması gerekir işte faktörler arasında
gerçekleştirilen bu ikameye Marjinal
Teknik İkame Oranı denir.
Y
MTİO=İkame edilen faktör miktarı =ΔY
İkame eden faktör miktarı ΔX
A
y1
Y
B
y2
X
Bir üretim faktörü artarken diğeri azaldığı için
ΔY/ΔX değeri negatiftir.
Q
S
0
X1
X2
X
Eş Maliyet Doğrusu
Üreticinin belirli bir bütçe ve veri faktör fiyatlarıyla satın alabileceği
faktör bileşimlerini gösteren eğri
Sermaye birimi (Y)
TM/Fy
A
Eş Maliyet Doğrusu
B
O
TM/Fx
Emek (X)
Sermaye birimi (Y)
Üretici Dengesi
A3
A2
A1
r
Belirli bütçe ile maksimum üretim sağlayan
optimum faktör bileşimi
(üretim maksimizasyonu)
s
d
Y1
Q2
u
Q1
v
O
X1
B1
B2
B3
Emek birimi (X)
Kısa Dönem Üretim Maliyetleri
•
•
•
•
•
Üretimde kısa dönem, üretim kapasitesinin ve kullanılan
teknolojinin veri olduğu üretimde kullanılan faktörlerin bir
kısmının sabit tutulup değişken faktörlerin artırılmasıyla
üretimin artırıldığı dönemdir. Buna göre kısa dönem üretim
maliyetleri
Sabit maliyetler
Değişken maliyetler
Toplam maliyet
Marjinal maliyet
Ortalama maliyet
• Üretimde kısa dönem en az bir değişken girdiye bağlı olarak
üretim miktarının değiştirilebildiği ancak endüstriye giriş ve
çıkışlar için yeterli zamanın olmadığı dolayısıyla firma sayısının
sabit olduğu devredir. Fiyat firmalar için veri olduğundan,
firmaların piyasada oluşan fiyat üzerinde hiçbir kontrolü söz
konusu değildir. Firma etkileyemeyeceği fiyatı baz alarak kâr
maksimizasyonunu sağlamaya çalışır. Toplam kâr, toplam
hasılat ile toplam maliyet arasındaki pozitif farktır.
Sabit maliyet
Üretim miktarından bağımsız olan üretim miktarından etkilenmeyen
yani üretim sıfır olsa bile firmanın katlanmak zorunda olduğu
maliyetlerdir . Kiralar, yönetici aylıkları, faizler,bakım temizlik koruma
vb gibi maliyet unsurları.
TS maliyet
Toplam sabit maliyet
Q (Üretim Miktarı)
Ortalama sabit maliyet
OSM
OSM= Toplam Sabit Maliyet (TSM)
Üretim Miktarı (Q)
Ortalama sabit maliyet üretim arttıkça azalan bir
seyir izler.
OSM
Q
Değişken maliyetler
Üretim miktarına bağlı olarak değişen maliyetlere denir.
İşçilik, hammadde, enerji, su gibi maliyetler.
Hiç üretim yoksa yani sıfır ise değişken maliyetler de sıfırdır. Üretim
arttıkça artar azaldıkça azalır.
Toplam değişken maliyet
Ortalama Değişken Maliyet= Toplam Değişken Maliyet
Üretim Miktarı
Toplam maliyet
Kısa dönemde firmanın toplam maliyeti, sabit maliyet ve değişken
maliyetlerin toplamına eşittir
TM=SM+DM
Üretim miktarı arttıkça toplam maliyet değişken maliyetlerin
TM
seyrine göre değişir.
TM
DM
SM
Q
Marjinal maliyet
• Üretim miktarı bir birim arttırıldığında toplam maliyette meydana
gelen değişmedir.
• Üretilen son birim malın maliyetini ifade eder
Marjinal Maliyet= Toplam Maliyetteki Değişme
Üretim Miktarındaki Değişme
= ∆TM
∆Q
Marjinal maliyet üretim arttıkça önce azalan bir seyir izler belirli bir
seviyeye geldikten sonra artmaya başlar.
Ortalama ve Marjinal Maliyet Eğrileri
MM
OM
ODM
z
y
x
OSM
(Q)
Üretici ve Tüketici Rantı
Bazı alıcılar bir malı denge fiyatının üzerinde almaya razı
olabilir. Böylece malı almayı düşündükleri fiyattan ucuza
alarak sübjektif bir avantaj sağlarlar. Denge koşulunda
piyasada oluşan fiyat ile tüketicinin zihnindeki fiktif fiyat
arasındaki farktan doğan avantaja tüketici rantı denir.
Bazı satıcılar denge fiyatının altında bile mal satmaya
razıdırlar. Denge fiyatı, umdukları fiyatın üzerinde
olduğunda üreticiler bir avantaj sağlar. Piyasada oluşan
fiyat ile üreticinin malını satmayı düşündüğü fiyat
arasındaki farktan doğan avantaja üretici rantı denir.
Tüketicinin almayı umduğu fiyat ve fiilen malı satın aldığı fiyat
arasındaki parasal farka “tüketici rantı” denir.
Tüketici Rantının Değişmesi
Denge fiyatının azalması
tüketici rantını büyütecektir.
Çünkü bir taraftan mevcut
miktar için tüketiciler daha az
öderken, diğer taraftan bu
düşük fiyattan yeni tüketiciler
piyasaya
girecektir.
Söz
konusu rantın öncekine daha
büyük olması ekonomide
refah
düzeyinin
arttığını
yansıtır.
Devletin piyasaya müdahalesi
piyasa fiyatını etkilediği için
bu tür politikalar tüketici
refahını da değiştirir.
Üreticinin satmaya razı olduğu fiyat ve fiilen malını sattığı fiyat
arasındaki farka “üretici rantı” adı verilir.
TAM REKABET PİYASASI
Tanımı
• Alıcı ve satıcıların çok olduğu aynı tür malların satıldığı ve
piyasadaki bilgilendirmelerin tam olduğu özel bir piyasa
türüdür.
Koşulları
•
•
•
•
Atomisite,piyasada çok sayıda alıcı ve satıcı vardır
Homojenlik, piyasada ürünler birbirinin aynıdır
Mobilite, firmalar kolaylıkla piyasaya girip çıkarlar
Açıklık, alıcı ve satıcılar tam bilgiye sahiptir
TAM REKABET PİYASASINDA PİYASA VE
FİRMA DENGESİ
AŞIRI (ANORMAL) KAR
NORMAL KAR
ZARAR
FİRMANIN KAPANMA NOKTASI
FİRMANIN KISA DÖNEM ARZ EĞRİSİ
UZUN DÖNEM FİRMA VE PİYASA
DENGESİ
AKSAK REKABET PİYASALARI
Bu konuda aksak rekabet piyasalarından
- Monopol piyasası
- Oligopol piyasası ve
- Bu piyasaların özellikleri hakkında kısaca bilgi verilecektir
REKABET PİYASASI TÜRLERİ
Tam Rekabet
Aksak Rekabet
Satıcı Yönünden
Alıcı Yönünden
1- Monopol
(tek satıcı, n tane alıcı)
2- Oligopol
(az sayıda satıcı, n alıcı)
-Düopol
-Triopol
3- Monopollü Rekabet
(Çok satıcı, n alıcı)
-İki yanlı Monopol
(Tek satıcı ve tek alıcı)
-Çift Monopol-Zincirleme
(tek firma alışta
monopson, satışta
monopol)
1- Monopson
(tek alıcı, n satıcı)
2- Oligopson
(az sayıda alıcı, n satıcı)
3- Monopsonlu Rekabet
(çok alıcı, n satıcı)
Monopol Piyasası ve Özellikleri
• Monopol piyasasında bir tek satıcı, buna karşılık n sayıda alıcı
söz konusudur. Ayrıca piyasaya giriş ve çıkışların kısıtlanmış
olması gerekmektedir. Bu piyasada rakip olmadığından
monopolcü satış fiyatını belirlerken bağımsız hareket edebilir.
Fiyat veri değildir. Ancak firma fiyatı yinede dilediği gibi
belirleyemez çünkü;
• Her malın zayıfta olsa bir ikamesi vardır, ayrıca tüketicinin
satın alma gücü sınırlıdır.
