Transcript Sunu

Sefa BAYRAKTAR, Şeyda AKÇADAĞ, Başak
MELİKOĞLU, Abdullah PARLAR
Kütüphaneler kullanıcı gruplarına göre
dermeler içermektedir. Buna karşın Türkiye’de
halk, üniversite ve araştırma kütüphaneleri ile
özel kütüphanelerin, Milli Kütüphane’nin ve
ayrıca arşiv ve müzelerin çoğunun dermelerinde
yazma eser bulunduğu herkes tarafından bilinen
bir gerçektir (Odabaş, 2011, s. 1). Dolayısıyla yazma
eserler tüm kütüphaneleri ilgilendiren bir konu
durumundadır. Bu bakımdan araştırmanın
konusu, yazma eser kütüphaneciliği ve
araştırmacıların kütüphanelerde yazma eser
kullanımı üzerinedir.
Bu araştırmanın temel amacı, yazma eser
kütüphaneciliğini irdelemek, araştırmacıların
bu kütüphanelerden yararlanırken karşılaşılan
sorunları belirlemek ve ayrıca yazma eser
kütüphanelerinin önemine vurgu yapmaktır.
Bu bakımdan yazma eser kütüphaneleri
incelenmiş, araştırmacıların karşılaştıkları
olumlu ve olumsuz etkenler belirlenmiştir.
Tüm bunların yanı sıra elektronik yazma eser
veri tabanları hakkında bilgiler verilerek
araştırmacıların bu konuya dikkat çekmeleri
amaçlanmıştır.
Türkiye’de sadece resmi kütüphanelerdeki yazmaların
sayısı 300.000’dir. Mecmua-i resailler dikkate alındığında bu
rakam 500.000’ e yükselir (Duman, 2008, s. 295). Ecdadımızdan
bize kalan bu kültür ve sanat eserlerinin çok iyi korunarak
gelecek nesillere iyi bir şekilde kalmasını sağlamak bugün
yazma eser bulunan kütüphanelerde çalışan kütüphanecilerin
birinci görevi olmalıdır (Bayraktar, 2006, s. 216).
Teknolojik gelişmelerin hemen her alanda etkili olduğu
bilinen bir gerçektir. Kütüphanecilere ve araştırmacılara düşen
ise bu büyük hazineyi daha fazla insanın hizmetine sunmak
adına gereken çalışmaları yapmaktır. Konu uluslar arası bir
platformda ele alınmalı ve birçok medeniyeti ilgilendiren bu
eserleri tüm dünyaya tanıtmak için gayret gösterilmelidir.
Teknolojik gelişmelerin etkilemediği hemen
hemen hiçbir alan yoktur. Bu gelişmelerden yazma
eserler de nasibini almış ve dünyanın en büyük yazma
eserlerine sahip olan Türkiye’ de, bu alanda ciddi
atılımlar olmuştur. Dünyanın en gelişmiş yazma eser
veri tabanı olan yazmalar.gov.tr araştırmacıların
hizmetine sunulmuştur. Elektronik kaynakların hızla
artan kullanıcı grubu bu alanda da kendini
göstermiştir.
Öte yandan bu yazma eserlerin önemini
kavramış çevreler, yazma eser kütüphaneleri
konusunda çalışmalar yapmış, bu kaynakların nasıl ve
nerede muhafaza edileceği konusunu irdelemiştir.
Bunlardan bazıları şunlardır:
Odabaş’ ın “Osmanlı Yazma Eserleri ve Türkiye’de
Yazma Eser Kütüphaneciliği” adlı çalışmasında yazma
eserlerin sahip olduğu genel özellikler ve Türkiye’de
yazma eser kütüphaneciliğinin durumu hakkında bilgi
vermiştir (Odabaş, 2011, s. 1).
Duman ise “Yazma eser kütüphaneciliğimizin
sorunları için bazı çözüm önerileri” adlı çalışmasında,
yazma eserlerin uluslar arası önemine, Türkiye’deki
yazma eser miktarına değinmiş; yazma eserleri koruma,
kataloglama, yararlanma ve araştırma-geliştirme/ eğitim
standartlaşma hakkında önemli bilgiler vermiştir
(Duman, 2008).
