Sözlü Tarih Nasıl Yapılır?

Download Report

Transcript Sözlü Tarih Nasıl Yapılır?

SÖZLÜ TARİH NASIL YAPILIR?
DOÇ. DR. SERDAR ÖZTÜRK
Aşamalar
1) Tasarım ve Öninceleme
2) Öngörüşme
3) Ana Görüşme
4) Deşifre
5) Ham materyalden sözlü tarihin inşası
1) Tasarım ve Öninceleme
Yazılı tarihin olduğu gibi sözlü tarihin de bir yöntemi vardır.
Sözlü tarih, belli aşamalar izlenerek gerçekleştirilir. Bu
aşamalardan ilkini Tasarım ve Ön İnceleme safhası oluşturur.
Bu aşamada ilk kaynaklara ulaşılır, temalar oluşturulur ve
kimlerle görüşüleceğine karar verilir. Bu safhada deneme
görüşmeleri de yapılabilir. Bu görüşmelerden ve –varsa- yazılı
kaynaklardan bulunacak malzemelerden elde edilen
verilerden yararlanarak çeşitli temalar ya da sorular
hazırlanabilir.
Temalar veya sorular hazırlanırken konuyla ilgili başka yazılı
veya görsel-işitsel belgelerden yararlanılabilir. Örneğin
dönemin gazeteleri, kitapları, makaleleri, mektupları, heykelleri
ve binaları gibi bu anlamda önemli materyallar arasında yer
alır.
Sözlü tarihin bu aşamasında görüşme yapılacak kişiye
önceden telefonla, mektupla veya bizzat görüşmeci ziyaret
edilerek ulaşılır. Bu noktada bu araştırmanın niçin yapıldığı,
araştırmanın önemi gibi hususlar kişiye aktarılarak ikna
edilmeye çalışılır. İlk görüşmede notlar almak ya da gerekirse
2) Öngörüşme
Görüşme yapılacak kişi hakkında bilgi toplamak gerekir.
Varsa yazılı belgelerden görüşmeci hakkında bilgi
toplamak için yararlanılır. Yazılı belgeler yoksa, onu
tanıyan başkalarından yararlanılabilir veya yapılacak
öngörüşmeyle kişi hakkında bilgi edinilir. Bu bilgiler,
hazırlamayacağımız sorulara veya temalara yön verir.
Soruların ya da temaların sınırlarının katı çizilmemesi
gerekir. Çünkü görüşmenin seyrine göre yeni
sorular/temalar da çıkabilir, ya da bazı soruların
sorulmasına bile gerek kalmadan anlatıcı, anlatısında
bazı soruları yanıtlayabilir. Bu olasılık her zaman göz
önüne alınmalıdır. Ayrıca sorulara/temalara baştan
hazırlanmak gerekir. Çünkü –biraz sonra işleyeceğimizAna Görüşme sırasında yazıyla okumak yerine, soruları
karşısındakinin gözüne bakarak sormak daha yararlıdır.
Bu aşamada yapılması gereken bir başka şey, teyp,
mikrofon, kamera gibi teknik donanımı baştan eksiksiz
temin etmektir. Şarj, pil gibi problemleri baştan çözmek
gerekir. Gerekirse Ana Görüşmeye başlamadan önce
başka birisiyle pratik de yapılabilir.
3) Ana Görüşme
Bu aşamada bazı küçük noktalar önemli sonuçlar
doğurur. Öncelikle görüşmeci ve anlatıcı rahat edecek
tarzda oturmaktadırlar. Kamera, görüşmecinin fazla
dikkatini çekmeyecek yere konmalı ya da başka birisi
fazla görünür olmayan konumda yerleşmelidir. Bu tür
ayrımlar görüşmenin verimliliğini azaltabilir. Dikkati
dağıtabilecek ortamlardan örneğin, gürültüden uzak
durmak gerekir. Bunun için radyo ve televizyonu
kapatmak ya da sesini azaltmak, akustik başka
problemleri çözmek gerekir.
Ana görüşmeye, görüşmeciyi rahat ettirecek sorularla
başlamak yerindedir. Bu soruların görüşmeyle doğrudan
ilgisinin olması gerekmez. Bu yanıtlar kamera alınıp
anlatıcıya birkaç dakika dinletilerek anlatıcı
rahatlatılmalıdır.
3) Ana Görüşme
Soruların sınırları belli olmalıdır.
“Çocukluğunuzda sinemalar nasıldı?” diye
sormak yerine örneğin “Sinema salonları
hangi semtlerdeydi? İsmini hatırladığınız
sinema salonlarını söyleyebilir misiniz?
Sinema salonuna girdikten filmin bitişine
kadar neler yaşardınız, anımsadıklarınızı
bizimle paylaşabilir misiniz?” gibi sorular
yanıtların da sınırlarını çizer.