• Monopol piyasasında firma, malın tek satıcısı olduğundan firmanın
malına karşı talep eğrisi aynı zamanda malın piyasa talep eğrisidir.
Monopolcü firma malın fiyatını düşürdükçe çok, yükselttikçe daha
az mal satar. Firmanın fiyat ve miktarı kontrol etme imkanı vardır.
Kısaca firma, kendisine en yüksek karı sağlayacak fiyat-miktar
ayarlamasını yapma imkanına sahiptir. Monopolcünün sattığı malın
ikamesi ne kadar güçse talep eğrisi de o kadar esnek olacaktır.
• Örneğin ülkemizdeki tekel ürünleri, şeker piyasaları buna en güzel
örneği teşkil eder.
MONOPOLDE FİRMA DENGESİ
MONOPOLDE FİRMA DENGESİ
Monopollü Rekabet Piyasası
Tanımı: Tekelci rekabet piyasası da denir. Çok sayıda firma
tarafından üretilen benzer malların farklıymış gibi gösterilip
firmaların monopolleştiği piyasadır.
Mal Farklılaştırması: Malların, farklı renk, koku, görünüş,
desen, ambalaj ve isim altında piyasaya sürülmesidir.
Reklam çok önemlidir.
Piyasaya Giriş-Çıkış-Satıcı Sayısı: Giriş çıkış serbesttir. Mal üretimi
büyük sermaye gerektirmez.
Mallar arasındaki ikame ilişkisi: Mallar yakın ikame mallardır.
Oligopol Piyasası Ve Özellikleri
• Oligopol piyasası birbirine etki edebilecek az sayıda satıcının,
buna karşılık n sayıda alıcının bulunduğu bir piyasa türüdür. Bu
piyasa tam rekabet piyasası ile monopol piyasası arasında yer
almaktadır. Gerçek hayatta en çok rastlanan piyasa türüdür.
• Oligopol piyasalardaki firmalar arasında açık veya gizli bir
mücadele devam etmektedir. Bu piyasalarda klasik rekabet
aracı olan fiyat rekabetine daha az rastlanmaktadır. Bu
nedenle oligopol piyasasındaki firmalar fiyat rekabeti yerine
başka yollarla mücadele etmeyi yeğlemekte, piyasa paylarını
daha çok gizli veya açık anlaşmalar yaparak pazar paylarını
arttırmayı ve birlikte yaşamayı kabul etmektedirler. Bu şekilde
davranmalarının amacı fiyatı arttırarak maksimum kar
sağlamayı hedeflemektedirler.
Faktör Piyasası
• Üretim faktörleri emek sermaye ve doğal kaynaklardı
• Faktör piyasası ise üretim faktörlerinin (işgücü, sermaye ve
toprak) alınıp satıldığı piyasalardır. Bu genel gruplama içinde,
tüm girdilerin de temsil edildiğini hatırlamanız gerekir. Faktör
fiyatları, faktör piyasasında belirlenir. Aslında, tüm piyasa
gelirleri, faktör piyasalarından türetilir.
Faktör Arzı
• Belirli bir dönemde çeşitli fiyatlardan satılmak istenen faktör
miktarlarını ifade eder.
• Faktör arzı, faktörün miktarı ile o faktörün sahibinin sahip
olduğu faktörü, üretimde kullanılma amacıyla kiraya verip
vermeyeceğine bağlıdır.
• Faktörlerin arzı ile ilgili kararlar, bu faktörlerin sahiplerince
verilir
• Tüm faktörler kısa dönemde tüm ekonomi açısından
esneklikleri çok küçüktür hatta sıfırdır.
Tüm faktörlerin arz esneklikleri genellikle serttir. Çünkü
faktörlerin ekonomideki miktarları sınırlıdır ve fiyatlar yükselse
de toplam faktör arzını artırmak mümkün değildir.
Faktör arz esnekliğinin sert olmasının nedenleri;
 Toprak miktarı tüm ekonomi göz önüne alındığında sabittir.
 Emek arzı bir ekonomide çalışmak isteyen kişilerin sayısı ile
sınırlıdır
 Sermaye faktörü de emek arzına benzer
Faktör Gelirleri
• Piyasa ekonomilerinde, faktörlere yapılan ödemeler, faktör
sahibi bireylerin başlıca gelir kaynağını oluşturur. Bu nedenle
piyasa ekonomilerinde, faktör gelirlerinin açıklanması ile hem
fiyat sisteminin işleyişi analiz edilmiş, hem de kaynak dağılım
mekanizması anlaşılmış olur. Örneğin ücret, üreticiler
açısından bir maliyet iken işçiler için bir gelirdir. Bu gelir
sayesinde işçiler mal ve hizmet satın alabilirler. Dolayısıyla
ücretler, sadece farklı malların üretim miktarını, fiyatlarını ve
maliyetlerini etkilemekle kalmaz, aynı zamanda işçilerin ulusal
gelirden ne kadar pay aldıklarını da belirler.
Üretim Faktörleri
Emek
Sermaye
Doğal Kaynaklar
Girişimci
Faktör Gelirleri
Ücret
Faiz
Rant (Kira)
Kar
Emek ve ücret
Ücret emeğin üretimden aldığı paydır. Yani emek faktörünün
fiyatıdır.
-Nominal (Parasal) Ücret: İşçilerin çalışmaları karşılığı, saat başına,
günlük, haftalık veya aylık olarak aldıkları para miktarını gösterir.
-Reel Ücret: bir kişinin parasal ücreti ile satın alabileceği mal ve
hizmet miktarını gösterir. Yani reel ücret, parasal ücretin satın alma
gücünün bir göstergesidir. Dolayısıyla bir kişinin reel ücreti, elde
ettiği parasal ücreti ile satın alabileceği mal ve hizmet fiyatlarına
bağlıdır.
Sermaye ve faiz
Faiz sözcüğü, iktisatta iki anlamda kullanılır.
• Birinci anlamında faiz, bir borç anlaşması ve onun satışı ile ilgili
getiriyi nitelemek için kullanılır.
• Faizin ikinci anlamı ise, üretimde girdi olarak kullanılan
sermayenin getiri oranı olmasıdır.
Faizin iki farklı anlamı olmasına rağmen, iktisatçılar genelde sanki
tek bir faiz oranı varmış gibi konuşurlar. İki farklı anlamdaki faiz
oranlarının birlikte hareket etme eğilimlerinden dolayı, gerçekte
de tek bir faiz oranından söz etmek mümkündür.
Toprak ve Rant
Optimum faktör bileşimini elde etme çabası, çoğu durumlarda
emek ve sermaye yanında doğal kaynaklar (veya toprak) gibi
arzı sabit olan faktörlerin kullanımını da gerektirir. Doğal
kaynakların var olması, insan çabalarına bağlı olmadığı için
sermayeden farklıdır. Arzı artırılamayan toprağı, üretim
amacıyla kullanmak için, işgücü ve sermaye kullanarak
temizleme, kazma veya sulama gibi çeşitli iyileştirmelerle
verimliliği artırılabilir. Bununla birlikte, toprak arzı (miktarı)
toprak talebine göre sınırlı olduğu için, kullanımı karşılığı belirli
bir bedel ödenmesi gerekir, işte bu bedele genel olarak rant
(kira) denir. Ancak iktisatçıların üzerinde durduğu rant kavramı
ekonomik ranttır.
Ekonominin Döngüsel Akımı
MAKRO İKTİSAT
KEYNES
DEVRİMİ
BÜYÜK
BUHRAN
(1929)
BÜYÜK BUHRAN
ÖNCESİ
KÜKREYEN 20’LER
• TEKNOLOJİK GELİŞME VE ÜRETİM ARTIŞI
• FORDİST SİSTEM: OTOMOBİL ÜRETİMİ, GÜNLÜK
ÜCRETİN ARTMASI
• YLLIK İZİN VE İÇ TURİZM PATLAMASI
• GAYRİMENKUL SPEKÜLASYONU (FLORİDA)
• BORSANIN YÜKSELMESİ (DOW JONES)
• KREDİ İLE HİSSE SENEDİ ALIMININ ARTIŞI
• KÜLTÜR SANAT EDEBİYAT EĞİTİM
• YAŞAM STANDARDI : ORTALAMA YAŞAM, YEMEK VE
SANAT
KRİZİN BAŞLANGICI
• 21 Ekim 1929 Pazartesi sabahı yabancı yatırımcılar, Almanlar,
Hollandalılar kağıtlarını ellerinden çıkarmaya başladılar.
