Transcript Edmund Burke
1
Muhafazakarlık nedir?
Mevcut siyasal, sosyal ve ekonomik düzenin mümkün olduğunca korunması.
Bu düzen zamanın sınavından geçmiş, kendini, doğruluğunu ve işlerliğini ispatlamıştır. Bu anlamda meşrudur.
Değişim yavaş ve tedrici olmalı. Toplum süreğen, karmaşık bir organizma; yavaşça, yüzyıllar boyunca süren değişim içinde deneme yanılma sonucu bugünkü halini almış.
Kökleri ortaçağ Avrupasına kadar uzatılabilse de bir siyasal tutum ve hareket olarak Aydınlanma ve Fransız Devrimi’ne karşı 18. yy sonlarında ortaya çıkmış.
2
Muhafazakarlık nedir?
İki temel özelliği var: İnsan doğasına ve yeni-denenmemiş olana Tarihsel süreklilik ile geleneksel Bir ideolojiden çok bir kavrayış, geleneklere dayanan bir ruh hali olarak Bütünlüklü ve analitik bir sistem değildir.
3
Muhafazakarlık nedir?
Gelenekselcilik ile modern muhafazakarlık Karl Mannheim’a göre gelenekselcilik değişimin sınıf çelişkilerine bağlı olduğu dönüşebilir. dönemde bilinçli hale gelen, devrim 4
Muhafazakarlık nedir?
Muhafazakarlık modern bir duyuş/düşünüş. Modernleşmenin seyrine koşut olarak sürekli yenilenen, değişen bir düşünüş. Bu özelliğiyle gelenekçilikten ayrılır. Kapitalist modernleşme süreci karşısında, bu sürecin çözdüğü siyasal, toplumsal ve kültürel yapıların, bunlara yüklenen anlam ve değerlerin sürekliliği adına gösterilen bir tepkidir.
5
Muhafazakarlık nedir?
Ancak modern muhafazakarlığın bir ön evresi sayılabilecek, feodal-zümresel gelenekçilikteki ya da Restorasyoncu revanşizmdeki gibi yeni olanın mutlak reddine, ya da salt reaksiyonerliğe dayanmaz.
6
Muhafazakarlık nedir?
Eski ve yerleşik olanın, geleneksel ve kutsalın sürekliliğini modern koşullarda sağlamaya çalışır.
Pragmatik/pratik bir tutum içinde değişen koşullara göre her zaman yenilenen bir “eski”si vardır.
Dubiel’in belirttiği gibi muhafazakarlık yönünü daima bir status quo ante (mevcut durumdan önceki durum) ölçütüne göre tayin eder.
7
Muhafazakarlık nedir?
Böylece, burjuva devrimi evresinde devrimci olan burjuvazi, düzenin oturmasından sonra gericileşip tutuculaşmış, muhafazakar bir konum almıştır.
Modernleşmenin her evresinde muhafazakarlık da yenilenmiştir.
Muhafazakar siyaset dönemin koşullarına bağlı, pratik ve faydacıdır. 8
Muhafazakarlık nedir?
Soyut haklara ve sözleşmeye dayalı, rasyonel toplum tasavvuruna karşı Ortaçağ’da var olmuş «kadim toplumsal düzeni», kurumları, yaşantıyı, hukuku ve felsefeyi, toprak-aile-sınıf-din ve loncaya dayanan örgütlenmesiyle devrim öncesi dönemi ve eski rejimi savunurlar.
9
Muhafazakarlık nedir?
Sanayi Devrimi’ne de tepki duyarlar. Makinalaşmaya, kırsal yapının, sosyal düzenin bozulmasına, proleterleşmeye karşıdırlar.
Kent ve modern üretimi temsil eden fabrikalar geleneksel aile yapısını yok etmiştir. Ortaçağ, organik bir toplum yapısı içerir. Sonra kentleşme ve endüstrileşme ile aile, cemaat, sınıf ve kutsal olan her şey alt üst olur; toplum yapısı kargaşa içinde darmadağınık hale gelir; ahlaki değerler ortadan kalkar.
10
Muhafazakarlık nedir?
Başta liberalizmin alternatifi olarak düşünülüyor.
Liberal ve sosyalistlerin dünyayı değiştirme çabalarına karşı savunmacı bir hareket.
