Transcript indir
19. YÜZYILDA AVRUPA-II
Yrd. Doç. Dr. Yüksel Nizamoğlu
Siyasi Tarih 1
İtalyan ve Alman Siyasi Birliklerinin
Kurulması
Fransız Devrimi’nin Avrupa’ya uzun dönemde temel bir
sonucu, kendi bağımsız devletini kurmanın yararlarını uluslara
göstermesiydi. XIX. yüzyılın ilk yarısının önemli olaylarından
sonra yüzyılın ikinci yarısına girildiğinde önce İtalya’da ve
hemen sonra da Almanya’da ulus devletler kuruldu.
Daha önce Avusturya İmparatorluğu 1867 yılında “AvusturyaMacaristan İmparatorluğu” adı altında ikili bir monarşiye
dönüşmüş, Osmanlı Devleti’nin parçalanması süreci hızlanıp
ulus devletler ortaya çıkmış; öte yandan, ABD’de federal
otorite güçlenmiş ve Japonya’daki ulusal uyanış ortaya
çıkmıştır.
YÜKSEL NİZAMOĞLU
2
İtalyan ve Alman Siyasi Birliklerinin
Kurulması
1860’dan önceki dönemlerde “ulus devlet” tanımına uyan,
yani aynı dile, aynı topluma mensubiyet duygusu etrafında
birleşmiş sadece iki büyük devlet vardı: Fransa ve bir ölçüde
de İngiltere.
Bu devletlerin ulusal niteliklerine kavuşmaları adeta
kendiliğinden oluştuğu halde, hem İtalya’nın hem de
Almanya'nın ulus devletlerini oluşturmaları ancak bazı savaşlar
sonucunda gerçekleştirilebilmiştir.
İtalyan ve Alman birliklerinin gerçekleştirilebilmesi, her ikisi
için de Avusturya’yla savaşmaları, Rusya'yı ise hiç değilse
geçici olarak etkisiz bırakmayı gerektiriyordu. İtalyan Birliği'ne
giden süreçte Kırım Savaşı da etkili olmuştur.
YÜKSEL NİZAMOĞLU
3
İtalyan ve Alman Siyasi Birliklerinin
Kurulması
1853 yılında Osmanlı Devleti’yle Rusya arasında çıkan Kırım
Savaşı’na İngiltere ve Fransa Bâb-ı Âli’nin yanında katılınca
uzun barış dönemi bozuldu. Kırım Savaşı’nın, o dönemin
uluslararası ilişkileri açısından önemi, gerek Avusturya’yı,
gerek Rusya’yı zayıflatması oldu. Uzun yıllardan sonra,
İngiltere ve Fransa Doğu Akdeniz’deki Rus tehlikesine karşı ilk
defa müttefik olarak savaştılar.
1815 düzenlemesinin en koyu savunucusu olup özellikle ulusal
nitelikli değişikliklere birlikte karşı çıkan Avusturya ve
Rusya'nın zayıflaması, İtalyan ve Alman birliğinin kurulmasına
giden süreci hızlandırdı.
YÜKSEL NİZAMOĞLU
4
İtalyan Birliğinin Kurulması
Bu gelişmelerden ilk yararlanan ülke İtalya oldu. İtalya yarımadasındaki
küçük krallıklardan Piyemonte, Kırım Savaşı’na asker yolladı ve daha
sonra da 1856 Paris Kongresi’nde sorunlarını dile getirme fırsatı elde
etti.
1859’da Fransa’yla anlaşıp birlikte Avusturya’ya karşı savaş açtı.
Avusturya’yı yenilgiye uğratan İtalya yarımadasındaki küçük devletler,
birer birer Piyemonte’ye katılmaya başladılar. 1860 yılında ilk büyük
İtalyan Parlamentosu Torino kentinde toplandı.
Fransa, güneyinde fazla güçlü bir İtalya’nın yer almasından kaygı
duymaya başladı. Yine de bu oldu-bitti üzerine Fransa, Piyemonte’nin
genişlemesini kabul etmekten başka çıkar yol bulunmadığını gördü.
