Hipokrat - kaldirmakuvveti

Download Report

Transcript Hipokrat - kaldirmakuvveti

HİPPOCRATES

Elimizde Hipokrat’ın belgesel niteliğinde bir biyografisi olmaması nedeniyle, hayatına dair bilgileri çağdaş kişilerin eserlerinden öğrenebiliyoruz. Şunu söylemek gerekir ki, Hipokrat’ın hayatına dair anlatılan hikayelerde kronojik özellikten çok mitolojik bir yapı görülse de Hipokrat’ın tarihsel bir gerçekliği vardır.

Yunan tıbbında bilimsel dönem (M.Ö. 5.yy) onunla başlatılır ve günümüz tıbbında bile onun etkileri halen görülür

Tıp alanı, uygarlığın bir özüdür denilebilir. Hekimliğin evrimi uygarlığın evrimini yansıtır. Kuşkusuz bu evrensel etkinlikte, pek çok insanın katkısı söz konusudur. Bu insanların sayısını ne kadara azaltırsak azaltalım, kimi isimleri söylememezlik edemeyiz.

İnsanlığın sonsuz saygısını kazanmış bu ünlü kişilerden biri de Hipokrat'tır. O, günümüz tıbbının ilk sistemli kurucusudur. Sistematik biçimde insan aklını kullanmaya yani rasyonalizme, gözleme ve deneyime(daha geliştirilmiş biçimiyle deneye) dayanan çağdaş tıbbın doğması, kimi yayınlarda "bütün zamanların en büyük hekimi" diye nitelendirilen Hipokrat ile gerçekleşmiştir. O, aynı zamanda tıp aktöresini de kurduğu içindir ki, "Tıbbın atası" olarak onurlandırılmıştır.

Hipokrat'ın yaşamına bakarsak

Hipokrat, M.Ö. 460 yılında, tarihte "Küçük Asya’’ diye de isimlendirilen Anadolu'nun batı kıyısının çok yakınında yer alan Cos (İstanköy) adasında doğdu.

Yaşadığı dönem sanatçı ve entelektüellerin ilk kez gerçeği aradıkları zamanlar olan Yunan döneminin altın çağıdır.

Yaşamının bir bölümünü Cos adasında geçiren Hipokrat Hekim Heraklides'in oğludur .

Hipokrat'ın yaşamı hakkında somut olarak hemen hemen hiçbir şey bilinmemektedir.

Hatta O'nun yaşamı, halk arasında yaygınlık kazanmış söylentilere bağlanabilmiştir. Örneğin bugün Cos kasabasının ortasındaki büyük bir çınar ağacının, Hipokrat'tan günümüze kalan bir andaç (yadigâr) Bugün direklerle, taş sütunlarla, ziftle desteklenmiş olduğu ve o zamalarda altında öğrencilerine dersler verdiği bir açık hava kliniği tesis etmiş olduğu da söylenmektedir.

Hippocrates’in bugün elde bulunan büstlerinden, heykellerinden, hiçbirisi onun gerçek şekli olarak kabul edilemez. fakat bunların hepsi vakarlı, ağırbaşlı, necip, nezih, bakanları saygıya zorlayan bir durumdadır. Onun ilham verici bir üstat, ideal bir hekim olduğunu tasvir etmektedir.

Hipokrat'ın ilk öğretmeni babasıdır. O dönemde hekimlik babadan oğluna geçmekteydi.

Hipokrat'ın iki oğlu vardı; onlara hekimliği Hipokrat öğretmiştir. Oğullarının adları Thessalus ve Dracon idi.

Hipokrat'ın birde kızı vardı ve damadı ünlü bir hekim olan Polybe idi. Kızlar o çağda hekim olamıyorlardı. Birçok erkek torunları O'nun adını (Hipokrat III, Hipokrat IV ve nihayet Hipokrat VII) aldılar ve hepsi de O'nun okulunda hekim oldular.