Yazma eserler toplumların geçmişi, kültürü
hakkında bilgi verir. Ulusların kültür temelini
oluşturan bu eserler geçmiş ile gelecek arasında köprü
vazifesi görür. Bu bakımdan varsayımlar şu şekilde
sıralanmaktadır:
a) Yazma eserlere gereken önem verilmemektedir.
b) Yazma eserlerde merkezi bir örgütlenme mevcut
değildir.
c) Araştırmacılar yazma eser kütüphanelerinde ciddi
sorunlarla karşılaşmaktadır.
d) Araştırmacılar yazma eser kütüphaneleri hakkında
yeterli bilgiye sahip değildir ve oluşturulan
veritabanları gerektiği şekilde kullanılmamaktadır.
Araştırmanın kapsamını yazma eser
kütüphaneleri ve araştırmacıların
kütüphanelerde karşılaştıkları olumlu ve
olumsuz etkenler oluşturmaktadır. Ayrıca
araştırmacıların yazma eser veritabanı
(yazmalar.gov.tr) hakkında bilgi sahibi olup
olmadıkları üzerine yapılan araştırmaya yer
verilmiştir.
Araştırmanın evrenini Atatürk Üniversitesi
bünyesindeki Edebiyat Fakültesi, İlahiyat Fakültesi,
Güzel Sanatlar Fakültesi ve Eğitim Fakültesi öğretim
elemanları oluşturmaktadır. Araştırmanın
örneklemini yukarıda belirtilen fakültelerden basit
rastlantısal örnekleme yöntemiyle seçilen 100 öğretim
üyesi oluşturmaktadır. Basit rastlantısal örnekleme;
örnekleme giren birey ve objelerin yerine başka birey
ve obje koymadan örneklemin çekilmesidir.
Örnekleme temek olarak alınan listeden alınan her
birey ve objenin yerine başka bir birey ve obje
konulmadan örneklem yapılmasıdır. Bu yönteme göre
örnekleme girecek birey ve objelerin seçilme şansı
eşittir (Aziz, 2008, s. 51).
Araştırmada konu ile ilgili yazımlanmış kaynakların
taranması amacıyla dolaylı gözlem (veri toplama) tekniği
kullanılmıştır. Dolaylı gözlem yönteminde araştırma ile ilgi
veriler doğrudan gözlemlenecek birey ve objeden alınması
yerine, konuyla ilgili yazımlanmış her türlü kaynağın
taranmasıyla elde edilir (Aziz, 2008, s. 73). Ayrıca
araştırmada anket tekniğinden yararlanılmıştır. Anket 8 adet
kapalı uçlu, 1 adet açık uçlu ve 7 adet yarı kapalı uçlu olmak
üzere 16 sorudan meydana gelmektedir. Ayrıca anket 3
olgusal, 13 de yargısal sorudan oluşmaktadır. Anket;
araştırma yapılacak konu ile ilgili soruların yer aldığı bir soru
kâğıdıdır. Burada yer alacak soruların içeriği, biçimi, sayısı
araştırma konusuna bağlıdır (Aziz, 2008, s. 93).
Kültür mirasımızın önemli ürünleri olan
el yazması eserler; tarih, din, dil, felsefe,
coğrafya, astroloji, fen bilimleri gibi çeşitli
konularda, yazıldığı dönem ve yere ait temel
bilgileri bünyesinde toplayan, bilim ve sanat
dünyasının ilk elden kaynaklarını
oluşturmaktadır (Yazma Eser Kütüphaneleri,
2011).
İlk İslâm yazmacılığı, Hz. Osman'ın Kur'ân-ı Kerim'i istinsah
ettirerek bir nüshasını Medine'ye, diğer nüshalarını da Kûfe,
Basra ve Şam'a göndermesiyle başlar ve İslâmiyet’teki ilk
yazmaları bu Mushaflar oluşturur (Türkiye yazmaları, 2011).
Kur'an dışında Arapça ilk kitaplar VIII. asrın başlarında;
Farsça kitaplar ise, X. yüzyılda Samaniler döneminde meydana
getirilmeye başlanmıştır. Bir rivayete göre, Kur'an Türkçeye bu
yüzyılda çevrilmiştir. Günümüzde Meşhed Kütüphanesi'nde
Gazneli Mahmud'un (öl.1030) annesi için çevrildiği bilinen
Türkçe bir Kur'an tercümesi parçası vardır. Yine, onuncu
yüzyılda Uygurların saraylarında Uygur harfli kitaplar görülür.
