Böbrek Patolojilerini Belirlemede Biyokimyasal Testler Doç.Dr. Mustafa ALTINIŞIK ADÜTF Biyokimya AD AYDIN, 2007 Böbrekler retroperitoneal aralıkta bir çift organdır. Yetişkin böbreği yaklaşık 12 cm uzunluğunda ve bayanlarda 135, erkeklerde.

Download Report

Transcript Böbrek Patolojilerini Belirlemede Biyokimyasal Testler Doç.Dr. Mustafa ALTINIŞIK ADÜTF Biyokimya AD AYDIN, 2007 Böbrekler retroperitoneal aralıkta bir çift organdır. Yetişkin böbreği yaklaşık 12 cm uzunluğunda ve bayanlarda 135, erkeklerde.

Böbrek Patolojilerini Belirlemede
Biyokimyasal Testler
Doç.Dr. Mustafa ALTINIŞIK
ADÜTF Biyokimya AD
AYDIN, 2007
Böbrekler retroperitoneal
aralıkta bir çift organdır.
Yetişkin böbreği yaklaşık
12 cm uzunluğunda ve
bayanlarda 135,
erkeklerde 150 g
ağırlığındadır.
Metabolik fonksiyon
Böbreklerin regülatuvar işlevleri
• Organizmanın su ve plazma volümlerinin
düzenlenmesi
• İç ortamın iyon dengesinin düzenlenmesi
• Plazmanın onkotik basıncının düzenlenmesi
• Asid-baz dengesinin düzenlenmesi
Böbrekler, kanın ve dolayısıyla interstisyel ve
intrasellüler sıvıların optimal kimyasal
kompozisyonlarının devamlılığını yani
homeostazisi sağlarlar
Böbreklerin endokrin işlevleri
• 1) Eritropoietin ile eritropoezin uyarılması.
• 2) 1,25-dihidroksikolekalsiferol (aktif vitamin
D3) oluşumu
• 3) Renin-anjiotensin-aldosteron sistemi ile
kan basıncını yükseltici etki.
• 4) PGA2 , PGE2 , PGF2 oluşumu ile
vazodilatasyon ve kan basıncını düşürücü
etki.
• 5) İnsülin, glukagon ve aldosteronun yıkılımı.
Böbreklerin metabolik işlevleri
• Glutaminden amonyak oluşturulması
• Gliserol, fruktoz, amino asitlerin karbon
iskeletlerinden glukoz oluşturulması
(glukoneojenez)
Böbreklerin ekskretuvar işlevleri
• istenmeyen
metabolik son
ürünler ve diyet
ile alınan fazlalık
inorganik
maddelerin idrar
içinde atılımı
Böbreklerde ekskretuvar
işlev için fonksiyonel ünite
nefrondur. Yapılan
hesaplara göre her bir
böbrekte 1-1,5 milyon
kadar nefron bulunmaktadır
Nefron; glomerul, proksimal tübül, henle kulbu,
distal tübül ve toplayıcı kanaldan oluşur. Toplayıcı
kanallar birleşerek renal kaliksleri meydana getirir.
Glomerül,
değişik
hücrelerden
oluşan
özelleşmiş bir
kapiller ağdır.
Kapiller endotelyal hücreler yaklaşık 40 nm kalınlığında
olup, birbirleri ile temas halindedir. Fakat bu hücreler
arasında 40-100 nm çaplı bir çok por vardır. Kapiller kan
ve glomerüler filtrat arasında kesintisiz bariyer oluşturan
bazal membran sadece plazmanın serbest geçişine izin
verir.
Bowman kapsülü, proksimal tübülün başlangıcını
oluşturur.
Proksimal tübül 70 m’lik dış çapa ve 15 mm
uzunluğa sahiptir.
Proksimal tübül, nefronun metabolik olarak en aktif
kısmıdır.
Henle kulbu, 3 kısımdan oluşur; 1) İnen, 2) Çıkan
ince, 3) Çıkan kalın.
Henle kulbunun çıkan kalın kısmı Bowman kapsülüne
oldukça yakın geçerken, tübül hücreleri “Makula
densa’yı” oluşturur, arteriolar hücrelerse “Renin” içeren
granüllerle doludur. Bu bölgeye “Jukstaglomerüler
aparat” denir.
