HORMONLAR: HORMONLARIN GENEL ÖZELLİKLERİ, ETKİ

Download Report

Transcript HORMONLAR: HORMONLARIN GENEL ÖZELLİKLERİ, ETKİ

HORMONLAR
Yüksek organizasyonlu canlılarda özelleşmiş
hücreler tarafından yapılan ve etki göstereceği
bölgeye kanla taşınan fizyolojik, organik
karakterde maddelere hormon adını veriyoruz.
Organizmada cereyan eden metabolik ve
fizyolojik olaylar hormonlar tarafından kontrol
edilir. Hormonlar enzimler gibi reaksiyonlara
katılmazlar fakat reaksiyonun hızı ve oluşması
üzerine büyük etkiye sahiptirler.
Hormonlar
Endokrin sistemde dokular arası haberleşmeyi
sağlayan moleküllerdir.
Endokrin sistem
Hormonların etki şekilleri
Sentezlendikleri doku ve organlara göre:
• 1. Hipotalamus hormonları
• 2. Hipofiz hormonları
• 3. Gonadotrop hormonlar
• 4. Doku hormonları: Daha ziyade sindirim kanalında yapılırlar (mide,
ince bağırsak).Yapıldıkları yer ile etki gösterdikleri yerler birbirine
yakın veya uzaktır.
Gastrin, pankreosymin, sekretin, Gip,Vip
• 5. Mediatör hormonlar: Organlarda veya kanda yapılırlar.Yapıldıkları
yer ile etki gösterdikleri yerler birbirine yakın veya uzaktır
Angiotensinogen, angiotensin, kinine, histamin, seratonin,
prostaglandinler, neurotransmitter.
• 6. Glandüler hormonlar: Endokrin bezlerde yapılırlar (hypophyse ön
lobu, böbrek üstü bezi, tiroit bezi, epiphyse, thymus)
Yapılarına göre hormonlar
• Peptitler ve proteinler: Hipotalamus, hipofiz,
paratiroit, pankreas, mide-bağırsak sistemi ve
bazı plasenta hormonları
• Steroidler: Adrenal korteks ve gonadlardan
salgılanan hormonlar ile bazı plasenta hormonları
• Amino asit türevi hormonlar:
Adrenal medülla hormonları: Katekolaminler
Tiroit hormonları
Depolanan ve depolanmayan
hormonlar
Peptit ve protein yapılı hormonlar, granüllü endoplazmik
retikulumda sentez edildikten sonra Golgi sisteminde
membranöz veziküller içinde depolanırlar
Katekolaminler, suda çözünür özellikli proteinler olan
kromograninler ve ATP ile birlikte granüllerde depolanırlar
Tiroglobulin yapısındaki tiroit hormonları, tiroit follikülleri
içinde depolanırlar
Steroid hormonlar, sentez sonrası hemen salgılanırlar,
depolanmazlar
Hormonların salgılanmalarının
düzenlenmesi
Hormonların salgılanması, 1) sinir sistemi
ile 2) negatif ve pozitif feedback
mekanizmalar ile kontrol edilmektedir.
Hormon salgılanmasının feedback düzenlenmesi,
kandaki kimyasal maddelerle ve tropik
hormonlarla olabilir.
Hormon salgılanmasının kandaki
kimyasal maddelerle düzenlenmesi
Plazma Ca2+düzeyi
Plazma glukoz düzeyi
PARATİROİT
PTH
Pankreas adacık İnsülin
 hücreleri
Hormon salgılanmasının
sinir sistemi ile
düzenlenmesi
Hormon salgılanmasının trofik
hormonlar ile düzenlenmesi
Hormonların taşınmaları
Hormonlar, kanda serbest veya proteinlere
bağlı olarak bulunurlar.
Hidrofilik özellikli katekolaminler ve
peptit/protein yapılı hormonların büyük
çoğunluğu serbest olarak bulunurlar
Hidrofobik özellikli tiroit hormonları ile
steroid hormonlar proteinlere bağlı olarak
bulunurlar
Hormon reseptörleri
Hormonlar, özgül reseptörlerinin bulunduğu
bir veya birkaç dokuda (hedef dokular) etki
gösterirler.
Reseptörler, plazma membranında,
sitoplazmada veya çekirdekte bulunurlar.
Reseptörler, çoğunlukla glikoprotein
yapısındadırlar, hormonu tanır ve bağlarlar.
Hormon-reseptör kompleksinin oluşumuyla
hücre içi metabolik olayı etkileyecek sinyal
oluşumu mekanizması uyarılır.
Etki mekanizmalarına göre
hormonlar
• Grup I: Hücre içi reseptörler bağlanan hormonlar
• Grup II: Hücre yüzeyi reseptörlerine bağlanan
hormonlar
Adenilat siklaz aktivasyonu veya
inaktivasyonu yapan hormonlar
Hücre içi
reseptörlere
bağlanan
hormonların
etki
mekanizmaları
G-protein-mediated signaling
Adenilat siklaz aktivasyonu
Hipotalamus hormonları
• Supraoptik ve paraventriküler çekirdekte oluşanlar
Antidiüretik hormon (ADH, vazopressin)
Oksitosin (pitosin)
• Peptiderjik nöronlardan salgılanan, Adenohipofiz hormonlarının
sekresyonunu düzenleyen hormonlar
Tirotropin salgılatıcı hormon (TRH)
Kortikotropin salgılatıcı hormon (CRH)
Gonadotropin salgılatıcı hormon (GnRH)
Büyüme hormonu salgılatıcı hormon (GHRH)
Somatostadin (Büyüme hormonu salınımını inhibe edici hormon)
Prolaktin salgılatıcı hormon (PRH)
Prolaktin salınımını inhibe edici hormon (PIH)
Supraoptik ve paraventriküler
çekirdekte oluşan hipotalamus
hormonları
Oksitosin, Doğumun başlangıcında uterus düz
kasının kasılmasını kolaylaştırır, laktasyonda sütün
dışarı akmasına yol açar.
