TÜRK*YE SOSYAL POL*T*KALARINI TARTI

Download Report

Transcript TÜRK*YE SOSYAL POL*T*KALARINI TARTI

“TÜRKİYE SOSYAL
POLİTİKALARINI TARTIŞIYOR”
KONFERANSI
15-16 Haziran 2012
Koç Üniversitesi - İstanbul
Şartlı Nakit Transferi Kadını
Güçlendirmede Nerede Duruyor? Mersin,
Adana, Antep, Mardin ve Diyarbakır'dan
Bir Saha Çalışmasının İlk Bulguları
Bediz Yılmaz
Mersin Üniversitesi
Bu sunum, TÜBİTAK-SOBAG 110K130 no’lu araştırma
projesine dayanmaktadır (Kasım 2010-Aralık 2011)
TC-DB: SRAP/ŞNT

Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Dünya
Bankası arasında 2001’de imzalanan “Sosyal
Riski Azaltma Projesi İkraz Anlaşma”sı ile hem
kısa dönemde hem de uzun dönemde mevcut
ekonomik krizin en korunmasız nüfus üzerindeki
etkisinin azaltılması, hizmet ve sosyal yardım
sağlayan kurumların kapasitelerinin
güçlendirilmesi, yoksul çocukların beşeri
sermayelerinin korunması ve teşviki için bir
temel sosyal yardım sistemi oluşturuldu.
Projenin Şartlı Nakit Transferi (ŞNT) bileşeniyle,
nüfusun en yoksul yüzde 6’sını hedefleyen bir
sosyal güvenlik ağı oluşturulması amaçlandı.
2
ŞARTLI NAKIT TRANSFERI (CONDITIONAL
CASH TRANSFER)

ŞNT, gerek kadınların sağlıklı bir gebelik ve
doğum süreci geçirmelerini sağlamaya yönelmesi,
gerekse de ödemeleri kadınların (annelerin)
hesabına yatırması nedeniyle doğrudan kadını
hedefine alan bir sosyal yardım programıdır.
Kadının hane içindeki ve dışındaki sosyoekonomik konumunu güçlendirmeyi, dolaylı
olarak da olsa böylesine net bir şekilde hedef
alan bu programın pratikte bu konuda ne derece
başarı sağladığı ise tam anlamıyla ortaya
konulmamıştır.
3
ŞNT VE YOKSULLUK


Şartlı Nakit Transferi gibi doğrudan gelir aktarımına
yönelik bir sosyal yardım uygulamasının da nihai
hedefi sadece yoksulluğu değil, yoksulluğu pekiştiren
ve besleyen diğer etmenlerin de giderilmesidir.
ŞNT programları hedefine her zaman gelir dışı
unsurları da katarlar; nitekim yoksulluk
kısırdöngüsü de ancak bu unsurların
iyileştirilmesiyle kırılabilir. Bu anlamda,
kanaatimizce, ŞNT uygulamalarının hanenin gelir
durumunda yarattığı iyileşmeyi incelemektense
hanenin deneyimlemekte olduğu dışlanma
boyutlarında iyileşmeler olup olmadığını
değerlendirmek daha anlamlı olacaktır.
4
KAHİP (2011)


En son yayınlanmış Eurostat verilerine göre AB (27)
ülkelerinin sosyal koruma harcamalarının 2008 yılında
GSYH’ya oranı % 25,3 civarında olup, Fransa % 29,3;
Yunanistan % 25,1; Bulgaristan % 14.9; Çek Cumhuriyeti %
18; Estonya % 14,9; Litvanya % 15,7; Macaristan % 22,3;
Polonya % 18,2; Romanya % 14,1 oranında sosyal koruma
harcaması yapmaktadır. 2008 yılında Türkiye’nin sosyal
koruma harcamasının GSYH’ya oranı % 11,63 ile kısıtlıdır.
Sosyal hizmetler ve sosyal yardıma yapılan harcamalar ise
GSYH’nın % 0,78’i olarak kalmaktadır. % 0,78 oranına, sağlık
harcamalarının içinde yer alan yeşil kart harcamalarının
oranı olan % 0,41 eklendiğinde prim ödememiş yoksul kesim
için yapılan sosyal yardım ve sosyal hizmete yönelik
harcamaların 2010 yılı için 14 milyar TL civarındadır ve bu
5
harcamanın GSYH’ya oranı % 1,19 civarındadır.
SOSYAL HARCAMALARDA GERILEME

“Sosyal harcamaların ağırlıklı olarak yöneldiği kesimler
düşük ve sabit gelirli emek kesimidir. Bu kesimlerin
enflasyonun yarattığı toplumsal maliyete katlanmalarının
yanısıra, toplumsal gereksinimlerinin giderilmesinde
birincil öneme sahip sosyal nitelikteki kamu hizmetleri bu
bağlamda gerileme göstermiştir. Toplumsal yoksulluğun
oluşmasında bu harcamaların gerilemesinin etkisi çok
fazladır. Diğer taraftan, nüfus artışı dikkate alındığında,
kişi başına düşen sosyal harcamaların çok daha gerilediği
de bir gerçektir. (…) Bu dönem boyunca sergilenen
ortalama % 4- 5 arası büyüme bir refah etkisi yaratmayıp,
sosyal harcamalar yoluyla topluma yönelik katkı
sağlamamış(tır). Bugün gelinen noktada, özellikle kamu
reformu adı altında yaşadığımız yasal değişim süreci var
olan tüm olumsuz gelişmeleri göz ardı ederek, sosyal
yaşamın piyasa alanına geçişini hızlandırıcı bir rol
sergilemektedir.” (Temelli, 2003)
6
SOSYAL POLITIKANIN DONUŞUMU

Özuğurlu (2003: 64) sosyal politika disiplininde
yaşanan dönüşümün temel unsurlarını şu şekilde
belirtmektedir:



