DİNLER TARİHİ • Yard. Doç. Dr. Efkan Canşen Giriş • • • • Dinin Anlamı Nedir? Dinin Ayırt Edici Unsurları Nelerdir? Dinin Toplumsal Yaşamdaki Fonksiyonları Nelerdir? İlk İnsan Topluluklarından Günümüze.

Download Report

Transcript DİNLER TARİHİ • Yard. Doç. Dr. Efkan Canşen Giriş • • • • Dinin Anlamı Nedir? Dinin Ayırt Edici Unsurları Nelerdir? Dinin Toplumsal Yaşamdaki Fonksiyonları Nelerdir? İlk İnsan Topluluklarından Günümüze.

DİNLER
TARİHİ
• Yard. Doç. Dr. Efkan Canşen
Giriş
•
•
•
•
Dinin Anlamı Nedir?
Dinin Ayırt Edici Unsurları Nelerdir?
Dinin Toplumsal Yaşamdaki Fonksiyonları Nelerdir?
İlk İnsan Topluluklarından Günümüze Dinler
• Sonuç
Dinin Anlamı Nedir?
• Bugüne kadar dinin bir çok tanımı yapılmıştır. Bu tanımlar
genel olarak üç başlık altında toplanabilir: 1. Din, doğaüstü ve
esrarlı güçlerin varlığına inanmaktır. 2. Din, Tanrı’nın varlığına
inanmaktır. 3.Din zorunlu inançlar sistemidir.
• Durkheim’a göre Din, “ bütün kısımları birbirine bağlı inanç ve
törenlerden (iman ve ibadet) oluşmuş, kutsal şeylere ilişkin ve
mensuplarını aynı bir toplumda birleştiren bir bütündür.
• Durkheim’a bağlı olarak açıklandığında din, içinde yaşadığımız
Emile Durkheim
(1858-1917)
dünyadaki varlıkları kutsal (sacred) ve kutsal dışı (profane) olarak
ikiye ayırır. Kutsal (sacred): İnananların saygı ve korku duyduğu
toplumsal yaşamın olağanüstü yönlerini ifade eder. Örneğin cami,
kilise, sinagog, budist tapınağı, kutsal yerlerdir. Kutsal
dışı(profane): Hayatın sıradan, faydacı, kutsal olandan ayrı
tutulması gereken yönleridir.
• P. Berger’e göre Din, kutsal olana inanmaktır. O’na göre kutsal bir örtüdür.
Durkheim’a göre kutsal olan yer, kişi veya olay doğuştan sahip olunan bir
özellik değildir. O’na kutsallığı insanlar verir. Bir grup için kutsal olan bir
başka grup için kutsal dışı olabilir. Örneğin Türkiye’de inek etinden ve
sütünden faydalanılan bir hayvandır. Fakat Hindu dininde aynı inekler kutsal
varlıklar olarak görülür. Kamu görevlililerinden ineklerin yaşlı ve
hastalarının rahat etmeleri için gerekli özeni göstermeleri istenir.
Antropolog William Haviland’a göre din, insanların üstesinden gelmekte
zorlandığı problemleri çözebilmek maksadıyla bağlandığı inanç ve
davranışlar bütününe denir. İnsanlar kendilerini sınırlandıran limitlerden
kurtulmak için doğaüstü varlıkları ve güçleri çıkarları doğrultusunda
kullanmaya çalışırlar.
Dinin Ayırt edici Unsurları Nelerdir?
• Din Doğaüstüdür ve dolayısıyla duyularımızla algıladığımız dünyanın
ötesindedir.
• Bütün dinler kutsalı temsil eden dini sembollere sahiptir. Doğaüstü
varlıkları ve güçleri olumlu şekilde kullanabilmek için dualar, şarkılar,
danslar, ikramlar, kurbanlar gibi bir çok ritüeli bünyesinde barındırır.
• Birçok din, genel bir evren ve yaradılış teorisi sunar. Bu teori, o dinin
mensuplarına yaradılışı ve gelecekte neler olacağını açıklar.
• Her dinin belirli gelenekleri, efsaneleri, azizleri, ilahileri, ibadetleri ve
sık sık tekrarlanan ritüelleri vardır.
DininToplumsal Yaşamdaki
Fonksiyonları Nelerdir?
• Din insanlara “gönül huzuru” verir. Akılla açıklayamadığı soruları
cevaplandırır.
• Bu dünyadaki varoluş sebeplerini izah eder ve yaşama anlam
kazandırır.
• Belirsizlikler, tehlikeler ve mutsuzluklarla dolu bir dünyada insanın
güvenlik ihtiyacını karşılar.
• Ölüm karşısında korku duyan insana, korkusunu azaltacak ruhun
yeniden bedenleşmesi veya ölümden sonra da hayatın olduğu şeklinde
çözümler sunar.
• Kollektif ayinler emrederek ortak duyguların kuvvetli kalmasını sağlar.
• Ortaya koyduğu kutsal şeyler sayesinde değerler yaratır ve bunları
bölüşen tüm insanlar için biraraya getirici unsurları ortaya koymuş
olur.