ADH, Böbreğin distal ve kollektör tüplerinde
suyun geri emilimini hızlandırır, periferik arteriyol
ve kapillerlerde vazokonstriksiyona neden olur.
Bu hormonlar, nörofizinler denilen taşıyıcı proteinler
aracılığıyla sinir aksonlarında arka hipofize taşınırlar
ve burada depolanırlar (arka hipofiz hormonları).
Peptiderjik nöronlardan salgılanan
hipotalamus hormonları
TRH, ön hipofizden tirotropinin sentez ve salınımını
uyarır.
CRH, ön hipofizden ACTH salgısını nuyarır.
GHRH, ön hipofizden büyüme hormonu sentez ve
salınımını uyarır.
Somatostadin, ön hipofizden büyüme hormonu sentez ve
salınımını inhibe eder.
PRH, Prolaktin salgılanmasını uyarır.
PIH, Prolaktin salgılanmasını inhibe eder.
GnRH, Ön hipofizin gonadotropik hormonları olan LH ve
FSH salgılanmasını uyarır.
Hipofiz bezi hormonları:
Hipofiz bezi kafatasının alt kısmında bulunan
cella turcica denilen bölgede bulunan küçük
fakat etkisi çok büyük olan endokrin bir bezdir.
Hipofiz bezi üç kısımdan oluşur.
1. Adenohipofiz (ön lob): damar ve bez
bakımından zengindir.
2. Nörohipofiz (arka lob): sinirsel yönden
oldukça zengindir.
3. Parsintermedia (orta lob)’ lardır.
• Hipofiz ön lobundan salgılanan büyüme ve
gelişmeyi uyarıcı hormonlar:
• 1. ACTH (Adrenokortikotropik Hormon)
• 2. STH (Somatotropin,GH, büyüme hormonu)
• 3. TSH (Tirotropin, Tiroid Stimüle Edici
Hormon)
• 4. Gonadotroplar:
• FSH (Folikül stimüle edici hormon,
• ICSH (Interstistiel Cell Stimulated Hormon,
LH, Lüteinleştirici Hormon),
• LTH (Luteotrop Hormon, Prolaktin)
Ön Hipofiz Hormonları
• Proopiyomelanokortin (POMC) ailesi
– Kortikotropin (ACTH)
– Melanosit stimüle edici hormon (MSH)
– -endorfin
• Glikoprotein ailesi
–
–
–
–
Tirotropin (TSH)
Gonadotropinler
Luteinizan hormon (LH)
Follikül stimüle edici hormon (FSH)
• Somatomammotropin ailesi
– Somatotrophormon (Büyüme hormonu, GH)
ACTH:
Hipofiz ön lobu bazofillerinden salgılanır
ve böbreküstü bezi korteks kısmının yapı ve
fonksiyonlarının devamlılığını sağlar. 39
amino asitten oluşmuştur. Salgılanması
değişik stres durumlarında
(soğuk,sıcak,travma,yaralanma,hipoglisemi,
kas çalışması…vb) artar. Peptit yapılı bir
hormon olduğu için nonsteroid tarzda etki
gösterir.
Biyolojik etkileri:
*Kolesterolün pregnanolona dönüşümünü uyarır
adrenokortikal hormonların (glikokortikoidler ve
mineralkortikoidler) sentez ve salınımını artırır.
*Damar permeabilitesini azaltarak yangıyı önler.
*Protein ve RNA sentezini uyararak adrenal
korteksin büyümesini uyarır.
*Glukoneogenezi arttırır ve kan şekerini yükseltir.
*Fazla salgılanırsa Cushing sendromu ortaya
çıkar ve aşırı kilolar oluşur.
Cushing’s sendromu
Hipofize bağlı Cushing’s sendromu: Aşırı kortizon üretimine
hipofiz tümörleri neden olur.
Adrenal bezlere bağlı Cushing’s sendromu: Adrenal bezlerin
tümörlerinden kaynaklanırç
İatrogenic Cushing’s sendromu: Bazı hastalıkların tedavisi
için uzun süreli steroidler kullanılır. Bu hastalarda aşırı
kortizon alınımına bağlı Cushing’s sendromu oluşabilir.
• İnsanlarda belirtileri:
• Birkaç ay ile yıllar arasında değişen bir süreden sonra yüz
yuvarlaklaşır ve daha kırmızı bir görünüm alır.
• Omuzlar arasında ve üstünde kambura benzer yağ birikimi
• Gövdenin alt kısmında cilt üzerinde çatlaklar
• Bitkinlik ve kaslarda zayıflık
• Su toplanması (ödem)
• Hipertansiyon (yüksek tansiyon)
• Aşırı kıllanma
• Ruhsal sarsıntı
• İktidarsızlık veya adetten kesilme
• Özellikle omurga ve leğen kemiklerinde osteoporoz
• Şeker hastalığının başlaması
Cushing’s sendromu
Cushing’s sendromu
Cushing’s sendromu
STH (GH, Somatotropin, Büyüme hormonu):
*STH protein metabolizmasını uyarır. Amino
asitlerin kas hücrelerine girişini ve protein
sentezini hızlandırır.
*Normal gelişme fonksiyonlarından yani
büyüme ve kilo alma gibi gelişmelerden
sorumludur.
