2 HAFTA tarihte girişimcilik - Yrd. Doç. Dr. Özlem Çetinkaya Bozkurt

Download Report

Transcript 2 HAFTA tarihte girişimcilik - Yrd. Doç. Dr. Özlem Çetinkaya Bozkurt

TARİHTE GİRİŞİMCİLİK
2. HAFTA
Yrd. Doç. Dr. Özlem Çetinkaya BOZKURT
ESKİ ÇAĞLARDA GİRİŞİMCİLİK
• Girişimcilik, insanoğlunun avcılık ve
toplayıcılık devrine son verip cilalı
taş
döneminde
üretime
başlamasıyla birlikte ilk şekillerini
oluşturmaya
başlamıştır.
Bu
dönemden kısa bir süre sonra yerel
olsa
dahi
maden
devrinin
başlamasıyla bu günkü anlamda
olmasa bile iş yerlerinin kurulması
neticesinde
ticari
hayat
da
başlamış; tunç devrinde şehir
devletleri kurulmuş ve ticaret yerel
olmaktan
çıkıp
şehirlerarasına
yayılmıştır.
• Yazının icadı ve tarihi devirlerin
başlamasıyla, ticaret farklı bir boyut
kazanarak kıtalara kadar yayılmıştır. İlk
çağda Fenikeliler oluşturdukları özel
girişimlerle ön Asyada koloniler kurup
(Trablus, Sayda, Sur ve Kartaca) orta ve
uzak
doğunun
mallarını
Akdeniz
şehirlerine taşımışlardır.
• Lidyalılar parayı icat etmeleri ile birlikte
Mezopotamya’dan başlayıp Anadolu’yu
geçip Akdeniz kıyılarına uzanan “Kral
Yolu”nu yaparak ticarete önemli bir katkı
sağlamışlardır. Çin’de kurulan girişimlerde
üretilen ürünler, İpek yolu ile Asya’yı
geçerek ön Asya’ya oradan da Akdeniz’e
ulaşmıştır.
Orta çağda girişimcilik
• Orta Çağda girişimciler büyük tarım
sahaları, kale ve kamu binalarının inşası,
manastır vs. dini yapıların inşası gibi
feodal sistemin belirlediği projelerin
yönetimini
üstlenmişler
ve
bireysel
anlamda risk almamışlardır.
• Hindistan ve çevresinde üretilen baharatlar,
baharat yolu ile Mısır’a kadar gelmiş buradan
dünyaya pazarlanmıştır. Baharat yolu ile birlikte
iktisadi doktrinde yeni bir dönem olan
merkantilizm görülmüştür.
• Merkantilizm orta çağın sonları ile sanayi
devrimi arasında kalan Dönemdir (1500-1800).
Bir devletin zenginliğini sahip olduğu kıymetli
madenlerle ölçen iktisadi görüştür.
• Merkantilizmle birlikte ülkeler sahip
oldukları özel ve kamu girişimlerinin
ürünlerini ihraç etmenin yollarını aramış ve
karşılığında
altın
getirme
çabasına
girmişlerdir.
17. Yüzyıl
Richard Cantillon
(1680-1734)
• Merkantilizm ilk ticari kapitalizm olarak da
kabul edilmektedir. Girişimcilikte risk
unsuru ilk kez 17. yüzyılda ortaya
çıkmıştır. 1700’lü yıllarda ekonomist ve
yazar Richard Cantillon ürün alış
fiyatının sabit olması fakat satış fiyatının
belirsiz olması nedeniyle ilk kez ‘girişim
riski’ unsurunu ortaya atmıştır.
18. yüzyıl
• Çağdaş girişimcilik ise, sanayi devrimiyle
başlayan bir süreçle ortaya çıkmıştır.
Sanayi devrimi iki temel unsurla hız
kazanmıştır. Bunlardan ilki bilimsel bilgi,
ikincisi ise coğrafi keşifler ve ticaret
neticesinde oluşan sermayedir.
• Bu
dönemde
sermaye
sahibi
ile
sermayeye ihtiyaç duyan arasındaki fark
ortaya çıkmıştır.
• Sanayileşmenin ilk yıllarında üretim
artmış, ticaret hacmi serbestleşerek
genişlemiş, katı rekabetin acımasız bir
şekilde yaşandığı piyasa ekonomisine
dönüşmüştür.