XI. asırda Doğu Karahanlıların resmî dili Türkçe olmaya devam
etti. Bu yüzyılda Kaşgar'da yaşayan Yusuf Has Hacib, 1069
yılında Türkçe manzum olarak "Kudadgu-Bilig" adlı önemli bir
eser yazdı.
Bu eserin biri Uygur ve ikisi Arap harfli üç yazma
nüshası, günümüze kadar ulaşmıştır. Yine bu asırda
Karahanlılar döneminde Kaşgarlı Mahmud tarafından, Türk
dilinin zenginliğini göstermek amacıyla "Divân-u Lugati't-Türk"
adlı kitap meydana getirilmiştir. 1072-74 yılları arasına
tarihlenen bu eser, Türk dilinin Arapça bir sözlüğüdür.
Bu eserin bir nüshası halen İstanbul Ali Emirî
Kütüphanesi'ndedir. Bu dönemin Türkçe yazanlarından biri
de Edip Ahmed b. Ali Yüknekî'dir. Uygur harfleriyle
"Atabetü'l-hakâ'ik" adında Türkçe bir nasihatnâme yazmıştır.
Türklerin Müslüman olmasında büyük etkisi olan Ahmed
Yesevî (öl. 1166) de Karahanlılar devrinde yaşamış ve şiirleri
"Divân -ı hikmet" adıyla bir kitapta toplanmıştır.
XVII. asırdan itibaren Türkçe yazılan eserler Arapça
ve Farsça eserlerden hiç de az değildir. Hemen hemen
islam dünyasında yazılan her eserden, Türkçe eserler
meydana getirilmiştir. Bunlar: din ve dil ilimleri, tarih,
coğrafya, felsefe, riyaziyat, fizik, kimya, tıp, zooloji,
botanik, sihir, rüya tabiri konulu ve ansiklopedik eserlerdir
(Kaya ve Ünver, 2011).
Günümüzde sadece resmi kütüphanelerdeki
yazmaların sayısı 300.000’dir. Mecmua-i resailler dikkat e
alındığında bu sayı 500.000’e yükselir (Duman, 2008, s.
295).
Ülkemizdeki yazma eserler başta Kültür ve Turizm
Bakanlığına bağlı kütüphaneler, arşivler ve müzeler olmak
üzere, özel kurum ve şahıslarda bulunmaktadır.
Türkiye’de, İnebey (Bursa), Ziya Gökalp
(Diyarbakır), Selimiye (Edirne), Süleymaniye (İstanbul),
Atıf Efendi (İstanbul), Köprülü (İstanbul), Beyazıt
(İstanbul) Nuruosmaniye (İstanbul), Ragıp Paşa
(İstanbul), Millet (İstanbul), Hacı Selim Ağa (İstanbul),
Raşit Efendi (Kayseri), Yusuf Ağa (Konya), Ziya Bey (Sivas)
ve Konya Bölge olmak üzere toplam on beş yazma eser
kütüphanesi bulunmaktadır (Yazma Eser Kütüphaneleri
2011).
Yazma eser kütüphanelerinin problemleri temel
olarak iki ana başlık altında incelenmektedir:
a) Yapısal Sorunlar
Yapısal sorunların temelinde yazma eserlerin tek
bir çatı altında birleştirilememesi (merkezileşme)
yatmaktadır. Ülkemizde yazma eserler müzelerde,
kütüphanelerde, özel koleksiyonlarda ve aile mirası
olarak bireylerde bulunmaktadır (Küçük, 1999, s. 43). Bu
dağınık yapı yazma eserlerin erişiminde ciddi sorunlar
yaratmaktadır.
Bir başka problem de personelin yazma eserler
konusunda yetkin olmamasıdır.
Yapılan araştırmaya göre araştırmacıların yazma eser
kütüphanesinde en fazla karşılaştıkları sorunlardan biri
kütüphanecilerin yazma eserler konusunda niteliksiz
kalmasıdır.