Kaldı ki, özellikle İngiltere, Avrupa’ya yeni bir denge unsuru
kazandırabilecek olan İtalyan ulusal birliğine giden gelişmeleri iyi
karşıladı.
YÜKSEL NİZAMOĞLU
5
İtalyan Birliğinin Kurulması
Piyemonteli milliyetçilerden Garibaldi “Kırmızı Gömlekliler” adını
alan silahlı bir taraftar topluluğuyla güney İtalya'ya doğru
yürüyüp, Piyemonte’ye katılmamış olan iki güney devletini de
Birliğe dahil etti. Buralarda daha sonra plebisit de yapılmış ve
sonuçları katılma yönünde olmuştur.
Böylece, 1861 yılına gelindiğinde Avusturya'nın elinde bulunan
Venedik ile Fransız askerlerince korunan Roma dışında bütün
İtalya birleşti ve ortak parlamentosunu kurdu. İtalya Krallığı
resmen ilan edilerek, Piyemonte Kralı Victor Emmanuel İtalya
Kralı unvanını aldı. Böylece İtalyan Ulusal birliği gerçekleştirildi.
Roma ve Venedik de 10 yıl içerisinde İtalyan birliğine katıldı.
YÜKSEL NİZAMOĞLU
6
Alman Birliğinin Kurulması
Almanya’da “devlet” fikrinin gelişmesinde, düşünür Hegel’in (17701831) önemli bir yeri vardır. Hegel, herhangi bir halkın hürriyet,
düzen ve onura sahip olabilmek için kendi bağımsız devletini elde
etmesi gerektiğini savunuyordu. Hegel, yüce devlet fikrini işliyordu.
Hegel’in düşüncesinde, değişme “diyalektik” bir öze sahipti. Yani
zıtlıklar, oluşumun temelini oluşturuyordu. “Tez” ile “anti-tez”in
çatışmasından yeni bir “sentez” doğacaktı. Bu düşüncenin Alman
Ulusal Birliği fikrine uygulanması ise şöyleydi: Almanya'nın
dağınıklığı (tez), birlik fikrini ortaya çıkarmakta (anti-tez), bu ise
Alman Ulusal Devleti’ne (sentez) giden yolu açmaktaydı.
Hegel’le tarih bilimi felsefi bir nitelik kazanmakta ve önemi
artmaktaydı. Almanya, bu dönemde tarih araştırmalarının
merkezi oldu.
YÜKSEL NİZAMOĞLU
7
Alman Birliğinin Kurulması
Alman tarihçilerinin en önde gelenlerinden Leopold von Ranke (17951886), Avrupa’daki bağımsız ülkelerin tek bir devletin egemenliğine
daima karşı koyduklarını belirterek Almanların Fransızlardan farklı bir
kültürel ve siyasal sistem kurmalarının “Tanrı buyruğu” olduğunu
savunuyordu. Bu dönemde Alman milliyetçi düşüncesi, Fransa'nın
etkisine başkaldırıyordu.
Alman düşüncesi büyük ölçüde Fransız Aydınlanma Çağı ile Fransız
Devrimi’ni eleştirmek temeli üzerinde oturuyordu.
1850’lerden itibaren Almanya topraklarında büyük bir iktisadi kalkınma
sağlanmış, Avusturya dışındaki Alman devletleri arasında oluşturulan
gümrük birliği bu gelişmeyi daha da hızlandırdı. Bu da, elbette
Almanya’da hem Burjuvazi’nin hem de işçi sınıfının büyümesi demekti.
Yani, 1789 Fransız Devrimi’nde görüldüğü gibi, millî egemenliği
gerçekleştirecek sosyal güçler kuvvetlenmekteydi.
YÜKSEL NİZAMOĞLU
8
Alman Birliğinin Kurulması
Avrupa’daki “büyük devletlerin en küçüğü” olan Prusya'nın
önderliğinde birliğe doğru gelişme hızla devam etti. Prusya,
askerî geleneğine uygun biçimde bir yandan ordusunu
güçlendirirken, öte yandan diplomasiden de yararlanarak
sınırlarını genişletti.