Aydınlanmanın «tarihe doğa yasalarının egemen olduğu» tezini reddederler. Çünkü insan davranışlarını eşyanın hareketinden ayırmak gerekir. İnsanın maddi gerçekliği, biyolojik organizması onu doğaya bağlar. Ancak insanın tarihi doğaya rağmen, ondan farklı gelişir; bu da insanın biyolojik gerçekliği üzerinde yer alan ruhuna bağlıdır.
11
Muhafazakarlık nedir?
Liberallerin aksine, muhafazakarlar, Hıristiyanlığın ilk günah doktrinini benimser ve bu nedenle insanın doğuştan iyi ve özgür olduğu fikrine karşı çıkarlar.
Sıradan insanın iyi düzenlenmiş bir devlette sadakat, yurtseverlik, dindarlık gibi ilke ve erdemleri gösterebileceği.
Bireyciliğe, eşitlik, özgürlük ve halk egemenliği ilkelerine karşı çıkarlar.
12
Muhafazakarlık nedir?
Aydınlanmanın soyut aklına, deneyle doldurulacak bir tabula rasa olarak düşünülen akla karşılar.
Tarihsel bağlamdan ve ahlaki sorumluluklardan soyutlanmış tek bir akıl yoktur onlara göre.
13
Muhafazakarlık nedir?
Akıldan çok duyuş/seziş kuvvetini öne çıkarır. Rasyonel yoldan bir sistem, bir toplumsal-beşeri ve evrensel bütünlük tasarlama ve yapma düşüncesine, daha genel olarak soyuta karşı derin bir şüphe ve tekinsizlik duygusu taşır. Toplumsala karşı bir şüphe ve kötümserlik içindedir.
Zaten varolana güvenir.
14
Muhafazakarlık nedir?
Akılcılık, geleneksel temelleri, dini, alışkanlıkları ve kurulu düzene, adetlere saygıyı yıpratmış ve ortadan kaldırmış, zenginlik, güç ve zevk için duyulan insan güdülerini açığa çıkartmış, zincirlerinden boşaltmıştır.
Demokrasi de geleneksel toplumu parçalayacak, bozacaktır.
Modernlik yaşam standardını artırır, ama beklentiler daha hızlı çoğalır; mutsuzluk ve tatminsizlik artar.
15
Muhafazakarlık nedir?
Aydınlanmanın ortaya koyduğu dünya görüşü, bu dünyayı, materyalizmi ya da hazcı değerleri temel alır. Bütün bunlar geleneksel Hıristiyan görüşündeki öbür dünyacılığın, ruhaniliğin ve ahlaki katılığın tersidir.
16
Muhafazakarlar, toplumu Aydınlanma ilkeleri doğrultusunda yeniden inşa etmeye yönelen, kendilerini statükonun değişmesine, yeni bir toplum düzeninin kurulmasına adamış radikallere ve ilericilere karşı çıkarlar.
17
Muhafazakarlık nedir?
Muhafazakar düşünce, Aydınlanma dönemi filozofları ile polemik içinde şekillenir.
Aydınlanmanın tamamına değil, radikalizmine karşıdırlar.
Devrim döneminde ortaya çıkan özgürlükler, Aydınlanma düşüncesinin soyut haklar söyleminin somutlaşmasıdır. Ancak bu özgürlükler dejenere edici ve anarşi yaratıcıdır; tiranlığa, tek kişi yönetimine yol açarlar.
18
Muhafazakarlık nedir?
Fransız devrimi muhafazakarlığın bir siyasal projeye (restorasyon) yönelerek şekillenmesinde belirleyici olmuştur.
Fransız Devrimi’ni «terör döneminden daha büyük bir olayın kusursuz özetidir: Yaşamın, mülkiyetin, yetkenin ve adil özgürlüğün kuvvet yoluyla ilgası»dır diyerek tanımlarlar.
19
Muhafazakarlık nedir?
Yönetim, soyut modeller ve felsefeye değil, geçmiş deneyimlerden öğrenme, din, aile, özel mülkiyet gibi tarihsel olarak önemli kuramlara saygıya dayanır.
Soyut metafizik teoriler yerine geçmiş yılların somut deneyim birikimine vurgu yaparlar.
Toplumu olması gerektiği gibi değil, olduğu gibi, normatif değil, gerçekçi ve faydacı bir konumdan araştırırlar.
