cemaatle namaz kılmanın önemi ve ezana icabet
Download
Report
Transcript cemaatle namaz kılmanın önemi ve ezana icabet
CEMAATLE NAMAZ KILMANIN
ÖNEMİ VE EZANA İCABET
Gülseren ŞEKER
Sakarya-Söğütlü Vaizi
Cemaatle namaz kılmanın fazileti
Cemaatle namaz kılmanın hükmü
Hanımların cemaate iştirakleri
Ezana icabetin önemi
Cemaatle Namaz Kılmanın Önemi:
Cemaat; toplamak bir araya getirmek
anlamındaki ‘’cem’’ mastarından
türemiş,insan topluluğu demektir.
Terim olarak ise, namazı imamla birlikte
kılan topluluğu ifade eder.
Aslında cemaat,’’bütün müslümanlar
kardeştir’’esasına dayalı olarak
gerçekleştirilen birlik ve beraberlik eylemidir.
İslâm namaza çok büyük bir önem vermiştir.
Namazı emretmiş, onu terketmeyi
sakındırmıştır. Belli zamanlarda namaz
kılmak üzere toplanmayı teşrî’ etmiştir. Her
gün ve gecede müslümanlar namazı edâ
etmek üzere beş defa bir araya gelirler. Her
hafta cuma namazını kılmak üzere
toplanırlar. Cuma namazındaki bu toplanma
günlük toplanmadan daha faziletlidir. Her yıl
iki kere tekrarlanan bayram namazları için
toplanma ise, her şehrin cemaati için bir
toplantıdır. Bu, haftalık toplantıdan daha
büyüktür.
Cemaatle Namaz Kılmanın Fazileti:
İslâm müslümanın namazını, içinde
yaşadığı toplumdan uzak, tek başına
edâ etmesi ile yetinmemiştir. Aksine
müslümanın namazını mescidde
cemaat ile birlikte edâ etmesi için teşvik
etmiş,hatta cemaatle kıldığı namazı fert
olarak kıldığı namazdan daha faziletli
ve derecesini yüksek kılmıştır.
أَن رسو َل،رضي هللا عنه َما
ابن ُع َم َر
َ
ِ عن
ِ
صال ِة
َ ْأفض ُل ِمن
َ اع ِة
َ الج َم
َ ُصالة
َ :هللا قال
ِّ
ْ
ين دَ َر َجة
ر
ش
ع
و
ْع
ب
س
ب
ذ
ِ
َ ِ
َ ٍ َ ِ ْال َف
İbn Ömer Radıyallahu anh'dan rivâyete
göre Rasûlullah Sallallahu aleyhi vesellem
şöyle buyurmuş. "Cemaatle kılınan namaz,
tek başına kılınan namazdan yirmiyedi
derece daha faziletlidir."
Ebu Hureyre Radıyallahu anh'dan şöyle dediği
rivâyet edilmiştir: Peygamber Sallallahu aleyhi
vesellem'e gözleri görmeyen bir adam gelip: Ey
Allah’ın Rasûlü! Benim elimden tutup, beni
mescide getirecek kimsem yok, diyerek.
Rasûlullah Sallallahu aleyhi vesellem'den evinde
namaz kılmak üzere kendisine izin vermesini
istedi. Peygamber de ona izin verdi, fakat geri
dönüp gidince onu çağırıp sordu: "Sen namaz için
okunan ezanın sesini duyuyor musun?" Adam:
Evet deyince, Peygamber: "O halde bu çağrıya
cevap ver!" diye buyurdu.
Bu sahabinin çekeceği zorluklara rağmen
Rasûlullah (sav) ona namaza icabet etmesini
emrettiğini görüyoruz.
Osman b. Affan Radıyallahu anh'dan şöyle
dediği rivâyet edilmiştir: Rasûlullah
Sallallahu aleyhi vesellem'i şöyle
buyururken dinledim: "Her kim yatsı
namazını cemaatle kılarsa gecenin yarısına
kadar namaz kılmış gibi olur. Kim de sabah
namazını cemaatle kılarsa, bütün geceyi
namazla geçirmiş gibi olur."
Cemaatle namaz, toplumsal bir eğitimdir.
Müslümanların maslahat ve menfaatlerini
gerçekleştirmeyi hedef alır. Bunu da insanlar
arasında meydana gelen tanışma ve sevgi yoluyla
gerçekleştirmeye çalışır. Çünkü insanların
birbirleriyle karşılaşmaları, tokalaşmaları, insan
kalbinde sevgiyi, muhabbeti meydana getirir.
