Soru sormak her türlü öğrenmenin başıdır. Kafasında herhangi bir konu hakkında soru oluşturan kişi, artık meselenin farkına varmış, onun çözüm yolunu aramaya başlamış.

Download Report

Transcript Soru sormak her türlü öğrenmenin başıdır. Kafasında herhangi bir konu hakkında soru oluşturan kişi, artık meselenin farkına varmış, onun çözüm yolunu aramaya başlamış.

Slide 1

Soru sormak her türlü öğrenmenin başıdır. Kafasında
herhangi bir konu hakkında soru oluşturan kişi, artık
meselenin farkına varmış, onun çözüm yolunu aramaya
başlamış demektir. Ona, rasyonel ve bilimsel yolla soruya
cevap arama yolu öğretilirse, o problemi güzel bir
metodla çözebilecek demektir.
Soru, her zaman öğretimdeki temel iletişim araçlarından
biri olmuştur. Soru-cevap metodu, başka metodların
içinde ara sıra kullanılan soru-cevap tekniğinden ayrı;
dersi baştan sona soru-cevap tarzında işleme demektir

 En

doğruyu seçme soruları

Tamamlama soruları
Hatırlama soruları
Sentez yaptırma soruları
Analizci sorular
Sentezci sorular (karşılaştırma, karar
verme, sebep-sonuç gösterme v.s.)



Öğrencinin derse aktif olarak katılmasını sağlar. Bütün
eğitim tarihi boyunca sorunun zihni uyarıcı, tohumlayıcı,
mayalayıcı, doğurtucu gücünden yararlanılmıştır. Sorular
hem öğrencileri düşünmeye sevketmiş hem de öğretimi
disipline etmiştir.
Öğrenciyi güdüler, sosyalleştirir; ona öğrendiklerini
uygulama ve yorumlama imkânı verir.
Sınıf içinde hem öğretmenle hem tartışma arkadaşlarıyla
sağlıklı iletişim kurmayı sağlar. Soru, herkesin zihnindeki
değişik cevapların, fikir ve görüşlerin ortaya çıkmasını,
bunların demokratik bir biçimde ifade edilmesini;
buradan da kişilerin tahammül, hoşgörü ve çoksesliliğe
alışmalarını sağlar. Öğrenci, "başkalarının mantığı" ile de
düşünmeye alışır. Zaten demokratik bir ortam da,
çevredekilerin fikirlerini alarak, onları doğru
yorumlayarak karşılıklı işbirliği içinde olur.



Kişinin kendi kendini değerlendirmesini sağlar.
Öğrencinin hatırlama, yargılama, değerlendirme, karar verme ve
yaratıcı düşünmesini sağlar.
Öğrenci, kendisine de her an soru sorulabileceği veya söz
düşeceği ihtimali ile dersi veya tartışmayı dikkatle izleme
disiplinine alışır. Öğrencinin derse ilgisini arttırır.



Öğretmene, sınıf içindeki kişilerin bilgilerini, bir konuyu
kavrama, analiz, sentez, değerlendirme ve uygulama güçlerini
ölçme imkânı verir. Öğretmen, öğretmeye çalıştıklarının doğru
anlaşılıp anlaşılmadığını veya ne kadar öğrenildiğini ancak sorucevap yöntemi ile öğrenebilir. Bu şekilde dersin öğrenci
seviyesine uygun hale getirilmesinde de bu metoddan
faydalanılır.
Anlatılan konuların tekrar ve pekiştirmelerle daha iyi
öğrenilmesi sağlanmış olur. Konunun ana çizgilerinin
belirtilmesinde ve önemli yerlerinin vurgulanmasında önemli rol
oynar. Ezberlemeyi de bir parça engellemeye çalışır.
Soru-cevap yöntemi, her dersin öğretiminde kullanılabilir.
Ayrıca, diğer metodlarla yapılan her öğretim metodunun
mükemmel bir tamamlayıcısı olabilir.

Soru, bir konuyu bilen ve anlamış kişiler için bile,
sıkıcı bir şeydir. Dolayısıyla, hele sınav soruları
tarzında yapılan bir ders, öğrencilerin çoğunluğu
için sıkıcı olur. Eğer öğrenci "bilmiyorum"a alışırsa,
sınıfın geneli cevap vermezse veya cevaplamaya
(tartışmaya) katılım azalırsa, dersin kalitesi düşer.
Sınıftaki öğretim atmosferi bozulur.
Sorulara cevap veremeyen öğrencinin kendine
güveni azalır. Zamanla öğrenci bildiği konularda
bile konuşmamaya başlar. Dolayısıyla sınıfta derse
aktif katılanların sayısı düşer; ders de öğretmenin
bazı öğrencilerle oynadığı bir tiyatro, sınıfın geneli
de seyirci haline gelir.
Yukarıdakine bağlı olarak, eğer sınıftan sürekli
yanlış cevaplar gelir veya hiç cevap gelmezse,
öğretmenin de kendine güveni azalır.



Sorular iyi ifade edilemez ise, anlaşılmaz, kasıtlı ve
yönlendirici olursa öğrencinin serbest düşünmesi
engellenmiş olur.
Soru-cevap yönteminin en büyük sakıncalarından biri
de, konunun çok fazla dağıtılması, dersin
"kaynatılması" ve dolayısıyla programın
yetiştirilememesidir.
Soru-cevap yönteminin iyi kullanımı için neler
yapılmalıdır?
Soru, dilbilgisi kurallarına uygun olarak sorulmalıdır.
"Niçin", "neden", "nasıl", "kim", "ne zaman" gibi soru
ekleri ile başlamalı veya soru ekleri ile bitmelidir.
"Evet-hayır" sorularından kaçınmalıdır. Öğretmen soru
hazırlama ve sınıfta öğrencilerin önünde soru sorma
tekniklerini iyi bilmelidir.



Soru; kısa, açık, anlam bakımından doğru ve uyarıcı
olmalıdır. Her sorun veya fikir için ayrı ayrı soru
sorulmalı, birkaç konuyu kapsayan genel sorulardan
kaçınmalıdır. Belirsiz ve karışık cevaplar düşündüren
bir soru, sınıfta problem çıkartabilir.
Sorular dağınık olmamalı; dersin hedefine uygun,
tutarlı, konu ile uyumlu olmalıdır. "Merak
soruları"ndan kaçınmalıdır.
Soru; akla, mantığa, gerçeğe ve bilimsel esaslara
uygun olmalıdır.
Soru; emir veya telkin mahiyetinde olmamalıdır.
Soru, gerektiğinde öğrencilerin dikkatini dersin
önemli yerlerine çekmek, dersi dinleyenlerin derse
yönelmelerini sağlamak, dikkatsiz öğrencileri uyarmak
ve disiplin sağlamak amacıyla da kullanılabilir.



Öğretmen soru sorarken esnek olmalı, öğrencileri rahatlatmalı;
soru veya cevap anlaşılmadığı zaman, aynı söyleyiş kalıbıyla değil
yeni ifadelerle, soru veya cevap açılmaya çalışılmalıdır.
Sorunun cevabı içinde olmamalı; yani soru cevabı belli
etmemeli, telkin etmemeli; öğrencileri düşünmeye, bilgi ve
tecrübelerini yoklamaya sevketmelidir.
Soru; sorunun içeriği, kolaylığı ve zorluğu bakımından,
öğrencilerin zihinsel ve ruhsal gelişim seviyelerine uygun
olmalıdır. Öğrencinin seviyesinin altında veya üstünde sorular
sormamaya özen göstermelidir.
Soru-cevap yöntemi dersi mekanikleştirmemeli, öğrencileri
ezbere sürüklememelidir. Öte yandan soru-cevap yöntemi zaman
israfına yol açmamalı; dersi "kaynatacak", öğrencileri
kutuplaştıracak uygulamalardan kaçınmalıdır.
Soru, bir öğrenciye veya belli bir öğrenci grubuna değil, sınıfın
bütününe yöneltilmeli ve sınıfın tamamından cevap
beklenmelidir. Cevap verme safhasına mümkün olduğu kadar çok
öğrencinin katılması sağlanmalı, sınıftaki öğrencilerden mümkün
olduğu kadar çok sayıda cevap almak hedeflenmelidir.



Cevaplar aceleye getirilmemeli, öğrencilerin düşünüp
cevap hazırlaması için yeterli bir zaman (wait time)
bırakılmalıdır. Öğrenciler cevaba zorlanmamalı,
sıkıştırılmamalı, "manevî işkence" yapılmamalıdır. Aynı
zamanda "evet" veya "hayır" gibi kısa cevaplar isteyen
savcı sorgulamasından da kaçınmalıdır.
Soru veya cevaplar çok tekrarlanmamalıdır. Bu,
öğrencilerin ilgisini dağıtır.
Öğrenciler de soru sormaya isteklendirilmelidir. Soru
formüle etmenin, dersin anlaşılmasını kolaylaştırdığı,
derse olan ilgiyi arttırdığı unutulmamalıdır.
Soru kadar, verilecek cevabın da açık ve net olması
sağlanmalıdır. Tahminî cevaplar çıkaracak soru
sormamalıdır.


Slide 2

Soru sormak her türlü öğrenmenin başıdır. Kafasında
herhangi bir konu hakkında soru oluşturan kişi, artık
meselenin farkına varmış, onun çözüm yolunu aramaya
başlamış demektir. Ona, rasyonel ve bilimsel yolla soruya
cevap arama yolu öğretilirse, o problemi güzel bir
metodla çözebilecek demektir.
Soru, her zaman öğretimdeki temel iletişim araçlarından
biri olmuştur. Soru-cevap metodu, başka metodların
içinde ara sıra kullanılan soru-cevap tekniğinden ayrı;
dersi baştan sona soru-cevap tarzında işleme demektir

 En

doğruyu seçme soruları

Tamamlama soruları
Hatırlama soruları
Sentez yaptırma soruları
Analizci sorular
Sentezci sorular (karşılaştırma, karar
verme, sebep-sonuç gösterme v.s.)



Öğrencinin derse aktif olarak katılmasını sağlar. Bütün
eğitim tarihi boyunca sorunun zihni uyarıcı, tohumlayıcı,
mayalayıcı, doğurtucu gücünden yararlanılmıştır. Sorular
hem öğrencileri düşünmeye sevketmiş hem de öğretimi
disipline etmiştir.
Öğrenciyi güdüler, sosyalleştirir; ona öğrendiklerini
uygulama ve yorumlama imkânı verir.
Sınıf içinde hem öğretmenle hem tartışma arkadaşlarıyla
sağlıklı iletişim kurmayı sağlar. Soru, herkesin zihnindeki
değişik cevapların, fikir ve görüşlerin ortaya çıkmasını,
bunların demokratik bir biçimde ifade edilmesini;
buradan da kişilerin tahammül, hoşgörü ve çoksesliliğe
alışmalarını sağlar. Öğrenci, "başkalarının mantığı" ile de
düşünmeye alışır. Zaten demokratik bir ortam da,
çevredekilerin fikirlerini alarak, onları doğru
yorumlayarak karşılıklı işbirliği içinde olur.



Kişinin kendi kendini değerlendirmesini sağlar.
Öğrencinin hatırlama, yargılama, değerlendirme, karar verme ve
yaratıcı düşünmesini sağlar.
Öğrenci, kendisine de her an soru sorulabileceği veya söz
düşeceği ihtimali ile dersi veya tartışmayı dikkatle izleme
disiplinine alışır. Öğrencinin derse ilgisini arttırır.