Ancak, tarihsel gelişmesi içinde uyarlanma yeteneği sergilemiş ve mevcut –yeni- nizamlara sahip çıkma pragmatizmi göstermiştir. 20
Farklı muhafazakarlıklar
Tarih, muhafazakarlığın bütün değerleri ve izlekleri için totolojik bir izah kaynağıdır.
Hirschman, reaksiyoner (gerici) akımı üç tepkisel dalga altında inceler: 1.
2.
3.
Yasalar önünde eşitliğe ve genel olarak yurttaş haklarına tepki 19. yy. sonlarından II. D. S. Öncesine kadar süren genel oy hakkına karşı çıkan tepki II. D. S. Sonrasında Refah Devleti’ne tepki.
21
Farklı muhafazakarlıklar
19. yy. muhafazakarlarının kapitalizm eleştirisi kimi zaman sosyalistlerinkinden daha sert. Sanayi, sermaye, şehir karşısında nefrete kadar uzanan bir tepki duyuyorlar.
Fransız muhafazakarlığı
monarşist rejimin ve dini dünya görüşüne dayalı hayatın yeniden ihdasını hedefleyen Restorasyon hareketinin etkisinde. Dini (katolik) bir muhafazakarlık, katı.
İspanya ve Portekiz’de de Katolik muhafazakarlığı var.
22
Farklı muhafazakarlıklar
İngiliz muhafazakarlığı
ise “liberal”.
Parlamenter devrimi
de tarihsel geleneğin bir parçası olarak benimsiyor.
Reform
fikrine razı, ancak önem verdiği değerleri korumak kaydıyla. (Amerikan muhafazakarlığı da bu çizgide gelişiyor).
Muhafazakar
sosyal reform
fikrini benimsiyorlar.
23
Farklı muhafazakarlıklar
Muhafazakarlık kavramı 1815 sonrası dönemde Chateaubriand tarafından, genel olarak siyasal yelpazede «sağ» kanadı tarif etmek için kullanılmış.
24
Farklı muhafazakarlıklar
Avrupa’da muhafazakarlığın en önemli kuramcısı olarak Edmund Burke (1729-1796) kabul edilir.
Doğal haklar ve doğa hali felsefesini çürütmeye çalışan Louis de Bonald (1754-1840) ve monarşinin olduğu kadar kilisenin de hizmetkarı olduğunu söyleyen Joseph deMaistre (1754-1821) klasik muhafazakarlığın önde gelen isimleridir.
25
Edmund Burke
Edmund Burke (1790) Fransız Devrimi Üzerine
Düşünceler
Devrimi tarihsel bir hata olarak, akla karşı bir hareket olarak görüyor. Çünkü neyin ussal olduğu, ancak tarihin denemesinden geçtikten sonra belirlenebilir.
Bir devrim anarşiye neden olmamalı.
Siyasetin hedefi insanları mutlu etmek olmalı. Fransız devrimcileri ise eskiyi yıkıp yeniyi kurarken soyut kavramlara dayanıyorlar.
26
Edmund Burke
Bazı kişilerin kendi idealleriyle kurdukları doğrulardan yola çıkarak toplum kurmak yanlış olacaktır. Mevcut düzen, tarihin sınamasından geçmiş düzendir. Ani değişiklikler topluma zarar verir.
Toplum sözleşmesi, ulusal egemenlik, insan hakları kavramlarına karşı. Kavramların ancak somut koşullar içinde anlam kazanabileceğini söyler.
27
Edmund Burke
İnsanların hakları somut haklardır: iyi yasalar, etkili yönetim, mal ve can güvenliği, zenginlik isteği gibi…
Oysa insanlar hükümete katılmak istemezler.
28
Edmund Burke
Temel bir hak olan özgürlük, düzen ilkesiyle birlikte ele alınmalı. Sakinlik ve sessizlik insanın normal hali ve bu durumun korunması gerekir. Yüzyılların biriktirdiği akıl ve deneyim gözetilerek, özgürlükler bu özellikler bozulmaksızın, yavaş ve tedrici bir biçimde elde edilmelidir; hızlı bir değişim ve reform yanlıştır.