Distal tübül, makula densadan başlar, Na-K-ATPaz
ve karbonik anhidraz aktivitesi vardır.
Korteks düzeyinde 8 kadar distal tübül birleşerek henle
kulbuna paralel medullaya iner ve toplayıcı kanalı
oluşturur.
nefronda
glomerüler
filtrasyon,
tübüler geri
emilim ve
tübüler
sekresyon
olayları
sonucunda
idrar oluşumu
gerçekleşir
Glomerüler filtratın bileşimi plazmanın bileşimine
benzer
Distal tüplerde ve kollektör kanallarda Na+ geri
emilimi aldosteron tarafından, su geri emilimi
antidiüretik hormon (ADH) tarafından düzenlenir
inülin,
mannitol,
sakkaroz,
sodyum
hiposülfid, sodyum ferrisiyanür gibi idrarla
atılan bazı maddeler sadece glomerüler
filtrasyona uğrayıp tübüler geri emilim ve
tübüler sekresyona uğramazlar.
Böyle maddeler eşiksiz maddeler olarak
tanımlanırlar.
üre gibi idrarla atılan bazı maddeler
glomerüler filtrasyona ve tübüler geri
emilime uğrarlar.
kreatinin gibi idrarla atılan bazı maddeler
glomerüler filtrasyona ve tübüler
sekresyona uğrarlar.
Böbrek patolojilerinin belirlenmesi için
yapılan testler
• Glomerüler filtrasyon fonksiyonu ile ilgili
testler
• Proksimal tüp aktivitesi ile ilgili testler
• Renal ekskresyonu ölçen testler
• Renal kan akımını ölçen testler
• Böbrek patolojilerini belirlemede kan analizleri
• Böbrek patolojilerini belirlemede idrar
analizleri
Glomerüler filtrasyon fonksiyonu ile
ilgili testler
Her iki böbrekte bir dakikada oluşan glomerüler filtrat
miktarına Glomerüler Filtrasyon Hızı (GFR) adı
verilir. Normal bir şahısta bu 125 ml/dk kadardır.
Filtratın % 99’u tübüllerden geri emilirken, geri kalan 12 litrelik kısım günlük idrar olarak atılır
GFR, böbrek fonksiyonel kapasitesinin en sensitif ve
spesifik ölçüsüdür.
GFR, fonksiyonel nefron sayısının göstergesi olarak
düşünülebilir
GFR ölçümü için kullanılan yöntemlerin çoğu, endojen
veya eksojen maddelerin böbrekler tarafından
temizlenme kabiliyetlerini kapsar
Böbreklerin birim zamanda bir maddeden tamamen
temizlediği plazma volumü o maddenin renal klerensi
olarak tarif edilir.
Bir maddenin renal klerensi formülle hesaplanır.
Sadece glomerüller tarafından filtre edilen maddenin
klerensi, GFR ölçümünde kullanılabilir.
GFR ölçümünde kullanılacak ideal madde;
-Fizyolojik olarak inert olmalı
-Böbrek fonksiyonlarını etkilememeli
-Glomerüllerden serbestçe filtre olabilmeli
-Tübüllerden geri emilmemeli veya sekrete edilmemeli
-Böbrekte metabolize olmamalı depo edilmemeli veya
edilmemeli
-Plazma proteinlerine bağlanmamalı
-Plazma konsantrasyonu sabit olmalıdır
sentez
İnülin ve ekzojen inülin klerensi
İnülin, yaklaşık 5000 Dalton molekül
ağırlığında, D-fruktoz ünitelerinden oluşan bir
polisakkarittir.
Renal tübüler reabsorbsiyon veya sekresyonu
olmaması ve tamamen glomerüler filtrasyon ile
atılması nedeniyle inülin, GFR ölçümü için ideal
ajan olarak kabul edilir.
Ekzojen inülin klerensi, 125 mL/dakika kadardır
-İnülinin enjekte edilebilir formunun elde edilmesinin
ve kullanımının zor olması
-Zaman alıcı olması, kan ve idrar örneklerinde
miktarlarının saptanmasındaki güçlükler
-Mesaneye katater takılmasının gerekliliği ve diğer
yöntemlere göre daha fazla sayı ve sıklıkta idrar ve
plazma örneklerinin alınmasının gerekliliği
İnülin klerensinin dezavantajlarıdır.
