Nesrin POLAT
Download
Report
Transcript Nesrin POLAT
Ders:Avrupa Mimarisi
Konu:Ayasofya,Aya İrini Kilisesi,Aya Sergius ve
Bacchus,Küçük Ayasofya Kilisesi,San Vitale Kilisesi
Danışman:Yrd.Doç.Dr. Yasemin İNCE GÜNEY
Hazırlayan:Nesrin POLAT
Ayasofya
Bizans İmparatoru I. Jüstinyen tarafından M.S. 532 - 537
yılları arasında İstanbul'un tarihi yarımadasındaki eski şehir
merkezine inşa ettirilmiş bazilika planlı bir patrik katedrali olup,
1453 yılında İstanbul'un Türkler tarafından alınmasıyla Fatih
Sultan Mehmet tarafından camiye dönüştürülmüştür ve
günümüzde müze olarak hizmet vermektedir. Ayasofya, mimari
bakımdan, bazilika planı ile merkezî planı birleştiren, kubbeli
bazilika tipinde bir yapı olup kubbe geçişi ve taşıyıcı sistem
özellikleriyle mimarlık tarihinde önemli bir dönüm noktası
olarak ele alınır.
6. yüzyılın ünlü mimarlarından Milet'li İsidoros ve Tralles'li
Anthemius'un yönettiği Ayasofya’nın inşaatında yaklaşık 10.000
işçinin çalıştığı ve Jüstinyen'in bu iş için büyük bir servet
harcadığı belirtilir.
1453’de kilise camiye dönüştürüldükten sonra Osmanlı
sultanı Fatih Sultan Mehmet’in gösterdiği büyük hoşgörüyle
mozaiklerinden insan figürleri içerenler tahrip edilmemiş
(içermeyenler ise olduğu gibi bırakılmıştır), yalnızca ince bir
sıvayla kaplanmış ve yüzyıllarca sıva altında kalan mozaikler bu
sayede doğal ve yapay tahribattan kurtulabilmiştir.
Günümüzde görülen Ayasofya binası aslında aynı yere
üçüncü kez inşa edilen kilise olduğundan Üçüncü Ayasofya
olarak da bilinir. İlk iki kilise isyanlar sırasında yıkılmıştır.
Döneminin en geniş kubbesi olan Ayasofya’nın merkezî
kubbesi, Bizans döneminde birçok kez çökmüş, Mimar Sinan’ın
binaya istinat duvarlarını eklemesinden itibaren hiç
çökmemiştir.
Ayasofya Camii’nin 1880’lerdeki görünümü…
Ayasofya, 1910-1915
Ayırt edici özellikleri :
15 yüzyıl boyunca ayakta duran bu yapı sanat tarihi ve
mimarlık dünyasının baş yapıtları arasında yer alır ve büyük
kubbesiyle Bizans mimarisinin bir simgesi olmuştur. Ayasofya
diğer katedrallere kıyasla şu özellikleriyle ayırt edilir:
Dünya’nın en eski katedralidir.
Yapıldığı dönemden itibaren yaklaşık bin yıl boyunca
(1520’de
İspanya’daki
Sevilla
Katedrali’nin
inşaatı
tamamlanana dek) dünyanın en büyük katedrali ünvanına
sahip olmuştur.Günümüzde yüzölçümü bakımından dördüncü
sırada gelmektedir.
Dünya’nın en hızlı (5 yılda) inşa edilmiş
katedralidir.
Dünya’nın en uzun süreyle (15 yüzyıl) ibadet yeri
olmuş yapılarından biridir.
Kubbesi "eski katedral" kubbeleri arasında çapı
bakımından dördüncü büyük kubbe sayılmaktadır.
Tarihçe:
Birinci Ayasofya
ilk Ayasofya kilisesinin açılışının 15 Şubat 360’ta
Constantius II tarafından gerçekleştirilmiş olduğudur. Socrates
Scholasticus’un kayıtlarından gümüş kaplı perdelerle süslü ilk
Ayasofya’nın Artemis Tapınağı üzerine inşa edilmiş olduğu
öğrenilmektedir.