İzleyen 3 gün içinde Dow Jones Sanayi Ortalaması 382’den
299’a düştü.
• “Kükreyen 20’lerin” sonu, Büyük Çöküş’ün başlangıcı 24 Ekim
1929 Kara Perşembe günü geldi. New York Borsası dibe vurdu.
İnsanlar kağıtlarını satmaya çalıştıkça fiyatlar düştü. Günün
sonunda borsa o günün parasıyla 4 milyar dolar kaybetmişti
• O yılın sonunda Amerikan ekonomisinde 30 milyar dolar
buharlaştı. Kimsenin cebine girmedi, kimseyi zengin etmedi,
sadece buharlaştı.
KRİZİN BİLANÇOSU
•
•
•
•
ABD’de işsiz sayısı 1929’da 1.5 milyon iken 1933’e gelindiğinde
13 milyona yükseldi (GAZAP ÜZÜMLERİ). 1929’da ABD
ekonomisi 103 milyar dolarlık yeni mal ve hizmet üretmişken
bu rakam 1933’te 55 milyar dolara indi.
Almanya’da işsizlik 1929 yılından itibaren artarak 1932’de 6
milyon işsizle %25’e vardı.
İngiltere’de durum biraz daha iyiydi ama o da II. Dünya
Savaşı’na kadar kendini toparlayamadı.
Tüm dünyada 50 milyon kişi işsiz kaldı
Üretim %42, ticaret %65 oranında azaldı. 1929’a kadar görülen
krizlerde dünya ticareti en fazla %7 düşmüştü.
İŞSİZLİK
• Bir ekonomide çalışmak istediği halde iş bulamayan
yetişkinlerin (14-65 yaş arası) olması halinde, söz
konusu ekonomide işsizlik var demektir.O halde,
çalışmak istediği halde iş bulamayan yetişkinlere işsiz
denir.
• Bir ekonomideki işsizlik oranı ise, söz konusu
ekonomideki işsizlerin toplam işgücü (çalışanlar +
işsizler) içindeki payı ifade eder.
• İşsizlik oranı = (İşsizlerin miktarı/toplam
işgücü)X100’dür
•
•
•
•
•
•
•
•
•
Çalışma Çağındaki Nüfus: 14-65 Yaş
İşgücü: Çalışma Çağındaki Nüfus - İş gücüne katılmayanlar (ev hanımları, yaşlılar, çocuklar,
askerler, öğrenciler, sakatlar, mahpuslar ve çalışmak istemeyenler)
İstihdam: İşgücünün çalışan kısmı
İşgücüne Katılma Oranı (Yüzde): İşgücü/Çalışma Çağındaki Nüfus
İstihdam Oranı (Yüzde): İstihdam/ Çalışma Çağındaki Nüfus
İşsizlik Oranı (Yüzde): İşsiz/İşgücü
Genç işsiz : 15-24 yaş grubunda olup işsiz olan kişilerdir.
Genç işsizlik oranı : 15-24 yaş grubundaki işsiz sayısının aynı yaş grubundaki işgücü içindeki
oranıdır.
Tarım Dışı İstihdam: ekonomik canlılığı ölçmede kullanılan önemli bir endekstir. Tarım
alanındaki istihdam, tüm aile bireylerinin aynı işte çalışıyor olması nedeniyle belirsiz oranda
gizli işsizlik barındırması nedeniyle, üretim faktörlerinin ne oranda üretime koşulduğu
konusunda tam güvenilir bir parametre kabul edilemez. istihdam rakamlarından tarım sektörü
çıkarılarak elde edilen istatistiğin daha tutarlı olduğu kabul edilir.
KEYNES’İN GETİRDİĞİ
YENİLİKLER
• 1. TAM İSTİHDAM-EKSİK İSTİHDAM VE DENGE
• 2. DEVLET MÜDAHALESİNİN GEREKLİLİĞİ
• 3. PARASAL ANALİZ
• 4. MAKRO YAKLAŞIM
MALİYE POLİTİKASI
• Maliye Politikası Kamu Kesimi, bir yandan yaptığı harcamalar
ile geliri artırıcı etki yaparken bir yandan da topladığı vergiler
ile geliri düşürücü bir etkiye sahiptir. Devletin istihdam, gelir,
fiyat seviyeleri gibi makro ekonomik değişkenleri
etkileyebilmek için kamu harcamalarını (cari harcamalar,
yatırım harcamaları ve transfer harcamaları) ve kamu gelirlerini
( vergi gelirleri, vergi dışı normal gelirler, özel gelir ve fonlar)
kullanması maliye politikası olarak adlandırılmaktadır.
Kamu harcamalarını artırarak ve/veya halktan ve kurumlardan
toplanan verginin yükünü azaltarak ulusal ekonomideki toplam
tüketim harcamalarını artırmaya yönelik olarak izlenen maliye
politikasına genişlemeci maliye politikası, kamu harcamalarını
azaltarak ve/veya vergileri artırarak toplam tüketim
harcamalarını azaltmaya yönelik politikaya da daraltıcı maliye
politikası denmektedir.
MALİYE POLİTİKASI ARAÇLARI-VERGİLER
• VERGİLER
– Kaynağı Açısından
• Gelir
• Harcama
• Servet
– Ekonomik Faaliyetlerle İlişkisine Göre
• Dolaylı
• Dolaysız
– Konusu Açısından
• Spesifik
• Advalorem
– Matrah Belirleme Açısından
• Öznel
• Nesnel
– Uygulanan Oranlar Açısından
• Azalan
• Sabit
• Artan
PARA POLİTİKASI
PARA POLİTİKASI
• Para politikası, hükümetin, merkez bankasının ya da para otoritesinin,
ekonomiye, para arzı yönetimi ya da döviz piyasası işlemlerini kullanmak
yoluyla yön vermesidir. Para teorisi, ekonomi için en uygun (optimal) para
politikasının belirlenmesini sağlar.
• Para politikasına, genellikle, "genişletici" ya da "daraltıcı" para politikası
kavramlarıyla atıfta bulunulur. Genişletici para politikası, ekonomideki
toplam para arzının artırılması anlamına gelirken, daraltıcı para politikası,
genişletici para politikasının tersine, ekonomideki toplam para arzının
azaltılması anlamına gelmektedir. Genişletici para politikası genellikle,
ekonomideki durgunluk (resesyon) dönemlerinde ortaya çıkan işsizliği para arzının artması sonucunda artan para miktarının, "paranın fiyatı" olan
faizi düşüreceği varsayımından hareketle- yenmek amacıyla uygulanırken;
daraltıcı para politikası, enflasyon oranını -para arzındaki azalışın, paranın
fiyatı olan faizleri yükselteceği, yükselen faizinse insanların marjinal
tüketim eğilimini azaltıp, marjinal tasarruf eğilimini artıracağı
varsayımından hareketle- düşürmek amacıyla uygulanmaktadır.
PARA POLİTİKASI NEDİR,
NASIL ÇALIŞIR?
• Para politikası, merkez bankasının
faiz oranlarına, döviz kuruna ve para
arzına yönelik kararları yoluyla
toplam talebi ve dolayısıyla da
enflasyonu etkilemesini ifade eder.
MODERN BİR MERKEZ BANKASININ
FONKSİYONLARI
•
•
•
•
Para politikasını yürütmek
Mali piyasalarda istikrarı sağlamak
Bankaların bankası olarak hizmet görmek
Son kredi mercii (lender of last resort) olarak
hizmet vermek
• Devletin bankacılığını yapmak
PARA POLİTİKASI NEDİR,
NASIL ÇALIŞIR?
• Merkez bankaları genellikle, fiyat istikrarını
sağlamada faiz oranlarını temel araç olarak
kullanır.
• merkez bankasının belirlediği faiz oranları
bankaların ve diğer finans kuruluşlarının kendi
müşterileri için belirledikleri faiz oranlarını,
verdikleri kredi miktarını, hisse senedi ve bono
fiyatları ile döviz kurunu ve bekleyişleri
etkilemektedir.
