Cumhuriyet Döneminin Başlangıcında Kent

Download Report

Transcript Cumhuriyet Döneminin Başlangıcında Kent

2. hafta: Cumhuriyet
Döneminin Başlangıcında
Kent Yönetimi ve Hukuku
Kentsel Hukuk Dersi
Doç. Dr. Pınar Özden
Bahçeşehir Üniversitesi
• Kemalizm, modernite projesinin bir
parçası olan ulus-devleti oluşturma
görevini üstleniyor.
• Orta sınıf kentsel gelişimin somut
aktörü.
• Kente ilişkin devlet politikalarından,
kentsel değerler ve ideolojiye kadar
kentsel gelişmeyi ilgilendiren hemen
her alanda orta sınıfın hegemonyası
izleniyor.
Ulus-devletleşme sürecinin iki
ayağı
• Merkezileşmiş bir devlet yapısı
• Ulusal düzeyde düşlenmiş bir
topluluğun tek bir kimlik etrafında
yaratılması
• Osmanlı toplumunun son döneminde bu
yönde eğilimler bulunmakla birlikte,
bunların hayata geçirilmesi Cumuriyet
dönemine kalıyor.
• Bütün merkezileşmiş yapısına rağmen,
Osmanlı devlet aygıtı yerel birimlerde
gelişkin ve kurumsallaşmış bir örgüt
örüntüsüne sahip değildi.
• Ulus devletin oluşumunun ön koşulu olan
ulusal birliğin ve kimliğin yaratılması, bu tür
bir yapının kurumsal anlamda da
kurulmasını gerektiriyordu. Bu nedenle
Osmanlı yönetim sisteminde eksik olan,
belli derecede bir denetimin kurulması,
yeni rejimin önündeki önemli işlerden
biriydi.
• Osmanlı toplumunun karmaşık etnik
yapısına karşın, toplumun tek bir Türk
kimliği altında örgütlenmesi bir diğer
önemli görevdi.
• Ulusal düzeyde, ulus-devlet oluşturulmasının
en önemli mekansal öğesi, bir Anavatan
düşüncesidir.
• Bu düşünce, Osmanlı toplumunun yayılmacı
doğasına aykırı olduğu için bu dönemde belli
bir toprak parçası üzerine yapılmış bir
anavatan vurgusu yoktu.
• Bu stratejinin aksine, Anadolu, Cumhuriyet
döneminde ulus oluşturulması sürecinde Türk
ulusunun anavatanı olarak önemli rol oynadı.
• Anadolu’yu temsil eden Ankara’nın yüzlerce
yıllık Osmanlı geleneğini temsil eden İstanbul
karşısında bütün olumsuzluklara karşı tercih
edilmesinde bu tür bir kimlik oluşturma
kaygısının önemli rolü vardı.
Ulus-devlet oluşturma stratejisinin
izlerini dönemin sosyo-mekansal
politikalarının üç alanında
gözlemlenebilir:
•
•
•
Başkentin İstanbul’a karşı önemli bir
gelişme odağı durumuna gelen
Ankara’ya aktarılması ve bir dizi bölgesel
yönetim merkezlerinin yaratılması
Kamu İktisadi Teşebbüslerinin yerseçim
kararları
Anadolu’ya görece önem veren bir
ulaşım ağının yaratılması
Başkentin İstanbul’a karşı önemli bir gelişme
odağı durumuna gelen Ankara’ya
aktarılması ve bir dizi bölgesel yönetim
merkezlerinin yaratılması
• Anadolu’nun ortasında seçilen bir başkent,
yeni ulus-devletin mekansal mantığını da
yansıtmaktadır. Bu seçim, Kemalist proje
için, ulusal birliğin, merkezileşmenin ve
belli bir kimlik etrafında homojen bir
toplumsal yapı yaratmanın mekansal bir
ifadesidir.
http://www.iyi-resimler.com/
www.guzelresim.info/resim/2011-Eski-Ankara-Re...