Aralarında iyilik, dayanışma ve korumayı
gerçekleştiren karşılıklı ilişkiler kurmaya ve
bunların gözetilmesine sebeb teşkil eder.
Cemaatle namaz kılmak suretiyle İslâmın
şiârlarından birisi ortaya konulmaktadır.
Hatta bu İslâmın en büyük şiârıdır. Bu şiâr
namazdır. Bu şiarın cemaatle kılınması
suretiyle müslümanların gücü hep birlikte
mescide girip, yine topluca oradan çıkmaları
ile onların biribirleriyle irtibatları ortaya
konulmaktadır.
Cemaatle namaz, müslümanlar arasında
ülfetin meydana gelmesi, kalblerin hayır
etrafında toplanması, kin ve hasedin ortadan
kaldırılması, toplumsal farklılıkların,
taassubun yıkılması sonucunu verir. Bütün
bunlar müslümanlar arasında kardeşlik ve
eşitlik ruhunun yaygınlaşmasını sağlar.
Cemaat her bir ferdi salih amelini
arttırarak, Allah'a samimiyetle ve gayretle
yönelterek Allah'a itaat hususunda
yarışmaya iter. Namazın vaktinde huşû’ ve
huzur ile edâ edilmesi konusunda gayret
göstermeyi sağlar. Cemaatle namazı edâ
etmenin, bu ve buna benzer cemaatten uzak
duran kimsenin elde edemeyeceği daha pek
çok fazilet ve mükâfatları vardır.
Cemaatle namaz , hayrın tohumlarının
ekilmesi, ilim ve faziletin yayılması için bir
yoldur. Böylelikle cahil, alimden bilgi öğrenir.
Müslüman imamını yahut, müslüman
kardeşlerinin salih amellerle uğraştıklarını
görünce, kendisi de onların izinden gider,
onlara uyar. Müslümanlar mescidde
imamlarına tabi olmak şeklinde ortaya çıkan
bir düzene uyarlar. Böylelikle ümmet bir
araya gelmek, dağılmamak, emir sahiplerine
itaat etme eğitimini alır, imama uymak
suretiyle nefsi dizginlemeyi öğrenir.
"Sen de aralarında bulunup, onlara namaz
kıldırdığında bir kısmı seninle birlikte namaza
dursun ve silahlarını da alsınlar. Bunlar
secdeye vardıklarında (diğerleri) arkanızda
bulunsunlar. Namaz kılmamış olan bir diğer
kısım gelsin, seninle beraber (bir rekat) namaz
kılsınlar. Hem tedbirli bulunsunlar, hem de
silahlarını alsınlar." (en-Nisâ, 4/102)
Yukarıdaki ayette Allah (cc) savaş gibi güvensiz
bir ortamda dahi namazın cemaatle kılınmasının
terk edilmemesini emrediyorsa mazeretsiz terk
edişlere ne der acaba?
ْ
‘’ Ebû Hüreyre(r.a.)’den rivayet edildiğine göre,
Resûlullah (s.a.v)şöyle buyurdu: “Canımı gücü ve
kudretiyle elinde tutan Allah’a yemin ederek
söylüyorum, içimden öyle geçiyor ki, odun toplamayı
emredeyim, odun yığılsın. Sonra namazı emredeyim,
ezan okunsun. Daha sonra bir adama cemaate imam
olmasını emredeyim. En sonunda cemaate gelmeyen
adamlara gidip onlar içindeyken evlerini yakayım.
‘’
Bu ve bunun gibi ayet ve hadislerde de
gördüğümüz gibi cemaatle namaz kılmanın
hem ferdi hem de sosyal açıdan önem
taşıyan ve kolay kolay terk edilmesine
müsade verilmeyen bir ibadet olduğunu
görüyoruz.
Cemaatle Namazın Hükmü:
َوأَ ِقيمُو ْا الصالَ َة َوآ ُتو ْا الز َاَكا َة َوارْ َاَكوُو ْا َم َع
(2/43)ين
َ الرا ِاَك ِو
“Namazı kılın, zekatı verin.
Rükû edenlerle birlikte siz
de rükû edin’’
Hanbelîler, cemaatle namaz kılmanın
erkekler için bu ayeti ve üstte zikrettiğimiz
hadisleri delil göstererek farz-ı ayın, Şâfiîler
de farz-ı kifâye olduğunu söylemişlerdir.