(i) Sosyal politika disiplinin sıklet merkezinde yer
alan işçi sınıfı, yerini 'sınıf dışına' düşen yoksullara
/yapısal işsizlere bırakmıştır.
(ii) “Bağımlı çalışanların” korunması ve
güçlendirilmesi şeklindeki temel sosyal politika
hedefi yerini “sosyal sermayenin” geliştirilmesine
bırakmıştır.
(iii) Toplumsal bütünleşmeyi hedefleyen politika
yönelimi, yerini “piyasanın rekabet ve etkinlik”
stratejileriyle uyuma bırakmıştır.
7
DÜNYA BANKASI VE ‘YENI’ SOSYAL POLITIKA
Dünya Bankası’nın yeni yaklaşımı yoksulluğu
oluşturan risklerin azaltılması ile yoksulluğun
hafifletilmesi ve yoksullukla baş etme üçlüsü
çerçevesinde tanımlanabilir.
 Bu bağlamda temel amaç “sosyal politikayı
geleneksel müdahale ve düzenleme alanlarından
ve kamusal içeriğinden uzaklaştırmaktır” ve bu
alanlar, “sosyal güvenlik, işçi sendikaları ve toplu
sözleşme düzeni, emeği koruyucu/geliştirici iş
yasaları, sosyal yardımlar, asgari ücret, kamusal
sağlık, eğitim, konut ve ulaşım hizmetleri”
(Özuğurlu, 2003: 61) olarak ifade edilebilir.

8
‘YENI’ SOSYAL POLITIKA (DEVAM)

“Geleneksel olandan uzaklaşılırken amaç,
kamunun sözleşme ve ücretli istihdam düzeni,
yani emek piyasasına müdahalesini
engellemektir. Kamunun bu tür bir müdahale
biçim ve içeriğinden sıyrıldığı bir ortamda ise
yapacağı tek şey, neo-liberal politikaların
yarattığı yoksulluğu azaltmadır” (YücesanÖzdemir & Kutlu, 2011: 366).
9
SOSYAL YARDIMLAR: TAMAMLAYICI
UNSURDAN BIRINCIL UNSURA


Sosyal yardımlar geleneksel kamusal müdahaleler arasında
yer almaktadır; ancak yeni dönemde farklı bir konuma
getirilmiştir; şöyle ki, “sosyal yardımların tamamlayıcı bir
pozisyonda uygulanması bir sorun yaratmamakla birlikte,
tamamlayıcı bir unsurdan, birincil, öncelikli bir unsura
doğru evrilmesi” klasik sosyal politika tanımıyla
çelişmektedir.
Yeni yaklaşım, liberal refah rejimlerinin en tipik özelliği
olan “hedef kitleye yönelik sosyal politika” oluşturulması
mantığıyla örtüşmektedir; gerçekten de, yeni yaklaşımın
hedef kitlesinin, “sosyal desteğe gerçekten ihtiyaç duyan
muhtaç ve düşkün” kesimlerle sınırlandırılması durumu
ortaya çıkmıştır (Özuğurlu, 2003: 64).
10
NEOLIBERAL DÖNÜŞÜMDE SOSYAL POLITIKA

Neoliberal dönüşümle, sosyal politika alanının
kurum ve araçları kamusal niteliklerini hızla
kaybederek piyasaya uyumlu hale getirilmekte,
sosyal haklar metalaştırılmaktadır. Yoksulluk da
bu bağlamda bir yandan ekonomik büyümeyle
halledilecek bir mesele olarak görülürken, diğer
yandan da yoksullara sağlanan destekler, onları
toplumun eşit fertleri olarak gören bir hak
yaklaşımıyla değil, tersine onları toplumun
dışında veya en azından çeperinde gören, hedef
gösterici, yaftalayıcı bir bakışla sunulmaktadır.
11
SOSYAL KORUMA ARAÇLARI

Sabates-Wheeler ve Devereux (2008: 70), dört tip
sosyal koruma aracı olduğuna işaret eder:
Koruyucu
 Önleyici
 İleri Götürücü
 Dönüştürücü

12
DÖNÜŞTÜRÜCÜ SOSYAL KORUMA ARAÇLARI

Dönüştürücü önlemler, sosyal adalet ilkesiyle
yakından ilişkili olup çalışan hakları ve
dezavantajlı kesimlere yönelik kolektif
mücadeleyi ve bu mücadele sonucunda
mevzuatta düzenlemeler yapmayı kapsar.
Çalışma hayatının yasal düzenlemeler yoluyla
denetim altına alınmadığı, çeşitli sebeplerle
dezavantajlı (hatta dışlanmış) konuma düşmüş
kesimlerin yasalar yoluyla topluma eşit fertler
olarak katılmaları güvence altına alınmadığı
sürece, sosyal adaletten ve sosyal devletten
bahsetmek mümkün değildir ve diğer önlemlerin
de büyük bir kısmı palyatif kalacaktır.
13
ŞNT NASIL BIR SOSYAL KORUMA ARACIDIR?


Şartlı Nakit Transferleri’ni de bu dörtlü yaklaşım
içerisinde ele aldığımızda, bunların, koruyucu
önlemler olduğunu ve yoksulluk durumundaki
haneler için küçük bir miktar da olsa maddi destek
sağlamanın ötesinde çocukların eğitim ve sağlık
hizmetlerinden daha fazla faydalanmalarını
sağlaması açılarından tartışılmaz faydaları olan bir
uygulama olduğunu görürüz.
Ancak, eğitim ve sağlık hizmetlerinin kamusal,
parasız ve yaygın olarak, her yerde eşit kalitede
sunulması ilkesinden sürekli ödün verildiği, bu
hizmetlerin metalaştırılarak piyasa kurallarının
acımasızlığına giderek daha fazla terk edildiği
günümüzde, dönüştürücü bir önlem olmaktan –veya
dönüştürücü önlemlerle tamamlanıyor olmaktanfersah fersah uzak olduklarının altını çizmek gerekir.
14
ŞNT’NIN ÖZELLIKLERI



