DİL GELİŞİMİ

Download Report

Transcript DİL GELİŞİMİ

DİL GELİŞİMİ
www.kisiselbasari.com
DİL NEDEN ÖNEMLİDİR?
Konfüçyus‘a sordular: "Bir ülkeyi yönetmeye çağrılsaydınız
yapacağınız ilk iş ne olurdu?" Büyük filozof, şöyle cevap verdi:
"Hiç kuşkusuz dili gözden geçirmekle işe başlardım. Şöyle ki: Dil
kusurlu olursa, sözcükler düşünceyi iyi anlatamaz. Düşünce iyi
anlatılmazsa, yapılması gereken şeyler doğru yapılamaz.
Ödevler gereği gibi yapılmazsa, töre ve kültür bozulur. Töre ve
kültür bozulursa, adalet yanlış yola sapar. Adalet yoldan
çıkarsa, şaşkınlık içine düşen halk ne yapacağını, işin nereye
varacağını bilmez. İşte bunun içindir ki dil, çok önemlidir!"
DİL GELİŞİMİNİ BİLMENİN ÖNEMİ
ÖRNEK OLAY?
Kapı aniden açılır ve Burak kızarmış yüzü, faltaşı gibi açılmış gözleriyle içeri dalar.
Annesini, tutunacak bir etek ya da bir el aradığı besbellidir. Annesine çok önemli,
çok heyecanlı bir şey söyleyeceği açıktır. Dudakları devinime geçmişken aniden onu
karşısında bulunca donakalır ve ancak koluna dokunur.
" Aaa... Aaaaaa...Aaaaan... Aaaaaanneee!"'. Dört yaşındaki Burak "Anne" demek
için büyük çaba göstermek zorundadır. Annesi bunu unlar ve yüzü gergin, gözleri
umutsuz öylece bakarak,
"Ne oldu Burak!" diye norm "Aaıııı, Auııııııtı" "Anne?«
Burak hırsla başını sallar. Gözleri öfkeli yaşlarla doludur.
"Aaaa... Aaaanne... Aaannee... Mine bbir yıyıyı... yılan buldu!".
DİL GELİŞİMİNİ BİLMENİN ÖNEMİ
ÖRNEK OLAY?
Anne, çocuğu kucaklar ve hemen söze karışarak, çocuğun konuşmasını daha da
güçleştirmiş olmanın pişmanlığıyla onu yatıştırmaya ve ı/ıhından korkmaması
gerektiğini anlatmaya çalışır. Çocuk ayrıntıları anlatırken onu dikkatle dinler ve
konuşmanın gittikçe akıcı olduğunu görür. Sonunda yatışan Burak yeniden dışarı
çıkar.
Anne, telaşlanmıştır ve hemen dil güçlüğü çeken çocuklara öğretmenlik yapan
yeğenini telefonla arar. "Şerife, Burak kekelemeye başlıyor galiba" diyerek olayı
anlatır.
Şerife, " Meraklanma, Burak'ın konuşmasını sık sık duydum, hiç bir sorunu yok. Şu
sıralar kendinden büyük çocuklar gibi düşünmeyi ve konuşmayı öğreniyor. Asla
kekeme değil" diyerek yatıştırıcı bir yanıt verir. Kısa bir duraklamadan sonra "Henüz
değil" diye ekler.
DİL GELİŞİMİNİ BİLMENİN ÖNEMİ
ÖRNEK OLAY?
Şerife'nin açıklamasına göre, Burak, pek çok çocuğun ara sıra kekelediği bir yaştaydı.
Uzmanlara göre bu, normal ve akıcı olmayan konuşma dönemidir ve çocuğun
büyümesi ile ruhsal gelişmesi arasındaki uyumsuzluktan kaynaklanır. Çocuk, bileşik
sözcükleri ve tümce yapılarını çok hızlı öğrenmekte, bu nedenle de onları ardı ardına
sıralamakta biraz güçlük çekmektedir. Konuşabildiğinden daha hızlı düşünmektedir.
Hele iki dille büyüyorsa, bunlardan birinde daha yetkin olurken diğerinde ifade
güçlüğü çeker. Bu akıcı konuşma güçlükleri de, Burak'taki gibi kesintili iletişime yol
açar. Anne- baba da bunun gerçek kekeleme olduğu düşüncesine kapılır.
Ama Şerife "Henüz değil' i" eklemekle ne demek istemişti?
Pek çok anne-babamn çocuklarının gelişimi konusunda kuruntulara kapılıp, olayı
büyüterek bir belirtiyi kalıp haline getirdikleri görülür. Dilsel gelişimin bu doğal
dönemi büyütülür ve sorun haline getirilirse, normal akıcı olmayan konuşma
kekelemeye dönüşebilir. Bu yüzden ebeveynler gereksiz kuruntulara kapılmadan
çocuklarını izleyerek durumu anlamalı ve ona göre önlem almalıdırlar.
DİL GELİŞİMİ NEDİR?
Dil, insana özgü en güçlü iletişim
aracıdır.
Dil, düşünce ve duyguları anlatmada
ve öğrenmede, ilgi alanları,
deneyimleri, bilgileri aktarmada;
soru sormak, emir vermek, istekte
bulunmak gibi işlevleri gerçekleştirmede kullanılan bir araçtır.
Dil gelişimi ise, kelimelerin, sayıların,
sembollerin kazanılması, saklanması
ve dilin kurallarına uygun olarak
kullanılmasının gelişimi olarak
tanımlanır.
DİLİN ÖNEMİ VE FONKSİYONU
İnsan sosyal bir varlıktır ve toplum içinde yaşar. Bu nedenle toplumdaki diğer
bireylerle ilişki içindedir. Bu ilişkileri kurmak için belirli iletişim araçları
gereklidir.
Bebekler konuşma dilini kullanmadan önce de iletişim kurabilirler. Ağzını
uyarıcıya doğru çevirme refleksi bebeklerde emme ve yemeyle İlgili
yeteneğin bir göstergesidir.
Çeşitli ağlama türleri acı ağrı, düş kırıklığı ve yorgunluğun belirtisi olabilir.
Sözel bir dil olmayan vücut dili; vücut duruşu, yüz ifadeleri, düzgün ya da
gergin kaslar, hareket, göz yaşları, terleme, titreme, sallanma gibi davranış ve
tepkileri içermektedir.
Dil olmaksızın anlamlı insan ilişkileri geliştirmek olanaksızdır.
DİL VE DÜŞÜNCE
Dil ve düşünce, dış dünyayı yöneten kuralları anlama yeteneğini yansıtır;
dünyadaki olaylar ve etkileşim sürecinde gelişmektedir. Etkileşimi başlatma,
sürdürme ve üründen yararlanma, insanların İletişim kurma, bilgileri anlama,
üretme ve ifade etme becerisine dayalıdır. İletişim kurmanın en önemli aracı
dildir.
Piaget göre dil gelişimi çocuğun bilişsel gelişiminin belirli bir aşamaya
ulaşmasının doğal bir sonucudur. Bilişsel gelişimin temelinde dil gelişimi değil,
dil gelişiminin temelinde bilişsel gelişim yatar.
Düşünme ve iletişim aracı olan dil, aynı zamanda bir öğrenme-öğretme
mekanizmasının da aracıdır. İnsanın duygu ve düşünce yapısını oluşturan ve
şekillendiren dilin, insanoğlunun yaşadığı evreni anlama ve bu anladıklarını
diğerlerine anlatma çabasıyla ortaya çıkmış bir olgu olduğu söylenebilir.
DİL VE İLETİŞİM
"Dil" ve "iletişim" kavramları» birbirleriyle ilişkili olmakla beraber eş
anlamlı değildirler. Dil işaretten kurulur ve bu işaretlerle bir kişi başkalarına
bilgi iletir. İletişim ise, bir organizmanın ürettiği, başka organizmalar için
anlamlı olan ve böylelikle onların davranışlarını etkileyen sinyallerden
oluşur.
Hayvanlardaki iletişim sadece davranış ve hareketlerle olurken insanlarda,
bunların yanı sıra, sözcüklerle, dil kullanarak yapılan bir iletişim de vardır.
Bunun için de heceler, sözcükler ve cümleler birbirleriyle belli bir ilişki ve
sıralama düzeni içinde kullanılıp simgesel bir anlam taşırlar.
DİL GELİŞİMİNDEKİ İLKELER
Çocuğun dil'i öğrenmesi ve kullanması için aşağıdaki ilkelerin göz
önünde tutulması gerekir:
1. Dil gelişimi, çocuğun olgunluğu ile yaşantılarının bir düzen içinde
bulunmasına bağlıdır.
2. Dil gelişimi çocukların bir şeyler söyleyebileceği ve çocukların bir
şeyler söyleyebilmek için güdülendiği bir çevrede mümkündür.