Yazma eser kütüphanelerinde karşılaşılan bir diğer sorun da
kullanılan yazılımların yazma eser konusunda yetersiz
kalmasıdır.
b) Teknik Sorunlar
Teknik sorunların ortaya çıkmasına sebep olan en
büyük etken kütüphaneler arası standartlaşmanın
olmamasıdır. Yazmalar konusunda bu güne kadar yaşanan
sorunlar çeşitli şekillerde ve zamanlarda dile getirilmiştir.
Öne çıkan sorunlar şunlardır:
Kataloglama: Araştırmacıların yazma eser
kütüphanelerinde kataloglama konusunda
karşılaştıkları sorunlar şu şekilde sıralanabilir;
•Arapça, Farsça, Osmanlıca kelimelerin Türkçe ye
çevrilmesinde bir standardın olmaması.
•Yazma eserlere uygun bir kataloglama kuralı ve
sınıflama sisteminin olmaması.
•Ulusal düzeyde hizmet veren otorite dizinlerinin
olmaması.
Hizmete Sunma: Araştırmacıların yazma eser
kütüphanelerinde karşılaştıkları bir diğer sorun ise hizmete
sunmadır. Yapılan araştırmada kullanıcıların karşılaştıkları
sorunlar şu şekilde sıralanmıştır:
•Ödeme şeklinin kredi kartıyla olmadığı durumlarda
•Yut dışındaki yazma eserlere ulaşmada
•Yazma eserlerin içeriğine personelin hâkim olmaması
•Hatalı alfabetik sıralama
•Konu erişiminin olmaması
•Hatalı transkripsiyon
•Bibliyografik tanımlamada bir standardın olmaması,
konularında kullanıcıların sorun yaşadıkları tespit edilmiştir.
Personel:
Personel sorunlarının temelini Türkiye’de ki
kütüphane ve arşivlere atanan alan dışı personel alımı
oluşturmaktadır.
Nitelik
bakımından
yetersiz
personelin
kadrolara
yerleştirilmesi
hem
kütüphanelerin şekillenmesi hem de kullanıcıların
yeterli bilgi ve belgeyi elde etmesi bakımından
aşağıdaki problemleri doğurmaktadır:
• Personelin niteliği,
•Personelin niceliği,
•Personelin ilgisiz tutumları,
•Personelin Osmanlıca bilmemesi vb.
Bakım ve Restorasyon
Türk kültür ve sanat tarihimiz bakımından
büyük değer taşıyan yazma eserlerin iyi
korunmaları, bunun için yapılması ve dikkat
edilmesi gereken hususların tespiti önemli
konulardan biridir (Bayraktar, 2006, s. 216). Gereken
nitelikte personelin istihdam edilememesi yazma
eserlerin bakım ve restorasyon hizmetlerini
olumsuz yönde etkilemektedir. Yazma eserlerin
yapısını bozan ve zarar veren tahribatlar 3 bölüme
ayrılır:
Kimyasal Tahribat: Ana etken atmosferik
kirliliktir bunun yanında kağıdın imalatı sırasında
doğru kimyasalların kullanılması ve mürekkepler
sayılabilir.
Fiziksel Tahribat: Bu tip tahribatlara neden olan
etkenler; ısı ışık nemdir.
Biyolojik Tahribat: Genel olarak belgeler böcek,
mantarlaşma ve lekelenme faktörlerinden
etkilenmektedir (Ağbulut, Çeviker, Erdoğan ve Ulu,
2005, ss. 288-289).
BULGULAR ve DEĞERLENDİRME
Araştırmada değerlendirilen 100 öğretim
görevlisi rastgele örnekleme yöntemin den
basit rastlantısal (tesadüfî) örnekleme
yöntemiyle seçilmiştir. Anket sonuçları SPSS
11.5 for Windows programı aracılığıyla
değerlendirilmiştir. Değerlendirme ölçütleri
sonuç ve bulgular aşağıda verilmiştir.
Yazma Eser Kütüphanelerinin
Değerlendirilmesi
Araştırma 100 öğretim görevlisi üzerinde
yapılmıştır. Bunların 40 tanesi bayan 60 tanesi erkek
olmakla birlikte; 6 uzman, 29 araştırma görevlisi, 30
yardımcı doçent, 21 doçent ve 14 profesörden meydana
gelmektedir. Yapılan bu araştırmada, araştırmacıların
yazma eser kütüphanelerinde karşılaştıkları olumlu ve
olumsuz etkenler irdelenmiştir. Ayrıca araştırmacıların
gelişen teknolojinin yazma eser kütüphanelerine
yansıması olan yazma eser veritabanlarına karşı
tutumları incelenmiştir.