ŞNT eğitim yardımları, maddi olanaksızlıklardan
ötürü 6–17 yaş arasındaki çocuklarını okula
gönderemeyen ya da okuldan almak zorunda kalan
ailelere çocuklarını düzenli olarak okula göndermeleri
şartıyla yapılan yardımları kapsamaktadır.
ŞNT sağlık yardımları, maddi olanaksızlıklardan
ötürü 0–6 yaş arasındaki çocuklarını düzenli sağlık
muayenelerine götüremeyen ve beslenme
ihtiyaçlarını yeterince karşılayamayan yoksul ailelere
yapılan şartlı yardımları kapsamaktadır.
ŞNT gebelik yardımları, sağlık problemlerini en aza
indirmek icin yoksul kesimdeki gebe kadınların
gebelikleri ve lohusalık dönemleri boyunca beslenme
ihtiyaçlarını desteklemek amacı ile programa 2005
yılında eklenmiştir.
15
SYDGM’NIN “ŞNT VE KADIN”A DAIR IFADESI

Genel Müdürlüğün web sitesinde ŞNT başlığında
genel bilgiler arasında şu ibareler konumuz
açısından ayrıca önem taşımaktadır:
“Kız çocuklarımızın okullulaşma oranları ile
ilköğretimden ortaöğretime geçiş oranlarını artırmak
amacıyla, kız çocuklarımıza ve ortaöğretimde devam
eden öğrencilerimize verilen yardım miktarları daha
yüksek tutulmuştur.” (…) “Kadının aile ve toplum
içindeki konumunun güçlendirilmesi amacıyla
ödemeler doğrudan annelere yapılmaktadır.”
(http://www.sydgm.gov.tr/tr Erişim tarihi: 20/01/2012)
16
EYLÜL 2009 ŞNT ÖDEME DÖNEMINE İLIŞKIN FAYDA SAHIBI
SAYILARI, HAKEDEN HANE SAYILARI VE ÖDEME
MIKTARLARINA GÖRE TÜRKIYE GENELINDEKI İLK 10 İLÇE
No
Toplam Hakeden Hane
Sayısına Göre
Toplam Eğitim Ödeme
Miktarına Göre
Toplam Sağlık Ödeme
Miktarına Göre
Toplam Ödeme
Miktarına Göre
1
Van
Merkez
Van
Merkez
Mardin
Kızıltepe
Van
Merkez
2
Şanlı Urfa
Merkez
Diyarbakır
Merkez
Şırnak
Cizre
Mardin
Kızıltepe
3
Diyarbakır
Merkez
Mardin
Kızıltepe
Şanlı Urfa
Viranşehir Batman
4
Mardin
Kızıltepe
Batman
Merkez
Van
Merkez
Diyarbakır Merkez
5
Gaziantep
Şahinbey
Şanlı Urfa
Merkez
Batman
Merkez
Şırnak
Cizre
6
Batman
Merkez
Adana
Yüreğir
Muş
Merkez
Adıyaman
Merkez
7
Gaziantep
Şehitkamil
Adana
Seyhan
Adıyaman
Merkez
Adana
Yüreğir
8
Adıyaman
Merkez
Hakkari
Yüksekova Batman
Kozluk
Hakkari
Yüksekova
9
Van
Erciş
Adıyaman
Merkez
Yüksekova Şanlı Urfa
Viranşehir
10
Hakkari
Yüksekova
Gaziantep
Şehitkamil Şırnak
Merkez
Seyhan
Hakkari
Adana
Merkez
17
(Kalın yazılmış olan ilçeler, araştırmamız kapsamında olan ilçelerden bazılarını göstermektedir.)
ŞNT PROGRAMLARININ ETKINLIGI

ŞNT programlarının etkili olup olmadığı pek çok araştırmayla
analiz edilmiştir. Bunlardan çıkan genel sonuç, yoksul
hanelere düzenli olarak verilen nakit desteğinin orta ve uzun
vadede eğitim ve sağlık hizmetlerinden yararlanma açısından
hanelere olumlu bir etkide bulunduğu ve dolayısıyla da
gelecek kuşakların beşeri sermayesi üzerinde olumlu bir
etkide bulunduğu yönündedir. Dünya Bankası adına Latin
Amerika’daki ŞNT programlarının etki değerlendirmesi
çalışmasını yapan Rawlings ve Rubio (2003), incelemeye dahil
ettikleri Meksika (Progresa), Brezilya (PETİ) ve Nikaragua’da
pilot olarak uygulanan RPS programlarının yoksulların beşeri
sermayesi üzerinde önemli dönüşümler yarattığını ortaya
koymaktadır. Yoksul hanelere mensup çocukların okula kayıt
olmalarında, biraz daha düşük olmakla birlikte, okula
devamlılıklarının sağlanmasında, bununla bağlantılı olarak
çocukların çalışma hayatına erken yaşta girmelerinin önüne
geçilmesinde, çocukların sağlık ve beslenme koşullarının
iyileştirilmesinde ŞNT uygulamalarının önemli bir rolü
olduğu yapılan çalışmada gösterilmektedir (Rawlings &
Rubio, 2003: 13).
18
ŞNT VE YOKSULLUK


ŞNT’yi yoksullukla mücadelede kullanılan diğer araçlardan
ayıran da halihazırdaki yoksulluğu kısa vadede azaltmayı değil,
eğitim ve sağlık (beslenme de dahil) konularında davranışsal bir
değişim yaratarak gelecek kuşakların içine doğmuş oldukları
hanelerin yoksulluktan doğan yoksunluklarını sürekli olarak
yeniden üretmelerini engellemeyi amaçlamalarıdır. Bu anlamda,
programların başarısı sadece nakit desteğini eğitim ve sağlık
hizmetlerine ilişkin koşullara bağlamalarında değil, bu hizmetleri
erişilebilir kılmak ve yan öğelerle desteklemelerine de bağlıdır.
Eğitimin her kesimin erişebileceği yaygınlığa getirilmesi, tam
güne çıkartılıp öğle yemeği uygulamasıyla desteklenmesi, sağlık
hizmetlerinin hem kadınlara hem de çocuklara yaşadıkları
yerlerde etkin bir biçimde sunulması buna verilebilecek birkaç
örnektir. Yoksul ailelerin bu hizmetlere ulaşmak için uzun
mesafeler katetmeden bunlara rahatça ulaşabilmeleri hayati
önemdedir. Ayrıca, davranışsal değişimlerin yaratılabilmesi için
bazı ülkelerde kadınlara yönelik eğitimlerle de bu yardım
19
programı desteklenmektedir ve bunun da etkili olduğu
anlaşılmaktadır.
ŞNT VE KADININ GÜÇLENDIRILMESI