• Sınırsız bir şekilde ödüller ve cezalar kaynağı sağlar. Böylece sosyal
bütünleşme yönünden zorunlu bir katkıda bulunmuş olur.
• Toplumun istikrarı ve devamı için yardımcı olur.
• Toplum üyelerine güç çevre şartları içerisinde varlıklarını sürdürme
mücadelesi için cesaret verir.
• Dini törenler toplum dayanışmasını kuvvetlendirir.
• Dua, insanların ruhi baskılardan kurtulmalarına yardımcı olur.
İlk İnsan Topluluklarından Günümüze
Dinler
• Totemizm (Ongunculuk):
•
•
Dinlerin en ilkeli olarak kabul edilir.
Adına klan denen bir insanlar grubunu bazı kutsal yaratıklara, ya da kimi
kutsal nesnelere bağlayan dindir. İnsanlar ve doğa arasında gizemli, akrabalık
türü ilişkiler olduğuna inanırlar.
Kuzey Amerika kızılderililerinden Algonkinler tarafından kullanılmış olup, bu
kabilenin erkek ve kız kardeşleri arasındaki kan bağını belirten «ototeman»
sözcüğünden türetilmiştir.Totem sözcüğüne ilk kez 1791’de Londra’da J. Long
tarafından yayınlanan ve bu kişinin yolculuklarını anlatan bir kitapta
rastlanmıştır.
Totemizm kabile toplumlarının ortak özelliğidir. Totemizmin ana düşünceleri
totem, mana ve tabu’dur. Başlıca ayin ve törenler bir müspet tapınma bir de
menfi tapınma’dan ibarettir. Totem, belirli bir toplum ya da kişinin temsiline
hizmet eder ve toplumun tüm üyelerinin ondan geldiklerine inanılır. Bu grubu
birleştirir ve onlara koruyucu ruh sağlar. Kangru klanının bir üyesi kendisine
Kangru adını verir; şu halde o, bir bakıma o türden bir hayvandır. Totemi
öldürme, yeme ve dokunmaya karşı tabu denilen bazı yasaklar vardır.
Totem-Mana-Tabu
•
•
•
•
Totemizmin ana düşünceleri totem, mana ve tabu’dur. Başlıca ayin ve törenler
bir müspet tapınma bir de menfi tapınma’dan ibarettir.
Totem, belirli bir toplum ya da kişinin temsiline hizmet eder ve toplumun tüm
üyelerinin ondan geldiklerine inanılır. Bu grubu birleştirir ve onlara“
koruyucu ruh” sağlar. Kangru klanının bir üyesi kendisine Kangru adını verir;
şu halde o, bir bakıma o türden bir hayvandır.
Mana, Bu söz bir Melanezya terimidir. Hem maddi, hem manevi ve ruhani
olan, her yere yayılmış bulunan, kutsal imlerle kutsal yaratıklarda ve tüm
nesnelerde görülen kişilikdışı bir gücü gösterir.
Tabu, Kimi eylemlerin, kimi nesnelerin yasak olduğunu onaylayan kurum’u
gösterir. Bir Polinezya terimidir. Tabunun ana amacı kutsal olanı, kutsal
olmayan ayırmaktır. Totemi öldürme, yeme ve dokunmaya karşı tabu denilen
bazı yasaklar vardır: Totemik hayvanı öldürüp yemek, totemik bitkiyi koparıp
yemek yasaktır. Aynı klanın bir üyesini öldürmek, aynı klandan bir kadınla
birleşmek yasaktır. Klanın dışından bir kadın almak gereklidir.
Totem: Stanley Park VancouverKanada
Totem: Stanley Park,
Vancouver- Kanada
Animizm (Ruha Tapınma,Canlıcılık)
•
•
•
Animizm doğada insanın ruhuna az çok benzer ruhlar bulunduğunu kabul eden
dindir. Önceleri fetişizm diye adlandırılmıştır. Bu söz dinler tarihine ilkin 18.
Yüzyılda, 1760’da yayımlanmış olan “Fetiş Tanrıların Dini Üzerine” adlı
yapıtın yazarı De Brosses (1709-1777) tarafından sokulmuştur. Fetiş (fètiche)
sözü Portekizce Feitiçio’dan, o da latince Facticius’tan gelmektedir. Büyü
gücüne sahip perili nesne, büyülü nesne anlamına gelen bu terimi Portekizli
gemiciler zencilerin dinsel eşyası ile büyücülük aletlerini anlatmak için
kullanıyorlardı.
Animistler, doğaüstü varlıklara inanırlar. Doğadaki tüm varlıkların ruhu ve
bilinci olduğunu ileri sürerler. Onlara göre, hayvanlar, bitkiler, dağlar ve hatta
taşların ruhu vardır. Bu ruhlar insanlara Tanrı ve Tanrıçalardan daha
yakındırlar. Kötü kalpli, yardımsever ve sevimli olabilirler.
İnsanlar, davranışları ile ruhları mutlu edebilecekleri gibi rahatsız da
edebilirler. Animizmde insan doğanın efendisi değil, bir parçasıdır.
