ABD ekonomisi neden bu kadar kötüleşti?

Download Report

Transcript ABD ekonomisi neden bu kadar kötüleşti?

HAZIRLAYAN: AYŞENUR KABLAN
 Kriz kavramı genel olarak ekonomik
eksende ele alınsa da, kriz esnasında ve
sonrasında yaşanan gelişmeleri sadece
“ekonomik, finansal ya da mali” olarak
nitelendirmek ve sadece finans kesiminde
bir kırılma olarak kabul etmek çok da
sağlıklı olmayacaktır.
 Sektörler arası bağlılıklar göz önüne
alındığında, finans sektöründe yaşanan
krizin ekonominin tamamını ve bunun yanı
sıra siyasi ve sosyal yapıları ciddi ölçüde
etkilemesi kaçınılmazdır. Özellikle 2008
döneminde yaşanan krizde dünya ölçeğinde
ekonomik, mali, siyasi ve sosyal anlamda
önemli etkilerin görülmesi, yaşananların
“kriz” ve “küresel” olarak nitelendirilmesini
hak etmektedir.
 Bu bağlamda küresel kriz; tüm dünyayı
etkileyen ve çıkış yeri dünyanın herhangi bir
ülkesi ya da bölgesi olabilen ve çıkış nedeni
o ülke veya bölgedeki ekonomik
istikrarsızlıklar, mali bunalımlar olan ve söz
konusu bunalım durumlarının genellikle
kötü yönetilmesi sonucunda ülkeyi aynen
bir sarmaşık gibi sararak, ekonomik olarak
ülkeleri dar boğaza sokan bir ekonomik kalp
krizi olarak adlandırılabilir.
 ABD'de başlayan ve tüm dünya ekonomisini
etkileyen küresel krizin temelinde mortgage
piyasasına ilişkin problemler yatmaktadır.
2006'dan itibaren giderek artan bir şekilde
ABD'de ekonominin temel dinamiklerinden
olan mortgage şirketlerinin aslında zaten
yetersiz geliri olan müşterilerine verdikleri
yüksek faizli ve yüksek riskli kredileri tahsil
edememesiyle son büyük ekonomik kriz,
adeta ekonomik bir hastalık olarak hızla
dünyaya yayıldı.
NEDENLERİ:
 2000'li yıllar boyunca başta petrol olmak üzere bütün emtia
ve tarım ürünleri fiyatlarında büyük bir yükselişin olması;
Çin ve Hindistan gibi yüksek nüfuslu ülkelerde gözlenen
ekonomik büyüme bu ürünlere olan talebi arttırdı ve
fiyatların yükselmesine neden oldu.
 2008 yılında altın ve petrol gibi değerli maddelerin tarihin
en yüksek değerini kazanırken ABD dolarının değeri
hemen hemen bütün diğer para birimleri karşısında önemli
ölçüde düşüş göstermesi.
 En önemli nedeni; ABD'de para hacminin
yüksek seyretmesi nedeniyle bazı finansal
kuruluşların 2003 yılında kredibilitesi zayıf
olan kişilere de mortgage kredisi vererek,
geri dönüşü riskli bir mali yapıya
girmeleridir.
MORTGAGE:

Mortgage; konut satın almada müşterilere
faiz karşılığı kredi vermektir. Ödünç
verenle(mortgagee) ödünç alan(mortgator)
arasında yapılan ve gayrimenkulün teminat
olarak kullanıldığı finansal bir antlaşmadır.
Borç veren, kredi borcu ödenmediğinde
ipotekli mülkü kendi mülküne geçirebilir.
Çoğunlukla 15 veya 30 yıl vadeyle uygulanır.
SUBPRİME MORTGAGE:
 ABD'de sürekli yükselen konut fiyatları piyasalarda
aşırı derecede iyimser bir hava yaratmış, bankaların
düşük gelirli ailelere konut almak için kolayca kredi
sağlamalarına yol açmıştı. Konut fiyatları inişe geçince
birden bire subprime mortgage (yüksek risk ve
yüksek faizli kredi) denilen bu kredi piyasası çökmüş
kredi faizlerini ödeyemeyen düşük gelirli ailelerin iflas
etmelerine ve konutlarına el konmasına neden
olmuştur.
 ABD'de 2003 yılında faizlerin son derece
düşük olması, özellikle orta ve alt gelir
grubunda ki kişileri değişken faizli kredileri
kullanmaya yöneltti. Ancak, ABD Merkez
Bankası'nın (FED) iki yıl sonra faiz
oranlarını artırması, konut sektörünü dar
boğaza soktu.
 Konut satış fiyatları ile kira gelirlerinin de
piyasanın bedelinin altına düşmesiyle, bu
krediyi kullanan düşük gelirli gruplar,
kredilerini düzenli olarak ödeyemez hale
gelmişlerdi. Bu noktada bankaların,
tüketicilere satın alacakları ev ve dairelerin
bedelinin tamamını, hatta değerinin yüzde
110 oranında borçlanma fırsatı vermesi,
kredilerin geri dönüşünü zora sokmuştu.
 ABD'de söz konusu bankalar konut kredileri
için gerekli finansmanı yatırım bankalarında
ihraç ettikleri tahviller ile borçlanarak
sağlıyorlardı.Değeri düşen, faiz oranının
gelecekte ki durumu bilinmeyen konut
ipoteğine dayalı bu tahvilleri güvence
göstererek diğer finans kuruluşlarından
kredi sağlamak zorlaştı. Güven bunalımı
yaşayan bankalar arası piyasada likidite
sorunu ortaya çıktı.
 Bu kuruluşlar nakit sıkıntısı çeken
bankalara kredi vermemeye ya da çok
yüksek faiz oranıyla vermeye başladı ve ABD
mortgage piyasası için tehlike çanları
çalmaya başladı. Neticede konut fiyatları
düştü ve kredi sağlayamayan tüketicilerin
harcamaları azaldı, üretimden tüketime tüm
piyasa daralmaya girdi ve böylece yeni bir
küresel kriz doğmuş oldu. Kriz her ne kadar
mortgage krizi olarak başlasa da 'likidite
krizine' dönüşmüş oldu.
ABD ekonomisi neden bu kadar
kötüleşti?
 Amerikan ekonomisi kredi üzerine inşa edilmiştir.
Kredi akıllıca kullanıldığında harika bir araçtır.
Örneğin, kredi yeni bir iş kurmak için kullanılabilir.
Bu, hem devletin vergi gelirini artırır, hem de işsiz
insanlara iş bulma imkanı sağlar. Kredi, ev ya da araba
gibi pahalı ürünleri satın almak için de kullanılabilir.
Fakat kredi ABD'de sınırsız kullanıldı ve en sonunda
da kontrol edilemez hale geldi. Bir ev satın alan, daha
borcunu bitirmeden başka bir ev satın almak yoluna
gitti. Çoğu kimse kısa süre içerisinde izah edilemez bir
şeklide zenginleşti.
 Konut piyasasında düşüş, ABD
ekonomisinde zincirleme reaksiyona neden
oldu. Bireyler ve yatırım firmaları hızlı bir
kar ve zenginleşme için ev hisseleri alıp
satamaz oldular. Bankaların kasalarında
para yerine ipotekli emlak kağıtları birikti.
Konut fazlalığı nedeni ile inşaat yapımı
durdu. Binlerce inşaat işçisi işsiz kaldı.
Konut fiyatlarının düşmesi piyasada
depresyona yol açtı.
 Söz konusu krize verilen isimlerden birisi, borç
krizidir (debt crisis). ABD’nin en başarılı
yatırımcılarından George Soros’un mortgage krizini
yorumlama biçimi, krizin borçlanma krizi olduğu
gerçeğini ortaya koymaktadır. “Büyük yatırım uzmanı,
krizi meydana getiren koşullar nelerdi?” sorusuna
standart dışı bir cevap vererek: “Krizin temelinde aptal
borçlular ve aptal kreditörler ile akıllı aracılar var.
Aracılar, borçluları, ödemeyecekleri borçları
üstlenmeye, kreditörleri ise, ne olduğunu bile
anlayamadıkları bir şeye yatırım yapmaya ikna ettiler.”
söyleminde bulunmuştur.
Özetle ifade etmek gerekirse;
 2008 yılında yaşanan küresel kriz mevcut
küresel konjonktürde ciddi sarsıntılara yol
açmıştır. Aşırı kazanma isteği ve daha fazla
güce sahip olma tutkusu sistemin
çökmesine ve blokajına neden olmuştur.