Dowload File

Download Report

Transcript Dowload File

Mühendislik
Yönetiminin
TarihselGelişimi
Konu 2
Ajanda
 Yönetim
düşüncesinin tarihsel süreci, Klasik
Yönetim Okulu (1880-1930) ve ilkeleri.
Bilimsel yönetim ve Taylor. Yönetim süreci
ve Fayol, Bürokrasi ve Weber, Klasik
yönetime eleştiriler.
Eski Çağ
Uygarlıklarından
Örnekler
Antik çağ ya da Antik tarih,
insanlık tarihinin başlangıcından
erken dönem Orta Çağ'a
kadarki zaman dilimindeki
belirgin kültürel ve siyasi olayları
konu alır.
Piramitlerin çoğu Eski Krallık
Dönemi'nden Orta Krallık
Dönemi’ne kadar firavunların
mezarı için inşa edilmiştir.
Eski Çağ
Uygarlıklarından
Örnekler
Çin Seddi, Çin'in kuzeybatısı boyunca
uzanır. Dünyanın en uzun savunma
duvarıdır. Pekin'in kuzeyinden geçerek
batıya yönelir ve Huang-Ho nehrini ikiye
bölerek güneybatıya uzanır. Gobi
Çölü'nün güneyinden batıya yönelerek
devam eder.
•
•
•
•
•
Ülkenin sınırlarını başta Hiung-nu olmak
üzere kuzeyden Çin'e karşı Moğol ve
Türk boylarının saldırısına karşı
savunmak.
Uzun savaşlar sonunda yıktığı
beyliklerin esir düşen yöneticilerini
sürgün ve ağır işe sürerek
cezalandırmak.
Ülkeden kaçışları önlemek.
Ülkenin tek yönetim altında birleştiğini
içeriye ve dışarıya göstermek.
Kuzeyden gelen Moğol ve Türk
saldırılarına karşı ülkeyi savunmak için.
Eski Çağ
Uygarlıklarından
Örnekler
Mayalar bu piramidi astronomi
ve matematik bilgilerini ortaya
koymak istercesine belirli bir
sistemle inşa etmişlerdir.
Buluntular Maya bölgesinin MÖ
10000-11000 yıllarına
dayandığını göstermektedir.
Klasik-öncesi döneminin öncesi
hakkında büyük bir tartışma
hâlen sürmektedir; bu konuda
pek fazla keşif ve buluntu
olduğu söylenemez.
Stonehenge, Neolitik taş devri ile Bronz çağı arasında en az 5 kademede
oluşan bir anıt veya astronomik bir yapıttır. Bu yapı, astronomi, astroloji,
geometri, meteoroloji ve paganizmle ilişkilendirilmektedir. Stonehenge
adı eski İngilizceden gelen "asılı taşlar" anlamına gelir
İngiltere'deki Salisbury Düzlüğü'nde eskiden dinsel törenler için
kullanılan ve Kelt rahiplerinden oluşan bir sınıf olan Druidlere
atfedilen büyük taşlardan oluşan bir çember vardır. Druidler'in bu
taş çemberini kullanmış olması mümkünse de, başlangıcı İngiliz
adalarındaki Neolitik insanlara kadar uzanmaktadır. Keskiyle
yontulmuş, düzgünleştirilmiş ve dışarıdan yerel bölgeye taşınmış, dik
konumundaki otuz taştan (bunlardan hâlen on yedisi ayaktadır)
oluşan ve kavisli hâle getirilerek dik duran taşlarin üzerine
yerleştirilen lento(kiriş) taşlarını içeren ve böylelikle çember şeklinde
kapı boşlukları oluşturan tek taş çemberdir.
Öte yandan, yapının yapılış amacı son araştırmalarla ortaya
konmuştur. Daha önceleri, güneş-uzay gözlemevi, güneş saati
veya ufo iniş yeri olabileceği iddia edilen Stonehenge, beş yüz yıl
boyunca mezar alanı olarak kullanılmıştı. Günümüzden beş bin yıl
