Ticaret Hukuku Slaytı

Download Report

Transcript Ticaret Hukuku Slaytı

TİCARET HUKUKU BİLGİSİ
ÇEK A
Çek
• Kambiyo senetlerinden üçüncüsü çektir. Çekle ilgili esas hükümler
TTK’nun Kıymetli Evrak Hukuku adlı üçüncü kitabının, Dördüncü
Kısım, Üçüncü Bölümü’nün Birinci Ayırım’ında md. 780-823 arasında
yer almaktadır.
• Ayrıca, çek defterlerinin içeriklerine, çek düzenlenmesine,
kullanımına, çek hamillerinin korunmalarına ve kayıt dışı
ekonominin denetim altına alınması önlemlerine katkıda bulunmaya
ilişkin esaslar ile çekin karşılıksız çıkması ve belirlenen diğer
yükümlülüklere aykırılık hâllerinde ilgililer hakkında uygulanacak
yaptırımları belirlemek üzere, 14.12.2009 tarihinde kabul edilip
27438 nolu Resmi Gazete’de yayımlanan ve 19/3/1985 tarihli ve
3167 sayılı “Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin
Korunması Hakkında Kanun”u yürürlükten kaldıran 5941 sayılı “Çek
Kanunu” çıkarılmıştır.
• Aşağıda açıklamalarda çek, TTK hükümleri ile 5941 sayılı Çek
Kanunu hükümleri birlikte göz önüne alınarak incelenecektir.
ÇEKİN HUKUKİ NİTELİĞİ
• Çek hukuki niteliği itibariyle poliçe gibi bir havaledir ve
bu nitelikli bir havaledir. Buna göre, havalenin yazılı
olması, belli şekil koşullarını içermesi, soyut, kayıtsız ve
şartsız bir ödeme emri şeklinde olması gerekir. Bu
havalenin (ödeme emrinin) aynı zamanda bir banka
üzerine yapılmış olması icap eder.
• Çek düzenleyip vermek suretiyle düzenleyen,
hesabının bulunduğu bankadan, çek hamiline, çekte
yazılı meblağ üzerinden bir ödemede bulunulmasını
istemektedir. Çek hamilinin, bankadan, çekte gösterilen
tutarın kendisine ödenmesini isteme hususundaki
hakkı, düzenleyen ile muhatap banka arasındaki
yapılmış bulunan çek anlaşmasına dayanmaktadır.
ÇEKİN HUKUKİ NİTELİĞİ
• Çek de diğer kambiyo senetleri gibi (poliçe ve bono) kanunen emre
yazılı senetlerdendir. Yani orada lehtarın ismi yer alsa bile kural
olarak emre yazılı sayılır. Poliçe ve bonoda olduğu gibi olumsuz
(menfi) emre kaydı ile çekin nama yazılı hale getirilmesi
mümkündür. Buna karşın, poliçe ve bonodan farklı olarak çekte
lehtarın ismi zorunlu unsurlardan biri değildir. Bu nedenle çekin
hamiline yazılı olarak düzenlenmesi de imkan dahilindedir.
• Çek bir ödeme aracıdır. Çekin muhatap tarafından kabul edilmesi
söz konusu olmaz. Çekin ödenebilmesi için muhatap bankadaki
hesapta karşılığının bulunması gerekir.
• Çek kambiyo senetleri grubunda yer almakla birlikte ve özellikle de
üçlü ilişki olması nedeniyle poliçeye benzerse de hem poliçeden
hem de ikili ilişki öngören bonodan farklıdır. Aşağıda bu farklılıklara
değinilecektir.
Çekin poliçeden farkları:
• Çekte muhatap daima bir bankadır. Hangi müesseselerin
banka kabul edilebileceği Bankacılık Kanunu’na tabi bir
konudur.
• Çekte kabul yoktur. Çek üzerine bir kabul açıklaması
yazılmamış sayılır.
• Çek görüldüğünde ödenir. Bu hüküm emredicidir. Buna
aykırı kayıtlar yazılmamış sayılır.
