Transcript Haya

Edep Ve Haya
ُ
َ
َُ َ َ ْ ََ
َ
َّ
ٌ
ٌ
َ
َ
َ
ُ
َ
َ
َ
ُ
ْ
ْ
َ
ْ
‫لقد كان لكم ِفي رسو ِل الل ِه أس َوة حسنة ِِلن كان يرجو‬
َ َ َّ َ َ َ َ َ ْ َ ْ َ ْ َ َ َّ
َ‫الله واليوم اْل ِخر وذكر الله ك َِثرياا‬
“Andolsun ki, Resulullah, sizin için, Allah'a ve
ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah'ı çok
zikredenler için güzel bir örnektir.” (Ahzab,33/21)
‫اإليمان بضع وسبعون أو بضع وستون شعبة فأفضلها‬
‫قول ال إله إال هللا وأدناها إماطة األذى عن الطريق‬
‫والحياء شعبة من اإليمان‬
Ebu Hüreyre (ra) dan rivayet edilmiştir. Hz. Peygamber
şöyle buyurmuştur:
"İman yetmiş küsür şubedir.
Haya imandan bir şubedir."
(Buhari, İman, 9)
Haya: Sözlük Ve Istılah Manaları
Sözlükte, “utanma, çekinme, âr, namus, Allah korkusuyla
günahtan kaçınma gibi anlamlara gelen haya kelimesi, bir ahlak
terimi olarak, nefsin çirkin davranışlardan rahatsız olup onları
terk etmesi, kötü bir işin yapılmasından veya iyi bir işin terk
edilmesinden dolayı kişinin yüzünü kızartan sıkıntı hali gibi
farklı şekillerde tanımlanmaktadır.
Edep: Sözlük Ve Istılah Manaları
İnsanın söz ve hareket olarak diğer insanlarla olan
ilişkilerinde ölçülü davranması ve iyi geçinmesidir. Benliğe
yerleşen güzel bir huy olan edep, kişiyi lekeleyici şeylerden
koruyan bir melekedir.
Tarifinden de anlaşıldığı gibi edep, Allah’ın rızasına
uygun zahiri ahlaktan başka, dinimizin gerekli gördüğü, aklın
da kabul ettiği hareket ve sözlerin tamamından ibarettir.
(M. Zeki DUMAN, Âdâb-ı Müaşeret ve Görgü Kuralları, 19-21)
Hz. Peygamber Hayayı Şu Şekilde Tanımlamaktadır:
َّ ُ ْ َ ْ َ ْ َ ْ َ َ َّ َّ َ ُ َ َ َ ْ ُ َ َ َ َ ْ َّ َ َّ َ
.‫ قال قلنا يا َرسول الل ِه ِإنا لنستح ِيى َوالحمد ِلل ِ َه‬.‫اء‬
َِ ‫ِا ْس َت ْح ُيوا ِمن الل ِه حق الحي‬
ْ َّ َ َ ْ َ ْ َ َ َ ْ َّ َ َّ َ َ َ ْ ْ َّ َ َ َ َ َ ْ َ َ َ
َ‫س َو َما َوعى‬
ََ ‫الرأ‬
‫حق الحي ِاء أن تحفظ‬
َ ‫االس ِتحياء ِمن الل ِه‬
ِ ‫قال ليس ذاك ول ِكن‬
َ
َ َ ْ ََ
ُّ ‫ظ ْال َب ْط َن َو َما َح َوى َو َت َت َذ َّك َر ْاِلَ ْو َت ََو ْالب َلى َو َم ْن أ َر َاد اْلخ َر َة َت َر َك َز َين َة‬
َ‫الد ْنيا‬
‫وتحف‬
ِْ
ِ
ِ
َّ َ َ ْ َ ْ َ َ َ َ َ َ َ ْ َ َ
َ
َّ
َ
َ
‫فمن فعل ذ ِلك فق ِد استحيا ِمن الل ِه حق الحي ِاء‬
İbni Mesud’un rivayetine göre, Hz. Peygamber, “Allah Teala’dan gerektiği
gibi hayâ ediniz” buyurdu. Biz kendisine, “Ya Rasulallah! Elhamdülillah;
haya ediyoruz” dedik.. Bunun üzerine Allah’ın Resûlü şöyle buyurdu: “O
(sizin anladığınız haya) değil! Fakat Allah'tan hakkıyla haya etmek;
başını ve başında yer alan organları, karnını ve karnına bağlı
organları koruman, dünya hayatının süsüne kendini
kaptırmaman, ölümü ve çürüyüp yok olmayı unutmamandır.