http://www.google.com.tr/imgres?imgurl=
http://lh4.ggpht.com/muzokuzeytepe/
Kamu İktisadi Teşebbüslerinin
yerseçim kararları
• Devletin ekonomik yatırımlara yön verdiği devletçilik
yıllarında Anadolu’ya ağırlık veren strateji, kamu
yatırımlarının yerseçim karaları ile de desteklenmiş,
yapılan yatırımlar Anadolu’ya olabildiğince homojen
dağıtılmıştır. Devlet girişimlerinin kurulduğu Nazilli,
Kırıkkale, Ereğli gibi küçük kentler, Bu dönemin en
hızlı büyüyen kentleri olmuştur. Bu politikaların önemli
bir sonucu olarak, nüfusun ülkesel ölçekte daha
dengeli hale geldiği söylenebilir. Bu tür ekonomik
yatırımların yapıldığı alanlar başta olmak üzere,
ulaşım ağının Anadolu’nun uç noktalarına doğru
yayılması, ulusal bütünleşme ve kontrol sağlama
açısından önemli bir başka mekansal politikadır.
Cumhuriyet Döneminin İlk Saanyi Yapılarından
Sümerbank Merinos
Yünlü Sanayi Dokuma Fabrikası
http://www.arkitera.com/h11752-tarihe-saygili-bir-kentsel-donusum-projesiornegi-merinos-kultur-parki.html
Kayseri Tayyare Fabrikası Açılış Töreni
Recep Peker ve eşi, Refik Koraltan, Belediye Reisi İbrahim Safa Bey
ve halk birlikte, 1933
http://www.kayserim.net/bilgid.asp?id=139
Nazilli Sümerbank Basma
Fabrikası
Dokuma Bölümü İşçileri
http://www.flickr.com/photos/8490117
http://www.minibilisim.com/
http://kentvedemiryolu.com/icerik.php?id=635
http://www.odatv.com/images/
habericifotosusinan.jpg
G.Mungan yavuztürk arşivi
Karabük demir çelik fabrikası 1946
http://www.google.com.tr/imgres?
Anadolu’ya görece önem veren bir
ulaşım ağının yaratılması
• Bu tür ekonomik yatırımların yapıldığı
alanlar başta olmak üzere, ulaşım
ağının Anadolu’nun uç noktalarına
doğru yayılması, ulusal bütünleşme
ve kontrol sağlama açısından önemli
bir başka mekansal politikadır.
http://www.google.com.tr/imgres?
• Demiryolları ve onlara özgü örüntüler
(istasyon caddeleri ve yapıları),
İstasyon Caddeleri, İstasyon Binaları
rasyonel Cumhuriyet
modernleşmesinin önemli
göstergelerindendir.
• Demiryolları, 1930’ların Cumhuriyet
Türkiye’sinde temel bir öneme sahiptir.
• Bunlar, gayrimüslim ve yabancı sermaye
ağırlıklı sanayi, ticaret etkinliklerini ulusal
ve bağımsız kılma yolunda benimsenen
akılcı ulaşım politikalarının ve ülkeyi
“demirağlarla örme” hedefinin sembolüdür.
• Bölgeleri en kısa yollardan ve dönemin en
hızlı teknolojisiyle birbirine bağlayan,
sanayi mekânlarına hammadde, liman
kentlerine ihraç edilecek tarım ürünlerini
taşıyan demiryolları rasyonel ve erişilebilir
bir yaşam kurmanın asal mekanizmasıdır.
• Demiryolları aracılığıyla geliştirilen
toplu yolcu taşımacılığı ve istasyon
binaları da Cumhuriyet yönetiminin
geliştirmek istediği kolektif yaşama
ciddi katkılarda bulunmuştur.
• İstasyon binaları, kolektif kullanımı esas
alan ve yeni gündelik pratikler yaratan
(işe trenle gitme, tren saatine yetişme,
toplanma, bekleme, bekleme sırasında
yeni insani ilişkiler geliştirme, vb.) bir
kamusallığı ülke genelinde
yaygınlaştırır.
