İsrafın Bireysel ve Toplumsal Zararları

Download Report

Transcript İsrafın Bireysel ve Toplumsal Zararları

İsrafın Bireysel ve Toplumsal Zararları

İSRAF

Hayatın israfı

Zaman israfı

Düşünce israfı

Söz israfı

Nefsin israfı

Kaynakların israfı

Günümüzde modern toplumların yakalandığı en büyük hastalıklardan birisi de israftır.

Teknolojiye bağlı olarak her geçen gün sahip olunan imkanlar artmakta ve gelir düzeyi git gide yükselmekte, gerek gıda sektöründe gerekse diğer sektörlerde akıl almaz bir tüketim çılgınlığı yaşanmaktadır.

Buna bağlı olarak da israf hayatımızın her safhasında kendini açıkça göstermektedir .

Geniş açıdan düşündüğümüzde israfı sadece gıda maddeleriyle, alışverişle sınırlandırmak mümkün değildir. Sözgelimi gerek internet başında,gerekse televizyon karşısında harcanan lüzumsuz saatlerde israf edilmiş bir hayatın göstergesidir.

Gerçektende israf hayatımızın her anını kapsamaktadır ve ondan kurtulmak ta ancak kabiliyetlerin yerli yerince kullanılması ve Allah-u Teâlâ’nın verdiği her türlü nimetlerin ölçülü olarak sarf edilmesiyle mümkündür .

İsraf: Arapça bir kelime olan israf kökünden gelmektedir.

“serefe” Seref; yemek, içmek, giyip, gezmek gibi meşru ve mubah olan hususlarda makul (ölçülü) ve maruf (dini bakımdan uygun görülen) sınırı aşmak demektir.

İsraf;Lüzumsuz yere harcama yapmak,ihtiyaçtan fazla tüketmek, saçıp savurmaktır.

İnsan fiillerinde sınırı aşan kimseye müsrif denir.

Araf süresi 31 .ayeti kerime

Ey adem oğulları ! Her mescide gidişinizde süslerinizi takının ,yiyin için fakat israf etmeyin, muhakkak ki Allah-u Teâlâ israf edenleri sevmez

.

Güzel giyinin ki, Allah Teâlâ size verdiği nimetlerin eserini görsün

( Kütüb-i Sitte)

ُبْو َث َّيَلعَو # َّىِبّنلا ُتْيَتأ ِلاَمْلا ِّلُك ْنِم ُتْل ُق ؟ ِ ّاللّ ِةَم ْعِن ُرَثأ َرُيْلَف رَكَو َكْيَل َع ] : لاق هيبأ نع صو ْح ِلاَمْلا ِّىأ ْنِم : َلاَق .

ْمَعَن اَم ىلاعَت ُ ّاللّ َكاتأ اَذِاَف : ‘ ا يبأ نع ـ 1 ُتْل ُق ؟ٌلاَم َكَلأ ـ : 5264 ـ َلاَقف .

: َلاَق .

ىلاعَت ُ ّاللّ ىِناَط ْعأ ْدَق نوُد

1. (5264)- Ebu'l-ahvas babasından naklen diyor ki: "üzerimde adi bir elbise olduğu halde resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın yanına gelmiştim. bana: "senin malın yok mu?" diye sordu

"Evet var!" cevabıma: "Hangi çeşit maldan?" sorusunu yöneltti.

"Her çeşit maldan Allah bana vermiştir [deve, sığır, davar, at, köle, hepsinden var]" demem üzerine: "Öyleyse Allah Teala hazretleri sana bir mal verdiği vakit Allah'ın verdiği bu nimetin eseri ve fazileti senin üzerinde görülmelidir!" buyurdular." [Nesaî, Zinet 83, (8, 196).] [1] [KÜTÜBÜ SİTTE 83,(8,196)]

GİYİM KUŞAMDA MARKA Bu meselede öncelikle dikkat edilmesi gereken husus markanın kime ait olduğudur.

Yeme-içme-giyim-kuşam gibi hususlarda öncelikle Müslümanlara ait olan markalar tercih edilmelidir.

Ancak bir mü’minin amacı hiçbir zaman gösteriş, pahalı giyinme olmamalıdır.

Marka düşkünlüğü kişiyi israfa sürükler “Hem onlar ki, harcadıkları zaman ne israf ederler, ne de cimrilik ederler; harcamaları bu ikisini arasında orta bir yoldur.” (Furkan, 67) Hz Ömer (ra), Ahnefin üzerinde yeni bir gömlek gördü ve: “Ey Ahnef! Üzerindekini kaça satın aldın?”diye sordu.