Hanefî ve Mâlikîler'e göre ise, cuma namazı
dışındaki farz namazları cemaatle kılmak,
gücü yeten erkekler için müekked sünnettir.
Kadınların, hastaların, çok yaşlı kimselerin
ve kötürümlerin ise cemaatle namaz kılmak
için mescide gitmesini emretmemiştir.
Hanefî ve Şâfiîler'e göre, cemaatin en az
sayısı imam ve ona uyan olmak üzere iki
kişidir. Hatta uyan kişi çocuk da olabilir.
Cemaate Gitmemek İçin Mazeret
Sayılan Haller:
Hastalık. Cemaatle namaza katılmamayı mubah
kılan mazeretlerin başında hastalık gelir. Hasta
olan kişilerin camiye, mescide gelmeleri, hastalık
mikrobunun bulaşması riskini taşıması sebebiyle
hem sağlık açısından sakıncalıdır, hem de bu
şekilde hasta olan kişiler sürekli olarak öksürmek,
burnu akmak, burnunu silmek gibi davranışlar
göstereceğinden cemaate katılan öteki kişilerin
namazda olması gereken kalp huzurunu ve
sükûnunu bozarlar.
Cemaate Gitmemek İçin Mazeret
Sayılan Haller:
Hz. Peygamber Efendimiz(sav) bir hadislerinde şöyle
buyurmaktadır. "Soğan veya sarımsak yiyen kimse evinde
otursun, bizden ve mescidimizden uzak dursun’’ Hadis-i
Şerif’te bildirilen yasağı soğan ve sarımsakla sınırlamamalı,
cemaate rahatsızlık verecek her şeyi bu yasak kapsamına
almalıyız. Çünkü cemaate verilecek rahatsızlık, ibadet
yapılırken huşunun bozulmasına sebebiyet verebilmektedir.
Bu durum ise kul hakkını doğurmaktadır.
Yine ilgilenmek durumunda olduğu ve yanından ayrıldığı
takdirde durumunun kötüleşebileceğinden endişe ettiği bir
hastası bulunmak da bir mazerettir.
Cemaate Gitmemek İçin Mazeret
Sayılan Haller:
Korku. Mescide gittiği takdirde malına,
canına veya namusuna bir zarar
gelmesinden korkan kimse de cemaate
gitmemelidir. Hz. Peygamber, korku ve
hastalığı cemaate katılmamayı mâzur
kılan sebepler arasında saymıştır.
Cemaate Gitmemek İçin Mazeret
Sayılan Haller:
Abdestin sıkışık durumda olması.
Böyle bir kimsenin cemaate katılması
uygun değildir. Bu durum namazın
huşû ve huzur içinde yapılmasına
engel olduğu için esasen bu durumda
iken tek başına namaz kılmak da
mekruhtur. İnsanı, kalp huzurundan ve
huşûdan alıkoyacak başka durumlar da
aynı hükümdedir.
Cemaate Gitmemek İçin Mazeret
Sayılan Haller:
Herkese veya toplum için yeterli olacak
sayıda kimseye farz olan ilmî araştırma ve
eğitim öğretimle meşguliyet de cemaate
katılmamak için mazeret kabul edilmiştir.
Fakat bilimsel çalışma yapan kişilerin,
cemaati büsbütün terk etmemesi ve
mümkün oldukça cemaate katılması uygun
olur.
Ayrıca hazır bulunmalarını fırsat bilip,
istifade etmeyi arzuladığı kimseler ile ilmî ve
dinî görüş alışverişinde bulunmak da bir
mazeret sayılır.
Cemaate Gitmemek İçin Mazeret
Sayılan Haller:
Bedenî ârızalar. Gözlerin görmemesi,
kötürümlük, düşkün ihtiyarlık gibi haller
de cemaate gitmemeyi mubah kılar.
Hanımların Cemaate İştirakı Caiz
midir?
Peygamberimiz (SAV) cemaatle kılınan
namazın tek başına kılınan namaza göre
yirmiyedi kat sevabı olacağını söylerken
hanımları istisna etmemiştir.Ayrıca
hanımların namaza ve derslere katılmalarını
tavsiye eden pek çok hadis de vardır.
Hanımların Cemaate İştirakı Caiz
midir?