29
Edmund Burke
«Haklar, bize atalarımızdan kalan ve bizim de gelecek nesillere aktardığımız zorunlu bir mirastır; bu dünyada yaşayan insanlara aittir, daha genel veya önsel bir hakka referansta bulunmaya ihtiyaç yoktur.» «Özgürlük insan olmanın o kadar da zorunlu parçası olan bir hak değil, ama Britanya halkına kalmış bir mirastır.» 30
Edmund Burke
« Eşitlik canavarca bir kurgudur. Siyasi eşitlik doğaya aykırıdır. Sosyal eşitlik doğaya karşıdır. Ekonomik eşitlik doğaya karşıdır. Eşitlik düşüncesi düzene karşı çıkıştır.» Doğal olarak birbirinden farklı düzeyde olan insanları aynı düzeye getirmeye çalışmak yararsız ve olanaksızdır.
31
Edmund Burke
Toplumda istenen istikrar; bunun sağlanabilmesi için toplum düzenini bozacak şeylerden kaçınmak gerekir.
Toplumda soyluların varlığı doğal ve olması gerekendir. Farklı kesimler, farklı düzeyler ve sınıflar, eşitsizlik, bütünün birliğini ve uyumu bozmaz.
32
Edmund Burke
Eski düzen, toplumun en geniş kesimine en çok yararı sağlayan bir düzendir. Temelinde din var ve her türlü iyilik ve zenginliğin kaynağı olan sivil toplum da bir geleneksel uzlaşmanın ürünü. Bu uzlaşma bozulduğunda insanlar kendi çıkarları için çalışacaklar.
33
Edmund Burke
Devlet adamının yapması gereken, toplum yapısını olduğu gibi almak, zaman zaman doğal gelişmenin ortaya çıkardığı koşullara nazik ve dikkatli biçimde uyumlaştırmaktır.
Adam Smith’in klasik ekonomi görüşlerini benimser; pazarın işleyişini doğal yasa olarak görür. Bu yüzden liberal teori içinde de öncü bir isim olarak kabul edilir.
34
Edmund Burke
Burke, toplumun kendisinin bir sözleşme olduğunu söyleyerek liberal toplum sözleşmesi düşüncesinden ayrılır.
Toplumu oluşturan ortaklık, tek bir kuşağın değil birçok kuşağın elde ettiği bir şeydir.
«Toplum esasında bir sözleşmedir... Toplum yalnızca yaşayanlar arasında değil, yaşayanlar, ölmüşler ve doğacak olanlar arasında bir ortaklıktır» 35
Edmund Burke
İnsanlık hiçbir zaman doğa halinde yaşamamış, toplum sözleşmesi hiçbir zaman olmamıştır. Toplum insan varolduktan bu yana vardır; ezeli ve ebedidir.
İnsan toplumu yaratmaz, toplum insanı yaratır. Evrim karşıtı bu düşünceler dini düşüncelerle de uyumlu. Aydınlanmanın eğilimlerinin tersine deneycilik karşıtı ve tümdengelimci. 36
Edmund Burke
Burke, Tanrı korkusunu, akıl ve ahlakı içimize koyanın Tanrı olduğunu söyler: «Biz buluş yapmayız, bilgiler aklımıza doğal olarak konulmuştur.» Akıl adına gelenek, inanç ve kurumlar gözden çıkarılamaz, insan iradesine uygun şekilde değiştirilemez.
Burke’e göre tek tek insanlarda bulunan akıl, yüzyılların, ulusların birikimi ile kıyaslandığında küçüktür.
37
Edmund Burke
Kendini görenek ve uzlaşımlarda ortaya koyan ve tedrici bir biçimde evrilen, temelleri bireysel aklın öncesinde bir toplumsal akıl biçimi vardır. Bu bize tarihteki değişimin varlığını da gösterir; ancak bu insan aklı ve eylemi aracılığıyla gerçekleştirilemez. Toplumların uzun tarihleri içerisinde ortaya çıkan önyargılar ve kurumların altında yatan «hikmet» sorgulanamaz. «Ataların bir bildiği vardır».
38
Muhafazakar temalar: aile
Muhafazakarlara göre toplumun temel birimi birey değil, ailedir. Aile toplumsal yapının, yaşantının en eski ve başarılı kurumudur. Bonald’a göre aile monarşi gibi tasarlanmıştır. Kral rolünde baba ve uyrukları...