3. Dil gelişimi, yalnız okul ya da aile içinde değil, çocuğun hayatının
bütünü içinde düşünülmelidir.
4. Çocuğun konuşmasının, bir amaca ulaşmak için gerekli olduğu
zamanlarda dil gelişimi daha iyi olmaktadır.
5. Dil gelişimi her yönüyle bireyseldir, bireyin kendine özgüdür.
Dil olmasaydı acaba iletişim
nasıl sağlanırdı?
DİLİN TEMEL BİLEŞENLERİ VE KURALLARI
Her dilin kendine özgü kuralları ve temel bileşenler bulunmaktadır. Bunlar:
Sesbirimler, biçimbirimler, sözdizimi, anlam ve kullanımdır.
Sesbirim (Phoneme): Bir dildeki en küçük birimdir. Dile bağlı olarak 20 ile 60
arasında sesbirim olabilir. Sesbirimleri alfabedeki harflerden daha çoktur. Çünkü
bazı harflerin birleşimleri farklı sesbirimlerini oluşturmaktadır.
Biçimbirimler(Morp7ıemes): Bir dildeki en küçük anlam birimleridir. "Biçim" ya da
"ifade" gibi tek sözcüklerden ya da "yaz-gülü" gibi başka biçimbirimlerin
birleşiminden de üretilebilir. Bu birleşimlerin bir kurala göre ve belli bir sırada
olması gerekmektedir.
Sözdizimi (Syntax): Söz dizimi sesbirimler inin biçimbirimler le, biçimbirimlerin
sözcüklerle, sözcüklerin de kabul edilebilir bir anlatım oluşturmak için sözcük
öbekleri ve cümlelerle birleştiği kurallar sistemidir Örneğin, "Selin okula başladı"
şeklinde kurulmuş cümlede kurallı bir dizim söz konusudur.
DİLİN TEMEL BİLEŞENLERİ VE KURALLARI
Anlam (Semantik): Sözcük ve cümlelerin anlamlarıyla ilgilidir. Sözcüklerin düzgün bir
şekilde kullanılmasını sağlar. Çocuk söylenişleri aynı ama anlamları farklı olan
kelimeleri öğrenir. Örneğin çocuk, yaz sözcüğünün mevsimi mi yoksa yazma eylemini
mi ifade ettiğini kavrar.
Kullanım (Pragmatik): Dilin günlük kullanımı anlamına gelmektedir. Çocuklar
yetişkinlerle ve yaşıtlarıyla konuşurken hangi sözcükleri kullanacaklarını ve ses
tonlarının nasıl olması gerektiğini öğrenirler. Kullanım bilgisi aynı zamanda anlamlı
bir iletişim kurabilme, bir olayı betimleyebilme, bir şeyi açıklayabilme yeteneği
anlamına gelmektedir. Ancak sözcüklerin ve cümlelerin doğru kullanımını bilmek
yeterli değildir. Bu bilgileri belirli durumlara uygulayabilmek de gerekir.
DİL GELİŞİM KURAMLARI
Psikologlar dil kazanımıyla ilgili dört ayrı görüş ifade etmişlerdir.
Bunlar;
davranışçı,
sosyal öğrenmeci,
bilişsel ve
biyolojik (psiko-linguistik) kuramlardır.
DİL GELİŞİM KURAMLARI
Davranışçı Kuram
Davranışçı kuram, dilin pekiştireç aracılığıyla öğrenildiğini savunur. Skinner'e
göre konuşma tıpkı diğer davranışlarda olduğu gibi koşullanma yoluyla
kazanılmaktadır.
bebekler sesleri tekrar ederken çevrelerinde kullanılan dildeki kelimelere
benzer sesler çıkardıklarında yetişkinler tarafından gülümseme, övgü sözleri
ya da kucağa alma gibi davranışlarla pekiştirilirler. Böylece bebekler
kendilerini İstedikleri sonuca götüren sesleri ayırt ederek tekrar ederler. Bu
tekrarlar Sunucunda da konuşulan dili öğrenmeye başlarlar. Bebeklerin
çıkardıkları uygun sesler pekiştirildikçe tekrarlanma olasılıkları artar.
Bu görüş dilin sadece çevreden verilen pekiştireçlerle geliştiğini söyleyerek
dil ka/anımında biyolojik yapının etkisini göz ardı etmesi nedeniyle dil gelişimini bütün yönleriyle açıklamada yetersiz kalmaktadır.
DİL GELİŞİM KURAMLARI
Sosyal Öğrenme Kuramı
Bandura, dilin taklit ve tekrar aracılığıyla öğrenildiğini savunmaktadır.
Sosyal öğrenme kuramına göre çocuklar çevrelerindeki insanların
konuşmalarını duyar ve sesleri taklit eder. Ana babalar çocuklarına çeşitli
nesneleri gösterip onları adlandırırlar. Çocuklarda bu adları ebeveynlerin
söylediği şekliyle tekrarlarlar. Bir başka deyişle onların söylediklerini taklit
ederler. Böylece dil, anne babanın model olması, çocuğun taklit etmesi,
pekiştireçler ve düzeltici geribildirimlerle kazanılır.
Örneğin, çocuğuna yemek yediren anne, yiyecekleri "süt", "ekmek" ve
"peynir" diye adlandırarak çocuğuna tekrar ettirir. Çocuğun doğru kelimeleri
ödüllendirilir, yanlışlar ise doğru bir şekilde tamamlatılarak tekrar ettirilir. Bu
şekilde çocuk taklit yoluyla öğrenmiş olur.
DİL GELİŞİM KURAMLARI
Bilişsel Kuram
Bilişsel kuram, dilin dış dünyaya ilişkin bilişsel izlenimler yoluyla geliştiğini bu
nedenle bilişsel geliş bir sonucu olduğunu vurgular.
Piaget, dil ve düşüme arasında çok sıkı bir ilişki olduğunu düşünür. Pİaget'ye
göre dil bireyin biliş düzeyini yansıtır.
Dil önemli bir iletişim aracıdır ama düşünmenin gelişimine katkı sağlamaz.
Örneğin sağır bir insan hiç konuşamayabilir ama kavramları geliştirir,
sorunlarını çözer. Sağır bir çocuğun mantığı, işiten bir çocuğun mantığıyla
kıyaslanabilir ölçüde gelişebilir.
Piaget'ye göre, çocuğun duyu-devinim yoluyla düşünceleri gelişmekte,
gelişen bu düşünceler konuşmalara yansımaktadır
DİL GELİŞİM KURAMLARI
Biyolojik (Psiko-Linguistik) Kuram
Dil gelişimini biyolojik ve psikolojik temellerden yola çıkarak açıklayan
kuramcılara psiko-linguistik kuramcılar denmektedir. Bu kuram,
insanların kalıtsal ve örtük bir dilbilgisel yapıyla doğduklarını, çocukların dili doğumdan sonraki belli bir yaş döneminde öğrenebilmelerinin,
bu kalıtsal ve örtük yapıya bağlı olduğunu savunur.
En çok kabul gören bu yaklaşım dil gelişimini biyolojik temellere bağlar.
Bu görüşün öncüleri, Chomsky ve Lenneberg gibi dil bilimcilerdir.
Bu bilim adamları dil gelişimini biyolojik ve psikolojik temellere
bağlayarak, çevrenin etkisini de göz ardı etmemektedirler.
DİL GELİŞİM KURAMLARI
Biyolojik (Psiko-Linguistik) Kuram
Chomsky (1980), bebeklerin dil edinimine olanak veren bir donanımla dünyaya geldiklerini
ve böylece doğuştan getirdikleri dil edinimi yeteneğinin bebeklere konuşmaları dinleme,
sesleri ve ses örüntülerini taklit etme olanağı sağladığını ileri sürmektedir.
Dil gelişimi, olgunlaşmaya dayalı olan nörolojik değişimlere koşut olarak gerçekleşmektedir.
Doğuştan dili öğrenmek için getirilen özel bir mekanizma çocuğun çevresinde konuşulan dili
içselleştirmesini, kuralları anlayarak öğrenmesini ve daha sonra da uygun dilbilgisi kuralları ile
konuşabilmesini sağlar. Bu mekanizma sayesinde tüm çocuklar aynı aşamalardan geçerek,
biyolojik olarak belli bir olgunluk düzeyine geldiklerinde, tıpkı yürümeyi öğrenir gibi
konuşmayı öğrenmektedirler.
Chomsky'ye göre dilin derin ve yüzeysel olmak üzere iki çeşit yapısı vardır.
Derin yapı, yazılı ve sözlü biçimdeki bir cümlenin soyut anlamıyla ilgilidir ve konuşmanın
söylemek istediği anlamı, niyeti içerir.
