BİLİŞSEL GELİŞİM

Download Report

Transcript BİLİŞSEL GELİŞİM

Dr. Fatih Dervent

Biliş, insanların dünyayı öğrenmeleri ve
anlamalarına-anlamlandırmalarına kaynaklık eden
zihinsel faaliyetler

Bireylerin zihinsel yapı, becerileri ve süreçlerindeki
değişimler

‘özelleşmemiş zihinsel becerilerden
kavramsal yetkinliğine ve problem çözme
becerilerine dönüşme’ süreci.

Evrensel olarak insanların dört dönemden
geçerek refleksif motor tepkilerle başlayan ve
soyut düşünmeye dek devam eden süreç

Zeka: Zekice davranmak organizmanın
yaşamı için en uygun koşulları sağlamasıdır.

Şema: Yeni gelen bilginin yerleştirileceği
çerçeve. Bu sayede birey çevresine uyum
sağlar ve bilgiyi/çevreyi organize eder.

Uyum: Yaşam boyunca sürer
Düzenleme
Özümseme

Dengeleme: Bireyin özümseme ve
düzenleme yoluyla çevresine uyum
sağlayacak dinamik bir denge kurma süreci.

Öğrenme: Organizmanın denge durumunun
bozulup daha üst düzeyde kurulması…
1.
2.
3.
4.
5.
Olgunlaşma
Yaşantı
Uyum
Örgütleme
Dengeleme
Gelişim: Alt düzeydeki dengeden üst düzeydeki
dengeye geçiş…

Duyusal-motor Dönem 0-2 Yaş (Sensory-Motor Stage)

İşlem Öncesi Dönem 2-7 Yaş (Preoperational Stage: Intuitive and
Symbolic Stages)

Somut İşlemsel Dönem 7-11 Yaş (Concrete Operational Stage)

Soyut İşlemsel Dönem 11+ Yaş (Formal Operational Stage)

Piaget’e göre bebekler reflekslerle doğarlar.

Bu refleksler çevreye uyum amacıyla kullanılır
ve kısa sürede yapılandırılmış daha anlamlı
şemalara dönüşürler.
Bu dönemin gelişimsel görevleri:
 Hafıza geliştirmeye, taklit etmeye başlar
 Nesnelerin gözden kaybolmalarına rağmen
yok olmadıklarını anlamaya başlar
 Reflekslerden ibaret davranışlarda
bulunmaktansa giderek amaçlı davranışta
bulunmaya başlar

Bu dönemde bebekler kendi bedenleriyle çevre
arasındaki ilişkileri kurmakla meşguldürler.

Göreli olarak iyi gelişmiş duyu organlarının
sayesinde bunu yapabilirler.

Görme, dokunma, duyma ve emme yoluyla
kendilerine ve çevreye dair izlenimler toplarlar.



Bebek sayısız deneme sonucu dışsal dünya ile
kendisinin birbirlerinin uzantıları olmadıklarını
ve bilakis ayrık olduklarını fark eder.
Yine bebekler bir nesnenin elle yer
değiştirebileceğini (nedensellik kavramı)
kavrarlar.
Bu dönemde edindikleri en önemli keşiflerden
bir tanesi nesne devamlılığı (sürekliliği)
kavramıdır

Bu, bir nesne gözden kaybolsa dahi (annenin
mutfağa gitmesi, oyuncak topun koltuğun
altına girmesi) yok olmadıklarını- varlıklarına
devam ettiklerini fark etmektir.

1. ayın sonundan başlayarak, refleksif hareketlerde
giderek ustalaşır (giderek annenin meme ucunu
daha kolaylıkla bulur). Piaget buna fonksiyonel
özümseme demiştir,

Bu da genellenmiş özümsemeye yola açar (anne
memesi dışındaki objeleri de ağza alma)

Ve bu da ayırt etme özümsemesine (anne memesinin
diğer objelerden farklı olduğunu algılama) yol açar


Refleksif olarak parmak emme davranışı
gösterir. Bu davranış anne karnındaki benzeri
davranıştan farklıdır çünkü bebeğin bunu bir
nevi beslenme amaçlı yaptığı düşünülür
Bu temel (beslenme temelli oluğundan)
döngüsel (çünkü tekrar tekrar yapılır) bir
davranış olarak tanımlanır


Daha önceden seslere aşina olan çocuk ve
objeleri yakalamayı öğrenmiş olduğundan
bu iki şemayı birleştirerek çıngırak alıp tekrar
tekrar sallar
Böylelikle bebek iki şemayı birleştirmeyi
öğrenmiştir