• İstasyon binalarının üzerinde yer aldığı
“istasyon caddeleri” ise, kent içinde
merkezî konumdadır. Bulvar-meydandevlet yapıları dizgesi içinde meydana
bağlanan istasyon caddeleri (ana ya da
ikincil bulvar), hem yeni modern kent
yaşamını rasyonalize eder, hem de
kentlilerin sosyalleşmek için “piyasa
yaptığı” etkin kolektif mekânlar haline
gelir.
Kayseri tren yolu hattının başvekil İsmet Paşa tarafından
açılışı (Nihat Karakaya’dan)
1927
http://www.kayserim.net/bilgid.asp?id=139
Yeni İnşa Edilen İstasyon Otel ve
Lokanta Pastahanesi Asri konfor,
banyolar, yemek ve nefis
pastalarla Açılmıştır! İstasyonu teşrif
buyuran zevat-ı kiram veMuhterem
AilelereSalonumuz Küşadedir.
Hakimiyet-i Milliye,31 kanunusani
1927
http://kentvedemiryolu.com/icerik.php?id=413
Ankara Garı 1940 lı yıllar yolcu uğurlama
http://kentvedemiryolu.com/icerik.php?id=413
"Bakanlar, diplomatlar, seçkin insanlar hep trenle
gidip geldikleri için Ankara Garı akşamları tren
saatlerinde teşyi etmeye (uğurlamaya) gelenlerle
kokteyl kadar kalabalık ve hareketli olurdu.“
Altemur Kılıç
• Yeni ulus-devletin toprağında bütünleşmeyi
ve denetimi sağlama arayışında Kemalist
rejimin çabaları ulusal ve bölgesel düzeyle
sınırlı kalmamış, benzer politikalar, özellikle
devletçi dönemde kentsel düzeyde de
uygulamaya sokulmaya çalışılmıştır.
• Kemalist projenin kentsel ayağında modern
ve Batılı kentler yaratma isteği, çarpıcı
olarak belirginleşmektedir. Burada modern
kent, aynı zamanda ulus-devletin inşasının
temel taşı olarak kurgulanmaktadır.
• Kentlerin gelişimine planlama
çerçevesinde yön verilirken, yalnızca
modern kent değil, aynı zamanda
siyasal otoritenin, üzerinde belli bir
kontrol kurduğu bir kent yaratma
kaygısı da hakimdir.
• Ulus devletin merkezileşme ile yakın ilişkisi
dikkate alınırsa, Kemalist rejimin kentler
üzerindeki denetimi koruma kaygısı kolaylıkla
anlaşılacaktır.
• Aynı kaygıyla, belediyeler siyasal olmayan
hizmet kuruluşları olarak tanımlanırken, merkezi
yönetim tarafından atanan valiler, kentlerde bir
ikinci yönetsel birim olarak, merkezin bu birimler
üzerindeki denetimi sağlama işlevlerine devam
etmektedirler.
• Kısacası ilk Cumhuriyet yıllarındaki politikalar,
kent yönetimi kurgusu ekonomik ve teknik
anlamda güçlü, siyasal anlamda bağımlı bir yapı
öngörmüştür.
• Devletçi dönem, planlama alanında da
önemli ölçüde etkinliğe şahit olmuştur.
İlk yılların en önemli planlama deneyimi
Ankara’nın başkent oluşuna yöneliktir.
• 2. aşama savaş sırasında tahrip olan
birkaç kenti hedeflerken, izleyen yıllar,
devletçi dönemin planlı kalkınma
yaklaşımına uygun olarak planlama
uygulamalarının diğer kentlere de
yaygınlaştırılmasına şahit oldu.
• İmar planlarının hazırlanması ve
uygulanması, 1930 sayılı yasada
belediyelerin zorunlu görevleri arasında
gösterilmiş, nüfusu 2000’in üzerinde
olan her yerleşim için bir imar planı
hazırlanması zorunluluğu getirilmiştir.
