Transcript 081206027

KAMU ÖLÇMELERİ
‘’Günümüzde ideal bir arazi düzenlemesi nasıl olmalıdır?’’
Sorusunun cevabını bulmaya çalışacağız.
MEHMET OLGUNÇELİK
0811206027
Milli ekonominin temeli ziraattir. Bunun içindir ki, ziraatte
kalkınmaya büyük önem vermekteyiz. Köylere kadar yayılacak
programlı ve pratik çalışmalar, bu maksada erişmeyi
kolaylaştıracaktır.
Fakat, bu hayatî işi, isabetle amacına ulaştırabilmek için, ilk önce
ciddî etütlere dayalı bir ziraat siyaseti tesbit etmek ve onun için de,
her köylünün ve bütün vatandaşların kolayca kavrıyabileceği ve
severek tatbik edebileceği bir ziraat rejimi kurmak lâzımdır. Bu
siyaset ve rejimde, önemle yeralabilecek noktalar başlıca şunlar
olabilir:
Bir defa, memlekette topraksız çiftçi bırakılmamalıdır. Bundan daha
önemli olanı ise, bir çiftçi ailesini geçindirebilen toprağın, hiçbir
sebep ve suretle, bölünmez bir mahiyet alması.
Büyük çiftçi ve çiftlik sahiplerinin işletebilecekleri arazi genişliği,
arazinin bulunduğu memleket bölgelerinin nüfus kesafetine ve
toprak verim derecesine göre sınırlandırmak lâzımdır.
M. Kemal ATATÜRK
KIRSAL ALANLARDA ARAZİ TOPLULAŞTIRMA ÇALIŞMALARININ ÖNEMİ
Bu çalışmada, arazi toplulaştırma uygulamalarında izlenen yöntemler ve karşılaşılan
sorunları ele alınmaktadır. Türkiye ve bazı yabancı ülkelerde yapılan arazi toplulaştırma
uygulamalarından örnekler verilmiş, kırsal alan planlanması ve tarım arazilerinin verimli
kullanımı üzerindeki etkileri açıklanmıştır. Ayrıca, incelemede arazi toplulaştırmasının arazi
kullanımı ve kırsal yerleşmeler üzerindeki olumlu etkileri görülmüş ve değerlendirilmiştir.
1. GİRİŞ
Dünyanın değişik bölgelerinde uygulanmaya başlanmış olan araziden yararlanma (land
use) ilkeleri yepyeni bir düşüncenin öncüsü olmuştur. Özellikle son yıllarda dünya
nüfusunun artış hızının akıl almaz boyutlara ulaşması yanında insanların doğal kaynakları
kullanmasındaki aşırılığı ile meydana gelen sorunlar, telafisi mümkün olmayacak sonuçları
hatta yer yer felaketleri beraberinde getirmektedir.
Son yıllarda gelişen “Uygulamalı Coğrafya” dünya üzerinde yer alan mekan
birimlerinin en iyi ve en verimli şekilde nasıl kullanılabileceği konularını
araştırmak, yöntemler bulmak için bilimsel yararlanma metotlarını
oluşturmaktadır (Tunçdilek, 1985). Ekilebilir tarım alanlarının ne kadar
genişletilebileceği, tarım ürünlerinin çeşitliliğinin ve veriminin nasıl
artırılabileceği sorularına cevap vermek kolay değildir. Esasen problemin iki ayrı
yüzü vardır. Bunlar;
• Ekilebilir alanların çoğaltılması ve
• Bu alan üzerindeki verimin artırılması
Problemin birinci yüzü karşısında elde olan verilerden anlaşılacağı üzere
ekilmekte olan toprakların, tarıma elverişli topraklar içerisindeki oranı %100’dür.
Fakat, tarıma elverişli olmayan alanlar üzerinde de tarım yapılmaktadır.
İkincisi ise verimin arttırılması ve birim alandan maksimum verim alınmasını
sağlamaktır. Arazi toplulaştırma planlamasının yapıldığı alanlarda arazi daha
verimli hale gelmektedir. Diğer bütün üretim sektörlerinde olduğu gibi, tarım
sektöründe de başarılı bir işletmecilik için öncelikle yapısal düzenlemenin, başka
bir deyişle planlamanın yapılması gerekmektedir. Cumhuriyetten sonra
ülkemizde bu yönde yapılan gelişmeler göz ardı edilmemelidir.