Yüzeysel yapı ise, cümlenin gramer özellikleriyle ilgili olup telaffuz edilen sözcükleri içerir.
Çocuklar dil öğrenirken önce soyut olarak seslerin anlamlarını kavrar, daha sonra onları
yüzeysel yapılar haline dönüştürülürler
DİL GELİŞİM DÖNEMLERİ
1. Agulama süreci (Ağlama evresi (0-2 ay)-Babıldama evresi (3-5 ay)-Çağıldama- Heceleme evresi (6-12 ay))
2. Tek sözcük evresi
3. Telgrafik konuşma
4. İlk gramer süreci aşamalarından oluşur.
Ağlama evresi (0-2 ay):
Bu evrede ileriye temel teşkil edecek sesleri bilinçsizce çıkarır. Ağlama yeni doğanın
çıkardığı ilk sestir. Ağlama öncelikli olarak solunum refleksidir. Daha sonraları, sırasıyla
gereksinimlerin (açlık, rahatsızlık) ve duyguların (korku, huzursuzluk) sessel anlatımı,
oyun ve son olarak da doğal bir tepkinin istemli kullanımı olarak karşımıza çıkmaktadır.
Başlangıçla çocuğun ağlaması bir iletişim aracı, bir dil ola ı ak ortaya çıkmaz.
Ağlamanın bir dil olarak ortaya çıkmasını sağlayan ve çocuğun bir iletişim aracı olarak
algılamasına neden olan çocuğun çevresinde bulunan kişilerdir. Çocuğun herhangi bir
şekilde ve herhangi bir nedenle ağlaması durumunda annenin tepki göstermesi,
jestleri ve mimik-leriyle onun gereksinimlerini saptamaya çalışması, çocuğun bu
bağırma işleminin bir ileti (mesaj) olduğunu anlamasına neden olur.
DİL GELİŞİM DÖNEMLERİ
1. Agulama süreci (Ağlama evresi (0-2 ay)-Babıldama evresi (3-5 ay)-Çağıldama- Heceleme evresi (6-12 ay))
2. Tek sözcük evresi
3. Telgrafik konuşma
4. İlk gramer süreci aşamalarından oluşur.
Babıldama evresi (3-5 ay): Babıldama bir ünlü ile bir ünsüzden oluşan
heceleri seslendirebildiği evredir. Örneğin; de, de; ba, ba; da, da; ma,
ma gibi.
Bu evrede bebekler birçok ses çıkarmakta ve anne-babanın tepkisine
göre onları tekrar etmektedir.
Babıldamaların çoğu anlamsızdır.
Sağır bebeklerin bile babıldamaları, babıldamanın ses taklidi yoluyla
gerçekleşmediğini göstermektedir. Hatta Chomsky'ye göre bu dönemdeki bebekler dünya dillerindeki tüm sesleri çıkarmaktadır.
DİL GELİŞİM DÖNEMLERİ
1. Agulama süreci (Ağlama evresi (0-2 ay)-Babıldama evresi (3-5 ay)-Çağıldama- Heceleme evresi (6-12 ay))
2. Tek sözcük evresi
3. Telgrafik konuşma
4. İlk gramer süreci aşamalarından oluşur.
Çağıldama- Heceleme evresi (6-12 ay): Konuşma organlarının olgunlaştığı evredir.
Kullanılmayan sesler giderek yok olur ve ailenin kullandığı sesler iki yıl içinde ilk
sözcükleri oluşturur.
Bebekler sıklıkla baba, ma-ma gibi tekrarlanan hecelerle birlikte tek hecelerden
oluşan ilk sözcüklerini de söylemektedirler. Bu süreç sırasında aile gülümseyerek, onu
ödüllendirerek daha fazla ses çıkarmasını sağlayabilir.
Bir yaşına doğru ilk kelimeyi söylerler.
Konuşma ve yürüme birbirine eş ya da yakın zamanda olur (12-15 ay arası) Bir
yaşından sonra bebeklerin, yürümek için çaba göstermesi yüzünden konuşmalarında
duraklama görülür. Bu duraklama geçicidir.
DİL GELİŞİM DÖNEMLERİ
1. Agulama süreci (Ağlama evresi (0-2 ay)-Babıldama evresi (3-5 ay)-Çağıldama- Heceleme evresi (6-12 ay))
2. Tek sözcük evresi 12-18 ay
3. Telgrafik konuşma
4. İlk gramer süreci aşamalarından oluşur.
Tek Sözcük Evresi (12-18 ay): Konuşma açısından kritik bir dönemdir. Bu dönemde çocuğun ilgisi konuşmaktan çok çevreye yöneliktir.
Çocukların ilk başlarda çıkardıkları tek sözcükler çok anlamlıdır ve bir sözcükle
her şeyi anlatmaya çalışırlar. Çocuklar özel sesleri tek bir sözcükle kullanarak
anlamlı üniteler oluşturacak şekilde birleştirirler. Bunlara morgem denilir.
Morgemlerin büyük bir kısmı günlük konuşmalarda kullanılan kelimelerdir.
Örneğin bir bebek "şeker" dediğinde bunun "anne bana şeker ver" ya da
"şeker istiyorum" anlamında söylediği annesi tarafından anlaşılır.
Bir yaşlarında çocukların çoğu, bir ile üç arasında sözcük kullanarak
anlaşılabilir bir biçimde konuşurlar. Çocuklar bu dönemde genellikle "bay
bay" gibi bazı durumla ilgili tek sözcükleri kullanabilmektedirler
DİL GELİŞİM DÖNEMLERİ
1. Agulama süreci (Ağlama evresi (0-2 ay)-Babıldama evresi (3-5 ay)-Çağıldama- Heceleme evresi (6-12 ay))
2. Tek sözcük evresi 12-18 ay
3. Telgrafik konuşma
4. İlk gramer süreci aşamalarından oluşur.
Anne yada baba ilk söylenen sözcükler arasındadır.
18 aylık bir çocuğun sözcük dağarcığı 3 İle 90 arasındadır. Bu sözcükler genellikle
Nesnelere (araba), hayvanlara (köpek), giysilere (ayakkabı), vücut parçalarına (göz) ya da
önemli kişilere (anne) ait adlardır.
Çocuğun yeni sözcükler öğrenmesinde anne ve babasıyla etkileşiminin rolü büyüktür.
Anne Babalar Bu Durumda Neler Yapmalıdır?
Beynin sol yarım küresinde konuşma alanı vardır. Bu .ilanda herhangi bir örselenme olursa
konuşma eylemi gerçekleşmez.
Çocuklar öncelikle sesli harfleri kullanırlar.
Temel gereksinimleri için konuşmak zorundadırlar.
Bazı kelimelere duygusal anlamlar yükler.
Çocuklar ilk kelimeleri 12-15 ay arasında kullanırlar ve devamlı olarak tekrarlarlar. İlk kelimeler
genellikle isimlerdir.
DİL GELİŞİM DÖNEMLERİ
1. Agulama süreci (Ağlama evresi (0-2 ay)-Babıldama evresi (3-5 ay)-Çağıldama- Heceleme evresi (6-12 ay))
2. Tek sözcük evresi 12-18 ay
3. Telgrafik konuşma
4. İlk gramer süreci aşamalarından oluşur.
Anne Babalar Bu Durumda Neler Yapmalıdır?
Bazı aileler çocuklarına zaman ayırarak onlarla sürekli konuşurlar.
Konuşma esnasında nesneleri adlandırır ve tekrarlarlar.
Çocuğa sorular sorup, kısa cümlelerle iletişim kurmaya çalışırlar.
Bütün bu etkileşimler çocukların iki yaşından sonra şaşırtıcı bir şekilde ürettikleri sözcüklerin
artmasına neden olur.
Beynin sol yarım küresinde konuşma alanı vardır. Bu .ilanda herhangi bir örselenme olursa
konuşma eylemi gerçekleşmez.
Çocuklar öncelikle sesli harfleri kullanırlar. Temel gereksinimleri için konuşmak zorundadırlar.
Çocuklar ilk kelimeleri 12-15 ay arasında kullanırlar ve devamlı olarak tekrarlarlar. İlk kelimeler
genellikle isimlerdir.
Zamirler en sonra ortaya çıkar başlangıçta cümleleri kelimelerle ifade ederler; örneğin çocuk
"su" dediği zaman, "bana su ver" demektedir.
DİL GELİŞİM DÖNEMLERİ
1. Agulama süreci (Ağlama evresi (0-2 ay)-Babıldama evresi (3-5 ay)-Çağıldama- Heceleme evresi (6-12 ay))
2. Tek sözcük evresi 12-18 ay
3. Telgrafik konuşma 18-24 ay
4. İlk gramer süreci aşamalarından oluşur.