Yazma Eser Kütüphanelerinin Kullanımı
Bugün bütün uygar uluslar, geçmişte otaya
çıkardıkları ve günümüze kadar koruyabildikleri kültür
varlıklarıyla kıvanç duymakta; bu varlıklarını gelecek
kuşaklara, hatta bin yıllar sonrasına sağlıklı biçimde
aktarabilmenin yollarını aramaktadır (Bayoğlu, 1999, s. 61).
Tablo 1’de araştırmacıların cinsiyet dağılımına yer
verilmiştir.
Tabloda
görüldüğü
üzere
ankete
katılan
araştırmacıların 60’ ı erkek 40’ ı bayan olmak üzere toplam 100
kişidir.
Tabloda görüldüğü üzere 100 katılımcının yaş gruplarına göre
dağılımı verilmiştir. 60 yaş üzeri araştırmacının sayıca az olduğu
göze çarpmaktadır. En fazla ise 40-49 yaş arası araştırmacı
bulunmaktadır.
Katılımcıların unvan dağılımı yukarıdaki tabloda verilmiştir. En
fazla yardımcı doçent (30) bulunmakla birlikte öğretim
görevlileri (6) en az sayıdadır.
Tablodaki verilere göre araştırmacıların büyük bir çoğunluğu
(%54) yazma eser kütüphanelerini normal düzeyde kullanmaktadır.
Ayrıca %21‘ lik bir orandaki araştırmacı yazma eser kütüphanelerinden
yararlanmamaktadır. Buna karşın araştırmacıların % 25’ i yazma eser
kütüphanelerini daimi olarak kullanmaktadır.
Yazma eserler araştırmacılar tarafından azımsanmayacak derecede
( %79 ) kullanılmaktadır. Bunlar arasından erkeklerin yazma eser
kütüphanelerini bayanlara oranla daha fazla kullandığı göze
çarpmaktadır. Buradan çıkarılabilecek sonuç yazma eserlerin gerektiği
şekilde kullanıldığıdır.
Yukarıda görüldüğü üzere, araştırmacıların %12,5’ luk
bir bölümünün veritabanları hakkında fikir sahibi olmadığı
anlaşılmaktadır. Bu da araştırmacılar tarafından
veritabanlarının benimsendiği anlamına gelmektedir.
Yukarıdaki tablodan da anlaşılacağı üzere, uzmanların
tümü veritabanları hakkında bilgi sahibi iken, diğer gruplar
arasında çok büyük bir ayrım yoktur. Araştırmacılar
veritabanlarını büyük oranda tanımaktadır.
Tabloya göre araştırmacıların büyük bir çoğunluğu
kullandıkları yazma eser kütüphanelerinde çeşitli nedenlerden
dolayı sorunlar yaşamaktadır. Buna karşın araştırmacıların %22’
lik bir kesimi yazma eser kütüphanelerinde sorunla
karşılaşmadıklarını belirtmişlerdir.
Tablodan da anlaşılacağı gibi yazma eser
kütüphanelerinde araştırmacı grupları arasında sorun yaşama
bakımından gözle görülür bir fark yoktur. Bununla beraber
uzmanların %50 si kütüphanede daha fazla sorun yaşamaktadır.
Profesörlerin bilgi ve tecrübeleri göz önüne alındığında
araştırma yaparken daha az sorun yaşayacağı düşünülebilir.
Yapılan araştırma sonucu bu kanıya ters düşmüştür.
Araştırmacıların yazma eser kütüphanelerinde
karşılaştıkları sorunlar tabloda belirtilmiştir. Tabloya göre en
çok karşılaşılan sorun %42’ lik oranla hizmete sunma
konusunda yaşanmaktadır. Ardından kataloglama en çok sorun
yaşanan konu olmuştur. Diğer seçeneğini işaretleyen katılımcı,
eserlerin yanlış fişlenmesi sorunundan şikâyet etmiştir.