Bireylerin üretimi ve gelişimli için var olan aile kendi başına bir küçük toplumdur; devlet de aileleri korumak üzere vardır.
39
Muhafazakar temalar: mülkiyet
Burke ve Bonald iyi toplumun örneği olarak Ortaçağ’a bakarlar. Muhafazakar düşüncenin kendini dayandırdığı somut mülkiyet düşüncesi, Ortaçağa, feodal döneme aittir. Burada mülkiyet ile mülk sahibi arasında yakın, somut ve karşılıklı özdeşleşmeyi temel alan bir ilişki var. Burjuva mülkiyet düşüncesi ise soyut bir içeriğe sahip.
40
Muhafazakar temalar: siyaset
Muhafazakarlara göre, siyasetin kendinden bir devlet işleyişi tekniği çıkartılabilecek bilimi, evrensel ölçekte uygulanabilecek siyasal bir ideal ya da soyut insan hakları bütünü yoktur.
Fransız Devrimi’nin taçlandırdığı yasalar önünde eşitlik ve yurttaş haklarına tepki duydular.
19. yy sonlarından II. D. S. Öncesine uzanan ve genel oy hakkı ile sembolize edilen demokrasinin genişlemesine karşı çıktılar.
Refah devleti uygulamalarına itiraz ettiler.
41
Muhafazakar temalar: otorite
Toplum, Tanrı’nın yarattığı bir şeydir. Toplumsal yaşantının amacı bireysel özgürlüğü sağlamak değil, otoritenin bozulmadan korunmasıdır.
Siyasal devletin otorite kaynağı Tanrı.
Organizmacı bir dünya görüşüne dayanır. Kökenlere dönme isteği, insan doğasının çağlar boyunca aynı kaldığı varsayımını da barındırır.
Böyle bir düzende toplumun sürekliliğinin sağlanması ve hukuk düzeninin korunması için yönetici bir patriarkal otoriteye, bir devlet otoritesini ihtiyaç vardır.
42
Muhafazakar temalar: din
Dinin toplumsal bir işlevi, bir cemaat oluşturma misyonu, yarattığı bir aidiyet duygusu vardır.
Dini toplumun istikrarı ve otorite açısından kaçınılmaz sayar.
Dindarlıktan çok dinin ritüellerine, din bağına ehemmiyet verir. Din her şeyden önce bir toplum/cemaat biçimidir.
Bağsızlaşmakta, atomizasyona uğramakta olan yeni toplum karşısında cemaat ve onun cisimleştirdiği gelenek, dinsel bağla birlikte önem taşır.
43
Muhafazakar temalar: din
Hiçbir toplumun, cemaatin ve grubun dinden ayrı olarak var olamayacağını iddia eder.
Din bir toplum ve cemaat biçimi olarak toplumsal istikrar ve otorite açısından önemlidir.
Reform döneminde inancın bireyselleşmesi, dinin cemaat ve otoritenin çevreleyici etkisinden uzaklaştırılarak bireysel bir zeminde ele alınması yanlıştır.
Çünkü toplum bireyden önce gelir ve hükmeden bir kutsal duygusu olmadan toplum olamaz.
44
Muhafazakar temalar: din
Birey ile toplum arasında dolayımı sağlayan aracı cemaatler olmaksızın toplum yapısı bozulur; bireyler atomize olur.
Düşünsel ve ahlaki eğitim din ve aileden ayrılamaz, devlet olsa olsa teknik öğretimi üstlenebilir.
45
Muhafazakar temalar: millet
Millet-devlet-otorite üçlüsü, muhafazakarlığın milliyetçi kolunun değer hiyerarşisini tanımlar.
Millet, cemaate yüklenen anlam ve önemin bir başka anlatısıdır.
Tıpkı cemaat gibi, aşkın ve kutsal bir tarihsel bağı ve atomizasyona uğrayan toplumsal ilişkilere karşı emniyetli bir tutamağı temsil eder.
Birçok toplumda Millet, dini cemaatin kendini yeniden tanımlaması ile oluşur.
Millete verilen önem birey değil toplum vurgusuna işaret eder.