Öğretmene, sınıf içindeki kişilerin bilgilerini, bir konuyu
kavrama, analiz, sentez, değerlendirme ve uygulama güçlerini
ölçme imkânı verir. Öğretmen, öğretmeye çalıştıklarının doğru
anlaşılıp anlaşılmadığını veya ne kadar öğrenildiğini ancak sorucevap yöntemi ile öğrenebilir. Bu şekilde dersin öğrenci
seviyesine uygun hale getirilmesinde de bu metoddan
faydalanılır.
Anlatılan konuların tekrar ve pekiştirmelerle daha iyi
öğrenilmesi sağlanmış olur. Konunun ana çizgilerinin
belirtilmesinde ve önemli yerlerinin vurgulanmasında önemli rol
oynar. Ezberlemeyi de bir parça engellemeye çalışır.
Soru-cevap yöntemi, her dersin öğretiminde kullanılabilir.
Ayrıca, diğer metodlarla yapılan her öğretim metodunun
mükemmel bir tamamlayıcısı olabilir.

Soru, bir konuyu bilen ve anlamış kişiler için bile,
sıkıcı bir şeydir. Dolayısıyla, hele sınav soruları
tarzında yapılan bir ders, öğrencilerin çoğunluğu
için sıkıcı olur. Eğer öğrenci "bilmiyorum"a alışırsa,
sınıfın geneli cevap vermezse veya cevaplamaya
(tartışmaya) katılım azalırsa, dersin kalitesi düşer.
Sınıftaki öğretim atmosferi bozulur.
Sorulara cevap veremeyen öğrencinin kendine
güveni azalır. Zamanla öğrenci bildiği konularda
bile konuşmamaya başlar. Dolayısıyla sınıfta derse
aktif katılanların sayısı düşer; ders de öğretmenin
bazı öğrencilerle oynadığı bir tiyatro, sınıfın geneli
de seyirci haline gelir.
Yukarıdakine bağlı olarak, eğer sınıftan sürekli
yanlış cevaplar gelir veya hiç cevap gelmezse,
öğretmenin de kendine güveni azalır.



Sorular iyi ifade edilemez ise, anlaşılmaz, kasıtlı ve
yönlendirici olursa öğrencinin serbest düşünmesi
engellenmiş olur.
Soru-cevap yönteminin en büyük sakıncalarından biri
de, konunun çok fazla dağıtılması, dersin
"kaynatılması" ve dolayısıyla programın
yetiştirilememesidir.
Soru-cevap yönteminin iyi kullanımı için neler
yapılmalıdır?
Soru, dilbilgisi kurallarına uygun olarak sorulmalıdır.
"Niçin", "neden", "nasıl", "kim", "ne zaman" gibi soru
ekleri ile başlamalı veya soru ekleri ile bitmelidir.
"Evet-hayır" sorularından kaçınmalıdır. Öğretmen soru
hazırlama ve sınıfta öğrencilerin önünde soru sorma
tekniklerini iyi bilmelidir.



Soru; kısa, açık, anlam bakımından doğru ve uyarıcı
olmalıdır. Her sorun veya fikir için ayrı ayrı soru
sorulmalı, birkaç konuyu kapsayan genel sorulardan
kaçınmalıdır. Belirsiz ve karışık cevaplar düşündüren
bir soru, sınıfta problem çıkartabilir.
Sorular dağınık olmamalı; dersin hedefine uygun,
tutarlı, konu ile uyumlu olmalıdır. "Merak
soruları"ndan kaçınmalıdır.
Soru; akla, mantığa, gerçeğe ve bilimsel esaslara
uygun olmalıdır.
Soru; emir veya telkin mahiyetinde olmamalıdır.
Soru, gerektiğinde öğrencilerin dikkatini dersin
önemli yerlerine çekmek, dersi dinleyenlerin derse
yönelmelerini sağlamak, dikkatsiz öğrencileri uyarmak
ve disiplin sağlamak amacıyla da kullanılabilir.



Öğretmen soru sorarken esnek olmalı, öğrencileri rahatlatmalı;
soru veya cevap anlaşılmadığı zaman, aynı söyleyiş kalıbıyla değil
yeni ifadelerle, soru veya cevap açılmaya çalışılmalıdır.
Sorunun cevabı içinde olmamalı; yani soru cevabı belli
etmemeli, telkin etmemeli; öğrencileri düşünmeye, bilgi ve
tecrübelerini yoklamaya sevketmelidir.
Soru; sorunun içeriği, kolaylığı ve zorluğu bakımından,
öğrencilerin zihinsel ve ruhsal gelişim seviyelerine uygun
olmalıdır. Öğrencinin seviyesinin altında veya üstünde sorular
sormamaya özen göstermelidir.
Soru-cevap yöntemi dersi mekanikleştirmemeli, öğrencileri
ezbere sürüklememelidir. Öte yandan soru-cevap yöntemi zaman
israfına yol açmamalı; dersi "kaynatacak", öğrencileri
kutuplaştıracak uygulamalardan kaçınmalıdır.
Soru, bir öğrenciye veya belli bir öğrenci grubuna değil, sınıfın
bütününe yöneltilmeli ve sınıfın tamamından cevap
beklenmelidir. Cevap verme safhasına mümkün olduğu kadar çok
öğrencinin katılması sağlanmalı, sınıftaki öğrencilerden mümkün
olduğu kadar çok sayıda cevap almak hedeflenmelidir.



Cevaplar aceleye getirilmemeli, öğrencilerin düşünüp
cevap hazırlaması için yeterli bir zaman (wait time)
bırakılmalıdır. Öğrenciler cevaba zorlanmamalı,
sıkıştırılmamalı, "manevî işkence" yapılmamalıdır. Aynı
zamanda "evet" veya "hayır" gibi kısa cevaplar isteyen
savcı sorgulamasından da kaçınmalıdır.
Soru veya cevaplar çok tekrarlanmamalıdır. Bu,
öğrencilerin ilgisini dağıtır.
Öğrenciler de soru sormaya isteklendirilmelidir. Soru
formüle etmenin, dersin anlaşılmasını kolaylaştırdığı,
derse olan ilgiyi arttırdığı unutulmamalıdır.
Soru kadar, verilecek cevabın da açık ve net olması
sağlanmalıdır. Tahminî cevaplar çıkaracak soru
sormamalıdır.


Slide 3

Soru sormak her türlü öğrenmenin başıdır. Kafasında
herhangi bir konu hakkında soru oluşturan kişi, artık
meselenin farkına varmış, onun çözüm yolunu aramaya
başlamış demektir. Ona, rasyonel ve bilimsel yolla soruya
cevap arama yolu öğretilirse, o problemi güzel bir
metodla çözebilecek demektir.
Soru, her zaman öğretimdeki temel iletişim araçlarından
biri olmuştur. Soru-cevap metodu, başka metodların
içinde ara sıra kullanılan soru-cevap tekniğinden ayrı;
dersi baştan sona soru-cevap tarzında işleme demektir

 En

doğruyu seçme soruları

Tamamlama soruları
Hatırlama soruları
Sentez yaptırma soruları
Analizci sorular
Sentezci sorular (karşılaştırma, karar
verme, sebep-sonuç gösterme v.s.)



Öğrencinin derse aktif olarak katılmasını sağlar. Bütün
eğitim tarihi boyunca sorunun zihni uyarıcı, tohumlayıcı,
mayalayıcı, doğurtucu gücünden yararlanılmıştır. Sorular
hem öğrencileri düşünmeye sevketmiş hem de öğretimi
disipline etmiştir.
Öğrenciyi güdüler, sosyalleştirir; ona öğrendiklerini
uygulama ve yorumlama imkânı verir.
Sınıf içinde hem öğretmenle hem tartışma arkadaşlarıyla
sağlıklı iletişim kurmayı sağlar. Soru, herkesin zihnindeki
değişik cevapların, fikir ve görüşlerin ortaya çıkmasını,
bunların demokratik bir biçimde ifade edilmesini;
buradan da kişilerin tahammül, hoşgörü ve çoksesliliğe
alışmalarını sağlar. Öğrenci, "başkalarının mantığı" ile de
düşünmeye alışır. Zaten demokratik bir ortam da,
çevredekilerin fikirlerini alarak, onları doğru
yorumlayarak karşılıklı işbirliği içinde olur.



Kişinin kendi kendini değerlendirmesini sağlar.
Öğrencinin hatırlama, yargılama, değerlendirme, karar verme ve
yaratıcı düşünmesini sağlar.
Öğrenci, kendisine de her an soru sorulabileceği veya söz
düşeceği ihtimali ile dersi veya tartışmayı dikkatle izleme
disiplinine alışır. Öğrencinin derse ilgisini arttırır.



Öğretmene, sınıf içindeki kişilerin bilgilerini, bir konuyu
kavrama, analiz, sentez, değerlendirme ve uygulama güçlerini
ölçme imkânı verir. Öğretmen, öğretmeye çalıştıklarının doğru
anlaşılıp anlaşılmadığını veya ne kadar öğrenildiğini ancak sorucevap yöntemi ile öğrenebilir. Bu şekilde dersin öğrenci
seviyesine uygun hale getirilmesinde de bu metoddan
faydalanılır.
Anlatılan konuların tekrar ve pekiştirmelerle daha iyi
öğrenilmesi sağlanmış olur. Konunun ana çizgilerinin
belirtilmesinde ve önemli yerlerinin vurgulanmasında önemli rol
oynar. Ezberlemeyi de bir parça engellemeye çalışır.
Soru-cevap yöntemi, her dersin öğretiminde kullanılabilir.
Ayrıca, diğer metodlarla yapılan her öğretim metodunun
mükemmel bir tamamlayıcısı olabilir.

Soru, bir konuyu bilen ve anlamış kişiler için bile,
sıkıcı bir şeydir. Dolayısıyla, hele sınav soruları
tarzında yapılan bir ders, öğrencilerin çoğunluğu
için sıkıcı olur. Eğer öğrenci "bilmiyorum"a alışırsa,
sınıfın geneli cevap vermezse veya cevaplamaya
(tartışmaya) katılım azalırsa, dersin kalitesi düşer.
Sınıftaki öğretim atmosferi bozulur.
Sorulara cevap veremeyen öğrencinin kendine
güveni azalır. Zamanla öğrenci bildiği konularda
bile konuşmamaya başlar. Dolayısıyla sınıfta derse
aktif katılanların sayısı düşer; ders de öğretmenin
bazı öğrencilerle oynadığı bir tiyatro, sınıfın geneli
de seyirci haline gelir.
Yukarıdakine bağlı olarak, eğer sınıftan sürekli
yanlış cevaplar gelir veya hiç cevap gelmezse,
öğretmenin de kendine güveni azalır.



Sorular iyi ifade edilemez ise, anlaşılmaz, kasıtlı ve
yönlendirici olursa öğrencinin serbest düşünmesi
engellenmiş olur.
Soru-cevap yönteminin en büyük sakıncalarından biri
de, konunun çok fazla dağıtılması, dersin
"kaynatılması" ve dolayısıyla programın
yetiştirilememesidir.
Soru-cevap yönteminin iyi kullanımı için neler
yapılmalıdır?
Soru, dilbilgisi kurallarına uygun olarak sorulmalıdır.
"Niçin", "neden", "nasıl", "kim", "ne zaman" gibi soru
ekleri ile başlamalı veya soru ekleri ile bitmelidir.
"Evet-hayır" sorularından kaçınmalıdır. Öğretmen soru
hazırlama ve sınıfta öğrencilerin önünde soru sorma
tekniklerini iyi bilmelidir.



Soru; kısa, açık, anlam bakımından doğru ve uyarıcı
olmalıdır. Her sorun veya fikir için ayrı ayrı soru
sorulmalı, birkaç konuyu kapsayan genel sorulardan
kaçınmalıdır. Belirsiz ve karışık cevaplar düşündüren
bir soru, sınıfta problem çıkartabilir.
Sorular dağınık olmamalı; dersin hedefine uygun,
tutarlı, konu ile uyumlu olmalıdır. "Merak
soruları"ndan kaçınmalıdır.
Soru; akla, mantığa, gerçeğe ve bilimsel esaslara
uygun olmalıdır.
Soru; emir veya telkin mahiyetinde olmamalıdır.
Soru, gerektiğinde öğrencilerin dikkatini dersin
önemli yerlerine çekmek, dersi dinleyenlerin derse
yönelmelerini sağlamak, dikkatsiz öğrencileri uyarmak
ve disiplin sağlamak amacıyla da kullanılabilir.