öncesinden itibaren mezarlık olarak kullanılan Stonehenge, MÖ
3000 yılında İngiltere’nin en büyük mezarlığıydı. Gökbilimci Sir Fred
Hoyle ise işaret taşlarının dış halka etrafında hareket ettirilmesiyle
Stonehenge'in tutulmaların önceden tahmin etmek amacıyla
kullanılabileceğini ispatlamıştır.
Antik Çağ Örnekleri
Tahta çıkışından beri Pers
İmparatorluğu'nu ele geçirmeyi
tasarlayan Büyük İskender, II.
Filip'in kurduğu orduyu beslemek
ve 500 talente ulaşan borçları
ödemek için gerekli kaynakları
bulma düşüncesiyle hemen sefer
hazırlıklarına girişti. Kral naibi
olarak yönetimi Sibon'lu
Antipatros'a bıraktıktan sonra MÖ
334 ilkbaharında toplam 30 bin
piyade ve 5 binin üzerinde
süvariden oluşan ordusuyla yola
çıktı. Bu ordunun içinde 14 bin
Makedonyalı ve Helen Birliği'ne
bağlı 7 bin asker yer alıyordu.
Silah ve güç dağılımı açısından
çok iyi düzenlenen orduya
mühendis, mimar, bilim adamı,
saray görevlisi ve tarihçiler de
eşlik ediyordu.
Başlangıçta devlet tersanesi sadece özel olarak inşa edilmiş savaş gemilerini muhafaza etmek için çalışıyordu
fakat 1320 yılında Yeni Tersane (Arsenal Nuovo) inşa edildi. Bu tersane öncekinden oldukça genişdi. Tüm
devlet savaş gemilerini ve ticari gemileri üretebilecek onları bir yerde muhafaza edebilecek yetenekteydi.
Tersane doğal olarak ip üretiminin merkezi haline geldi.
Venedikliler, tersanede savaş gemilerinin üretiminde yeni bir metod geliştirdiler. Bu sistem eskisinden daha hızlı
olup daha az ağaç gerektiriyordu. Tersane onaltıncı yüzyılın başlarında verimliliğinin en üst noktasında iken
16.000'in üzerinde kişiyi istihdam ediyor ve açıkca görülebileceği gibi günde hemen hemen bir gemi inşa
edebilecek yetenekteydi ve onu silahla donatabilecekti. Yeni bir savaş gemisi olan galleyin toplama
bandında seri üretimine başlama hazırlığı sanayi devrimine kadar tekrar görülmedi.
TEMEL KAVRAMLAR:
YÖNETİM: amaçların etkili ve verimli bir biçimde
gerçekleştirilmesi için bir insan grubunda işbirliği ve
eşgüdümleme sağlamaya yönelik olarak sürdürülen
çalışmaların tümünü ifade etmektedir.
YÖNETİM: işletmenin elindeki kaynaklarını (doğal
kaynaklar, insan kaynağı, sermaye, hammadde, makine)
planlayarak, örgütleyerek, yürüterek, koordine ve kontrol
ederek, etkili ve verimli bir şekilde kullanması suretiyle
amaçlarını gerçekleştirmesi sürecidir.
YÖNETİCİ: karı ve riski başkalarına ait olmak üzere mal
veya hizmet için üretim unsurlarının alımını yapan veya
yaptıran, bunları belli ihtiyaçları doyurmak amacına
yönelten, işletmeyi girişimci adına çalıştırma sorumluluğu
olan kimsedir.
YÖNETİM BİLİMİNİN DOĞUŞU VE
TARİHSEL GELİŞİMİ
KLASİK (GELENEKSEL) YÖNETİM TEORİSİ: Verimlilik
çözümleri ve işletmeler için getirilen yönetsel
öneriler yönetim tarihçileri tarafından klasik
yönetim kuramı olarak ele alınmıştır. Bu kuramın 3
önemli ismi Taylor, Fayol ve Weber’dir.
Klasik örgüt kuramının ilk ayağı olan bilimsel yönetim