• Bu dönem politikaları ulusal ve bölgesel
ölçekte oldukça önemli yol almıştır.
• Buna karşılık, kentsel düzeye inildiğinde
sözkonusu politikaların hedeflerine
ulaşma başarısı azalmıştır.
• Bir siyasal başarı olarak kabul edilecek
olan, başkentin İstanbul’dan Ankara’ya
taşınmasına paralel olarak, kentin inşası
kendi başına bir siyasal proje haline
gelmiştir.
• Ancak bu proje, giderek artan parasal
sıkıntılar ve siyasal dengelerin değişimi
nedeniyle, başlangıç hedefinden farklı
noktalara gelmiştir. Öyle ki, projenin
öncülerinin bile yabancılaştığı bir
aşamaya gelinmiş, planlı ve modern bir
kent yaratma ideali büyük ölçüde
terkedilmiştir.
• Bu tür sorunlar diğer kentlere ilişkin
politikalarda da kendini göstermiştir.
Ekonomik anlamda güçlü bir belediye
anlayışı bu dönemde uygulamaya
konulmamıştır.
• 1930 tarihli yasayla birlikte belediyeler
birçok kentsel hizmetin sağlanmasından
sorumlu tutulmuşlar, buna rağmen mali
kaynak ve personel yetersizliği nedeniyle
çok temel görevlerini bile yerine getiemez
olmuşlardır.
•
• Kaynak sıkıntısı nedeniyle bir çok
kapsamlı uygulamadan tamamen
vazgeçilmiş, ya da bunların kapsamı
daraltılmıştır.
• Örneğin imar planı yapılması için
gerekli 2000 nüfus kriteri kaldırılarak,
nüfusu 20000’in üzerinde olan
yerleşmeler için imar planı yapma
zorunluluğu getirilmiştir.
• 1930’lu yılların başından itibaren devlet
bir ekonomik aktör olarak yatırımlara
yön vermiş, kaynakların ülkesel ve
mekansal dağılımını belirlemede güçlü
politikalar izlenmiştir.
• Ancak kaynakların, siyasi dengelerin de
etkisiyle sanayiye aktığı bu dönemde,
kentlere kaynak aktarmada cimri
davranılmıştır.
• Planlamanın ve düzenleme araçlarının
etkisizliği, kentsel mülkiyet rejiminin
çok parçalı yapısı ile biraraya
geldiğinde, kentsel düzey, küçük ve çok
sayıda aktörün yer aldığı bir sahneye
dönüşmüş, planlama ve benzeri
uygulamalar ciddi muhalefetle
karşılanmıştır.
• Bu nedenle, devletin kendi yaptığı
tercihlerin de etkisiyle, ülkesel ölçekte
mekansal işbölümünü belirlemedeki
görece güçlülüğe karşın, aynı sürekliliği
kentsel düzeyde gösterememiş, orta
sınıfların bireysel düzeydeki çıkarlarını
da içerecek biçimde, küçük ölçekli
çıkarlar, kentsel gelişmeye yön vermeye
başlamıştır.
• Cumhuriyetin kuruluş yıllarında, bir
yandan Tanzimat’ta ortaya konan katı
merkeziyetçi yönetim anlayışı sürerken,
bir yandan da önemli belediyecilik ve
imar sorunlarıyla karşı karşıya
kalınmıştır. Bu sorunlara aranan
çözümler ve uygulamalar, Cumhuriyetin
belediyecilik anlayışının gelişmesinde
önemli rol oynamıştır.