PARA POLİTİKASI NEDİR,
NASIL ÇALIŞIR?
• Para politikası nihayetinde
fiyatları etkilemeye yönelik
olarak uygulanır
ENFLASYON-BÜYÜME İLİŞKİSİ
Enflasyon Hedeflemesi Rejimi
• Güçlü bir çapadır.
• Fiyat istikrarına yönelik Merkez Bankası taahhüdünü güçlü bir
biçimde içermektedir.
• Merkez Bankası’nın bütün para politikası araçları, kamuoyuna
açıklanmış bulunan enflasyon hedefini gerçekleştirmeye
yönelik olarak kullanılacaktır.
• Hedefe yönelik araçların belirlenmesinde, parasal
büyüklükler, kurlar da dahil olmak üzere, enflasyon hakkında
bilgi içeren diğer tüm veri setleri aynı önemle kullanılacaktır.
152
PHILLIPS EĞRİSİ
Enflasyon oranı
Phillips Eğrisi
İşsizlik oranı
ENFLASYON
ENFLASYON NEDİR?
• Fiyatlar genel seviyesinin
sürekli olarak artmasıdır
ENFLASYONUN HIZ VE
ŞİDDET DERECELERİ
• ILIMLI ENFLASYON (RAHVAN,
SÜRÜNEN, SİNSİ): %4, %6
• AŞIRI ENFLASYON (DÖRTNALA
ENFLASYON): AYLIK %5-%15
• HİPER ENFLASYON
ENFLASYONUN KAYNAĞI NEDİR?
• 1) Talep Enflasyonu: Talep edilen
mal ve hizmet miktarının arz edilen
mal ve hizmet miktarını geçmesi
sonucu oluşur. Genellikle para
arzının artmasının (karşılıksız para
basılması ve/veya kaydi para
miktarının
artması)
tüketimi
arttırması sonucu ortaya çıkar.
ENFLASYONUN KAYNAĞI NEDİR?
2) Arz Enflasyonu:
Enflasyonu sadece
talep değil, aynı
zamanda arz da
etkiler.
ENFLASYONUN MALİYETİ NEDİR?
• 1) Enflasyonist ortamda tasarruf edebilme
imkanı olan kesim yüksek reel faizlerden
yararlanırken, toplumun gelir düzeyi düşük
kesiminin bu imkanı olmadığından gelir
dağılımı giderek bozulur.
• 2) SABİT GELİRLİLER-DEĞİŞKEN GELİRLİLER
Enflasyonun Ölçülmesi
• Üretilen tüm nihai mallar ve
hizmetlerin fiyat düzeyi ölçülmek
isteniyorsa;
• DEFLATÖR=(NOMİNAL GDP/REEL
GDP)*100
İktisadi Faaliyetlerin Ölçülmesi
161
TÜFE
TÜFE’DE 454 ADET MADDE VARDIR
ÜFE
ÜFE'de 756 madde
vardır
PARA
PARA NEDİR?
• Para : Mal ve hizmetlerin değiştirilmesinde kullanılan bir
araçtır.
• Kendi başına düşünüldüğünde hiçbir şey ifade etmez,
pratik bir değeri yoktur. Acıktığınızda yiyemezsiniz,
susadığınızda içemezsiniz.. Ama açlığınızı, susuzluğunuzu
gidermek için onu kullanabilirsiniz. Ondan
yararlanabilirsiniz.
• Para yalnız açlık ve susuzluk gidermeye mi yarar ? Elbette
hayır. O halde para ile neler yapılabilir, işlevleri nelerdir ?
Bu sorunun cevabını en iyi, şu anda cebinde hiç parası
olmayan verebilir. Hele uzun müddet parası olmayacaksa
cevabı daha iyi bilir.
165
PARANIN İŞLEVLERİ:
Paranın işlevlerini kavrayabilmek için bir an için yaşadığımız toplumda ve
dünyada paranın olmadığını düşünelim. Karşılaşacağımız problemler bir,
bir kendiliğinden sıralanacaktır. Cebinde hiç parası olmayan birinin
düşündüğü pek çok şey yanında hatırlaması gereken bir konu da; cepteki
veya hesaptaki para miktarının varlık sebebi; “emek”tir. Yani herkesin
sahip olduğu para miktarı, harcadığı emek miktarıdır. Ya da doğrusu budur.
Buradan paranın işlevlerine geçelim;
• 1 – Para bir değişim aracıdır: Piyasadaki mal ve hizmetlerin en kolay şekilde
el değiştirmesi görevini yapar.
• Emeğimizin karşılığını alırken yaşanacak zorluktan, günlük alışverişe kadar
hemen her durumda çaresiz kalınacaktı.Şöyle ki : Bilgisayar üretiminde
çalışıyoruz, Para olmadığı için ücretimiz bize bilgisayar olarak verilse,
ihtiyacımız olan gıda ve birkaç kitabı bulmak için kendilerinde fazla gıda ve
kitaplar bulunan kişileri bulmamız gerekiyordu. Bu örnekle her insanın
ihtiyacını karşılamak için takas sistemini kullanmamız gerekirdi ki bu da ilkel
toplumlarda kullanılmıştır.
166
2 – Para bir değer ölçüsüdür: Mal ve hizmetler
arasında değişim oranının belirlenmesinde para
“en gerçeğe” yaklaşma imkanı sağlar. Üstteki
örneğimize devam edersek; Bizden bilgisayar
alıp gıda ve kitap verecek kişiler bulduk, kaç
bilgisayara, ne kadar gıda ve kitap değiştirilirse
doğru yapılmış olur sorusunu cevaplamak zor
olurdu. Demek ki para ile mal ve hizmetlerin
gerçek değeri genelleştirilerek daha kolay
bulunuyor.
167
3 – Para servet biriktirme aracıdır: Üretilen malların
tüketilmeyen kısımlarının biriktirilmesi kolaylığı sağlar.
Aynı örneğimizle, uzun yıllar çalıştığımız işyerimizden
elimizde yüzlerce bilgisayar kalsa bunları nasıl
değerlendirirdik ? Ya da bir meyve üreticisi
meyvelerini ne yapacaktı ? Her ne kadar yastık altında
saklanan paranın değeri düşecekse de ikisi aynı şey
değildir. Gerçek paranın, özellikleri içinde istikrarlı
olması da vardır o halde enflasyonu göz önünde
bulundurmayacağız. Diğer bir deyişle yok sayacağız.
Şöyle ki takas ekonomisinde de arz yetersiz olursa
fiyatlar yükselecektir.
168
4 – Para ödemeleri erteleme Aracıdır: Ticari
hayatın devam etmesi için ödemeler hemen
yapılamamaktadır . Ödemelerin ertelemesi de,
çek, senet, gibi kağıtlarla (para) üzerinden
sağlanmaktadır.Çekle senetle veya taksitle
satışlar para olmasaydı mümkün olmayacaktı.
169
• PARANIN ÖZELLİKLERİ:
• 1 - Kabul Edilirlik Özelliği : Bir zamanlar paranın yalnız
altın ve gümüşten yapılması maden olarak insanların ona
sahip olma isteğini doğuruyordu. Daha sonra bakır, nikel,
gibi madenlerden ve kağıttan yapılması ile paranın genel
kabul görmesi gereği doğmuştur. Yani bir toplumda
kullanılan para o parayı kullananların o paradan memnun
olmaları ile süreklilik kazanır. Dolaşımdaki paraya güvenin
azalması paranın değerinin kaybına neden olur.
• Ender görülen bir durum olmakla beraber, paranın tümden
değer yitirmesi de söz konusudur, sabah bir milyon olan
ekmek akşama beş milyon olabilmektedir. Bu hiper
enflasyondur.
170
2 - Değerin İstikrarı Özelliği : Üretimi ve malların
dağıtımını kolaylaştırmak için parada istikrarın yani
değerinin uzun zamanlar değişmemesi özelliğinin
olması gerekir. Parada bu özellik bulunmadığı
zaman ödemeleri erteleyebilme, özelliğini yitirir,
fiyatlar yükselir. Buna karşılık paranın değeri düşer.
