Transcript 18.03.2013

HAYÂ ve EDEP
HAYÂ
Sözlükte utanma, çekinme, tevbe, vazgeçme gibi
anlamlara gelen haya, bir ahlâk kavramı olarak
kınanma endişesiyle kurallara aykırı davranmaktan
kaçınma ve bunu sağlayan duygu demektir. Haya, hoşa
gitmeyen şeylerin yapılması halinde insanın yüzünde
beliren ince bir kızarma halidir. Bazı duygular vardır ki
günah ve ayıp sayılan şeyleri yapmamıza engel olur.
Bunlardan biri de hayadır. Türkçede “ar” kelimesi
genellikle hayanın karşılığı olarak kullanılmaktadır.
Kur’an-ı Kerim’de hayâ kelimesi:
Kur’an-ı Kerim’de üç
ayette haya kelimesinin
türevleri geçmektedir:
Kasas sûresinde, Hz.
Şuayb’ın kızlarından birinin
Hz. Musa ile utanarak
konuştuğu (28/25)
bildirilmektedir.
‫ستِ ْحيَاء‬
ْ ‫شي َعلَى ا‬
ِ ‫فَ َجاء ْتهُ إِ ْح َدا ُه َما تَ ْم‬
‫قَالَتْ إِنَّ أَبِي يَ ْد ُعوك لِيَ ْج ِزيَ َك أَ ْج َر َما‬
‫سقَ ْي َت‬
َ
Ahzâb suresinde bazı
Müslümanların Rasûl-i
Ekrem’i uygunsuz
zamanlarda rahatsız
ettikleri, fakat onun
hayasından dolayı bu
rahatsızlığını ifade
edemediği, ancak Allah’ın
gerçeği bildirmekten haya
etmeyeceği belirtilmektedir.
(33/53)
‫ستَ ْحيِي‬
َ ‫إِ َّن َذلِ ُك ْم َك‬
ْ َ‫ان يُ ْؤ ِذي النَّبِ َّي فَي‬
َّ ‫ِمن ُك ْم َو‬
‫ستَ ْحيِي ِم ََ ا ْل َحق‬
ْ َ‫َّللاُ ََل ي‬
Bakara suresinde ise
Müşriklerin Kuran’da arı ve
karınca gibi küçük
yaratıkların örnek olarak
gösterilmesinin fesahatle
bağdaşmadığı yolundaki
iddialarına karşı “Şüphesiz
Allah gerçeği açıklamak
için sivri sineği ve onun da
ötesinde bir varlığı misal
getirmekten haya
duymaz” şeklinde cevap
verilmektedir. (Bakara 2/26)
َّ ‫إِ َّن‬
• ‫ض ِر َب‬
ْ َ‫ستَ ْحيِي أَن ي‬
ْ َ‫َّللاَ َلَ ي‬
‫ضةً فَ َما فَ ْوقَ َها‬
َ ‫َمثَالً َّما بَ ُعو‬
Peygamberimizin haya hakkındaki
hadisleri:
Peygamberimiz (sav) şöyle buyurmuştur: “Haya imandan
bir şubedir.” (Buhari, İman, 3) İmanlı insanlarda haya
duygusu belirgindir. Nasıl ki iman insanı kötülükten korur,
haya da insanı kötülükten korur.
Peygamberimiz şöyle buyurmuştur: “Haya
bütünüyle hayırdır.” (Müslim, İmân, 61) Hayanın
bir kısmı fıtrî, bir kısmı da imânîdir. Gerek fıtrî olarak
insanlardan utanmak, gerekse imân eseri olarak
Allah’tan utanmak olsun her ikisi de hayır ve saadet
getirir.
“Haya sadece iyilik getirir.” (Buhari, Edep, 77)
“Dört haslet Peygamberin sünnetindendir:
Haya, güzel koku sürünmek, misvak kullanmak ve
evlenmek.”(Tirmizi, Nikâh,1)
“Her dinin bir ahlâkı
vardır. İslâmın ahlâkı da
hayadır.” (İbn, Mâce, Zühd,
17)
Hayâ Müslümanların en
belirleyici ahlâki nitelikleri
ve değer ölçüleri arasında
olmalıdır.
Peygamberimiz
“Utanmadığın sürece
istediğini yap!” sözünün ilk
peygamberden beri daima
söylene geldiğini ifade
buyurmuştur. (Buhari,
Enbiya, 54)
“Haya kimde bulunursa onu daha da güzelleştirir.”