*Lipit metabolizmasını da uyarıcı yönde etki
yapar.
•STH metabolizması bozuklukları:
Patolojik durumlara bağlı olarak
salınım ve sentezindeki değişiklikler
vücutta bozukluklara neden olur.
Puberte öncesinde fazla sentezine
bağlı olarak Gigantizm (devlik),
puberte sonrası Akromegali ve
yetersiz senteze bağlı olarak ta
Dwarfism (cücelik) bozuklukları
gözlenebilir.
STH
hormonu
somatostatin hormonu tarafından
kontrol edilir.
•Kemik epifizlerin kapanmasından önce büyüme
hormonunun fazla salgılanması gigantism bulgularının
ortaya çıkmasına neden olur ki bunlar: uzun
kemiklerde, yüz kemiklerinde ve vücutta boyuna
büyüme ve genişleme, proporsiyonel vücut
gelişimidir.
Eğer büyüme hormonu kemik epfizlerinin
kapanmasından sonra aşırı salgılanmaya başlarsa
akromegalinin bulguları ortaya çıkar bunlar: ellerde,
ayaklarda burun, çene ve dilde büyüme, cildde ve
yüzde kalınlaşma ve kabalaşmadır.
gigantizm
gigantism
Primordial Dwarfism
TSH (Tirotiropin, tiroid stimülen hormon):
Tiroid bezi fonksiyonlarının uyarılması ve
devamlılığı için gerekli bir hormondur. Bunun
dışında temel metabolizmayı ve sinir sistemi
fonksiyonlarını uyarıcı etkileri de vardır. Bazal
metabolizmada yükselme, kalp atışlarının
hızlanması, sinir sistemi fonksiyonlarının
uyarılması, karaciğer glikojeninin azalması
gibi metabolik olaylara katılır.
Gonadotrop hormonlar:
Bu hormonlar gametogenez ve steroidegenez üzerine
etkilidirler. Cinsel organların gelişmesi ve
organizmanın reprodüktiv faaliyetlerinin
düzenlenmesinden sorumludur.
FSH: Ovaryum üzerinde graff foliküllerinin sayısını
arttırır ve testislerde spermatogenezi uyarır.
•ICSH (LH):
•Ovaryumda folliküllerin oluşumunu artırarak
östrojen salgısını uyarır. Ovulasyon ve corpus
luteum oluşumuna katılır. Ayrıca testislerde
leyding hücrelerinin fonksiyonlarını uyarıcı
etkisi de vardır.
•LTH (prolaktin):
Süt salgılatıcı bezlerin gelişimini sağlar, corpus luteumun
fonksiyonlarının devamını sağlar, analık iç güdülerinin
oluşumunu sağlar.
Erkeklerde fizyolojik dozlarda normal testosteron
üretiminin devamlılığına katkıda bulunur, sperm
motilitesini ve fertiliteyi etkiler.
Hipofizin prolaktin salgılayan bir tümörüne
(prolaktinoma) bağlı olarak hiperprolaktinemi ve sonuçta
menstrüel düzensizlik ile meme bezlerinden süt gelmesi
(galaktore) olur.
Pars intermedia (orta lob) hormonları:
MSH: Bazı hayvan türlerinde (balık, kurbağa ve sürüngenler) orta
lobta sentezlenip buradan salgılanır. Işığa bağlı olarak sentezi de
değişir. Işık artarsa MSH azalır ve pigmentler hücre etrafında
toplanarak derinin açık renk almasına neden olur. Işık azalırsa MSH
artar ve pigmentler dağılır böylece deri koyu renk alır.
 Ara lop insan embriyosunda görüldüğü halde, ergin insanda
körelmiştir.
İnsanlarda MSH Proopiyomelanokortin (POMC) ailesinin bir
üyesidir ve ön hipofizden salgılanır. Fetal hayat ve gebelikte
bulunduğu ileri sürülür. Melanogenezisi stimüle ederek deride
koyulaşamaya yol açar.
Nörohipofiz hormonları:
ADH(vazopresin) ve oksitosin. Aslında bu
iki hormon hipotalamusta sentezleniyor.
Sentezlendikten sonra bu iki hormon
hipofiz arka lobuna taşınıyor ve buradan
etkisini gösteriyor. Etki gösterdiği yer
dikkate alınarak arka lob hormonlar olarak
değerlendiriliyor.
•ADH (vazopresin): Dokuz amino asitten
kurulu bir hormondur. Mineralkortikoidlerle
beraber organizmanın su ve elektrolit
dengesini düzenler. Hormonun değişik
nedenlerle noksanlığı
durumlarında(noksanlığa bağlı olarak böbrek
tübüllerinden geri emilim olmaz) düşük
yoğunluklu bol miktarda idrar atılımı olur ki
buna diabetes insipidus (yalancı şeker
hastalığı) diyoruz. Adrenalinden daha zayıf
fakat daha uzun süreli vazokonstrüksiyon
yaparak kan basıncını artırır.
•Oksitosin: Bu hormonda vazopresin gibi
dokuz amino asitten kurulu bir hormondur.
Uterusa kontraksiyon yaptırır, memelerden
sütün boşaltılmasını uyarır ve kan basıncını
düşürür. Östrojenler uterusu oksitosine
duyarlı hale getirir, progesteron ise bu
duyarlılığı kaldırır. Gebelik boyunca
progesteron en üst düzeylerde bulunur,
gebeliğin sonuna doğru progesteron miktarı
azalır ve uterus oksitosine duyarlı hale gelir
ve uterusa kontraksiyon yaptırarak doğumu
gerçekleştirir.