Ahireti isteyen dünyanın süsünü bırakır. Kim bunu yaparsa gerçekten haya
etmiş, yani Allah'tan gereği gibi haya etmiş olur.” (Tirmizi, Sıfatü'l-Kıyame, 2575)
Hz. Peygamber Hayayı Şu Şekilde Tanımlamaktadır:
Başın korunması,
kullanılmasıdır.
düşünce
gücünün
iyiye
Baştaki organların korunması, dinen yasaklanan
şeylere bakmamak, kötü sözlere kulak vermemek,
haram yememek ve yalan söylememekle gerçekleşir.
Karnın korunması ise haramla beslenmekten
sakınmakla olur.
Kınalızâde Ali Efendi Haya Hakkında Şu Tanım Ve Değerlendirmeyi
Yapmaktadır:
“Hayâ; utanma, hicap, ar anlamlarına gelir. Edebe aykırı olan olaylar
meydana gelince kalbin duyarlılık kazanması ve ıstırap duymasıdır. Bu halin
belirtisi derhal hayâ sahibi kişinin üzerinde görülür. Çünkü, bu çirkin olaydan
dolayı, hayâ faziletine bürünmüş kişinin benliği bundan etkilenir.
Hayâ, kişiye fazilet yollarını, maddeten ve mânen ilerleme yollarını
gösterir. Edep ve hayâdan mahrum olan insan, her türlü iğrenç işe girişir.
Yaptığı çirkin işlerden üzüntü duymayan insanı, ahlâk ve fazilet yollarına
sevk etmek zordur. Toplumun gelişmesi, utanma duygusunun canlı bir şekilde
aralarında yaygınlaşmasıyla yakından ilgilidir.”
(Kınalızâde Ali Efendi, Ahlak / Ahlâk-i Alâî , s.103. (Baskıya hazırlayan, Hüseyin Algül), Tercüman, 1001 Temel
Eser, No. 30, tarihsiz.)
Haya İmandandır
َ َ َّ َ
َّ َ ُ َ َّ َ
َ َ ُ َ َ ُ َ َ َْ َ
ُ‫اه‬
ُ
َ
َ ‫أن رسول الل ِه ِ)صلم (مر على رج ٍل ِمن األنصا ِر وهو ي ِعظ أخ‬
َ‫ َف َق َال َر ُسو ُل َّالله )صلم( َد ْع ُه َفإ َّن ْال ََح َي َاء من‬، ‫فى ْال َح َياء‬
ِ
ِ
ِ
ِ
ِ
َ
‫اإليم ِان‬
ِ
İbni Ömer (r.a)’dan rivayet edildiğine göre
Resûlullah (s.a.v) utangaç kardeşine bu huyunu
terketmesini söyleyen Medine’li bir müslümanın
yanından geçerken ona: “Onu kendi haline
bırak; zira hayâ imandandır” buyurdu.
(Buhari, İman, 24)
Haya İmandandır
‫اإليمان بضع وسبعون أو بضع وستون شعبة فأفضلها قول‬
‫ال إله إال هللا وأدناها إماطة األذى عن الطريق والحياء شعبة‬
‫من اإليمان‬
“İman yetmiş/altmış küsur şubedir. En üst
derecesi "lâ ilâhe illallah" demek, en alt derecesi de
geçenlere zarar verecek şeyleri yoldan gidermektir.
Hayâ da imandan bir şubedir”
Müslim, İman, 58, I, 63.
Haya İmandandır Hadisi ile ilgili İbnü’l-Esîr şöyle söyler:
“Yaratılıştan gelen bir duygu olduğu halde hayâ bu
hadiste, sonradan kazanılan imandan bir parça olarak
belirtilmiştir.