Öğretmen soru sorarken esnek olmalı, öğrencileri rahatlatmalı;
soru veya cevap anlaşılmadığı zaman, aynı söyleyiş kalıbıyla değil
yeni ifadelerle, soru veya cevap açılmaya çalışılmalıdır.
Sorunun cevabı içinde olmamalı; yani soru cevabı belli
etmemeli, telkin etmemeli; öğrencileri düşünmeye, bilgi ve
tecrübelerini yoklamaya sevketmelidir.
Soru; sorunun içeriği, kolaylığı ve zorluğu bakımından,
öğrencilerin zihinsel ve ruhsal gelişim seviyelerine uygun
olmalıdır. Öğrencinin seviyesinin altında veya üstünde sorular
sormamaya özen göstermelidir.
Soru-cevap yöntemi dersi mekanikleştirmemeli, öğrencileri
ezbere sürüklememelidir. Öte yandan soru-cevap yöntemi zaman
israfına yol açmamalı; dersi "kaynatacak", öğrencileri
kutuplaştıracak uygulamalardan kaçınmalıdır.
Soru, bir öğrenciye veya belli bir öğrenci grubuna değil, sınıfın
bütününe yöneltilmeli ve sınıfın tamamından cevap
beklenmelidir. Cevap verme safhasına mümkün olduğu kadar çok
öğrencinin katılması sağlanmalı, sınıftaki öğrencilerden mümkün
olduğu kadar çok sayıda cevap almak hedeflenmelidir.



Cevaplar aceleye getirilmemeli, öğrencilerin düşünüp
cevap hazırlaması için yeterli bir zaman (wait time)
bırakılmalıdır. Öğrenciler cevaba zorlanmamalı,
sıkıştırılmamalı, "manevî işkence" yapılmamalıdır. Aynı
zamanda "evet" veya "hayır" gibi kısa cevaplar isteyen
savcı sorgulamasından da kaçınmalıdır.
Soru veya cevaplar çok tekrarlanmamalıdır. Bu,
öğrencilerin ilgisini dağıtır.
Öğrenciler de soru sormaya isteklendirilmelidir. Soru
formüle etmenin, dersin anlaşılmasını kolaylaştırdığı,
derse olan ilgiyi arttırdığı unutulmamalıdır.
Soru kadar, verilecek cevabın da açık ve net olması
sağlanmalıdır. Tahminî cevaplar çıkaracak soru
sormamalıdır.


Slide 4

Soru sormak her türlü öğrenmenin başıdır. Kafasında
herhangi bir konu hakkında soru oluşturan kişi, artık
meselenin farkına varmış, onun çözüm yolunu aramaya
başlamış demektir. Ona, rasyonel ve bilimsel yolla soruya
cevap arama yolu öğretilirse, o problemi güzel bir
metodla çözebilecek demektir.
Soru, her zaman öğretimdeki temel iletişim araçlarından
biri olmuştur. Soru-cevap metodu, başka metodların
içinde ara sıra kullanılan soru-cevap tekniğinden ayrı;
dersi baştan sona soru-cevap tarzında işleme demektir

 En

doğruyu seçme soruları

Tamamlama soruları
Hatırlama soruları
Sentez yaptırma soruları
Analizci sorular
Sentezci sorular (karşılaştırma, karar
verme, sebep-sonuç gösterme v.s.)



Öğrencinin derse aktif olarak katılmasını sağlar. Bütün
eğitim tarihi boyunca sorunun zihni uyarıcı, tohumlayıcı,
mayalayıcı, doğurtucu gücünden yararlanılmıştır. Sorular
hem öğrencileri düşünmeye sevketmiş hem de öğretimi
disipline etmiştir.
Öğrenciyi güdüler, sosyalleştirir; ona öğrendiklerini
uygulama ve yorumlama imkânı verir.
Sınıf içinde hem öğretmenle hem tartışma arkadaşlarıyla
sağlıklı iletişim kurmayı sağlar. Soru, herkesin zihnindeki
değişik cevapların, fikir ve görüşlerin ortaya çıkmasını,
bunların demokratik bir biçimde ifade edilmesini;
buradan da kişilerin tahammül, hoşgörü ve çoksesliliğe
alışmalarını sağlar. Öğrenci, "başkalarının mantığı" ile de
düşünmeye alışır. Zaten demokratik bir ortam da,
çevredekilerin fikirlerini alarak, onları doğru
yorumlayarak karşılıklı işbirliği içinde olur.



Kişinin kendi kendini değerlendirmesini sağlar.
Öğrencinin hatırlama, yargılama, değerlendirme, karar verme ve
yaratıcı düşünmesini sağlar.
Öğrenci, kendisine de her an soru sorulabileceği veya söz
düşeceği ihtimali ile dersi veya tartışmayı dikkatle izleme
disiplinine alışır. Öğrencinin derse ilgisini arttırır.



Öğretmene, sınıf içindeki kişilerin bilgilerini, bir konuyu
kavrama, analiz, sentez, değerlendirme ve uygulama güçlerini
ölçme imkânı verir. Öğretmen, öğretmeye çalıştıklarının doğru
anlaşılıp anlaşılmadığını veya ne kadar öğrenildiğini ancak sorucevap yöntemi ile öğrenebilir. Bu şekilde dersin öğrenci
seviyesine uygun hale getirilmesinde de bu metoddan
faydalanılır.
Anlatılan konuların tekrar ve pekiştirmelerle daha iyi
öğrenilmesi sağlanmış olur. Konunun ana çizgilerinin
belirtilmesinde ve önemli yerlerinin vurgulanmasında önemli rol
oynar. Ezberlemeyi de bir parça engellemeye çalışır.
Soru-cevap yöntemi, her dersin öğretiminde kullanılabilir.
Ayrıca, diğer metodlarla yapılan her öğretim metodunun
mükemmel bir tamamlayıcısı olabilir.

Soru, bir konuyu bilen ve anlamış kişiler için bile,
sıkıcı bir şeydir. Dolayısıyla, hele sınav soruları
tarzında yapılan bir ders, öğrencilerin çoğunluğu
için sıkıcı olur. Eğer öğrenci "bilmiyorum"a alışırsa,
sınıfın geneli cevap vermezse veya cevaplamaya
(tartışmaya) katılım azalırsa, dersin kalitesi düşer.
Sınıftaki öğretim atmosferi bozulur.
Sorulara cevap veremeyen öğrencinin kendine
güveni azalır. Zamanla öğrenci bildiği konularda
bile konuşmamaya başlar. Dolayısıyla sınıfta derse
aktif katılanların sayısı düşer; ders de öğretmenin
bazı öğrencilerle oynadığı bir tiyatro, sınıfın geneli
de seyirci haline gelir.
Yukarıdakine bağlı olarak, eğer sınıftan sürekli
yanlış cevaplar gelir veya hiç cevap gelmezse,
öğretmenin de kendine güveni azalır.



Sorular iyi ifade edilemez ise, anlaşılmaz, kasıtlı ve
yönlendirici olursa öğrencinin serbest düşünmesi
engellenmiş olur.
Soru-cevap yönteminin en büyük sakıncalarından biri
de, konunun çok fazla dağıtılması, dersin
"kaynatılması" ve dolayısıyla programın
yetiştirilememesidir.
Soru-cevap yönteminin iyi kullanımı için neler
yapılmalıdır?
Soru, dilbilgisi kurallarına uygun olarak sorulmalıdır.
"Niçin", "neden", "nasıl", "kim", "ne zaman" gibi soru
ekleri ile başlamalı veya soru ekleri ile bitmelidir.
"Evet-hayır" sorularından kaçınmalıdır. Öğretmen soru
hazırlama ve sınıfta öğrencilerin önünde soru sorma
tekniklerini iyi bilmelidir.



Soru; kısa, açık, anlam bakımından doğru ve uyarıcı
olmalıdır. Her sorun veya fikir için ayrı ayrı soru
sorulmalı, birkaç konuyu kapsayan genel sorulardan
kaçınmalıdır. Belirsiz ve karışık cevaplar düşündüren
bir soru, sınıfta problem çıkartabilir.
Sorular dağınık olmamalı; dersin hedefine uygun,
tutarlı, konu ile uyumlu olmalıdır. "Merak
soruları"ndan kaçınmalıdır.
Soru; akla, mantığa, gerçeğe ve bilimsel esaslara
uygun olmalıdır.
Soru; emir veya telkin mahiyetinde olmamalıdır.
Soru, gerektiğinde öğrencilerin dikkatini dersin
önemli yerlerine çekmek, dersi dinleyenlerin derse
yönelmelerini sağlamak, dikkatsiz öğrencileri uyarmak
ve disiplin sağlamak amacıyla da kullanılabilir.



Öğretmen soru sorarken esnek olmalı, öğrencileri rahatlatmalı;
soru veya cevap anlaşılmadığı zaman, aynı söyleyiş kalıbıyla değil
yeni ifadelerle, soru veya cevap açılmaya çalışılmalıdır.
Sorunun cevabı içinde olmamalı; yani soru cevabı belli
etmemeli, telkin etmemeli; öğrencileri düşünmeye, bilgi ve
tecrübelerini yoklamaya sevketmelidir.
Soru; sorunun içeriği, kolaylığı ve zorluğu bakımından,
öğrencilerin zihinsel ve ruhsal gelişim seviyelerine uygun
olmalıdır. Öğrencinin seviyesinin altında veya üstünde sorular
sormamaya özen göstermelidir.
Soru-cevap yöntemi dersi mekanikleştirmemeli, öğrencileri
ezbere sürüklememelidir. Öte yandan soru-cevap yöntemi zaman
israfına yol açmamalı; dersi "kaynatacak", öğrencileri
kutuplaştıracak uygulamalardan kaçınmalıdır.
Soru, bir öğrenciye veya belli bir öğrenci grubuna değil, sınıfın
bütününe yöneltilmeli ve sınıfın tamamından cevap
beklenmelidir. Cevap verme safhasına mümkün olduğu kadar çok
öğrencinin katılması sağlanmalı, sınıftaki öğrencilerden mümkün
olduğu kadar çok sayıda cevap almak hedeflenmelidir.



Cevaplar aceleye getirilmemeli, öğrencilerin düşünüp
cevap hazırlaması için yeterli bir zaman (wait time)
bırakılmalıdır. Öğrenciler cevaba zorlanmamalı,
sıkıştırılmamalı, "manevî işkence" yapılmamalıdır. Aynı
zamanda "evet" veya "hayır" gibi kısa cevaplar isteyen
savcı sorgulamasından da kaçınmalıdır.
Soru veya cevaplar çok tekrarlanmamalıdır. Bu,
öğrencilerin ilgisini dağıtır.
Öğrenciler de soru sormaya isteklendirilmelidir. Soru
formüle etmenin, dersin anlaşılmasını kolaylaştırdığı,
derse olan ilgiyi arttırdığı unutulmamalıdır.
Soru kadar, verilecek cevabın da açık ve net olması
sağlanmalıdır. Tahminî cevaplar çıkaracak soru
sormamalıdır.


Slide 5

Soru sormak her türlü öğrenmenin başıdır. Kafasında
herhangi bir konu hakkında soru oluşturan kişi, artık
meselenin farkına varmış, onun çözüm yolunu aramaya
başlamış demektir. Ona, rasyonel ve bilimsel yolla soruya
cevap arama yolu öğretilirse, o problemi güzel bir
metodla çözebilecek demektir.
Soru, her zaman öğretimdeki temel iletişim araçlarından
biri olmuştur. Soru-cevap metodu, başka metodların
içinde ara sıra kullanılan soru-cevap tekniğinden ayrı;
dersi baştan sona soru-cevap tarzında işleme demektir

 En

doğruyu seçme soruları

Tamamlama soruları
Hatırlama soruları
Sentez yaptırma soruları
Analizci sorular
Sentezci sorular (karşılaştırma, karar
verme, sebep-sonuç gösterme v.s.)