Tiroid bezi hormonları:
Bu endokrin bezde bulunan tiroglobinde
bulunan tirozin kalıntılarının iyotlanması ile
sentezlenir. Besinlerle alınan iyot ince
bağırsaklardan geri emilir ve proteinlere
bağlanarak tiroid bezine kadar taşınır.
Tiroid hormonları T3 (triiyodotironin) ve T4
(tiroksin) hormonları tirotropin etkisiyle
tiroglobinden salınırlar. Kanda tiroid
hormonlarının artması neticesinde tirotropin
negatif feedback ile inhibe edilerek tiroid
hormonlarının salınımı inhibe edilir.
T4 proteinlere daha gevşek bağlı olduğu için
T3 den daha fazla aktif bir hormondur. Steroid
hormonların etki tarzına benzer bir etki
gösterir ve temelde bazal metabolizmayı
hızlandırıcı bir etkiye sahiptir.
Tiroidin genel anlamda büyümesine GUATR
adı verilmektedir. Büyüyen bir tiroit dışardan
görülebilir veya boynun bir veya iki tarafında
şişlik şeklinde hissedilebilir. Bazen de hastalar
boyunlarının sıkıldığını ifade ederler. Büyüme;
düzgün ( difüz guatr ) ya da yumrulaşmalar
şeklinde ( nodüler guatr ) olabilir. Her iki
halde de ya guatr normal çalışıyor ( ötiroit
guatr ) ya fazla çalışıyor ( hipertiroidik guatr
veya toksik guatr ) ya da az çalışıyor olabilir (
hipotiroidik guatr ).
Hipertiroidinin belirtileri
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
Sinirlilik, aşırı heyecan ve duygusallık
Kilo kaybı
Sıcaklıkta artma
Titreme
Çarpıntı
Saç dökülmesi
Cilt ve tırnaklarda değişiklik
Barsak hareketlerinde artma
Kuvvet azalması
Egzoftalmi (Gözlerin öne doğru fırlaması)
Mensturasyonda azalma
•
•
•
Hipotiroidi belirtileri: Kolay yorulma,
yorgunluk, bitkinlik, enerji azlığı (yaygın)
• Hatırlamada zorluk, unutkanlık, yavaş
düşünme, konsantre olamama
• Hareketlerde yavaşlık
• Sabahleyin uyanmada zorluk, daha çok
uyku isteği, gün içinde uyuklama
• Üşüme veya kendini soğuk hissetme
• Terlemenin azalması
• Kuru, soğuk, kalın ve kaşınan bir deri
• Sarı veya portakal renginde bir deri
Kuru, kaba ve kolay kırılan tırnaklar
• Saç dökülmesi, saçlarda azalma,
kaşlarda dökülme
• İştah kaybı
• Kilo alma ve kiloyu verememe
• Horlama başlaması
• Tiroid bezinin küçülmesi (tiroid bezi
iltihaplarına veya Hashimotonun son
evresine bağlı olarak)
Kalp hızının ve nabız sayısının azalması
Kan kolesterol düzeyinde artma
• Kas krampları ve eklemlerde ağrı
oluşması
• Kaslarda iğne batması hissi veya
karıncalanma
• Kabızlık olmaya başlaması
• Göz etrafının ve göz altının şişmesi
• El, ayak ve eklemlerde şişlik
• Karpal tünel sendromu denilen el
bileğinde sinir sıkışması ve ağrı
• Adet kanamalarının daha fazla miktarda
olması, adetlerde kramp olması ve adet
öncesi dönemin kötü geçmesi
• Bazı kadınlarda adet sıklığının azalması
veya adetlerin kesilmesi
• Depresyon gelişmesi ve hiçbir şeyle
ilgilenmeme
• Sesin kalınlaşması ve ses kısıklığı
• İşitmede azalma oluşması
• Guatr oluşması (Hashimoto hastalarında
olur)
• Libido (Cinsel istek) azlığı ve empotans,
Gebe kalamama (kısırlık)
Reflekslerin yavaş olması, kekemelik
guatr
• Graves hastalığı
bazen gözlerde büyüme yapan
tiroid bezinin aşırı çalışması
hastalığıdır. Buna halk arasinda
Zehirli Guatr da denmektedir.
Tiroid bezinin fazla tiroid hormonu
salgilamasina hipertiroidi de denir.
Tiroid bezi aşırı çalışması hastalığı
olan kişilerin % 60-90’nını yani
çoğunluğunu Graves hastalığı
oluşturur.
• Neonatal tiroid yetmezliğinde
kretinizm oluşur. Fiziksel
büyüme geri kalır beyin
olgunlaşamadığı için büyüme
hormon yetmezliğinde görülen
gelişme geriliğinden farklı
olarak zeka geriliği görülür.
Tiroid bezinin konjenital
yokluğu, gebelik döneminde
annenin yeterli iyotu diyetle
almamış olması, hormon
sentezindeki bozukluk
gebelikte alınan ilaçlara bağlı
olarak gelişir.
•
Hastalığın belirtileri birkaç haftalık
bebekte bile görülebilir. Bu tarz
bebekler az ağlar ve gereğinden
fazla uyurlar. Uyanık oldukları
zaman da çok hareketli bebek
değillerdir. Meme emmede tembel
davranırlar ve acıktıkları zaman
ağlamazlar. Bağırsakları normal
çalışmaz ve çoğunlukla kabızlık
yaşarlar. Soluk almaları hırıltılı
olup kalp atışları yavaş ve vücut
ısıları normalden daha düşüktür.
Alındaki saçlı bölge kaşlara doğru
inmiştir. Boy büyümesi
yaşıtlarından geride ve suratında
gerizekalı ifadesi vardır. Dil
genellikle büyüklüğünden dolayı
ağzına sığmaz ve dışarıdadır.