Çünkü hayâlı kişi, bu sayede günahlardan uzaklaşır. İşte
bu açıdan hayâ, kişi ile günahları arasına giren ve onu günah
işlemekten alıkoyan imanın fonksiyonunu yerine getirmiş
olmaktadır.
Hadiste, hayânın imandan bir parça olduğu ifade
edilmiştir; çünkü iman, sonuçta Allah’ın emirlerine uymak ve
yasaklarından kaçınmak şeklinde dışa yansır. İşte, günahlardan
kaçınmak haya sayesinde gerçekleşince, hayâ imanın bir cüz’ü
gibi olmuş olur.”
İbnü’l-Esîr, en-Nihaye fî Ğarîbi’-l Hadîs, Dâru’l-Fikr, Beyrut, Tarihsiz, I, 470.
“Haya” Kelimesi “Hayat” Kelimesinden Gelmiştir
“Haya” kelimesi ölümün zıddı olan
“dirilik/canlılık” manasında olan “hayat”
kelimesinden türetilmiş olmasıyla, insanın
maddi hayatiyetini devam ettiren kan damarları
gibi hayanın da insanın manevi varlığını ve
diriliğini temin eden can damarı mesabesinde
olduğuna işaret edilmektedir.
İslam Ahlakının Temeli Hayadır
ْ
َُ ‫إ َّن ل ُكل دين ُخ ُلقا َو ُخ ُل‬
َ
َ
ُ‫ق اإل ْس ََام الحياء‬
ِ ِ
ٍ ِ ِ ِ ِ
Enes (ra) dan rivayet edilmiştir: Hz. Peygamber (sav)
şöyle buyurmaktadır:
"Her dinin kendine özgü bir ahlakı vardır.
İslam'ın ahlakı ise hayadır"
(İbn Mace, Zühd, 4321)
İslâm Ahlâk Bilginlerinden Mâverdî, Hayâyı, 3 Kategoriye Ayırmıştır
a) Allah’a karşı hayâ,
b) insanlara karşı hayâ
c) kişinin kendine karşı hayâsı
Allah’a karşı hayâ, o’nun emir ve yasaklarına uymakla,
İnsanlara karşı hayâ, onlara eziyet etmemek ve yanlarında
çirkin işler yapmaktan ve çirkin sözler söylemekten kaçınmakla
olur.
Kişinin kendine karşı hayâsı ise, edepli olması demektir.
Mâverdî, Ebu’l-Hasen Ali b. Muhammed b. Habîb el-Basrî, Edebü’d-Dünya ve’d-Dîn, s. 392-393. .İkinci baskı, Daru İbn-i Kesîr,
1990,
Hayâ duygusunun esası, kısaca Allah’tan hayâ etmektir
Allah’tan hayâ etmek, O’nun emirlerine karşı
gelmekten, yasaklarına uymamaktan kaçınmak
şeklinde dışa yansır. Bu yansımanın temelinde, kulun;
Allah’ın istemediği bir iş ve hal üzere bulunmaktan uzak
durması vardır.
َ
ُ
َ
َّ
ُ
َُ َ ََُ
َ
ُ
ُ
َ
َ
َ
ْ
ْ
َ
ْ
َ
ْ
َ
ٌ‫ريا‬
َ‫ص‬
َ ِ ‫الله ِبما َعملون ب‬
َ ‫وهو معكم أين ما كنتم و‬
“..Nerede
olsanız, o sizinle beraberdir.
Allah, bütün yaptıklarınızı hakkıyla görendir” (Hadîd, 57/4)
Allah’tan Hayâ Etmek ihsan şuuruyla hareket etmektir
َّ َ ُ ْ َ ْ َ َ َ ُ َ ْ َ َّ َ ُ َ َ َ َ
َ‫الله‬
َ ‫ان قال أن َعبد‬
َ ‫اإلحس‬
‫قال يا َرسول الل ِه ما‬
ِ
َ‫َكأ َّن َك َت َر ُاه َفإ َّن َك إ ْن َال ََت َر ُاه َفإ َّن ُه َي َراك‬
ِ
ِ ِ
Ey Allah'ın elçisi ihsan nedir? Hz. Peygamber şöyle cevap verdi:
“Sen Allah'ı görmesen de O'nu
görüyormuşçasına ibadet etmendir. Sen O'nu
görmezsen de O seni görüyor."