ŞNT’de vurgu her zaman için çocukların yoksunluklarını
gidermek ve beşeri sermayelerini geliştirmek olduğu için,
yapılan etki değerlendirme çalışmalarının da büyük
çoğunluğu bu konuda yoğunlaşmaktadır.
Ancak, tüm programların dolaylı olarak yaratmayı
amaçladığı bir yan etki de kadının da güçlendirilmesi ve
statüsünün geliştirilmesi olmasına rağmen, etki
analizlerinde bu konu çoğu zaman üzerinde fazla
durulmayan bir alan olarak kalmıştır.
ŞNT türü yardım programlarının inkar edilemez bir
toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlama amacı boyutu
bulunmaktadır; bunun için üç temel gösterge bulunuyor.
Birinci olarak, yardım ödemeleri her aşamada kız çocukları
için daha yüksek olarak belirleniyor, yani ödemelerde bir
pozitif ayrımcılık sözkonusu. İkincisi, ödemeler kadınlara
yapılmakta. Üçüncüsü, kadın sağlığına ilişkin birincil
tehdit odağı olan hamilelik ve doğum/doğum-sonrası
süreçlerine yönelik özel ödenekler öngörülmekte.
20
ŞNT VE KADIN




Molyneux (2009: 2), ŞNT programlarının kadınların
güçlendirilmesinde bir “patika” oluşturup
oluşturmadıklarına dair tartışmasında üç temel sav
öne sürer:
ŞNT’lerin kadını güçlendirdiği oldukça tartışmalı bir
varsayımdır ve bulgularla desteklenmemiştir;
Anneliğe dayalı bir yardım modelini hayata geçirmek
suretiyle ŞNT programları asimetrik toplumsal
cinsiyet rollerini pekiştirmekte ve çocuklarla
kadınların ihtiyaçlarını karşılamak adına uzun vadeli
[sosyal] güvenlikten vazgeçmektedirler;
Haneiçi toplumsal cinsiyet eşitsizliklerinin verili
olduğu bir yapıda, programların cinslerarası ve
kuşaklararası daha dinamik bir işbirliği modeli
oluşturmayı hedeflemesi gerekmektedir.
21
ŞNT VE KADIN (DEVAM)

ŞNT, hem başvuru hem de yararlanma sürecinde
kadınların daha fazla sokağa çıkmasına neden olan bir
uygulama. Bu durum, kadınların tek başlarına veya
kendileriyle aynı konumda olan kişilerle (akraba, komşu
vb.) daha önce yapmadıkları kadar çok defa kent
merkezine gitmelerine, kamu kurumunda resmi işlemlerle
ilgilenmelerine ve belirli aralıklarla da parayı almaya
giderken yine toplumsal yaşama katılmalarına yol açıyor;
bu yönüyle olumlu bir etkisi var. Ancak bazı kadınlar için
bu ekstra bir yük anlamına geliyor, zira her defasında
çocukları alıp götürmek veya onları bırakacak birilerini
bulmak, ev işlerine birkaç saat ara vermek zorunda
kalmak durumundalar. İşlerinin kolaylıkla hallolduğu
durumlarda bundan fazla yakınmasalar da, evrak
eksikliği, parada gecikme, hak kaybı gibi istenmeyen –
fakat sıklıkla yaşanan- durumlar olduğunda, fazla da
yüksek olmayan bir parayı almak için girmek zorunda
oldukları onca zahmet ağırlaşıyor.
22


Paranın kadınlara verilmesi onları gerçekten de bu para üzerinde
kontrol sahibi yapıyor mu, paranın nereye harcanacağına karar verme
hakkı gerçekten de onlara mı ait, belirli bir miktar paraya hükmediyor
olmak onları erkeklere karşı daha güçlü bir konuma getiriyor mu…
Akhter ve arkadaşları (2007: 77), bu sorulara temkinli de olsa olumlu
cevaplar vermekte, ancak bizim araştırmamızda buna dair umut verici
bulgularla karşılaşmadık.
Molyneux de, kadınlara para veriliyor olmasının kendi başına çok
güçlendirici bir etkisi olmadığının altını çiziyor ve, “Para kazanmak ve
paranın nasıl harcanacağına karar vermek kadın için güçlendiren bir
etmen olsa da, bu paranın kadının çalışması sonucunda elde ettiği bir
kazanç mı yoksa sadece anne ve yoksul olmasına bağlı olarak devletten
aldığı bir yardım mı olduğu, kendine güven, statü ve pazarlık gücü
açısından aynı sonuçları doğurmaz” diyor (2009: 37). Bir başka deyişle,
kadınlar bu parayı bir “üretim” faaliyetinin sonucu olarak değil de,
toplumsal rollerin “yeniden üretimi” için almaktadırlar; bunun da, doğal
olarak, kadınların statülerinde değişime yol açma gücü diğerine kıyasla
çok güdük kalmaktadır. Ayrıca kadınların evin ekonomisine dair parasal
anlamda daha fazla söz sahibi olmaları durumu sağlandığında dahi
bunun olumsuz çıktıları da olabiliyor, zira evin idaresi kadının sırtına
daha fazla yüklenerek “yoksullukla baş etme” konusunda geleneksel 23
olarak üstlendikleri tüm para-dışı faaliyetlere/sorumluluklara bir de
parasal olanlar eklenmiş oluyor (aktaran Molyneux, 2009: 40).
GÜÇLENDIRME
“Güçlendirme, kadınların hayat şanslarını ve
tercihlerini genişleten, onlara güvensizlik ve
bağımlılıktan kaçma imkanı veren ve eşit
fırsatlar ile eşit muamele almalarını sağlayan
çokboyutlu, dönüştürücü bir süreçtir” (Molyneux,
2009)
 ŞNT programlarının gerekli unsurları
bünyelerinde barındırıp barındırmadıkları
sorusuna rahatça olumlu bir yanıt vermek
güçtür.