ÇALIŞMANIN ÖNEMİ
Tarımsal faaliyetler, insanın yaşamını sürdürebilmesi için gerekli olan
başlıca ekonomik faaliyet koludur. Dünya’nın temel sorunlarının başında,
hızlı nüfus atışına karşın, tarım alanlarının genişletilememesi gelmektedir.
Bu sorun ülkemiz gibi gelişmekte olan ülkelerde daha ciddi boyutlardadır.
Sorunun kaynağında, sürekli artan nüfusa karşılık, toprak varlığının aynı
kalması hatta giderek azalması yatmaktadır. Tarım yapılabilecek alanların,
nüfus artışına paralel olarak arttırılması mümkün olmadığına göre, sınırlı
sayılabilecek mevcut tarım topraklarından daha fazla verim alınmasını
sağlayacak yol ve yöntemlerin bulunması gerekmektedir .Bu çalışmada
arazi toplulaştırma faaliyetlerinin kırsal yerleşmeler ve tarımsal üretim
açısından önemi Coğrafi bir bakışla incelenmeye çalışılmıştır.
Arazi toplulaştırma öncesi
Arazi toplulaştırma sonrası
AB ÜLKELERINDE ARAZI
TOPLULAŞTIRMA MEVZUATI
Avrupa Birliği ülkelerinde arazi toplulaştırmasını düzenleyen mevzuat geçmiş
tarihlere dayanmakta birlikte esas düzenlemeler 1970 (örneğin, Avusturya,
Belçika, Almanya, Norveç, İsveç gibi) ve 1980’li yıllara (örneğin, Hollanda,
Polonya, Fransa, ve Macaristan gibi) dayanmaktadır. Arazi toplulaştırma
mevzuatı, bina, çevre koruma, doğa koruma ve tarım, orman, yol, su ve
kamulaştırma mevzuatı olarak hem dolaylı hem doğrudan arazi kullanım
mevzuatına bağlantılıdır.
Arazi toplulaştırma mevzuatında değişiklik yapılmasının sebepleri tüm
Avrupa’da 20. yy. sonlarında arazi toplulaştırmada hızlı değişikliklerin
olması, yeni tarımsal ve sosyo-politik taleplerde meydana gelen değişiklikler
sonucu oluşmuştur.
Arazi toplulaştırması, kontrollü bir şekilde tarımsal üretim ve üretim
maliyetlerini düşürerek verimliliği arttırmak için bir araç olarak görülmüştür.
Bu amaca ekolojik, sosyal ve kültürel yönlerinde eklenmesiyle beraber
geleneksel arazi toplulaştırmasının üzerinde ( Orta Avrupa’da buna ek olarak
altyapıyı geliştirerek) çok boyutlu kırsal gelişme sağlanmıştır. Örneğin
Hollanda kırsal kalkınma hareketi, Alman arazi toplulaştırma hareketi veya
Finlandiya’da gayrimenkul oluşumu yasası sadece tarımsal verimliliğin
arttırılması için arazi toplulaştırmasını ifade etmez. Ayrıca diğer sanayi ve
arazi kullanımı açısından da toplulaştırmayı yeniden düzenleme için kullanır.
Toplulaştırmanın Sağladığı Verim Artışları
Özellikle Orta Avrupa ülkelerinde uygulanmış arazi
toplulaştırma çalışmalarında, toplulaştırma öncesinde ve
sonrasında yapılmış olan araştırmalarda, sadece arazi
toplulaştırma sonucu sağlanan verim artışlarının ve özellikle
işgücü tasarrufunun düzeyi hakkında çok net veriler
bulunmamaktadır. Zaman içinde değişen hava koşullarına,
teknolojik gelişmelerin etkisine vb. pek çok faktöre bağlı olan
tarımsal verimliliğin belirlenmesi güç bir çabadır ve uzun
yıllara yayılmış verilere gerek gösterir.
 Almanya:
Arazi toplulaştırması ile sağlanan verim artışlarının bölgenin yapısına, tarım
türüne ve teknolojinin düzeyine bağlı olduğu göz önünde tutulduğunda, her
toplulaştırma bölgesi için ayrı ayrı değerler elde edileceği açıktır.