Hastalığın erken zaman da teşhisi
tedaviyi kolaylaştırır. Tedavi ise
eksik olan tiroksin hormonu
dışarıdan verilerek yapılır.
Kalsiyum ve fosfor metabolizmasını
düzenleyen hormonlar
•Bu grupta parathormon, kalsitonin ve 1,25
dihidroksikolekalsiferol (kalsitrol)
bulunmaktadır.
•Parathormon: Paratiroid bezinden
salgılanır.
•Serum iyonize Ca düzeyini arttırır.
•Böbreklerden Ca geri emilimini artırır.
•Kemiklerden Ca’un mobilizasyonunu
artırır.
Ca Metabolizmasının Kontrolü
Kan
Ca konsantrasyonu
Paratiroid
hormonu
Ca geri-emilim
D vitamin
sentezi
Ca mobilizasyonu
Ca emilimi
Kalsitonin: Tiroid bezinin parafoliküler C
hücrelerinden salgılanır. Paratiroidin tam tersi
bir işlev görür, kemiklerden Ca ve P
mobilizasyonuna engel olur ve böbreklerden
Ca geri emilimini azaltarak Ca atılımını
kolaylaştırır. Kalsitonin salınımı kan serumu
Ca düzeyi ile kontrol kontrol edilir, serum Ca
düzeyi artarsa Kalsitonin düzeyi de artar, Ca
düzeyi azalırsa bu da azalır.
Ca Metabolizmasının Kontrolü
Kan
Ca konsantrasyonu
Kalsitonin
Ca atılımı
Ca mobilizasyonu
•Kalsitrol(1,25 dihidroksikolekalsiferol):
Parathormon ile birlikte aynı yönde etki
gösterir. Vitamin D3’ den sentezlenir.
Serum Ca düzeyini arttırır. Ca bağlayıcı
proteinin sentezini uyarır.
Pankreas hormonları:
Metabolik düzenlemede önemli bir organdır.
Pankreasın langerhans adacıkları α
hücrelerinden glukagon, β hücrelerinden
insülin ve γ hücrelerinden somatostatin
denilen hormonlar salgılanır. Bu hormonlar
karbonhidrat metabolizmasında oldukça
önemli hormonlardır. Ayrıca F hücrelerinden
gastrointestinal sekresyonu düzenleyen
pankreatik polipeptit denilen hormon da
salgılanır.
İnsülin: Kısa, 21 amino asit (A) ve uzun, 30 amino asit
(B) olmak üzere iki peptid zincirden oluşur. Bu
zincirler birbirlerine disülfit bağı ile (-S-S)
bağlanmıştır. Beta- hücrelerinin ribozomlarında önce
pre-proinsülin şeklinde sentezlenir; pre-proinsülin
ER’nin membranını geçip redikulum lümenine gelince
sinyal peptidini kaybeder, meydana gelen proinsülin
golgi aparatında proteazların etkisi ile C peptid
segmentini kaybeder. C peptidini kaybeden insülin,
çinko iyonu ile veziküllerde depolanır.
İnsülinin yapısı
İnsülin: İnsülinin en etkin özelliği kan glikoz düzeyini
düşürmesidir yani hipoglisemik bir etkisi vardır. Bunu
yaparken;
1. glikozu fosforla bağlar,hücre membranından
taşınmasını kolaylaştırır.
2. glikozun kullanımını arttırır.
3. glikojenezisi uyarır, glukoneogenezisi engeller.
4. lipolizisi engeller ve kan yağ asiti düzeyini düşürür.
5.Protein sentezini uyarır ve yıkımı baskılar.
Diabetes Mellitus,
Karbonhidrat, yağ ve protein
metabolizmalarında bozuklukla karakterize kronik
sistemik bir hastalıktır. Batılı toplumlarda prevalansı %
5’dir.
Tanı Kriterleri (1985 WHO, 1998 ADA)
1. Günün herhangi bir saatinde plazma glukoz değeri ≥
200
mg/dl
2. Açlık plazma glukoz değeri ≥ 126 mg/dl
3. 75 g glukoz ile yapılan OGTT sırasında ilk 2 saat
içinde kan şekeri ≥ 200 mg/dl
Deneysel diabet nasıl yapılır?
Pankreasın beta hücreleri çinko bakımından
oldukça zengin bir bölgedir. Alloksan ve
Streptozotosin gibi kimyasal maddeler bu
bölgedeki çinkoyu bağlayarak beta
hücrelerinin tahrip olmasına neden oluyor ve
bu dejenerasyon sonucunda da deneysel
diabet oluşturulur.
Glukagon: Pankreasın alfa hücrelerinden
sentezlenir. 29 amino asitten kurulu tek
zincirli basit bir polipeptittir.
Kan glikoz düzeyini yükseltir. Bunu
yaparken;
Glikoneogenezi arttırır,
Glikojenolizi hızlandırır,
Glikojenezisi baskılar.
•Somatostatin: Pankreasın gama
hücrelerinden sentezlenir. Pankreastan
hem insülin hem de glukagon
salgılanmasını baskılayarak kontrol eder.
Gastrointesrinal sistemde glukoz
emilimini yavaşlatır. Ayrıca midenin
boşalmasını geciktirir. Böylece gastrin
salgılanması baskılanmış olur.
ADRENAL BEZLER
Adrenal hormonlar: Böbreküstü bezi medulla
ve korteks kısımlardan oluşur ve her iki bölge
farklı hormonları salgılar.