Hipokrat yaşamının önemli bir bölümünü gezginci olarak geçirmiş - Eski Yunanistan'ı dolaşarak, pek çok hastaları tedavi etmiş ve çok sayıda öğrencilere tıp dersleri vermiştir. Kimi yayınlarda, yaşamın erken döneminde Mısır'a gittiği ve Mısırlı bilgin Imhotep (M.Ö.2980 - 2950)'e atfedilen tıp eserlerini incelediği belirtilmektedir

Hipokrat, uzun yıllar Atina'da yaşamış, Makedonya'ya ve Anadolu'ya geziler yapmış

Makedonya hükümdarı Percidas'ı tedavi etmiştir.

Ünü İran'a kadar yayılmış olup, çağdaş olan Pers hükümdarı Serhas, O'nu zengin armağanlar vaat etmek suretiyle İran'a davet ettiği halde, Hipokrat daveti, ülkesinin düşmanı olduğu için kabul etmemiştir

Hipokrat Trakya'da bulunduğu sırada, çevresindekilerin deli olduğunu sandığı, ünlü Grek filozofu Democritus'u (M.Ö. yaklaşık 470 yaklaşık 380) Abdera'da tanımış ve onun bir deli değil aksine büyük bir düşünür olduğunu söylemiştir . Kimi söylentilere göre O, Democritus'un öğrencisi olmuştur

Hipokrat birçok yerleri gezdikten sonra, Cos adasında, Tıp okulunu kurmuştur ki bu olay, O'nu günümüz tıbbının babası olarak saymamızın gerçek nedenidir.

"Hekimliğin atası" ya da "Tıbbın babası" deyimi, ‘ilk’ hekim için kullanılan bir nitelendirme çağrışımını yapmakta fakat O'nun "ilk" hekim olmadığı bir gerçektir.

Hipokratik Hekimlik

Hipokrat'ın büyük bir hekim olarak etkinlik gösterdiği dönem, ünlü Grek hükümdarı Pericles'in (M.Ö.499-4.29) iktidar dönemine rastlar.

Hipokrat, anatomi ile fizyolojiden pek az şeyler biliyordu. Onun ne bugün kullandığımız termometre, nede stetoskopu vardı. Fakat hiçbir fenni aleti olmamakla beraber fenni usulleri vardı. Yazıları, doğru görüşler, mantıklı muhakemelerle doludur. Hastalığın ceza olarak tanrılar tarafından gönderilmiş olduğuna inanmaya tahammülü yoktu. Her hastalığının fiziksel ve gerçekçi bir açıklaması olduğunu düşünmüştür.

Zatürre ve çocuklardaki sara hastalığının belirtilerini ilk tanımlayan hekimdir. Yine düşünce ve duyguların kalpten değil beyinden kaynaklandığı fikrini ortaya atan ilk hekim Hipokrat'tır.

Hipokrat hastalıkların meydana çıkışında yiyeceklerin, işin, gücün bilhassa iklimlerin etkisini yazmaktadır.

Hipokrat insanı mevsimlere benzetir ki bu, şiirsel bir imge olmayıp doğadaki, tarihteki, insandaki, evrendeki her şeyin doğum, büyüme, olgunlaşma ve ölüm evrelerinden geçmesini anlatmaktadır.

Hipokrat hekimliğinin çok önemli bir ilkesi de şudur: Hastalık yoktur, hasta vardır. Hastalar somuttur ve hastalığın özelliği olan belirtileri hiçbir zaman aynı ölçüde göstermezler.

Hipokrat, tıbbı mitolojik ve dinsel kavramlardan tam anlamıyla arındırarak, gözleme, deneyime ve akılcılığa dayandırarak açıklamasını, "Corpus Hippocraticum’’(Hipokrat koleksiyonu, Hipokrat külliyatı) diye bilinen bir dizi ünlü yapıtta gerçekleştirmiştir. Bunların toplam sayısı, kimi yayında elliyi , kimi yayında yüzü biraz aşkın olarak belirtilmiştir. Bunların tümünün tek bir kişinin yani Hipokrat'ın kaleminden çıktığı hususu, sayıları gibi tartışmalı olmakla birlikte, tümünde O'nun tıpsal bakış açısı, ahlaki değer yargıları bakımından benzerlikler bulunmaktadır.