Ayrıca, salt arazi toplulaştırma ile sağlanan verim artışının belirlenmesi için ele
alınan bölgenin toplulaştırma öncesinde ve birkaç yıla yayılmış belirli ürünlerdeki
verimliliği ile aynı bölgenin toplulaştırma sonrasında yine birkaç yıla yayılmış aynı
ürünler için verimliliğinin tespit edilmesine gerek bulunmaktadır. Bu ise kolay bir
çalışma değildir.
Ancak, yapılmış çeşitli arazi toplulaştırma çalışmalarında elde edilen verim
artışları ile bir ortalama elde edilmesi de mümkün bulunmaktadır.
 Bu bağlamda, yapılan çeşitli araştırmaların sonuçlarına göre
Kişi başına üretim artışın iki katına, yerleşimin yeniden düzenlenmesi
halinde üç katına kadar arttığı,
Toplulaştırma sonucunda, % 50’ye varan işgücü ve masraf tasarrufu
ile % 50’ye varan verim artışı sağlandığı tespit edilmiştir.
Bayern eyaletinde yapılan bir araştırmada, arazi toplulaştırma
sonucunda aşağıdaki durum saptanmıştır.
İşletme büyüklüklerine göre,
 Ø 5-10 ha’lık işletmelerde parsel sayısı ¼’e indirilmiştir.
 Ø 10-20 ha’lık işletmelerde parsel sayısı 3,2 kat azalmıştır.
 Ø 20-50 ha’lık işletmelerde parsel sayısı 4,9 kat azaltılmış ve
toplulaştırma öncesindeki 247 parsel 50 parsele düşürülmüştür
 Toplulaştırma öncesinde 1,23 ha olan ortalama tarla büyüklüğü 3,95 ha’a yükselmiş, 680
olan parsel sayısı 208’e indirilmiştir.
 % 69’luk toplulaştırma oranı sağlanmıştır.
 Bir işletmenin ortalama yol uzunluğu 56 km’den 14 km’ye inmiş ve yol kalitesinin artması
etkisi de eklendiğinde yolda geçen zaman 7 kat azalmıştır.
 A.B TARAFINDAN VERİLEN DESTEKLER
 Kırsal alanda gelişimi AB desteklemektedir. Bu şekilde sadece bir köy değil bir bölge
desteklenmektedir. Birlikler, vatandaşlar, derneklerin katılımı ile bir tasarı hazırlanmakta
böylece vatandaş kendi bölgelerinin gelişmesi için bir program hazırlamaktadır.
 Bu tasarımın uygulanması için AB 7 yıl süre vermiştir. 2007- 2013 yılları içinde projeler için
800 milyon Euro öngörülmüştür. Bu paranın 300 milyon Euro su NRW eyaletine ayrılmıştır.
Eyalet düzeyinde programlar yapılmakta, önlemler ve yatırım maliyetleri AB düzeyinde
denetlenmektedir. Bu program için AB bilirkişileri incelemelerde bulunup kriterleri
belirliyor ve 3 yıllık gözlemden sonra başarısına göre devam ettirilip ettirilmeyeceğine
karar verilir.
 Alman tarım politikası AB tarım politikası ile yakından ilgilidir. AB tarım politikasında,
piyasa yapısı ile ilgili önlemler tarım yapısında da basamaklar halinde bu yapıya
uygulanmaktadır. AB tarım politikası gün geçtikçe özelleştirilmektedir.
 AB tarım politikasında (Avrupa Kırsal Alanları Destek Kurumu, ELER) bütünleşik
kırsal kalkınmayı destekleyen projelerde tarım politikasının diğer ayağıdır. Bu
gelişmeleri sağlayacak olan temel önlemler hükümet tarafından ortaya konur.
Eyaletlerle bir araya gelinerek kırsal gelişim için ELER kapsamında projeler AB ne
sunulur.
1- Ulusal ve uluslararası rekabeti sağlamak
2- Çeşitliliği ve doğayı korumak,
3- Kırsal gelişim için altyapıyı oluşturmak,
Gerçekleştirilen önlemelerde hükümetin onayı ile birlikte AB’nin de onayının alınması
gerekmekte bu da 1diğer ülkelerle birlikte ortak bir nokta bulmaya çalışmayı
gerektirmektedir. Birlikte çalışma süreci 3 adımı gerektirmektedir.