Eski bir tapınak üzerine inşa edildiği belirtilen bu yapıdan
günümüze ulaşan bir kalıntı bulunmamaktadır.
Birinci Ayasofya geleneksel Latin mimarisi stilindeki bir sütunlu
bazilika olup, çatısı ahşaptı ve önünde bir atrium yer
almaktaydı. Bu ilk Ayasofya bile olağanüstü bir yapıydı.
İkinci Ayasofya
Mimar Rufinos tarafından inşa edilen bu İkinci
Ayasofya da yine bazilika planlı, ahşap çatılı ve beş
nefliydi.
İkinci Ayasofya kalıntıları.
Giriş merdiveni, portik
kalıntıları
ve
vaktiyle
cepheyi
süsleyen
iki
mermer blok. Zemininin
Üçüncü
Ayasofya'nın
zemininden daha aşağı
seviyede
olduğu
görülmektedir.
Üstteki mermer bloklardan birinin önden ve yakın plandan görünüşü.
Bloktaki kabartmada 12 havariyi temsilen yapılmış 12 kuzudan bazıları ve
yaşam ağacı sembolü görülmektedir.
Üçüncü Ayasofya
İnşada kullanılacak malzemeleri üretmek yerine,
imparatorluk topraklarında yer alan yapı ve tapınaklardaki
yontulmuş hazır malzemelerden yararlanmak yoluna
gidilmiştir. Bu yöntem, Ayasofya’nın inşa süresinin çok kısa
olmasını sağlayan etkenlerden biri olarak kabul edilebilir.
Böylece
binanın
yapımında
Efes’teki
Artemis
Tapınağı’ndan,Mısır’daki Güneş Tapınağı’ndan (Heliopolis),
Lübnan’daki Baalbek Tapınağı’ndan ve daha birçok tapınaktan
getirtilen sütunlar kullanılmıştır.
Bizans dönemindeki Ayasofya'nın kesiti
İlginç bir nokta, Ayasofya’nın insan eliyle tahribatı ya da
yağmalanmasının bir başka dinden olanlar tarafından
değil de, yine Hıristiyanlar tarafından gerçekleştirilmiş
olmasıdır. Dördüncü Haçlı Seferi sırasında, Venedik
Cumhuriyeti'nin kör hükümdarı Dandolos komutasındaki
Haçlılar İstanbul’u ele geçirip Ayasofya’yı tam anlamıyla
yağmalamışlardır.
Müze dönemi :
Ayasofya Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa
Kemal Atatürk’ün isteği üzerine, Bakanlar Kurulu’nun 24
Kasım 1934 tarih ve 7/1589 sayılı kararıyla müzeye
çevrilmiştir. 1 Şubat 1935’te ziyarete açılan müzeyi
Atatürk 6 şubat 1935 tarihinde ziyaret etmiştir
MİMARİ
Ayasofya, mimari bakımdan, bazilika planı ile merkezî planı
birleştiren, kubbeli bazilika tipinde bir yapı olup kubbe geçişi
ve taşıyıcı sistem özellikleriyle mimarlık tarihinde önemli bir
dönüm noktası olarak ele alınır.
Yapıldığı dönemin dünyasında hiçbir bazilika planlı yapı
Ayasofya'nın kubbesinin boyutundaki bir kubbe ile örtülebilmiş
ve böylesine büyük bir iç mekana sahip değildi. Ayasofya’nın
kubbesi Roma’daki Panteon'un kubbesinden küçük olmakla
birlikte Ayasofya’da uygulanan yarım kubbe, kemer ve
tonozlardan oluşan karmaşık ve sofistike sistem, kubbenin çok
daha geniş bir mekanı örtebilmesini sağlayarak kubbeyi daha
etkileyici kılmaktadır. Taşıyıcı olarak beden duvarlarına
oturtulmuş önceki yapıların kubbeleriyle kıyaslandığında,
sadece dört payeye oturtulmuş bu denli büyük bir kubbe
mimarlık tarihinde gerek teknik, gerekse estetik bakımdan bir
devrim sayılmaktadır.