(Müslim, İman, 106)
Hz. Peygamberin Edep ve Hayası
ُ ُ َ َ َ َ َّ َ
َ
َ ٍ ‫وِإنك لعلى خل ٍق ع ِظ‬
‫يم‬
“Muhakkak ki sen yüce ahlak üzeresin”.
ْ
ُُ َ َ
ُ
ُ
َ‫آن‬
ُ
ْ
َ ‫كان خلقه القر‬
(Kalem, 68/4)
Hz. Aişe'ye Hz. Peygamber (s.a.v)'in ahlakı nasıldır diye
sorulduğunda Hz. Aişe:
"Siz Kur'an'ı okumuyor musunuz?
Onun ahlakı Kur'an'dır." buyurdu.
(Camiu's-sağir, 2/ 423, 6831)
Hz. Peygamberin Edep ve Hayası
َ
َْ َ ْ َ َ َ َّ َ َ
َ
َّ
ُّ
‫كان الن ِبى ِ)صلم (أشد حياء ِمن ال َعذر ِاء ِفى‬
َ
ْ
َ َ َ ْ
ْ
َ
َ
ُ
ُ
ْ
ُ
َ
َ
ْ
َ
َ
َ
َ
‫ ف ِإذا رأى شيئا ي َكرهه عرفناه َِفى وج ِه ِ َه‬، ‫ِخد ِرها‬
Ebû Saîd el-Hudrî radıyallahu anh’ şöyle dedi:
Resûlullah (sav) örtünme çağına girmiş
bir genç kızdan daha utangaçtı. Hoşlanmadığı
bir şey gördüğünde bunu yüzüne bakınca anlardık.
(Buhari, Edep, 72)
Hz. Peygamberin Edep ve Hayası
ْ َ َ
َ
َ
َّ
َ
َ
َ
ُّ
َِ ‫وكان الن ِبى )صلم ( ش ِديد الحي‬
‫اء‬
“Hz. Peygamber insanların en
hayalısıydı”.
َ
ُُ
َ
َ
َّ
َّ
َ
ْ
َ
ُّ
‫خ لق ا‬
َ ‫اس‬
(
‫صلم‬
)
‫ى‬
‫ب‬
‫الن‬
‫الن‬
‫ان‬
‫ن‬
‫ك‬
‫س‬
‫ح‬
‫أ‬
ِ
ِ
(Buhari, Tefsir, 4793)
Enes (r.a) şöyle buyurdu:
“Nebi (s.a.v) ahlakça insanların en güzelidir”.
(Buhari, Edeb, 6203)
Peygamberler ve Edep – Haya
Utanmadıktan Sonra Dilediğini Yap
َ ُ ْ َّ ُ ُّ
َ َ ْ ُ َّ َ َ ْ َ َّ َّ
‫ِإن ِمما أدرك الناس َِمن كَا ِم النب َو ِة األولى‬
ْ َ َْْ َ ْ َ ْ َ َْ َ
َ‫ت‬
َ ‫ِإذا لم َستح ِي فاص َنع ما ِشئ‬
Ebu Mes'ud el-Bedrî rivayet ediyor. Rasulullah (sav) şöyle
buyurmaktadır.
"Peygamberlik sözlerinden insanlara
ilk ulaşan söz:
Utanmazsan dilediğini yap!“
(Buhari, Edeb, 78/6120)
Peygamberler ve Edep - Haya
َ َ ُ َ َ ُ ُّ َ َّ َ ُ َ َ ْ َ َ ْ ُ ْ َ ُ ْ ٌ َ ْ َ
ُُ‫ا‬
َ ‫النك‬
ِ ‫الس َواك و‬
ِ ‫أربع ِمن سن ِن اِلرس ِلرين ال َحياء والتعطر و‬
Ebu Eyyüb'den (ra) rivayet edilmiştir. Hz. Peygamber
(s.a.v) şöyle buyurmuştur:
"Dört haslet peygamberlerin özelliklerindendir:
Haya, güzel koku sürme,
misvak kullanma ve nikah"
(Tirmizi, Nikah, 1101)
Peygamberler ve Edep - Haya
Şeyh Sâdî’nin “Yusuf ile Zeliha” adlı hikayesinde; Yusuf’u
kandırmak için ona dil döken, bu arada, tapındığı put,
niyetlendiği çirkin işi görmesin diye onun üzerini örten Zeliha’ya,
Yusuf şöyle seslenir:
“Vazgeç, benden kötülük bekleme.