Kreatinin ve kreatinin klerensi
Kreatinin kastaki kreatin metabolizmasının bir
ürünüdür ve plazma konsantrasyonu nispeten sabittir.
24 saatlik idrar toplanarak saptanan kreatinin klerensi,
renal fonksiyonun saptanması için halen en yaygın
kullanılan yöntemdir.
Kreatinin klerensinin normal değerleri;
kadında 95±20 ml/dk,
erkekte 120±25 ml/dk’dır
Kreatinin filtrasyon markırı olarak en önemli dezavantajı,
tübüler sekresyona uğramasıdır. Eğer tübüler sekresyon
ihmal edilirse, aşağıdaki denklem ortaya çıkar.
Kreatinin klerens protokolü:
-1-2 ml/min veya daha yüksek bir idrar akım hızı sağlamak için hastanın en
az 600 ml ekstra su alması sağlanmalıdır.
-Test günü çay, kahve ve ilaç alımı kısıtlanmalı
-Aşırı etli yiyecekler alınmamalı
-Testten önce ve test sırasında egzersiz yapılmamalı
-24 saatlik idrar toplama süresine uyulmalı
-İdrar toplama periyodunun ortasında kan alınması tavsiye edilir.
-İdrarın toplam hacmi ölçülür
-Plazma ve idrar kreatinin konsantrasyonu ölçülür.
-Kreatinin klerensi klasik formüle göre hesaplanır
Kreatinin klerens ölçümünün dezavantajları:
-Kreatinin üretimi kas kitlesine bağlı olduğundan, erkeklerde
kreatinin konsantrasyonları kadınlardan yüksektir
-Kreatinin üretimi, glomerüllerden atılan miktarı aştığı zaman
kan konsantrasyonu artmaya başlar ve proksimal tübüllerden
organik katyon pompası vasıtasıyla sekrete edilir.
-Bir çok hastanın eksik idrar toplanması (özellikle yaşlı
hastalar) kreatinin klerens testinin hassasiyetini ve
tekrarlanabilirliğini önemli ölçüde azaltır
-Bu olumsuzlukları ortadan kaldırmak ve daha doğru bir
kreatinin klerensi saptamak için algoritimler kullanılabilir. Bu
algoritimlerden biri Cockroft ve Gault formülüdür.
Sistatin-C, sabit üretime sahiptir ve serum
konsantrasyonu esasen GFR tarafından belirlenir.
Pergange ve Jung serum sistatin-C’nin serum kreatinine
göre daha üstün bir GFR ajanı olduğunu
göstermişlerdir.
Üre klerensi
GFR’nın %40-70’ini yansıtır
İdrar akışı dakikada 2 mL’den fazla ise maksimal üre
klerensi hesaplanır. Bu durumda glomerüler filtrattaki
ürenin az bir kısmı (%40) tübülüsler tarafından geri
emilir.
normal değeri 46-99 mL/dakika (75 mL/dakika)
İdrar akışı azaldıkça ürenin tübülüslerden geri emilimi
artar. İdrar akışı dakikada 2 mL veya daha az ise
standart üre klerensi hesaplanır
normal değeri 40-60 mL/dakika (54 mL/dakika)
GFR’ın kullanıldığı yerler
-Nefroürolojik rahatsızlığı olan hastalarda böbrek
fonksiyon durumunu incelemede
-Hastalığının bulunması durumunda böbrek kütle
fonksiyon değişikliklerini gözlemede
-Unilateral nefrektomi planlandığı zaman postoperatif
fonksiyonun tahmininde
-Böbreklerce atılan potansiyel toksik ilaçların dozunu
hesaplamada
Tübüler fonksiyon testleri
Konsantrasyon testleri
Sıvı kısıtlama testi
Vazopressin konsantrasyon testi
Osmolalite ölçümü
İdrar dilüsyon testi
Sıvı kısıtlama testi
-Testi yapmadan önce sabah ilk idrar dansitesine
bakılmalı ve 1020’nin üzerinde bulunduysa test
yapılmamalıdır
-14-16 saat sıvı alımı kısıtlanır, sonra 1. 2 ve 4
saatlik aralarla 3 kez idrar toplanır ve
dansitelerine bakılır.