Biz paranın bu özelliğini, enflasyon, devalüasyon
kelimeleri ile tanıyoruz. Revalüasyon ( paranın
kıymetinin artması) pek tanıdığımız bir kelime
değildir.Ülkelerin mali – para politikaları
revalüasyonu da gerektirebilir.
171
• 3- Taşınabilirlik Özelliği : Bazı toplumlarda
büyük taş parçaları, tuz, ve başka maddeler
para olarak kullanılmıştır.Günümüzde alış
verişlerimizi rahatça yapabilmemiz gereği vardır
bu nedenle paranın rahatça taşınabilmesi
gerekir.
• 4- Bölünebilirlik Özelliği: Küçük ödemelerin
yapılabilmesi için paranın bölünebilirlik
özelliğinin olması gerekir. Altın parada bulunan
bu mahzur, bakır, nikel paralarla giderilmiştir.
172
• 5 - Ömürlü Olma Özelliği : Eğer para bir zenginlik
biriktirme aracı olarak kullanılıyorsa uzun ömürlü
olması , bozulmaması gerekir. Örnek : canlı
hayvanların para olarak kullanıldığı toplumlarda
hayvanın yaşlanması veya ölmesi zenginliğin
azalması , yok olması anlamına gelecektir.
• 6 - Tek Biçimlilik Özelliği : Genellikle paranın tek
biçimli olması gerektiği üzerinde fikir birliği vardır.
Aksi halde her birimizin parasının kendimize özel
şekillerde olması paranın kullanılabilme özelliğini
ortadan kaldırırdı.
173
• PARA TÜRLERİ:
• 1- Altın ve Gümüş : Uzun bir zaman tedavülde
kalan altın ve gümüş paralar değerli metal
olduklarından kendi başlarına bir değerleri
vardı.İnsanlar bu metalleri para olarak kabul
etmekte tereddüt etmemişlerdir.
• 2- Adi Metaller : Altın ve gümüşün zamanla,
arzında çıkan darlıklar ve küçük ödemelerin bu
paralarla yapılamaması zorlukları karşısında bakır
,nikel gibi metallerin para olarak kullanılması
gereğini doğurmuştur.
174
•
3- Kağıt Paralar :Bir zamanlar zengin tüccarlar altın ve gümüşlerini
saklamaları için kuyumculara bırakıyor, karşılığında onlara bir belge
veriyorlardı. Bu belge ile tüccar belli bir zamanda altın ve gümüşünün
bir kısmını ya da tamamını kuyumcudan alıyordu.
•
Daha sonra kuyumcular kasalarındaki altın miktarını aşan miktarda belge
düzenleyebileceklerini, bunu teminat olarak başkalarına verebileceklerini ya
da başka biçimlerde kullanabileceklerini fark ettiler. Bütün tüccarlar aynı
anda altınlarını istemediği sürece uygulamada güçlük çıkmıyordu. İşte bu
belgeler kağıt paranın ilk şeklini oluşturdu.
Kuyumcuların bastıkları belgeler ile altın karşılığı oranı yıllar içinde düştü ve
banknotların hiçbir şekilde altın karşılığının bulunmadığı günümüze gelindi.
Günümüzde bankaların çalışmaları da esas olarak bu sistemle yürümektedir.
Biz bu gün bu kağıtları başka insanların da bizim gibi kabul edeceklerine
güvendiğimiz için kabul ederiz. Aslında devletin (merkez bankasının)
piyasada bulundurduğu kağıt para miktarı kadar altın rezervi bulunur. Veya
öyle olması gerekir
•
•
175
Gayri Safi Milli Hasıla (GSMH)
• Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'ya
Dış Alem Net Faktör
Gelirleri değerinin
eklenmesiyle Gayri Safi
Milli Hasıla elde edilir.
GSMH’nın üç tane ölçme yöntemi vardır
Milli Gelir Muhasebesi
178
ÜRETİM YÖNTEMİYLE GSYİH
Bilgi derleme dönemleri:
• İktisadi faaliyet kollarına göre Gayri Safi Yurtiçi Hasıla
tahminlerinde TÜİK dışı kurum ve kuruluşlardan
verilerin derlenmesi için, birinci dönem Gayri Safi
Yurtiçi Hasıla çalışmaları için cari yılın Mayıs ayında,
ikinci dönem Gayri Safi Yurtiçi Hasıla çalışmaları için
Temmuz ayında, Üçüncü dönem Gayri Safi Yurtiçi
Hasıla çalışmaları için Eylül-Ekim aylarında ve
dördüncü dönem Gayri Safi Yurtiçi Hasıla çalışmaları
için sonraki yılın Ocak-Şubat aylarında ilgili kurum ve
kuruluşlara posta yolu ile soru formları
gönderilmektedir.
Kişi Başına Gayri Safi Milli Hasıla
Kişi başına GSMH hesaplamalarında cari
fiyatlarla tahmin edilen Gayri Safi Milli Hasıla
büyüklüğünün yıl ortası nüfus tahminine
bölünmesi ile Türk Lirası olarak Kişi Başına
Gayri Safi Milli Hasıla sonucu elde edilir.
Hesaplanan bu değerin ithalat ağırlıklı
ortalama dolar kuruna bölünmesi ile dolar
değeriyle Kişi Başına Gayri Safi Milli Hasılaya
ulaşılmaktadır.
2. GSMH ile İlgili Büyüklükler
Lorenz eğrisi
• Gelir bölüşümündeki eşitsizliği göstermek için
çoğu kez Lorenz eğrisi kullanılır. Bir diğer adı
“Yoğunlaşma eğrisi”dir.
• Lorenz eğrisi, nüfusun yüzde kaçının gelirin
yüzde kaçını aldığını gösterir.
Milli Gelir Muhasebesi
181
2. GSMH ile İlgili Büyüklükler
• Gini Katsayısı,
• Gelir eşitsizliğini tek bir değerde özetleyen Gini katsayısı, kişisel gelir
dağılımını ölçmede en sık kullanılan kriterlerden biridir.
• Gini katsayısı '0' ile '1' arasında değişen bir katsayı olma özelliğine
sahiptir. Bir toplumda gelir adaletli olarak paylaşılmışsa (herkes eşit
gelir elde ediyorsa) Gini katsayısı '0' değerini almakta, toplumdaki
gelirler yalnız bir kişi tarafından alınmışsa Gini katsayısı '1'e eşit
olmaktadır. Gini katsayısının değeri gelir düzeyinin büyüklüğüne
değil, farklı gelir düzeyleri arasında kalan kişilerin sayısına bağlıdır.
• Gini oranı, Lorenz eğrisine bağlı olup Lorenz ile köşegen arasında
kalan alanın, köşegenin altında kalan toplam alana oranına eşittir.
Gini oranının artması eşitsizliğin arttığını, azalması ise eşitsizliğin
azaldığını gösterir.
Milli Gelir Muhasebesi
182
2. GSMH ile İlgili Büyüklükler
Gelirin % dağılımı
LORENZ EĞRİSİ
Nüfusun % dağılımı
Milli Gelir Muhasebesi
183
2. GSMH ile İlgili Büyüklükler
Kaynak: TÜİK
Milli Gelir Muhasebesi
184
2. GSMH ile İlgili Büyüklükler
Yüzde 20'lik grupların gelirden aldığı paylar, 2004-2005
Türkiye
Kent
Kır
2004 2005
2004 2005
2004 2005
Toplam
Birinci yüzde 20(1)
İkinci yüzde 20
Üçüncü yüzde 20
Dördüncü yüzde 20
100.0
6.0
10.7
15.2
21.9
100.0
6.4
10.8
15.2
21.4
100.0
6.3
11.2
15.8
22.7
Beşinci yüzde 20(2)
46.2 44.4
46.1 43.5
43.9 44.2
Kaynak:
TÜİK
Gini Katsayısı
0.40 0.38
0.39 0.37
0.37 0.38
Yüzde 20'lik gruplar
100.0
6.1
11.1
15.8
22.6
Milli Gelir Muhasebesi
100.0
6.4
11.5
16.0
22.6
100.0
6.1
11.3
15.9
22.6
185
MİLLİ GELİRİN ÖLÇÜMÜNDEKİ ZORLUKLAR
• Türkiye’deki gibi, dolar kurunun büyük
dalgalanmalar gösterebildiği ekonomilerde,
dolar cinsinden milli gelir ve kişi başına milli
gelir değerleri, yerel para birimi cinsinden
reel milli gelire ve kişi başına reel gelire göre
büyük değişkenlik gösterebilir. Bir ülkenin
parası aşırı değerlenmiş (doların fiyatı
düşük) ise GSYİH ve kişi başına GSYİH
rakamları nispeten büyük, tersi durumda da
nispeten küçük görünür.