Telgrafik Konuşma, (İki Kelime / Kelimelerin Birleştirilmesi Dönemi 18-24 ay)
Yaşamın ikinci yılında kelime haznesi hızla artar.
İki sözcüklü anlatımlar 18- 24 aylıkken başlar.
İki yaş civarında çoğu bebek elli kelime kullanırken bazıları daha fazla kullanabilir.
1,5- 2 yaş arası iki kelimeyi peş peşe söyleyerek cümlecikler oluşturur.
2 yaşından sonra iki kelimeyi bileştirerek basit cümleler kurmaya başlarlar. Sözcüklerin sonuna
-yor veya -dı eki getirebilirler. "Baba gidiyor", "mama bitti" örneklerinde olduğu gibi kelimeleri
birleştirmeye çalışırlar.
Telgrafik konuşma, telgraf iletilerinde olduğu gibi, gereksiz sözcük ve bağlaçlara yer
verilmeksizin iki, üç ya da daha farklı sayıda sözcüğün anlamlı bir ileti oluşturacak biçimde
kullanılmasıyla gerçekleşen konuşmadır. "Baba para ver Tuğçe", "Anne su" örneklerindeki
anlatımlar telgrafik konuşma cümleleridir.
DİL GELİŞİM DÖNEMLERİ
1. Agulama süreci (Ağlama evresi (0-2 ay)-Babıldama evresi (3-5 ay)-Çağıldama- Heceleme evresi (6-12 ay))
2. Tek sözcük evresi
3. Telgrafik konuşma 18-24 ay
4. İlk gramer süreci aşamalarından oluşur. (24-60 ay/ 2-5 yaş)
İlk Gramer Süreci (24-60 ay/ 2-5 yaş)
2,5- 3 yaş civarında çocukların kelime dağ kelime sayım yaklaşık olarak 1000'i bulur
Gramer yapısı hızla gelişir. Konuşma çok akıcı olmasa da üç-dört ya da daha fazla
kelimeyle cümleler kurulur. Daha sonra konuşulan dilin tüm gramer özellikleri
kazanılır. Özne, fiil, sıfat, uygun şekilde sıralanmaya başlar. Zamirler göreceli olarak
daha geç
2,5 yaşında "ben" ve "sen" zamirlerinin anlamlarını anlamaya başlar. Çocuklar ben"
zamirini daha önce ve daha çok kullanmaktadır. 3 yaşında da zamirleri sürekli olarak
kullanmaya başlar. "Sen ve o" zamirlerinin kullanılışı toplumsallaşma belirtisidir.
Her cümlenin özne ve yüklemi vardır ve çok az bir dilbilgisi yanlışı görülür.
Çocuğun konuşması, söz dizimi açısından hala yetişkin konuşmasından farklıdır.
Örneğin, o güzel bir bebek, oku kitabımı, baba nerede, beni bakkala götür gibi.
DİL GELİŞİM DÖNEMLERİ
1. Agulama süreci (Ağlama evresi (0-2 ay)-Babıldama evresi (3-5 ay)-Çağıldama- Heceleme evresi (6-12 ay))
2. Tek sözcük evresi
3. Telgrafik konuşma 18-24 ay
4. İlk gramer süreci aşamalarından oluşur. (24-60 ay/ 2-5 yaş)
Çocuklar 3 yaşlarında büyüme hataları adı verilen kuralların yanlış genellemelerini
yapabilirler. Bu durum, aşırı kurallaştırma veya eksik kurallaştırma ŞEKLİNDE
olabilir.
Aşırı kurallaştırma, kuralları ilişkili olan ve olmayan bütün durumlara uygulama
eğilimidir. Örneğin, anne uçakta çocuktan susmasını istemiştir. O sırada çocuğa
herhangi bir şey isteyip istemediğini soran hostese de cevap vermez.
Eksik kurallaştırma, kuralları yalnızca öğrenilen örnekle sınırlı olarak kullanma
eğilimidir. Örneğin, bir çocuğun yalnızıca evdekilere günaydın deyip, kreşteki
öğretmenine günaydın dememesi.
4-5 yaşları arasında cümleler ortalama dört-beş sözcükten oluşur. Üzerinde, altında,
içinde, üstünde, aşağı, burada gibi yer belirten kelimeleri ve edatları kullanabilirler.
5-6 yaşlarındaki çocuklar, altı-sekiz sözcükten oluşan cümleler kurarlarken, 6-7
Yaşamın İlk Altı Yılındaki Dil Gelişiminde Görülan Özellikler ve Önerilen Aktiviteler
Dönemler
II 1 .ıy .ıı.ısı Aktiviteler
özellikler
Sese k.ırsı tepki verir, agulama şeklimle sesin ı.ık.ıı.ılılllı, lamdık kişi ve eşyaları görünce ellerini
sallar gözü ile takıp eder, kemli kendine gülümseyebilir, müzik ve konuşmaya karsı tepki verir,
kendi kendine oynarken bazı heceleri tekrarlar, dudakları ile p, b, m gibi harfleri çıkarmaya çalışır.
Şarkı ya da ninni söylerken, onun yüz mimiklerini taklit edin. .Beslenme, altını değiştirme ve
banyo saatlerini konuşma saatlerine dönüştürün.
3-6 ay arası Aktiviteler
Çevresinde konuşan kişileri arar, ağlarken konuşulunca rahatlar, agulama şeklinde iletişim kurar,
yüksek sesle güler, kendine göre ağlama dışında heceler kullanır.
"Ce" oyunları gibi oyunları oynayarak karşılıklı iletişimi geliştirin. .İsmini söylediğinizde size
bakmasını teşvik edin. .İletişim çabasıyla çıkardığı bütün sesler için olumlu ifadeler kullanın.
Örneğin: "Ne güzel gülüyorsun?" gibi.
12 ay arası Aktiviteler
Annenin sesini taklit etmeye çalışır, cee oyunu oynar, bazı eşyaları ses çıkartmak için kullanır, ma
ma -da da gibi sesleri rahatlıkla çıkarır, 12 aya doğru baba mama der, oyuncakları ve kişileri ile
anlamsız dahi olsa konuşmaya çalışır.
Seslerin farkına vardıkça, (örneğin telefon çaldığında) ne olduğunu anlatın.
Ne söylediğinizi anlaması için ona zaman tanıyın. .Günlük aktivitcleri-nizi tanımlamak için aynı
ifadeleri kullanın."Ayşe'nin banyosu","yatma vakti" gibi.
Nesneleri gösterip, doğal bir konuşma ortamında isimlendirin. Parmak oyunları oynayın.
Kitaplarla tanıştırın; kitapta bulunan, basit ve günlük yaşantısında çok karşılaştığı nesneleri
isimlendirin.
Hızla yeni kelimeleri öğrenmeye devam eder, her gün gördüğü cisimleri adlandırmaya ve onları
12-18 ay arası Aktiviteler rahat
tanımaya başlar, insanlar ile ilişki kurarken anlamlı kelimeleri çoğunlukla kullanmaya başlar,
ailenin öğrettiği kelimeleri kendi kendine tekrarlar, on sekizinci aya doğru iki komutu üst üste
anlayıp yerine getirir, (bardağı al mutfağa götür gibi).
Çocuğunuzla iletişiminizde basit ve kısa cümleler kullanın. Doğal bir formda, tırnak \/ıwaş,
anlaşılır ve açık konuşun. Çocuğunuzun sözcük İM nıınıu için ı,mlılı .o.:ı tiklerle soru yönelterek
model olun. Örne-ğin;clııuı \/nıln muz iater misin?
( »ı/mıı/.ı/'i/,., ;ı l;ı ı oyum akilin sağlayın. Örneğin; oyuncak bir telefon, k,ııııi;nı,ı lakhllen İUM en
n/ı oyuncaktır.
Yaşamın İlk Altı Yılındaki Dil Gelişiminde Görülan Özellikler ve Önerilen Aktiviteler
Dönemler
ûcellikler
İki
kelim.
Iıl
.
inilirler
yapmaya başlar, tanıdıklarının ismini bilir, isteklerini rahatlıkla ifade edebilir,
ı s .' ı ay arası Aktiviteler ikiden fazla komutu anlar
ve yerine getirir, yirmi dördüncü aya doğru üç kelimelik cümleleri de
konuşur.
Yaptığınız aktiviteleri ve ne olduğunu anlatıp, tanımlayın.
Birlikte bazı günlük aktiviteler yapın, böylece konuşacak çok şey olacaktır. Çocuğunuzun oyun
içinde gerçek nesnelerle oynamasını teşvik edin, örneğin; gerçek yiyecekler kullanılan bir çay
partisi gibi. Resimli olay ya da nesne kartlarıyla grup oyunları oynayın, bulmacalar çözün.