Alman Birliği'nin mimarı Otto von Bismarck olmuştur.
Bismarck’ta Alman Birliği'nin kurulması fikri, Prusya'nın
güçlendirilmesi düşüncesinin uzantısı olarak yavaş yavaş
gelişti. Prusya'nın güçlenmesinin Alman Birliği'yle ilgili
olduğunu görmesi ve Alman milliyetçilerinin de bunu
gerçekleştirmenin kaçınılmaz bir görev olduğu şeklindeki
teşvikleri, Bismarck’ı harekete geçirdi.
YÜKSEL NİZAMOĞLU
9
Alman Birliğinin Kurulması
Bismarck, Avrupa’daki güç dengesini çok iyi anlamış, usta
diplomasisiyle, bazı küçük tavizler verip güçlü devletlerin yalnızlığını
sağlayarak en uygun zamanda kiminle savaşacağını çok iyi
kestirmiştir.
Bismarck, önce Danimarka’yı, sonra da Avusturya’yı yenerek
Prusya'nın topraklarını genişletti ve 1815’te Viyana’da oluşturulan
39 devletli Alman Konfederasyonu’nu 21 devletten meydana gelen
Kuzey Alman Konfederasyonu’na dönüştürdü. Bu Konfederasyonun
dışında kalan güneydeki Alman devletleri Katolik olmalarından
dolayı Fransa'nın hâlâ etkisi altındaydılar.
İspanya tahtıyla ilgili çekişme yüzünden Fransa, 19 Temmuz 1870’de
Prusya’ya karşı savaş açtı. Bismarck, daha önceki savaşlarda olduğu
gibi bu sefer de düşmanını ustalıkla yalnız bırakmayı başardı.
YÜKSEL NİZAMOĞLU
10
Alman Birliğinin Kurulması
Fransa’nın en çok yardımına koşabilecek devlet olan İngiltere bile
onu desteklemedi. İtalya, Fransa’nın Prusya’yla savaş nedeniyle
Roma’dan askerlerini çekmesinden yararlanıp burayı ele geçirdi.
Rusya da 1856 Paris Antlaşması’nın Karadeniz’de savaş gemisi
bulundurulmasını yasaklayan hükmünü feshetti.
Avusturya-Macaristan Fransa’yla belki birlikte hareket edebilirdi.
Ancak, Bismarck daha o tarihte bu ihtimali düşünerek, Avusturya’yla
ağır olmayan bir barış antlaşması yapmıştı. Rusya, eğer AvusturyaMacaristan savaşa girecek olursa, kendisinin de gireceği yönünde
uyardı. Bu durumda Avusturya-Macaristan kıpırdayamadı. Böylece,
1870 Fransa-Prusya Savaşı da 1815 sonrası döneminin diğer
savaşlarında olduğu gibi Avrupa Savaşı’na dönüşmedi.
YÜKSEL NİZAMOĞLU
11
Alman Birliğinin Kurulması
Güçlü Prusya ordusu, 2 Eylül 1870’deki Sedan Savaşı’nda Fransız
ordusunu tam bir hezimete uğrattı ve III. Napoleon’u da esir aldı.
Bunun üzerine Paris’te ayaklanmalar çıktı. Siyasi istikrarsızlık bir
türlü giderilemeyerek, 1875’te III. Cumhuriyet ilan edildi.
Prusya-Fransa barışı 10 Mayıs 1871’de Frankfurt’ta yapıldı. Bu barış
antlaşmasında Fransa, Alsace-Loraine bölgesini kaybettiği gibi 5
milyar altın franklık çok ağır bir savaş tazminatı ödemeye mahkûm
edildi. 18 Ocak 1871’de Paris’in dışındaki Versailles Sarayı’nda
Alman İmparatorluğu ilan edildi. Böylece, Avusturya hariç Alman
asıllı devletler Prusya'nın önderliğinde Alman Birliği’ni
gerçekleştirdi. Fakat Avusturya'nın, yani Alman soyundan gelenlerin
yaklaşık altıda birinin Alman Birliği'nin dışında bırakılması, yine de
küçümsenmeyecek bir eksiklik olarak kaldı.