• Çekte ibraz süreleri çok kısadır. Çek düzenlendiği yerde
ödenecekse on gün, başka bir yerde ödenecekse bir ay
içinde ibraz edilmesi gerekir. Düzenleme ve ödeme yerinin
kıtalarda bulunması halinde bu süre üç aya çıkar.
• Çek hamiline yazılı olarak da düzenlenebilir.
Çekin poliçeden farkları:
• Çekte ödememe halinin tespiti için mutlaka protesto
düzenleme mecburiyeti yoktur. Ödememe durumunun
muhatap banka veya takas odası tarafından yapılarak tarihli
ve imzalı beyanlarla doğrudan doğruya çek üzerinde tespiti
mümkündür. Hatta yaygın olan yöntem budur.
• Çekte başvuru haklarının kullanılabilmesi imkanı üç (3) yıllık
zamanaşımı süresine tabidir.
• Çekte araya girme söz konusu olmaz.
• Çekin düzenlenebilmesi edilebilmesi için düzenleyen ile
muhatap arasında bir çek anlaşmasının varlığına ihtiyaç
duyulur.
• Çekin karşılıksız çıkması halinde idari müeyyideler de tatbik
edilir.
Çekin bonodan farkları:
• Çekte üçlü bir havale (ödeme) ilişkisi bulunur. Bonoda ise
düzenleyenin taahhüt ettiği bir ödeme vaadi söz konusudur. Yani
bonoda düzenleyen ve lehtardan oluşan ikili bir ilişki vardır.
• Kural olarak bono bir kredi aracı, çek ise ödeme aracıdır.
• Çek görüldüğünde ödenir ve kısa süreli ibraz müddetleri vardır.
Bonoda dört çeşit vade vardır. Vadeler duruma göre uzun olabilir.
• Çekte lehtar gösterilmesi zorunlu değildir, hamiline düzenleme yolu
açıktır.
• Çek ödeme aracı olduğu için faiz şartı içermez. Bonoda
görüldüğünde ve görüldüğünden belli bir süre sonra vadeli
bonolarda faiz şartı yazılabilir.
• Çekte ödeme durumunun mutlaka protestoyla tespitine ihtiyaç
yoktur. Banka veya takas odasının çekin üzerine ödememe
durumuna dair tespit yazısı da yeterlidir.
• Çekte ödememe halinde idari müeyyideler de uygulanır.
TÜRK TİCARET KANUNU’NA GÖRE ÇEKİN ŞEKİL
ŞARTLARI
• TTK’na göre çekin hangi unsurları içereceği md. 780’de belirtilmiştir.
TTK’nun düzenlemesine göre çekin mutlaka matbu olması
gerekmez. Ancak çekle ilgili daha özel düzenlemeler içeren Çek
Kanunu ile oluşturulan düzende durum farklıdır. Şöyle ki, çek
düzenleyebilmek için düzenleyenin çek defterine sahip olması
gerekir. Çek defteri boş çek yapraklarından oluşur ve çek hesabı
açılmasını müteakiben bankalar tarafından bastırılarak hesap
sahibine verilir. Düzenleyen çek yazacağı zaman bankanın verdiği
çek yapraklarını kullanmalı ve çek yaprağındaki boş bırakılan yerleri
tamamlamalıdır.
• Bir başka deyişle, çekin hangi unsurları ihtiva edeceği TTK’da (md.
780) belirlenmiş ise de ve buradaki bütün zorunlu unsurlar yer alsa
bile muhatap bankanın bilgisi dışında tamamen düzenleyen
tarafından hazırlanan bir senet pratikte çek olarak kabul edilemez.
TÜRK TİCARET KANUNU’NA GÖRE ÇEKİN ŞEKİL
ŞARTLARI
• Çek hesabı açılmasında, çek yaprakları ve çek
defterlerinin hazırlanmasında Çek Kanunu’nun
bankalara yüklediği görev ve sorumluluklar
dikkate alındığında, yalnızca bankalar
tarafından verilen çek defterlerini kullanılarak
çek düzenleyebilecektir. TTK’nun matbu bir
çek formu öngörmemesinin bir önemi yoktur.