24
ŞNT’NIN GÜÇLENDIRME SAĞLAMASININ
KOŞULLARI

Molyneux (2009) çeşitli sorular etrafında bu görüşü dile
getirir:






program eşitliği sağlamak için gerekli ilkeleri içinde barındırıyor
mu;
kadınların ekonomik bağımsızlığı ve sosyal refahını güvence
altına alacak şekilde yapabilirlikleri destekleniyor mu;
kadınların sosyal ve ekonomik olarak güçlendirilmeleri için
yükümlülüklerini hafifletecek destek mekanizmaları getiriliyor
mu (örneğin çocuk bakımı hizmeti sağlanıyor mu);
program bünyesinde erkeklerin baskısını hafifletecek bir
dönüşüm amaçlanıyor mu;
katılımcılar programın tasarlanma ve uygulamasında söz sahibi
mi;
katılımcılar daha genel yurttaşlık hakları açısından bilgi ve
25
beceriyle donatılıyor mu?
ŞNT=GÜÇLENDIRME?


İncelediğimiz Türkiye örneğinde, kadınları güçlendirmek
için ortaya koyulan tek araç kadınları paranın
alınmasından sorumlu kılmak, ki bu her zaman parayı
kullanmaktan sorumlu oldukları anlamına da
gelmeyebiliyor. Anket ve görüşmelerde ifade edildiği gibi,
evin ve çocukların ihtiyaçlarını daha iyi bildikleri
gerçeğinden hareketle kadınların paranın kullanımında da
çoğu zaman söz sahibi olduklarını kabul etsek bile, sadece
bu, kadınları aile içinde ve toplumsal anlamda
güçlendirmek için yeterli olmamaktadır.
Bir yandan paranın miktar olarak düşüklüğü, diğer
yandan da bunun kadınların anne olmaktan dolayı elde
ettikleri bir hak olması, ayrıca yukarıda sıralanan diğer
güçlendirici mekanizmalarla desteklenmemekte olması,
ŞNT uygulamasının kadınlar açısından güçlendirici bir
çıktı yaratmasının önündeki güçlüklerdir.
26
SAHA ÇALIŞMASINA DAIR
Çalışmamızda 656 ŞNT alan kadın ile anket
çalışması yapılmış olup, ŞNT desteğinden
yararlanma durumunun çeşitli sosyo-ekonomik
değişiklikler yaratıp yaratmadığına ilişkin
bulgular elde etmek amacıyla da bu sayının
yaklaşık üçte biri kadar (250 kişi) kadınla da
kontrol grubu olarak anket gerçekleştirilmiştir.
 En fazla 6 kişilik haneler (% 20), 5 (% 16,9) ve 7
kişilik (% 17,2)haneler, ardından 4 (% 14,7) ve 8
kişilik (% 12) haneler gözlenmektedir. Görüşülen
kadınların % 80’i 4-8 kişilik hanelerde
yaşamakta, % 15’i ise 9 veya daha fazla nüfusu
olan hanelerde ikamet etmektedir. Ortalama
hanehalkı nüfusu 6,54.

27
ANKETIN YAPILDIĞI ILÇELER

Mersin
Akdeniz
 Toroslar


Gaziantep
Şahinbey
Şehit Kamil
 Nurdağı



Mardin
Merkez
Nusaybin
 Kızıltepe



Diyarbakır



Bağlar
Sur
Adana

Seyhan
28
BULGULAR-1



Görüşülen kadınların % 20,3’si 29 yaş ve altı, % 23,2’si
30-34 yaş aralığında, % 25’i 35-39 yaş aralığında ve %
31’i 40 yaş ve üstü yaştadır.
Kadınların % 58,4’ü okur-yazar değil, % 15’i okur-yazar
fakat herhangi bir okuldan mezun değil, % 23,7’si ise
ilkokul (5 yıllık) mezunu. 906 kadın içinde yalnızca 24’ü
ortaokul veya lise mezunu
Görüşülen kadınların % 93,8’lik kısmı çalışmadığını
ifade etti. Çalışmama sebebi olarak da ev işleri ve çocuk
bakımından zaman bulamama (% 80,3), eşlerinin izin
vermemesi (% 14,7) ve iş bulamama (% 5) gerekçeleri
belirtildi. Çalıştığını ifade eden kadınların çalıştıkları
işler hemen hemen tamamen enformel olarak evde
29
yapılan parçabaşı işler veya ailecek gidilen bahçe işleri,
özellikle de mevsimlik tarım işçiliği.
BULGULAR-2


Görüştüğümüz kadınların eşlerinin çalıştıkları işler
yoksulluk ile çalışma durumunun içiçeliğini
gösteriyor. İnşaat işçiliği, enformel sektörde ücretli
işçilik (fırın, lokanta, berber vb yerlerde), kendi
hesabına çalışma (boyacı, davulcu, şoför vb. olarak),
hamallık, seyyar satıcılık/pazarcılık, kağıt/hurda
toplayıcılığı ve bahçe/tarla işçiliği en yaygın
zikredilen işler ve toplamları –ikisini birlikte
yaptığını belirtenlerle birlikte- % 70’ten fazla.
Kalan üçte birlik grup içinde eşi ölmüş/terk
etmiş/boşanmış kadınlar olduğu gibi eşi
çalışamayacak durumda olan, işsiz olan veya
cezaevinde olanlar da var (toplam % 20). Formel
sektörde işçi, küçük esnaf veya bekçi/kapıcı gibi
nispeten daha yüksek gelirli olduğu düşünülen –ama
böyle olduğu mutlak olmayan- işlerde çalışanların
oranı da % 10’a yakın.
30
BULGULAR-3


Görüşülen hanenin daha önce işsizlik deneyimi yaşayıp
yaşamadığı sorgulandığında, % 84’lük bir bölümünün,
yoksulluk yaratan temel etmenlerden başlıcası olan
işsizlikle karşı karşıya kaldığını gösteriyor. Bu oranın bu
kadar yüksek çıkması, işsizliğin bir nevi kronik hale
büründüğüne de işaret ediyor.
İşsizlikte geçimin nasıl sağlandığına ilişkin yanıtlar,
borçlanmanın kriz durumunda nasıl birincil bir baş etme
aracı olduğunu ortaya koyuyor. Ezici bir çoğunlukla işsizlik
durumunda geçim sağlamak için borçlanma yöntemine
başvuranların oranı % 41,6. Başka bazı mekanizmalarla
birlikte borçlanmayı da devreye sokanları da hesaba
kattığımızda oran iyice yükseliyor. Örneğin, % 10,8’lik bir
oran ile ikinci temel baş etme yöntemi olan eş-dost, akraba
yardımı, borçlanmayla birlikte de hanelerin % 12’si
tarafından başvurulan yöntem.
31
BORÇLULUK