RESESYON-DEPRESYON-STAGFLASYON
KARARLI DENGE
DEFLASYONİST AÇIK
ENFLASYONİST AÇIK
AS-AD ANALİZİ
TASARRUF
TASARRUF PARADOKSU
ULUSLAR ARASI İKTİSAT
ÖDEMELER DENGESİ BİLANÇOSU
A. CARİ İŞLEMLER DENGESİ
1. MAL VE HİZMET DENGESİ
• 1.1. DIŞ TİCARET DENGESİ (Görünür
Ticaret)
– 1.1.1. İhracat Fob (+)
– 1.1.2. İthalat Fob (-)
• 1.2. ULUSLARARASI HİZMET DENGESİ
(Görünmez Ticaret)
– Turizm
– Faiz
– Kar Transferleri
– Navlun
– Özel-Resmi Hizmet Gelirleri
2. KARŞILIKSIZ TRANSFERLER
– 2.1. KARŞILIKSIZ ÖZEL
TRANSFERLER (NET)
– Göçmen Transferleri
– İşçi Gelirleri
– Bedelsiz İthalat
– 2.2. KARŞILIKSIZ RESMİ
TRANSFERLER (NET)
B. SERMAYE HAREKETLERİ
1. DOĞRUDAN YATIRIMLAR
-Yurt Dışında (-)
-Yurt İçinde (+)
2. PORTFÖY YATIRIMLARI
-Menkul Değer Girişi (+)
-Menkul Değer Çıkışı (-)
-Tahvil İhracı Yoluyla Borçlanma (+)
-Yabancıların Yurtiçinde Menkul Değer
Alımı (+)
-Yabancıların Yurtiçinde Menkul Değer
Satışı (-)
3. UZUN VADELİ SERMAYE HAREKETLERİ
4. KISA VADELİ SERMAYE HAREKETLERİ
C. NET HATA VE NOKSAN
D. REZERV HAREKETLERİ
IMF Nezdinde Varlıklarımız
IMF Kredileri
Resmi Rezervler
Kur Politikaları
• Sabit Kur Politikası
– Para birimi değeri daha güçlü bir para birimine
(dolar) sabitlenir. MB, devamlı otomatik alımsatım yaparak bu sabit değeri muhafaza eder.
Örn: 1 TL = 1,30 USD.
• Eğer dolar talebi artarsa (düşerse), MB dolar satar
(alır).
– 1999-2001 arasında TCMB sürünen kur
politikası izlemiştir. Burada kur önceden
belirlenmiş bir aralıkta (bant) tutulmuştur.
195
Kur Politikaları
• Dalgalı Kur Politikası
– Para biriminin değeri diğer para birimlerine karşı
arz-talep çerçevesinde dalgalanmaya bırakılır: MB
döviz piyasasına müdahele etmez.
• Kirli Dalgalanma:
– MB döviz piyasasına müdahele etmeyeceğini
açıklamasına rağmen zaman zaman alım-satım
yapar. 2001 den sonra TR nin izlediği politika
budur. Birçok gelişmekte olan ülke de resmi
politikası sabit kur değilse kirli dalgalı politika izler.
196
Bretton Woods (1944-71) Sistemi
Nasıl Çalışıyordu?
• Sabit Kur sistemi. Kurlar sadece temel dengesizlikler varsa
değiştirilir. IMF uluslararası rezerv kayıplarını önlemek için
kredi verir.
• IMF daraltıcı para politikasını teşvik eder: faizleri yükseltip
para arzını kısmak.
• IMF fonları yeterli olmazsa devalüasyon yapılır, yani daha
düşük kurda tekrar sabitlenir.
• Ancak sorun IMF nin ödemeler dengesi fazlası olan ülkeleri
parasının değerini arttırma (revalüe) konusunda
zorlayamamasıdır.
• Sistemin kurucusu ABD dolarını 1960 larda devalüe
edemediği için ve fazla veren ülkeler revalüe etmek
istemediği için sistem 1971 de çöktü.
197
Avrupa Para Sistemi:
• Avrupa Para Sistemi: 1979-1990
– Kur Mekanizması (ERM) Avrupa ülkeleri arasında
bir sabit kur sistemidir. 1999 da Euro piyasaya
çıkmadan önce hazırlık olarak kuruldu.
• Euro uluslararası finansal işlemlerde rezerv
para olarak Dolar’ın yerini alabilir mi?
– Avrupa Birliği tek bir politik birim gibi hareket
edemediği için henüz değil. Ülkeler arasında birlik
yok.
198
Avrupa Para Sistemi
• 1979: Avrupa Ekonomik Topluluğunun 8 üyesi para birimleri
arasındaki kurları sabitledi ve dolara karşı dalgalanmaya
bıraktı.
• Avrupa Para Birimi (ECU) nün değeri üye ülke para
birimlerinin değerlerinin ağırlıklı bir ortalamasıdır.
• Belirlenmiş limitler arasında dalgalanma: para birimi
değerleri limitleri aşarsa merkez bankaları zayıf parayı satın
alıp kuvvetli parayı satarak müdahele eder.
199
Sabit Kur Politikası Dezavantajları
• Sabit Kur Politikaları spekülatif ataklara ve takip eden döviz
krizlerine karşı savunmasızdır: zayıf paranın büyük miktarlarda
satılıp kuvvetli paranın alınması.
• Amaç: MB yi devalüasyona zorlayıp kar elde etmek.
• Türkiye: 1994, 2001. Avrupa: 1992, Uzakdoğu: 1997-98,
Rusya:1998, Arjantin:2001.
• Arjantin ile Türkiye’nin 2001 krizleri benzerdir ve kamu bütçe
dengesizlikleri ön plandadır.
200
Bretton Woods (1944-71) Sistemi
Nasıl Çalışıyordu?
• Sabit Kur sistemi. Kurlar sadece temel dengesizlikler varsa
değiştirilir. IMF uluslararası rezerv kayıplarını önlemek için
kredi verir.
• IMF daraltıcı para politikasını teşvik eder: faizleri yükseltip
para arzını kısmak.
• IMF fonları yeterli olmazsa devalüasyon yapılır, yani daha
düşük kurda tekrar sabitlenir.
• Ancak sorun IMF nin ödemeler dengesi fazlası olan ülkeleri
parasının değerini arttırma (revalüe) konusunda
zorlayamamasıdır.
• Sistemin kurucusu ABD dolarını 1960 larda devalüe
edemediği için ve fazla veren ülkeler revalüe etmek
istemediği için sistem 1971 de çöktü.
201
Avrupa Para Sistemi:
• Avrupa Para Sistemi: 1979-1990
– Kur Mekanizması (ERM) Avrupa ülkeleri arasında
bir sabit kur sistemidir. 1999 da Euro piyasaya
çıkmadan önce hazırlık olarak kuruldu.
• Euro uluslararası finansal işlemlerde rezerv
para olarak Dolar’ın yerini alabilir mi?
– Avrupa Birliği tek bir politik birim gibi hareket
edemediği için henüz değil. Ülkeler arasında birlik
yok.
202
Avrupa Para Sistemi
• 1979: Avrupa Ekonomik Topluluğunun 8 üyesi para birimleri
arasındaki kurları sabitledi ve dolara karşı dalgalanmaya
bıraktı.
• Avrupa Para Birimi (ECU) nün değeri üye ülke para
birimlerinin değerlerinin ağırlıklı bir ortalamasıdır.
• Belirlenmiş limitler arasında dalgalanma: para birimi
değerleri limitleri aşarsa merkez bankaları zayıf parayı satın
alıp kuvvetli parayı satarak müdahele eder.
203
Sabit Kur Politikası Dezavantajları
• Sabit Kur Politikaları spekülatif ataklara ve takip eden döviz
krizlerine karşı savunmasızdır: zayıf paranın büyük miktarlarda
satılıp kuvvetli paranın alınması.