1.Dünya Savaşı sonrasında Osmanlı
İmparatorluğu’nun yıkıntıları üzerine
kurulan T.C., savaş sonrası iki
belediyecilik sorunuyla karşılaşmıştır:
1- Savaşta tahrip olan Batı Anadolu
kentlerinin savaş sonrası koşulları
uydurulma çabaları
2- Ankara’nın başkent olmasıyla ortaya
çıkan kentleşme sorunları
• Savaş sonrası Kütahya, Eskişehir,
Afyon, İzmir gibi Batı Anadolu kentleri
gerek savaş nedeniyle, gerekse nüfus
mübadelesi sonucu değişen kentsel
düzenlemelerle Cumhuriyet
yönetimlerini önemli ölçüde meşgul
etmiştir. Aynı şekilde, Ankara’nın
1923’te başkent oluşuyla birlikte
başlayan yoğun imar etkinlikleri, kentin
baştan başa yenilenmesi, yönetimin en
önemli uğraş alanları arasındadır.
Cumhuriyet yönetimleri, kuruluş yıllarında
belediye sorunlarına yaklaşırken bazı
sorunlarla karşılaşmışlardır:
• Belediyelerin önemli altyapı eksiklikleri,
• Nüfus artışı ve kentleşme hızının çok düşük
oluşu temel iki sorundur.
• Sağlık koşullarının yetersizliği ve çarpık
kentleşme, kırdan kopuşun başlamamış
olması düşük nüfus artışının
nedenlerindendir. Nüfus düşüklüğü ve
bunun yaratabileceği olumsuzlukları
gidermek üzere, nüfusun hızla artırılması
politikası benimsenmiş, belediyelerin
programlarında sağlık ölçütü öne çıkmıştır.
2. Dünya Savaşı sonrası, Cumhuriyet
yönetimlerinin modern bir mekan
örüntüsü yaratma çabasına asıl darbe,
büyük kitleler halinde kırdan kopup
kente göçen yoksul kitlelerden geldi.
Halihazırda kent mekanında otorite
kurmakta zorlanan devlet, hızla
kentleşen kır yoksullarının artan
taleplerini karşılayamayınca, kentsel
alanı biraz daha terk ederek, kendini
ulusal düzeyde sınırlayan bir stratejiye
yöneldi.
• Yeni bir ulus devletin doğmasına
kaynaklık eden Cumhuriyet rejimi ile
modernleşme projesi doğrudan devlet
eliyle uygulamaya sokuldu.
• Genç Cumhuriyetin devlet eliyle
yürütülen modernleşme projesi,
Türkiye’nin hemen her kentinde,
kamusal mekânda karşılığını buluyordu.
• Cumhuriyet döneminde (1923-50 arası)
çok sayıda öncü kamusal mekân modeli
geliştirildi.
• Osmanlı’dan liman kentlerinde gelişen sınırlı bir
dönüşüm ve planlama birikimi devralan Cumhuriyet
(1), modernist kent planlamayı 1930’lu yıllarda hızla
yaşama geçirdi.
• Görece çok merkezli,
• Fonksiyonları mahalle ölçeğinde alanlayan,
• Organik, sürprizli, geleneksel örüntü biçimini büyük
ölçüde tasfiye eden
• Büyük, tekil merkezler oluşturan,
• Fonksiyonel alanlama mantığını benimseyen, sürprize
yer bırakmayan, her noktası benzer özellikler taşıyan,
• Bu anlamda homojen bir parselasyon düzenine dayalı,
• Parsellerin tekrarı nedeniyle genellenebilir, dik açılı
geometrilere oturtulan yeni rasyonel modernist kent
planlama yaklaşımı getirildi.
• Cumhuriyetin modernleşme projesinde
ilginç gerilimlerden biri,
sanayileşmenin eşitsizlikçi yüzü ile
modernleşme projesinin yurttaşlara
ilişkin eşitlikçi yaklaşımıdır. Uzlaşma
sağlamak için “Halkçılık” ilkesi ön
planda tutulmuştur. Dayanışmacılık
anlayışıyla ekonomik sınıflar arasında
çıkar çatışmasının olmadığı
savunulmuş, köy ve kent arasındaki
farklılıkları da köylüyü ve köycülük
akımını yücelterek çözülmeye
çalışılmıştır.
• Eleştiriler modernleşmeyi benimseyen
ve modernleşme aracını el üstünde
tutan kesimlerden gelmiştir.