• TTK md. 780’e göre çekte bulunması gereken
zorunlu şekil şartları şunlardır:
Çek Kelimesi
• Bir senedin çek olarak kabul edilebilmesi için
her şeyden önce “çek” kelimesinin varlığı
aranır. Çek Türkçeden başka bir dilde
yazılmışsa o dilde çek kelimesinin yer alması
gerekir.
• Çek kelimesi senet metni içinde yer
almaktadır. Çek kelimesi hangi dilde yazılırsa
yazılmış olsun kısaltma yapılmadan yazılmış
olması gerekir.
Belirli Bir Meblağın Kayıtsız ve Şartsız
Ödenmesi Emri
• Belirli bir meblağın (tutarın) (paranın) kayıtsız ve
şartsız ödenmesi emri senet metninde yer
almalıdır. Belirli bir miktar paraya ilişkin bu havale
(ödeme) emri, herhangi bir kayıt veya şart
içermemelidir. Örneğin, “Bu çek karşılığında,
malın gününde teslim edilmesi koşuluyla 2000 TL
ödeyiniz” gibi bir şartın çek üzerine yazılması
mümkün değildir. Aynı şekilde çekin nitelik ve
işleviyle bağdaşmayacağından çek üzerine bir
cezai şart kaydının konulması da kabul edilemez.
Faiz Kaydı
• Çekte faiz kaydı konulamaz. Çekte yazılmış
olan faiz kaydı varsa bu çeki hükümsüz hale
getirmez, sadece faiz şartı yazılmamış sayılır
(TTK md. 786). Esasen çekin kredi fonksiyonu
bulunmadığı için faiz kaydına ihtiyaç da yoktur,
böyle bir kaydın anlamı da olmaz. Çünkü çekte
ibraz süreleri kısadır.
Yabancı Para Kaydı
• Çekte meblağ yabancı para ile ifade edilmiş
olabilir. Bu takdirde aynen ödeme kaydı
bulunmadıkça (TTK md. 802, f. 1), yabancı para
ile ifade edilen meblağın çekin ibraz
günündeki karşılığı üzerinden TL ile ödenmesi
gerekir. Çek ibraz günü ödenmediği takdirde
alacaklı, çek bedelini dilerse ödeme
günündeki, dilerse ibraz günündeki
karşılığından talep edebilir (TTK md. 802, f. 1,
c. 2; TBK md. 99, f. 3).
Ödeyecek Kimsenin (Muhatabın) Adı ve Soyadı
• Çekte ödeyecek kimsenin yani muhatabın
gösterilmesi şarttır. Türk hukukunda muhatap
daima bir bankadır. TTK’da bankadan
kastedilen ise Bankacılık Kanunu’na tabi
müesseselerdir. Bankacılık Kanunu’na tabi
olmayan müesseseler üzerine çek
düzenlenemez.
Ödeme Yeri
• Çekte ödeme yeri gösterilmelidir. Ödeme yeri
gösterilmemişse muhatabın adı yanında gösterilen yer
ödeme yeri sayılır. Böyle bir yer de gösterilmemişse, ödeme
muhatabın iş merkezinin bulunduğu yerde yapılır (TTK md.
781, f. 2). Görüldüğü gibi bu noktada poliçeden farlılık
yaratılmıştır (TTK md. 672, f. 3).
• Ödeme yeri belirtilmemiş, muhatabın adı yanında da birden
fazla yer gösterilmiş olunsa çek ilk gösterilen yerde ödenir
(TTK md. 781, f. 3).
• Çekin ödeneceği yerin mülki bölüm olarak gösterilmesi
yeterlidir. Örneğin, Adana, Kozan, Bandırma, Balıkesir,
Beşiktaş, Kadıköy gibi. Ayrıca muhatabın adresinin de
belirtilmesi gerekmez.
Düzenleme Günü (Tarihi)
•
•
•
Çekte düzenleme gününün belirtilmesi gerekir. Çünkü ibraz sürelerinin başlaması
buna göre tayin olunur (md. 796). Düzenleme günü veya tarihinin yazılmamış
olması halinde senedin çek özelliği yoktur. Diğer yandan, düzenleme gününün
çekin neresine yazıldığının bir önemi yoktur.