Borçluluk durumu, anketimize cevap veren kadınların haneleri için
çok yaygın ve sıklıkla yaşanan bir durum. İşsizlikte geçimin nasıl
sağlandığına ilişkin soruya verilen yanıtlar da kriz durumunda borç
almanın en temel baş etme stratejisi olduğunu göstermekteydi; ancak
borçluluk, kriz durumlarının dışına taşarak gündelik hayatın olağan
bir parçası haline gelmiş durumda. Sık sık borç alanlar % 48, hep
borçla yaşayanlar ise % 25’lik bir oranda; bazen alanlarsa % 24,5.
Borçluluk durumunun, ŞNT almayla ilişkisine bakıldığında ise, bu
yardımın hanenin gelir düzeyinde önemli bir farklılaşma
yaratmadığının ispatını görüyoruz, çünkü ŞNT alan haneler ile
almayan haneler arasında borçluluğa verilen cevaplar istatistiksel
olarak anlamlı bir farklılık göstermiyor. Bir başka deyişle, aynı
yoksulluk durumunda bulunan hanelerde ŞNT geliri hanenin gelir
düzeyini fazla etkilemiyor, borç almaksızın yaşamlarını idame
ettirmeleri yönünde bir rol oynamıyor.
Benzer bir bulgu da hanenin şu anda borçlu olup olmadığına ilişkin
soruya verilen cevaplarda görülebilir. Şu anda borçlu olduğunu ifade
eden kadınların oranı % 84 gibi son derece yüksek bir oran ve
istatistiksel analiz bu durumun ŞNT almaktan bağımsız olduğunu
gösteriyor, yani ŞNT alsa da almasa da şu anda borçlu olan hanelerin
oranı hemen hemen aynı.
32
MEMNUNIYET


ŞNT’den yararlananlara, bu yardımdan memnun olup olmadıkları
sorulduğunda, yarısının “Memnun” olduğunu, “Kararsız”, “Memnun değil” ve
“Hiç memnun değil” ifadelerini dile getirenlerinse yine cevaplayıcıların
yarısını oluşturduğunu görüyoruz. Saha çalışması sırasında bu soru soruyu
soran ile cevaplayan arasında iletişim açısından sıkıntı yaratan sorulardan
biri oldu. Şöyle ki, ankette yer almayan ancak yüzyüze görüşmelerde iletilen,
yardımdan memnun olmak yararlanıcı açısından tam olarak ne ifade
etmektedir, yardımdan beklenti nedir ve karşılanabilmiş midir şeklindeki
sorulara net yanıtlar alınamadı. Gözlemlerimize dayanarak şunu ifade
edebiliriz ki, ŞNT’den duyulan memnuniyet, “Allah razı olsun devletimiz bize
iki kuruş da olsa yardım ediyor” şeklinde özetlenebilecek bir tevekkül ve
minnet tavrıdır. Devlet hiçbir mecburiyeti yokken lütufta bulunuyor tavrı,
kadınların en azından yarısında, yardıma ilişkin sorunlar yaşandığında buna
yönelik büyük bir tepki geliştirmemeyi de getiriyor; bu da sosyal devletin
içselleşmediğinin önemli bir göstergesi. Bununla birlikte, kadınların diğer
yarısı gayrımemnun bir tavır içerisinde ve devletin bu yardımı yaparken
daha sistemli, daha hakkaniyetli, vatandaşına daha saygılı bir yol izlemesi
gerektiği kanaatine sahip.
Yardım alanların % 90’ı yardımı yeterli bulmuyor; % 77’si ödemelerin düzenli
olmadığını belirtiyor; % 78’i uzun süre kuyrukta beklediklerinden yakınıyor;33
% 71’i yardımın zamanında gelmediğini söylüyor; % 65’i işlemlerin uzun
sürdüğünü ifade ediyor.
HARCAMA EĞILIMLERI

ŞNT alan kişiler arasında parayı nereye harcadığı
sorusuna cevap veren 641 kişiden bir kişi hariç
tamamının cevabı ŞNT parasının çocukların ihtiyacı
(% 52,4), evin ihtiyaçları (% 27,6), borç, fatura veya
kira gibi yine eve dair ödemelere (% 8,7) harcandığı
yönünde. Bir kısım da bu üç kalemden ikisine yönelik
olarak harcadığını ifade ediyor. Kendime harcıyorum
diyen 1 kişi de aynı zamanda çocukları da ifadesine
katıyor. Doğrudan eşine verdiğini söyleyen ise 3 kişi
var. Bir önceki sayılardan hareketle parayı zaman
zaman eşine verenlerin daha fazla olduğunu tespit
etsek de, paranın kullanımında genellikle kadınların
rol oynadığını ve para ellerine geçer geçmez alınması
gereken en acil ihtiyaçları (çocuklar veya ev için)
karşıladıkları veya ödenmesi gereken bir fatura, borç
varsa onu ödedikleri anlaşılıyor. Görüşmeler bize
paranın daha eve varmadan tükendiğini gösterdi.
34
KADIN = EV

Paranın kadına verilmesi, gerçekten de pek çok
araştırmada vurgulandığı gibi, paranın çok daha “doğru”
harcanması anlamına geliyor: hanehalkının, özellikle de
çocukların daha iyi beslenmesi, evin ihtiyaçlarının
karşılanması, çocukların ihtiyaçlarının karşılanması, hep
bu sayede mümkün olabiliyor, çünkü anne hem ev
ekonomisine daha hâkim, hem de parayı harcarken asla
kendini değil evi ön planda tutuyor. Zaten kadınlar daha
fazla evle ve çocuklarla bütünleşmiş oldukları için para
onlara ödeniyor. Bu yönüyle olumlu olan bu durum,
kadının sosyal statüsüne olan etkisi açısından
baktığımızda nasıl bir görünüm arz ediyor, onu anlamaya
çalıştığımızda gözlemliyoruz ki, kadınlar para onlara
ödendiği için taltif edilmiş olsalar da, bunun onların evdeki
kararlar üzerindeki söz hakları veya toplumdaki
konumları açısından bir farklılık yaratıp yaratmadığı
şüpheli.
35
YARDIMIN KADINA ÖDENMESI: OLUMSUZ
GÖRÜŞLER