3) Ana Görüşme
Sorular kolay anlaşılır olmalıdır. Kısa, sohbet dilinde,
samimi sorular sorulmalıdır. Sorular kısa olmasına
karşın, yanıt “evet” ya da “hayır” tarzında kısa
bitmeyecek tarzda inşa edilmelidir. Yani yanıt uzun,
sorular kısa olmalıdır. Örneğin “o dönemde radyo
yayınları mı dinliyordunuz?” sorusu “evet öyleydi”
şeklinde yanıtlanabilir. Bunun yerine “o dönemde
radyodan hangi tür programlar dinliyordunuz?” sorusunu
yöneltmek yanıtın daha uzun olmasını sağlayacaktır.
Üstelik bu örnekte olduğu gibi sorularda yönlendiricilikten
kaçınmak gerekir. Sorularda seçenek konularak
yönlendiricilikten kaçınılabilir. Daha önce Orwell’ın
romanında yönlendirici olmayan sorulardan örnekler
vermiştik. Bir başka örnek vermek gerekirse,
“gençliğinizde izlediğiniz filmlerden hoşlanıyordunuz
değil mi?” sorusu yönlendiricidir. Bunun yerine
“gençliğinizde izlediğiniz filmlerden hoşlanıp
hoşlanmadığınızı merak ediyorum” demek anlatıcıyı, ucu
açık iki yönlü yanıta götürebilir.
3) Ana Görüşme
Sözlü tarih görüşmesi ile röportaj ya da mülakat arasında
farklar vardır.
Sözlü tarih araştırmacısı, derlediği bilgilerle kapsamlı bir
konuyu incelemektedir. Mülakatta ise böylesi uzun
soluklu bir araştırma söz konusu değildir.
Diğer fark görüşmelerin süresi ve soru-cevap tekniğidir.
Sözlü tarih görüşmeleri birer ikişer saatlik dilimlerden
oluşan bir dizi konuşmayı içerir. Kaynak kişi yaşlı olduğu
için iki saati geçen söyleşinin ertelenmesi gerekir. Başka
bir diziyle söyleşi devam ettirilmeli, kaynak
yorulmamalıdır. Ayrıca anlatıcı, ikinci görüşmeye bazı
anılarını, mekanları, olayları, kişileri hatırlayarak daha
diri gelebilir.
3) Ana Görüşme
Sözlü tarihte görüşmenin temel kuralı görüşmecinin kısa,
öz ve anlaşılır soru sorması ve anlatıcıyı sabırla
dinlemesidir. “Az sor, çok dinle” genel bir ilkedir.
Dinlemek ve bir süre susmaya özen göstermek gerekir.
Anlatım bu nedenle kesilmemeye çalışılmalıdır. Yaşlı
insanların bellekleri çağrışımlı işler. Bir anı diğer anılarını
anımsatır.
Ancak anımsatmayı kolaylaştırıcı girişimlerde de
bulunabilir. Örneğin televizyonun hangi dönemde köyüne
geldiğini anımsamaz ise bilgiçlik taslamayacak bir tarzda
“Belki yetmişler olabilir. Çünkü bildiğim kadarıyla 1968’de
televizyon yayınları başlamıştı” gibi bir ifade, anlatıcıyı
yönlendirme yerine hatırlamasına yönelik bir teşviktir.
Şunu unutmamak gerekir: Yaşlı insanlar yürüyen bir
kitap gibidir, onların sayfalarını bir seferde çevirmek
mümkün değildir.
3) Ana Görüşme
Görüşmede bizim sesimizden daha çok onun
sesi duyulmalıdır. Söyleşide bilgiçlik taslamak,
kuramsal tezler ortaya atmak yanlıştır.
Yukarıdaki örnekte, anlatıcının hatırlamasını
kolaylaştırmak için kullanılan, televizyonun
girişiyle ilgili ifade buna örnektir. “Belki yetmişler
olabilir” sohbet diline uygun bir ifadedir, olasılıklı
bir dil kullanılmıştır ve karşısındaki kişiyi
konuşmaya davet eder, açık uçludur. İfadenin
devamında kullanılan “bilebildiğim kadarıyla”
sözü de karşımızdakiyle hiyerarşik olmayan
iletişim içerisinde bulunduğumuzu gösterir. Bu
ifade görüşmecinin bilgiçlik gösterimine
girmemesini önler.
3) Ana Görüşme
Sözlü tarih görüşmesinde anlatıcının, varsa- fotoğraf, kaset, mektup, gazete gibi
görsel-işitsel ve yazılı materyallerle
anlatısını desteklemesi teşvik edilebilir.