Düzenleme tarihinin çeke gün, ay ve yıl olarak atılması icap eder. Bu tarih kalemle,
daktiloyla veya kaşe (damga) ile de atılabilir. Ciro tarihinden sonraki bir güne
rastlayan düzenleme tarihinin atılması çeki geçersiz kılar. 31 Eylül veya 29 veya 30
Şubat gibi aslında olmayan (imkansız) tarihlerin yazılması halinde çekin ilgili ayın
son günü düzenlenmiş olacağı kabul edilebilecektir.
Uygulamada sıklıkla karşılaşılan bir durum, çekin üzerine yazılı tarihin, çekin
gerçekten düzenlendiği tarihten sonraki bir tarih olması ve böylece çekte (gizli bir)
vade oluşturulmasıdır (Vadeli çek, postdate çek, ileri tarihli çek, Çek Kanunu md. 3,
f. 8). Diğer koşulları mevcut olmak kaydıyla böyle çekler geçerlidir ve üzerinde yazılı
düzenleme tarihinden önce bankaya ibraz edildiğinde de karşılığı varsa ödenir (TTK
md. 797). Karşılığının kısmen veya tamamen ödenmemiş olması hâlinde, bu çekle
ilgili olarak hukukî takip yapılamaz. Bu tür çeklere karşı hukukî takip yapılabilmesi
için, çekin üzerindeki düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde bankaya
ibraz edilmesi ve karşılıksızdır işlemine tabi tutulması gerekmektedir.
Düzenleme Yeri
• Çekte düzenleme yerinin de gösterilmesi
gerekir. Ancak çekte düzenleme yerinin
gösterilmemiş olması bir geçersizlik nedeni
değildir. Düzenleme yeri gösterilmemiş olan
çek, düzenleyenin ad ve soyadı yanında yazılı
bulunan yerde düzenlenmiş sayılır. Bu iki
seçenekten ikisinin de mevcut olmaması
halinde senet çek özelliği taşımaz.
Düzenleyenin İmzası
• Çekin düzenleyeninin imzasının da çekte bulunması gerekir.
İmza el yazısı ile atılmış olmalıdır. Parmak izi alınarak çek
düzenlenmesi mümkün değildir. İmza yanında düzenleyenin
adının ve soyadının yazılması da zorunlu değildir. Önemli
olan imzanın bulunmasıdır. Ayrıca senedin ön yüzünde
bulunması şartıyla imzanın nereye atıldığının da
ehemmiyeti yoktur.
• Küçük veya kısıtlı çek düzenliyorsa çeki imzalar. Bu
durumda, küçük veya kısıtlının çekle borçlanmaya dair
muvafakati için kanuni temsilci de (veli veya vasi) çeki
imzalar (TTK md. 670; MK md. 16). Kanuni temsilcinin
imzası düzenleyen sıfatıyla değil onaya dairdir. Bu nedenle
çekten doğan sorumluluk temsil edilen küçük veya kısıtlıya
aittir.
Düzenleyenin İmzası
• Çek Kanunu md. 5, f. 3’te “Çek hesabı sahibi gerçek kişi,
kendisi adına çek düzenlemek üzere bir başkasını
temsilci veya vekil olarak tayin edemez. Gerçek kişinin
temsilcisi veya vekili olarak çek düzenlenmesi halinde,
bu çekten dolayı hukukî sorumluluk ile idarî yaptırım
sorumluluğu çek hesabı sahibine aittir” hükmü
mevcuttur.
• Anılan hükümde temsilcinin temsil yetkisine dayanarak
çek düzenlemesi halinde çekin geçerli olup olmayacağı
hususu açıkça düzenlenmediğinden belirsizlik vardır.
TÜRK TİCARET KANUNU’NUN ÇEKİN ŞARTLARININ
EKSİKLİKLERİ HALİNE İLİŞKİN HÜKÜMLERİ
• Yukarıda sayılan zorunlu şekil unsurlarından bir veya
birkaçının eksik bulunması senedi çek olmaktan çıkarır.