• İktisat
bilimini
bir
servet yaratma bilimi
olarak
tanımlayan
Adam
Smith’in
“Ulusların Zenginliği”
adlı kitabıyla 1776’da
bugünkü
anlamda
Kapitalizmin
temellerini atmıştır
Kapitalizmin Babası
Adam Smith (17231790)
• Daha sonraki dönemlerde serbest
piyasa ekonomisine geçilmesi,
girişimciliğin
hız
kazanması
açısından önemli bir dönemeç
olmuştur. Özellikle Amerika’da
Taylor, Avrupa’da Fayol ve
Weber’in öncülüğünde girişimcilik
bilimsel temellerini oluşturmuştur.
Weber, girişimcilik açısından tarihi
dönemeci
iki
açıdan
değerlendirmektedir. Birincisi iş
yeri
ile
evin
birbirinden
ayrılması, diğeri ise muhasebe
kayıtlarının tutulmasıdır.
Max Weber
(1864-1920)
• iktisat teorisinde emek,
sermaye
ve
doğal
kaynaklar
yanında
dördüncü üretim faktörü
olan girişimcinin önemi,
Joseph A. Schumpeter
tarafından
ağırlıkla
vurgulanmamıştır.
• 20’nci yüzyılın başlarına
gelindiğinde
Joseph
Schumpeter,
girişimciliği
yeniden
yorumlayarak,
kavramın bugün de geçerli
• olan fikri temelini atmıştır.
Joseph A. Schumpeter
(1883-1950)
• girişimciliğin ciddi bir biçimde araştırma
konusu olması 1980’lerde başlayan bir
süreçtir. Bugün ise girişimcilik, ABD ve
Batılı ülkelerin üniversitelerinde gittikçe
artan bir ilgiyle önem kazanmaktadır.
• 21. yüzyıl bilgi toplumunda, değişen
toplumsal yapıyla birlikte, yönetim ve
girişim usulleri de değişmektedir. Bunun
temel nedeni, bilgi toplumunun girdisi olan
bilginin,
insan
tarafından
üretilip
yönlendirilmesidir.
Dolayısıyla
bilgi
toplumu
girişimcisinin
kendine
has
özellikleri bulunmaktadır.
TÜRKİYE’DE
GİRİŞİMCİLİĞİN EVRİMİ
• Tarihsel açıdan bakıldığında dört farklı
dönemden bahsedilebilir:
• Osmanlı İmparatorluğu Dönemi,
• 1923- 1950 yılına kadar olan dönem,
• 1950–1980 arası dönem
• 1980 sonrası dönem
Osmanlı İmparatorluğu Dönemi
• Osmanlı İmparatorluğu’nda
girişimcilik
çok
fazla
gelişmemiştir.
Selçuklu
Devleti zamanında ahilik
teşkilatına dayalı bir Türk
girişimciliği
olmasına
rağmen
Osmanlı
İmparatorluğu’nda
ticari
konular daha ziyade Rum,
Ermeni ve Yahudi gibi gayri
müslim
azınlıkların
tekelinde kalmıştır.
• Türkler ise genellikle çiftçilik, devlet
memurluğu ve askerlik yapmışlardır.
• Osmanlı
İmparatorluğu
döneminde
sanayileşmenin
gereği
19.
Yüzyılın
başlarına kadar fark edilememiştir. 18
Haziran 1908’de İkinci Meşrutiyet’in
ilanından sonra ticaret ve sanayi
sektörlerinde canlanmalar başlamıştır.
• 1913 yılında çıkarılan “Teşvik-i Sanayi
Kanunu” ile sanayicilere; arazi verme, vergi
muafiyeti
tanıma,
taşıma
indirimleri
uygulama, üretim pirimi verme ve üretimin
devletçe satın alınması gibi teşvikler
sağlanmıştır.
Osmanlı İmparatorluğu
Dönemi
• Girişimcilik,
İmparatorluğun
son
dönemlerinde
özellikle
Sanayi
Devrimi’ni ve padişah Abdülmecit
zamanında alınan ilk dış borç alımını
izleyen yıllarda hareket kazanmıştır.
Abdülmecit
zamanında
kurulan
“Şirket-i Hayriye” (şirketin özelliği
Türkiye'de kurulan ilk anonim
ortaklık olmasıydı)
ile hizmet
sektörüne bir hareketlilik getirilmiş olsa
da yeterli sermaye ve girişimci
olmadığından sanayi sektöründe bir
gelişme olmamıştır.