Animizm kavramını ortaya atan ünlü İngiliz
Antropolog Tylor bir İngiliz üniversitesinde
Antropoloji kürsüsünü açan ilk kişidir.
Antropolojiye olan ilgisi, gençliğinde
Amerika, Küba ve Meksika’ya yaptığı
yolculuklardan kaynaklanmaktadır. Tylor’a
göre vahşiler de diğer insanlar gibi
entellektüeller idi fakat tek eksikleri sınırlı
bilgiye sahip olmalarıydı.
• Sir Edward B. Tylor (1832-1917)
•
•
•
•
•
•
Animizm daha çok yiyecek toplayıcılığı veya üreticiliği ile ilgilenen kişilerin sahip olduğu
bir inançtır. Bu insanlar herhangi bir bitkinin gelişimi ile kendi yaşamları arasında fazla bir
fark olmadığını düşünürler.
Tanrı inançları zayıftır. Tanrılar ve Tanrıçalar dünyayı yaratmış olabilirler, insanı dünyaya
yerleştirmiş olabilirler, fakat mahsülü bereketli kılan, insanlara yardım eden, avlanırken
insanları kollayan ruhlardır. Ormanlarda sayısız ruh bulunmaktadır.
İngiliz etnoloğu Sir Edward B. Tylor (1832-1917) 19. Yüzyılın ikinci yarısında animizmin
teorisini kurmuştur. Tylor, bir ingiliz üniversitesinde Antropoloji kürsüsünü açan ilk
kişidir.
Avrupa’da ve özellikle Güney Asya ile Kuzey İspanya’daki mağaralarda bulunan renkli ve
renksiz resimlerle heykeller üzerinde yapılan tarih öncesi incelemeler, bu bölgelerde ilk
oturan insanların totemizme ya da animizme çok yakın bir dine sahip olduklarını ortaya
çıkarmışlardır.
Animizm insanlara dünyayı inceleme olanağı veren bir ilk varsayım olmuştur.
Renkli ve renksiz resmin, heykelin, raksın, müziğin; doğrudan ya da dolayısıyla tüm güzel
sanatların kökünde animist büyücülüğün bulunabileceği gözlenmiştir.
Mısır’ın Dini
• Auguste Comte (1798-1857)’a göre insanlık bir biri ardınca üç halden
geçmiştir: 1. Teolojik hal; bunda insan olayların açıklamasını
kendisininkine benzeyen, ama daha güçlü iradelerle yapar, 2. Metafizik
hal; bunda insan olayları soyutlamalar (tecrit, abstraction) ve doğa
gücüyle açıklar, 3. Pozitif hal: bunda insan olayları, başka olaylarla
açıklar.
• Teolojik halin kendisinde gelişme olmuştur: İnsan fetişizmle işe
başlamış, buna iyi ya da kötü ruhları sokmuştur; sonra çok tanrıcılığa
geçmiş, bunda daha az sayıda fakat daha güçlü ruhları sokmuştur;
sonra da bu tanrıları bir tek Tanrı halinde birleştirmiştir. Bu
tektanrıcılıktır.
• Bu “Üç hal Kanunu”na göre Auguste Comte insanlığın bugün adına
fetişizm denen ve doğanın içindeki ruhlara seçkin bir yer veren
animizmden birkaç tanrıya tapan Çoktanrıcılığa geçmiş olması gerekir.
•
•
•
•
•
Mısır dini üzerinde Yunan ve Latin yazarlar bize bir çok bilgiler vermişlerdir.
Bunların başında M.Ö. 5. Yüzyılda Mısır’ı ziyaret etmiş olan Herodot vardır.
Mısır dinini tanıma olanağı veren diğer belgeler, eski anıtlardan, yazıtlardan,
papirüslerden oluşmaktadır. Mısır metinleri hiyeroglifik (yani küçük
resimlerden oluşan), hiyeratik (yani rahipler tarafından kullanılan, ruhani
olan), demotik (yani halk tarafından kullanılan) harflerle yazılmış
bulunmaktaydı ve bu metinler uzun zaman okunamamıştır.
Tanrılarda insanlara benzerler, fakat bunlar da daha az sayıda ve daha
güçlüdürler.
Mısır dininde totemizmin bir çok kalıntılarına, izlerine rastlamaktayız. Bunlar
ölülerin ileriki yaşamlarına verilen önemle beliren bir animizm; ve kimilerinin
tek tanrıcılığa doğru yöneltmek istedikleri bir çoktanrıcılıktır.
Mısır anıtlarında bir takım metinler bulunmuştur ki bunlar bir kutsal kitap
vasfında olmamakla birlikte Mısır’ın dini üzerine önemli bilgiler vermektedir:
Ehramlar Kitabı-Ölüler KitabıSandukalar Kitabı
• Ehramlar kitabı, biri 5. Diğeri 6. Hanedandan kalma olan, Sakara’daki
beş küçük ehramın delhizleriyle mipraplarının duvarlarına kazılmış
metinlerin derlenmiş biçimidir, içinde dinsel ayinlerle ilgili metinler ve
kralın öbür dünyadaki yazgısı hakkında bir takım formüller vardır.