Birinci adımda ortak ELER programı altında stratejik bir plan hazırlamaktır. Bu
stratejiyi hazırlayan yönergenin ilk adımında AB’nin belirlediği yapıyı tanımlamak,
tasarlamak bu genel stratejinin genel çizginin belirlenmesinden sonra AB sınırından
ülke sınırına doğru gidilmektedir.
İkinci aşamada hükümet stratejisi eyaletlerin katılımı ile belirlenmektedir.
Eyaletlerdeki gereksinmeler gelişme önlemleri belirlenir ve eldeki kapital bu ölçüde
dağıtılır.
 Üçüncü aşamada eyaletlerin gelişme programları hazırlanmaktadır. Eyaletler ELER
programından çıkacak hazırlanmış çerçeve programın tamamını uygulamak
zorunda değildir. Her eyalet kendi gelişme önlemini planlar. Bu nedenle Alman
Eyaletleri AT ve toprak düzenlemesi için alınan destekleri değişik, çeşitli şekillerde
kullanabilirler.
 Toprak ve Tarım Reformu Kanunu
 Türkiye’de geniş kapsamlı bir toprak reformundan söz edilmeye 27 Mayıs 1960
devriminden sonra başlanmıştır. 1961 yılında kabul edilen Anayasanın, 37. maddesi,
toprak reformu deyimini kullanmadan “Devlet, toprağın verimli olarak işletilmesini
gerçekleştirmek ve topraksız olan veya yeter toprağa sahip bulunmayan çiftçiye
toprak sağlamak amacıyla gereken tedbirleri alır. Kanun bu amaçlarla değişik tarım
bölgelerine ve çeşitlerine göre toprağın genişliğini gösterebilir” hükmünü
getirmiştir.
 1963 yılında Planlı Kalkınma dönemine giren Türkiye’de Devlet Planlama Teşkilatı
kurulmuş, hazırlanan 5 yıllık kalkınma planlarında toprak mülkiyet dağılımının
iyileştirilmesi, arazi toplulaştırması yapılması, arazi kullanma sistemlerinin
düzenlenmesi gibi hususlara yer verilmişse de 1973 yılına kadar toprak reformu
tartışma ortamında kalmıştır.
 Ancak 1973 yılında 1757 sayılı “ Toprak ve Tarım Reformu Yasası ” kabul edilerek ilk
uygulamalara Şanlıurfa ilinde başlanmıştır. Oldukça kapsamlı olarak hazırlanan
TTRY toprak ve tarım reformunu “ toprak mülkiyet dağılımının, tasarruf (kullanım)
ve işletme şeklinin ve işletmelerle ilgili yapının, verimlilik ve sosyal adalet ilkelerine
uygun olarak düzenlenmesi ” şeklinde tanımlamıştır. TTRY genelde üç temel esası
gerçekleştirmeye yönelmiştir.
 Bu amaçlar sırasıyla şunlardır.
 (1) Ekonomik amaç: Toprağın verimli bir şekilde işletilmesini sağlayacak tarımsal
üretimi sürekli olarak arttırmak, artan üretimin değerlendirilmesini sağlamak ve
kalkınma için zorunlu olan sanayinin geliştirilmesine ortam hazırlamak,
 (2) Sosyal amaç: Tarım kesiminde toprak ve gelir dağılımındaki dengesizliği
gidermek, istihdam imkanı yaratmak ve mülk güvenliğini sağlamak,
 (3) Siyasal amaç: Çalışanlara Anayasanın öngördüğü hakları özgürce kullanma
imkanı sağlamaktır
 Tarım Reformu Kanunu,
 1982 yılında kabul edilen yeni Anayasada, mülkiyet hakkı (Madde 35), toprak
mülkiyeti (Madde 44), tarım ve hayvancılığın korunması (Madde 45) ve
kamulaştırma (Madde 46) gibi tarımın temel konularında neler yapılabileceği açık
bir şekilde belirlenmiştir.