Unsurlardan birisinin eksikliği nedeniyle çek sayılamayan
senedin tahvil (dönüştürme) yoluyla başka bir hukuki işlem
olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği ise TTK’da
açıklanmamıştır (md. 781). Kanunda eksikliklerle ilgili
belirtilen husus şudur ki, çekte muhatap olarak bir bankanın
gösterilmemesi halinde senedin çek olmaktan çıkıp havale
halini alacağıdır.
• Senet metninde çek kelimesinin yer almaması halinde, eğer
açıkça emre yazılı ve ibrazında ödenmek üzere
düzenlenmişse, çekin diğer unsurları da yer alıyorsa bu
senedin emre yazılı havale olarak nitelendirilmesi mümkün
olur. Böyle bir havale ise “kabul” işlemine konu olur.
ÇEK KANUNU’NUN ÇEKTE ŞEKİL ŞARTLARINA İLİŞKİN
DÜZENLEMELERİ
• Çek Kanunu’nun çekin şekline ilişkin hükümleri
bakımından şu noktalar üzerinde durulabilir:
• “Çek defterinin her bir yaprağına;
– a) Çek hesabının numarası,
– b) Çek hesabının bulunduğu banka şubesinin adı,
– c) Çek hesabı sahibi gerçek kişinin adı ve soyadı, tüzel
kişinin adı,
– ç) Çek hesabı sahibi gerçek veya tüzel kişinin vergi
kimlik numarası,
– d) Çekin basıldığı tarih,
• yazılır” (Çek Kanunu md. 2, f. 7).
ÇEK KANUNU’NUN ÇEKTE ŞEKİL ŞARTLARINA İLİŞKİN
DÜZENLEMELERİ
• Çek Kanunu md. 2, f. 7’de, TTK md. 780’de belirtilenlerden ayrıca
çek defterinin her bir yaprağında yer alacak olan hususlar
gösterilmiştir. Bu hükümle TTK’nun çekin şekil şartlarında yani
kurucu unsurlarında herhangi bir değişiklik yapılmamaktadır. Bu
hususlar, çekin şekil şartlarına ilave olarak çek yaprağı üzerinde
bulunmalıdırlar. Buna göre, çek defterinin her bir yaprağına, çek
hesabının numarası, çek hesabının bulunduğu banka şubesinin adı,
çek hesabı sahibi gerçek kişinin adı ve soyadı, tüzel kişinin tam adı,
çek hesabı sahibi gerçek veya tüzel kişinin vergi kimlik numarası ve
çekin basıldığı tarih yazılmalıdır. Burada özellikle, çek hesabı sahibi
tüzel kişinin tam adının çek yaprağı üzerinde yazılı olmasına dikkat
edilmelidir. Çek hesabı sahibinin tacir olması şart olmadığı için, tüzel
kişi ile bağlantılı olarak "unvan" ibaresi kullanılmamıştır.
• “Tüzel kişi adına çek düzenleyen kişinin adı ve soyadı, düzenlenen
çek üzerine açıkça yazılır” (Çek Kanunu md. 2, f. 8).
ÇEK KANUNU’NUN ÇEKTE ŞEKİL ŞARTLARINA İLİŞKİN
DÜZENLEMELERİ
• Çek Kanunu md. 2, f. 8’de tacir olsun veya olmasın, bir
tüzel kişi adına çek düzenleyen gerçek kişinin ad ve
soyadının düzenlenen çek üzerinde açıkça yazılmasını
sağlamaya yönelik düzenleme yer almaktadır. Tüzel kişi
adına çeki düzenleyen gerçek kişinin adı ve soyadı, çek
yaprağı üzerine matbu olarak, kaşe basılmak suretiyle
veya el yazısı ile yazılabilir
• “Türk Ticaret Kanunundaki unsurları taşıması kaydıyla,
düzenlenen çekin bu maddede yer alan koşullara aykırı
olması çekin geçerliliğini etkilemez” (Çek Kanunu md.
2, f. 9).