Hatta görüşmeci örneğin II. Dünya Savaşı
ile ilgili kendisi yazılı-görsel-işitsel
materyaller bularak anlatıcının benzer bir
uygulama içerisine girmesinde etkin
olabilir.
3) Ana görüşme
Görüşmenin özel konularla başlamaması
yerindedir. Hassas meselelere girmek için
anlatıcıyla-görüşmeci arasında sağlam bir
ilişkinin kurulması gerekir. Sağlam bir ilişki
ise sohbet canlandıkça kurulabilir.
3) Ana Görüşme
Anlatıcının öyküsü istemediğimiz hatlarda
gidebilir. Yani anlatıcı bizim öğrenmek
istediğimiz konulardan çok uzaklaşmış olabilir.
Bu durumda anlatıcıyı hemen kesmemek
gerekir. Konuşmayı tekrar istediğimiz yöne
getirmek için nazik biçimde ve doğru
zamanlamayla örneğin “gençliğinizde izlediğiniz
filmlerden bahsediyorduk bununla ilgili anılarınızı
dinlemek isterdim” gibi bir ifade kullanılabilir.
3) Ana Görüşme
Görüşme sırasında dikkat edilecek diğer noktalar
şunlardır:
Görüşmedeki sorular için yararlı ifadeler şunlar olabilir:
“Buna ne yol açtı?” “Bundan söz eder misiniz?” “Bu
olduğunda ne hissettiniz?”, “Şunu dinlemek isterdim”.
Düzgün bir biçimde ifade edilemeyen sorular için telaşa
kapılmamak gerekir. Sözlü kültür, yazılı kültür gibi
herşeyin dilbilgisi kurallarına uyulmasını gerektirmez.
Hatta görüşmecinin küçük hataları karşısındaki kişiyi de
rahatlatır.
Görüşme sırasında akla bir soru geldiği zaman
anlatıcının konuşmasını kesmemek gerekir. Uygun bir
yerde soru sorulabilir. Bu sorular not alınabilir.
Anlatıcının olaylar sırasında tam konumunu bulmak
gerekir. Olaya katılmış mı, olayı izlemiş mi ya da
kendisine olay başkası tarafından mı anlatılmış?
3) Ana Görüşme
Görüşmeden önce konuyla ilgili yaptığınız araştırmalarla,
anlatıcının anlatısı uyuşmaz ise öyküyü bölmeyin. En
kötüsü “siz bunu yanlış hatırlıyorsunuz. Televizyon
Türkiye’ye 1968’de girdi” gibi ifadeleri asla kullanmamak
gerekir. Bunun yerine “bazıları diyor ki”, “Duyduğumuza
göre” gibi alternatif ifadelerle mümkün olduğu kadar çok
bilgi edinilebilir. Hangi öykünün doğru olduğu daha sonra
değerlendirilebilir.
Her ayrıntının kaydedilmesine çalışılmalıdır. Şayet bir
konu hassassa kayıt üzerine amgargo konabilir, kayıt
mühürlenebilir ve belli bir tarihten sonra açılabilir.
Konu dışı sapmaları önlemek için gerektiğinde “şimdi
şuna geri dönelim” “biraz önce şunu söylüyordunuz” gibi
ifadeler kullanılabilir.
3) Ana Görüşme
Bazı sözcükleri anlamadığımızda, ya da
özel isimli bazı ifadeleri not alabilir ve
görüşme sırasında veya sonrasında
bunları anlatıcıya kontrol ettirebiliriz (Kyvig
ve Marty, 2000: 72-73).
Görüşmenin sonunda aşağıdaki bilgi
kartını dolduracak soruları yöneltiniz Bu
karıt kaset üzerine yapıştırınız.
Bilgi Kartı
GÖRÜŞME BİLGİ KARTI
Görüşülen kişinin adı-soyadı: ……………………………………………..
Cinsiyeti
: …………………………………………………………..
Doğum tarihi ve yeri : …………………………………………………………..
Medeni durumu
: …………………………………………………………..
Mesleği
: …………………………………………………………..
Adresi
: …………………………………………………………..
Görüşmeyin yapan : …………………………………………………………..
Görüşme tarihi
: …………………………………………………………..
Fiziki koşullar
(ses kaseti, video kaset gibi) : …………………………………………..
Kullanım durumu
(araştırmaya açık, kapalı)
: …………………………..
4) Deşifre
Dördüncü aşamayı Deşifre oluşturur. Görüşme,
hangi amaçla yapılmışsa, görüşme sonrasında bu
amaca uygun yol takip edilir.
Eğer görüşme, bazı anıları sonraki kuşağa bırakmak
için kayıt altına almaksa ya kişi bunu kaset halinde
özel arşivinde korur ya da araştırmacılara tamamen
açık bir kuruma bırakır. Görüşmeci özel arşivindeki
kaseti diğer araştırmacılara açık da bırakabilir ya da
belli tarihten sonra (örneğin anlatıcının ölümünden
sonra) izin verebilir.