Corpus Hippocraticum'a dahil edilen yapıtlar, tıp etiğine(medical ethics) verilen önem, hastalığın gidişi üzerinde ısrarla durma, gözlemde açıklık ve doğru saptama, tüm vakaları günlük değişimIeriyIe aynı sistematik içinde kaydetme, hiçbir belirtiye ve hastalığa dinsel hiçbir değer atfetmeyiş, tıp olaylarını tamamen doğal nedenlerle açıklama ve doğanın şifa gücünü vurgulama gibi belirgin ortak özellikleri içermektedir. Aforizmalar'ı başta olmak üzere, O'nun kimi yapıtları, on dokuzuncu yüzyılın başlarına dek, tıp öğretiminde temel ders kitapları arasında sayılmıştır.

En çok dikkat çeken kitaplarından birisi ‘hava, su, beldeler’ kitabıdır. O, hekime, bilmediği bir şehirde sanatını yapmayı arzu ettiği zaman orada en çok esen rüzgarları, içilen suyu, toprağın tabiatını, ahalinin alışkanlıklarının güzelce incelenmesini tavsiye etmektedir. Bu bilgiler sayesinde hekim, en çok hangi hastalıkların hükmünü yürüttüğünü anlayabilecek bu surette sanatını yapmakta büyük bir başarı elde edecektir.

İngiliz hekimi meşhur kalp hastalıkları uzmanı Mackenzie daima şunları söylerdi; hiçbir hekim inanılmaya yaraşan bir inzar kitabı yazmaya kafi gelecek kadar ömür sürmez. Fakat Hipokrat 100 seneden fazla yaşamış bir hekimdir. Hipokrat'ın en büyük eserlerinden biri ‘prognose’ adını taşır.

Ön sözünde bir kısaltmada söyle diyor: ‘Bir hekim için tahmin mükemmel bir iştir. Eğer o mevcut belirtilerden daha sonraları neler ortaya çıkacağını önceden kestirebilirse tedaviyi en tesirli tarzda yapar.’

Hipokrat tedavide pek az ilaç kullanırdı, hastalıklarının gidişini gözetler, kabil oldukça tabiata karışmamak isterdi. O hastalığın çoğunda tabii olarak şifaya bir istidat bulunduğunu tabiat tabibine hekimin yardım etmesini tavsiye ederdi.

Hatta o ‘tabiatımız hastalıklarımızın hekimidir’ sözünü tekrar ederdi. Basit bir perhiz verirdi; ‘onun usulleri’ inceleyebiliriz.

adlı kitabında bunları

En ziyade sevdiği rejim; yulaf çorbası idi, başka bir şey vermezdi. Balı çok beğenirdi. Bir ağrı olduğu zaman sirkeli bal verir, eğer çok susama varsa ballı su verirdi. Hipokrat’ın hekimliği yalnızca iç hastalıkları değil o iyi bir cerrahtı da. İrinleri akıtır, kırıkları yerine koyar, çıkıkları hususi bir masa kullanarak iyi ederdi.

Soğuktan ileri gelen hastalıklar sıcakla tedavi ediliyordu. Ateşli durumda sulu diyet izlenirdi.

Beslenme rejiminde sebzeler, meyveler, özellikle kuru ve yaş incir yenilirdi. Balık ancak sahil bölgelerinde beğenilen bir gıda idi.

Hijyen, Hipokrat hekimliğinde önem verilen bir konu olup, su, vücut temizliğinde önemli yer tutmuştur. Sıcak banyo, ünlü Grek epik ozanı Homer (M.Ö. 9'uncu yüzyıl) zamanından beri kullanılan bir uygulama olup, Hipokrat dönemine kadar kentlerde genel hamamlar çok az sayıda idi fakat sonradan sayıları artmıştır. Daha sonra hamamlar, beden eğitiminin uygulandığı yerler haline gelmiştir. Çoğu kez duş, banyodan sonra yapılırdı.

Eve girerken sokak ayakkabıları çıkarılır ve ayaklar yıkanırdı

Hipokrat Aforizmaları

Hipokrat'ın meşhur aforizmalarından bahsetmedikçe onun hakkında bilgiler tamamlanmış olmaz.