Kubbeden dörtgen biçime geçişi
sağlayan üçgenimsi pandantifler
Orta nefin yarısını örten ana (merkezî) kubbe, doğu ve batısına
eklenen yarım kubbelerle çok geniş bir dikdörtgen biçimli iç
mekan yaratacak şekilde öylesine genişletilmiştir ki, zeminden
bakıldığında, gökyüzüne asılı gibi duran, tüm iç mekana hakim
bir kubbe olarak algılanır.
Ayasofya'nın üç boyutlu kesiti:1. Çıkış 2.İmparator kapısı 3.Terleyen sütun 4. Mihrap 5.
Minber 6. Sultan Mahfili 7. Omphalion (dünyanın merkezi) a. Vaftizhane ( sultan Mustafa
Türbesi) b. II. Selim minarelerinden biri
Dikdörtgen bina,atriumla birlikte 140x75 metre kaplar,iç bölüm
ise 66x75 metredir,iç ve dış nartexler vardır.2 katlı iç nartex
60x9 metredir.15 metre genişlikteki tonozlu yan neflerin üst
katında , nartexten rampalarla ulaşılan kadınlar galerisi
bulunur.Bunlar altta 5 üstte 7 kemer gözüyle orta mekandan
ayrılırlar.Galerilerin yekpare mermer sütunları galeri ve
kemerleri taşırlar.Merkezi mekan 75x32 metre ölçüsünde olup
56 metre yükseklikte bir kubbe ile örtülüdür.Merkezi kubbe
doğuya ve batıya doğru birer yarım kubbeyle uzanır,her yarım
kubbe üçer tane nişle genişletilmiştir.
Merkezi kubbe bir dörtgen üstünde olup,4 pandantif ve 4
kemere dayanır.Büyük kemerlerin basınçları doğu ve batıya
doğru yarım kubbelerle ,güney ve kuzeye doğru ise 4büyük
payandayla karşılanır.18x7,5m.olan payandalar dışarıdan
görünürler.
Kuzeyde ve güneyde büyük kubbenin dayandığı 4 merkezi
masif taş paye 7,5x18 metredir.Işığı kubbe kasnağına
açılan küçük pencereler sağlar.
Kubbenin altındaki bu pencerelerden başka kuzey ve
güney duvarlarındaki kemerlerin altında da açılmış 12
pencere vardır.
Yerler taş,bütün tonoz ve kubbeler cam mozaiklerle
kaplıdır.tonozları 107 tane mermer sütun taşır.
Ayasofya'nın zemin planı: 1. Sıbyan Mektebi 2. Şadırvan 3. Muvakkithane
4. Mütevelliler dairesi (Günümüzde Müze Müdürlüğü'nce kullanılıyor) 5.
Şehzadeler Türbesi 6. III. Murad Türbesi 7. II. Selim Türbesi 8. III.
Mehmet Türbesi 9. Sebil 10. Mermer sarnıç 11. Türk payanda duvarları 12.
Kütüphane 13. Vaftizhane (Günümüzde Sultan Mustafa ve Sultan İbrahim
Türbesi) 14. Sebil 15. Minareler 16. Omphalion 17. İkinci Ayasofya
kalıntıları 18. Ayasofya Medresesi (günümüzde mevcut değildir) 19.
Ayasofya İmareti (günümüzde mevcut değildir) 20. İmaret Kapısı 21.
Mihrap 22. Hünkar mahfili 23. Minber 24. Müezzin mahfili 25. IV.
Murat'ın yaptırdığı mermer kürsü 26. Bergama'dan getirilen küpler 27.
Terleyen sütun 28. Üst kata çıkış rampası 29. Alt kata iniş rampası 30.
Hazine dairesi
Aya İrini Kilisesi
Aya İrini Kilisesi
Bizans’ın ilk kilisesi olarak kabul edilen Aya İrini Kilisesi,
Konstantin tarafından 330’lu yıllarda inşa ettirilmiştir.
