TASAVVUF ve SUF*ZM
Download
Report
Transcript TASAVVUF ve SUF*ZM
TASAVVUF ve SUFİZM
Tasavvuf nedir?
İslami ilimlerden bir ilim dalıdır.
TASAVVUF
VE
SUFİZM
HAKKINDA
VELİLERİN (MUTASAVVIFLARIN) SÖZLERİ
Ebu Muhammed Ceriri’ye göre tasavvuf: “Bütün yüksek ve
güzel ahlaklar ile ahlaklanmak her türlü kötü ve düşük ahlaktan
uzaklaşmaktır.”
Amr. B. Osman-ı Mekki’ye göre: “ Tasavvuf kulun içinde
bulunduğu vakitte kendisi için en uygun ve fazileti olan ameli
yapmasıdır.”
Kettani’ye göre: “Tasavvuf, güzel ahlaktan
ibarettir. Kim güzel ahlakta senden ileride ise,
onun gönül sefası da (ve kalp huzuru) senden
ileridedir.
Ebu Muhammed Ceriri’ye göre: “ Tasavvuf
sürekli hallerini kontrol etmek ve her işinde
edebe yapışmaktır.”
TASAVVUFUN TARİHSEL
GELİŞİMİ
Büyük sûfilerin yetiştiği hicrî III ve IV. (IX ve
X.) yüzyıllarda tasavvufla ilgili birtakım
eserler yazılmış, sûfiliğin esasları yazılı hale
getirilmişti.
9. yüzyıldan itibaren Türkistan, İran ve Kuzey
Afrika bölgesinde sûfî görüşler müsait ortam
bularak yaygınlaşmıştır.
Bunda Moğol İstilası sonrası ortaya çıkan çöküntü
ve sosyoekonomik durumun toplumu ruhani bir
arayışa sevketmiş olması büyük bir etkendir.
Buhara, Semerkant ve Taşkent gibi şehirleri
içeren Fergana Vadisi pek çok mutasavvuf
yetiştirmiştir. Ahmed Yesevi, Abdulkadir
Geylani gibi tasavvuf büyükleri bu bölgede
tasavvuf ve tarikat yapısını olgunlaştırmışlardır.
Bu bağlamda, özellikle 10. yydan sonra tasavvufa
en büyük katkıyı Fars ve Türkmen müslümanların
yaptığını belirtmek gerekir (Wikipedia).
TASAVVUFUN AMAÇLARI
Sufilerin yoluna girmekten maksat, İslamiyet’in
inanılmasını emrettiği şeylere yakinî (şüphesiz) imanı
artırmaktır. (dergi.altınoluk.com)
Nefs-i emmâre tarafından ortaya çıkartılan zorlukları
izale ( yok etmek) etmektir. (dergi.altınoluk.com)
Tüm kötü ahlakı iyi ahlaka çevirmek,
Kişinin vakitlerini en iyi şekilde değerlendirmesini
sağlamak,
Yaratılmış bütün varlıklara karşı hizmet etmek ve
onlara hoşgörüyle davranmak,
Son derece gösterişsiz başlayan, ama gayet
feyizli geçen tasavvufi sohbetler kısa bir
zaman sonra bir cemaatleşme halini aldı.
Büyük sûfilerin tasavvufi görüşleri ve
yaşayışları az çok birbirinden farklı idi. Bu da
meşrep (mizaç, karakter, zevk) farkı olarak
görüldü.
TASAVVUF YOLLARI
(TARİKATLAR)
KADİRİYE: Abdulkadir Geylani (1078-1176)
RUFAİYYE: Ahmet Rufai (1118-1177)
DESUKİYE: İbrahim Desuki (1235-1277)
BEDEVİYE: Ahmet Bedevi (1200-1276)
NAKŞİBENDİYE: Muhammed Bahaddin Nakşibent
(1318-1389)
MEVLEVİYE: Mevlana Celaleddin Rumi ( 1207-1273)
HALVETİYE: Pir Ömer Halveti (d.b -1397)
ŞAZELİYE: Şeyh Hasan Şazeli (1196-1258)
BEKTAŞİYE: Hacı Bektaşi Veli (1209-1271)
BAYRAMİYYE: Hacı Bayram Veli (1352-1429)
ÇEŞTİYYE: Müiniddini Çeşti (1136-1236)
KÜBREVİYE: Necmmeddin Kübra (1445-1221)
Tasavvufun ferdî yönü daha önemli olmakla
beraber sosyal yönü de küçümsenmeyecek
kadar önemlidir. Tasavvufi hayatın bazı
biçimlerini bireyler tek başına yaşar. Fakat bu
hayatı, bu konunun uzmanları, hocaları ve
üstatları olan şeyhlerden ve mürşidlerden
öğrenilir. Bu öğrenmede mürid ve tâlip denilen
öğrencilerin üstatlarıyla birlikte bulunmaları,
mânevî hayatı beraber yaşamaları şarttır.
Çünkü tasavvufi hayat tıpkı birçok sanat gibi
egzersizler ve pratiklerle öğrenilir. Bunun için
de birliktelik ve beraberlik esastır.
Tasavvuf Kavramları
Tarikat: Allah’a varma yolunda benzer biçimde düşünenlerin
oluşturduğu topluluk.