-Normalde 1025 ve üzerinde olması beklenir.
-Böbrek fonksiyonları azaldığı zaman dansite <
1020’nin altına düşer.
Vazopressin konsantrasyon testi
-Mesane boşaltılır ve subkutan 10 Ü vazopressin
injeksiyonundan 1-2 saat sonra idrar toplanır.
-Su alımı kısıtlanmaz.
-Normalde dansite 1020’nin üzerinde çıkmalıdır.
-Yorumu sıvı kısıtlama testiyle aynıdır.
*Psikojenik poliüriler hem sıvı kısıtlamasına hem de
Vazopressin testine cevap verirler.
*Hipotalamo-hipofizer yani ADH eksikliği (Diabetes
insipidus) bulunan poliürik hastalar sıvı kısıtlamasına
cevap vermez fakat Vazopressin testine cevap verirler.
Osmolalite ölçümü
Osmolaliteyi etkileyen ana osmotik maddeler;
NaCl, glukoz ve üre’dir.
Yetişkin bir insanın,
24 saatlik idrar osmolalitesi 300-900 mOsm/kg’dır,
spot idrarda ise bu değer 50-1200 mOsm/kg’dır.
Su kısıtlamasında idrar osmolalitesinin ölçülmesi
azalmış böbrek fonksiyonlarında doğru ve duyarlı bir
testtir.
3 gün hasta yüksek protein diyetine alınır, testten önceki
gece su verilmez, sabah 06.00’da mesane boşaltılır, saat
08.00’de test için idrar toplanır.
Normalde osmolalitenin 800 mOsm/kg üzerinde olması
beklenir.
-Böbrek konsantrasyon yeteneğinde minimal bozuklukta;
osmolalite 600-800 mOsm/kg
-Orta derecede bozuklukta; 400-600 mOsm/kg
-Ağır bozuklukta ise; 400 mOsm/kg’ın altında bulunur
İdrar dilüsyon testi
-Kahvaltı yapılmaz, 30-45 dk içinde 1500 ml su içilir
ve 4 saat boyunca saat başı idrar toplanır.
-Normalde beklenen idrar miktarı alınan miktarın
%80’idir.(1200 ml)
-Dansite en az bir örnekte 1003’tür.
*Böbrek fonksiyonları azaldığı zaman idrar miktarı
azalır, dansite 1010’un altına düşmeyebilir.
*Dilüsyon yeteneğinin kaybı, konsantrasyon
yeteneğinden sonra olur.
Amonyum klorür testi
Distal renal tübüler asidoz tanısında kullanılır.
-Bir gecelik açlıktan sonra alınan idrarın pH’sı 5.5’in
üzerindeyse, hastaya 100 mg/kg amonyum klorür
verilir.
-8 saat boyunca saat başı idrar toplanır ve pH ölçümü
yapılır.
*Normal insanlarda en az bir örnekte idrar pH’sı 5.5’in
altına düşer.
*Renal tübüler asidozlu hastalarda genelde pH 6.5’un
altına inmez.
Fraksiyonel bikarbonat atılımı
Proksimal renal tübüler asidozlu hastaların
tanısında faydalı olabilir.
-Plazma ve idrar örnekleri toplanır ve bunların
kreatinin ve bikarbonat ölçümleri yapılır.
-Daha sonra aşağıdaki formüle göre fraksiyonel
bikarbonat atılımı hesaplanır.
*Proksimal renal tübüler asidozlu hastalarda FBA %1015’in üzerindeyken, bu oran normal kişilerde %10’un
altındadır.
Fraksiyonel Na atılımı
Böbreğin Na tutma yeteneğini ve süzülerek idrara
geçen Na yüzdesini gösterir.
Prerenal azotemi ile oligürili akut tübüler nekrozu en
iyi ayırt eden testtir.
Tübüler fosfat reabsorpsiyonu
3 gün diyetle orta miktarda kalsiyum ve fosfat
alındıktan sonra, açlık kanında ve 4 saatlik idrarda
fosfor ve kreatinin TRP’yi hesaplamak için ölçülür.