(Buhari, el-Edebü’l müfred, s.12)
Kendisinin de yüksek bir
haya duygusu taşıdığı,
evinde oturan genç bir
kızdan daha hayalı olduğu
bildirilen peygamber, aynı
fazileti sebebiyle Hz.
Osman’a ayrı bir değer
vermiş, kendisini ziyarete
gelen Hz. Ebu Bekr ve Hz.
Ömer’i rahat bir vaziyette
karşıladığı halde, Hz.
Osman geldiğinde hemen
derlenip toparlanmış, bunun
sebebi sorulduğunda ise
“Meleklerin bile haya
ettiği insandan benim
haya etmemem doğru
olmaz” buyurmuştur.
(Müslim, Fezailu’s-Sahabe,
26)
Rasûlullah (sav)
utangaçlığının
fazlalığı sebebiyle
kardeşini ikaz eden
Ensardan bir adamın
yanından geçti ve
“Onu bırak, varsın
utansın, zira haya
imandandır”
buyurdu. (Müslim,
İman 1, 63)
Ümmetinin daima Allah’tan haya etmesini arzu
eden Peygamberimiz bir gün ashabına “Allah’tan
hakkıyla haya edin!” buyurmuştur. Hadisi rivayet
eden Abdullah İbn Mesud diyor ki, “Ya Rasulallah
biz hamdolsun Allah’tan gerçek anlamda utanıyoruz
dedik.” “Allah’tan hakkıyla utanmak insanın duyu
organlarını, aklını ve bedenini günahlardan
koruması, Ahireti isteyerek dünyanın geçici
ziynetlerini terk etmesi demektir. Kim böyle
davranırsa Allah’tan gerçek anlamda haya etmiş
olur” buyurdu. (Tirmizi, Sıfatu’l-Kıyame, 4)
Bir gün Peygamber
Efendimiz cehennemde
gördüğü bazı kadınları
anlatmıştır. Onların daha
dünyaya gelmediğini, utanma
duygusundan yoksun bu
kadınların cennetin yüzünü
göremeyeceğini hatta
kokusunu bile
duyamayacağını söyledi.
Onlar sözde giyinik çıplak
kadınlardı. Üstelik başkalarını
da kendileri gibi giyinmeye
zorlayacaklardı.(Müslim,
cennet, 52)
İmam-ı Azam bir gün hamama gider. Yıkanmakta
iken karşısına çırılçıplak bir adam gelir. İmam-ı Azam
onu görünce gözlerini kapatır. Adam bu hareketle
dalga geçer ve der ki: “Ya imam! Gözlerinin nurunu
ne zaman aldılar?” O da, “Senin haya perden
kaldırılırken” cevabını verir.
Efendimiz çıplak yıkanan birini gördüğünde hemen
minbere çıkıp Allah’a hamdü senadan sonra şöyle
buyurmuştur: “Allahü Teala haya sahibidir ve
kulunun utanmasını ve örtünmesini ister. Sizden
gusleden kimse örtünsün ve gizlensin.” Ashaptan
birinin sorusuna “Hanımından başkasına daima
örtülü bulun!” dedi. “Peki tek başımıza
durduğumuzda açık bulunabilir miyiz?” sorusuna da
“Allah görüyor ya, O utanmaya en layık olandır”
buyurdu. (Tirmizi, Edep)
Nelerden haya edelim, nelerden
etmeyelim?
Özel hayatımızı anlatmaktan ve günahlarımızı
anlatmaktan haya etmeliyiz. Başkalarının hatalarını
ve günahlarını araştırmaktan haya etmeliyiz.
Sadakalarımızı açıktan vermekten haya
etmeliyiz!... Utanılmaması gereken yerde de
utanmayacağız. Mesela dinin emirlerini yerine
getirirken başkaları ne der diye düşünmeyeceğiz.
Namaz kılmamız gerekiyorsa kılacağız.
EDEP
Zarif ve edepli olmak anlamındaki “edeb”
mastarından isimdir. Sözlükte incelik, kibarlık,
terbiye, nezaket, ahlâk, iyi tutum ve davranış, takdir
ve hayranlık gibi anlamlara gelir. Edep bir toplumda
örf, adet ve kural halini almış iyi tutum ve davranışlar
ve bunları kazandıran bilgi anlamında
kullanılmaktadır. Kur’an’da edeb kelimesi geçmez.
Bir hadiste Kur’an’dan “Allah’ın edebi” (Darimi,
Fezâilü’l-Kur’ân, 1) diye söz edilmektedir. Böylece
edep hadis dilinde hayırlı ve yararlı bilgilerle davranış
alışkanlıklarını ifade etmekte, Kur’an da bu bilgi ve
davranışları sergileyen ilâhî edep kaynağı anlamında
kullanılmaktadır.