Gözleri önünde bir yastık altına gizlenen
oyuncağın yok olmadığının farkındadır ve
arayıp bulur oyuncağı




Nesnelere ulaşmak için yeni yöntemler araştırır
Mesela birçok deneme-yanılmadan sonra ve kimi
kez kazara battaniyenin uzak ucundaki oyuncağa
battaniyeyi çekerek ulaşabileceğini fark eder
Bu dönemde nesnenin sürekliliği edinilir/yerleşir
Bu da mantık yürüterek düşünme için önkoşuldur

Nesne ve kişilere dair semboller/temsiller
oluşturabilmeye başladıklarından zihinsel
gelişimlerinde bir dönemi kapayıp –bir
yenisini açıyor olurlar
Dil öğrenmeye ve sembollerle düşünmeye başlar
Mantık yürütebilir ancak olayları sadece bir
yönleriyle düşünebilir (renkli üçgen, kare ve
dikdörtgenleri sınıflandırırken, bunları en belirgin
özellikleri olan renkleri göz önünde bulundurmak
gibi)
 Ben-merkezcidir, başkasının bakış açısını
algılayamaz/anlayamaz







Bu dönemdeki öğrenme yaşantılarının meydana
gelmesi için aşağıdaki nörolojik özelliklerin mevcut
olması şarttır:
İlkel düzeyde de olsa motor, görsel, işitsel ve
kinestetik refleksler
Motor tepkide bulunma kapasitesi ve dengeli bir
beden duruşu (duyusal bilgilerin doğru algılanmaları
için)
Bilgi depolayabilmeye uygun hafıza
Belli bir olgunlaşma düzeyinden sonra, kimi şeyleri
taklit edebilme yetisi

Bu dönemin çocukları giderek dili daha iyi
öğrenir olayları belli bir mantıkla
düşünebilirler (tek bir doğrultuda amamesela nesneleri renklerine göre
sınıflandırmak gibi).

Benmerkezcilik ne ifade ediyor?
Telefonda konuşan bir çocuğun “bak, kırmızı elbisemi
giydim” demesi kısacası kendisinin gördüğü şeyi
karşısındakinin de görebileceğini zannetmesi.

Sembol kullanma yetisi sayesinde bir
semboller sistemi olan dili öğreniriz.


Dil bilişsel gelişimin seyrinde vazgeçilmez bir
öneme sahiptir.
Zira dil sayesindedir ki belleğimize onca
sembol ve kavramların şemalarını
oluşturabiliyoruz.

Düşünmelerine cansız nesnelere canlılık
atfetmek (animizm) ve doğa olaylarına
birilerinin sebep olduğunu düşünmek
(yapaycılık) hâkimdir.

Örneğin, bu çocuklar güneşin her gün
birilerince ortaya çıkarılıp gökyüzünün bir
yanından ötekine taşıdığını düşünebilirler.
Çocukların dil gelişimi 2-4 yaşlarında oldukça
hızlıdır.
 Sözcük dağarcıklarını 200’den 2000’e kadar
çıkarırlar.
 Dildeki bu hızlı değişime karşın dilin karmaşık
özelliklerinden bihaberdirler.



Çocukların kullandıkları sembollerle ifade
ettikleri her zaman yetişkin mantığına uyar
şekilde değil kendilerince etraflarındaki
dünyayı temsil eden ve iç dünyalarında olup
bitenleri dışa vuran sembolik oyunlar
oynarlar.
Bu dönemde sembolik oyunlar oynarlar




Mesela bir çubuğu at olarak kullanmak ya da
anne-baba taklitleri yapmak gibi.
Bu dönemde nesneleri sadece bir yönleriyle
algılarlar.
Mesela, geometrik şekilleri hem renk hem de
türlerine göre sınıflandıramazlar.
Bu da bilişsel gelişimde önemli bir kavram
olan korunumun (conservation) henüz
gelişmediğini gösterir


Bu dönemde çocuklar nesnelerin en dikkat
çekici özelliklerine odaklaşır diğer özellikleri
gözden kaçırırlar.
Çokça sorular sorarlar, her şeyin cevabını
bilmek isterler, bildiklerinden emin görünürler
ancak bildiklerini nasıl bildiklerini
açıklayamadıklarından bu döneme sezgisel
dönem denmiştir

Bu yaş grubundaki çocuklar olguları
aralarındaki karmaşık ilişkilerle ele
alamadıklarından bunlara ilişkin algılayışlarını
“dar kavramlarla örgütlemeye ve sıkıştırmaya
çalışırlar.[bu nedenle]..kalıp yargılar”
geliştirirler (Akyol-Köksal, 2007. s. 86).