• Sandukalar Kitabı, orta imparatorluk döneminden kalmadır; tahta
sandukaların içlerine işlek hiyeroglif harfleriyle yazılı metinlerden
meydana gelmiştir; ölüyü öbür dünyada tehdit eden tehlikelerden
korumak amacını güden ve ona orada hoş bir yaşam sürme olanağını
veren formüllerle doludur.
• Ölüler Kitabı, yeni imparatorluktan kalmadır: Bunun bölümleri
papirüs tomarlarında toplanmıştı; tomarlar mumların sargıları içine
yerleştiriliyordu; kitapların zçok özenle yazılmış kimi nüshaları
resimlerle süslüydü. Bu metin özellikle büyü formüllerinden ve
ölülerin yazgılarıyla ilgili dualardan oluşmaktaydı.
Mısır Dinin’de Kutsal Hayvanlar
•
•
•
•
•
Mısır dinine göre tanrısal nesne insan biçimine girmezden önce hayvan şekline
bürünmektedir. İlkel insana için hayvan, insana göre çok daha gizemlidir.
Hayvana tapınma yöntemi hiç bir yerde, Mısır dinindeki kadar güçlü bir
şekilde korunmamıştır.
Mısır’daki kutsal hayvanlar ülkenin her yerinde saygı görürler; örneğin kedi
bunlar arasındadır: İran hükümdarı Kavus M.Ö. VI. Yüzyılda Mısır’I ele
geçirmek istediği zaman askerlerinin önüne kedilerle leylekler yerleştirme
kurnazlığını göstermiş, Mısırlılar da bunlara karşı silah kullanmaya cesaret
edememişlerdi.
Bir başka kutsal hayvan timsahtır. Herodot kulakları ve önayakları
mücevherlerle süslü timsahlar görmüştür.
Belirli kimi niteliklere ve işaretlere göre tek tek seçilen kutsal hayvanlar da
vadır, örneğin Apis boğası beyazdır ve alnında üçgen biçimi bir beyaz leke
vardır.
Tanrı haline gelmiş Kutsal Hayvanlar
1.Bastet: Arslan başlı
2. Neith: Başında
3. Thoth: Balıkçıl kuşu başlı, 4. Re (Re Harahti):
ya da kedi başlı
kırmızı taç ya da
çoğunlukla başında bir
Başının üstünde
savaş tanrıçası
iki çapraz ok ve
yarım ay taşır/yazma ve
güneş kursu ile,
kalkan ile savaş ve
sayma tanrısı
şahin başlı güneş
av tanrıçası
tanrısı
1. Horus: Şahin başlı
ya da şahin, iki taçlı
2.Horus: şahin
biçiminde
3. Min: iki tüylü
Sobek: Timsah
Seth: Kimliği
ve kurdelalı başlık,
ya da timsah
belirsiz
Gökyüzü tanrısı,
mumya biçimi ve
başlı tanrı
hayvan ya da
Mısır’ın ilk
erkeklik organı
öyle bir
Devlet tanrısı
biçimli bereket
hayvan başlı
tanrısı
insan.
savaş,çöl,
fırtına tanrısı
Ölüler Dünyası -Firavun
• Ölülerin sonradan yaşamaları sorunu Mısırlıları bir hayli
ilgilendirmiştir. İnsan aynı anda bir beden, bir gölge, bir tasvir, bir ad,
bir ruh (ba) ve eş (ka) idi. Bu ögeler gelecekteki yaşamda bir rol
oynamakta ya da oynamaya yetenekliydiler.
• İnsan bedeni ölünün düşmanlarınca sakatlanmaması, parçalanmaması
gerekmektedir. Neolitik çağdan başlayarak ölüler(torunlarını
seyredebilsinler diye) yüzleri konutlara dönük olarak mezarlara
yerleştirilmişlerdir, çoğu kez elleri ağızlarının yakınındadır,
avuçlarında ve başlarının çevresinde buğday taneleri vardır. Ceset
hemen tahnit edilir, ya da içi boşaltılarak kurutulur ve mumya haline
sokulur.
• Ceset yani mumya, sonsuzluk evi denilen bir ölüm anıtına yerleştirilir.
Eski imparatorluk çağında firavunlar ehramların içine gömülür.
•
•
•
Sfenks’in koruduğu görkemli Cizze ehramları herkes tarafından bilinmektedir.
Cizze ehramları IV. Hanedan, yani Hıristiyanlık çağından önceki üçüncü bin
yıldan; Sakhara ehramları ise V. ve VI. Hanedanlar döneminden kalmadır.
Krallık ehramının çevresinde kraliçe ile kral ailesi üyelerinin küçük ehramları
ve kimi özel kişilerin adına mastaba denen mezarları bulunur. Zaman geçtikçe
ehramlar giderek ufalırlar, mastabalar ise giderek büyürler. Eski
imparatorluğun sonuna doğru orta ve yeni imparatorluklar boyunca cesetler,
daha iyi korunabilirler düşüncesiyle, yeraltı mezarlıklarına yerleştirilmişlerdir.