46
Muhafazakar temalar: millet
19. yy.ın ortalarından itibaren muhafazakarlık milliyetçilikle eklemleniyor. Burada artık milliyetçilik, eşit yurttaşların katılımı esasına dayanan iradi ve evrenselci tasarımdan uzaklaşarak bir
cemaate
doğuştan yaklaşıyor.
aidiyete
bağlanan aşkın bir kader ortaklığı ideolojisine 47
Muhafazakar temalar:
Muhafazakarlar, milletin yeni ve daha dayanıklı
Cemaat
biçimi olduğuna, milliyetçiliğin
yeni din
olduğuna kanaat getiriyorlar.
Devlet
de, milletin ve tarihsel geleneğin nakledicisi, akılla kavranamayacak bir hikmet olarak
Otoritenin cisimleşmesi
olarak kavranmaya başlıyor.
48
Muhafazakar temalar: devlet
Devlet de toplumun istikrarının ve bütünlüğünün teminatı olarak değerlidir. O da gelenek için bir güvencedir.
İnsanlar devlete ait olmakla ve kurumsal düzene, yerleşik kurumlara iştirak etmekle ilahi kozmosa da katılmış oldukları, gelip geçiciliği, dünyevi ufku aştıkları varsayılır.
49
Muhafazakar temalar:
Kralın tanrının yeryüzündeki temsilcisi oluşu, devlete kutsallık atfedilmesini de sağlar.
Ayrıca devlet, otoritenin de kurumsal olarak en sağlam dayanağı görülür.
Otorite, dinde de devlette de içerilen temel bir ilke olarak öne çıkar.
50
Romantizm ve muhafazakarlık
Alman muhafazakarlığı, Romantizm içinde gelişiyor.
Erken Romantik döneminde
yeniyi
ve
devrimi
sonraki evrede muhafazakar fikriyata yöneliyor.
sahiplenirken Muhafazakar değerleri
devrimci yeni bir düzenin
bir şekilde elde edilebilecek anahtarı olarak görüyorlar.
Modern rasyonalizmin öznelciliğini, her şeye kadir
özne
muhafazakarlaştırıyorlar. fikrini Devlet, millet, kilise vb.
kendini gerçekleştiren bireyin
alegorileri olarak görülmeye başlıyor.
Romantik özne
, aşkın ve kutsal olanın yerine geçiyor.
51
Yirminci yüzyılda muhafazakarlık: muhafazakar devrim fikri
I. D. S.’nın ardından ortaya çıkan
hayal kırıklığı
, modernizme , liberalizme, rasyonalizme dönük tepkileri de alevlendiriyor. Soyut ve analitik olana karşı bir görünüme bürünüyor.
zaten olanın
somut erdemini savunan muhafazakar tavır, radikal ve atak Savaş ve sonrasındaki dönemde geleneksel toplumsal ilişkiler ve kurumlar hızla altüst olurken, burjuva düzeninin de bu altüst oluşu istikrara kavuşturamaması ve yeni bir Devrim (sosyalist komünist) tehdidi muhafazakarların elini güçlendiriyor.
52
Yirminci yüzyılda muhafazakarlık: muhafazakar devrim fikri
Gelenekle birlikte, aslında geleneksel muhafazakarlık da güçten düşmüş durumda.
Muhafazakar tepki, “kuruculuk” ve “devrimcilik” iddiasıyla ortaya çıkıyor ve yitirilen mitosu ve değerleri politika yoluyla yeniden inşa etmenin mümkün olduğuna inanıyor.
Bu yeni hamleyle muhafazakarlık da modernleşiyor, modern bir ideoloji ve siyasal program haline geliyor. Bir toplum yapma tasarımı geliştiriyor.
Almanya’da Genç Muhafazakarlık, sonra da Muhafazakar Devrim adını alıyor.
53
Yirminci yüzyılda muhafazakarlık: muhafazakar devrim fikri
Muhafazakar devrimin öncülerinden Moeller van den Bruck “muhafazakarlık muhafazaya değer olan şeyler
yaratmaktır
” diyor.
Eski muhafazakarlığı aynı zamanda Batı taklitçisi olduğu için yapay ve cansız olmakla suçlarken ötedünyanın değil
budünyanın
güçlerine dayanarak, sürekli
tazelenerek
ve sürekli muhakeme edilerek hep
yeniden kurulacak
bir muhafazakarlığın, ebedi, ilksel ve gerçekten yeniye ulaşmanın tek yolu olduğunu ileri sürüyorlar.