Ayasofya’nın daha küçük bir örneğidir,zira burada daha
uzun ve merkezi bina elemanları birleştirilmiştir.
İki kubbeli ve absidli merkezi mekanda uzun bazilika
hacmi belirtilmiştir.Doğu kubbesi alçak bir tambur
üstündedir.
İki kubbeli merkezi mekanın yanlarında tonozlu
nefler,doğuda absid ve batıda atrium vardır.
Aya İrini Kilisesi Planı
Küçük Ayasofya Camii - Sergius ve Bacchus
Kilisesi
İmparator Jüstiniaus tarafından yaptırılmıştır. Sergios ve
Bakhos adlı iki azize ithaf edilmiştir.
Günümüzde İstanbul'un kullanılabilir en eski yapısı olan
Küçük Ayasofya Camii ya da eski adıyla Ss. Sergius ve
Bacchus kilisesi 527-536 yılları arasında inşa edilmiştir.
Mimari Tanım
Yapı başkent Konstantinopol'da merkezi planlı, birinci
dönem Bizans kiliselerinin tipik örneklerindendir. Düzgün
olmayan dikdörtgen planlı kilisenin batısında narthex
kısmı, doğusunda da yarım altıgen biçimindeki apsis kısmı
yer alır.
Düzgün olmayan dikdörtgenin içine yerleştirilmiş olan
sekizgen planlı orta mekan, köşelerinde exedra denilen
yarım daire biçimli nişlerle genişletilmiştir. Bu orta
mekanın köşelerine çokgen biçimli ayaklar ile apsis hariç
bunların arasına ikişer sütun yerleştirilerek orta mekan ile
apsis arasında bir mekan bütünlüğü sağlanmıştır.
Orta mekan üzerinde köşelerindeki sekiz büyük ayak ile
taşınan 16 dilimli bir kubbe yer almaktadır.
Yapı Malzemesi
Ss. Sergius ve Bacchus kilisesinde kullanılan yapı
malzemesi taş, tuğla ve harçtır. Kuzey, batı ve doğu
cephelerindeki duvarlar, onarım görmüş kısımlar hariç
yığma tağlanın geniş aralıklarla düzenlenen taş sıralarıyla
takviyelenmesi ile oluşturulmuştur. Ortalama olarak
70x35x5 cm. boyutlu tuğlalar 4-5 cm. kalınlığında harç ile
birbirine bağlanmıştır. 19. yüzyıl yapısı olan güney
cephesinde ise düzensiz taş ve tuğla örgüleri vardı.
Yapı içinde malzeme olarak ayaklarda zemin katta 4 cm.
harç ile bağlanmış kavkılı kalker, galeri katında ise tuğla
kullanılmıştır.
San Vitale Kilisesi
Bu kilisede Bizans’ın ve bilhassa Küçük Ayasofya’nın
etkisi çok belirlidir.
Oldukça karışık planda iki tane iç içe sekizgen vardır.
16.5m. çapında bir sekizgen,34.5m.çapında ikinci bir
sekizgenin içine yarleştirilmiştir.
Orta mekan pandantifli fakat içi boş kil çanaklarından
örüldüğünden çok hafifletilmiş bir kubbeyle örtülerek
basıç sorunu yok edilmiştir.
İç mekanda niş ve kolonlar birbirini izleyerek açık ve
kapalı etkisi sağlarlar.
Yüzeyler mermer levhalar ve mozaiklerle kaplıdır.
Bu kilisenin en önemli özelliği,mozaiklerle mermer
sütunların başlıklarının ince oymalarıyla ışık-gölge
etkisi yaratmalarıdır.
Bu sayede binaya kutsal bir hava sağlanmış olurdu.
San Vitale’nin sade dış cephesi,paye,pencere ve kitle
oyunlarıyla çok ritmiktir.
Ayrıca doğu ülkelerinde olduğu gibi merkezi kubbe
dışarıdan görünmez piramit biçiminde bir çatıyla
örtülüdür.