Yardımın kadına ödenmesine ilişkin cevaplayıcıların % 81’i
olumlu görüş bildiriyor. Tekil cevaplara bakıldığında,
ataerkil toplumsal düzenin kadına biçtiği evsel işlerin
hakimi rolünü pekiştiren cevaplarla karşılaşıyoruz.
Erkekler evin ihtiyacını anlamaz; erkek parayı kadına
vermez; kahvede harcar, kendi keyfine harcar, eve getirmez,
alkole yatırır, sigara içer; çocuklarına harcamaz; erkekler
sorumsuz, onun eline geçen parayı biz görmeyiz… gibi
erkekleri kötüleyen cevaplar üçte bir oranında alındı.
Gelen cevapların yarısı ise paranın kadınlara ödenmesi
olumlayan görüşler ifade ettiler: “anne çocukları için
harcar”; “anne/kadın evin ihtiyaçlarını daha iyi bilir”;
“bütün evin yükü kadının üzerinde”; “anneler babalardan
daha fedakar”; “çocuk her şeyi anneden istiyor”; “çocukları
kadın doğuruyor”; “çocuklardan sorumlu olan kadındır”;
“evin yönlendiren kadındır”; “evle ilgili her şey kadına ait
olduğu için”; “kadın çocuğuna harcar, erkek kahveye gider”;
“kadın çocuklara daha bağlıdır”; kadın evine daha
düşkün”; “kadının yükü daha fazla”…
36
YARDIMIN KADINA ÖDENMESI: OLUMLU
GÖRÜŞLER

Küçük bir grup kadın da kadınların kendilerine
maddi güç sağlayan bu yardımı almaları
gerektiği görüşünü savundu: “bu para sayesinde
kadının eline bir miktar para geçiyor”; “kadın
çalışmadığı için bu paraya muhtaç”; “kadının
eline en azından harçlık oluyor”; “kadının geliri
olmadığı için”; “kadın idareli kullanır”; “kadının
sahip olduğu tek para verilmeli”; “kadınlar
erkeğin eline bakıyor”; “kadınların başka geliri
yok”; “mağdur oldukları için”; “rezil olan hep
kadın”; “adıma para yatması güzel bir duygu”;
“kocamdan para alamadığım için bu para bana
harçlık oluyor”; …
37
KARAR ALMA

ŞNT alma ile evdeki kararları kimin aldığı
arasındaki ilişki incelendiğinde, bu iki veri
arasında bir bağ bulunmadığı, bir başka deyişle
ŞNT almanın kadının evdeki kararların
alınmasında daha fazla söz sahibi olması
yönünde bir etkisi bulunmadığı görülmektedir.
Bu bulgu da gösteriyor ki, kadınlar her ne kadar
ellerine geçen bu parayla belli bir maddi güç –
oldukça kısıtlı olmakla birlikte- kazanmış olsalar
da, bu onları haneiçinde daha “güçlü” kılmıyor,
hanede alınan kararlarda daha fazla söz sahibi
oldukları anlamına gelmiyor.
38
TOPLUMSAL CINSIYETE ILIŞKIN BAZI
BULGULAR



Kadının ŞNT alıp almaması ile eşinden (ender durumlarda
kayınpeder, kayınbirader, baba veya kayınvalide olarak da ifade
edildi) şiddet görmesi arasında istatistiksel anlamda bir ilişki
bulunmuyor. Daha açık bir ifadeyle, ŞNT alan kadının parasal
anlamda güçlenerek eşinin şiddet uygulamasına karşı
durabileceği yönündeki düşünce çürütülmüş oluyor.
Kızlarının üniversite eğitimi almaları ve kadınların çalışmasına
dair düşünceleri ŞNT alıp almamalarından bağımsız. Benzer
şekilde, kadınların çalışma isteği duymalarının da yardımdan
yararlanmalarıyla bir ilişkisi yok.
“Kızınızın üniversitede okumasını ister misiniz?” sorusuna ŞNT
alan ve almayan kadınlar oldukça yakın oranlarda (% 93 ve % 96)
olumlu yanıt vermişlerdir. “Kadınların çalışması ayıp mıdır?”
sorusuna da yine oldukça yakın oranlarda (% 91 ve % 94) “Hayır”
yanıtı verilmiş. Anket uygulanan kadınların kendilerinin
çalışmak isteyip istemediği sorusuna verilen yanıtlar da ŞNT
alanlar ile almayanlar arasında paralellik gösteriyor: çalışmak
istediğini belirtenlerin oranı ŞNT alanlar arasında % 87 iken,
almayanlarda % 90.
39
ŞNT VE OKULA ILIŞKIN PRATIKLER


ŞNT olmasa/alırsa kızlarını veya oğullarını okula gönderip
göndermeyecekleri sorusuna verilen cevaplar, ŞNT alma
durumu ile istatistiksel olarak ilişkili. Bir diğer deyişle,
ŞNT’nin alınıyor olması, çocuklarını okula göndermedeki
tutumları üzerinde etki sahibi. Pek çok başka araştırmanın da
vurguladığı bu durum, ŞNT’nin çocukların okullaşması
üzerinde amaçlanan olumlu etkiyi yarattığını gösteriyor.
Çocukların okula gönderilme pratiğinin ŞNT ile kaydadeğer
ölçüde biçimlendiği, bu ödeme bir anda kesilse
yararlanıcıların hayatında ne değişir sorusuna verilen
yanıtlarda da ortaya çıkıyor. Bunun da ötesinde, bu soruya
gelen yanıtlar, ŞNT parasının yoksul haneler için farklı
anlamlar taşıyabildiğini gösteriyor . Beşte birlik bir kesim bir
değişiklik olmayacağını ifade ederken; çok şeyin değişeceğini,
çok sıkıntı çekeceğini ifade edenler (% 8,5) ve alım gücünün
azalacağını, borçlarını ödemekte zorlanacağını söyleyenler de
var (% 7,5). Çocukların ihtiyaçlarını karşılamakta
zorlanacağını söyleyenler (% 15) ile çocukları okuldan almak
zorunda kalacağını belirtenler (% 3), bu yardımın amacına
hizmet eden bir yardım olduğunu gösteriyor.
40
SONUÇ