‘’Kadınlarınız gece mescide gelmek
istediklerinde onlara izin verin’’
(Müslim,salat39)
‘‘Kadınlar cemaate katılmak istedikleri
zaman koku sürünmesinler’’
(Müslim,salat137)
Hz. Peygamber(sav) döneminde hanımların
sabah namazına gittiklerine dair rivayetlerin
yanında,Peygamberimiz hanımları bayram
namazlarına katılmaya teşvik ettiği rivayetler de
vardır.
‘’Henüz kocaya gitmemiş genç kızlar, perde
arkasında yaşayan kadınlar(zevat-ı hudur)ve
hayızlı kadınlar evlerinden çıksınlar,hayır ve
müminlerin duasına şahit olsunlar….’’
Bu rivayetlerden yola çıkılırsa Peygamberimizin
hanımlara cemaatle namazı emretmediğini ama
aynı zamanda da yasaklamayıp tavsiye ettiğini
görüyoruz.
Klasik dönemde kadınların camiye
gitmesine ‘’FİTNE’’ endişesiyle pek sıcak
bakılmamıştır.Ebu Hanife,’’Kötü niyetli
kişilerin uykuda olduğu vakit olması
sebebiyle güvenlikli olduğu için, sabah,
akşam ve yatsı namazları için camiye
gitmelerinde’’ sakınca görmemiştir.Ebu
Yusuf ve Muhammed’ e göre’’ yaşlılar bütün
namaz vakitlerinde camiye gidebilirler.’’diye
hüküm vermiştir.
Sonraki Hanifi fakihlerine göre,
zamanın bozulması ve fıskın ortaya
çıkmasıyla yaşlı da olsalar cemaate
gitmeleri ‘’mekruh’’görülmüştür.
Ve yine Hz.Aişe(ra)ve bazı
müctehitlerin , kadınların namaz kılmak
için evlerinden çıkıp camiye gitmelerini
kerih görmelerindeki sebeb de kendi
zamanlarındaki sosyal ve kültürel
yapıyla alakalıdır.
Belki de Peygamberimiz(sav) de’’…….
fakat evleri onlar için daha
hayırlıdır.’’hadisinde bu gibi sebeblere
işaret etmiştir.
Görülüyor ki aslında hanımların
cemaate gitmelerinin kerahiyyet ifade
etmesi İslam’ın özü ve gereklerinden
olmayıp tamamen kadın ve erkeğin bir
arada bulunmalarının doğurduğu
muhtemel olumsuz sonuçlara
dayanmaktadır.
Günümüze bakacak olursak, kadının
sosyal hayatın neredeyse erkekler kadar
içinde olduğunu görürüz.İş hayatında,
çarşıda,pazarda, hayatın her alanında erkek
ve kadın diyalog halindedir. Durum bundan
ibaret olunca, hanımların tesettürlerine, söz
ve davranışlarına dikkat ederek cemaate
gitmelerinin fitneye sebep olabileceğini
düşünemeyiz. Fitne endişesi ortadan
kalktığına göre kadın cemaate neden iştirak
edemesin? Çünkü cemaatle namaz kadınlar
için de dini bilgi ve şuurlarını,
maneviyatlarını takviye eden bir olgudur.
Ezana İcabet:
Ezan-ı Muhammedi bir şeairdir.Yani bir
beldenin İslam beldesi olduğunun en
mümtaz alametidir.
Ezan, başlı başına bir davettir, irşaddır. Hazreti
Bilal (r.a.)’den günümüze, insanlığı O’na çağıran
bu ses, her zaman cevabını bulmuş ve dünya var
oldukça da bulacaktır. Bu çağrı kelimeleri aşan,
açıklanamaz, kavranamaz bir davettir. Arapça’yı
ve Türkçe’yi bilmeyen niceleri, dinledikleri
muhteşem ezanlarla hidayete mazhar olmuşlardır
Ezan, bir tek olan Allah’a, rahmet
Peygamberi Muhammed(sav)’a,
kötülüklerden ve hayatın monotonluğundan
alıkoyan namaza ve bu temel esaslar
ekseninde felaha (huzur ve mutluluğa)
çağrıdır. Bu itibarla ezanı duyan mümin, bu
kutsal çağrıya kayıtsız kalamaz, büyük bir
saygı ve hürmetle ona icabet eder.
Ezan işitildiği zaman ezanı dinlemek,
ezanı içinden tekrar ederek icabet ve tasdik
etmek, bitince ezan duâsını okumak
sünnettir.PeygamberEfendimizin(asv)şefaati
ne vesiledir.