YÜKSEL NİZAMOĞLU
12
Alman Birliğinin Kurulması
Alman Birliği'nin Kurulmasının Sonuçları
Alman Birliği, 1871-1914 dönemi üzerinde büyük etkileri olan çok
önemli bir gelişmeydi. Bu gelişme Avrupa’nın siyasi çehresini değiştirdi.
Gerek 1648’de Westphalia’da, gerek 1815’te Viyana’da tek bir devletin
üstünlüğüne dayanmayan düzenlemeler oldu. Oysa Almanya doğar
doğmaz Avrupa'nın en güçlü devleti durumuna geldi.
Avrupa’nın başlıca ülkelerinin devlet adamlarını ustaca kullanarak
istediği sonucu elde eden Bismarck, çok güçlü bir devlet meydana
getirdi. Yine de Bismarck statükocu bir politika izleyerek, Avrupa’da
topyekûn bir savaşa girmedi.
Alman Birliği'nin kurulduğu 1871’den 1914’e kadar geçen sürede,
Avrupa’da -Balkanlar dışında -yalnızca 1905’te Norveç ve İsveç’in
birbirlerinden kendi istekleriyle ayrılmasından ibaret bir sınır değişikliği
yaşandı.
YÜKSEL NİZAMOĞLU
13
Alman Birliğinin Kurulması
Alman Birliği'nin Kurulmasının Sonuçları
Prusya karşısındaki yenilgilerinden dolayı, o zaman kadar Avrupa'nın en
güçlü devletleri olan Fransa ve Avusturya-Macaristan zayıfladı.
Avrupa’da yenilen ve güç kaybeden Fransa, sömürgeciliğe hız verdi.
Prusya’ya yenilen ve Orta Avrupa’da iddiası kalmayan AvusturyaMacaristan da gözlerini yayılma alanı olarak gördüğü Balkanlara çevirdi
ve burada Rusya ile rekabete girişti.
Rusya, Fransa ve Avusturya-Macaristan’ın zayıflamasını fırsat bilerek
hem 1856 Paris Antlaşması’nın Karadeniz’le ilgili hükmünü kendi lehine
değiştirmeye ve Panslavizm'i bayrak yaparak Balkanlarda genişleme
yolunu seçti. Böylece, Balkanlar I. Dünya Savaşı’na kadar sürecek büyük
çekişmenin sahnesi hâline geldi.
Bu gelişmeler 1. Dünya Savaşı’na giden sürecin de başlangıcıdır.
YÜKSEL NİZAMOĞLU
14
Avrupa’da Bloklaşma
Üçlü İttifak’ın Kurulması
Fransa ve Rusya'nın birbirlerine yaklaşmasıyla doğabilecek iki cepheli
savaş durumundan kurtulmayı dış politikasının temeli yapan Bismarck,
1872’de Rusya'yı yanına alarak Almanya, Avusturya-Macaristan ve
Rusya arasında Birinci Üç İmparator Ligi’ni kurdu.
Birinci Üç İmparator Ligi’nin önemli maddeleri şunlardı: Avrupa’daki
statüko kabul ediliyordu. Barış tehlikeye düşerse taraflar görüşmeler de
bulunacaklardı. Balkanlar’da çıkacak herhangi bir güçlük beraber
çözülecekti. İhtilalci ayaklanmalara karşı ortak tutum alınacaktı. Taraflar
başka bir devletle ittifak yapmayacaklardı.
Ancak, bu düzenleme Avusturya-Macaristan ile Rusya arasındaki
durumun iyi olmamasından dolayı uzun ömürlü olamazdı. Nitekim
1875 yılında başlayan Balkan bunalımı sırasında Avusturya-Macaristan
ile Rusya arasındaki çekişme yüzünden I. Üç İmparator Ligi dağıldı.