Geçmişten, günümüzden ve gelecekten söz edin; bugün ne yaptınız, yarın büyükanne gelecek
gibi.
2-3 yaş arası Aktiviteler
Tanıdığı yetişkinler ile rahatlıkla sohbet eder, reddetme ifadesi kullanabilir, cümle yapısı erişkin
cümle yapısına benzemeye başlar, vücudunun parçalarını rahatlıkla yapar, bütün komutları yerine
getirebilir, kelime hazinesi hızla artar.
Çocuğunuza "edat" lan öğretebileceğiniz oyunlan oynayın. Örneğin, "topu kutunun 'içine'
koymak" ya da "masanın 'üstünden' atmak" gibi.
Çocuğunuza W a kadar saymasını öğretin ve sayma oyunları oynayın. Yazmayı taklit edebilmesi
için boya kalemleri ve kâğıt sağlayın. Diğer çocuklarla oyun oynayarak iletişim sağlayabilmesi için
fırsatlar yaratın.
Kitap içinde bulunan eylemleri tanımlayarak, onları kısa cümlelerle anlatın. Anlattığınız cümlelerle
ilgili her olaya ilişkin hemen soru yöneltin.
Konuşma ve cümle kurması erişkine iyice benzemeye başlar, kendine ait yaş, soyad gibi özellikleri
3-4 yaş arası Aktiviteler bilir,
ezberlediği şarkı sözleri vb. rahatlıkla söyler, erişkinler ile rahat sohbet edebilir.
Büyük- küçük, sert- yumuşak gibi zıtlıklar içeren oyunlar oynayın. Konuşmalarınıza zamana ilişkin
kavramlar katın (bugün, yann, daha sonra,gelecek hafta gibi)
Çocuğunuza olaylara ilişkin hisleri iv duyguları hakkında konuşma fırsatı tanıyın ve paylaşımda
bulunun.
Grup halinde olan konuşmalara katılır, hikaye ve masal anlatır, sayı sayar, kelime hazinesi iyice
4-6 yaş arası Aktiviteler artmıştır,
sıfatları rahat kullanmaya başlar, cümle yapısı ve şekli erişkinle hemen hemen benzer,
isteklerini ayrıntıları ile anlatabilir.
Kendinize ait sözcük oyunlan, tekerlemeler, hikayeler yaratın. Sözcük bulma oyunları oynayın.
Dil ötesi becerilere ilişkin oyunlar üretebilirsiniz (örncğin;bir sözcüğün hangi sesle başladığının ya
da bir sesle başlayan sözcüğün bulunması gibi fonolojik farkında olmaya ilişkin aktiviteler).
DİL GELİŞİMİNİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER
Öğrenme ve Olgunlaşma
Genel olarak olgunlaşma ve öğrenmeyle ilgili öğeler, çocuğun ilk dil
gelişiminde önemli rol oynarlar. Çocuğun dili akıcı bir şekilde kullanabilir bir
hale gelmesi için bir olgunluk düzeyine gelmesi ve nitelikli bir öğrenme
sürecinden geçmesi gerekir.
Sosyo-Ekonomik Durum
Çeşitli araştırmalar, yüksek sosyo-ekonomik düzeydeki ailelerden gelen
çocukların, fakir ailelere kıyasla, cümle uzunluğu, soru sayısı, kelime haznesi
bakımından daha üstün olduklarını göstermiştir.
Bu fark kısmen, daha yüksek bir zeka seviyesine bağlanabilirse de, eşit zekaya
sahip çocuklarda bile, yüksek sosyo-ekonomik gruplardan gelen çocukların
daha elverişli ortamlarda yetiştikleri söylenebilir.
Ana-babasıyla daha uzun süre birlikte olan çocuk düzgün konuşur. Sosyoekonomik düzeyi daha yüksek olan aileler iyi konuşmaya daha çok önem
verdiklerinden çocuklarına daha iyi model olurlar ve çocuklarının çabuk ve
düzgün konuşabilmesi için çaba harcarlar.
DİL GELİŞİMİNİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER
Konuşmaya Teşvik
Kendileriyle konuşulan ve ilgi gösterilen çocuklar, konuşmak için
cesaretlendirilirler. Okulöncesi çocuğa kitap okunduğunda, TV seyretmesine
izin verildiğinde ve oyun guruplarına sokulduğunda konuşmak için daha çok
cesaretlenmektedir.
Çocuk söylediği sözcük anlaşılmadığı ya da komik görülüp gülündüğü zaman
konuşma cesareti kırılır. Bu yüzden çocukların konuşmada yaptıkları hatalara
gülmemek, onlarla alay edilmesini önlemek gerekir.
Cinsiyet
Bazı araştırmalar, ilk dil gelişiminde konuşma miktarı, konuşmada kullanılan
kelime çeşidi, cümlenin gramer yönünden doğruluğu gibi konularda kızların
erkeklerden ilerde olduklarını göstermiştir.
Erkek çocuklar her zaman kızlara göre daha geride kalırlar. Onların cümleleri
daha kısa ve daha çok yanlışlı, sözcük dağarcıkları ise daha kısırdır.
DİL GELİŞİMİNİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER
Aile İlişkileri
Bakımevlerinde büyüyen çocuklar, aile içinde büyüyen çocuklara inanla
daha çok ağlarlar takat daha az hecelerler. Bu çocukların konuşmayı daha
geç öğrenmeleri, göstermiştir ki, sıkı kişisel ilişkiler dil gelişiminde önemli bir
etkendir.
Aile bireyleri (özellikle anne) ile çocuk aramdaki sağlıklı ilişkiler dil gelişimini
oldukça etkiler.
Ailenin genişliği de önemlidir. Ailede tek olan çocuk daha çabuk, iyi ve
düzgün konuşma olanağına sahiptir. Çünkü tek çocuk ailenin ilgi merkezidir,
bu yüzden çocukla konuşmak için aile yeterince zaman ayırır.
DİL GELİŞİMİNİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER
İki Dillilik
İki ayrı dilin konuşulduğu ortamlarda yaşayan ya da iki dil öğrenmek
zorunda kalan çocuklar başlangıçta tek dili öğrenen çocuğa göre daha yavaş
bir gelişim gösterirler.
Küçük çocukların yabancı dilin ses ve duyuş özelliklerine karşı çok keskin bir
kulakları olduğu, daha ileri yaşlarda ise çocukların ve büyüklerin dil
öğrenirken daha çok dilbilgisi, kavram ve anlam üstünde durdukları ve bu
nedenle ikinci bir dilin öğrenilmesinde küçük çocukların daha üstün bir
durumda oldukları ileri si inilmektedir.
DİL GELİŞİMİNİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER
İkiz olma
İkizlerin iki-beş yaşları arasında, tek çocuklardan daha yavaş bir dil gelişimi
gösterdikleri Davis (1937) tarafından ortaya konmuştur, ikizlerin, birbirleriyle
daha az kelime kullanarak anlaştıkları görülmüştür.
Aynı şeyleri anlatmak için daha çok kelime kullanmaları gerekirken, kendi
aralarında el-kol işaretleri, jestler, tek kelimelerden kurulu cümleler,
mırıldanmalar ve benzeri eylemler normal konuşmalarda yer alan kelime ve
cümlelerin yerini kolayca alarak ikizlerin konuşmasını geciktirmektedir.
DİL GELİŞİMİNİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER
Sağlık
Şiddetli ve uzun süreli hastalıklar çocuğun konuşmasını, bir ya da iki yıl
geciktirebilir.
Hastalık nedeniyle başkalarıyla iletişiminin kısıtlanması da konuşmanın
gecikmesine neden olabilir. Ayrıca böyle durumlarda, çocuk konuşmaya
daha az teşvik edilerek, her istediği hemen yapılır. Böylece bir süre sonra
daha bir şey söylemeden istediklerinin yapıldığını gören çocuk, konuşma
ihtiyacı duymadığı için akranlarından geri kalabilir,
Dil, dudak ve çene yapısındaki yapısal problemler de dil gelişimini olumsuz
etkiler.21
DİL GELİŞİMİNİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER
Zeka
Çeşitli araştırmacılar tarafından, dil yeteneği ile zihin yeteneği arasında doğrusal bir
ilişkinin olduğu kabul edilmektedir. Ancak, çocuk dili iyi bildiği için mi zeka düzeyi
yüksek çıkmaktadır, yoksa zeka düzeyi yüksek olduğu için mi dili iyi bilmektedir
sorusuna kesin bir cevap verilememektedir.