Şüphesiz Efendimiz
Müslümanlara her
konuda en iyi örnek
olduğundan bütün
edep kitaplarında
Peygamber Efendimize
bölüm ayrılır ve onun
davranışları edepli bir
insan davranışı olarak
örnek gösterilir.
Ecdadımız edep konusuna
çok önem vermekteydi. Nefsi
terbiye mekânları olan
Tekkelerin giriş kısımlarında
“Edep yahu!” yazılarının
olması, edebin nefsi
terbiyelendirmede önemli bir
unsur olduğunu ifade
etmektedir. Tasavvuf
kitaplarında camiye girmenin
edebinden tutun da tuvalete
girmenin edebine kadar bütün
edepler anlatılır.
Meşhur hadis kitaplarında edebin çoğulu olan
“Adâb” bab başlığı altında pek çok hadis
zikredilmekte, bu hadislerde edebin çeşitlerinden
bahsedilmektedir.
Örneğin Buhari’de bu bab başlığında muhtelif
hadisler bulunmaktadır, onlardan bazıları şunlardır:
*Güzel hizmet ve ülfet etmeye en layık olan
kimsenin anne olduğuna dair hadis.
* “Sebepsiz akraba ziyaretini kesen (ve bunu
helâl sayan) kimse cennete giremez” hadisi.
*Bedevî bir Arap gelir: “Ya Rasûlallah! Siz
çocuklarınızı öper misiniz? Biz çocuklarımızı öpüp
okşamayız” der.
Bunun üzerine Peygamberimiz (sav): “Allah
senin gönlünden merhamet ve şefkati çekip
çıkarmışsa ben ne yapabilirim?” buyurur.
*Hevazin kabilesinden gelen esirler arasında
çocuğunu bulan esir kadının, çocuğuna olan
merhameti hadisi.
*Allah Teâlâ’nın merhameti yüz parçaya ayırması
ve birini yeryüzüne indirmesi hadisi.
*Bedevî’nin sadece kendisi ve Hz. Peygamber için
dua etmesi hadisi.
*Müminlerin tek bir uzuv gibi olmaları hadisi.
*Bir müslümanın diktiği ağacın kendisi için sadaka
olması hadisi.
*Komşu hakkının sürekli hatırlatılması hadisi.
*Komşusu şerrinden emin olmayan kimsenin kamil
iman etmiş olmayacağı ile ilgili hadis.
* “Allah her hususta rıfk ile yumuşaklıkla
muamele edilmesini sever.” hadisi.
* “Koğuculuk eden kişi cennete giremez.”
* “…Her kim bir mü’mine küfür isnad ederse
bu onu öldürmek gibidir (günahtır.) Her kim de
bir mü’mine küfür ederse bu da onu öldürmek
gibidir” hadisi.
* “Birbirinize buğz etmeyiniz! Birbirinize haset
etmeyiniz! Ey Allah’ın kulları birbirinizle kardeş
olunuz! Bir müslümanın din kardeşini üç günden
fazla bırakması helâl değildir.”
* “Haya ancak hayır getirir.” “Utanmazsan
dilediğini yap!” hadisleri.
* “Mü’min bir yılan deliğinden iki kere
sokulmaz” hadisi.
* “Kişi sevdiği ile beraber olacaktır” hadisi.
* “Aksırığa Allah muhabbet eder. Esnemeyi de fena
görür. Ey mü’minler! Sizden biriniz aksırıp Allah’a hamd
ederse, onun Elhamdülillah dediğini işiten her müslümana
“yerhamukellah” demek hak olur. Esnemeye gelince o
şüphesiz şeytandandır. Biriniz esnemek hali geldiğinde
gücü yettiği derecede onu gidermeye çalışsın! Çünkü
şeytan bu halindeyken onun gafletine güler.”
* “Allah’tan (cc) çok sabırlı ve aleyhinde işittiği ezaya
(daha halim) hiçbir fert yahut hiçbir şey yoktur. Bak
Hristiyanlar Allah’a oğul isnad ediyorlar da Allah (cc)
yine onları affediyor, türlü nimetlerle onları (dünyada)
rızıklandırmaya devam ediyor ” hadisi.
NAGİHAN KOÇ
SAKARYA MERKEZ VAİZİ
Programımıza
göstermiş
olduğunuz
ilgiden dolayı
TEŞEKKÜRLER…