Ölünün sonradan yaşamasını sağlamak için mezarının, fakat öncelikle
mumyasını içerenden başka bir mezarın içine heykeli dikiliyordu.
Ölünün sonradan yaşaması yetmez; öte dünyada mutlu olması gerekir. Tarih
öncesi zamanlardan beri mezara yiyecekler, inci gerdanlıklar v.s. gibi ziynetler,
fildişinden oyulma tuvalet eşyası da konur. Heykelcikler kabartma olarak
yerleştirilir: Bunlar, odalık görevi yapacak olan giyimli veya çıplak kadınlar;
köleler, eğer sert bir Tanrı ölüden ağır, güç işler isterse onun yerini tutacak
olan uşebtilerdir.
HİNDİSTAN DİNLERİ
Vedizm-Brahmanizm-Hinduizm-Jianizm-Budizm
Hindistan’ın %81.3’ü Hinduizm, %12’si islam, %2.3’ü Hıristiyan,
%1.9’u Sihlik dinlerine bağlıdır. Hindistan’da ayrıca, Jansinistler,
Animistler ve Parsiler de vardır. Hindistan’ın dinleri bol miktarda
totemik ve animist kalıntılar karışımı ile; bazen tektanrıcılığa, bazen de
koyu bir tanrıtanımazlığa doğru yönelen bir çok tanrıcılık olarak
karşımıza çıkmaktadır.
Vedizm: Vedizmin tanımı bu dinin kutsal metni olan Veda’da (ya da
Veda’lar da) yapılmaktadır. Veda sözü bilgi demektir. Bu gözler yoluyla
değil kulak yoluyla elde edilen bilgidir. Metnin en eski parçası olan ve
içinde 1.028 övgü (kaside), ilahi bulunan Rig Veda, M.Ö. 1500 ile 1000
yılları arasında düzenlenmiştir. Bu insanlığın en eski kutsal kitabıdır.
Vedizmin tanrıları İndra, Mithra ve Varuna’dır. İndra, Veda’larda en sık
rastlanılan tanrıdır. İndra bir doğa tanrısıdır. Gökgürültüsünün, fırtına ve
yağmurun tanrısı o olduğu gibi, aynı zamanda bir çeşit ulusal Tanrı,
savaşçı Tanrı dır ki kavmi için zafer dolu savaşlar yapar.
Kaba, haşin gücün tanrısı olan İndra’nın karşısında, akıl tanrısı olan Varuna
bulunmaktadır. Varuna ilkin Gök, fakat daha çok gece göğünün, yıldızlı göğün
tanrısıydı. Varuna daha sonra doğanın düzgün işlemesini sağlayan Evrensel Düzen
Tanrısı ve dünyaya göz kulak olup insanlığa yol gösteren ahlak tanrısı haline
gelmiştir.
Varuna’nın yanı sıra bir de Mithra vardır ki gündüz göğünün ışığın ve aynı zamanda
hakkın tanrısıdır (Herşeyi gören tanrı, insanlar arasında adaletin iyice egemen
olmasını sağlamaya da yetkilidir.
YAHUDİLİK
•
•
•
Musevilik kurucusu Musa’ya yönelik olarak bu adı almıştır. Yahudi, ibrani ve
İsrail terimleriyle de Musevilik kastedilir. Yahudiler dünyanın en eski tarihi,
dini cemaatini meydana getirmişlerdir.
Yahudiler ibadetlerini sinagoglarda yaparlar. Sinagoglarda rulo halinde el
yzması Tevrat tomarlarının saklandığı Aron ha-Kodes denilen Kudüs’e yönelik
kutsal bir bölme vardır. Sinagoglarda yedi kollu Şamdan Menora da bulunur.
Bunun dışında Kral Davud’un mührü olarak kabul edilen iki üçgerden
meydana gelmiş Magen David denilen altı köşeli bir yıldız da vardır.
Yahudi dininin esasını ilahiler teşkil eder. Dua dindar yahudinin hayatında
önemli bir yer tutar. Yahudilik de ibadet günlük ve haftalık olmak üzere ikiye
ayrılır. Günlük ibadet sabah, öğle ve akşam yapılır. Haftalık ibadet ise
Cumartesi (Sabbat) günü havra (sinagog)’da yapılır.
Yahudi Mezhepleri
•
•
•
•
•
Yahudilik mezhepleri üç ana grupta toplanırlar: 1. Makkabiler devrinde (M.Ö.
II. Yüzyıl) mevcut olan Hıristiyanlık öncesi mezhepler, 2. İslamdan sonraki
Yahudi mezhepleri, 3. Günümüz Yahudi Mezhepleri
Hıristiyanlık öncesinde başlıca üç Mezhep vardı: 1. Ferisiler, 2. Sadukiler, 3.
Esseniler
İslam’dan sonraki Yahudi mezhepleri de üç tanedir: 1. Ishakiyye, 2.