ŞNT;
geleneksel koruma mekanizmalarından farklı, Dünya
Bankası önderliğinde tüm dünyaya yayılan yeni tür
bir yoksullukla mücadelesinin temel bir bileşeni,
hedeflemeye ve gelir testine dayalı olduğu ölçüde
liberal çerçeveli bir sosyal yardım uygulaması
 çalışmamızda görüştüğümüz kadınlar tarafından
kendilerine verilen bir sadakadan ziyade bir hak
olarak algılanmış
 esas amacı nakit desteği vermek değil, nakit desteği
sağlayarak eğitim ve sağlık hizmetlerinden yoksul
kesimleri daha fazla yararlandırmak olduğu için, bu
amacına hizmet eden bir yardım

41
ANCAK;
yoksulluğa dair algının kökten değişime uğradığı
bir yapının kurumu konumunda ve yoksulluğu
ortadan kaldıracak bir gelir dağılımı
adaletsizliği, kayıtdışı istihdamla mücadele,
çalışanların haklarının iyileştirilmesi gibi
meselelerin rafa kalktığı bir ortamda yeşeriyor;
dahası bu rafa kaldırmaya hizmet ediyor.
 ŞNT yardımı sosyal güvence sağlayan işlere
girme önünde engel dahi oluşturabiliyor.
 Ayrıca, sağlık ve eğitimin kamusallığı da uzun
zamandır aşınmakta.

42
SONSÖZ


Maxine Molyneux (2009): bu derece parçalanmış bir
koruma(lar) sisteminde, nakit transferi biçimindeki
yardımlar, yurttaşlık haklarının yoksulları da
kapsayacak şekilde genişlediğinin değil, yoksulların
ikinci sınıf yurttaşları olduğunun bir nevi tasdiki
anlamını taşımaktadır.
“Her ne kadar hedefleme öncelik gerektiren toplum
kesimlerine ulaşmak için gerekli bir ilk adım ise de”, der
Molyneux, “daimi bir çözüm olarak kullanıldığı takdirde
hedefleme çökmekte olan bir sistemin belirtisinden
başka bir anlam taşımaz. Her ne kadar hükümetlere
geniş bir popülerlik ve meşruiyet sağlama imkanı
verseler de, bu tür programların en gelişkini bile tüm
yurttaşlara eşit muamele eden ve onları eşit haklara 43
sahip olarak gören, etkin ve bütüncül bir sosyal güvenlik
sisteminin yerini asla tutamaz.”
Molyneux (2008: 46), her tür yardım programının
kadınların yapabilirliklerini arttırıcı (“kadını
güçlendirici”) unsurlar da barındırması, bunun
için eğitimler verilerek kadınlara kaynak tahsis
edilmesi gerektiğini savunuyor.
Ayrıca bu programların:





Kadını sosyal ve ekonomik anlamda güçlendirmeyi net bir
hedef olarak koyup tanımlanabilir bir etki elde etmeyi
amaçlaması;
Çocuk bakımı ve diğer bakım hizmetleri için kadınlara destek
sağlayacak ek mekanizmalar getirmesi;
Programın temel bir özelliği olarak toplumsal cinsiyet rollerini
dönüştürmeyi hedeflemesi ve bunun için gerekirse erkekleri
de belli eğitimlere dahil etmesi;
Katılımcıları programın amaçları, kurgusu, değerlendirilmesi
ve uygulanması aşamalarında söz sahibi yapması;
Katılımcıların yurttaşlık becerileri (hukuki ve siyasi
okuryazarlık eğitimi başta olmak üzere) ile donatılmalarını
sağlaması
gerekmektedir. Ancak böylesi mekanizmalarla desteklenmiş
bir nakit desteği programı kadınları da güçlendirecek
dönüştürücü etkiyi yaratma gücüne sahip olabilir.
44



Bugüne kadar uygulandığı haliyle sosyal yardım uygulamalarının
kadınların sosyal statüsünde herhangi bir değişiklik yaratacak
potansiyeli olduğunu söylemek pek mümkün gözükmemektedir.
Yardımların kadınlara ödenmesi şüphesiz olumlu bir etki taşısa da,
bunun dönüştürücü bir kapasitesi olmasının önünde bazı engeller
vardır: tahmin edileceği gibi, ataerkilliğin çok güçlü olması başta
gelen faktördür. Yardımların kadının statüsünde olumlu etkisinin,
zaten aile içinde kadının sözünün önemli ölçüde geçtiği haneler
olduğunu, diğerlerinde ise bu yardımın pek bir değişiklik
yaratmadığını gözlemledik.
Dönüşümün olabilmesi için dönüşümü sağlaması beklenen
uygulamanın yeterince güçlü olması gerekir. ŞNT uygulamasında ise
verilen para miktarı o denli düşük ki, hane bütçesinde anlamlı bir
farklılık yaratamıyor. Böylesine düşük bir miktarın kadına herhangi
bir güç kattığını da ileri sürmek mümkün değil.
Kadının güçlendirmesi kavramıyla kast edilen, ya da murat edilen,
kadınların ataerkil yapının dışında güç kazanmalarıdır: bireysel
olarak ayakları üzerinde durabilme, kendi kararlarını alabilme, eve
dair kararlarda eşit ölçüde söz sahibi olma… ŞNT ise kadınları bu
anlamda değil, anne olarak, ortaokullarda öğretildiği anlamda ev 45
ekonomisinin mutlak hâkimi olarak güçlendiriyor ve bu rolü
pekiştiriyor gibi görünüyor.