Öğrencinin derse aktif olarak katılmasını sağlar. Bütün
eğitim tarihi boyunca sorunun zihni uyarıcı, tohumlayıcı,
mayalayıcı, doğurtucu gücünden yararlanılmıştır. Sorular
hem öğrencileri düşünmeye sevketmiş hem de öğretimi
disipline etmiştir.
Öğrenciyi güdüler, sosyalleştirir; ona öğrendiklerini
uygulama ve yorumlama imkânı verir.
Sınıf içinde hem öğretmenle hem tartışma arkadaşlarıyla
sağlıklı iletişim kurmayı sağlar. Soru, herkesin zihnindeki
değişik cevapların, fikir ve görüşlerin ortaya çıkmasını,
bunların demokratik bir biçimde ifade edilmesini;
buradan da kişilerin tahammül, hoşgörü ve çoksesliliğe
alışmalarını sağlar. Öğrenci, "başkalarının mantığı" ile de
düşünmeye alışır. Zaten demokratik bir ortam da,
çevredekilerin fikirlerini alarak, onları doğru
yorumlayarak karşılıklı işbirliği içinde olur.



Kişinin kendi kendini değerlendirmesini sağlar.
Öğrencinin hatırlama, yargılama, değerlendirme, karar verme ve
yaratıcı düşünmesini sağlar.
Öğrenci, kendisine de her an soru sorulabileceği veya söz
düşeceği ihtimali ile dersi veya tartışmayı dikkatle izleme
disiplinine alışır. Öğrencinin derse ilgisini arttırır.



Öğretmene, sınıf içindeki kişilerin bilgilerini, bir konuyu
kavrama, analiz, sentez, değerlendirme ve uygulama güçlerini
ölçme imkânı verir. Öğretmen, öğretmeye çalıştıklarının doğru
anlaşılıp anlaşılmadığını veya ne kadar öğrenildiğini ancak sorucevap yöntemi ile öğrenebilir. Bu şekilde dersin öğrenci
seviyesine uygun hale getirilmesinde de bu metoddan
faydalanılır.
Anlatılan konuların tekrar ve pekiştirmelerle daha iyi
öğrenilmesi sağlanmış olur. Konunun ana çizgilerinin
belirtilmesinde ve önemli yerlerinin vurgulanmasında önemli rol
oynar. Ezberlemeyi de bir parça engellemeye çalışır.
Soru-cevap yöntemi, her dersin öğretiminde kullanılabilir.
Ayrıca, diğer metodlarla yapılan her öğretim metodunun
mükemmel bir tamamlayıcısı olabilir.

Soru, bir konuyu bilen ve anlamış kişiler için bile,
sıkıcı bir şeydir. Dolayısıyla, hele sınav soruları
tarzında yapılan bir ders, öğrencilerin çoğunluğu
için sıkıcı olur. Eğer öğrenci "bilmiyorum"a alışırsa,
sınıfın geneli cevap vermezse veya cevaplamaya
(tartışmaya) katılım azalırsa, dersin kalitesi düşer.
Sınıftaki öğretim atmosferi bozulur.
Sorulara cevap veremeyen öğrencinin kendine
güveni azalır. Zamanla öğrenci bildiği konularda
bile konuşmamaya başlar. Dolayısıyla sınıfta derse
aktif katılanların sayısı düşer; ders de öğretmenin
bazı öğrencilerle oynadığı bir tiyatro, sınıfın geneli
de seyirci haline gelir.
Yukarıdakine bağlı olarak, eğer sınıftan sürekli
yanlış cevaplar gelir veya hiç cevap gelmezse,
öğretmenin de kendine güveni azalır.



Sorular iyi ifade edilemez ise, anlaşılmaz, kasıtlı ve
yönlendirici olursa öğrencinin serbest düşünmesi
engellenmiş olur.
Soru-cevap yönteminin en büyük sakıncalarından biri
de, konunun çok fazla dağıtılması, dersin
"kaynatılması" ve dolayısıyla programın
yetiştirilememesidir.
Soru-cevap yönteminin iyi kullanımı için neler
yapılmalıdır?
Soru, dilbilgisi kurallarına uygun olarak sorulmalıdır.
"Niçin", "neden", "nasıl", "kim", "ne zaman" gibi soru
ekleri ile başlamalı veya soru ekleri ile bitmelidir.
"Evet-hayır" sorularından kaçınmalıdır. Öğretmen soru
hazırlama ve sınıfta öğrencilerin önünde soru sorma
tekniklerini iyi bilmelidir.



Soru; kısa, açık, anlam bakımından doğru ve uyarıcı
olmalıdır. Her sorun veya fikir için ayrı ayrı soru
sorulmalı, birkaç konuyu kapsayan genel sorulardan
kaçınmalıdır. Belirsiz ve karışık cevaplar düşündüren
bir soru, sınıfta problem çıkartabilir.
Sorular dağınık olmamalı; dersin hedefine uygun,
tutarlı, konu ile uyumlu olmalıdır. "Merak
soruları"ndan kaçınmalıdır.
Soru; akla, mantığa, gerçeğe ve bilimsel esaslara
uygun olmalıdır.
Soru; emir veya telkin mahiyetinde olmamalıdır.
Soru, gerektiğinde öğrencilerin dikkatini dersin
önemli yerlerine çekmek, dersi dinleyenlerin derse
yönelmelerini sağlamak, dikkatsiz öğrencileri uyarmak
ve disiplin sağlamak amacıyla da kullanılabilir.



Öğretmen soru sorarken esnek olmalı, öğrencileri rahatlatmalı;
soru veya cevap anlaşılmadığı zaman, aynı söyleyiş kalıbıyla değil
yeni ifadelerle, soru veya cevap açılmaya çalışılmalıdır.
Sorunun cevabı içinde olmamalı; yani soru cevabı belli
etmemeli, telkin etmemeli; öğrencileri düşünmeye, bilgi ve
tecrübelerini yoklamaya sevketmelidir.
Soru; sorunun içeriği, kolaylığı ve zorluğu bakımından,
öğrencilerin zihinsel ve ruhsal gelişim seviyelerine uygun
olmalıdır. Öğrencinin seviyesinin altında veya üstünde sorular
sormamaya özen göstermelidir.
Soru-cevap yöntemi dersi mekanikleştirmemeli, öğrencileri
ezbere sürüklememelidir. Öte yandan soru-cevap yöntemi zaman
israfına yol açmamalı; dersi "kaynatacak", öğrencileri
kutuplaştıracak uygulamalardan kaçınmalıdır.
Soru, bir öğrenciye veya belli bir öğrenci grubuna değil, sınıfın
bütününe yöneltilmeli ve sınıfın tamamından cevap
beklenmelidir. Cevap verme safhasına mümkün olduğu kadar çok
öğrencinin katılması sağlanmalı, sınıftaki öğrencilerden mümkün
olduğu kadar çok sayıda cevap almak hedeflenmelidir.



Cevaplar aceleye getirilmemeli, öğrencilerin düşünüp
cevap hazırlaması için yeterli bir zaman (wait time)
bırakılmalıdır. Öğrenciler cevaba zorlanmamalı,
sıkıştırılmamalı, "manevî işkence" yapılmamalıdır. Aynı
zamanda "evet" veya "hayır" gibi kısa cevaplar isteyen
savcı sorgulamasından da kaçınmalıdır.
Soru veya cevaplar çok tekrarlanmamalıdır. Bu,
öğrencilerin ilgisini dağıtır.
Öğrenciler de soru sormaya isteklendirilmelidir. Soru
formüle etmenin, dersin anlaşılmasını kolaylaştırdığı,
derse olan ilgiyi arttırdığı unutulmamalıdır.
Soru kadar, verilecek cevabın da açık ve net olması
sağlanmalıdır. Tahminî cevaplar çıkaracak soru
sormamalıdır.


Slide 6

Soru sormak her türlü öğrenmenin başıdır. Kafasında
herhangi bir konu hakkında soru oluşturan kişi, artık
meselenin farkına varmış, onun çözüm yolunu aramaya
başlamış demektir. Ona, rasyonel ve bilimsel yolla soruya
cevap arama yolu öğretilirse, o problemi güzel bir
metodla çözebilecek demektir.
Soru, her zaman öğretimdeki temel iletişim araçlarından
biri olmuştur. Soru-cevap metodu, başka metodların
içinde ara sıra kullanılan soru-cevap tekniğinden ayrı;
dersi baştan sona soru-cevap tarzında işleme demektir

 En

doğruyu seçme soruları

Tamamlama soruları
Hatırlama soruları
Sentez yaptırma soruları
Analizci sorular
Sentezci sorular (karşılaştırma, karar
verme, sebep-sonuç gösterme v.s.)



Öğrencinin derse aktif olarak katılmasını sağlar. Bütün
eğitim tarihi boyunca sorunun zihni uyarıcı, tohumlayıcı,
mayalayıcı, doğurtucu gücünden yararlanılmıştır. Sorular
hem öğrencileri düşünmeye sevketmiş hem de öğretimi
disipline etmiştir.
Öğrenciyi güdüler, sosyalleştirir; ona öğrendiklerini
uygulama ve yorumlama imkânı verir.
Sınıf içinde hem öğretmenle hem tartışma arkadaşlarıyla
sağlıklı iletişim kurmayı sağlar. Soru, herkesin zihnindeki
değişik cevapların, fikir ve görüşlerin ortaya çıkmasını,
bunların demokratik bir biçimde ifade edilmesini;
buradan da kişilerin tahammül, hoşgörü ve çoksesliliğe
alışmalarını sağlar. Öğrenci, "başkalarının mantığı" ile de
düşünmeye alışır. Zaten demokratik bir ortam da,
çevredekilerin fikirlerini alarak, onları doğru
yorumlayarak karşılıklı işbirliği içinde olur.



Kişinin kendi kendini değerlendirmesini sağlar.
Öğrencinin hatırlama, yargılama, değerlendirme, karar verme ve
yaratıcı düşünmesini sağlar.
Öğrenci, kendisine de her an soru sorulabileceği veya söz
düşeceği ihtimali ile dersi veya tartışmayı dikkatle izleme
disiplinine alışır. Öğrencinin derse ilgisini arttırır.



Öğretmene, sınıf içindeki kişilerin bilgilerini, bir konuyu
kavrama, analiz, sentez, değerlendirme ve uygulama güçlerini
ölçme imkânı verir. Öğretmen, öğretmeye çalıştıklarının doğru
anlaşılıp anlaşılmadığını veya ne kadar öğrenildiğini ancak sorucevap yöntemi ile öğrenebilir. Bu şekilde dersin öğrenci
seviyesine uygun hale getirilmesinde de bu metoddan
faydalanılır.
Anlatılan konuların tekrar ve pekiştirmelerle daha iyi
öğrenilmesi sağlanmış olur. Konunun ana çizgilerinin
belirtilmesinde ve önemli yerlerinin vurgulanmasında önemli rol
oynar. Ezberlemeyi de bir parça engellemeye çalışır.
Soru-cevap yöntemi, her dersin öğretiminde kullanılabilir.
Ayrıca, diğer metodlarla yapılan her öğretim metodunun
mükemmel bir tamamlayıcısı olabilir.

Soru, bir konuyu bilen ve anlamış kişiler için bile,
sıkıcı bir şeydir. Dolayısıyla, hele sınav soruları
tarzında yapılan bir ders, öğrencilerin çoğunluğu
için sıkıcı olur. Eğer öğrenci "bilmiyorum"a alışırsa,
sınıfın geneli cevap vermezse veya cevaplamaya
(tartışmaya) katılım azalırsa, dersin kalitesi düşer.
Sınıftaki öğretim atmosferi bozulur.
Sorulara cevap veremeyen öğrencinin kendine
güveni azalır. Zamanla öğrenci bildiği konularda
bile konuşmamaya başlar. Dolayısıyla sınıfta derse
aktif katılanların sayısı düşer; ders de öğretmenin
bazı öğrencilerle oynadığı bir tiyatro, sınıfın geneli
de seyirci haline gelir.
Yukarıdakine bağlı olarak, eğer sınıftan sürekli
yanlış cevaplar gelir veya hiç cevap gelmezse,
öğretmenin de kendine güveni azalır.