Osmanlı İmparatorluğu Dönemi
• Bu dönemde görülen sanayi hareketleri ağır
sanayi ve küçük sanayi çerçevesindedir. Ağır
sanayi, devletin elinde olan ve geliştirilerek
devam ettirilen tersane ve tophanedir. Bunun
yanında özel sektörde görülen küçük sanayi
kapsamındaki işler ise; dokumacılık, boyacılık,
debbağlık (deri işleme ve deriden eşya yapma),
saraçlık (meşin ve deriden eşya yapma) ve
simkeşliktir (gümüş işlemeciliği).
Cumhuriyetin kurulmasından
1950 yılına kadar olan dönem
• Cumhuriyet’in
ilk
yıllarında
Türkiye
kaynakları tükenmiş, sanayisi olmayan,
yoksul bir ülke görünümünde olduğundan
girişimci bir sınıfından bahsetmek mümkün
değildir. Bu bağlamda bu dönemin en
belirgin özelliği ulusal sıfata sahip bir
girişimci sınıfı yaratmak olmuştur.
Cumhuriyetin kurulmasından
1950 yılına kadar olan dönem
Cumhuriyet’in ilanından 9 ay önce Şubat 1923’de
toplanan İzmir İktisat Kongresi, Cumhuriyet dönemi
iktisat politikalarını önemli ölçüde etkilemiştir.
Kongrede alınan başlıca kararlar
şunlardır;
Kongre kararları özel teşebbüse dayalı,
himayeci ve milliyetçi bir iktisat politikası
öngörmekte ve devletin özel teşebbüsü
korumasını, desteklemesini istemekteydi. Yani
İzmir İktisat Kongresi’nde alınan kararlardan biri
Türk insanından girişimci yaratmak olmuştur.
1923-1950 Arası Girişimcilik
• Cumhuriyet’in ilanından 1930’a kadar
geçen sürede milli ekonominin inşasına
ağırlık
verilmiştir.
Bu
dönemde
ekonomideki yabancı hakimiyetinin
kırılmasına
ve
girişimciliğin
güçlendirilmesine çalışılmıştır. Bunun
için 1927 yılında Teşvik-i Sanayi
Kanunu çıkarılmıştır.
1923-1950 Arası Girişimcilik
• Türk insanından girişimci yaratma ilkesinin
uygulanması 1930’lu yıllara kadar devam
etmiştir. Ne var ki 1929’da tüm dünyayı saran
ekonomik kriz Türkiye’yi de etkilemiştir. Bu krizin
etkileri ve özel sektörün yetersiz kalışı
ekonomide devletçiliğin benimsenmesine neden
olmuştur. Ardından İkinci Dünya Savaşı’nın
başlaması ile birlikte içine girilen savaş
ekonomisi durumu, girişimciliğe büyük ölçüde
engel teşkil etmiştir
1950–1980 arası dönem
• 1950’de Demokrat Parti’nin iktidar olmasıyla
ekonomide liberalleşme hareketi başlamıştır.
1950-1954 arasında parlak bir dönem geçiren
Türkiye, 1954’de yaşanan kıtlık ve susuzluk
nedeniyle ortaya çıkan enflasyona engel
olabilmek için Kamu İktisadi Teşekküleri (KİT)
tarafından üretilen ürünler maliyeti altında
satılmıştır. Ancak bu uygulama sonucu ortaya
çıkan yük kaldırılamamış ve sonuçta 1958
yılında devalüasyon (kur ayarlaması yoluyla
değer düşürme) yapılmıştır.
1950–1980 arası dönem
• 1950-1980
döneminde
girişimciliğin
desteklenmesi ve özel mülkiyetin tabana
yaygınlaştırılmasında alt yapı oluşturulmuştur.
Fakat bu yıllarda serbest piyasa ekonomisine
dönüş
ve
bilgi
toplumuna
giriş
ile
küreselleşmenin
sinyalleri
zamanında
alınamamış ve ülkede gerekli düzenlemelere
gidilememiştir. Buna birde 1970’li yıllarda
yaşanan kriz ortamının eklenmesi girişimciliği
olumsuz yönde etkilemiştir.
• 1963’ten itibaren Devlet Planlama
Teşkilatı’nın
(DPT)
kurulmasıyla
beraber tekrar beşer yıllık planlı
kalkınma dönemleri başlamıştır. Bu
sayede öncülük misyonu ile yeni bir
girişimci kuşağı oluşmuş ve özel
sektör yatırımları artarak devam
etmiştir.