• Amaç: MB yi devalüasyona zorlayıp kar elde etmek.
• Türkiye: 1994, 2001. Avrupa: 1992, Uzakdoğu: 1997-98,
Rusya:1998, Arjantin:2001.
• Arjantin ile Türkiye’nin 2001 krizleri benzerdir ve kamu bütçe
dengesizlikleri ön plandadır.
204
Avrupa Para Krizi: Eylül 1992
• Eylül 16: İngilizler pound u dalgalanmaya bıraktı: DM ye karşı
%10 devaluasyon. Üstelik Avrupa Kur Mekanizmasından
çıktılar (ERM) ve Euro ya katılmadılar
• George Soros $1 milyar, Citibank $200 milyon kazandı.
• Benzer hikayeler: Türkiye 1994, 2001, Arjantin 1999, 2002,
Uzakdoğu 1997, Meksika 1994, Brezilya 1999, Rusya 1998.
• Nedenler farklı olabilir ancak hepsi de sabit kur politikası
izliyordu.
205
Sermaye Hareketlerinin Kısıtlanması
• Sermaye Çıkışlarının Kısıtlanması
– Sermaye çıkışları devalüasyonu zorlayarak finansal
krize neden olur
– Kısıtlamalar nadiren etkilidir çünkü hareketleri
kitabına uydurmak kolaydır .
– Sermaye girişini azaltır.
206
Sermaye Hareketlerinin Kısıtlanması
• Sermaye Girişleri
– Sermaye Girişleri kredi patlamasına ve finansal aracıların aşırı risk
almasına neden olabilir. 1997 Asya Krizi öncesinde özellikle konut
sektöründe kredi patlaması.
– Sermaye kısıtlamaları yollar ve altyapı yatırımlarını yavaşlatabilir
• Bankacılığın düzenlenmesi ve denetlenmesi büyük önem
kazandı. Türkiye 2001 krizinden sonra bankacılıkta önemli
reformlar yaptı.
207
Ödemeler Dengesi (ÖD) Düşünceleri
• TR nin cari açıkları TL nin aşırı değerli olması
yüzünden TR üreticisinin rekabette geri
kaldığını düşündürüyor.
• Cari açıklar bir ÖD krizi riskini arttırır. MB bu
riski azaltmak için genişlemeci para politikası
izleyebilir. İhracatı arttır, ithalatı azalt.
• Genişlemeci para politikası faizi düşürür ve
paranın değerini düşürür. Daraltıcı para
politikası faizi ve paranın değerini arttırır.
208
Ödemeler Dengesi (ÖD) Düşünceleri
• Ancak genişlemeci para politikası iki nedenle
enflasyon riski yaratır:
– ticarete konu olan ithal malların fiyatları artar
(enerji).
– para arzı artacağından TL nin mallar cinsinden
(reel) değeri düşer.
209
Para Kurulu
• Sabit kur sisteminin uç örneğidir.
• Yerli paranın %100 ü oranında yabancı para karşılık olarak
tutulur.
• Merkez Bankası belirlediği sabit kurdan döviz alım satımı
yapmaya hazır bekler (Örn: 1 YTL/$)
• MB sadece döviz rezervleri arttığı zaman aynı miktarda para
arzını arttırabilir. Yani piyasadaki bütün TL arzını sabit
kurdan dövizle satın alma gücüne sahiptir. Spekülatif atak
ve para krizi ihtimalini ortadan kaldırır.
210
Para Kurulu
• Para politikası bağımsızlığını kaybeder. Çapa olarak seçilen
ülkeden gelen şoklara duyarlılık artar.
• MB son borç verme penceresi işlevini kaybeder.
• Uygulandığı ülkeler: Arjantin (1991-2002), Bulgaristan (1997),
Bosna (1998), Hong Kong (1983), Estonya (1992), Litvanya
(1994)
211
Dolarizasyon
• Yerli parayı tamamen kaldırıp yabancı bir parayı kullanmak.
(dolar ya da euro)
• Ekvador 2000 de dolarize oldu. AB de 2002 de dolaşıma giren
euro ile şu anda 15 ülke “euroize” oldu. AB nin 12 ülkesi ise
“eurozone” a girmedi: İngiltere, Danimarka, İsveç istemedi.
• Yerli paraya karşı spekülatif atakları ortadan kaldırır.
• Para politikası bağımsızlığı ortadan kalkar. Kabul edilen paranın
ekonomisinden gelen şoklara duyarlılık artar.
212
FİNANSAL (MALİ) SİSTEM VE
ÜSTLENDİĞİ FONKSİYONLAR
FİNANSAL SİSTEMİN TANIMI
• Bir ülkede fon kullananlar ile fon arz edenler
arasında fon akımlarını düzenleyen kurumlar,
akımı sağlayan araç ve gereçler ile bunları
düzenleyen hukuki ve idari kurallardan oluşan
yapı.
FİNANSAL SİSTEMİN UNSURLARI
•
•
•
•
•
a) Tasarruf sahipleri (fon arz edenler),
b) Yatırımcılar (fon talep edenler),
c) Yatırım ve finansman araçları,
d) Yardımcı kuruluşlar,
e) Hukuki ve idari düzen
FİNANSAL SİSTEMİN FONKSİYONLARI
•
•
•
•
1. Fon transferi
2. Risk paylaşımı
3. Likidite
4. Enformasyon sağlama
– Atomisite
– Homojenite
– Mobilite
– Şeffaflık
İLGİLİ TERİMLER
• RİSK : Bir varlığın gelecekteki değeri
konusunda mevcut olan belirsizlik
• PORTFÖY: Çeşitli varlıklardan oluşan varlık
sepeti
• LİKİDİTE: Bir varlığın bir ödeme aracına
dönüşüm hızı ve kolaylığı
• ASİMETRİK ENFORMASYON
FİNANSMAN ÇEŞİTLERİ
• 1. DOĞRUDAN FİNANSMAN (menkul kıymet
çıkararak)
• Menkul Kıymet: Borç alan kişinin gelecekteki geliri
veya varlıkları üzerinde alacak hakkı doğuran
finansal araç
• 2. DOLAYLI FİNANSMAN (aracı kurumlar vasıtasıyla
finansman)
FİNANSAL PİYASALAR
Fon arz edenlerle fon
talep edenleri karşı
karşıya getiren ortamlar.
FİNANSAL PİYASALARIN YAPILANMASI
•
•
•
•
•
1. BORÇ VE ORTAKLIK PİYASALARI
2. BİRİNCİL VE İKİNCİL PİYASALAR
3. BORSALAR VE TEZGAHÜSTÜ PİYASALAR
4. SPOT VE VADELİ PİYASALAR
5. PARA VE SERMAYE PİYASALARI
FİNANSAL PİYASALARIN YAPILANMASI
• 1. BORÇ VE ORTAKLIK PİYASALARI
• Borç aracı: Çıkaran kişinin (kurum), aracı elinde bulunduran
kişiye (kurum) belirli bir tarihe (vade) kadar düzenli aralıklarla
belirli bir miktarı (faiz) ödemeyi kabul ettiğini ve vade
bitiminde anaparayı geri ödemeyi taahhüt ettiğini gösteren
anlaşma.
• Vade (Kısa, orta, uzun)
• Ortaklık araçları: Bir işletmenin varlıklarını ve net
gelirlerini paylaşma hakkı doğuran menkul kıymetlerdir.