Piaget ise bu sorunun cevabını "dil gelişiminin temelini bilişsel gelişim
oluşturmaktadır" diyerek yanıtlamaktadır. Düşünmek ile konuşmak arasında çok sıkı
bir ilişkinin bulunduğu; düşünmenin sessiz konuşmak, konuşmanın ise düşünceleri
seslendirmek olduğu ileri sürülmektedir. Erken konuşan çocukların zekaca üstün
oldukları ileri sürülmüştür.
Gardner'ın çoklu zeka kuramında dil (sözel) zekası, bir çok boyuttan oluşan zekanın
sadece bir boyutunu oluşturmaktadır. Bu kurama göre tanımlanan sekiz zeka
boyutundan biri olarak dil zekası gelişmiş kişilerin tamamında diğer zeka boyutlarının
da aynı düzeyde gelişmiş olacağını söylemenin çok doğru olmayacağı
vurgulanmaktadır.
DİL GELİŞİMİNİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER
Oyun
Çocuk için oyunun temel işlevi dünyaya uyum sağlamasını kolaylaştırmaktır. Çocuk gerçek
dünyanın ne olduğunu onunla oynayarak anlar.
İstemediği durumlarda oyun oynayarak başa çıkar. Dil, Kavram v.b. Gelişimlerinin temel
taşlarını oyun yoluyla kurar.
Çeşitli toplumsal rolleri oyun yoluyla dener. Gerçek dünyada her zaman hazır bulamadığı
uyarıcıları oyun yoluyla bulur.
DİL GELİŞİMİNİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER
MEVLANA TARAFINDAN AKTARILAN BİR
ALINTI
Dilci ile Dümenci
Gramer üstadı güverteye çıkıp, -Gramer bilir
misin sen ey dümenci? demiş.
Ne desin garip dümenci, -Bilmem üstadım,
yanıtını vermiş.
Banım üzerine bizim bilgin:
-Eyvah! demiş kibirli, -Gitti ömrünün yarısı!
İçerlemiş bu söze dümenci, ama belli etmemiş.
Az sonra bir fırtına patlamış, bir fırtına ki,
Ne direk kalmış gemide, ne de yelken.
Dümenci koşup üstada sormuş: -Muhterem,
yüzme bilir misin sen ? Bilgin, şaşkın:
-Yok, demiş, Suyun üstünde bile duramam! Eyvah, demiş dümenci, Gitti ömrünün
tamamı!
DİL ve KONUŞMA PROPLEMLERİ
KONUŞMA GECİKMESİ NEDENLERİNDEN BAZILARI:
- İşitme kayıpları: (Doğuştan, kalıcı tipte işitme kayıpları olabileceği gibi orta kulakta
sıvı birikmesi ile birlikte görülen geçici işitme kayıpları olabilir.) Kalıcı tip işitme
kayıpları, işitme cihazı ya da koklear implant gibi yöntemler ile rehabilite edilmekte
ve eğitim ve terapi ile konuşma ve dil gelişimi sağlanmaktadır.
- Nörolojik hastalıklar: (Motor ve mental gelişim gerilikleri, Down Sendromu) Bu
grupta yer alan çocuklar özel eğitim ve konuşma ve dil terapisi yardımına gerek
duyarlar.
- Otistik spektrum bozuklukları: Konuşma gecikmesi dışında başka alanlarda da
problem dikkati çeker. Sosyalleşmede zorluk, çevre ile iletişim kurmak istememek,
birlikte oyun oynayamamak gibi.
- Dikkat eksikliği ve hiperaktiviteye bağlı konuşma gecikmesi: Çok erken dönemde
dikkat ile ilgili problemler tam olarak yanılanamasa bile konuşma gecikmesi nedeni
ile çocuktaki sıkıntılar dikkati çeker.
- Çevresel koşullar: Çevresel koşullara bağlı olarak, uyaran eksikliğinden kaynaklanan
konuşma ve dil gecikmesi.
DİL ve KONUŞMA PROPLEMLERİ
Konuşmanın niteliğini etkileyen her türlü olağan dışı aksaklık konuşma
akışının bozukluğudur.
Dil ve konuşma bozuklukları birçok şekilde ortaya çıkmaktadır. Dil ve konuşma
bozukluklarını aşağıdaki şekilde sınıflandırmak mümkündür;
Konuşma Bozuklukları
o Söyleyiş Bozuklukları (
Artikülâsyon Bozuklukları)
- Atlama ( Sesin Düşürülmesi)
- Yerine Koyma ( Sesin
Değiştirilmesi)
- Sesin Eklenmesi
- Sesin Bozulması
o Ses Bozuklukları
- Ses Perdesi Bozuklukları
- Ses Yüksekliği Bozuklukları
- Ses Kalitesi Bozuklukları
o Konuşma Akışındaki Bozukluklar
- Acele-Karmaşık Konuşma
- Kekemelik
Dil Bozuklukları
o Gecikmiş Dil
o Söz Yitimi
o Belirli Dil Yetersizlikleri
Diğer Dil ve Konuşma Bozuklukları
o Beyin Felci ile İlgili Dil ve Konuşma
Bozuklukları
o İşitme Bozukluğuna Bağlı Konuşma
Bozuklukları
o Yarık Damak ve Yarık Dudakla İlgili
Konuşma Bozuklukları
o Zekâ Geriliği, Öğrenme Bozukluğu ve
Duygusal Problemlere Bağlı Dil
Bozuklukları
Bilingualizm ve Yöresel Konuşmalara Bağlı Dil
Bozuklukları
DİL ve KONUŞMA PROPLEMLERİ
Söyleyiş(Artikülâsyon) Bozuklukları
Artikülâsyon, nefesin gırtlaktan çıktıktan sonra yutak, ağız ve burundan
oluşan üçüncü ekip organlarında (Dil, damak, diş, dudak) konuşma dilimizin
geleneksel seslerine dönüşüp biçimlenmesidir. Artikülâsyon teriminin yanı
sıra boğumlama, eklemleme, telaffuz ya da oynaklama terimleri de
kullanılır.
Söyleyiş bozuklukları, konuşanın söyleyişinde değil, dinleyenin kulağındadır.
Diğer bir değişle dinleyici, konuşma seslerini; yer değiştirmiş, atlanmış,
eklemeler ve çarpıtmalar yapılmış gibi algılıyorsa söyleyiş bozukluğu var
demektir. Konuşan kişi ses birimlerini (fonemleri) nasıl çıkarırsa çıkarsın,
işitenlere yanlış gelmedikçe fonemler doğru söylenmiş sayılmaktadır.
Artikülâsyon bozukluğu dört değişik türde görülür:
DİL ve KONUŞMA PROPLEMLERİ
Söyleyiş(Artikülâsyon) Bozuklukları
Atlama( Sesin Düşürülmesi)
Atlama ( Omissions) yanlışlarında sözcüklerin yalnızca bir kısmı söylenir. “Araba”
yerine “arba”, “Havlu” yerine “avlu”, “Saat” yerine “Sat” örneklerinde olduğu gibi
bazı sesler düşürülmektedir.
Yerine Koyma (Sesin Değiştirilmesi)
Sesin değiştirilmesi ( Substitutions) sık görülen artikülasyon bozukluklarındandır.
Sözcük içinde çıkarılması güç gelen bir ses, çıkarılması kolay gelen bir sesle
değiştirilir.”Çizgi” yerine “Çisgi”, “Para” yerine “Paya” gibi ses değişiklikleri
görülür.
Bazen de sözcük içindeki seslerin yer değiştirmesi olabilir. “Kitap” yerine “Kipat”
örneğinde olduğu gibi…
Sesin Eklenmesi ( Additions)
Sözcüğün aslında bulunmayan başka seslerin eklenerek söylenmesidir. Genellikle
birbiri ardına gelen iki ünsüzün arasına bir ünlü ekleyerek söylenmesi şeklinde
görülür.
“Saat” yerine “Sahat”, “Spor” yerine “Sipor”, “Recep” yerine “İrecep” gibi…
DİL ve KONUŞMA PROPLEMLERİ
Söyleyiş(Artikülâsyon) Bozuklukları
Sesin Bozulması ( Distortions)
Sesin bozulması ( Çarpıtmalar) durumunda sesler tam doğru olmamakla birlikte
gerçeğine yakındır. Ses, konuşma dilinde olmayan yeni bir ses olarak çıkarılır.
“Gelir” yerine “Gelix”-“Geliy” ya da “Gelüm” gibi… Daha çok yöresel olarak
çıkarılan sesler buna örnek teşkil eder.
Ses Bozuklukları ( Voice Disorders)
İnsan sesinin üç özelliği vardır; ses perdesi, yüksekliği ve kalitesi. Bu üç özellikteki
bozukluklar konuşan ve dinleyen için estetik açıdan rahatsız edicidir ve iletişime
engel olur.