Sorular iyi ifade edilemez ise, anlaşılmaz, kasıtlı ve
yönlendirici olursa öğrencinin serbest düşünmesi
engellenmiş olur.
Soru-cevap yönteminin en büyük sakıncalarından biri
de, konunun çok fazla dağıtılması, dersin
"kaynatılması" ve dolayısıyla programın
yetiştirilememesidir.
Soru-cevap yönteminin iyi kullanımı için neler
yapılmalıdır?
Soru, dilbilgisi kurallarına uygun olarak sorulmalıdır.
"Niçin", "neden", "nasıl", "kim", "ne zaman" gibi soru
ekleri ile başlamalı veya soru ekleri ile bitmelidir.
"Evet-hayır" sorularından kaçınmalıdır. Öğretmen soru
hazırlama ve sınıfta öğrencilerin önünde soru sorma
tekniklerini iyi bilmelidir.



Soru; kısa, açık, anlam bakımından doğru ve uyarıcı
olmalıdır. Her sorun veya fikir için ayrı ayrı soru
sorulmalı, birkaç konuyu kapsayan genel sorulardan
kaçınmalıdır. Belirsiz ve karışık cevaplar düşündüren
bir soru, sınıfta problem çıkartabilir.
Sorular dağınık olmamalı; dersin hedefine uygun,
tutarlı, konu ile uyumlu olmalıdır. "Merak
soruları"ndan kaçınmalıdır.
Soru; akla, mantığa, gerçeğe ve bilimsel esaslara
uygun olmalıdır.
Soru; emir veya telkin mahiyetinde olmamalıdır.
Soru, gerektiğinde öğrencilerin dikkatini dersin
önemli yerlerine çekmek, dersi dinleyenlerin derse
yönelmelerini sağlamak, dikkatsiz öğrencileri uyarmak
ve disiplin sağlamak amacıyla da kullanılabilir.



Öğretmen soru sorarken esnek olmalı, öğrencileri rahatlatmalı;
soru veya cevap anlaşılmadığı zaman, aynı söyleyiş kalıbıyla değil
yeni ifadelerle, soru veya cevap açılmaya çalışılmalıdır.
Sorunun cevabı içinde olmamalı; yani soru cevabı belli
etmemeli, telkin etmemeli; öğrencileri düşünmeye, bilgi ve
tecrübelerini yoklamaya sevketmelidir.
Soru; sorunun içeriği, kolaylığı ve zorluğu bakımından,
öğrencilerin zihinsel ve ruhsal gelişim seviyelerine uygun
olmalıdır. Öğrencinin seviyesinin altında veya üstünde sorular
sormamaya özen göstermelidir.
Soru-cevap yöntemi dersi mekanikleştirmemeli, öğrencileri
ezbere sürüklememelidir. Öte yandan soru-cevap yöntemi zaman
israfına yol açmamalı; dersi "kaynatacak", öğrencileri
kutuplaştıracak uygulamalardan kaçınmalıdır.
Soru, bir öğrenciye veya belli bir öğrenci grubuna değil, sınıfın
bütününe yöneltilmeli ve sınıfın tamamından cevap
beklenmelidir. Cevap verme safhasına mümkün olduğu kadar çok
öğrencinin katılması sağlanmalı, sınıftaki öğrencilerden mümkün
olduğu kadar çok sayıda cevap almak hedeflenmelidir.



Cevaplar aceleye getirilmemeli, öğrencilerin düşünüp
cevap hazırlaması için yeterli bir zaman (wait time)
bırakılmalıdır. Öğrenciler cevaba zorlanmamalı,
sıkıştırılmamalı, "manevî işkence" yapılmamalıdır. Aynı
zamanda "evet" veya "hayır" gibi kısa cevaplar isteyen
savcı sorgulamasından da kaçınmalıdır.
Soru veya cevaplar çok tekrarlanmamalıdır. Bu,
öğrencilerin ilgisini dağıtır.
Öğrenciler de soru sormaya isteklendirilmelidir. Soru
formüle etmenin, dersin anlaşılmasını kolaylaştırdığı,
derse olan ilgiyi arttırdığı unutulmamalıdır.
Soru kadar, verilecek cevabın da açık ve net olması
sağlanmalıdır. Tahminî cevaplar çıkaracak soru
sormamalıdır.


Slide 7

Soru sormak her türlü öğrenmenin başıdır. Kafasında
herhangi bir konu hakkında soru oluşturan kişi, artık
meselenin farkına varmış, onun çözüm yolunu aramaya
başlamış demektir. Ona, rasyonel ve bilimsel yolla soruya
cevap arama yolu öğretilirse, o problemi güzel bir
metodla çözebilecek demektir.
Soru, her zaman öğretimdeki temel iletişim araçlarından
biri olmuştur. Soru-cevap metodu, başka metodların
içinde ara sıra kullanılan soru-cevap tekniğinden ayrı;
dersi baştan sona soru-cevap tarzında işleme demektir

 En

doğruyu seçme soruları

Tamamlama soruları
Hatırlama soruları
Sentez yaptırma soruları
Analizci sorular
Sentezci sorular (karşılaştırma, karar
verme, sebep-sonuç gösterme v.s.)



Öğrencinin derse aktif olarak katılmasını sağlar. Bütün
eğitim tarihi boyunca sorunun zihni uyarıcı, tohumlayıcı,
mayalayıcı, doğurtucu gücünden yararlanılmıştır. Sorular
hem öğrencileri düşünmeye sevketmiş hem de öğretimi
disipline etmiştir.
Öğrenciyi güdüler, sosyalleştirir; ona öğrendiklerini
uygulama ve yorumlama imkânı verir.
Sınıf içinde hem öğretmenle hem tartışma arkadaşlarıyla
sağlıklı iletişim kurmayı sağlar. Soru, herkesin zihnindeki
değişik cevapların, fikir ve görüşlerin ortaya çıkmasını,
bunların demokratik bir biçimde ifade edilmesini;
buradan da kişilerin tahammül, hoşgörü ve çoksesliliğe
alışmalarını sağlar. Öğrenci, "başkalarının mantığı" ile de
düşünmeye alışır. Zaten demokratik bir ortam da,
çevredekilerin fikirlerini alarak, onları doğru
yorumlayarak karşılıklı işbirliği içinde olur.



Kişinin kendi kendini değerlendirmesini sağlar.
Öğrencinin hatırlama, yargılama, değerlendirme, karar verme ve
yaratıcı düşünmesini sağlar.
Öğrenci, kendisine de her an soru sorulabileceği veya söz
düşeceği ihtimali ile dersi veya tartışmayı dikkatle izleme
disiplinine alışır. Öğrencinin derse ilgisini arttırır.



Öğretmene, sınıf içindeki kişilerin bilgilerini, bir konuyu
kavrama, analiz, sentez, değerlendirme ve uygulama güçlerini
ölçme imkânı verir. Öğretmen, öğretmeye çalıştıklarının doğru
anlaşılıp anlaşılmadığını veya ne kadar öğrenildiğini ancak sorucevap yöntemi ile öğrenebilir. Bu şekilde dersin öğrenci
seviyesine uygun hale getirilmesinde de bu metoddan
faydalanılır.
Anlatılan konuların tekrar ve pekiştirmelerle daha iyi
öğrenilmesi sağlanmış olur. Konunun ana çizgilerinin
belirtilmesinde ve önemli yerlerinin vurgulanmasında önemli rol
oynar. Ezberlemeyi de bir parça engellemeye çalışır.
Soru-cevap yöntemi, her dersin öğretiminde kullanılabilir.
Ayrıca, diğer metodlarla yapılan her öğretim metodunun
mükemmel bir tamamlayıcısı olabilir.

Soru, bir konuyu bilen ve anlamış kişiler için bile,
sıkıcı bir şeydir. Dolayısıyla, hele sınav soruları
tarzında yapılan bir ders, öğrencilerin çoğunluğu
için sıkıcı olur. Eğer öğrenci "bilmiyorum"a alışırsa,
sınıfın geneli cevap vermezse veya cevaplamaya
(tartışmaya) katılım azalırsa, dersin kalitesi düşer.
Sınıftaki öğretim atmosferi bozulur.
Sorulara cevap veremeyen öğrencinin kendine
güveni azalır. Zamanla öğrenci bildiği konularda
bile konuşmamaya başlar. Dolayısıyla sınıfta derse
aktif katılanların sayısı düşer; ders de öğretmenin
bazı öğrencilerle oynadığı bir tiyatro, sınıfın geneli
de seyirci haline gelir.
Yukarıdakine bağlı olarak, eğer sınıftan sürekli
yanlış cevaplar gelir veya hiç cevap gelmezse,
öğretmenin de kendine güveni azalır.



Sorular iyi ifade edilemez ise, anlaşılmaz, kasıtlı ve
yönlendirici olursa öğrencinin serbest düşünmesi
engellenmiş olur.
Soru-cevap yönteminin en büyük sakıncalarından biri
de, konunun çok fazla dağıtılması, dersin
"kaynatılması" ve dolayısıyla programın
yetiştirilememesidir.
Soru-cevap yönteminin iyi kullanımı için neler
yapılmalıdır?
Soru, dilbilgisi kurallarına uygun olarak sorulmalıdır.
"Niçin", "neden", "nasıl", "kim", "ne zaman" gibi soru
ekleri ile başlamalı veya soru ekleri ile bitmelidir.
"Evet-hayır" sorularından kaçınmalıdır. Öğretmen soru
hazırlama ve sınıfta öğrencilerin önünde soru sorma
tekniklerini iyi bilmelidir.



Soru; kısa, açık, anlam bakımından doğru ve uyarıcı
olmalıdır. Her sorun veya fikir için ayrı ayrı soru
sorulmalı, birkaç konuyu kapsayan genel sorulardan
kaçınmalıdır. Belirsiz ve karışık cevaplar düşündüren
bir soru, sınıfta problem çıkartabilir.
Sorular dağınık olmamalı; dersin hedefine uygun,
tutarlı, konu ile uyumlu olmalıdır. "Merak
soruları"ndan kaçınmalıdır.
Soru; akla, mantığa, gerçeğe ve bilimsel esaslara
uygun olmalıdır.
Soru; emir veya telkin mahiyetinde olmamalıdır.
Soru, gerektiğinde öğrencilerin dikkatini dersin
önemli yerlerine çekmek, dersi dinleyenlerin derse
yönelmelerini sağlamak, dikkatsiz öğrencileri uyarmak
ve disiplin sağlamak amacıyla da kullanılabilir.



Öğretmen soru sorarken esnek olmalı, öğrencileri rahatlatmalı;
soru veya cevap anlaşılmadığı zaman, aynı söyleyiş kalıbıyla değil
yeni ifadelerle, soru veya cevap açılmaya çalışılmalıdır.
Sorunun cevabı içinde olmamalı; yani soru cevabı belli
etmemeli, telkin etmemeli; öğrencileri düşünmeye, bilgi ve
tecrübelerini yoklamaya sevketmelidir.
Soru; sorunun içeriği, kolaylığı ve zorluğu bakımından,
öğrencilerin zihinsel ve ruhsal gelişim seviyelerine uygun
olmalıdır. Öğrencinin seviyesinin altında veya üstünde sorular
sormamaya özen göstermelidir.
Soru-cevap yöntemi dersi mekanikleştirmemeli, öğrencileri
ezbere sürüklememelidir. Öte yandan soru-cevap yöntemi zaman
israfına yol açmamalı; dersi "kaynatacak", öğrencileri
kutuplaştıracak uygulamalardan kaçınmalıdır.
Soru, bir öğrenciye veya belli bir öğrenci grubuna değil, sınıfın
bütününe yöneltilmeli ve sınıfın tamamından cevap
beklenmelidir. Cevap verme safhasına mümkün olduğu kadar çok
öğrencinin katılması sağlanmalı, sınıftaki öğrencilerden mümkün
olduğu kadar çok sayıda cevap almak hedeflenmelidir.