Yudganniyye, 3. Karaim
Halen yaşamakta olan Yahudi mezhepleri şunlardır: 1. Muhafazakar yahudiler,
2. Ortodoks Yahudiler, 3. Reformist Yahudiler, 4. Yeniden Yapılanmacılar
Yahudilerin kutsal kitapları iki ana başlık altında incelenebilir: 1. Tanah, 2.
Talmud. Hıristiyanların Eski Ahit adını verdikleri Tanah da üç bölümden
oluşur: 1. Tora (Tevrat), 2. Neviim, 3. Ketuvim. Tevrat «Kanun, şeriat, emir,
ders, önder» anlamlarına gelir. Tevret’ın orjinal dili ibranicedir.
•
•
•
Bir bakıma şeriat diye de nitelendirilen Tevrat’I meydana getiren kitapların
sayısı Yahudilerce 24, Hıristiyanlarca 39’dur.
Yahudi Kutsal kitabı konusuna son vermeden önce Kabala’dan da söz
etmeliyiz. Kabala, İbranice «gelenek, görenek» anlamına gelir. Daha açık bir
ifadeyle Kabala, Kutsal Kitap metinleri ile sözlü gelenekler üzerine yapılan her
tür yorumların genel bir adıdır. Zannedildiği gibi bir kitap veya kitaplar
toplamı olmayan Kabala’yı «Kainatın görünür kargaşasını açıklamaya ve
zıtlıklarını kolay anlaşılır bir kalıp haline getirmeye uğraşan bir doktrin» diye
tanımlamak küktündür.
Kabala 15. Yüzyol Avrupası’nda son derece yaygınlaşmıştır. Kabala’nın genel
doktrinini, kainatın bir bütün olduğu belli bir nizama göre hareket ettiği,
kainatta görülen herşeyin Tanrı’nın bir parçası olduğu, insanın da kainatın ve
dolayısıyla Tanrı’nın bir parçası olmak açısından küçük kainat sayılması
gerektiği vb. Özetlemek mümkündür.
HIRİSTİYANLIK
• Doğu gizemciliğinin, yahudi mesihçiliğinin, Yunan düşüncesinin ve
Roma evrenselciliğinin kavşak yerinde ortaya Hıristiyanlık
çıkmaktadır.
• Hıristiyanlık, Hıristiyanların dinidir. Hıristiyanlar (christiani) Hıristos
(Christ) a bağlı, ona inanan kimselerdir. Hıristos (Christ) sözcüğü,
ibranice Mesih sözcüğünün Yunancaya çevrilmişidir.
• Hıristiyanlık tek tanrıcı bir dindir, insanlığın kurtarıcısı ve Tanrı’nın
oğlu olan İsa’nın (Hıristos) aracılığı sayesinde, kulun Baba Tanrı ile iç
içe olmasını ön planda tutar.
• Hıristiyanlığın kutsal kitabı Eski Ahit’le Yeni Ahit’i yani Tevrat’la
incili içine alır. Ahit sözcüğü ittifak demektir. Söz konusu olan Tanrı
ile insanlık arasındaki ittifaktır.
• Yeni Ahit yani incil, halk Yunancası ile yazılmıştır, içinde Arami
dilinden de birkaç cümle vardır. Altmışı aşkın İncil bulunmakla
birlikte ancak dördü asıl olarak tanınmıştır ki bunlar Matta, Markos,
Luka ve Yuhanna’nınkilerdir. Neden dört? Çünkü dört mistik bir
sayıdır; azize İrene: “Dört yön; Doğu, Batı, Kuzey, Güney vardır da
ondan” demiştir.
• Hıristiyan dininin tam ortasında İsa’nın kiliği bulunmaktadır. İnciller
onun yaşayışını ve çalışmalarını bize anlatmaktadırlar.
• Hıristiyanlık herşeyden önce “güçlü bir Baba, göğün ve yerin
Yaratıcısı” olan bir tek Tanrı’nın varlığını kabul etmektedir.
• Baba ne yaratılmış, ne de doğurulmuştur. Oğul, Baba’dan doğmuştur.
Ruh-ül Kudüs ise Baba’dan ve oğuldan çıkmadır. Baba, Oğul ve Ruhül Kudüs tek kişi de toplanmış üç kişidir, hepsi sonsuzdur, aralarında
eşitlik vardır. Hıristiyanlıkta buna Teslis (Üçlülük) denir.
Günümüz Hıristiyan Mezhepleri
• Katolik Mezhebi: Hıristiyanlık başlangıçta bir yoksullar hareketi
olmuştur. İlk Hıristiyanları anlatmak için yoksul (ebionim) sözcüğü
kullanılmıştır. İlk hıristiyanlar İsa’nın yakında geri geleceğine
inanıyorlardı. Gelmesi gecikince, kilise örgütlenmeye başladı.
• İlk iki yüzyıl boyunca kilise laik bir birliğin niteliklerini korudu:
Kilise anlamına gelen Yunanca ekklesia sözcüğü yalnızca topluluk ya
da birlik anlamınadır.