yaklaşımı, 1900’lerin başında Frederick Winslow Taylor
(1856-1915) tarafından geliştirilmiştir. Taylor, işleri en küçük
bileşenlerine ayırmış, hareket ve zaman etütleriyle her işin
standartlarını belirlemiş, iş bölümü ve uzmanlaşma
kavramları üzerinde durmuş, ustabaşı ile çalışan ayrımını
netleştirmiş, performansa dayalı ücret sistemini geliştirmiş ve
ergonomi üzerinde çalışmalar yapmıştır.
YÖNETİM BİLİMİNİN DOĞUŞU VE
TARİHSEL GELİŞİMİ
Kuramın ikinci ayağı yönetsel teori, Fransız
mühendis Henry Fayol (1841-1925) tarafından
ortaya atılmıştır. Fayol, yönetimin evrensel ilkelerini,
yönetimin süreçlerini ve yöneticinin sahip olması
gereken özellikleri belirlemiştir.
Kuramın üçüncü ve son ayağı olan bürokrasi
modeli ise Alman iktisatçı ve sosyolog Max Weber
(1864-1920)
tarafından
geliştirilmiştir.
Weber,
örgütlerde hukuki yetkiyi, denetlenebilirliği, otoritenin
iş ile sınırlılığını, tüm karar ve işlemlerin yazılılığını
getirmiştir.
YÖNETİM BİLİMİNİN DOĞUŞU VE
TARİHSEL GELİŞİMİ
Klasik yaklaşımın odaklandığı 3 temel
konu vardır. Odaklanılan konular aşağıda
belirtilmiştir:
1. Örgütün sahip olduğu kaynakların daha
etkin bir şekilde kontrol edilip kullanılmasını
sağlamak.
2. Genel örgüt ilkeleri oluşturmak.
3. En iyi örgütsel yapıyı oluşturmak.
YÖNETİM BİLİMİNİN DOĞUŞU VE
TARİHSEL GELİŞİMİ
BİLİMSEL YÖNETİM YAKLAŞIMI: Öncülüğünü
Frederick Taylor’un yaptığı; Henry Gannt,
Frank ve Lillian Gilbert, Harrington Emerson,
gibi araştırmacı ve yazarların da katkıda
bulunduğu bu yaklaşımda, yönetim fonksiyon
ve ilkeleri ile tek bir yönetim teorisine
ulaşmaya çalışılmaktadır.
Taylor’un
dikkatini
işletmelerdeki
düzensizlik, kötü yönetim ve özellikle israf ve
kayıplar dikkatini çekmiştir.
YÖNETİM BİLİMİNİN DOĞUŞU VE
TARİHSEL GELİŞİMİ
1.
2.
3.
4.
Bilimsel yönetimin temelleri 4 genel ilkede
toplanmıştır.
En iyi tek yol,
İşgörenlerin bilimsel yöntemlerle seçilmesi,
Finansal güdüleme araçları,
İşbölümü.
Bu anlayışın sonucu olarak zaman etüdü, iş
ekonomisi,
teşvikli
ücret
sistemleri,
iş
standartları ve çalışmalar yaygın hale
gelmiştir.
YÖNETİM BİLİMİNİN DOĞUŞU VE
TARİHSEL GELİŞİMİ
YÖNETİM SÜRECİ YAKLAŞIMI: Bu yaklaşımın
öncüsü Henry Fayol, örgüt tasarımı, örgütün ve
yönetimin fonksiyonları ve yönetim ilkeleri
açısından yönetime yukarıdan bakarak üst
kademe yönetim birimini geliştirmeye çaba
sarf etmiştir. Fayol’a göre, teknik, ticari,
finansal, muhasebe, güvenlik olmak üzere
gruplandırılan işletme faaliyetlerinden biri de
yönetim faaliyetidir. Fayol’a göre yönetim
faaliyeti bir süreç olup; planlama, organize
etme, yürütme, koordinasyon ve kontrol
fonksiyonlarından oluşmaktadır.
YÖNETİM BİLİMİNİN DOĞUŞU VE TARİHSEL
GELİŞİMİ
İleriyi Görme (Planlama)
 Örgütleme (Organize Etme)
 Kumanda Etme (Yürütme)
 Koordinasyon
 Kontrol
Henry Fayol’a göre yönetim ilkeleri aşağıda belirtilmiştir:







İşbölümü
Departmanlaşma
Emir-komuta birliği
Hiyerarşik Yapı
Kontrol Alanı
Yetki ve Sorumluluk Denkliği
YÖNETİM BİLİMİNİN DOĞUŞU VE TARİHSEL
GELİŞİMİ
3 tür yetki vardır.:
1. Hiyerarşik Yetki (Komuta yetkisi)
2. Kurmay Yetki
3. Fonksiyonel Yetki


Amaç Birliği,
Yetki Devri.
YÖNETİM BİLİMİNİN DOĞUŞU VE TARİHSEL
GELİŞİMİ
BÜROKRASİ YAKLAŞIMI: Bürokrasi, belli bir örgütlenme ve
yönetim biçimi olup 1900’lerin başında E.M. Weber tarafından
geliştirilmiştir. Modelin özellikleri:







Biçimsel yetki ve görevler, kanun, kaide ve yönetsel kararlarla
önceden tespit edilmiştir.
Görev ve yetkiler, bir hiyerarşi ve makamlar sistemi oluşturacak
biçimde düzenlenmiştir.
Astlar, üstlerin emirlerine işgal ettikleri makamın temsil ettiği gayrı şahsi
ve yasal yetkiye dayandığı için uyarlar.
İlişkiler ve haberleşme yazılı olarak yürütülür ve bütün bu yazılı evrak
örgütün kalem teşkilatında toplanır.
Görevlere, özel eğitim görmüş memurlar atanır.
Görevler, önceden belirlenmiş, öğrenilmiş ve öğretilebilen genel
kaidelere uygun biçimde yürütülür.
Örgütün özgürlüğünün korunması için, örgütsel kaynaklar dış
denetimden uzak tutulur.
YÖNETİM BİLİMİNİN DOĞUŞU VE TARİHSEL
GELİŞİMİ
NEOKLASİK (DAVRANIŞSAL) YÖNETİM TEORİSİ:
Özellikle 1924-1933 yılları arasında Elton Mayo ve
arkadaşları
tarafından
Western
Electric
Fabrikaların’nda
gerçekleştirilen
Hawthorne
Araştırmaları, bu kuramın temel taşını oluşturmuştur.
Aydınlatma, havalandırma, ısıtma, molalar ve
verimlilik arasındaki ilişkiyi inceleyen araştırmalar,
sürpriz sonuçlara ulaşmıştır.
YÖNETİM BİLİMİNİN DOĞUŞU VE TARİHSEL
GELİŞİMİ






Çalışan davranışlarında sosyal ihtiyaçların rolü
önemlidir,
Çalışanlar her zaman rasyonel hareket etmez.
Örgüt, teknik değil sosyal bir sistemdir.
Örgütte biçimsel olmayan gruplar vardır.
Gruplar,
insanın
alışkanlıklarını,
değer
yargılarını ve amaçlarını etkiler.
Yöneticiler baskıcı değil destekleyici, yol
gösterici olursa verimlilik artar.
YÖNETİM BİLİMİNİN DOĞUŞU VE
TARİHSEL GELİŞİMİ
Neoklasik teorinin iş hayatına getirdiği yenilikler ve
çözüm önerileri:
 İş genişletme,
 İş zenginleştirme,
 Rotasyon,
 Kararlara katılım,
 Adem-i merkeziyet,
 Biçimsel olmayan grupların örgüt yararına kullanımı.
Neoklasik yönetim teorisi insan ilişkileri yaklaşımı
ve klasik yönetim düşüncesinin karışımından oluşan
bir düşünce sistemidir.
YÖNETİM BİLİMİNİN DOĞUŞU VE TARİHSEL
GELİŞİMİ
Hawthorne Araştırmaları temelde klasik yaklaşımın iki
ana
yaklaşımını
sınamak
amacıyla
gerçekleştirilmiştir. Bu yaklaşımlar:
 İş yerinin fiziksel şartlarıyla çalışanların verimi arasında
olumlu bir ilişki vardır.
 İnsan en yüksek düzeyde kazanç elde etmek ister.
Ona en yüksek kazancı sağlayacak bir yönetim
kurulmalı ve birey dışarıdan yönetilmelidir.
Hawthorne
Araştırmaları’nda
ışıklandırma,
dinlenme araları, daha kısa çalışma süreleri gibi
konularla verimlilik arasında bir ilişki olup olmadığı
araştırılmıştır.
YÖNETİM BİLİMİNİN DOĞUŞU VE TARİHSEL
GELİŞİMİ
Hawthorne Araştırmaları’nın Çalışan Kişilerle İlgili
Bulguları: Çalışanların çalışma arkadaşları tarafından
kabul edilme, takdir ihtiyacının maddi ödüller kadar,
hatta daha önemli olduğunu ortaya çıkarmıştır.
Çalışanların ait oldukları gruplar içinde çalışma
arkadaşlarıyla rekabet etmek istemediğini, grup
baskısından çekindiğini göstermiştir.
Hawthorne Araştırmaları’nın Örgütlerle İlgili Bulguları:
Araştırma bulguları örgütlerin kısımları arasında
karşılıklı bağımlılık bulunan sosyal bir sistem olduğunu
göstermiştir.
YÖNETİM BİLİMİNİN DOĞUŞU VE TARİHSEL
GELİŞİMİ
MODERN (ÇAĞDAŞ) YÖNETİM TEORİSİ: Modern
yönetim yaklaşımı sistem ve durumsallık yaklaşımları
olmak üzere ikiye ayrılmıştır.
1. Sistem Yaklaşımı: bilimsel disiplin olmaktan ziyade,
olaylara ve durumlara bakış tarzı olup; yönetim
olaylarını başka olay ve dış çevre şartlarıyla ilişkili
olarak incelemekte kullanılır.
2. Durumsallık (Koşulsallık) Yaklaşımı: her yerde ve
koşulda geçerli olan bir örgüt yapısının olmadığını,
örgütle ilgili her şeyin durum ve koşullara bağlı
olduğunu vurgular.