 Anayasanın yukarıda belirtilen maddelerine dayanarak 22.11.1984 tarihinde çıkarılan
3083 sayılı yasa, “Sulama Alanlarında Arazi Düzenlemesine Dair Tarım Reformu
Kanunu” adıyla yürürlüğe girmiştir. Bu yasayla; Güneydoğu Anadolu Bölgesinde
(Şanlıurfa’da) Toprak ve Tarım Reformu Yasası’nın iptal edilmesiyle yarım kalan
işlemlerin sürdürülmesi amaçlanmıştır.
 Gerek 4753, gerek 1757 sayılı yasalar ilk kabul edildikleri hali ile oldukça kapsamlı
kamulaştırmalar yapılmasını öngören ve mülkiyet hakkının küçük çiftçiler ile tarım
işçileri lehine düzenlendiği toprak reformuna odaklanmış yasalardır.
 3083 sayılı yasa ise “Toprak Reformu” kavramı ile birlikte, tarımın
bünyesindeki temel aksaklıkları gidermeye yönelik tedbirleri ihtiva eden,
teknolojik gelişme ve iktisadi verimliliği dikkate alan, çiftçi gelirlerinin
yükseltilmesini amaçlayan Tarım Reformu kavramını da kapsamaktadır.

 Tarım Reformu Genel Müdürlüğü, 3083 sayılı Sulama Alanlarında Arazi
Düzenlenmesine Dair Tarım Reformu Kanunu uyarınca, Bakanlar Kurulu
Kararı ile uygulama alanı ilan edilen yerlerde, 3083 sayılı Kanunun amaç
başlığı altındaki 1. maddede belirtilen hükümler çerçevesinde faaliyetlerini
sürdürmektedir.
 Bu hükümleri iki temel bölümde değerlendirmek mümkündür. Birinci
bölümde kamulaştırma, arazi dağıtımı, arazi toplulaştırması, arazi
kiralaması gibi mülkiyetle ilgili düzenlemeler, ikinci bölümde ise toprağın
verimli şekilde işletilmesi, işletilmesinin korunması, tarımsal üretimin
artırılması, tarımda istihdam imkanlarının geliştirilmesi, çiftçilerin
desteklenmesi ve eğitilmesi, yerleşim yerlerinin düzenlenmesi gibi iktisadi
verimlilik ilkeleri yer almaktadır.
 ARAZİ TOPLULAŞTIRMA PROJ ELERİNİN ETÜT AŞAMASINDA UYDU
GÖRÜNTÜLERİNİN KULLANILMASI ‘DSİ İZMİR KÜÇÜK MENDERES
HAVZASI ÖDEMİŞ OVASI ÖRNEĞİ’

 1. Arazi Toplulaştırma Projelerinde Etüt Ön Hazırlık Aşamaları
 1.1 Kadastro Paftalarının Durumu

 20.328 hektarlık alanı kapsayan arazi toplulaştırma proje sahasının
kadastro pafta bilgileri; 6 köy ED_50 pafta
 sisteminde 42 adet, 1 adet köy ED_50 uçuş 1 adet, 13 köy grafik pafta
sisteminde 348 adet, . 8 köy mevzi koodinat
 sisteminde 138 adet pafta olmak üzere toplam 548 adet paftadan
oluşan proje sahası sayısallaştırılmıştır. Çoklu doğru
 olarak kapatılmıştır. Proje sahasındaki tüm köylere ait kadastro
verileri bütünleştirilmiştir. Farklı koordinat
 sistemlerinde ve ölçeklerde üretilmiş haritaların, kenarlaştırılması
yoğun emek harcanmasına yol açmıştır.
 Toplulaştırma, bu anlamda kadastro yenilemesi olanağı da
sağlamıştır. 77.453 nokta üretilmiştir.
1.2 Tapu Kayıtlarının Alınması
Tapu Sicil Müdürlüğünde tapu bilgileri dbf olarak temin edildi. Tapu’dan gelen bazı veriler
toplulaştırmada gerekli
olmadığı için, bu sütunlar kullanılmadı. Tapu kayıtlarında varolan vatandaşlık numarası olan
parseller kullanıldı.
Olmayan parseller için, uygulama aşamasında çiftçilerle mülakat yapılırken alınacaktır. Vatandaşlık
numarası tüm
kurumlar tarafından kullanılacağı için önem taşımaktadır. 16.458 kadastro parselinde 22.419 arazi
maliği bulunmuştur.