• II. yüzyıldan başlayarak presbiteryenlerle episcopiler gittikçe artan bir
önem kazanmaya ve kendilerini kilisenin tek temsilcileri saymaya
başladılar. Yöneticilerden biri kilisenin başı oldu; presbyteri ya da
rahiplerin başına geçti; ondan sonra da episcopus yani piskopos
ünvanını yalnız o sahip oldu.
• Sonra çeşitli kiliselerin piskoposları birbirleriyle temasa geçerek bir
çeşit oligarşi halinde evrensel kiliseyi kurmuşlar, bu kilise kurullar
toplamış, kendi üyelerini denetleyip cezalandırmış, inanç sorunları
hakkında karar vermiş ve kendi başına egemen iktidar kurmuştur.
• İlk kilisenin yerini Katolik yani Evrensel Kilise almıştır ki protestanlar
bunu Katolik Roma kilisesi diye adlandırmaktadırlar. Katolik kilisesi
özellikle Akdaniz Latin kavimlerinin ve İrlanda ile Güney
Almanya’nın dinini oluşturmaktadır. Katolik mezhebinde ruhban sınıfı
aşağıdan yukarıya rahip, piskopos, kardinal ve papa şeklinde hiyerarşik
bir yapıya sahiptir. Katolik Mezhebinin başlıca özellikleri şunlardır: 1.
Papa dini başkandır, İsa’nın vekilidir. 2. Papa yalnız bir otoritedir.
Roma diğer kiliselerin hepsinden üstündür. 3. Roma kilisesi
evrenseldir. 4. İsa hem ilahi, hem de insani tabiata sahiptir. 5. Ayin
latincedir. 1965’deki II. Vatikan konsilinde değişik dillerde de ayin
yapılmasına izin verilmiştir.
• Temelde aynı inançları paylaşmakla beraber, ayrıntılara ait konularda
Katolik mezhebinden ayrılarak ortaya çıkan bazı küçük mezhepler
vardır: 1. Keldani, 2. Ermeni, 3. Süryani, 4. Maruni, 5. Kıpti
Mezhepleri
• Ortodoks Mezhebi: Yunanca’da ortodoks «Doğru görüş, inanç ve
doğru itiraf» anlamına gelir. Bu mezhebin dinler tarihindeki diğer
isimleri şunlardır: Doğunun Ortodoks, Katolik ve Apostolik kilisesi,
Ortodoks Doğu Kilisesi, Doğu Kilisesi, Ortodoks Kilisesi ve Rum
Ortodoks Kilisesi. Ortodoks kilisesinin Katolik Kilisesi’nden 1054
yılında kesin olarak ayrılmasında dini ve siyasi bir takım sebepler rol
oynamıştır.
• Ortodoks dünyasının dört büyük patrikliği (İstanbul-İskenderiye,
Antakya, Kudüs) vardır. Diğer bölgelerdeki milli kiliseler idari yapı
itibariyle bu dört patrikliğe bağlıdır.
Martin Luther
(1489-1546)
•
•
•
Ortodoks mezhebini diğer hıristiyan mezheplerinden ayıran başlıca özellikler
şunlardır: 1. Patrik ruhani başkandır. 2. Papa yanılabilir. O İsa’nın vekili
değildir. 3. Her ülke ibadetini kendi diliyle yapmakta serbesttir. 4. Haç sağdan
sola çıkarılır ve Haç’ın kolları birbirine eşittir.
Kuruluş dönemlerinde bütün Doğu Ortodoks Kiliseliri, İstanbul Ortodoks
Kilisesi’nin idare ve kontrolü altında iken, daha sonraları parçalanmalar olmuş
ve şu kiliseler doğmuştur: 1. Süryani Ortodoks, 2. Rum Ortodoks, 3. Ermeni
Ortodoks, 4. Rus Ortodoks Kiliseleri.
Protestan Mezhebi: Almanca’da «protestieren» kelimesinden alınmış olan
Protestan «itiraz, protesto, başkaldıran» anlamlarına gelmektedir. Protestan
mezhebinin doğuşu 16. Yüzyılda Martin Luther (1489-1546)’in Roma Katolik
Kilisesi’ne karşı; 1. Günahları bağışlamak, 2. Günahların bağışlanmasını mali
bir kaynak haline getirmek, 3. İncil yorumunu kendi tekeline almak, 4. Ayin
dilinin mutlaka Latince olması gibi hususlara itirazları ile başlamıştır.
•
•
•
•
Martin Luther itirazlarına kısa zamanda taraftar bulunca hareket hızla
büyüyerek yayılmıştır. Protesto hareketinin yaygınlık kazanması,
reformasyonun başlaması ve çeşitli kiliselerin doğmasıyla sonuçlanmıştır.
Protestanlığa göre Allah’a ulaşabilmek için hiç bir kilise görevlisinin
aracılığına ihtiyaç yoktur.
Protestan mezhebinin özellikleri şunlardır: 1. Papa da bir insandır, 2. Kutsal
Kitabı yorumlamaya herkes yetkilidir, 3. Azizleri kabul etmezler, 4. Kiliselerde
resim ve heykel lüzumsuzdur, 5. Haç çıkarma geleneklerine inanmazlar, 6.