FİNANSAL PİYASALARIN YAPILANMASI
• 2. BİRİNCİL VE İKİNCİL PİYASALAR
•
•
•
•
•
Birincil piyasa
İkincil piyasa
Underwriting
Broker
Dealer
FİNANSAL PİYASALARIN YAPILANMASI
• 3. BORSALAR VE TEZGAHÜSTÜ PİYASALAR
• Borsa
• Tezgahüstü (OTC) piyasa
FİNANSAL PİYASALARIN YAPILANMASI
• 4. SPOT VE VADELİ PİYASALAR
• Spot piyasa
• Vadeli piyasa
VADELİ PİYASALAR
• 1. Forward
• 2. Futures
• 3. Swap
– a) Döviz Swapı
• 1) Spot against forward
• 2) Forward-Forward
– b) Faiz Oranı Swapı
• 4. Opsiyon (Avrupa uygulaması-Amerika
uygulaması)
– a) borsa opsiyonları
– b) borsa dışı opsiyonlar
TÜRK MALİ PİYASALARI
• ORGANİZE PİYASALAR
• TEZGAHÜSTÜ PİYASALAR
Tezgahüstü
Piyasalar
FİNANSAL PİYASALARIN YAPILANMASI
• 5. PARA VE SERMAYE PİYASALARI
• Para piyasası
• Sermaye piyasası
TÜRKİYE’DE PARA PİYASALARI
• 1. TL PİYASALARI
– TC Merkez Bankası Bünyesindeki Para Piyasası
– İMKB-Takasbank Bünyesindeki Para Piyasası
– Bankalararası Serbest Para Piyasası
• 2. DÖVİZ PİYASALARI
– TC Merkez Bankası Bünyesindeki Döviz ve Efektif Piyasaları
– Bankalararası Serbest Döviz Piyasası
– Serbest Döviz Pİyasası
FİNANSAL ARAÇLAR
• 1. PARA PİYASASI ARAÇLARI
• 2. SERMAYE PİYASASI ARAÇLARI
TL PARA PİYASASI ARAÇLARI
•
•
•
•
•
•
•
Hazine bonosu
REPO/TERS REPO
Finansman bonosu
VDMK:
Banka bonoları
Banka garantili bonolar
Yatırım fonu katılma payları
SERMAYE PİYASASI ARAÇLARI
• Kar-zarar ortaklığı belgesi: Anonim
ortaklıkların, kar ve zarara ortak olmak üzere,
faaliyetlerinin gerektirdiği finansman
ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla, satılmak
üzere çıkardıkları menkulyurtiçi ve yurtdışında
kıymetlerdir.
SERMAYE PİYASASI ARAÇLARI
• Katılma intifa senedi: Anonim
ortaklıkların nakit karşılığı satılmak üzere ihraç
ettikleri, ortaklık haklarına sahip olmaksızın,
elinde bulunduran kişiye kardan pay alma,
tasfiye bakiyesinden yararlanma, yeni pay
alma gibi haklar sağlayan menkul kıymetlerdir.
SERMAYE PİYASASI ARAÇLARI
• Gelir Ortaklığı Senedi: Bir kamu altyapı
tesisinin belli bir süre içindeki gelirinin,
belli bir orandaki bölümüne karşılık
gösterilen ve Kamu Ortaklığı İdaresi
tarafından ihraç edilen menkul
kıymetlerdir. Keban Barajı, Boğaziçi
Köprüsü Gelir Ortaklığı Senetleri gibi.
SERMAYE PİYASASI ARAÇLARI
–Hisse Senetleri
HİSSE SENEDİ SAHİBİNİN HAKLARI
A) Kar Payı Hakkı
B) Yeni Pay Alma Hakkı (Rüçhan Hakkı)
C) Tasfiye Bakiyesine Katılma Hakkı
D) Hisse senedi değerinde meydana gelen
artıştan (capital gain) ve kullanılmayan
rüçhan hakkı kuponlarının satışından gelir
sağlama hakkı
E) Oy Hakkı
F) Bilgi Alma Hakkı
HİSSE SENEDİ SAHİBİNİN
YÜKÜMLÜLÜKLERİ
• A) Sır Saklama Yükümlülüğü
• B) Sermaye Yükümlülüğü
HİSSE SENETERİNİN FİYAT TANIMLAMALARI
•
•
•
•
Nominal (İtibari) Fiyat
ihraç (emisyon) fiyatı
piyasa fiyatı
borsa fiyatı
TAHVİLLER
TTK md. 420'ye göre anonim
şirketlerin ödünç para bulmak için
itibari kıymetleri eşit ve ibareleri aynı
olmak üzere çıkardıkları borç
senetlerine "tahvil" denir.
TAHVİLLERİN İÇERMESİ GEREKEN
UNSURLAR
• a) Şirket ünvanı, konusu, merkezi ve süresi, ticaret sicil numarası,
• b) Esas sermaye miktarı,
• c) Ana sözleşme tarihi ve bunda değişiklikler yapılmışsa bunların da
tarihleriyle tescil ve ilân edildikleri tarihler,
• d) Şirketçe tasdik edilmiş son bilançoya göre şirketin durumu,
• e) Evvelce çıkarılmış ve yeni çıkarılacak tahvillerin nominal kıymetlerinin
tutarı, yenilerin itfa şekli, her tahvilin itibari kıymetiyle faiz oranı, nama
veya hamiline yazılı olduğu, vadesi,
• f) Tahvil çıkarılmasına dair genel kurul kararının tescil ve ilân tarihi,
• g) Şirketin menkul ve gayrimenkullerinin, evvelce çıkarılan tahvillerden
veya diğer bir sebepten dolayı rehnedilmiş veya teminat gösterilmiş olup
olmadığı,
• h) tahvillerin ana sermaye ve faizlerinin ödeme şartları ve varsa itfa planı,
• ı) Şirketi temsile yetkili en az iki imza.
HİSSE SENEDİ İLE TAHVİL KIYASLAMASI
FİNANSAL ARACILARIN TÜRLERİ
• 1. MEVDUAT TOPLAYAN KURUMLAR
– Ticari Bankalar
– Özel Finans Kurumları
• 2. SÖZLEŞMEYE DAYALI TASARRUF KURUMLARI
– Sigorta Şirketleri
– Özel ve Kamu Emeklilik Fonları
• 3. YATIRIM ARACILARI
–
–
–
–
–
Finansman Şirketleri
Yatırım Fonları
Kalkınma ve Yatırım Bankaları
Yatırım Ortaklıkları
Aracı Kurumlar
FAİZ
•
•
•
•
Basit Kredi İşlemleri
Sabit Ödemeli Kredi İşlemleri
Kupon Ödemeli Tahvil İhracı
İskontolu (Sıfır Kuponlu) Tahvil İhracı
PARANIN ZAMAN DEĞERİ
•
•
•
•
•
•
•
GELECEKTEKİ DEĞER
BUGÜNKÜ DEĞER
VADEYE KALAN GÜN
GETİRİ ORANI
NOMİNAL FAİZ ORANI
REEL FAİZ ORANI
VERGİ SONRASI FAİZ ORANI
MAKRO EKONOMİK
GÖSTERGELER VE YORUMLARI
TÜRKİYE EKONOMİSİ
BÜYÜME
İSTİHDAM
ENFLASYON
DIŞ TİCARET VE ÖDEMELER
DENGESİ
MALİ SEKTÖR
PİYASA GÖSTERGELERİ
DÜNYA EKONOMİSİ
• Yılın ikinci çeyreğinde küresel para
politikasına dair gelişmeler finansal
piyasalar üzerinde belirleyici olmuştur.
Küresel
ekonomide
süregelen
kırılganlıklar ve gelişmiş ülkelerin para
politikalarına dair artan belirsizlik
sonucu risk iştahındaki oynaklık
artmıştır (Grafik 1.1).
Volatility Index (VIX).
• Chicago Opsiyon Borsası tarafından
oluşturulan VIX, bir anlamda piyasalardaki
korkunun derecesini ölçer. S&P 500 hisse
opsiyon fiyatlarını kullanan VIX, opsiyon
fiyatlarının piyasa volatilitesi ile ilişkisinden
yola çıkarak, piyasanın "beklenen
volatilitesi"ni ölçer.
• Özellikle ABD Merkez Bankası’nın
tahvil
alımlarını
yakın
bir
gelecekte azaltabileceğine dair
verdiği sinyaller Mayıs ayından
itibaren
gelişmekte
olan
ülkelerden sermaye çıkışına yol
açmıştır (Grafik 1.2).
• Küresel iktisadi faaliyet zayıf seyrini korurken
küresel büyümeye dair tahminler aşağı yönlü
güncellenmektedir.
ABD
ekonomisindeki
istikrarlı büyümeye rağmen, gerek Euro Bölgesi
ekonomilerindeki zayıf seyir gerekse gelişmekte
olan ülkelerdeki yavaşlama eğilimi sürmektedir.
Son dönemde sermaye hareketlerinde gözlenen
oynaklık kredi ve beklenti kanalı üzerinden
gelişmekte olan ülke ekonomilerine dair aşağı
yönlü riskleri artırmaktadır