‘’Aforizmalar’’, "Hipokratik koleksiyonu en ünlü yapıtı olup, bizzat Hipokrat'ın yazdığı kitaplardan biridir.

"Aforizmalar" toplam dört yüz on iki aforizmayı içermekte olup, yedi bölüm halinde düzenlenmiş ve her bölümdeki aforizmalar sıra numaralarıyla yazılmıştır. Kitabın bütününün içeriği hakkında gerçekçi ve açık bir fikir verebilmek için, birkaç aforizma örnek olarak bakalım.

     

Hayat kısa sanat uzundur. Fırsat çabuk geçer, tecrübeli tehlikeli hüküm güçtür.

İhtiyarlar açlığa daha kolay, orta yaşlılarla gençler daha az dayanırlar; çocuklar bilhassa normalden ziyade hareketli olanlar tahammül edemezler. Açlık perhizinde hasta yorulmamalıdır.

Umumiyetle yağmurlu mevsimlerde husule gelen hastalıklar şunlar olabilir: uzun süren hummalar, bağırsak nezleleri, epilepsi, anjindir.

Kuru havada verem, göz hastalıkları, hastalıkları, idrar zorluğu, dizanteri görülür.

eklem Tetanosa yakalananlar ya dört günde ölürler veya dört günü atlatırlarsa iyi olurlar.

Gerek uyku gerek uykusuzluk lüzumundan fazla olursa hastalık yapar.

Hipokrat Andı

Hipokrat'ın kitapları içinde hiçbir kısım, "Hipokrat andı" denilen bölümden daha özlü biçimde, Hipokrat hekimliği ahlakını anlatamaz.

Üzerinden 2400 yıl geçmiş olmasına rağmen esaslarının sağlamlığı ile ilk gün olduğu kadar bu günde, yarında aynı değeri sağlayacaktır. Yeminin türlü şekilde; kısa, uzun cümlelerle anlatılmış şekli varsa da biz burada kısa olanını öne aldık.

Tıp hocamı, sayacağım.

anama Varlığımı babama onunla eşdeğerde paylaşacağım; gerekirse Çocuklarını kardeşlerimle bir tutacağım. Onlar hekimliği onun ihtiyaçlarını öğrenmek karşılayacağım.

isterlerse, kendilerine ücretsiz ve yöneteceğim.

karşılıksız Tüm olarak öğreteceğim.

Kuralları, sözlü dersleri ve öğretimin öteki bilgilerini, oğullarıma, hocamın oğullarına, tıp yasasına uygun antla ve yükümlenmeyle bağımlı öğrencilere öğreteceğim. Başka hiç kimseye öğretmeyeceğim. Hastaların bakımını, aklımın ve gücümün yettiğince, onların yararına olarak kötülüklerden ve haksızlıklardan kaçınacağım"

Benden istenmiş vermeyeceğim bulunmayacağım.

vermeyeceğim.

ameliyatını kimseye ve olsa böyle Hiçbir Yaşamımı yapmayacağım; söylemeyeceğim.

bile kalmazsam dileğimin aksi olsun bir kadına Bu kimseye dürüst telkinde düşük ameliyatını ve andımı bu zehir de ilacı temiz geçireceğim; sanatımı böyle yapacağım. Mesane taşı işle uğraşana bırakacağım. Hangi eve girersem gireyim, her türlü kötülükten kaçınacağım. İster özgür, ister köle olsun erkek ve kadınların bedenlerine kötülük yapmaktan sakınacağım. Her eve hastaya iyilik amacıyla gireceğim. Sanatımı yaparken, gördüklerimi ve işittiklerimi, sır saklamayı bir görev sayarak, yerine getirdiğim takdirde, yaşamımda ve mesleğimde mutlu ve yararlı olmak, insanlar arasında saygı görmek Tanrıların bana lütfu olsun. Bu andıma bağlı

Hipokrat andı, günümüzde, yukarıda değindiğimiz nedenlerle, özgün biçimiyle yapılmamaktadır. Çağımızın tüm ülkelerinde benimsenmiş, tek bir hekim andı olmayıp, yemin metinleri, toplumlara ve koşullara göre değişebilmektedir. Hepsi "Hipokrat andı" diye isimlendirilmektedir.