Cevaplar aceleye getirilmemeli, öğrencilerin düşünüp
cevap hazırlaması için yeterli bir zaman (wait time)
bırakılmalıdır. Öğrenciler cevaba zorlanmamalı,
sıkıştırılmamalı, "manevî işkence" yapılmamalıdır. Aynı
zamanda "evet" veya "hayır" gibi kısa cevaplar isteyen
savcı sorgulamasından da kaçınmalıdır.
Soru veya cevaplar çok tekrarlanmamalıdır. Bu,
öğrencilerin ilgisini dağıtır.
Öğrenciler de soru sormaya isteklendirilmelidir. Soru
formüle etmenin, dersin anlaşılmasını kolaylaştırdığı,
derse olan ilgiyi arttırdığı unutulmamalıdır.
Soru kadar, verilecek cevabın da açık ve net olması
sağlanmalıdır. Tahminî cevaplar çıkaracak soru
sormamalıdır.


Slide 8

Soru sormak her türlü öğrenmenin başıdır. Kafasında
herhangi bir konu hakkında soru oluşturan kişi, artık
meselenin farkına varmış, onun çözüm yolunu aramaya
başlamış demektir. Ona, rasyonel ve bilimsel yolla soruya
cevap arama yolu öğretilirse, o problemi güzel bir
metodla çözebilecek demektir.
Soru, her zaman öğretimdeki temel iletişim araçlarından
biri olmuştur. Soru-cevap metodu, başka metodların
içinde ara sıra kullanılan soru-cevap tekniğinden ayrı;
dersi baştan sona soru-cevap tarzında işleme demektir

 En

doğruyu seçme soruları

Tamamlama soruları
Hatırlama soruları
Sentez yaptırma soruları
Analizci sorular
Sentezci sorular (karşılaştırma, karar
verme, sebep-sonuç gösterme v.s.)



Öğrencinin derse aktif olarak katılmasını sağlar. Bütün
eğitim tarihi boyunca sorunun zihni uyarıcı, tohumlayıcı,
mayalayıcı, doğurtucu gücünden yararlanılmıştır. Sorular
hem öğrencileri düşünmeye sevketmiş hem de öğretimi
disipline etmiştir.
Öğrenciyi güdüler, sosyalleştirir; ona öğrendiklerini
uygulama ve yorumlama imkânı verir.
Sınıf içinde hem öğretmenle hem tartışma arkadaşlarıyla
sağlıklı iletişim kurmayı sağlar. Soru, herkesin zihnindeki
değişik cevapların, fikir ve görüşlerin ortaya çıkmasını,
bunların demokratik bir biçimde ifade edilmesini;
buradan da kişilerin tahammül, hoşgörü ve çoksesliliğe
alışmalarını sağlar. Öğrenci, "başkalarının mantığı" ile de
düşünmeye alışır. Zaten demokratik bir ortam da,
çevredekilerin fikirlerini alarak, onları doğru
yorumlayarak karşılıklı işbirliği içinde olur.



Kişinin kendi kendini değerlendirmesini sağlar.
Öğrencinin hatırlama, yargılama, değerlendirme, karar verme ve
yaratıcı düşünmesini sağlar.
Öğrenci, kendisine de her an soru sorulabileceği veya söz
düşeceği ihtimali ile dersi veya tartışmayı dikkatle izleme
disiplinine alışır. Öğrencinin derse ilgisini arttırır.



Öğretmene, sınıf içindeki kişilerin bilgilerini, bir konuyu
kavrama, analiz, sentez, değerlendirme ve uygulama güçlerini
ölçme imkânı verir. Öğretmen, öğretmeye çalıştıklarının doğru
anlaşılıp anlaşılmadığını veya ne kadar öğrenildiğini ancak sorucevap yöntemi ile öğrenebilir. Bu şekilde dersin öğrenci
seviyesine uygun hale getirilmesinde de bu metoddan
faydalanılır.
Anlatılan konuların tekrar ve pekiştirmelerle daha iyi
öğrenilmesi sağlanmış olur. Konunun ana çizgilerinin
belirtilmesinde ve önemli yerlerinin vurgulanmasında önemli rol
oynar. Ezberlemeyi de bir parça engellemeye çalışır.
Soru-cevap yöntemi, her dersin öğretiminde kullanılabilir.
Ayrıca, diğer metodlarla yapılan her öğretim metodunun
mükemmel bir tamamlayıcısı olabilir.

Soru, bir konuyu bilen ve anlamış kişiler için bile,
sıkıcı bir şeydir. Dolayısıyla, hele sınav soruları
tarzında yapılan bir ders, öğrencilerin çoğunluğu
için sıkıcı olur. Eğer öğrenci "bilmiyorum"a alışırsa,
sınıfın geneli cevap vermezse veya cevaplamaya
(tartışmaya) katılım azalırsa, dersin kalitesi düşer.
Sınıftaki öğretim atmosferi bozulur.
Sorulara cevap veremeyen öğrencinin kendine
güveni azalır. Zamanla öğrenci bildiği konularda
bile konuşmamaya başlar. Dolayısıyla sınıfta derse
aktif katılanların sayısı düşer; ders de öğretmenin
bazı öğrencilerle oynadığı bir tiyatro, sınıfın geneli
de seyirci haline gelir.
Yukarıdakine bağlı olarak, eğer sınıftan sürekli
yanlış cevaplar gelir veya hiç cevap gelmezse,
öğretmenin de kendine güveni azalır.



Sorular iyi ifade edilemez ise, anlaşılmaz, kasıtlı ve
yönlendirici olursa öğrencinin serbest düşünmesi
engellenmiş olur.
Soru-cevap yönteminin en büyük sakıncalarından biri
de, konunun çok fazla dağıtılması, dersin
"kaynatılması" ve dolayısıyla programın
yetiştirilememesidir.
Soru-cevap yönteminin iyi kullanımı için neler
yapılmalıdır?
Soru, dilbilgisi kurallarına uygun olarak sorulmalıdır.
"Niçin", "neden", "nasıl", "kim", "ne zaman" gibi soru
ekleri ile başlamalı veya soru ekleri ile bitmelidir.
"Evet-hayır" sorularından kaçınmalıdır. Öğretmen soru
hazırlama ve sınıfta öğrencilerin önünde soru sorma
tekniklerini iyi bilmelidir.



Soru; kısa, açık, anlam bakımından doğru ve uyarıcı
olmalıdır. Her sorun veya fikir için ayrı ayrı soru
sorulmalı, birkaç konuyu kapsayan genel sorulardan
kaçınmalıdır. Belirsiz ve karışık cevaplar düşündüren
bir soru, sınıfta problem çıkartabilir.
Sorular dağınık olmamalı; dersin hedefine uygun,
tutarlı, konu ile uyumlu olmalıdır. "Merak
soruları"ndan kaçınmalıdır.
Soru; akla, mantığa, gerçeğe ve bilimsel esaslara
uygun olmalıdır.
Soru; emir veya telkin mahiyetinde olmamalıdır.
Soru, gerektiğinde öğrencilerin dikkatini dersin
önemli yerlerine çekmek, dersi dinleyenlerin derse
yönelmelerini sağlamak, dikkatsiz öğrencileri uyarmak
ve disiplin sağlamak amacıyla da kullanılabilir.



Öğretmen soru sorarken esnek olmalı, öğrencileri rahatlatmalı;
soru veya cevap anlaşılmadığı zaman, aynı söyleyiş kalıbıyla değil
yeni ifadelerle, soru veya cevap açılmaya çalışılmalıdır.
Sorunun cevabı içinde olmamalı; yani soru cevabı belli
etmemeli, telkin etmemeli; öğrencileri düşünmeye, bilgi ve
tecrübelerini yoklamaya sevketmelidir.
Soru; sorunun içeriği, kolaylığı ve zorluğu bakımından,
öğrencilerin zihinsel ve ruhsal gelişim seviyelerine uygun
olmalıdır. Öğrencinin seviyesinin altında veya üstünde sorular
sormamaya özen göstermelidir.
Soru-cevap yöntemi dersi mekanikleştirmemeli, öğrencileri
ezbere sürüklememelidir. Öte yandan soru-cevap yöntemi zaman
israfına yol açmamalı; dersi "kaynatacak", öğrencileri
kutuplaştıracak uygulamalardan kaçınmalıdır.
Soru, bir öğrenciye veya belli bir öğrenci grubuna değil, sınıfın
bütününe yöneltilmeli ve sınıfın tamamından cevap
beklenmelidir. Cevap verme safhasına mümkün olduğu kadar çok
öğrencinin katılması sağlanmalı, sınıftaki öğrencilerden mümkün
olduğu kadar çok sayıda cevap almak hedeflenmelidir.



Cevaplar aceleye getirilmemeli, öğrencilerin düşünüp
cevap hazırlaması için yeterli bir zaman (wait time)
bırakılmalıdır. Öğrenciler cevaba zorlanmamalı,
sıkıştırılmamalı, "manevî işkence" yapılmamalıdır. Aynı
zamanda "evet" veya "hayır" gibi kısa cevaplar isteyen
savcı sorgulamasından da kaçınmalıdır.
Soru veya cevaplar çok tekrarlanmamalıdır. Bu,
öğrencilerin ilgisini dağıtır.
Öğrenciler de soru sormaya isteklendirilmelidir. Soru
formüle etmenin, dersin anlaşılmasını kolaylaştırdığı,
derse olan ilgiyi arttırdığı unutulmamalıdır.
Soru kadar, verilecek cevabın da açık ve net olması
sağlanmalıdır. Tahminî cevaplar çıkaracak soru
sormamalıdır.


Slide 9

Soru sormak her türlü öğrenmenin başıdır. Kafasında
herhangi bir konu hakkında soru oluşturan kişi, artık
meselenin farkına varmış, onun çözüm yolunu aramaya
başlamış demektir. Ona, rasyonel ve bilimsel yolla soruya
cevap arama yolu öğretilirse, o problemi güzel bir
metodla çözebilecek demektir.
Soru, her zaman öğretimdeki temel iletişim araçlarından
biri olmuştur. Soru-cevap metodu, başka metodların
içinde ara sıra kullanılan soru-cevap tekniğinden ayrı;
dersi baştan sona soru-cevap tarzında işleme demektir

 En

doğruyu seçme soruları

Tamamlama soruları
Hatırlama soruları
Sentez yaptırma soruları
Analizci sorular
Sentezci sorular (karşılaştırma, karar
verme, sebep-sonuç gösterme v.s.)



Öğrencinin derse aktif olarak katılmasını sağlar. Bütün
eğitim tarihi boyunca sorunun zihni uyarıcı, tohumlayıcı,
mayalayıcı, doğurtucu gücünden yararlanılmıştır. Sorular
hem öğrencileri düşünmeye sevketmiş hem de öğretimi
disipline etmiştir.
Öğrenciyi güdüler, sosyalleştirir; ona öğrendiklerini
uygulama ve yorumlama imkânı verir.
Sınıf içinde hem öğretmenle hem tartışma arkadaşlarıyla
sağlıklı iletişim kurmayı sağlar. Soru, herkesin zihnindeki
değişik cevapların, fikir ve görüşlerin ortaya çıkmasını,
bunların demokratik bir biçimde ifade edilmesini;
buradan da kişilerin tahammül, hoşgörü ve çoksesliliğe
alışmalarını sağlar. Öğrenci, "başkalarının mantığı" ile de
düşünmeye alışır. Zaten demokratik bir ortam da,
çevredekilerin fikirlerini alarak, onları doğru
yorumlayarak karşılıklı işbirliği içinde olur.