Ahnef’in “on iki dirheme” demesi üzerine de şunları söyledi: “Azap olunasıca ! Bu paranın altı dirhemine bir gömlek satın alıp kalan altı dirhemi de Allah yolunda harcamış olsaydın daha iyi olmaz mıydı?”dedi

Muhammet Yusuf Kandehlevi Hayat-üs Sahabe

Marka saplantısı, en tehlikeli hasletlerden biri olan kibre sebep olmaktaydı.

Resulullah (asm), ciddi bir ihtiyaç olmadığı halde sırf gösteriş ve tefahur (gururlanmak) için veya aşırı lüks ve tereffüh için yapılan harcamaları şeytana nispet etmektedir.

Giydiği ile gururlanan kimseye Allah-u Teala rahmet nazarıyla bakmaz.

Hz Aişe (ra)anlatıyor: Bir elbise giydim. Elbise çok hoşuma gittiği için iki de bir eteğime bakıyordum.O esnada babam: “Ey Aişe! Bilmez misin Allah şu anda sana bakmaz.”dedi. “Niçin?” diye sordum.

”Sen bilmez misin,kul dünya süsüyle gururlanırsa, Rabbi ona buğz eder;ta ki o süsü kendisinden ayrılıncaya kadar, dedi.

Bunun üzerine onu sırtımdan çıkardım ve sadaka verdim.

Babam “Umulur ki, sadaka vermen senin günahına keffaret olur.”dedi.

Kütübü Sitte Muhammet Kandevi-Hayat-üs Sahabe

Moda; israfa yönelmek, dayatmalara boyun eğmek değil, hesabımıza ve kitabımıza uygun olan her şeyle kendimize yakıştırdıklarımızdır.

Mevlana deyişiyle, bir yanda, içi boş lüks elbiseler, diğer yanda da elbisesiz adamlar… Şairler Sultanı’na göre de, “Başsız başsız adamlar!”

Ev ve ev eşyalarında israf İmam Gazali,kanaatsizliğin bizi nasıl eline geçirdiğini söyle anlatır: ”Şeytan, bir insanın kalbinde ev, eşya, elbise ve evde süse düşkünlük görünce oraya yerleşir, kalbini yurt edinir.

Onun bu zaaflarından yararlanmaya bakar. Hemen onun evini yenilemeye davet eder, tavanlarını ve duvarlarını süslemesini ,binalarını genişletmesini ister.

Güzel elbise ve bineklerle süslenmeye çağırır o kişiyi artık ömrü boyunca emrine amade kılar.

Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) Bu konuda bir kaç meseleye birlikte temas etmiştir: Duvarlar halı, kilim vs. ile örtülmemelidir. Çünkü bu iş, hem mütekebbirlerin amelidir, hem de malın ziyân edilmesi, israf edilmesidir. Zira duvarların örtülmesini gerektiren hiçbir zarurî durum mevcut değildir. Müslim'de gelen bir rivayette Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm), kapının üzerine halı asmış olan Hz. Âişe (radıyallâhu anhâ)'ye: "Allah, bize taş ve toprağa elbise giydirmemizi

emretmemiştir" diyerek indirtir.

Oldukça pahalı ,bir o kadar kasvetli ve ihtişamlı Fakat hiçbir özelliği olmayan tamamen israf bir ev dekorasyonu ( Kütüb-i Sitte)

Evliliği, israfla başlayan gençleri, iktisada nasıl

alıştıracağız? Gösterişli davetiyeler, orijinal nikah şekerleri, lüks salonlar, pahalı elbiseler , gelinlikler, yuvaya mutluluk getiremiyor; eşya işe yaramıyor. Ardından Allah Teâlâ’nın bize nimet ve emanet olarak bahşettiği küçük bir yavru ;fakat günümüzde o da ebeveynleri şirin dekor, tarafından israfla karşılanıyor.

Rengarenk kapı süsleri, bebek motifli şekerler, şirin mi butik kurabiyeler, en önemlisi binbir çeşit hediye vs… Babyshower bahane, kendimizi şımartmak şahane!

İsraf kalksa, ekonomik durum kendiliğinden düzelir, krizden eser kalmaz.

İsrafın zararları

İsraf edenlerin şeytana,Firavun’a ve Hz Lut’un kötü kavmine benzetilmesi ve Allah olmalarıdır.

-

ü Teâlâ’nın bunları sevmemesi ve bunlara sefih demesi ve ahirette azap çekmeleri,dünyada aşağı ve muhtaç duruma düşmeleri ve pişman

Şeytan malı ya israf ettirir veya cimrilik ettirir. Hayra harcamaktan alıkoyar. Yoksul olursun, elin daralır diye korkutur. Sadakanın malı azaltmayacağı ise ayet-i kerimede şöyle bildirilmiştir.