Sen bir taştan bile utanırken, ben nasıl
olur da Allah’tan utanmam?”
Sâdî, Bostan, s. 319 (Tercüme, Hikmet İlaydın), Milli Eğitim Basımevi, İstanbul 1950,.
Sahabe-i Kiram ve Edep - Haya
Peygamberimiz, kendisi gibi fazilete sahip olmasından
dolayı Hz. Osman’a özel bir değer vermiş; kendisini ziyarete
gelen Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer’i rahat bir vaziyette karşıladığı
halde Hz. Osman geldiğinde hemen toparlanmış; bunun sebebi
sorulduğunda ise
‫أال استحي ممن يستحي منه اِلَائكة‬
“Meleklerin
bile haya ettiği kişiden haya
etmeyeyim mi?”
diyerek cevap vermiştir.
Ahmed , I, 71.
Allah Bir Kulun Helakini Dilerse Ondan Haya Duygusunu Alır
َّ َّ
ُ‫الل َه َع َّز َو َج َّل إ َذا َأ َ َاد َأ ْن ُي ْهل َك ََع ْبدا َن َز َع م ْن ُه ْال َح َي َاء َف َإ َذا َن َز َع م ْنه‬
‫ِإن‬
‫ِ ر‬
ِ
ِ ْ َ َ َِ
ِ
ُ‫ْال َح َي َاء َل ْم َت ْل َق ُه إ َّال َمقيتا ُم َم َّقتا َفإذا ل ْم َتل َق ُه إ َّال َمقيتا َُم َم َّقتا ُنز َع ْت م ْنه‬
ِ ِ
ِ
ِ ْ ِ َ َ َ
ِ
ِ
َ
َ
ْ
َّ ُ َ َ ْ
َ ُ
َ َّ ُ َ َ ْ ُ َ َ ُ ْ ْ َ ُ َ َ ُ َ َ َ
َّ
‫األمانة ف ِإذا ن ِزعت ِمنه األمانة لم ت َلقه ِإال خا ِئنا مخونا ف َِإذا لم تلقه ِإال‬
َّ ُ َ ْ َ ْ َ ُ َ ْ َّ ُ ْ ْ َ ُ َ َ ُ َ ْ َّ ُ ْ ْ َ ُ َّ َ ُ
َ
‫خا ِئنا مخونا ن ِزعت ِمنه الرحمة ف ِإ َذا ن ِزعت ِمنه الرحمة لم َتلقه ِإال‬
َ ْ ُ َ ْ ُ ْ ْ َ ُ َّ َ ُ
َّ ُ َ ْ َ ْ َ َ َ َّ َ ُ
َ
َ
‫اإلسَا ِ َم‬
‫ة‬
َ
‫ق‬
‫ب‬
‫ه‬
‫ن‬
‫م‬
‫ت‬
‫ع‬
‫ز‬
‫ن‬
‫ا‬
‫ن‬
‫ع‬
‫ل‬
‫م‬
‫ا‬
‫م‬
‫ي‬
‫ج‬
‫ال‬
‫إ‬
‫ه‬
‫ق‬
‫ل‬
‫ت‬
‫م‬
‫ل‬
‫ا‬
‫ذ‬
‫إ‬
‫ف‬
‫ا‬
‫ن‬
‫ع‬
‫ل‬
‫م‬
‫ا‬
‫يم‬
‫ج‬
‫ر‬
‫ر‬
‫ر‬
ِ ِ
ِ
ِ
ِ
ِ ِ
ِ
"Allah bir kulu helak etmeyi dilediği zaman ondan hayayı alır.