Medulla: epinefrin (adrenalin), norepinefrin
(noradrenalin)
Korteks:Glukokortikoidler (kortizol)
Mineralokortikoidler (aldosteron)
Androjenler
• Adrenal medulla hormonları: Tirozinden sentezlenirler.
*Epinefrin ve norepinefrine katekolaminler ismini de
veriyoruz. Bunlar hedef bölgede kendine özgü
reseptörlere bağlanarak etkilerini gösterirler.
*Akut ve kronik streslere uyum için gereklidir
Fight or flight (savaş yahut kaç)
*Epinefrin alfa ve beta adrenarjik reseptörlere
bağlanarak etkisini gösterirken norepinefrin sadece
alfa reseptörlere bağlanarak etkisini gösterir.
Etki Mekanizmaları
•Üç ayrı tip reseptör bulunur:
1. Dopaminerjik
2.Alfa -adrenerjik (α1 ve α 2)
3.Beta -adrenerjik (α 1 ve α 2)
Dopamin
Norepinefrin
Epinefrin
•Katekolaminler organizmanın anormal
durumlara (stres, korku, heyecan, aşırı
egsersiz…..) karşı en çabuk şekilde uyum
sağlamasını sağlar, kısa sürede kanda pik
seviyeye ulaşır fakat etkisi de o kadar kısa olur.
Glukoz ve yağ asitlerinin kana geçişini
hızlandırır. Bu haliyle insülinin anabolik
etkilerine antagonisttir. Epinefrin alfa
reseptörlere bağlanınca kan damarlarında
vazodilatör bir etki yaparken, beta reseptörlere
bağlandığında vazokonstrüksiyon etki yapar.
Norepinefrin ise sadece vazokonstrüksiyon
yaparak kan basıncını yükseltir.
Epinefrinin düz kaslar üzerine etkileri
*α1 reseptörlerine bağlanarak: kasılma
β2 reseptörlerine bağlanarak: gevşeme
*Epinefrin etkisi ile bronş kaslarında gevşeme
olur. → Kanın oksijenlenmesi artar.
• Dopamin ve norepinefrin beyin ve otonom
sinir sisteminde nörotransmitter olarak
görev yaparlar.
Metabolizmaları
Epinefrin 1 Metanefrin
2
2
Dihidroksi mandelik asit
VMA
Norepinefrin
1
Normetanefrin 2
Dopamin
2
Homovanilik asit
1-COMT: Katekol-O-Metil Transferaz
2-MAO: Mono Amino Oksidaz
VMA: Valinil Mandelik Asit
idra
Feokromostoma
•Adrenal medullanın kromoffin hücrelerinin
tümörüdür.
•Aşırı katekolamin salınımı vardır. Buna bağlı
Hipertansiyon gelişir.
•Tanı: İdrarda VMA artmıştır.
•Adrenal korteks 50 kadar steroit sentezler.
•Sadece birkaç tanesinin biyolojik etkinliği vardır.
•Bunlar 3 sınıf hormonlar şeklinde sınıflandırılır:
–Glukokortikoitler
–Mineralokortikoitler
–Androjenler
•Her iki grubun sentetik şekilleri tedavi
amacıyla kullanılır.
•Eksiklik ve fazlalıkları yaşamı tehdit eden ciddi
sonuçlara neden olur.
• Adrenal korteks hormonları:
•kortizol
aldosteron
• Adrenal korteks hormonları steroid karakterli
hormonlardır ve etkilerini direk hücre
sitoplazmasına girerek gösterirler yani hücre
duvarında herhangi bir reseptöre bağlanmazlar.
Karbonhidrat, lipit ve protein metabolizmalarında
etkilidirler. Glukokortikoidler insülin antogonisti
olarak ta görev yaparlar.Glukoneogenezisi uyarırlar.
Kortizol fizyolojik dozlarda anabolik etki gösterir
fakat aşırı doz alınırsa katabolik etki gösterebilir.
Glukokortikoitlerin metabolik etkileri
•Karbonhidrat metabolizmasına etkisi:İnsüline zıt etki
Glukoneogenez ↑
•Yağ metabolizmasına etkisi:
Yüz ve gövdede depolanma (lipojenez) ↑
Ekstremitelerde lipoliz ↑
•Protein metabolizmasına etkisi:
Protein katabolizması ↑
Protein sentezi ↓
•Diğer etkileri:
Antienflamatuvar
İmmunsupresif etki
Zayıf mineralokortikoit etki
• Mineralokortikoidler
• Aldosteron eksteraselüler sıvının en önemli
bileşenleri olan sodyum ve potasyum üzerine
en etkili hormondur. Aldosteron böbrek
tübüllerinden sodyum geri emilimini ve
potasyum atılımını artırır.
• Aldosteron Renin-anjiotensin sistemi ve
potasyumla uyarılır.
• Renin-anjiotensin-aldosteron sistemi nedir.
Anjiotensinojen renin etkisiyle anjiotensin I’ e
dönüşüyor, bu da anjiotensin II’ ye dönüşüyor,
oluşan anjiotensin II aldosteron sentezini uyarıcı
bir etki yaparak aldosteron salgılanmasını
sağlıyor.
Adrenal androjenler:
Androjenler erkeklerde ikincil cinsiyet
karakterlerinin gelişmesinde rol oynarlar
ve salgılanmaları ACTH hormonu
kontrolündedir. Adrenal bezlerden
salınan androstenodion yağ dokusunda
östrojene çevrilir.