• Hazırlanan planların uygulanmaması,
• Kentsel arsa rantları denetim altına
alınmadan modernleşme projesinin
uygulanmaya çalışılması,
• Yerel yönetimlerin güçsüzlüğünün
yarattığı modernleşme açığı
• Kent planlamasının geçmişi ortadan
kaldırdığı gibi konulara tepki olarak
yapılmıştır.
• Modernist planlama, birçok kente hızla
giriş yapsa da en keskin örnekleme
alanını başkent Ankara’da yaratır.
• Ankara’nın yeni imar çalışmaları
bağlamında ilk plan 1924-25 tarihlerinde
Carl Christopher Lörcher tarafından
geliştirilir, 1930’ların başlarında ise ilk
planın izlerini, kararlarını etkin biçimde
kullanan Alman Herman Jansen
tarafından yeni bir planlama çalışması
gerçekleştirilir.
Lörcher Planı 1924
http://www.arkitera.com/h56097-gecmisin-modern-mimarligi---8-ankara-1.html
Herman Jansen Planı 1932
Kızılay Parkı ve Güvenpark
1930’lar
http://www.msxlabs.org/forum/resimlerle-fotograflarla-t
urkiye/164601-gecmisten-bugune-ankara-fotograflari.html
Kıra Yönelik Çalışmalar:
• Köy Planlamaları: 1940’lı yıllarda
geliştirilen köy planlamaları kolektif
mekân kullanımını alabildiğine önemser,
rasyonel bir köy yaşamı önerir ve devletin
“tarımı sanayileştirme” politikalarını
yaşama geçirme yolunda yönetim erki
tarafından belirlenmiş oldukça ayrıntılı
mekânsal yapılanmalar geliştirir.
• İdeal Cumhuriyet Köyü: Okul, halk
odası, köy konağı, okuma odası,
konferans salonu, otel, köy gazinosu,
tarımbaşı, hayvan sağlık korucusu, el
işleri müzesi, cami, revir, kooperatif,
köy dükkanları, damızlık ahır, mandra,
fenni ağıl, taş/tuğla ocakları ve
pazaryeri gibi üniteleri kapsayan bu
birimler, köy evleriyle birlikte, merkezî
bir meydana çıkan ışınsal yolların
arasında kalan alanlarda
konumlandırılır.
• Biçimlenişi itibariyle İdeal Cumhuriyet
Köyü, 19. yüzyılın sonlarında İngiltere’de
geliştirilen, kentleri nüfusları
sınırlandırılan ve yeşil doku içine
gömülen dairesel diyagramlar içinde
örgütleyen “Bahçe Şehir” önerileri ile
ciddi benzerlikler taşır.
• 1973’te Cumhuriyetin 50. yılı kutlamaları
çerçevesinde pilot köylerde
uygulanması için yeniden gündeme
getirilmiştir.
Yasal Gelişmeler
• Cumhuriyet’in ilanından sonra Birinci
Meclis’in dağılması ve yapılan seçimlerle
İkinci Meclis’in oluşturulmasıyla birlikte,
belediyelere ilişkin yoğun bir yasal
düzenleme sürecine girilmiştir. Bir kısım
yasalar tüm belediyeleri ilgilendirirken,
bir kısmı salt Ankara’ya yönelik olmuştur.
• 26 Şubat 1924’te 423 sayılı Belediye Vergi
ve Resimleri Kanun çıkmıştır. Bu kanun
belediyeleri mali açıdan güçlendirirken,
aynı zamanda mali hesaplarını da düzen
altına almak istemiştir.
• Cumhuriyet rejiminin belediyecilik
konusundaki en önemli
düzenlemelerinden biri 16 Nisan 1924
tarihli e 486 sayılı Umur-u Belediyeye
Müteallik Ahkam-ı Ceza Kanunu’dur.
Bu yasayla belediyelere ceza verme
yetkisi tanınmıştır. Böylece esnaf
üzerindeki denetim artmıştır.