İbadet ve ayinleri herkes kendi diliyle yapabilir, 7. Meryem sıradan bir
insandır, ilahi bir niteliği yoktur, 8. Günah çıkarma işlemi mantıksız bir
uygulamadır.
Protestan mezhebi kendi bünyesinde üç ana kola ayrılmıştır: 1.
Lutheryanizm, 2. Kalvinizm, 3. Anglikanizm
Lutheryanizm: Protestanlığın ilk şeklidir ve Martin Luther’in fikir ve
ideallerini benimseyen özel hıristiyan görüşünü temsil eder.
John Calvin
1509-1564
•
•
•
•
Lutheryan kiliseliri Almanya, Skandinav ülkeleri ve Amerika Birleşik
Devletleri’nde daha çok yaygındır.
Kalvinizm: Günümüz protestan dünyasının ikinci ekolünü teşkil eder. Bir
diğer adı Reforme Hıristiyanlıktır. Akımın kurucusu ve önderi John Calvin,
sıkı bir dini tecrübeden geçmiş Fransız asıllı, ilahiyat üzerine yazılarıyla
tanınmış bir kişidir.
Anglikanizm: VIII. Henry devrinden beri İngiltere’nin Resmi kilisesidir. VIII?
Henry (1491-1547) ile Papa arasındaki .ir çatışmadan doğmuş olan
Anglikanizmin en önemli hedefi kendi öz niteliğine yeniden kavuşturmaktır.
Protestanlık bu üç ana kolun dışında ikinci derecede on küçük gruba daha
ayrılmıştır.
Fra Angelico (1400-1445)
The Mocking of Christ,
fresco, San Marco, Floransa
•
Fra Angelico: Lamentation over the Dead Christ, 1436, Museo di
San Marco, Florence
Andrea delVerrocchio (1435-1488) The
Baptism of Christ (1472-75) Galleria
degli Affizi, Floransa
Michelangelo Buonarroti (1475-1564)
Madonna and Child (1501-1505)
Michelangelo Buonarroti
(1475-1564)
MOSES (1515)
Michelangelo Buonarroti (1475-1565)
DAVID (1504)
İSLAMİYET
•
•
•
Arapça «Selem» kökünden alınmış olan İslam, sözlükte «itaat etmek, boyun
eğmek, teslim olmak, kötülüklerden salim bulunmak, selamete ulaşmak
anlamlarına gelen bir mastardır. İslam Hazreti Muhammed’e Allah tarafından
vahiyle bildirilen son dindir. Bu dine uyanlara Müslüman denir.
Müslümanlığın esasları dörttür: 1. Kitap: Kur’an-I Kerim, 2. Sünnet
(Peygamberin örnek yaşayışı ve sözleri), 3. İcmai-i Ümmet: Din alimlerinin
toplanarak, kitap ve sünnete uygun şekilde, dini bir konuda karar vermeleri, 4.
Kıyas-ı fukaha: Din alimlerinin daha önceki verilen hükümlerden
faydalanarak, yeni çıkan durumlar için kaideler koymaları.
İslam’ın doğuşu sırasında Mekke’de putperestlik hakimdi. Kabe 360 putun
merkezileştiği bir merkezdi. Dini hayatta Allah’tan başka birçok mabutlara
Tanrı diye tapılmaktaydı. Bunun dışında Araplar arasında yıldızlara tapınma
da oldukça yaygındı.
Islam geldiği andan günümüze kadar tek harfi bile değişmeyen ilahi kitap
Kuran’a ve onun tebliğcisi Hazreti Muhammed’in hadislerine dayanmaktadır.
Evrensel bir dindir. Bir ulusun, bir zümrenin veya bir bölgenin dini değildir.
•
•
•
İslamın kutsal kitabı Kur’an-ı Kerim’dir. Kur’an Hazreti Muhammed’in
kalbine Ruhu’l-Emin, Ruhu’l-Kuds vasıtasıyla ramazan’da nazil olmuştur.
Kur’an-ı Kerim 114 Sure ve 6000 küsur ayetten meydana gelmiştir. 30 cüzden
oluşan Kur’an-I Kerim’in her cüzü dörder «hizb»e ayrılmıştır. Kur’an-I
Kerim azar azar inerek 22 yıl 2 ay 22 günde tamamlanmıştır.
İlahi kitaplar içerisinde üslubunun akıcılığı ve dile kolay gelişinden dolayı
ezberlenmesi en kolay olar kitap Kur-an-I Kerim’dir.
İslami Mezhepler: 1. Hanefi, 2. Maliki,3. Şafii, 4. Hanbeli Mezhepleri
Folio from Qur’an Manuscript, 9th Century Abbasid period (750-1258)
Tughra of Sultan Sulaiman the Magnificent, 16th century, Ottoman period
(c. 1280-1924)
Folio from a Qur’an Manuscript, 13th-14th
Century, Spain
Sure 52Mount Sinai (Al-Toor) Verse 48