GÜNÜMÜZDEKİ HALİ

"Tıp fakültesinden aldığım bu diplomanın bana kazandırdığı göstereceğime ederim." hak ve ve bilgilerimi yetkileri insanlık kötüye kullanmayacağıma hayatımı insanlık hizmetlerine adayacağıma insan hayatına mutlak surette saygı aleyhine kullanmayacağıma mesleğim dolayısıyla öğrendiğim sırları saklayacağıma hocalarıma ve meslektaşlarıma saygı göstereceğime din, milliyet, cinsiyet, ırk ve parti farklarının görevimle vicdanım arasına girmesine izin vermeyeceğime mesleğimi dürüstlükle ve onurla yapacağıma namusum ve şerefim üzerine yemin

Hipokrat'ın ölümü

Hipokrat, Tesalya'da Larissa kentinde ölmüştür. Ölüm tarihi bilinmemektedir. Ünlü tıp tarihçisi Ch. Singer, O'nun yaşamanın en aktif döneminin M.Ö. yaklaşık 420 yılından başladığını ve ölüm tarihi olarak 359 yılı kabul edilirse O'nun 101 yıl yaşamak suretiyle, büyük bir hekim için uygun düşen uzun bir ömrü olduğunu belirtmektedir

Yetmişi bulan çalışmaları daha sonra kitap haline getirilmiş ve 18.yüzyıla kadar tıpta klasik kitap olarak 2000 yıldan uzun bir süre kullanılmıştır.

Ch.Singer, Hipokrat'ın mitolojik bir kişi olmadığını, çünkü kendisinden daha genç olan çağdaşı ünlü filozof Platon (Eflatun) (M.Ö.

yaklaşık 427 -yaklaşık 347) tarafından saygıyla anıldığını belirtmektedir Gerçekten Platon, Protagoras "Asklepiados isimli eserinde, soyundan, Koslu Hipokrat'ı, hekim Hippokrates" diyerek anmakta ve hekimlikteki üstün yeteneğini dolaylı olarak anlatmaktadır.

Platon, Protagoras isimli yapıtından ayrı olarak Phaedrus isimli diyalogunda da O'nu saygıyla anmıştır .Platon'un, O'nun genç bir çağdaşı olduğu dikkate alınırsa, Hipokrat'ın adını neden daha sıklıkla anmadığına, özellikle fizyoloji konularını ilgilendiren Timaeus adlı yapıtında adını anmayışına şaşılabilirse de asıl ilginç olan şudur ki Platon'un diyaloglarında, bugün "Hipokratik koleksiyon" adı altında toplanan eserlerin etkisi belirgin olan birtakım bölümler vardır

Aristo (M.Ö.

384 322) da Hipokrat'ı, yapıtlarından sadece "Politika" da bir kez anmış olmakla birlikte, "Hipokratik kolleksiyon" ile Aristo'nun yapıtları arasında, özellikle Aristo'nun "Historia Animalium’’ isimli kitabı arasında içerik bakımından benzerlikler bulunmaktadır

İnsan sevgisinin olduğu yerde, tıp sanatına sevgi de vardır Hipokrat

Kaynakça:

Halk sağlığı Prof. Dr. Münevver BERTEN Doç. Dr. Çağatay GÜLER ANKARA 1997 / Güneş kitap evi

Ankara üniversitesi tıp fakültesi mecmuası Cilt 50, Sayı 2, 1997

Çağlar boyunca toplum sağlık ve çevre Nevzat EREN ANKARA 1996/ Gelişim dizgi yayın evi

Kısa tıp tarihi Doç. Dr. Ayşegül DEMİRHAN Bursa üniversitesi Tıp Fak. Tıp tarihi ve dentoloji bilim dalı öğretim üyesi ANKARA 1997/ Güneş kitap evi

Genel tip tarihi 1 Ankara üniversitesi. Tıp fak. Feridun Nafiz UZLUK Ankara tip fak. Tıp tarihi enstitüsü profesörü 1958

  232064 SİNEM KARA 232066 YEŞİM ALTIPARMAK