Ondan hayayı aldığı zaman artık ona Allah'ın gazap ve cezası
gelir. Allah'ın gazabı geldiğinde de ondan emanet duygusu
çekilip alınır. Güvenirlilik alındıktan sonra o kimse hainleşir. O
hainleşince de ondan merhamet çekilip alınır. Ondan
merhamet alındığı zaman da o kimse artık kovulmuş ve
lanetlenmiş olur. Kovulup, lanetlendiği zaman da İslam bağını
boynundan çıkarmış olur ." (İbn Mace, Fiten, 4190)
Allah Bir Kulun Helakini Dilerse Ondan Haya Duygusunu Alır
َ
ْ
ْ
َ
ُ‫اب ْال ََح َياء َف ََا غ ْي ََب َة َل َه‬
ْ
َ
َ
َ
‫من ألقى ِجلب‬
ِ
ِ
Enes b. Malik (ra) dan rivayet edilmiştir. Resulullah (sav)
şöyle buyurmuştur:
"Kim haya perdesini üzerinden
atarsa onun (hakkında konuşmak)
gıybet sayılmaz."
(Beyhaki, Şehadat, 21443)
Allah Bir Kulun Helakini Dilerse Ondan Haya Duygusunu Alır
Haya ve Edepten Mahrum Olan İnsanlardan
Her Türlü Kötülük Beklenir
Başta büyük günahlar olan zina, kumar,
haksızlık,
gasp,
içki,
adam
öldürme,
namussuzluk, zayıfları ezme, kaba hareketler,
saygısızlık, başkalarının haklarına riayetsizlik,
anne ve babaya itaatsizlik vb. diğer her türlü
kötü fiili bunlardan bekleyebiliriz.
Allah Bir Kulun Helakini Dilerse Ondan Haya Duygusunu Alır
Ar damarı çatlamış insan fireni patlamış
araba gibidir, her an kaza yapmak
üzeredir.
İnsanı hayvandan ayıran edepdir.
Haya İmandandır; İman İse Cennete Götürür
ْ
ُ ‫اإل َيم‬
َّ‫ان فى ْال ََجنة‬
َ
َ
َ
َ
َ
ُ
ِ
ِ َ َْ ِ ‫اإلْيم َ ِان و‬
ِ ‫ال ْحي َاء ِمن‬
َّ
َ
َ
َ
َ
َ
َ
ُ
ُ
َِ ‫والبذاء ِمن الجف ِاء َوالجفاء ِفى الن‬
‫ار‬
"Haya imandandır, iman ise cennete
götürür. Ahlaksızlık ise cefadandır. Cefa
ise sahibini cehenneme götürür."
(Tirmizi, Birr, 2140)
Haya İmandandır; İman İse Cennete Götürür
ْ
ْ
ُ
َ
َ
َ
َ
ْ
َ
َ
َ
ُ
ُّ
‫ال‬
‫ال‬
‫و‬
‫اء‬
‫ي‬
‫ح‬
‫ش‬
‫ى‬
‫ع‬
‫اإليم ِان‬
‫ن‬
‫م‬
‫ان‬
‫ت‬
‫ب‬
َ
‫ع‬
ِ
ِ
ِ َ ُِ ُ ْ
ْ
َ
َ‫ن‬
َ
َ
ْ
َ
َ
َ
َ
ُ
َ ‫شعبت ِان ِم‬
َ ‫والبذاء والبيان‬
َ
َ ِ ‫النف‬
‫اق‬
ِ
"Haya ve utanma duygusu imanın
birer parçasıdır. Ahlaksızlık ve insanlara
gösteriş için söylenen sözler nifaktandır."
(Tirmizi, Birr ve's-Sıla, 2159)
Edeb ehli mazlumdur, zalim olmaz,
Edebsiz ilim öğrenen âlim olmaz.
Ehl-i irfan meclisinde aradım kıldım taleb,
Her hüner makbul imiş illa edeb illa edeb.
Edeb bir tâc imiş nûr-i Hüdâ’dan
Giy ol tâcı emin ol her belâdan