Kişinin kendi kendini değerlendirmesini sağlar.
Öğrencinin hatırlama, yargılama, değerlendirme, karar verme ve
yaratıcı düşünmesini sağlar.
Öğrenci, kendisine de her an soru sorulabileceği veya söz
düşeceği ihtimali ile dersi veya tartışmayı dikkatle izleme
disiplinine alışır. Öğrencinin derse ilgisini arttırır.



Öğretmene, sınıf içindeki kişilerin bilgilerini, bir konuyu
kavrama, analiz, sentez, değerlendirme ve uygulama güçlerini
ölçme imkânı verir. Öğretmen, öğretmeye çalıştıklarının doğru
anlaşılıp anlaşılmadığını veya ne kadar öğrenildiğini ancak sorucevap yöntemi ile öğrenebilir. Bu şekilde dersin öğrenci
seviyesine uygun hale getirilmesinde de bu metoddan
faydalanılır.
Anlatılan konuların tekrar ve pekiştirmelerle daha iyi
öğrenilmesi sağlanmış olur. Konunun ana çizgilerinin
belirtilmesinde ve önemli yerlerinin vurgulanmasında önemli rol
oynar. Ezberlemeyi de bir parça engellemeye çalışır.
Soru-cevap yöntemi, her dersin öğretiminde kullanılabilir.
Ayrıca, diğer metodlarla yapılan her öğretim metodunun
mükemmel bir tamamlayıcısı olabilir.

Soru, bir konuyu bilen ve anlamış kişiler için bile,
sıkıcı bir şeydir. Dolayısıyla, hele sınav soruları
tarzında yapılan bir ders, öğrencilerin çoğunluğu
için sıkıcı olur. Eğer öğrenci "bilmiyorum"a alışırsa,
sınıfın geneli cevap vermezse veya cevaplamaya
(tartışmaya) katılım azalırsa, dersin kalitesi düşer.
Sınıftaki öğretim atmosferi bozulur.
Sorulara cevap veremeyen öğrencinin kendine
güveni azalır. Zamanla öğrenci bildiği konularda
bile konuşmamaya başlar. Dolayısıyla sınıfta derse
aktif katılanların sayısı düşer; ders de öğretmenin
bazı öğrencilerle oynadığı bir tiyatro, sınıfın geneli
de seyirci haline gelir.
Yukarıdakine bağlı olarak, eğer sınıftan sürekli
yanlış cevaplar gelir veya hiç cevap gelmezse,
öğretmenin de kendine güveni azalır.



Sorular iyi ifade edilemez ise, anlaşılmaz, kasıtlı ve
yönlendirici olursa öğrencinin serbest düşünmesi
engellenmiş olur.
Soru-cevap yönteminin en büyük sakıncalarından biri
de, konunun çok fazla dağıtılması, dersin
"kaynatılması" ve dolayısıyla programın
yetiştirilememesidir.
Soru-cevap yönteminin iyi kullanımı için neler
yapılmalıdır?
Soru, dilbilgisi kurallarına uygun olarak sorulmalıdır.
"Niçin", "neden", "nasıl", "kim", "ne zaman" gibi soru
ekleri ile başlamalı veya soru ekleri ile bitmelidir.
"Evet-hayır" sorularından kaçınmalıdır. Öğretmen soru
hazırlama ve sınıfta öğrencilerin önünde soru sorma
tekniklerini iyi bilmelidir.



Soru; kısa, açık, anlam bakımından doğru ve uyarıcı
olmalıdır. Her sorun veya fikir için ayrı ayrı soru
sorulmalı, birkaç konuyu kapsayan genel sorulardan
kaçınmalıdır. Belirsiz ve karışık cevaplar düşündüren
bir soru, sınıfta problem çıkartabilir.
Sorular dağınık olmamalı; dersin hedefine uygun,
tutarlı, konu ile uyumlu olmalıdır. "Merak
soruları"ndan kaçınmalıdır.
Soru; akla, mantığa, gerçeğe ve bilimsel esaslara
uygun olmalıdır.
Soru; emir veya telkin mahiyetinde olmamalıdır.
Soru, gerektiğinde öğrencilerin dikkatini dersin
önemli yerlerine çekmek, dersi dinleyenlerin derse
yönelmelerini sağlamak, dikkatsiz öğrencileri uyarmak
ve disiplin sağlamak amacıyla da kullanılabilir.



Öğretmen soru sorarken esnek olmalı, öğrencileri rahatlatmalı;
soru veya cevap anlaşılmadığı zaman, aynı söyleyiş kalıbıyla değil
yeni ifadelerle, soru veya cevap açılmaya çalışılmalıdır.
Sorunun cevabı içinde olmamalı; yani soru cevabı belli
etmemeli, telkin etmemeli; öğrencileri düşünmeye, bilgi ve
tecrübelerini yoklamaya sevketmelidir.
Soru; sorunun içeriği, kolaylığı ve zorluğu bakımından,
öğrencilerin zihinsel ve ruhsal gelişim seviyelerine uygun
olmalıdır. Öğrencinin seviyesinin altında veya üstünde sorular
sormamaya özen göstermelidir.
Soru-cevap yöntemi dersi mekanikleştirmemeli, öğrencileri
ezbere sürüklememelidir. Öte yandan soru-cevap yöntemi zaman
israfına yol açmamalı; dersi "kaynatacak", öğrencileri
kutuplaştıracak uygulamalardan kaçınmalıdır.
Soru, bir öğrenciye veya belli bir öğrenci grubuna değil, sınıfın
bütününe yöneltilmeli ve sınıfın tamamından cevap
beklenmelidir. Cevap verme safhasına mümkün olduğu kadar çok
öğrencinin katılması sağlanmalı, sınıftaki öğrencilerden mümkün
olduğu kadar çok sayıda cevap almak hedeflenmelidir.



Cevaplar aceleye getirilmemeli, öğrencilerin düşünüp
cevap hazırlaması için yeterli bir zaman (wait time)
bırakılmalıdır. Öğrenciler cevaba zorlanmamalı,
sıkıştırılmamalı, "manevî işkence" yapılmamalıdır. Aynı
zamanda "evet" veya "hayır" gibi kısa cevaplar isteyen
savcı sorgulamasından da kaçınmalıdır.
Soru veya cevaplar çok tekrarlanmamalıdır. Bu,
öğrencilerin ilgisini dağıtır.
Öğrenciler de soru sormaya isteklendirilmelidir. Soru
formüle etmenin, dersin anlaşılmasını kolaylaştırdığı,
derse olan ilgiyi arttırdığı unutulmamalıdır.
Soru kadar, verilecek cevabın da açık ve net olması
sağlanmalıdır. Tahminî cevaplar çıkaracak soru
sormamalıdır.


Slide 10

Soru sormak her türlü öğrenmenin başıdır. Kafasında
herhangi bir konu hakkında soru oluşturan kişi, artık
meselenin farkına varmış, onun çözüm yolunu aramaya
başlamış demektir. Ona, rasyonel ve bilimsel yolla soruya
cevap arama yolu öğretilirse, o problemi güzel bir
metodla çözebilecek demektir.
Soru, her zaman öğretimdeki temel iletişim araçlarından
biri olmuştur. Soru-cevap metodu, başka metodların
içinde ara sıra kullanılan soru-cevap tekniğinden ayrı;
dersi baştan sona soru-cevap tarzında işleme demektir

 En

doğruyu seçme soruları

Tamamlama soruları
Hatırlama soruları
Sentez yaptırma soruları
Analizci sorular
Sentezci sorular (karşılaştırma, karar
verme, sebep-sonuç gösterme v.s.)



Öğrencinin derse aktif olarak katılmasını sağlar. Bütün
eğitim tarihi boyunca sorunun zihni uyarıcı, tohumlayıcı,
mayalayıcı, doğurtucu gücünden yararlanılmıştır. Sorular
hem öğrencileri düşünmeye sevketmiş hem de öğretimi
disipline etmiştir.
Öğrenciyi güdüler, sosyalleştirir; ona öğrendiklerini
uygulama ve yorumlama imkânı verir.
Sınıf içinde hem öğretmenle hem tartışma arkadaşlarıyla
sağlıklı iletişim kurmayı sağlar. Soru, herkesin zihnindeki
değişik cevapların, fikir ve görüşlerin ortaya çıkmasını,
bunların demokratik bir biçimde ifade edilmesini;
buradan da kişilerin tahammül, hoşgörü ve çoksesliliğe
alışmalarını sağlar. Öğrenci, "başkalarının mantığı" ile de
düşünmeye alışır. Zaten demokratik bir ortam da,
çevredekilerin fikirlerini alarak, onları doğru
yorumlayarak karşılıklı işbirliği içinde olur.



Kişinin kendi kendini değerlendirmesini sağlar.
Öğrencinin hatırlama, yargılama, değerlendirme, karar verme ve
yaratıcı düşünmesini sağlar.
Öğrenci, kendisine de her an soru sorulabileceği veya söz
düşeceği ihtimali ile dersi veya tartışmayı dikkatle izleme
disiplinine alışır. Öğrencinin derse ilgisini arttırır.



Öğretmene, sınıf içindeki kişilerin bilgilerini, bir konuyu
kavrama, analiz, sentez, değerlendirme ve uygulama güçlerini
ölçme imkânı verir. Öğretmen, öğretmeye çalıştıklarının doğru
anlaşılıp anlaşılmadığını veya ne kadar öğrenildiğini ancak sorucevap yöntemi ile öğrenebilir. Bu şekilde dersin öğrenci
seviyesine uygun hale getirilmesinde de bu metoddan
faydalanılır.
Anlatılan konuların tekrar ve pekiştirmelerle daha iyi
öğrenilmesi sağlanmış olur. Konunun ana çizgilerinin
belirtilmesinde ve önemli yerlerinin vurgulanmasında önemli rol
oynar. Ezberlemeyi de bir parça engellemeye çalışır.
Soru-cevap yöntemi, her dersin öğretiminde kullanılabilir.
Ayrıca, diğer metodlarla yapılan her öğretim metodunun
mükemmel bir tamamlayıcısı olabilir.

Soru, bir konuyu bilen ve anlamış kişiler için bile,
sıkıcı bir şeydir. Dolayısıyla, hele sınav soruları
tarzında yapılan bir ders, öğrencilerin çoğunluğu
için sıkıcı olur. Eğer öğrenci "bilmiyorum"a alışırsa,
sınıfın geneli cevap vermezse veya cevaplamaya
(tartışmaya) katılım azalırsa, dersin kalitesi düşer.
Sınıftaki öğretim atmosferi bozulur.
Sorulara cevap veremeyen öğrencinin kendine
güveni azalır. Zamanla öğrenci bildiği konularda
bile konuşmamaya başlar. Dolayısıyla sınıfta derse
aktif katılanların sayısı düşer; ders de öğretmenin
bazı öğrencilerle oynadığı bir tiyatro, sınıfın geneli
de seyirci haline gelir.
Yukarıdakine bağlı olarak, eğer sınıftan sürekli
yanlış cevaplar gelir veya hiç cevap gelmezse,
öğretmenin de kendine güveni azalır.



Sorular iyi ifade edilemez ise, anlaşılmaz, kasıtlı ve
yönlendirici olursa öğrencinin serbest düşünmesi
engellenmiş olur.
Soru-cevap yönteminin en büyük sakıncalarından biri
de, konunun çok fazla dağıtılması, dersin
"kaynatılması" ve dolayısıyla programın
yetiştirilememesidir.
Soru-cevap yönteminin iyi kullanımı için neler
yapılmalıdır?
Soru, dilbilgisi kurallarına uygun olarak sorulmalıdır.
"Niçin", "neden", "nasıl", "kim", "ne zaman" gibi soru
ekleri ile başlamalı veya soru ekleri ile bitmelidir.
"Evet-hayır" sorularından kaçınmalıdır. Öğretmen soru
hazırlama ve sınıfta öğrencilerin önünde soru sorma
tekniklerini iyi bilmelidir.