Korunum “herhangi bir nesne ya da nesne
grubunun fiziksel biçimi ya da mekândaki
konumu değiştiğinde, nesnenin miktar, sayı,
alan, hacim vb. özelliklerinin değişmeyeceği
ilkesidir” (Senemoğlu, 2004. s. 43).

Bu dönemin işlem öncesi dönem olarak
nitelendirilmesinin nedeni çocukların işlemleri
tersine çevirmenin mevcut olmamasıdır.
Buna benzer bir şekilde, çocuk 7+9= 16
olduğu için 16-9=7 olduğunu aynı anda
tasavvur edemez.





Bu dönemin gelişimsel görevleri:
Somut problemler çözebilir
Korunumu edinir
Olayların, nesnelerin birden fazla yönözelliğini hesaba katarak düşünebilir
Geri çevrilebilirlik edinir

Önceki dönemdeki çocukların aksine bu
çocuklar çubuk sıralama işlemini yaparken
daha çok içsel bilişsel süreçlerini kullanırlar
yani kendi zihinlerinde çubuk boylarını
kıyaslayabilirler.



Bu çocuklar korunumu edinmişlerdir yani
maddenin miktarının onların aldıkları şekil ve
ya pozisyonla değişmediğini kavramışlardır.
Çocuklar ilkin miktarların (sayılar, uzunluk,
alan) korunumu, sonra ağrılık, sonra da hacim
korunumu edinirler.
Piaget buna gelişimde ardışıklık adını
vermiştir.




Yani, edinilen her bir beceri, öncesinde
edinilmiş başka becerilerle mümkün olur.
Her bir dönemde bu deyim yerindeyse dikey
öğrenme tekrarla oluşur.
Okul çağı çocukları yine işlemleri geri
çevirebilirler (zihinlerinde).
Bu nedenle, Piaget bu dönemi işlem
yapılabilen ilk dönem olarak nitelemiştir

Bu yaş çocuklar yine önceki dönemin aksine
bir nesne ya da durumun sadece bir özelliğine
odaklanmazlar ve birden fazla özelliği göz
önünde bulundurabilirler.

Bu dönem çocukları birer pozitivist/realist gibidirler.

Yani, onlar inatla gözlenebilir olaylara yoğunlaşırlar.

Önceki dönemlerdeki gibi sihirli düşlerin gizeminde
kalmazlar.

Mesela rüyaların kafalarında gerçekleştiğini
düşünürler.

Bu dönemdeki çocukların düşünmeleri
mantıksal kurallar içerir ve bu çocuklar bir
önceki dönemin ben-merkezciliğinden
uzaklaşmış olduklarından başkalarının
düşünceleri olabileceğini tasavvur edebilir.

Dünyanın biç çok ülkesinde çocukların bu dönemde
okula gitmelerinin nedeni de bu dönemde
gruplandırma, sınıflandırma, kıyaslama, parçalar
arasındaki ilişkileri görme ve problem çözerken hem
eldeki unsurları hem de o durum hakkındaki eski
bilgilerini birleştirebilirler.

Çocuklar ulus, kavram, olgu, onur, erdem,
gibi terimlerde ifade edilen soyut anlamları
bilmezler.

Benzer şekilde, deyimler ve atasözlerindeki
soyut anlatımı anlayamazlar.



Soyut problemleri mantıksal yollarla çözebilir.
İzafi/göreli ve karşılaştırmalı düşünür.
Düşüncede tümdengelim kullanabilir ve
mantıksal ayırımlar yapabilir.
Bu yaş bireyler ideolojik sorunlarla ilgilenir ve
kendi ahlaki anlayışlarını geliştirme uğraşı
içine girerler

Bilimsel yöntem problem çözme
aşamalarında olduğu gibi sistematik
düşünebilir. Toplumsal olaylara ilgisi artar,
kim olduğunu sorgular.