Yukarıdaki tabloda uzmanlar daha çok kataloglamada sorun
yaşarken, araştırma görevlileri, yardımcı doçentler ve doçentler
hizmete sunmada, profesörler ise kataloglama ile hizmete sunmada
eşit derecede sorun yaşadığı saptanmıştır. 64 katılımcı yazma eser
kütüphanelerinde sorun yaşamıştır.
Tablolardan anlaşılacağı üzere, yazma eser kütüphanelerinde
kataloglama ve hizmete sunma birimleri en çok sorun yaşayan
bölümlerdir.
Yazma eser kütüphanelerinde sorun yaşayan 60 katılımcıdan
19’u kataloglamadan şikâyet etmiştir. Yüzdelere bakıldığında en fazla
sorun yazma eserlere uygun olmayan kataloglama kuralları ve
sınıflama sistemlerinde yaşandığı anlaşılmaktadır. Bayanlar daha çok
hatların okunmasında problem yaşarken, erkekler uygun olmayan
kataloglama kuralları, bilgilerin doğruluğu hakkında çelişki ve yazar
adının belirlenememesi konularına vurgu yapmıştır. Diğer seçeneğini
seçen bir profesör ise, düzgün kataloglamanın olmadığını belirmiştir.
Hizmete sunmada sorun yaşayan 27 katılımcıdan büyük bölümü konu
erişiminin olmamasından şikâyet etmiştir. Yazma eserlerde konu erişim uçlarının
belirlenmemesi araştırmacılara ilgilendikleri konularla alakalı var olan eserlere
ulaşmada sorun yaşatmaktadır. Diğer bir etken olarak da eserlerin künyelerini
hazırlamada ulusal ve uluslar arası bir standardın geliştirilmemiş olması
kullanıcılara zorluk yaşatmaktadır. Araştırmacıların hatalı transkripsiyon ve hatalı
alfabetik sıralamada gözle görülür bir sorun yaşamadıkları görülmektedir. Bayanlar
ve baylar arasında gözle görülür bir fark olmamakla birlikte diğer seçeneğini seçen
1 katılımcı (profesör), ilgisizlikten şikâyet etmektedir.
Kütüphanelerde sorun yaşayan katılımcıların %23’ ü personelden şikâyet
etmiştir. Dikkate değer olan bu oran kütüphanelere alan dışı eleman alımlarının ne
derece olumsuz etkilerinin olduğu göstermektedir. Personelde sorun yaşayan
katılımcılar, %71,4’ lük bir oranda personelin niteliğinden ve sunduğu hizmetten
şikâyetçi olmuştur. Diğer seçeneğinde ise katılımcı, personelin Osmanlıca
bilgisinin olmamasından yakınmıştır.
Türkiye’de arşiv ve kütüphanelere gereken ilgi ve önemin verilmemesi,
hem kütüphanelerin niteliği hem de verilen hizmetlerin kalitesi bakımından
yetersiz kalmasına neden olmaktadır. Açılan kadrolara niteliksiz ve meslek dışı
elemanların atanması bunda en büyük etkendir.
Yukarıdaki tabloda araştırmacı gruplarının
veritabanlarına karşı olan tutumları verilmiştir. Tablodan da
anlaşılacağı üzere kullanıcıların yaşı ilerledikçe bilgi
sistemlerine olan adaptasyon ve elektronik kaynaklar
hakkındaki genel bilgi seviyesi düşmektedir. Buna karşın
araştırmacıların %87,5 lik bir kısmı veritabanları hakkında az da
olsa bir fikir sahibidir.
Yukarıdaki tabloda katılımcılara ait yazma eser veritabanı
kullanım oranları verilmiştir. Bay katılımcıların %50 si
yazmalar.gov.tr’ i kullanırken bayan katılımcıların kullanım oranı
%54,8 dir. Veritabanlarının toplamda az da olsa kullanım oranı
%51,9 dur. Tablodan da anlaşılacağı üzere araştırmacıların yazma
eser veritabanını %48 oranında kullanmamaktadır.
Tabloya bakıldığında araştırmacıların yaşının ilerlemesi ve
sanal âleme olan yabancılığı veritabanlarını kullanma oranını
etkilediği, veritabanından haberdar olmama gibi sebepler
doğrultusunda veritabanlarının gereği kadar kullanılmadığı
anlaşılmaktadır.