Sesleme(fonasyon) bozuklukları özellikle erken çocukluk döneminde ve ilköğretim
çağındaki çocuklarda sık rastlanan bir bozukluktur. Bunun temel nedeni de bu yaş
grubu çocukların oyunda ve etkinlikler esnasında aşırı yüksek sesle konuşmaları
ya da bağırmalarıdır.
DİL ve KONUŞMA PROPLEMLERİ
Söyleyiş(Artikülâsyon) Bozuklukları
Ses Perdesi
Kişinin sesi perde bakımından yaşına ve cinsiyetine göre olması gerekenden daha
alçak (pes) ya da yüksek (tiz) olursa toplumsal açıdan engellemelerle karşılaşır ve
iletişimi zayıflar. Normal konuşmada yüksek ve alçak tonlar arasında yumuşak
geçişler vardır. Bu Bperde geçişleri vurgulamayı sağlar ve konuşmayı
monotonluktan kurtarır. Ses perdesi kırılmaları adölesan dönemde yaygındır.
Sonraki yaşlarda devam etmesi iletişim sorunları yaratabilir.
Ses Yüksekliği
Çok zayıf ya da fazla yumuşatılmış bir ses belli uzaklıktan ve gürültülü ortamlarda
anlaşılmayı güçleştirir. Çok yüksek ses ise, özellikle hoş olmayan bir ses niteliği
varsa, dinleyici açısından rahatsız edici olmaktadır.
Ses Kalitesi / Tonu
Ses kalitesini tanımlamada genizsizlik (nazality) ve boğukluk (hoarseness) özellikleri
dikkate alınır. Genizsizlik, burun boşluğundan geçen havanın miktarı ve tınlama
(rezonans) için burun boşluğunun ne ölçüde kullanıldığıyla ilgilidir. Bir kişinin sesinin
kronik şekilde boğuk olması ciddi larynx (gırtlak) sorunu olduğuna işaret
etmektedir. Kronik boğuk sesli kişi bir uzmana gösterilmelidir.
DİL ve KONUŞMA PROPLEMLERİ
Söyleyiş(Artikülâsyon) Bozuklukları
Konuşma Akışındaki Bozukluklar
Bir konuşmanın akışı, süre, hız, ritim ve akıcılık içerir. Konuşma akışında
duraksamalar konuşmacının anlaşılmasını güçleştirir. Bu durum dikkati çekecek
kadar sık ve yaygın olduğunda bozukluk olarak kabul edilir.
Acele-karmaşık konuşma
Çoğunlukla kekemelik ile karıştırılan bu durum, aşırı konuşma hızı ile birlikte
düzensiz cümle yapısını, söyleyiş problemlerini içerdiği gibi kekemeliğin
problemi olan konuşmaya başlama güçlüğünü de içerir. Acele-karmaşık
konuşanlar hızlı ve düzensiz söyleyiş biçimleri nedeniyle söylemek istediklerini
anlatamazlar. Kekemelerin aksine
bozukluklarının farkında değildir. Konuşabilirler ve nadiren kekelerler.
DİL ve KONUŞMA PROPLEMLERİ
Söyleyiş(Artikülâsyon) Bozuklukları
Kekemelik( Ritim Bozukluğu)
Konuşma özürleri arasında en eskiden bilinenidir. Kekemelik, konuşmanın
akıcılığı ve ritmi ile ilgili bir iletişim bozukluğudur. Konuşmada uygun olmayan
duraklamalar ve tekrarlar konuşmanın doğal akışını etkiler. Kekemelik, kişinin
konuşmaya başlayamama, duraklama, bazı sesleri uzatma, tekrar etme, bazı
vücut hareketleriyle (Sık tekrarlanan el-kol hareketleri, mimikler) konuşmanın
sapma göstermesi şeklinde görülür.
Kekemeliğin nedenleri hakkında kesin bir şey söylemek mümkün değildir.
Kekemeliğin nedenleri konusunda ileri sürülen görüşler oldukça değişik ve
çoktur.
Kekemelik öğrenilmiş bir davranış olabilir, bir kişilik bozukluğu olabilir, bir
direnme belirtisi olabilir, organik bir bozukluk olabilir. Kekeleyen çocuk,
karşısındakiler tarafından anlaşılamadığında, söylemek istediklerini
kekelemekten dolayı söyleyemediklerinde sinirlenip saldırganlaşabilir ya da içe
kapanabilir. Kekemeliğin, konuşma terapistleri veya ilgili eğitimciler tarafından
tedavi edilmeden, kendiliğinden kaybolduğu görülebilir.
DİL ve KONUŞMA PROPLEMLERİ
Dil Bozuklukları
Kimi insanlar düşüncelerini sözcüklerle anlatamadıkları için ya da
duyduklarından anlam çıkaramadıkları için sözlü iletişimde zorluk
çekerler. Bu kişiler, dil sembollerinin kullanımında sorunu olan
kişilerdir.
Bir insanın yeterli söyleyişi, sesi ve konuşma akışı olabilir; ancak
konuşması anlamlı olmayabilir. Sesleri, sözcükleri, heceleri rasgele
ve anlamsız bir düzende bir araya getirir, dil sembollerini uygun
şekilde kullanamaz. Bu kişilerin dil bozuklukları vardır.
DİL ve KONUŞMA PROPLEMLERİ
Dil Bozuklukları
Gecikmiş Konuşma
Çocuklar yaşıtlarıyla kıyaslandığında beklenen zamanda dillerini geliştiremezlerse,
anlama ve anlatmada güçlükleri varsa, bu durum gecikmiş konuşmadır. Aslında
gecikmiş konuşma, çoğu zaman çocuğun bebeklik döneminde geçirmesi gereken
konuşma gelişim aşamalarından birine takılıp kalması veya o aşamalardan birine
dönüş yapması durumudur.
Gecikmiş konuşma problemi olan çocuklarda bazı belirtiler görülür. Bazılarında
cümle kurmada güçlük ve gecikmeler olur. Anlatmak istediklerini sözel yolla
aktarmak yerine vücut hareketleriyle (Parmakla gösterme, fırlatma, vurma vb.)
anlatmayı tercih ederler.
Çıkardıkları sesler dinleyen tarafından anlamsız bulunur. Gecikmiş konuşma
problemi olan çocuklar başkalarının konuşmalarına ilgi duymazlar ve dinlemezler.
Bazıları toplumdan uzak durma eğilimi gösterirler. Duvarlara vücudunu sürtmek,
bir başkasının elini tutmak, sıkmak gibi hareketler de gözlenebilir.
DİL ve KONUŞMA PROPLEMLERİ
Dil Bozuklukları
Söz Yitimi (Aphasia):
Bireyde zekâ geriliği, bellek bozukluğu, işitme özrü ve konuşma organlarında
bozukluk olmadığı halde konuşma işlevinin yerine getirilmemesi durumudur. Bir beyin
hasarı sonucu oluşan fonksiyonel bir bozukluktur. Beyindeki ilgili alanların tahribi sonucu,
konuşma veya konuşulanı anlama yeteneğinin kaybıdır. Genelde afazi (söz yitimi/aphasia)
birden ortaya çıkar, ancak beyin tümörü gibi yavaş ilerleyen hasarlarda ise zamanla
oluşabilir. Afazili çocuklar şaşkındır ve duygusal yönden tutarsızlık gösterir. Yaygın sözleri
hatırlayamaz ve basit komutlar dışındakileri anlayamaz. Afazi tanısı olan çocuklar
bireyselleştirilmiş eğitim programından yararlandırılmalıdır. Ayrıca konuşma terapisi
desteği alınmalıdır.
Belirli Dil Yetersizlikleri
Herhangi bir beyin sarsıntısı geçirmediği halde dil becerilerinin, bilişsel ve sosyal
becerilerinin gerisinde olması durumudur. Bu çocuklarda toplumsal uyumda bir problem
ya da zihinsel bir yetersizlik olmayabilir. Fakat dili etkin olarak konuşamamaktadırlar. Bu
durum konjenital söz yitimi veya gelişimsel söz yitimi olarak adlandırılır. Çoğunlukla beyin
fonksiyonlarındaki eksiklikten meydana gelir ve bir çeşit öğrenim yeteneksizliği sayılabilir.
DİL ve KONUŞMA PROPLEMLERİ
Diğer Konuşma Bozuklukları
Beyin Felci İle İlgili Dil ve Konuşma Bozuklukları
Beyindeki herhangi bir zedelenme nedeniyle zayıflık ve felç içeren bir durumdur.
Beyin felci problemi olan çocuklar için konuşma ve dilin kazanımı oldukça zordur.