Soyut düşünmenin önemli gerekliliklerinden
biri varsayımsal düşünmedir


Yaygın olarak ergen ben-merkezciliği olarak
nitelendirilen özellik de nitekim soyut
düşünmenin bir ürünüdür.
Bu kavram ergenlerin sanki sahnedelermiş de
etraftaki herkes kendilerini izliyor olarak
algılamalarını tasvir etmek kullanılır


Soyut düşünmenin oluşması için hem
olgunlaşma hem de bu aşamaya dek gerekli
olan gelişimsel görevleri yerine getirmeyi
kolaylaştıracak derecede öğrenme yaşantıları
açısından bir çevre gereklidir.
Soyut düşünme yetisini kazanmayı Piaget
bireyin uyum sağlama çabasının bir ürünü
olarak görür



Piaget farklı kültürden örneklemlerle
çalışmamasına rağmen iddialarının evrensel
olduğunu iddia ederdi.
Sonraki uzmanlar Piaget’nin kültürün
etkilerini hesaba katmamış olmasını
eleştirdiler.
Yine kendisine getirilen en önemli
eleştirilerden bir tanesi her bir gelişimsel
dönemi katı çizgiler halinde izah etmesiydi


Piaget’nin bilişsel gelişimi ergenlik çağına
kadar getirip-sonraki dönemlere değinmemiş
olması da yine kuramına getirilen
eleştirilerden biridir.
Piaget sonrası yapılan araştırmalar gelişimsel
değişimin seyrinin genel çizgileriyle
Piaget’nin ifade ettiği sıra içinde yaşandığını
ifade eder

Değişik kültürlerle yapılan çalışmalar her bir dönem
için belirtilen zaman aralıklarında kimi farklar olsa
da gelişimsel sıranın farklı kültürlerde de Piaget’nin
belirttiği sırayı izlediğini bulmuştur.

Yeni çalışmalar, Piaget’nin bulgularının aksine, iki
dönem arasındaki geçişin daha esnek, daha az bir
keskinlikle ve bu geçiş zamanlarının her iki döneme
ait özellikler taşıdığı bulunmuştur.



Gelişimsel özellikler yaşamın ilk 1-2 yılında
biyolojik dinamiklerin baskın etkisi
altındadırlar.
Bu nedenle de, sonraki dönemlere kıyasla bu
ilk zamanlardaki gelişimsel daha az kültürel
varyasyon gösterirler.
Bunun nedeni de biyolojinin kültüre kıyasla
daha evrensel olmasındandır.




Vygotsky Marksist bir Rus
psikologdu.
Piaget’nin insan gelişimine
bakış açısını sosyal ve
kültürel bağlamı (context)
hesaba katmadığını
vurgulayarak eleştirdi.
Vygotsky 38 yaşında
ölmüştür.
Bu kısa yaşamına rağmen
insan gelişimine
anlamamız yönündeki
katkıları azımsanacak gibi
değildir.
İnsanların üst düzeyde zihinsel fonksiyonlara sahip
oluşlarının kaynağını sorgulamıştır.
 Bu kaynağın insanların içinde yaşadıkları sosyokültürel yapı/bağlam olduğunu düşünmüştür.
 Daha spesifik olarak bu kaynağın sosyal süreç
olduğu sonucuna varmıştır.
 Bireyin bilişsel gelişimini kişisel bir çaba olarak yani
bireysel psikoloji bakış açısıyla değil, bireyi toplumiçindeki-birey olarak algılamıştır.





Vygotsky’e göre sosyal süreçler giderek
zihinsel süreçlere dönüşürler.
Vygotsky Piaget’nin önerdiği dengeleme vb.
gibi süreçlerin hiçbirinin tek başına zihinsel
gelişimi açıklayamayacağı kanısındadır.
Vygotsky’e göre insan davranışı doğal
koşullar atlında gözlenmelidir.
Değişik türler arasında kıyaslar yapılmalıdır.
Tarihsel koşullar gelişim üzerinde önemli etkiye
sahiptirler.
 Bilimsel incelemenin konusu birey değil, bireyin
sosyokültürel bağlam içindeki etkileşimleridir
fikrindedir.
 Gelişim bir sosyalleşme süreci değil, sosyal
etkileşimlerin zihinsel süreçlere
çevrilmesi/dönüştürülmesidir.
 Çocuğun kültürel gelişiminde her fonksiyon iki kez
vukuu bulur; ilkin sosyal olarak çocuk ve çevresi
arasında- sonra çocuğun zihninde




Bu anlamda bütün üst seviyedeki zihinsel
süreçlerin orijinleri kişiler arası ilişkilerdir.
Kişiler arası etkileşimler çocuğun zihnindeki
tartışma ve değerlendirmelere dönüştürülür.
Bu dış dünya ve bireyin zihni arasındaki bağı
Vygotsky’nin deyimiyle araç ve işaretler
sağlar.