Katılımcıların yaş faktörleri açısından bakıldığında
veritabanlarının kullanılmama nedeni daha da iyi anlaşılmaktadır.
Yazma eser veritabanlarından haberdar olan öğretim üyelerinin %47,4 ‘ü
veritabanlarını kullanmamaktadır. İnsanların bilgi sistemlerine ve
elektronik bilgi kaynaklarına olan yatkınlıkları bu verilerde oldukça
etkili olmuştur. Genç araştırmacılarda veritabanlarını kullanma oranı
%75 ‘in üzerinde iken araştırmacıların yaşı ilerledikçe bu oran tam
tersine dönmektedir. 50 yaşından büyük olan katılımcılar veritabanlarını
büyük ölçüde kullanmadıkları görülmektedir
Araştırmacıların
veritabanlarını
kullanmama
sebepleri
yukarıdaki tabloda yer almıştır. Katılımcıların bir kısmı yazma eser
kütüphanesini kullandığı için, diğer bir kısmı da ilgi alanı dışında
kaldığı için yazma eser veritabanını kullanmadıklarını belirtmişlerdir.
Bunun dışında katılımcılar veritabanının ücretli olmasını da
kullanmama sebebi olarak aktarmıştır. Diğer seçeneğine yorum yapan
katılımcılar, veritabanında istediği koleksiyonu bulamadığını ve eserlere
bizzat açık olarak bakma gereğinden dolayı kullanmadıklarını
belirtmiştir
Yapılan
araştırmada
araştırmacıların
yazma
eser
kütüphanelerinde karşılaştıkları olumlu ve olumsuz etkenler
irdelenmiştir. Anket tekniği ile yapılan araştırmada öğretim görevlisi,
araştırma görevlisi, yardımcı doçent, doçent ve profesör olmak üzere
100 kişi üzerinde araştırma yapılmıştır. Bu araştırmadan elde edilen
sonuçlar şu şekildedir:
•“Yazma eserlere gereken önem verilmemektedir” varsayımı yapılan
araştırma sonucunda doğrulanmıştır. Gerek araştırmacıların yazma eser
kütüphanelerini kullanım oranları bakımından gerekse kütüphaneye
atanan niteliksiz elemanların varlığı bakımından bu varsayım
doğrulanmıştır.
•Varsayımda belirtilen” Yazma eserlerde merkezi bir örgütlenme
mevcut değildir” tezi katılımcıların görüşleriyle desteklenmiştir.
Araştırmacılar mevcut yazma eserlere tek bir merkezde ulaşmayı
arzulamaktadır.
•Araştırmacıların yazma eser kütüphanelerinde sorunlarla karşılaştığı
varsayımı ise yine yapılan araştırma sonucunda doğrulanmaktadır.
Daha iyi bir hizmet ile yazma eserlerin içerdiği ilgilerden yeterince
yararlanılabilir.
•Yazma eser kütüphanelerinde araştırmacıların konu erişim
ucunu kullanacakları bir toplu katalog bulunmamaktadır.
•Yazma eser kütüphanelerine nitelik yönünden yetersiz elemanlar
istihdam edilmektedir. Bu da yazma eserlerin hizmet biriminde
ciddi sorunlar doğurmaktadır.
•Kütüphanedeki yazma eserlerin içeriğine yetkili personelin
hâkim olmadığı tespit edilmiştir.
•Kütüphane hizmetlerindeki personelin araştırmacılara ilgisiz
davrandığı yapılan araştırma sonuçlarından elde edilmiştir.
•Veritabanlarının pahalı olması araştırmacıların yazma eser veri
tabanlarından yararlanmasını engellemektedir.
•Yazma eser kütüphanelerine yeterli elemanın atanmaması
hizmete sunmada araştırmacılar sorun yaşamaktadır.
•Araştırmacıların yurt dışındaki yazma eserlere ulaşmada sorun
yaşadığı da yapılan araştırma ile tespit edilmiştir.
Araştırma sonucunda elde edilen verilerden şu öneriler
çıkarılabilir:
•Yazma eser kütüphanelerine alanında uzman kütüphaneciler
atanmalıdır.
•Ulusal ve uluslar arası, konu erişim ucu da bulunan bir katalog
hazırlanmalıdır.