“ Peygamber efendimiz (a.s.m.), yemin ederek : ‘’Sadaka vermekle mal azalmaz ’’ buyurdu.

Zenginlik istersen kanaat yeter.

Kanaat, israfı defeder, şükrü ise davet eder.

Dostu Rıza efendi Mehmet Akif’i şu şekilde anlatır:

“-O,ne yüksek bir insandı! Onun şahika-i faziletine erişmek ne mümkün! Fakir veya yetim bir çocuk görse, hemen kesesini boşaltırdı. Parası yoksa, ağlardı. Yardım için arkadaşını teşvik ederdi. Ahbabının kesesini kendi kesesi gibi, kendi kesesini de ahbabının kesesi gibi bilirdi.

Nazarında paranın hiç kıymeti yoktu. Elinden gelse,yeryüzünden fakirliği ve sefaleti kaldırırdı. İnsanlara karşı, o kadar hayırhahtı.”

Bir defasında Hz. Peygamber (sav) Sa’d’e uğradı. Sa’d bu esnada abdest alıyordu. Resûlullah (asm), (onun suyu aşırı kullandığını görünce); "Bu israf nedir?" diye sordu. Sa’d de, "Abdestte de israf olur mu?" dediğinde Hz. Peygamber (asm) de “Evet, hatta akmakta olan bir nehirde abdest alsan bile.” şeklinde cevap verdi.

" Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın, Şâfiîlere göre, abdest suyu 530 gr, yani yarım litreden biraz fazladır. Hanefîlere göre ise bir litre kadardır. Efendimizin gusül için kullandığı su ise, Şâfiîlere göre 2, 120 litre ile 2,650 litredir; Hanefîlere göre ise 4, 24 ile 5, 3 litre arasındadır Günümüzde ise bir kişinin duş için kullandığı su miktarı ortalama 50-60 lt ‘dir Türkiyede kişi başına düşen su miktarı 1.430 m³ ‘dür bir ülkenin su zengini sayılabilmesi için bu rakamın 8.000 – 10.000 olması gerekir ki türkiye su açısından zengin bir ülke değildir '' Ebu Davud, Cihad, 2, Kütübü sitte

3:REKLAMLAR SANAL İHTİYAÇ ALANLARI OLUŞTURUYOR Böylece, temel ihtiyaç maddeleri çeşitlendikçe çeşitleniyor, insanın olmazsa olmazı, dörtten dört bine çıkıyor, çıkarılıyor. Sürekli artan ve yenilenen ihtiyaçlarını ele geçirmekte zorlananlara,tüketim ekonomisi olmayan parayı harcama imkanı sağlıyor.

Tüketimin kışkırtıldığı ,israfın yaygınlaştığı bir dönemde yaşıyoruz.

Eskiden gereksiz harcamaları paramızın yettiği kadar yapardık.

Şimdi ise kredi kartları yüzünden olmayan parayıda israf edebiliyoruz, Sonuçta bundan gönüllerimiz de ceplerimiz de zararlı çıkıyor. Devrinin en zengin alimi olan imam-ı azm taksitle bir şey almazmış.sebebini soranlara da ?

O muhteşem zat şu cevabı vermiş ; ’’benim o kadar süre yaşayacağima dair garantim yok ki’’ dermiş.

İHTİYAÇ 3 TÜR

1:Zaruriyyat: Yaşamımızı sürsürmek için mecbur olduğumuz ölmeyecek kadar yemek,ölmeyecek kadar soğuktan korunmak gibi zaruri en asgari ihtiyaçlara denir. 2:Haciyyat : Sağliklı bir hayat sürmek için herkesin ihtiyaç duyduIsınma,yeme-içme ğu barınma, gibi gereksinimlerdir.

3:Tahsiniyyat: Hayatımıza güzellik katan.bize faydası dokunan güzel elbise.

Lezzetli yiyecek gibi şeylerdir. Fakat canımızın her çektiği her hoşumuza giden tahsiniyyat degildir .

Hz. Enes (r.a) anlatıyor: « Rasulullah (sav) buyurdular ki: her iştaha duyduğunu yemen israftandır.» Kütübü sitte

21. (5892)- İbnu Amr İbni'l-As (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Yiyiniz, tasadduk ediniz, giyiniz. Fakat bunları yaparken israfa ve tekebbüre kaçmayınız." [Nesaî, Zekat 66, (5, 79). Hadisi buhari, bab başlığında kaydetmiştir (Libas 1).] [ İbnu Abbâs rivâyet etmektedir: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) borçlu olarak ölen bir kimsenin namazını kılmıyordu. Bir gün Ensar'dan bir zat vefat etti. Aleyhissalâtu vesselâm: "Bunun borcu var mı?" diye sordu. "Evet!" dediler.