ÇEK KANUNU’NUN ÇEKTE ŞEKİL ŞARTLARINA İLİŞKİN
DÜZENLEMELERİ
• Md. 2, f. 9 hükmünde, Çek Kanunu’nda yer alan
düzenlemelerle, TTK’nun çekin şekil şartlarında
yani kurucu unsurlarında herhangi bir değişiklik
yapılmadığı özellikle vurgulanmıştır.
• Diğer yandan, TTK md. 780 ve md. 781 ile Çek
Kanunu md. 2’de işaret olunan şekil şartlarının
birlikte varlığı ve karşılıksız kalmak, “karşılıksız çek
düzenlenmesi durumunun” ortaya çıkması için
mutlaka aranacak hususlardır (Çek Kanunu md.
5).
ÇEKTE İSTEĞE BAĞLI OLARAK KONULABİLECEK
KAYITLAR
• Yukarıda şu ana kadar belirtilen hususlar çekte
bulunması zorunlu kayıtlardır. Çekte isteğe
bağlı kayıtlar da bulunabilir. Bunların bir kısmı
Kanunda anılmış, bir kısmı da uygulamadan
gelişmiştir.
Kanunda Belirtilen İsteğe Bağlı Kayıtlar
– Kanunda belirtilen isteğe bağlı kayıtların başlıcaları şunlardır:
•
•
•
•
•
•
•
•
•
Lehtar belirtilmesi (TTK md. 785, f. 1)
Menfi (olumsuz) emre kaydı (TTK md. 780, f. 2, md. 788, f. 2).
Hamiline kaydı (TTK md. 785, f. 3)
İkametgah kaydı (TTK md. 787)
Aynen ödeme kaydı (Döviz üzerinden ödeme kaydı) (TTK md. 802, f.
3)
Çekin bir bankaya ödeneceği kaydı (çizgili çek) (TTK md. 804, f. 1)
Hesaben ödeme kaydı
Protestodan muafiyet kaydı (TTK md. 818, f. 1 i bendi atfıyla TTK
md. 722)
Aval kaydı (TTK md. 794, f. 1 ve 2).
Kanunda Yer Almayan İsteğe Bağlı Kayıtlar
•
•
•
•
•
•
•
Bu kayıtlar TTK’da yer almazlar, uygulamadan gelişip kaynaklanarak çek içerisinde
yer alabilmektedirler.
- Yetki kaydı
- Teyit veya vize kaydı
- Tahkim kaydı
Teminat kaydı: Çekte rehin cirosu mümkün değildir (TTK md. 818’de rehin cirosuna
ilişkin TTK md. 689 hükmüne atıf bulunmaması sebebiyle). Ancak belli bir borcun
ifasının teminatı olarak fakat bu borçla bağlantısı gösterilmeden verilmesi ise
mümkündür. Teminat kaydı bu hususu gösterir. Çekle asıl borç ilişkisi arasında bağ
kurulmadıkça böyle bir kayıt geçerli olacaktır.
Provizyon kaydı: Bu kayıt muhatap bankanın çeki hangi hesaptan ödeyeceği ile
ilgilidir. Örneğin, “Nezdinizdeki ….numaralı hesabımdan …… TL ödeyiniz” gibi.
İhbar kaydı: Kambiyo ilişkisiyle ilgili değildir. Düzenleyen ile muhatap arasındaki asıl
borç ilişkisiyle ilgilidir. Örneğin, “Vaki işara göre …. ödeyiniz” gibi.
Çeke Konulamayacak Kayıtlar
• Hangi kayıtların çeke konulamayacağı kanunen
belirtilmiştir. Bu gibi kayıtlar iki türlü olabilir:
Çek Olma Özelliğine Etki Etmeyen Yasak
Kayıtlar
• Aşağıda belirtilen kayıtlar çekte yer almış
olmalarına rağmen hiçbir sonuç yaratmaz ve
senedin çek olma özelliğine herhangi bir etkide
bulunmaz.
• Vade (TTK md. 795),
• Kabul şerhi (TTK md. 784),
• Faiz kaydı (TTK md. 786),
• Mesuliyetten muafiyet kaydı (TTK md. 818, f. 1, c
bendi atfıyla TTK md. 679).