Ancak sözlü tarihin gerçekten sözlü tarih olabilmesi
için ham materyali işlemek gerekir. İşlemek,
malzemeyi bir kitaba, makaleye, belgesele
dönüştürmek demektir. Ham materyal aynı zamanda
arşivlenecek bir nesne haline getirilir. Bunun anlamı,
görüşmenin deşifre edilmesidir.
4) Deşifre
Deşifre işlemi, en zor aşamalardan birisidir.
Günümüzde bilgisayar teknolojisiyle bu işlem
biraz daha kolaylaşmıştır. Görüşme deşifre
edilirken duraksamalar, aksan, şive gibi
unsurlar da dikkate alınmalı, malzeme olduğu
haliyle yazıya geçirilmelidir. Deşifre sırasında
“dizin” çıkarılması son derece yararlıdır. Dizin,
şu kadar dakikada şu konular konuşuldu
sorularının yanıtlarının kaset üzerine
yapıştırılacak bir kağıtta belirtilmesinden oluşur.
4) Deşifre
Örneğin,
Süre




Konular
Köken, aile, göç, anneanne, doğum…
anne, baba, kardeşler
kardeşin ölümü, ilkokul
okul hayatı, kitap sevgisi
…………………………………………………
gibi bir dizin, araştırmacılara büyük kolaylık sağlar,
ayrıca kasetin ilgisiz bölümlerinin zarar görmemesi
sağlanır. Bu dizinin bir bölümüne kayıt düşülebilir ve
örneğin “18-25 dakikalar arası bölüm araştırmacının
talebiyle araştırmacılara, araştırmacının ölümüne kadar
kapalıdır” ifade konabilir.
5) Ham materyalin işlenmesi
Sözlü tarihin beşinci aşamasını ham materyalden sözlü
tarih eserinin çıkartılması oluşturur. Sözlü tarih
materyalinden bir belgesel, bir makale, bir bilimsel kitap
hatta bir roman üretilebilir. Şayet belgesel yapılıyorsa,
ses ve görüntü kalitesinin yüksek olması gerekir.
Türkiye’de iletişim tarihine de hizmet eden
belgesellerden birisi G.Ü. İletişim Fakültesi tarafından
2007’de üretilmiştir. Belgesel, Ankara Ulus’ta Rüzgarlı
Sokak’ın tarihini anlatmaktadır. 1980’lere kadar Türk
basınının kalbinin attığı Rüzgarlı Sokak’ın tarihi sözlü
tarih görüşmeleriyle ortaya çıkarılmıştır. Belgeselde,
dönemin gazetecileri, matbaacılar, mürettipler, Rüzgarlı
Sokak’ta dönemi yaşayanlar gibi çok farklı kesimlerden
insanlarla görüşülmüştür.
5) Ham materyalin işlenmesi
Bu belgesel, sözlü tarihin iletişim tarihinde belli
bazı noktaların aydınlatılmasında ne derece
etkin işlev görebileceğinin önemli bir örneğidir.
Yazılı belgelerde ancak dönemin gazetelerine ve
anılara sınırlı bilgiyle yansıyan Rüzgarlı Sokak’ın
tarihinin sözlü tarih dışında ortaya çıkarılması
mümkün değildir. Belgesel, “daha fazla tarih”
yaklaşımıyla ilintili olsa da merkezde sözlü tarih
olması dolayısıyla “alternatif tarih” yaklaşımına
daha uygundur. Sözlü tarihin dışında yazılı ve
görsel başka materyallerden de yararlanan
belgeseli alternatif tarih yaklaşımıyla ortaya
çıkarılmış bir eserdir diye düşünmek
mümkündür.
5) Ham materyalin işlenmesi
Sözlü tarih materyalleriyle kitap, makale gibi eserler de
üretilmektedir. Sözlü tarih görüşmelerini metne
dönüştüren kişi, elindeki malzemeyi başka malzemelerle
desteklemeli, karşılaştırmalı okuma yapmalıdır. Ham
malzemeden sözlü tarih eseri üreten kişi bir tür
yorumcudur, elindeki malzemeyi sanatkarca işlemekte,
mantık hatalarını düzeltmekte, deyim yerindeyse kayda
alınan seslerden görüntülerden geçmişi yeniden
kurgulamaktadır.
Sözlü tarih görüşmeleri radyo, tiyatro, film ve senaryo
çalışmaların da kullanılabilir. Sözlü tarih, görüntü yerine
ses kasetleri kullanılarak yapılmışsa radyo
programlarında kendine yer bulabilir.