*Normal diyette TRP > %78 , düşük fosfatlı diyette
(430 mg/gün) daha yüksektir.
*Hiperparatiroidizmde; normal diyette TRP< %74 ,
düşük fosfatlıda ise > %85’dir.
Renal ekskresyonu ölçen testler
• Fenolsülfofitaleyn (PSP) testi
Renal kan akımını ölçen testler
Klinikte çok sık kullanılmamasına rağmen, renal kan
akımı p-aminohippurat (PAH) klerensi kullanılarak
ölçülebilir.
Böbrekten bir seferlik pasajında PAH, glomerüler
filtrasyon ve tübüler sekresyonun birlikte kombinasyonu
ile tamama yakını atılır
Sağlıklı bir kişide PAH klerensi 574 ml/dakika olarak
bulunmuştur.
Bu, böbreklerden 1 dakikada 574 mL plazma geçtiğini
ifade eder
Renal kan akımı, kardiyak output’un %20’si kadardır.
Böbrek patolojilerini belirlemede kan
analizleri
• NPN bileşiklerinin (üre, kreatinin, ürik asit)
tayini
• serum proteinlerinin (total protein, albümin,
globülin) tayini
• serum elektrolitlerinin (sodyum, potasyum,
klorür, kalsiyum, magnezyum, inorganik
fosfor) tayini
Serum üre düzeyi, renal işlevlerin kısıtlı bir
göstergesidir. Normalde üre olarak %15-39 mg,
BUN olarak %7-18 mg kadardır (Üre  2,14 x
BUN).
Serum kreatinin düzeyi, böbrek işlevlerinin daha
değerli bir göstergesidir.
Serum ürik asid düzeyi, böbrek yetmezliklerinde
diğer NPN bileşikleri düzeyleri ile birlikte yükselir.
Total serum proteini düzeyi, normalde %6-8 g,
serum albumin düzeyi %3,5-5,0 g, serum globulin
düzeyi %2,5-3,5 g kadardır.
Nefrotik sendromda %2,5g’a ve hatta %1,0 g’a
düşen hipoalbuminemi ile 2 ve -globulin artışı
saptanır.
Akut glomerülonefritte ,  ve -globulin
fraksiyonlarının üçü de artar.
Serum sodyum düzeyi, renal yetmezlikte azalır.
Serum potasyum düzeyi, renal tubuler yetmezlikte
azaldığı halde GFR’nın azaldığı durumlarda
yükselir.
Serum kalsiyum düzeyi, nefrotik sendrom ve
üremide azalır.
Serum inorganik fosfor düzeyi, nefrotik sendrom
ve üremide artar.
Serum magnezyum düzeyi, kronik renal
yetmezlikte yükselir.
Serum klorür düzeyi, akut böbrek yetmezliğinde
düşer.
Böbrek patolojilerini belirlemede idrar
analizleri
• İdrarın fiziksel özelliklerinin (renk,
görünüm, kıvam, koku, volüm, dansite,
pH) incelenmesi
• İdrarda protein aranması
• İdrarda glukoz aranması
• İdrar sedimentinin mikroskopik
incelenmesi
Bir
biyokimya
laboratuvarında
incelenmesi sonucunda,
idrarın
böbrekleri etkileyen sistemik hastalıklar ile ilgili
klinik ipuçları elde edilir,
böbreklerin ve alt üriner sistemin yapısal ve
fonksiyonel bozuklukları aydınlanır.
Hasta açısından örneklerin eldesinde herhangi bir
zorluğa yol açmaması, hekim açısından ekonomik
olması, basit reaktifler ve araçlarla yürütülebilmesi,
buna karşın önemli bir bilgi kaynağı olması, idrar
incelemelerini hasta ile ilgili fiziksel bakının
vazgeçilmez bir bölümü kılmaktadır.
24 saatlik idrar volümü, kronik renal yetmezliğin
başlangıç döneminde poliüriktir, prerenal ve
terminal dönemde ise oligüriktir.
İdrar dansitesi, kronik glomerülonefritin terminal
döneminde izostenüriktir.
İdrarda protein,
Nefrotik sendromda 24 saatlik idrarda 3 g’dan
yüksek saptanır, 30 g kadar olan olgular
bildirilmiştir.