1.3 Alan Karşılaştırılması
Alan karşılaştırılması yapıldığında sadece %2’lik bir miktarda kadastro parselinin hata sınırını aştığı
görülmüştür.
Ödemiş merkez mevzi paftaları hariç tutulduğunda kalan 27 köyün toplamında 14.254 parselin
sadece 179 parsel tecvizi
aşmaktadır. Ve %1 ‘ne denk gelmektedir.
2. Arazi Toplulaştırma Projelerinde Uygulama Aşamaları
2.1 Yer Kontrol Noktalarının Seçilmesi ve Ölçülmesi
Küçük Menderes Irmağı üzerine 2009 yılında inşaatı tamamlanmış olan Beydağ Barajına ait
sulama sahası olan Ödemiş
Ovasındaki sabit tesislerin yoğunluğu nedeniyle proje sahasının uydu görüntüleri temin edilmiştir.
Üç ayrı uydu görüntüsü için, yersel GPS ile 52 adet nokta ölçülmüştür. Yer kontrol noktalarının
dağılımlarının ve arazi
ölçümlerinin iyi yapılmış olması, ortorektifasyon işlemlerinin de iyi sonuç vermesini sağlamıştır.
Yer kontrol noktası GPS
ile ölçümü
 2.3 Görüntü Değerleme
 DSİ genel Müdürlüğü Uydu görüntü teknik şartnamesi ekinde yer alan
tabaka sistemine uygun, tüm veriler kapalı alan
 olarak üretilmiştir. Bu veriler sayesinde blok planlaması hazırlanması
aşamasında karşılaşılabilecek sorunların hızlı bir
 şekilde tespiti ve çözüm bulma noktasında yardımcı olacaktır.
 2.4 Sayısal Arazi Modeli
 DSİ’de mevcut olan 1/25.000 ölçekli haritadan üretilen yükseklik
modeli mevcuttur. Proje harici bırakılması gereken,
 eğim açısından %3’den yüksek eğimdeki sahalar, toplulaştırma proje
harici bırakılmıştır. Etüdün amacı da net tarımsal
 sulanabilir arazilerin tespitidir.
Sayısal yükseklik modeli
 2.5 Sulama ve Drenaj Verileri
 DSİ Proje İnşaat Dairesi tarafından, 1/5000 ölçekli aplikasyona uygun kapalı
sistem borulu sulama şebekesi ve drenaj şebekesi verileri temin edildi. Kaç
kilometre ana kanal, CTP boru imal edileceği sorgulanabilir.

DSI tarafından drenaj ve sulama şebekesi planı
ARAZİ TOPLULAŞTIRMASINA ÜRETİCİLERİN BAKIŞ AÇISI
İncelenen işletmelerde toplulaştırma projesi uygulanmadan önce
üreticilerin toplulaştırmaya ilişkin yaklaşımları incelenmiş ve üreticilerin
%95.24’ünün toplulaştırma projesini olumlu buldukları tespit edilmiştir.
Araştırma bölgesinde üreticilerin arazi toplulaştırma projesini olumlu
bulma nedenleri araştırılmıştır.
Toplulaştırma projelerini olumlu bulan üreticilerin %32.00’sinin
arazilerinin toplu hale geleceği düşüncesiyle, %16.00’sının arazilerine
sulama ve drenaj tesisleri geleceği düşüncesiyle, %23.00’ünün tarımsal
işler kolaylaşacağı düşüncesiyle , %15.00’inin arazilerine ulaşım
kolaylaşacağı ve %14.00’ünün daha az masrafla daha fazla gelir elde
edeceği düşüncesiyle, toplulaştırma projesini olumlu buldukları
belirlenmiştir.
Üreticilerin olumsuz bulma nedenleri arasında en önemli etken
tarlaların verimsiz yerden verilme endişesidir. Toplulaştırma
projesinin
tamamlanması ve işletmelere parsellerin dağıtılmasından sonra
üreticilerin toplulaştırmaya karşı tutum değişiklikleri ve bu tutumda
etkili faktörler nedenleri ile incelenmiştir. Üreticilerin %80.95’inin
toplulaştırma projesi uygulandıktan sonra fikrinin değişmediği
%19.05’inin fikrinin değiştiği belirlenmiştir.