• 1 Mart 1926 tarihli ve 765 sayılı beledi
suçlarla ilgili kanun, bu yetkiyi daha da
güçlendirmiştir.
• 18 Mart 1924 tarihli ve 442 sayılı Köy Kanunu,
nüfusu 2000’e kadar olan yerlerin köy sayılacağını
belirterek, belediye kurulacak yerlerin 2000’in
üzerinde nüfusa sahip olacağına açıklık
getirmiştir.
• 1882 tarihli Ebniye Kanunu’nda 22 Nisan 1925’te
değişiklik yapılmıştır.
• 10 Mayıs 1926’da 831 sayılı Sular Kanunu ile kent
ve kasabalardaki genel su ihtiyacının sağlanması
görevi belediyelere bırakılmıştır.
• Osmanlı döneminde vakıfların elinde olan sosyal
yardım işleri de belediyelere verilmiştir. Özellikle
1923-1930 döneminde belirtilen yasalara rağmen
belediyecilik konusunda yapılanlar dağınık ve
yüzeysel kalmıştır.
1930 tarihli, 1580 sayılı Belediye
Yasası’nın temel ilkeleri:
•
Belediyeler Arası Eşitlik İlkesi:
Belediye Yasası gerek Tanzimat
döneminden gelen çeşitli yerel
düzenlemeleri, gerekse kuruluş
yıllarındaki yasal çeşitliliği ortadan
kaldırarak, belediyeler arasında
kuruluş, hemşehrilik, hukuk, seçim,
üst makamların denetimi, gelir
kaynakları, yetki ve görev
bakımlarından eşitlik ilkesi getirmiştir.
Böylelikle her belediyeye eşit gelişme
fırsatı verilmiştir.
• Belediyelerin İcraatlerinde Serbest
Bırakılması:
Yasalara aykırı olmamak koşuluyla,
yerel eğilim ve ihtiyaçların ortaya
çıkardığı ve zorunlu kıldığı her türlü
imar ve gelişme kararlarını almak ve
uygulama konusunda, bireylerin
yararlanmış oldukları iş ve çalışma
özgürlüğünden belediyelerin de
yararlanabilmesi öngörülmüştür. Yerel
özeklik açısından önemli bir maddedir.
•
Belediyelerin Üzerinde Güçlü Bir
Merkezi Yönetim Denetimi:
Belediye işlerinde, yasaları bütünüyle
uygulamak ve belediyelerin yasaya
aykırı uygulamalarını hızla önleyip
durdurmak amacıyla, koşulları ayrıntılı
olarak saptanmış güçlü bir denetim
mekanizması oluşturmak
amaçlanmaktadır.
•
Tek Dereceli Seçim ve Halkın Etkin
Denetimi:
Yasanın yerel demokrasiyi
yaygınlaştırmaya yönelik ilkesidir.
Tek dereceli seçim ve 18 yaşını
aşanlara oy hakkı verilerek katılım
yaygınlaştırılmıştır.
•
Belediye Hizmet Alanlarının
Genişletilmesi:
Özellikle yerel altyapıya önem verilmiştir.
Zamanın değişen şartlarına uyum
sağlayabilecek esneklik yasayla
verilmiştir. Bu nitelik, yasayı uzun
ömürlü kılacak faktörlerin başında yer
almıştır. Belediye hizmetlerinin
kapsamının belirlenmesinde benimsenen
bir diğer tutum, belediye gelir ve
büyüklüğüne bağlı olarak, belediye
hizmetlerinin zorunlu ve ihtiyari olarak
farklılaştırılmasıdır.
1948 5218 sayılı Ankara’ya
Özel İlk Gecekondu Yasası
•
•
•
•
•
•
Altındağ
Atıfbey
Yenidoğan
Balkiraz
Mamak
Seyranbağları
•
•
•
•
•
•
İncesu
Topraklık
Dikmen
Karabiber Çiftliği
Çerçi Deresi
Etlik’in bir bölümü
650 ha gecekondu alanı
yasallaşmıştır