"Öyleyse cenazenizin namazını kılın!" buyurdu. Bunun üzerine Cebrail aleyhisselâm gelerek şunları söyledi: "Allah Teâla Hazretleri buyuruyor ki: "Benim nezdimde zâlim, ancak zulüm, israf ve isyân husûsunda borçlanandır. Horanta (çocuk-çoluk) sâhibi namuslu insana gelince, onun namına ben ödeyeceğim, kefiliyim.

"Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bunları işitince, hemen o zâtın cenaze namazını kıldı ve bundan sonra: "Her kim yoksulluk veya borç bırakırsa bu, bana yahut benim üzerime kalır; kim miras bırakırsa ailesi efradına kalır" buyurdu. Bundan böyle bu gibilerin namazlarını kıldı." Dinimiz, her ne kadar mütevazi bir hayat tavsiye ediyorsa da, tevazuda ileri gidip varlık içinde yokluk hayatı yaşamayı hoş görmez. Ayet-i kerime dünyadaki nasibin unutulmamasını emreder (Kasas 77). Hadiste de: "Allah birinize bir mal verdi mi, onu önce kendine harcasın" buyurarak daha açık bir üslupla kişinin kendisi için makul ölçülerle harcaması gereğine dikkat çeker.

[2] kütübü sitte

.

Bollukta tutumlu olmak, nimetin devamına fiili bir duadır. Çünkü israf, nimeti nimet saymamak, küçümsemek , önemsiz ve değersiz görmek demektir.

Basit ve önemsiz sanılarak, takdir edilmeyen nimet israf edilir. İsraf ,

nimete fiili bir şükürsüzlüktür. Şükürsüzlük ise, Yüceler Yücesi’ne saygısızlık, sevgisizlik ve takdirsizliktir.

Her nimetin gönderen hanesinde tek isim vardır:

    Cömertin varlığı elinde olur; onu hakiki sahibi adına tasadduk eder.

Cömert başkasına verirken huzur bulur….

Alışverişte pazarlık yapar ama,kazandığının birkaç katını sadaka ve yardım ederken eli titremez, Yüreği sevinçle dolar.

  Müsrif kendini mal sahibi sanır,emanetçi olduğunu unutur,harcama kurallarını da kendisi koyar….

Müsrif,döke saça kendine harcarken mutludur ;

Tutumlu olmak

1:parada tutumlu olmak;elimizdeki paranın bir kısmını İhtiyaç zamanı ve ihtiyaç sahibi için biriktirmek (Har vurup harman savurma) 2:malda tutmlu olmak;mal ve eşyalarımızı korumak ve temiz kullanmak (sakla samanı gelir zamanı) 3:zamanda tutumlu olmak: zamanı iyi değerlendirmek,tembellik etmemekle olur (vakit nakittir) 4:sağlıkta tutumlu olmak;sağlığımızı tehdit eden şeylerden uzak durmak,vücüdü yıpratmamak,hastalıklardan korumakla olur.sağlığı yerinde olmayan bir insanın parasının,malının hiçbir kıymeti yoktur.Kanuni Sultan Süleyman,»halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi olmaya devleti cihanda bir nefes sıhhat gibi»diyerek sağlığın önemine çok anlamlı bir şekilde dile getirmiştir.

Kısaca ne cömertlik israftır nede tutumlu olmak cimriliktir, burada hassas ölçü şudur ki’’ hayırda israf yoktur, israfta hayır yoktur’’ İmam-ı Azam

Bu dünya birgün sona erecek ve her kul dünyadayken yaptıklarının hesabını tek tek verecektir.

Hayatını nasıl geçirdin

Malını nereden kazanıp

Nereye harcadın

İlmiyle amel ettinmi

Bedenini nerede yıprattın

      

Hiç kimsenin o kaçınılmaz sondan kurtulması mümkün değildir.

Hz peygamber (sav)in şu hadisi şerifi,imtihanın ne derece çetin olacağı hususunda bizlere bir fikir vermektedir “Kıyamet gününde şu dötr şeyden sual edilmedikçe kulun ayakları,(Rabbinin huzurundan) ayrılmaz.

Ömrünü nerede harcadığından Ne amelde bulunduğundan Vücüdunu nerede çürüttüğünden Gençliğini nerede harcadığından

Allah-u Teâlâ kendisine tövbe eden ona teslim olan kullarından eylesin!

Ey bizim kerim rabbimiz,günahlarımızı ve işlerimizdeki aşırılıklarımızı affet! Ayaklarımızı hak yolda sabit kıl ve kafirler güruhuna karşı bize yardım eyle”

(Ali imran,147)

LİBABE YÖNDEM K.K. ÖĞRETİCİSİ SERDİVAN MÜFTÜLÜĞÜ