• 1970’lerden itibaren ithal ikamesi
yaygınlık kazanmıştır. Bu süreçte kamu
yatırımları azalma, özel sektör yatırımları
ise artma eğilimi göstermiştir. Yine aynı
dönemde
ülkede
yaşanan
siyasi
ekonomik istikrarsızlık, terör olayları,
döviz
sıkıntısı,
Kıbrıs
Barış
Harekatı’ndan
sonra
uygulanan
ambargolar, teşvik sisteminin etkinliği
kaybetmesi, dışa açık olmama ve ithal
ikamesi sisteminin tıkanması girişimciliği
büyük boyutta olumsuz etkilemiştir.
1980 Sonrası dönem
• Türkiye’de girişimcilik konusu 1980 yılından
sonra önemli gelişmeler kaydetmiştir. Türkiye 24
Ocak 1980 kararlarıyla ithal ikameciliğe dayalı
kalkınma stratejisini terk ederek serbest piyasa
ekonomisi çerçevesinde ihracata yönelik
kalkınma
stratejisine
geçmeye
karar
vermiştir. Bu strateji değişikliğine paralel olarak
serbest piyasa ekonomisi sistemini ve bu
sistemin en önemli aktörleri durumunda olan
girişimciliği ve özellikle ihracata yönelik
girişimciliği destekleme politikaları devreye
sokulmuştur.
1980 Sonrası dönem
• 1980’lerden
günümüze
yaklaşıldıkça
girişimciliğin felsefesi değişim göstermiştir.
Özellikle ihracata dönük ve teknoloji yoğun
girişimcilik
faaliyetleri
yoğunlaşmaya
başlamıştır.
Fakat
bununla
birlikte
Türkiye’de girişimciliğin değişime ayak
uydurabilmesini engelleyen ve dolayısıyla
yeni girişimcilerin doğmasını sınırlayan
birçok zayıf yönleri bulunmaktadır
• Türkiye’de
girişimciliği
etkileyen
en
önemli
unsurlardan biri ekonomik
istikrarsızlıktır.
• Yeni bir iş kurmak için gerekli
olan
sermayeyi
temin
edilmesinde birçok sorunla
karşılaşılmaktadır. Özellikle
banka kredileri finansman
sağlama
prosedürlerinin
uzun olması ve bir takım
güvencelerin
gösterilme
gerekliliği iş fikri ve planı olan
girişimci
için büyük bir
problem olmaktadır.
• Türkiye’deki işletmelerin çoğunluğu
aile işletmesi niteliğindedir ve
kurumsallaşamama bu işletmelerin
yaşamış
olduğu
en
temel
sorunlardan biridir.
• Ülkemizde yeni işletmelerin kurulma
aşamasından önce yatırımın yapılıp
yapılmaması konusuna ilişkin nihai
kararın verilmesine yönelik çok
önemli bir planlama çalışması olan
fizibilite
çalışmaları
gerçek
anlamıyla yapılmamaktadır. Bu da
işletmelerin kısa ömürlü olmasına
neden olmaktadır
Türkiye’de KOBİ’lerin çoğunluğu düşük
teknoloji seviyesine sahiptir. İşletmeler
modası geçmiş üretim modellerine göre ve
ekseriyetle de verimsiz ve eski üretim
metot ve araçları kullanarak üretimlerini
gerçekleştirmektedir. Bu da onların
rekabetle
baş
edebilmelerini
engellemektedir.
1980 Sonrası dönem
• Bu
çağda
bilgi,
girişimcilerin
ve
işletmelerin stratejik kaynağı haline
gelmiştir. Girişimciler için bilgiye dayalı
teknolojiler ve bilgi transferi önem
kazanmıştır. Bilgi çağında girişimci,
bilişimcidir. Bu da; yetenek, motivasyon ve
bilişimi başka bir ifade ile de eğitim,
deneyim ve bilgi işlem kavramlarını öne
çıkarmaktadır.
• Son olarak Türk girişimcileri bilgilenme,
danışmanlık ve eğitim hizmetleri
desteği konusunda oldukça ürkektir. Hatta
küçük girişimcilerimizin çoğu ihtiyaç
duydukları bilginin farkında bile değillerdir
veya farkında olsalar bile bunu ifade
etmekten çekinmektedirler.