Çek Olma Özelliğine Etki Eden Yasak Kayıtlar
• Bazı kayıtlar senedin çek olma özelliğini
engeller. Örneğin ödemeyi şarta veya temel
borç ilişkisine bağlayan kayıtlar senedin çek
olma imkanını ortadan kaldırır.
ÇEK KARNELERİNİN BANKALAR TARAFINDAN
BASTIRILMASI
• “Çek defterleri bankalarca bastırılır” (Çek Kanunu md. 2, f. 5).
• Bu hükme göre, çek defterleri ancak bankalarca bastırılabilecektir.
Bu kuralın gereği olarak, 19/10/2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık
Kanunu hükümlerine göre "banka" sıfatını taşıyan tüzel kişiliklerin
dışında hiçbir gerçek ve tüzel kişi çek defteri bastıramaz.
• “Çek defterlerinin baskı şeklini belirleyen esaslar, Maliye Bakanlığı,
Türkiye Bankalar Birliği ve Türkiye Katılım Bankaları Birliğinin görüşü
alınarak, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca Resmî Gazete’de
yayımlanacak tebliğle düzenlenir. Tacir olan ve tacir olmayan kişilere
verilecek çekler ile hamiline düzenlenecek çekler, açıkça ayırt
edilebilecek biçimde bastırılır. Hamiline düzenlenecek çekler için
sadece bu çeklere ilişkin işlemlerin işlendiği ayrı çek hesapları açılır.
Hamiline düzenlenecek çeklerde, hamiline çek defteri yapraklarının
kullanılması gerekir. Çek yapraklarının üzerinde “hamiline” ibaresi
matbu olarak yer alır” (Çek Kanunu md. 2, f. 6).
BANKALARIN BİLDİRİM YÜKÜMLÜLÜĞÜ
• Çek Kanunu md. 4’te çek hesabı veya çekle ilgili çeşitli
işlemler bağlamında bankaların çeşitli bildirim
yükümlülükleri belirlenmiştir
• “Hamiline çek hesabı sahiplerinin açık kimlikleri, adresleri,
vergi kimlik numaraları, bu hesaplardan ödeme yapılan
kişilere ait bu bilgiler ile bu kişilere yapılan ödemelerin
tutarları ve üzerinde vergi kimlik numarası bulunmayan
çeklere ilişkin bilgiler, ilgili bankalar tarafından, dönemler
itibarıyla, Gelir İdaresi Başkanlığına elektronik ortamda
bildirilir. Bildirim dönemleri ve süreleri Türkiye Bankalar
Birliği ve Türkiye Katılım Bankaları Birliğinin görüşleri
alınarak Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından belirlenir” (Çek
Kanunu md. 4, f. 1).
BANKALARIN BİLDİRİM YÜKÜMLÜLÜĞÜ
• “Tacir tüzel kişi veya onun faaliyetleri ile ilişkilendirilmek kaydıyla,
tüzel kişinin gerçek kişi ortakları, ortakların ilgili bulunduğu veya
tüzel kişinin veya ortaklarının etkisi altında bulundurduğu gerçek
kişiler ile tüzel kişinin yönetim organında görev alan veya temsilcisi
sıfatını taşıyan gerçek kişiler adına açılmış olan çek hesapları, tacir
tüzel kişiye ait kabul edilir. Söz konusu ilişkinin varlığına yönelik
emarelerin bulunması hâlinde, hesabın bulunduğu banka şubesi
durumu Gelir İdaresi Başkanlığına bildirir” (Çek Kanunu md. 4, f. 2).
• “Bankalar, hamiline çek defteri yaprağını kullanmadan hamiline çek
düzenlendiğini tespit etmeleri hâlinde, mevcut delilleriyle birlikte
durumu, tespit tarihinden itibaren en geç bir hafta içinde
Cumhuriyet Başsavcılığına ve Gelir İdaresi Başkanlığına bildirmekle
yükümlüdür” (Çek Kanunu md. 4, f. 3).