Addison Hastalığı (hipoadrenalizm); böbreküstü
bezlerinin kabuk korteks bölümünün,
otoimmün,verem ya da mantar enfeksiyonu nedeniyle
zarar görmesine bağlı olarak da gelişebilir. Güçsüzlük,
kansızlık, kilo yitimi, mide-bağırsak rahatsızlıkları,
kan basıncı düşüklüğü, deride kararma, bazı hastalarda
da aşırı sinirlilik ve aşırı duyarlılıkla gelişir. Eskiden
ölümle sonuçlanabilirken, günümüzde sentetik
hormonlarla kesin olarak tedavi edilmektedir.
Addison Hastalığı
% 84 vakada sebep otoimmundur. Tüberküloz
ikinci sıradadır. AIDS, son yıllarda artan
nedenlerindendir. Sürrenal Krizi - Sürrenal
yetmezliğin akut komplikasyonudur. (dolaşım
kollapsı, dehidratasyon, bulantı, kusma,
hipoglisemi)
Belirtileri: Aşırı yorgunluktur. Hasta bitkinlik duyar ve
ilerlemiş olgularda yataktan kalkıp yürüyecek gücü
kendinde bulamaz. Gittikçe zayıflar. Tansiyonu sürekli
düşük kalır. En tipik belirtisi ise deri renginin
koyulaşmasıdır (melanodermi). Deri özellikle yüz, el
ve kollarda koyu, bronz bir renk alır. Elin üstündeki
deri koyulaşarak pembemsi avuç içiyle belirgin bir
karşıtlık oluşturur. Meme başları ve varsa yara izleri
siyaha çalan koyu kahverengiye döner. Dişetleri,
yanaklar ve üreme organlarında koyu renkli lekeler
belirir. Erkeklerde cinsel güçsüzlük, kadınlarda adet
düzensizlikleriyle birlikte özellikle koltukaltı ve dış
üreme organları çevresinde kıl dökülmesi hastalığın
öbür belirtileridir.
Üreme sistemi
• Birincil cinsiyet organları (gonadlar) –
erkeklerde testis, kadınlarda over
(yumurtalık)
• Gonadların görevi:
- Gamet (eşey/üreme hücresi) üretimi
- Eşey hormonları
• Cinsiyet hormonları:
- Androjenler (erkekte),
- Östrojenler ve progesteron (kadında)
• Cinsiyet hormonlarının görevleri
• Üreme organlarının gelişimi ve işlev
görmesi
• Cinsel davranış
• Organ ve dokuların gelişmesi
• Testislerde leydig hücrelerde sentezlenen en önemli
androjenik hormon testesteron’ dur. Başlıca biyolojik
etkisi sekonder cinsiyet karakterlerinin gelişmesi ve
spermatogenezisin uyarılmasıdır. Anabolik etkileri de
oldukça önemlidir, RNA sentezini uyararak protein
sentezini stimüle eder. Böbreklerde Na, K, Ca ve P
emilimini sağlayarak kanın hacmini artırırlar.
Androjenlerin kimyasal yapılarında değişiklik
yapılarak sentetik steroidler elde ediliyor.
• Östrojenler: 3 tane östrojen bulunmaktadır.
Östradiol,östron, östriol. Özellikle overlerden ve
plesantadan salgılanırlar. En etkin formu östradioldur.
Hormonlar sentez edilir edilmez hemen kana
karışırlar ve etkilerini gösterirler, depo edilmezler. Bu
da testesteron gibi sekonder cinsiyet karakterlerinin
gelişmesinde etkilidir. Bunun dışında anabolik etkileri
de vardır, RNA sentezini uyararak protein sentezini
artırır. Anabolik etkileri arasında trigliserid sentezini
artırıcı etkileri vardır.
• Progesteron: Başlıca corpus luteum, plesanta,
overler ve foliküllerde kolesterolden
sentezlenir. Bunlar gestagenler olarak da
isimlendirilirler, pek çok çeşidi vardır, en etkili
olanı progesterondur. Progesteron uterusu
gebeliğe hazırlar ve gebeliğin devamını sağlar.
Gebelikte daha çok plesantadan sentezlenir.
• Doku hormonları:
• Serotonin: Triptofandan sentezlenir,
vazodilatasyon ve vazokonstriksiyon yapar,
broşları açar, bağırsak peristaltiğine etki yapar,
sensorik duyular üzerine etkisi vardır, his
aldatıcı ilaçlar seratonin üzerine etki eder,
seratoninin düşük dozu serebral aktiviteyi
artırırken aşırı dozları depresif etki
yapmaktadır.
• Histamin: Histamin insan ve hayvan
hücrelerinin çoğunda bulunan ve çeşitli
nedenlerle hücre dışına çıktığında, alerji
denilen reaksiyonlara sebebiyet veren bir
maddedir. Histamin böcek zehirinde, arı
zehirinde ve ısırgan otunda bolca bulunur.
Barsak kanalı, uterus ve solunum kaslarında
kontraksiyon yapar. Düz kaslarda sakinleştirici
etkisi vardır, kan basıncın da düşmeler
şekillendirebiliyor.
• Prostaglandinler: Vücutta ağrı meydana getiren
maddelerdir. Araşidonik asitten sentezlenirler.
Analjezik ilaçlar araşidonik asitten
prostaglandin sentezini sağlayan
siklooksijenaz enzimini durdurarak ağrıyı
gidermektedir.
Epifiz hormonu (melatonin)
Melatonin, epifizde triptofan amino
asidinden, serotonin üzerinden sentez
edilir.
Antioksidan enzim sentezini
uyarmaktadır.
Gastrointestinal hormonlar ve
diğer doku hormonları
Gastrointestinal sistemde bulunan farklı endokrin hücrelerden sentez
edilen çok sayıda polipeptide gastrointestinal hormonlar adı verilir.