54
Yirminci yüzyılda muhafazakarlık: muhafazakar devrim fikri
Muhafazakar Devrimcilerin,
statüko karşıtı
radikal bir söylemleri var. Bu söylem kuvvetli bir dayanıyor.
anti kapitalizm
ve bazen de doğrudan komünist imge ve sloganların uyarlanmasına Mevcut kapitalist sistemi ve parlamenter demokrasiyi
eski düzen
olarak adlandırıyorlar.
Almanlığın
ve
Batı kültürünün
sağlayacaklar. Huzur ve istikrar isteyen düzen güçleri ile kendileri arasındaki çelişkiyi “Devrim-Reaksiyon” karşıtlığı olarak ele alıyorlar.
yeniden doğuşunu 55
Yirminci yüzyılda muhafazakarlık: muhafazakar devrim fikri
Anti kapitalist ve anti burjuva tepkilerin yanında
anti komünist
ve
sol karşıtı
tepkiler getiriyorlar. Devrimin düşmanı milleti kendi öz devriminden alıkoymakta, hedef şaşırtmakta.
sol
ve
komünizm
. Çünkü bunlar 56
Yirminci yüzyılda muhafazakarlık: muhafazakar devrim fikri
Van Der Bruck , muhafazakar devrimin davasının “devrimi (komünist) Devrimcilerin elinden almak” olduğunu söylüyor.
Bu yaklaşım
Nasyonal Sosyalizm’i
de etkiliyor.
Geleneği
, korunacak bir geçmiş değil,
kurulacak bir gelecek
halinde estetize ederken
teknolojiyi
uğurda had safhada yüceltiyorlar.
de bu 57
II. Dünya Savaşı Sonrasında Yeni Muhafazakarlık
II. D. S. Sonrası, görece
istikrarlı
sahip. Kapitalizm de genişleme evresini sürdürüyor. Burada artık muhafazakarlık bir dünya düzenine
uyumlu
,
konformist
bir rotaya giriyor.
Düşman hala komünizm. Bu tehlikenin kendi toplumundaki nüvelerini oluşturan
sol güçler
ve öz değerleri erozyona uğrattığı düşünülen
Sosyal Refah Devletine
bir sorunları yok.
karşıtlığının dışında statükoyla ciddi 58
II. Dünya Savaşı Sonrasında Yeni Muhafazakarlık
Teknoloji ve teknik akıl
otorite
özdeşleştiriliyor.
kavramı ile sıkı sıkıya Yeni Muhafazakarlığın merkezi savı, modern liberal toplumların
değerlerden
arınmış,
kültürel kimlikten
yoksun toplumlar olamayacakları, olursa yozlaşacakları ve çökecekleri. Liberalizmin sağladığı özgürlük, ilerleme ve yaratıcılık, ancak toplumun birtakım
temel değerleri
muhafaza edilirse varlığını sürdürebilir.
Gelenek, din, millet, devlet, otorite değerlerini savunsalar da artık bu eski değerleri büyük ölçüde
liberal toplumu güvenceye almak
üzere savunmaktadırlar.
59
II. Dünya Savaşı Sonrasında Yeni Muhafazakarlık
Liberal değerler,
gelişen yeni ırkçılığın, neofaşizmin de katkısıyla evrensel değil, yeni muhafazakarlığın çeperinde
Batılı ulusal geleneklere
özgü tarihsel miraslar biçiminde kodlanır.
Yeni muhafazakarlar (neo-con) neo-liberalizmin ekonomik alandan
devlet gücünü
ve müdahalesini geri çekme siyasetine karşılık sosyal alanda eksikliğini hissettikleri
otorite
ve
sosyal disiplin
,
din
ve
aile
öne çıkartılmasını savundu.
gibi ideolojik motiflerin 60
II. Dünya Savaşı Sonrasında Yeni Muhafazakarlık
Muhafazakarlar burjuva değer sisteminde ortaya çıkan otorite çözülüşünü eleştirmekte. Çocuk eğitimi, eğitim, kadın ve ailenin statüsü, cinsellik ve dinin uygulanışı gibi kültürel değerlere ağırlık veriyorlar.
61
2.
3.
4.
1.