YÜKSEL NİZAMOĞLU
15
Avrupa’da Bloklaşma
Bismarck, Avusturya-Macaristan’ı kendisine bağlamakla beraber, asıl
korkusu olan Fransa-Rusya ittifakını önlemek için Rusya'yı yanında
tutmak zorundaydı. Üstelik Avusturya-Macaristan ile Rusya'nın
Balkanlar’da çatışması durumunda Almanya da Rusya’yla karşı
karşıya gelebileceği için, böyle bir tehlikeyi önlemek amacıyla
Bismarck bu iki devletin Balkanlar’da anlaşmasını mutlaka sağlamak
istemekteydi.
Bu politikanın sonucunda Almanya, Avusturya-Macaristan ve
Rusya arasında 1881’de II. Üç İmparator Ligi oluşturuldu. II. Üç
İmparator Ligi’nin önemli maddeleri: Taraflardan biri başka bir devletle
savaşırsa, öteki ikisi tarafsız kalacaktı. Taraflar, Avusturya-Macaristan’ın
Berlin Antlaşması ile Bosna-Hersek’te kazanmış olduğu haklara saygı
göstereceklerdi. Boğazların kapalılığına saygı gösterilecekti ve Osmanlı
Devleti’nin başka bir devlete Boğazlarda üs vermesi önlenecekti.
YÜKSEL NİZAMOĞLU
16
Avrupa’da Bloklaşma
Bismarck, II. Üç İmparator Ligi’ni kurduktan sonra, özellikle Afrika’da
sömürgecilik peşinde olan ve bu amaçla Almanya gibi büyük bir
devletin dostluğunu kazanmaya çalışan İtalya’yı da yanına almıştır. 1879
ittifakı ile müttefik durumunda olan Almanya ve AvusturyaMacaristan, 1882 yılında İtalya’yı da yanlarına alarak Üçlü İttifak’ı
kurdular.
Fakat Avusturya-Macaristan ile Rusya arasındaki bağ kısa süre içinde
yeniden koptu. Bismarck, Fransa’yla birleşmesinden korktuğu, bu
nedenle özellikle yanında, başka bir ifadeyle Fransa'nın uzağında
tutmak istediği Rusya’yla 1887’de “Güvence Antlaşması”nı imzaladı.
Alman-Rus Güvence Antlaşması, taraflardan biri üçüncü bir devletle
savaşa girerse, öteki tarafın yansız kalmasını; taraflardan birinin Fransa
veya Avusturya-Macaristan’la yapacakları savaşta bu hükümlerin
işlememesini öngörüyordu. Ayrıca, Boğazlar’ın kapalılığı kuralına
uyulacak ve Almanya, Rusya'nın
Balkanlar’daki haklarını tanıyacaktı. 17
YÜKSEL NİZAMOĞLU
Avrupa’da Bloklaşma
Bismarck, Rusya’yla da bu şekilde yakınlık kurmuş olarak,
Almanya'nın mutlak üstünlüğünü sağlamış ve Fransa'yı
yalnızlığa mahkum etmiş oluyordu. Bismarck, böylece
Avusturya-Macaristan ile Rusya'nın her ikisini de ayrı ayrı
yanına alıyordu.
Fakat Rusya’yla yaptığı Güvence Antlaşması, özü itibarıyla
Avusturya-Macaristan’la olan ittifakıyla ters düşmekteydi. Bu
durum uzun sürmeyecek ve kısa bir süre sonra ortaya çıkacak
gelişmeler Üçlü İttifak’ın karşısında Üçlü İtilaf sisteminin
doğmasına yol açacaktır.
YÜKSEL NİZAMOĞLU
18
Avrupa’da Bloklaşma
Üçlü İtilaf’ın Kurulması
Bismarck'ın izlediği usta politika, 1871’de güçlü biçimde ortaya çıkan
Almanya karşısında diğer büyük Avrupa devletlerinin birleşmesini
önledi. Öte yandan, İngiltere, Fransa ve Rusya arasındaki sömürge
anlaşmazlıkları da bu ülkelerin Almanya karşısında birleşmelerini
engelliyordu. Bu ülkeler Uzak Doğu'da, Güney Asya’da, Osmanlı
Devleti üzerinde ve Akdeniz’de çatışma halindeydi. Ayrıca, Afrika’da
İngiliz-Fransız çatışması yaşanıyordu. Nitekim Bismarck bu
çatışmaları kışkırtarak birleşmelerini engellemeye çalışıyordu.