Peygamberimiz (a.s.), ezan işitildiğinde
aşağıdaki duanın okunmasını tavsiye etmiş
ve bu dua hakkında şöyle buyurmuştur:
Bir kimse ezanı işittiği zaman;
Ey bu eksiksiz
davetin ve kılınan
namazın sahibi!
Muhammed'e
vesîle'yi ve fazîleti
ver. O'nu, vaat ettiğin
Makam-ı Mahmûd
üzere dirilt" derse,
ona kıyâmet günü
mutlaka şefaatim
helal olur."
(Buhârî, Ezân, 8; Ebû
Dâvûd, Salât, 28)
Makam-ı Mahmûd, geçmiş ve gelecek her
sınıfın, her mahlûkat cinsinin, her varlık
türünün, her taifenin kendisine şiddetle
muhtaç olduğu, her sınıfın ihtiyacı olan
şefaatin kendisinden verildiği bir şefaat
makamı olarak açıklanmıştır. Şüphesiz bu
izaha haklılık veren hadis-i şerifler mevcuttur
*İbn-i Abbas (ra) rivayet etmiştir ki; Allah
Resulü (asm) bu makamın bir hadis-i
kudsîde Cenâb-ı Hak tarafından şöyle
bildirildiğini beyan buyurur: “O öyle bir
makam ki, bu makamda öncekiler de,
sonrakiler de sana teşekkür ederler, sana
minnettar olurlar. Sen şerefçe bütün
yaratılmışların üstünde olursun, istersin
verilir, şefaat edersin şefaatin makbul olur.
Senin sancağının altında olmadık hiç kimse
kalmaz.”
Bir başka hadiste de peygamberimiz;
*Abdullah bin Amr bin As (ra) bildirmiştir:
Peygamber Efendimiz (asm) buyurdu ki:
“Müezzinin ezanını işittiğiniz vakit siz de onun
söylediği gibi söyleyiniz. Sonra bana salât ve
selâm okuyunuz. Çünkü her kim bana bir salât
okursa, bundan dolayı Allah ona on defa rahmet
nazarıyla teveccüh buyurur. Sonra Allah’tan benim
için vesileyi isteyiniz. Çünkü vesile Cennette bir
derecedir ki, o, Allah’ın kullarından yalnız birinden
başkasına lâyık olmaz. Benim o olduğumu
umuyorum. Her kim benim için Allah’tan vesileyi
isterse, ona şefaatim ulaşır.
Ezana icabet iki şekilde olur.Birisi
yukarıdaki hadislerden de anladığımıza göre
ezanı kelime kelime tekrar edip bize verdiği
huzurla beraber ,içeriğini düşünmek, diğeri
ise namaz kılmak için harekete geçmektir.
Ezana icabet en güzel şu şekillerde olur;
Ezan okunurken acil değilse bir şeyle
meşgul olunmaz,konuşulmaz,selam
verilmez,ayak ayak üstüne atılmaz, saygı
ile dinlenir.
Kur’an-ı Kerim okuyan kişi okumayı bırakıp,
ezanı dinler.(bir toplulukta okunuyorsa
okumayı bırakmaz.)
Ezanı dinleyen kişi müezzinin okuduğu
ezanı tekrar eder ve böylece ezanı okumuş
olur.
’’Hayyales’salah’’ ve ‘’hayyalel felah’’
cümlelerinde ‘’la havle ve la kuvvete illa
billah’’denilir.
Sabah namazında müezzin ‘’essalatü
hayrun minennevm’’ cümlesine ‘’sadakte ve
berirte’’ diye karşılık vermesi sünnettir.
Ezanı işiten kişi abdestsiz ya da cünüp de
olsa yukarıdaki cümleleri söyler.
Ezan bitince Allah’a hamd edilir,Peygamber
Efendimiz(sav)’e salavat getirilir,Ezan duası
okunur.
Ezan Allah’ın İsminin ve Tevhit davasının
ve bununla yaradılış gayesinin ilanıdır
Ezan Allah’ın Rububiyyetine karşı yeni bir
ibadet vaktinin girdiğinin ilanıdır.
Ezan lütuf, nimet ve feyizlerle dolu Rabbani
bir sofradır. Bize de bu güzel sofraya icabet
etmek düşer.
Dinlediğiniz için teşekkür ederiz.