•Yazma eser veritabanlarının fiyatı düşürülmelidir.
Hizmet içi eğitim vererek personelin bilgi ve becerileri
artırılabilir.
Ağbulut, E. , Çeviker, F. , Erdoğan, B. ve Ulu, N. (2005). Yazma
Eser Restorasyonu. Dağdelen, İ. , Türkmen, H. ve Ulu, N. (Yay. Haz.).
Türk Kütüphaneciliğinden İzdüşümler: Nail Bayraktar’a Armağan I
(Hatıra ve Bilimsel Makaleler) içinde (ss. 287-290). İstanbul: İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanlığı Kütüphane ve Müzeler Müdürlüğü.
Aziz, A. (2008). Sosyal bilimlerde araştırma yöntemleri. Ankara:
Nobel.
Bayoğlu, S. (1999). Taşınabilir Kültür Varlıklarının Korunması
ve Gelecek Kuşaklara Aktarılması. Bayram, Ö. , Erkan, E. ve Yılmaz, E.
(Yay. Haz.). 21. Yüzyıl a Doğru Türk Kütüphaneciliği: 35. Kütüphane
Haftası Bildirileri içinde (ss. 61-69). Ankara: Türk Kütüphaneciler
Derneği.
Bayraktar, N. (2005). Yazma Kitapların Güvenliği. Dağdelen, İ.
, Türkmen, H. ve Ulu, N. (Yay. Haz.). Türk Kütüphaneciliğinden
İzdüşümler: Nail Bayraktar’a Armağan II (Nail Bayraktar’ın
Makaleleri) içinde (ss. 144-149). İstanbul: İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanlığı Kütüphane ve Müzeler Müdürlüğü.
Bayraktar, N. (2006). Yazma Eserlerin Korunması,
Bakımı ve Temizliği. Dağdelen, İ. , Türkmen, H. ve Ulu, N. (Yay.
Haz.). Yazmalara Adanmış Bir Ömür: Nimet Bayraktar’a
Armağan içinde (ss. 216-223). İstanbul: Türk Kütüphaneciler
Derneği.
Bayraktar,
Nimet
(1970).
“Yazma
Eserlerin
Değerlendirme Ölçütleri ve San’at Değerleri”. Türk
Kütüphaneciler Derneği Bülteni XIX (4): 321-327.
Duman, H. (2008). Yazma Eser Kütüphaneciliğimizin
Sorunları İçin Bazı Çözüm Önerileri. Karataş, A. ve Kartal, A. F.
(Yay. Haz.). Zamandan Taşan Notlar: Seçme Yazılar içinde (ss.
295-300). Ankara: Türk Kütüphaneciler Derneği.
Kaya, D., Ünver, N. (2011). 14 Mayıs 2011 tarihinde
http://www.mkutup.gov.tr adresinden erişildi.
Küçük, Mehmet Emin (1999). Türkiye’de yazma eserler
sorunu ve çözüm önerileri. Türk Kütüphaneciliği 13 (1): 40-49.
Odabaş, H. (2011). Osmanlı Yazma Eserleri ve Türkiye’de
Yazma Eser Kütüphaneciliği içinde (s. 1).
Odabaş, H., Odabaş, Y. (2011). 14 Mayıs 2011 tarihinde
http://www.inter-diciplinary.net/wpcontent/uploads/2011/02/Odabas-paper.pdf adresinden erişildi.
Polat, İbrahim Ethem (2007). Ankara üniversitesi dil ve
tarih-coğrafya fakültesi kütüphanesi yazmaları, nüsha şarkiyat
araştırmaları dergisi, Yıl: VII, Sayı: 25.
Şahin, B. (2006). Kültürümüzün Kaynağı Yazma Eserler.
Dağdelen, İ. , Türkmen, H.
ve Ulu, N. (Yay. Haz.). Yazmalara
Adanmış
Bir
Ömür:
Nimet
Bayraktar’a
Armağan içinde (ss. 153-155). İstanbul: Türk Kütüphaneciler
Derneği.
Yazma Eser Kütüphaneleri. (2011). 14 Mayıs 2011
tarihinde http://www.yazmakutup.gov.tr/ adresinden erişildi.
TEŞEKKÜRLER……….