Alman dış politikasının yönetimini tümüyle Bismarck’a bırakmış
bulunan İmparator I. Wilhelm’in 1888’de ölümü üzerine durum
değişti.
YÜKSEL NİZAMOĞLU
19
Avrupa’da Bloklaşma
Üçlü İtilaf’ın Kurulması
Genç yaşta imparator olan II. Wilhelm, Bismarck’la çatışmaya girdi. Bu
çatışma, II. Wilhelm’in atak yapısından ileri geldiği kadar, birtakım temel
görüş ayrılıklarına da dayanıyordu: II. Wilhelm’e göre, Almanya dikkatini
Avrupa üzerinde toplayan statükocu politikasından vazgeçip “Dünya
Politikası”na (Weltpolitik) yönelmeli ve sömürgeciliğe girişmeliydi. II.
Wilhelm, Bismarck'ın Rusya’ya gereğinden fazla önem verdiğini de
düşünüyordu.
II. Wilhelm ile Bismarck arasında iç politika konularında da anlaşmazlık
vardı. Bismarck, gittikçe sanayileşen Almanya’da güçlenen işçi hareketinin
partisi olan Sosyal Demokrat Parti’yi orduyu kullanmak suretiyle ezmek
istiyordu. Muhafazakar bir politikacı olan Bismarck’a oranla yüksek
ülküleri, dinamik ve ilerici nitelikte düşünceleri olan II. Wilhelm ise,
yönetimine bir iç savaş ortamı içinde kan dökerek başlamak niyetinde
değildi.
YÜKSEL NİZAMOĞLU
20
Avrupa’da Bloklaşma
1890 yılında Bismarck görevinden istifa etti. Almanya, II. Wilhelm’in
görüşlerine uygun bir politikaya yöneldi. Almanya sömürgeciliğe
yönelip de Fransa, Rusya ve İngiltere’ye karşı Bismarck’ın izlediği
dikkatli politikadan vazgeçince bu ülkelerle çatışma durumu ortaya
çıktı.
Üçlü İtilaf’ın ilk halkası, Fransa ile Rusya arasında kuruldu. Üçlü
İtilaf’ın ikinci halkası, 1904 yılında Fransa ile İngiltere arasında
imzalanan antlaşmadır. Özellikle Balkanlarda barışın hızla
bozulmakta olduğunu ve bunun da büyük bir savaşa varabileceğini
gören Fransa ve İngiltere, aralarındaki anlaşmazlıkları bırakarak
1904’te Sömürge Anlaşması’nı (“Entente Cordiale” - “Samimi
Antlaşma”) imzaladılar.
YÜKSEL NİZAMOĞLU
21
Avrupa’da Bloklaşma
Üçlü İtilaf’ın üçüncü ve son halkası ise 1907 yılında İngiltere ve
Rusya arasında oluşturuldu. 1904-1905 savaşında Japonya’ya
yenilen ve dikkatini yeniden Balkanlar’a çeviren Rusya,
1907’de İngiltere’yle anlaşmaya yöneldi. Japonya'nın
İngiltere’yle ittifak kurmuş olması da Rusya’yı İngiltere’yle
anlaşmaya iten bir etkendi.
Bu halkanın da tamamlanmasıyla kendini daha güçlü hisseden
Fransa, Almanya’ya karşı sertleşmeye başladı. Aynı şekilde
Rusya da İngiltere'yle anlaştıktan sonra şimdi Balkanlar’da
daha atak bir politikaya yönelmekteydi. Bu gelişmeler
karşısında Almanya ise silahlanmasını hızlandıracak ve böylece
I. Dünya Savaşı’na giden yol biraz daha kısalacaktır.
YÜKSEL NİZAMOĞLU
22