PİR: Tarikat kurucusu.
Şeyh (Mürşit): Mürşid-i kâmil olarak kabul edilen şeyh, daha
önce aynı yoldan geçmiş, Allah'tan gelen ilhamlara açık
kimsedir.
Mürid: Tasavvufta, kendisi için Allah'ın irade ettiğinden başka
bir şey istemeyen, Allah'ın iradesi karşısında kendi iradesini
hiçe sayan; tarikate giren ve şeyhe bağlanan, derviş, bende
demektir.
Seyr-i Sülük: Seyri süluk, tasavvufta manevi yolculuk demektir.
Yolculuğu tamamlamayana sülük denir.
Hanekah: Tekke, dergah. İrşâd (doğru yolu gösterme) ve sohbet
ile insanları olgunlaştırma hizmetlerinin yapıldığı yer.
Anadolunun Tasavvufla Tanışması
Türklerin tasavvufla tanışmaları İslâmiyet'le
tanışmalarıyla
aynı
zamanda
olmuştur.Anadolu'nun
Türkleşmesi
ve
İslamlaşmasında Horasan Erenleri adı verilen
tasavvufî eğitim almış gönül adamlarının çok
büyük etkisi vardır.
ANADOLUDA Kİ MUTASAVVIFLAR
Mevlana Celaleddin Rumi
Şemsi Tebrizi
Hacı Bektaşı Veli
Yunus Emre
Ahi Evran
Sadreddin Konevi
Osmanlıda Tasavvuf
Osmanlı İmparatorluğu'nda ise tarikat geleneğinin
ilk halkası Osmanlı Devleti'nin manevî kurucusu
sayılan Şeyh Edebali Hazretleridir. Şeyh Edebali,
damadı Osman Gazi'yi manevî terbiye altına alıp
yetiştirmiş ve O'nun öğütleri ile Osmanlılar 600
yıl dünyada hakim güç olmuş, böylece Osmanlı
Devleti, hakkın hatırını en üst seviyede tutma,
adaletli davranma, zulm etmeme terbiyesini tâ
1290'lı yıllarda küçük bir beylikken Şeyh
Edebali'den öğrenmiştir.
Osmanlıda Tasavvuf
Osmanlı İmparatorluğu'nun din ve kültür
hayatında Kadiriye, Rifaiye, Yeseviye,
Bektaşiye, Celvetiyye, Bayramiye, Mevleviye,
Halvetiye, Nakşibendiye gibi tarikatlerin etkisi
olmuştur.
Önemli Osmanlı padişahlarının
hayatlarında hep bir tarikat büyüğü onlara yol
göstermiş ve bu padişahlar birçok önemli
başarı ve hizmete imza atmışlardır. Mesela XI.
yüzyılda yaşayan Aziz Mahmut Hüdayi
hazretleri birçok padişaha önderlik yapmıştır
Osmanlıda Tasavvuf
Osmanlı İmparatorluğu zamanında ve günümüzde de hâlâ
varlığını ve etkinliğini koruyan üç önemli tarikat vardır.
Bunların en önemlisi Nakşibendiyye tarikatıdır.
Bahaüddin Nakşibend Hazretlerine nisbet edilen bu
tarikat Emir Ahmed Buharî ile İstanbul'a ulaşmış,
Osmanlıların son dönemlerine doğru güçlü bir zemin
bulmuş ve hızla yayılmıştır. Meşhur Sufî Abdülkadir
Geylani Hazretlerine nispet edilen kadiri tarikatının
Osmanlılardaki ilk büyük temsilcisi Eşrefoğlu Rumî
olup Osmanlılar bu tarikata yoğun ilgi göstermişlerdir.
Ahmed er-Rifaiye nisbet edilen rifaiyye tarikatı da
Anadolu topraklarındaki en köklü tarikatlerdendir.
Osmanlıda Tasavvuf
Ulvi tasavvuf düşüncesi içine, zamanla bu müesseseden
çıkar sağlamak isteyen ve toplumu kandırarak yanlışa
sürükleyen insanlar da olmuştur. Osmanlı devleti de bu
tür sapık tarikatler ile mücadele etmiştir.
Ancak günümüzde yanlış tarikat anlayışlarını ve
sapık ekolleri örnek göstererek bütün tasavvufî
kültürü yok saymaya çalışmak Türk tarihini yok
saymak gibidir. Tasavvufî düşünceler, Türk
edebiyatı, Türk tarihi Türk kültürü anlatılmaya
devam ettiği müddetçe yaşamaya devam edecektir.
Yapılması
gereken
kendi
gerçeklerimizle
savaşmak değil onları doğru bir şekilde anlatmak
ve sunmaktır.
Osmanlı dönemi Mutasavvıfları
•
•
•
•
•
Şeyh Edebalı
Emir Sultan
Eşrefoğlu Rumi
Aziz Mahmud hüdayi
Mehmed Emin Tokadi.
Sufilerden Esintiler
MEVLANA CELALEDDİNİ RUMİ
1 Cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol.
2 Şefkat ve merhamette güneş gibi ol.
3 Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol.
4 Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol.
5 Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol.
6 Hoş görülülükte deniz gibi ol.
7 Ya olduğun gibi görün,
Ya göründüğün gibi ol.