Bunların bir bölümü hipotalamusta ve sinir sisteminde de bulunurlar:
Gastrin
Kolesistokinin-pankreozimin (CCK-PZ)
Sekretin
Gastrik inhibitör polipeptit
Vazoaktif intestinal polipeptit (VİP)
Somatostatin
Motilin
Pankreatik polipeptit
Enkefalinler gastrointestinal hormonların bazılarıdır.
Gastrin
Gastrin, yoğun olarak midenin antrumunda G
hücrelerinden salgılanır.
Gastrinin en önemli etkisi, gastrik asit salgılanmasını
uyarmaktır. İntrinsik faktör ve pepsinojen
salgılanmasını da uyarır.
Sekretin
Duodenumda bulunan S hücrelerinden, bu hücrelerin
HCl ile uyarılmasıyla (pH değeri 4,5 ve altına
düştüğünde) salıverilir.
Sekretinin etkilerinin çoğu duodenumdaki asidi
azaltmaya yöneliktir. Pankreastan, safra kesesinden ve
Brunner bezlerinden su ve bikarbonat salıverilmesini,
pankreatik büyümeyi uyarır. CCK salıverilişini
artırarak pankreastan enzim salıverilmesini artırır.
Mide ve duodenum motilitesini, mideden gastrin ve asit
salıverilmesini inhibe eder.
Kolesistokinin-pankreozimin
(CCK-PZ)
Duodenumda ve proksimal jejunumda bulunan İ
hücrelerinden salgılanır, beyinde de yüksek
konsantrasyonda bulunur.
Oddi sfinkterinin relaksasyonu ile birlikte pankreastan
enzim salıverilmesini, gastrointestinal mukozanın ve
pankreasın ekzokrin salgı yapan dokularının
gelişmesini, intestinal motiliteyi uyarır. Pankreas ve
safradan bikarbonat içeriği zengin sıvıların
salıverilmesini artırır.
Gastrik inhibitör polipeptit (GİP)
Duodenum ve jejunumda bulunan K hücrelerinden
salgılanır.
GİP, pankreası doğrudan etkilemekte ve glukoz
tarafından uyarılan insülin salıverilmesini
güçlendirmektedir.
GİP, mideden asit, pepsinojen ve gastrin salıverilmesini
baskılar, mide ve bağırsak motilitesini inhibe eder.
Vazoaktif intestinal polipeptit (VİP)
Sekretin, GİP ve glukagon ile yapısal benzerlik gösterir.
Sinir sistemi ve bağırsaklarda fazla miktarda bulunur.
Gİ kanalda H hücrelerinde sentezlenir.
Barsak duvarı düz kas kasılmasını uyarır. Ayrıca
pankreatik ekzokrin salgısını, ince barsak salgılarını ve
insülin salgısını uyarırken, gastrin ve gastrik asit
salgılanmasını yavaşlatır. alt yemek borusu sfinkterini,
gastrik fundusu, anal sfinkteri gevşetir, Barsak kan akımını
artırır.
Somatostadin
Mide ve pankreasın endokrin hücrelerinde,
hipotalamusta bulunur ve büyüme hormonunu inhibe
eden hormon olarak tanımlanır.
Somatostadin, büyüme hormonu, TSH, insülin,
glukagon, gastrin, CCK, sekretin, VİP, GİP ve diğer
gastrointestinal hormonların salıverilmelerini ve bu
hormonların hedef hücrelerindeki etkilerini inhibe
eder.
Motilin
İnce bağırsaklarda özellikle duodenumda ve
jejunumda bulunan enterokromaffin (EC) hücreleri
tarafından sentezlenir.
Fizyolojik düzeylerde CCK gibi safra kesesi
kasılmasını uyarır.
Pankreatik polipeptit (PP)
Pankreasa dağılmış olarak bulunan küçük granüllü F
hücreleri tarafından salgılanır.
Bifazik etki gösterir. Başlangıçta pankreastan enzim, su
ve bikarbonat salıverilmesini artırır, daha sonra CCK
ve sekretinin uyarıcı etkilerine ters bir etki oluşturur.
PP, bağırsak motilitesini ve mide boşalmasını
hızlandırır, safra kesesi relaksasyonuna neden olur.
Enkefaliler (Metiyonin-enkefain,
Lösin-enkefalin)
Santral sinir sistemi opiyat peptitlerinden α- ve endorfinler ile yakın ilişkilidirler.
Bağırsak motilitesini morfine benzer bir şekilde inhibe
ederler.
Timus hormonları (Timozinler)
T-lenfositlerinin olgunlaşma süreçlerinde etkili olurlar.
Büyüme-gelişme, kalsiyum ve fosfor metabolizması
üzerine etkileri de gösterilmiştir.
Eritropoietin
Böbrekten salgılanır.
Glikoprotein yapısındadır.
Kırmızı kan hücrelerinin oluşmasını ve olgunlaşmasını
hızlandırır.
• Human koriyonik gonadotropin (hCG, koryogonadotropin):
• Glikoprotein bir hormondur ve normal olarak plasentanın
trofoblastik hücrelerinden salgılanır.
• Gebeliğin 12-14. günü maksimum seviyededir. Gebelik
testlerinde de bu hormonun idrardaki miktarına bakılır.
• corpus luteumun devamlılığını, dolayısıyla progestereon
salgısının devamlılığını yani gebeliğin devamlılığını sağlar.
• Tümöral oluşumlarda da kandaki düzeyi artabilir.
• Atrial naturetik polpeptid (ANP): Damar,
böbrek ve böbreküstüne etkir.Kan hacmi ve
basıncının regülasyonunda etkilidir.