Akut glomerülonefritte idrarda yüksek molekül
ağırlıklı globulinler de çıkar.
İdrarda glukoz,
Gebelerde ve bazı böbrek hastalıklarında renal eşik
değerinin düşmesine bağlı olarak saptanır.
İdrar sedimentinde silendirlerin görülmesi böbrek
parankim hastalığına işaret eder.
Akut
glomerülonefritte
makroskopik
mikroskopik hematüri karakteristiktir.
ve
Akut glomerülonefritte (akut nefritik sendrom) bulgular:
Hipertansiyon, gözde ve ellerde ödem, oligüri ve hematüri başlıca
bulgulardır.
İnülin, üre ve kreatinin klirensleri, glomerüllerde inflamatuvar
değişiklikler ve GFR’nın azalması nedeniyle düşer. Başlangıçtan 6 ay
sonra da inülin, üre ve kreatinin klirenslerinin düşük olması,
kronikleşmeyi gösterir. Üre klirensi %50’nin altına düştüğünde kanda
üre düzeyi yükselir.
Fulminan olgular hariç başlangıç döneminde tubuler işlevler normaldir.
Proteinüri ve tuz-su tutulmasına bağlı plazma dilüsyonu nedeniyle
hipoproteinemi oluşur.
Günde 3 g’dan düşük proteinüri saptanır.
İdrar dansitesi başlangıçta artar, daha sonra izostenüri görülür.
Makroskopik ve mikroskopik hematüri saptanır.
İdrar sedimentinde eritrosit silendirleri, hiyalen silendirler, granüle
silendirler, lökosit silendirleri görülebilir.
Kronik glomerülonefritte bulgular:
Proteinüri başlangıçta en önemli bulgudur.
Hastalık ilerledikçe izostenüri saptanır.
Konsantrasyon kusuruna bağlı poliüri başlangıçtan beri vardır.
İdrar sedimentinde eritrositler ve lökositler artmıştır, hiyalen ve granüle
silendirler de görülür.
İleri dönemde poliüri, hematüri ve silendirürinin azalması, sağlam
nefron kalmadığını göstermesi bakımından çok ciddi bir durumdur.
Nefrotik sendromda bulgular:
Massif albuminüri, hipoalbuminemi, hiperlipemi ve ödem karakteristik
bulgulardır.
Glomerüler permeabilitenin artışına bağlı olarak massif proteinüri 24
saatlik idrarda 5-30 g olabilir.
Hipoproteinemi ve hipoalbuminemi, albumin kaybı ve hepatik sentez
yetersizliği nedeniyle oluşur. 1 ve -globulinler azalır.
2 ve -globulinler, fibrinojen artar.
Serum transferrininin azalmasıyla serum demiri ve total demir bağlama
kapasitesi düşer.
Proteine bağlı kalsiyumun azalmasıyla serum total kalsiyum düzeyi %5,7
mg’ın altına düşebilir.
Serumda kolesterol ve fosfolipidler artar.
Trigliseridler normaldir veya az artar.
İdrar sedimentinde hiyalen, granüle ve mum silendirlerle oval yağ
cisimcikleri ve dejenere epitel hücreleri görülür.
Akut renal yetmezlikte bulgular:
Başlangıçta GFR hızlı olarak düşer. İyileşme döneminde ise
GFR artar.
Başlangıçta oligüri, iyileşme döneminde poliüri görülür.
Klirens değerleri düşüktür.
Kanda üre ve kreatinin artmıştır.
İdrar dansitesi hipostenüriktir.
Kronik renal yetmezlikte bulgular:
Kanda NPN bileşikleri artışı görülür.
Hipostenürik ve izostenürik poliüri vardır.
Hiponatremi, hipokloremi, hipotansiyon nedeniyle addison
krizine benzer bulgular ve kollaps gözlenir.
Plazma potasyumu başlangıçta normal olabilir, terminal
dönemde artmış yıkıma bağlı olarak hiperkalemi görülür.
Hipermagnezemi, nörolojik belirtilere neden olabilir.
Vitamin D azalmasına bağlı olarak hipokalsemi ve
hiperkalsiüri görülür, fosfat retansiyonu olur.
Total lipid ve trigliserid artışı görülür.
Metabolik asidoz ve anemi gelişir.