Vygotsky’e göre çocuklar kendi kendilerine
konuşurken (self-talk) bunu Piaget’nin
zannettiği gibi benmerkezci oldukları için
değil, bunu kendi düşünüşlerini düzenlemek
için yaparlar.
Çocuklar büyüdükçe bu kendi kendiyle sesli
konuşma fısıldamaya, sonra sessiz dudak
hareketlerine dönüşür



Daha sonra da bu konuşma tümden içsel bir
şekilde olur. 4-7 yaşlarında kendiyle konuşma
en yüksek seviyeye ulaşır ve 9 yaşına doğru
içsel düzeye ulaşır.
Ancak bu tür süreçler daha zeki çocuklarda
daha erken/hızlı olur.
Vygotsky’e göre kendi kendine konuşmanın
sessiz bir şekle gelmesi bilişsel gelişim
açısından çok önemlidir.


Yani bunu yapabilen kişi kendi zihninde daha
hızlı ve daha kolay ve daha ustalaşmış bir
tarzda bilişsel işlemler yapabilmektedir.
Bu yüzdendir ki biz yetişkinler zor
durumdayken daha sesli bir şekilde
düşünürüz çünkü zor durumdayken insanlar
daha çok gelişimsel olarak eski (geri)
basamaklara has davranışlara
gerileyebilmektedir (regression).
Vygotsky’e göre dil bilişsel gelişimin vazgeçilmez bir
parçasıdır.
 Dil ise takdir edileceği üzere sosyal yaşamın bir
gereği ve sonucudur.
 Vygotsky dilin bilişsel gelişime katkısını da nitekim
sosyal bağlamın katkıları arasında sayar.
 Bugün de bilinmektedir ki, dil açısından zengin çevre
koşullarında yaşamak bilişsel gelişime manidar
katkılar yapar.

İçsel konuşmanın aracı olduğundan, kişinin soru
sormasına, fikirler üretmesine, düşünmeye araç
olan kavram ve kategorileri sağlamakla dil bilişsel
gelişimde temel bir önem arz eder.
 Vygotsky’e göre dilin önemi ayrıca dilin sosyal
etkileşimin temel aracı olmasından da
kaynaklanır.
 Vygotsky kişinin gelişiminde kişiyi tek başına ele
almamaktadır.

Mesela bebekle konuşmanın yanı sıra, bebeğin
çevresinde birbirleriyle konuşmak suretiyle de
kişiler çocuğun gelişimini etkilerler- bu etkide araç
yine dildir.
 Yakınsal/yaklaşık gelişim alan (the zone of proximal
development) kavramı Vygotsky’nin en temel
kavramlarındandır.
 Vygotsky’e göre gelişim her zaman daha
karmaşığa doğru giden bir hiyerarşi arz
ettiğinden, çocuklar kendilerinin hemen önündeki
eşikleri aşmak için rehberliğe ihtiyaç duyarlar



Burada sözü edilen alan çocuğun tek başına
beceremeyeceği ama bir başkasının az bir
yardımıyla baş edebileceği becerilere ilişkin
“gelişmeye açık alan” kastedilir.
Vygotsky çocukların gelişiminde sadece
yetişkinlerin değiş diğer çocukların da
önemli olduğunu vugurlamıştır (birbirlerine
örnek teşkil etme ve rehberlik etmekle).


Yakınsal/ yaklaşık gelişim alanı denen alan,
eğitimin ve ebeveynlerin gelişime katkıda
bulunmak anlamında kullanabilecekleri
alandır.
Vygotsky’e göre kişiler ve gruplar beraberce
hatırlayabilir ve problem çözebilirler.

Mesela oyuncağını kaybetmiş bir çocuğun
babası tekrar tekrar sorular sorar ve en son
çocuk oyuncağın arabada unutulduğu
sonucuna bu sayede varabilir bu da tıpkı
içsel diyalog gibi diğerleriyle diyalogun da
düşünme ve problem çözme gibi bilişsel
işlemlerde önemli araç olduğunu gösterir
Mesela bu oyuncağın yerini bulma örneğinde
“oyuncağı kim buldu?
 Sorusunun yanıtı tek başına çocuk ya da tek başına
baba değildir- cevap; ikisi beraber buldular.
 Böyle bir yaşantıdan sonra çocuğun aynı problem
çözme yöntemini ondan sonraki benzeri durumlarda
kullanması olasıdır.
 Vygotsky’e göre gelişimin amacı kişinin düşünsel
süreçlerinde giderek özerkleşmesi-özgürleşmesidir.