Yeni muhafazakarlar
Anthony Quinton Politics of Imperfection’da muhafazakarlığı oluşturan dört ilkeden söz ediyor: Entelektüel mükemmelliyetsizlik. İnsanın akli melekeleri sosyal gelişmenin karmaşıklığını anlama konusunda yetersizdir. Sosyal ve siyasal davranışın yol göstericisi olarak soyut akla güvenilemez.
Siyasal şüphecilik: Siyasal akıl bağımsız düşünürlerin teorik spekülasyonundan değil topluluğun bütününün tarihsel olarak biriktirilmiş deneyiminden türer.
Gelenekselcilik: Kurulu düzen, mevcut adetler ve kurumlar
Organizmacılık
62
Yeni muhafazakarlar
Elde olanın olmayana, bilinenin bilinmeyene, denenmiş olanın denenmemişe, olguların gizemli olana, gerçeklerin olası olana, sınırlı olanın sınırsız olana, yakındakinin uzaktakine, yeterli olanın aşırı olana, uygun olanın mükemmel olana, küçük ve sınırlı buluşlar ve yeniliklerin büyük ve belirsiz olanlara tercih edilmesini öngörür.
63
Yeni muhafazakarlar
Tanrıdan başka bir şey olamayacak bir büyük güç tarafından dayatılan değişime kendimizi uydurmaya çalışmalıyız.
Küçük ve yavaş değişiklikler büyük ve hızlı olanlara tercih edilmeli.
Siyasette insan aklı ya da akıl yürütmesi uygunsuz olacağı için soyut akıl yürütme siyasal davranışta ya da hükümetle ilgili kararlarda yol gösterici olamaz.
Kurulu, alışkın olunan ritüeller organik sosyal iletişim sonucu ortaya çıkan davranış kalıpları siyasal davranış ya da yönetimin yol göstericisi olmalıdır.
64
Yeni muhafazakarlar
Oakeshott, devletin farklı insan ve çıkarları düzenleyen istem dışı ama gerekli bir kurum olduğunu düşünür.
Sivil birlikler ve davranışlara ise devletle ilgili siyasetten daha fazla önem verir.
Devleti küçülterek piyasa güçlerinin özgürleştirilmesi gerekir.
65
Yeni muhafazakarlar
11 Eylül saldırıları yeni muhafazakarlık açısından önemli bir dönüm noktası oluşturuyor.
11 Eylül sonrasında dünya çapında terörist tehdide karşı korumacı siyaset savunulurken bunun iç siyasal ve toplumsal yaşamda özgürlükleri ortadan kaldırması operasyonu bizzat yeni muhafazakar kadrolar eliyle yürütüldü.
66
Yeni muhafazakarlar
Soğuk Savaş döneminde düşman Doğu Bloğu ülkeleri ve sosyalizm. 11 Eylül sonrasında ise haydut devletler, şer ekseni, terörist ülkeler, terör ve tehdidin her yönden geldiği iddiası Tehdidin nereden geleceği bilinemeyeceği için buna karşı önlemleri de genişletmek, genelleştirmek, derinleştirmek gerekliliği...
67
Yeni muhafazakarlar
ABD’nin savunma harcamaları artıyor, tehdit merkezli askeri savunma doktrininden önleme, önleyici ilk vuruş merkezli bir askeri siyasal yaklaşıma geçiliyor.
Önleyici operasyon, teröre karşı savaş doktrinleri geliştiriliyor.
Uluslararası ilişkilerde zor kullanımı artıyor.
Yeni muhafazakarların taşıyıcısı olduğu bu siyasal çizgi yalnızca kültürel ve siyasal araçları değil, askeri araçları da kullanan «imparatorlukçu» siyaset.
68
Yeni muhafazakarlar
İç siyasette de muhaliflerin tümü düşman ilan ediliyor. Yoksullar, işsizler ve genel olarak alt sınıflar içteki düşmanlar olarak görülüyor.
Muhalif hareketlere ve entelektüellere karşı milliyetçi, korumacı bir pozisyon benimsiyor. Bir tür aydın düşmanlığı, anti-entelektüelizm.
Özellikle ABD’de hükümetlerin kürtajı yasaklaması, okullarda zorunlu din dersleri konulması, cinsel özgürlüklere karşı olunması, bazı yayınların yasaklanması savunuluyor.
69