Çoğunda algısal motor ve bilişsel yetersizlik bulunur. Kas gücü ve koordinasyonları da
zayıftır. Bu nedenle zihinsel olarak normal gelişim gösterseler de kaslarını yeterince
kullanamadıkları için sesleri çıkarmada zorluk çekerler. Beyin felçli çocukların hepsi
aynı derecede zarar görmezler. Konuşma problemi, beyindeki zedelenmenin derecesi
ve konuşma organlarını etkileme durumuna göre farklı derecelerde ortaya çıkabilir.
İşitme Bozukluğuna Bağlı Konuşma Bozuklukları
İşitme organlarından herhangi birindeki, sesleri beyne taşıyan sinirlerdeki ya da
beyinde işitmeyle ilgili bölgedeki herhangi bir motor yetersizlikten dolayı, bireyin
sesleri duyamaması konuşma seslerinin öğrenilmesini de engeller. İşitmedeki kayıp ne
kadar büyük olursa konuşmadaki sorun da o kadar büyüktür. İşitme yeteneğini
tamamen kaybetmemiş olanlar eğitim ve işitme cihazı kullanımının da etkisiyle
konuşabilmektedirler. Ancak normal işiten yaşıtı çocuklarla karşılaştırılacak olursa
konuşmasında bozukluklar görülebilmektedir.
DİL ve KONUŞMA PROPLEMLERİ
Diğer Konuşma Bozuklukları
Yarık Damak Ve Yarık Dudakla İlgili Konuşma Bozuklukları
Yarık damak ( kurtağzı), ağız boşluğunun üst kısmında açıklık olması durumudur,
Yarık dudak ise ( Tavşan dudak) üst dudakta tek ya da iki yanlı yarıklık olması
durumudur.
Nedeni kesin olarak bilinmemekle birlikte annenin hamilelikteki sağlık durumu,
beslenme bozukluğu ile fetüsün üzerinde rahim içi baskıların oluşmasının etkili olduğu
düşünülmektedir.
Yarıklar cerrahi yolla düzeltilebilir ya da yapay olarak kapatılabilir. Tıbbi müdahale
sonrası süreçte ise konuşma eğitimine başlanmalıdır. Ancak dudak ve damaktaki bu
kusurların tedaviden sonra konuşmanın ne ölçüde düzelebileceği belirlenemez.
DİL ve KONUŞMA PROPLEMLERİ
Zekâ Geriliği, Öğrenme Bozukluğu Ve Duygusal Problemlere Bağlı Dil
Bozuklukları
Zekâ geriliği olan çocuklarda ve duygusal problemi olan çocuklarda her
türlü dil bozuklukları daha sık görülmektedir. Yaygın olarak da “Gecikmiş
Dil” görülmektedir.
Zekâ geriliğinden kaynaklanan algılama bozukluklarından dolayı dili diğer
çocuklara nazaran daha geç öğrenirler, telaffuzda zorlanırlar ve anlatmak
istediklerini ifade edemezler.
Altı yaşına gelen çocuklar artık bir eğitim alabilecek zihinsel gelişim
düzeyine gelirler. Öğrenme bozukluğu olan çocuklarda ise henüz bu
hazırlık söz konusu değildir.
DİL ve KONUŞMA PROPLEMLERİ
Zekâ Geriliği, Öğrenme Bozukluğu Ve Duygusal Problemlere Bağlı Dil
Bozuklukları
Disleksi olarak adlandırılan öğrenme
bozukluğunda çocuklar, öğrenmeye yardım
eden zihinsel organizasyon bakımından
yeterli değildir.
Dislekside konuşmada bir engel olmadığı
halde sesli ve sessiz okumada ve anlamada
görülen bir bozukluk söz konusudur.
Zekâsı, görmesi, işitmesi yeterli olmasına rağmen okuma öğreniminde başarısızdırlar.
Bu durum merkezi sinir sistemindeki bir bozukluktan kaynaklanır. En belirgin özelliği
harflerin ve kelimelerin karıştırılması ve tersten algılanmasıdır. Disleksili çocuklarda sık
karşılaşılan özellikler; b ve d, p ve q harflerini, 6 ve 9 sayılarını ters algılama, “ne” yi
“en”, 3’ü E,32 yi 23 olarak algılama, okurken kelimeleri atlama, yön ve zaman
kavramlarında zorlanma, gecikmiş ya da yetersiz konuşma, konuşurken anlama en
uygun kelimeyi seçmede zorluk, okunmayan el yazısı sıralanabilir.
DİL ve KONUŞMA PROPLEMLERİ
Diğer Konuşma Bozuklukları
Bilingualizm ve Yöresel Konuşmalara Bağlı Dil Bozuklukları
İki lisanlılık ( Bilingualizm), iki lisana aynı zamanda maruz kalmayı ifade
eder. İki dilin konuşulduğu ev ortamı, her iki dilin konuşmaya
başlangıcında geçici gecikmeye neden olur. Fakat çocuklar genellikle 5
yaşından önce iki dili de ustaca konuşabilirler. Ayrıca yöresel dil
kullanımları ve şive farklılıkları da çocukların dili yanlış öğrenmelerine,
telaffuz zorlukları yaşamalarına neden olmaktadır. Yöresel konuşmalarda
bir çeşit bilingualizm sayılabilir.
DİL ve KONUŞMA PROPLEMLERİ
Dil ve konuşma problemleri birçok nedenden dolayı görülebilir. Bu
nedenleri şöyle sıralayabiliriz:
Konuşma organlarının yapı bozuklukları ( Dudak ve damak yarıklığı, işitme düzeneği
sorunları, ağız ve gırtlak yapısındaki bozukluklar, dişlerdeki yapı bozuklukları vb.)
Merkezi sinir sistemi bozuklukları ( Beyin felci, öğrenme güçlüğü, söz yitimi vb.)
Nörolojik bozukluklar (parkinson hastalığı, serebral palsi, spina bifida vb.)
Duyusal yetersizlik ( İşitme kaybı, görme kaybı )
Olumsuz çevre etmenleri ve taklit
Güdüleme, uyarım ve teşvik eksikliği
Travmalar
Bilişsel bozukluklar ( Zekâ geriliği, down sendromu vb.)
Duygusal-sosyal-psikolojik problemler ve ilgisizlik (Ciddi duygusal sosyal problemi olan
anne-baba ya da çocuk, utangaçlık, dikkat çekme isteği, otizm vb.)
Bilingualizm (İki lisanlılık)
DİL ve KONUŞMA PROPLEMLERİ
Aile ve Öğretmen Nasıl Yaklaşmalı:
Dil ve konuşma güçlüğü çeken çocukların aile bireyleri, öğretmeni ve çevresindeki diğer
bireyler onunla konuşurken dikkatle dinlemeli, göz teması kurmalıdır. Fakat bakışlarına
endişeli ve gerilimli bir ifade yüklememeye çalışmalıdır. Unutulmamalıdır ki aile bireylerinin
ve öğretmenin bazı davranışları ona zarar verebilir.
Acımak, merhamet göstermek
Endişeli bakışlar
Konuşmasındaki problemden dolayı cezalandırma tehdidinde bulunmak ve
suçlamak
Akıcı konuştuğu bölümlerden çok problemli olan konuşması üzerinde durmak
Akıcı olmayan konuşmayı kesmesini söylemek
Konuşmaya başlamadan önce durup derin nefes almasını söylemek
Durup tekrar başlamasını istemek
Konuşmaya başlamadan önce düşünmesini önermek
Zorlandığı kelimeleri kullanmamasını önermek
Onun yerine cevap vermek ya da takıldığı yerleri tamamlamak
“Hayır, dur yapamazsın” gibi ifadeleri sık kullanmak
Onun yaşı ve olgunluk düzeyine uygun olmayan beklentiler içinde olmak
çocuğa zarar veren davranışlardan bazılarıdır.
DİL ve KONUŞMA PROPLEMLERİ
Aile ve Öğretmen Nasıl Yaklaşmalı:
Dil ve konuşma güçlüğü çeken çocukların normal çocuklarla aynı eğitimi aldıkları
okullarda, bu öğrenciler arkadaşları tarafından merak konusu olacaktır.
Çıkabilecek uyum sorunlarını ortadan kaldırabilmek ve diğer öğrencilerin yeni
duruma eşlik edebilmelerini ağlamak amacıyla, öğrencilerin merakları doğru ve
gerçekçi bilgilerle giderilmelidir.
Okulda ve sınıfta düzenlenecek olan sosyal ve kültürel etkinliklere yetenekleri ve
performansı ölçüsünde katılmalarına, sorumluluk almalarına özen gösterilmelidir.
Bu öğrenciler sınıf mevcudu en az olan sınıflara yerleştirilmeli, öğretmenin
konuşmasını en iyi duyabileceği ve öğretmeni en iyi görebileceği yere oturması
sağlanmalıdır.