Soru; kısa, açık, anlam bakımından doğru ve uyarıcı
olmalıdır. Her sorun veya fikir için ayrı ayrı soru
sorulmalı, birkaç konuyu kapsayan genel sorulardan
kaçınmalıdır. Belirsiz ve karışık cevaplar düşündüren
bir soru, sınıfta problem çıkartabilir.
Sorular dağınık olmamalı; dersin hedefine uygun,
tutarlı, konu ile uyumlu olmalıdır. "Merak
soruları"ndan kaçınmalıdır.
Soru; akla, mantığa, gerçeğe ve bilimsel esaslara
uygun olmalıdır.
Soru; emir veya telkin mahiyetinde olmamalıdır.
Soru, gerektiğinde öğrencilerin dikkatini dersin
önemli yerlerine çekmek, dersi dinleyenlerin derse
yönelmelerini sağlamak, dikkatsiz öğrencileri uyarmak
ve disiplin sağlamak amacıyla da kullanılabilir.



Öğretmen soru sorarken esnek olmalı, öğrencileri rahatlatmalı;
soru veya cevap anlaşılmadığı zaman, aynı söyleyiş kalıbıyla değil
yeni ifadelerle, soru veya cevap açılmaya çalışılmalıdır.
Sorunun cevabı içinde olmamalı; yani soru cevabı belli
etmemeli, telkin etmemeli; öğrencileri düşünmeye, bilgi ve
tecrübelerini yoklamaya sevketmelidir.
Soru; sorunun içeriği, kolaylığı ve zorluğu bakımından,
öğrencilerin zihinsel ve ruhsal gelişim seviyelerine uygun
olmalıdır. Öğrencinin seviyesinin altında veya üstünde sorular
sormamaya özen göstermelidir.
Soru-cevap yöntemi dersi mekanikleştirmemeli, öğrencileri
ezbere sürüklememelidir. Öte yandan soru-cevap yöntemi zaman
israfına yol açmamalı; dersi "kaynatacak", öğrencileri
kutuplaştıracak uygulamalardan kaçınmalıdır.
Soru, bir öğrenciye veya belli bir öğrenci grubuna değil, sınıfın
bütününe yöneltilmeli ve sınıfın tamamından cevap
beklenmelidir. Cevap verme safhasına mümkün olduğu kadar çok
öğrencinin katılması sağlanmalı, sınıftaki öğrencilerden mümkün
olduğu kadar çok sayıda cevap almak hedeflenmelidir.



Cevaplar aceleye getirilmemeli, öğrencilerin düşünüp
cevap hazırlaması için yeterli bir zaman (wait time)
bırakılmalıdır. Öğrenciler cevaba zorlanmamalı,
sıkıştırılmamalı, "manevî işkence" yapılmamalıdır. Aynı
zamanda "evet" veya "hayır" gibi kısa cevaplar isteyen
savcı sorgulamasından da kaçınmalıdır.
Soru veya cevaplar çok tekrarlanmamalıdır. Bu,
öğrencilerin ilgisini dağıtır.
Öğrenciler de soru sormaya isteklendirilmelidir. Soru
formüle etmenin, dersin anlaşılmasını kolaylaştırdığı,
derse olan ilgiyi arttırdığı unutulmamalıdır.
Soru kadar, verilecek cevabın da açık ve net olması
sağlanmalıdır. Tahminî cevaplar çıkaracak soru
sormamalıdır.


Slide 11

Soru sormak her türlü öğrenmenin başıdır. Kafasında
herhangi bir konu hakkında soru oluşturan kişi, artık
meselenin farkına varmış, onun çözüm yolunu aramaya
başlamış demektir. Ona, rasyonel ve bilimsel yolla soruya
cevap arama yolu öğretilirse, o problemi güzel bir
metodla çözebilecek demektir.
Soru, her zaman öğretimdeki temel iletişim araçlarından
biri olmuştur. Soru-cevap metodu, başka metodların
içinde ara sıra kullanılan soru-cevap tekniğinden ayrı;
dersi baştan sona soru-cevap tarzında işleme demektir

 En

doğruyu seçme soruları

Tamamlama soruları
Hatırlama soruları
Sentez yaptırma soruları
Analizci sorular
Sentezci sorular (karşılaştırma, karar
verme, sebep-sonuç gösterme v.s.)



Öğrencinin derse aktif olarak katılmasını sağlar. Bütün
eğitim tarihi boyunca sorunun zihni uyarıcı, tohumlayıcı,
mayalayıcı, doğurtucu gücünden yararlanılmıştır. Sorular
hem öğrencileri düşünmeye sevketmiş hem de öğretimi
disipline etmiştir.
Öğrenciyi güdüler, sosyalleştirir; ona öğrendiklerini
uygulama ve yorumlama imkânı verir.
Sınıf içinde hem öğretmenle hem tartışma arkadaşlarıyla
sağlıklı iletişim kurmayı sağlar. Soru, herkesin zihnindeki
değişik cevapların, fikir ve görüşlerin ortaya çıkmasını,
bunların demokratik bir biçimde ifade edilmesini;
buradan da kişilerin tahammül, hoşgörü ve çoksesliliğe
alışmalarını sağlar. Öğrenci, "başkalarının mantığı" ile de
düşünmeye alışır. Zaten demokratik bir ortam da,
çevredekilerin fikirlerini alarak, onları doğru
yorumlayarak karşılıklı işbirliği içinde olur.



Kişinin kendi kendini değerlendirmesini sağlar.
Öğrencinin hatırlama, yargılama, değerlendirme, karar verme ve
yaratıcı düşünmesini sağlar.
Öğrenci, kendisine de her an soru sorulabileceği veya söz
düşeceği ihtimali ile dersi veya tartışmayı dikkatle izleme
disiplinine alışır. Öğrencinin derse ilgisini arttırır.



Öğretmene, sınıf içindeki kişilerin bilgilerini, bir konuyu
kavrama, analiz, sentez, değerlendirme ve uygulama güçlerini
ölçme imkânı verir. Öğretmen, öğretmeye çalıştıklarının doğru
anlaşılıp anlaşılmadığını veya ne kadar öğrenildiğini ancak sorucevap yöntemi ile öğrenebilir. Bu şekilde dersin öğrenci
seviyesine uygun hale getirilmesinde de bu metoddan
faydalanılır.
Anlatılan konuların tekrar ve pekiştirmelerle daha iyi
öğrenilmesi sağlanmış olur. Konunun ana çizgilerinin
belirtilmesinde ve önemli yerlerinin vurgulanmasında önemli rol
oynar. Ezberlemeyi de bir parça engellemeye çalışır.
Soru-cevap yöntemi, her dersin öğretiminde kullanılabilir.
Ayrıca, diğer metodlarla yapılan her öğretim metodunun
mükemmel bir tamamlayıcısı olabilir.

Soru, bir konuyu bilen ve anlamış kişiler için bile,
sıkıcı bir şeydir. Dolayısıyla, hele sınav soruları
tarzında yapılan bir ders, öğrencilerin çoğunluğu
için sıkıcı olur. Eğer öğrenci "bilmiyorum"a alışırsa,
sınıfın geneli cevap vermezse veya cevaplamaya
(tartışmaya) katılım azalırsa, dersin kalitesi düşer.
Sınıftaki öğretim atmosferi bozulur.
Sorulara cevap veremeyen öğrencinin kendine
güveni azalır. Zamanla öğrenci bildiği konularda
bile konuşmamaya başlar. Dolayısıyla sınıfta derse
aktif katılanların sayısı düşer; ders de öğretmenin
bazı öğrencilerle oynadığı bir tiyatro, sınıfın geneli
de seyirci haline gelir.
Yukarıdakine bağlı olarak, eğer sınıftan sürekli
yanlış cevaplar gelir veya hiç cevap gelmezse,
öğretmenin de kendine güveni azalır.



Sorular iyi ifade edilemez ise, anlaşılmaz, kasıtlı ve
yönlendirici olursa öğrencinin serbest düşünmesi
engellenmiş olur.
Soru-cevap yönteminin en büyük sakıncalarından biri
de, konunun çok fazla dağıtılması, dersin
"kaynatılması" ve dolayısıyla programın
yetiştirilememesidir.
Soru-cevap yönteminin iyi kullanımı için neler
yapılmalıdır?
Soru, dilbilgisi kurallarına uygun olarak sorulmalıdır.
"Niçin", "neden", "nasıl", "kim", "ne zaman" gibi soru
ekleri ile başlamalı veya soru ekleri ile bitmelidir.
"Evet-hayır" sorularından kaçınmalıdır. Öğretmen soru
hazırlama ve sınıfta öğrencilerin önünde soru sorma
tekniklerini iyi bilmelidir.



Soru; kısa, açık, anlam bakımından doğru ve uyarıcı
olmalıdır. Her sorun veya fikir için ayrı ayrı soru
sorulmalı, birkaç konuyu kapsayan genel sorulardan
kaçınmalıdır. Belirsiz ve karışık cevaplar düşündüren
bir soru, sınıfta problem çıkartabilir.
Sorular dağınık olmamalı; dersin hedefine uygun,
tutarlı, konu ile uyumlu olmalıdır. "Merak
soruları"ndan kaçınmalıdır.
Soru; akla, mantığa, gerçeğe ve bilimsel esaslara
uygun olmalıdır.
Soru; emir veya telkin mahiyetinde olmamalıdır.
Soru, gerektiğinde öğrencilerin dikkatini dersin
önemli yerlerine çekmek, dersi dinleyenlerin derse
yönelmelerini sağlamak, dikkatsiz öğrencileri uyarmak
ve disiplin sağlamak amacıyla da kullanılabilir.



Öğretmen soru sorarken esnek olmalı, öğrencileri rahatlatmalı;
soru veya cevap anlaşılmadığı zaman, aynı söyleyiş kalıbıyla değil
yeni ifadelerle, soru veya cevap açılmaya çalışılmalıdır.
Sorunun cevabı içinde olmamalı; yani soru cevabı belli
etmemeli, telkin etmemeli; öğrencileri düşünmeye, bilgi ve
tecrübelerini yoklamaya sevketmelidir.
Soru; sorunun içeriği, kolaylığı ve zorluğu bakımından,
öğrencilerin zihinsel ve ruhsal gelişim seviyelerine uygun
olmalıdır. Öğrencinin seviyesinin altında veya üstünde sorular
sormamaya özen göstermelidir.
Soru-cevap yöntemi dersi mekanikleştirmemeli, öğrencileri
ezbere sürüklememelidir. Öte yandan soru-cevap yöntemi zaman
israfına yol açmamalı; dersi "kaynatacak", öğrencileri
kutuplaştıracak uygulamalardan kaçınmalıdır.
Soru, bir öğrenciye veya belli bir öğrenci grubuna değil, sınıfın
bütününe yöneltilmeli ve sınıfın tamamından cevap
beklenmelidir. Cevap verme safhasına mümkün olduğu kadar çok
öğrencinin katılması sağlanmalı, sınıftaki öğrencilerden mümkün
olduğu kadar çok sayıda cevap almak hedeflenmelidir.



Cevaplar aceleye getirilmemeli, öğrencilerin düşünüp
cevap hazırlaması için yeterli bir zaman (wait time)
bırakılmalıdır. Öğrenciler cevaba zorlanmamalı,
sıkıştırılmamalı, "manevî işkence" yapılmamalıdır. Aynı
zamanda "evet" veya "hayır" gibi kısa cevaplar isteyen
savcı sorgulamasından da kaçınmalıdır.
Soru veya cevaplar çok tekrarlanmamalıdır. Bu,
öğrencilerin ilgisini dağıtır.
Öğrenciler de soru sormaya isteklendirilmelidir. Soru
formüle etmenin, dersin anlaşılmasını kolaylaştırdığı,
derse olan ilgiyi arttırdığı unutulmamalıdır.
Soru kadar, verilecek cevabın da açık ve net olması
sağlanmalıdır. Tahminî cevaplar çıkaracak soru
sormamalıdır.