ÇEK KEŞİDE EDEBİLMENİN KOŞULLARI
• Çek düzenlenebilmesinin koşulları TTK md.
783’te belirtilmiştir. Buna göre, bir çekin
düzenlenebilmesi için, muhatabın elinde,
düzenleyenin emrine tahsis edilmiş bir karşılık
bulunması ve düzenleyenin, bu karşılık
üzerinde çek düzenlemek suretiyle tasarruf
hakkına sahip olacağına dair, muhatapla
düzenleyen arasında açık veya örtülü bir
anlaşmanın mevcut olması gerekmektedir.
Karşılık
• İlk şart, muhatapta, üzerinde tasarrufa yetkili
olunan bir karşılığın bulunmasıdır. Karşılık
genellikle bir miktar paradan ibarettir. Bu para
doğrudan doğruya düzenleyenin yatırdığı para
olabileceği gibi, havale yoluyla da bankaya
iletilmiş bulunabilir.
• Karşılığın, bankanın, üzerinde çekle tasarruf
edebilmesi için, düzenleyen lehine açtığı bir
miktar krediden meydana gelmesi de
mümkündür.
Karşılık
• Aynı şekilde, bir kredi anlaşması var olmasa dahi,
bankanın sırf müşterisini karşılıksız çek düzenlemenin
sonuçlarından kurtarmak amacıyla bedeli ödemesi de
mümkündür. Karşılığın, çekin ödenmek üzere ibraz
edildiği günde hazır bulunması yeterlidir (Yargıtay Ceza
Genel Kurulu görüşü).
• Karşılığın, düzenleyenin çek üzerinde numarası
gösterilen hesabında bulunması gerekir. Düzenleyenin
muhataptaki başka hesaplarında para bulunması
karşılığın varlığının kabulü için yeterli değildir. Şu kadar
ki, muhatap bankaya virman yoluyla diğer hesaplardan
ödeme yapma yetkisi verilmişse yine karşılığın
sağlandığı anlamına gelecektir.
Karşılık
• Bankada karşılığın bulunmaması çekin
geçerliliğine etki etmez. Yani çek yine de
geçerlidir. Çek düzenlendikten sonra çek
hesabı kapatılsa yine çek geçerlidir. Karşılığın
bulunması ya da bulunmaması ile çekin
geçerliliği farklı hususlardır.
• Çekin karşılığının çıkmaması halinde kanunda
bir takım müeyyideler tatbik edilir.
Çek Anlaşması
• Bir bankada hesabı bulunmak, yalnız başına, bu hesap üzerine çek
düzenlenmesi hakkını sağlamaz. Çek düzenleyebilmek için ayrıca, bu
karşılık üzerinde çek düzenlemek suretiyle tasarruf edilebileceğinin
kararlaştırılmış olması gerekir. Çek anlaşması şeklinde adlandırılan
bu sözleşmeyle muhatap banka düzenleyene, kendisi üzerine
düzenlediği çekleri ödemeyi vaat eder. Sözleşmenin karşı tarafı olan
düzenleyen ise, muhatabın ödediği meblağları kendisine ödemeyi
taahhüt eder; bu ödeme kural olarak karşılığın oluşturulması yoluyla
sağlanır. Uygulamada bankalar, bir çek anlaşmasının yapılmasını,
prensip olarak bir hesabın açtırılması ve bu hesaba belli bir
meblağın yatırılması şartıyla kabul etmektedirler. Bu anlaşma
genellikle bir cari hesabın eki olarak yapılmaktadır. Çek anlaşması
yapılmamışsa düzenlenen çekin karşılığı bulunsa bile ödeme
yapmaması bankayı düzenleyene karşı sorumluluk altına sokmaz.
Tarafları
• Çek anlaşmasının tarafları banka ile düzenleyendir (TTK md. 783).
Çek anlaşması yapabilmek konusunda düzenleyende özel bir ehliyet
şartı aranmaz. Fiil ehliyetine sahip herkes (MK md. 9) bu anlaşmaya
taraf olabilir ve sonrasında çek düzenleyebilir. Çek anlaşmasında
(muhatap) banka ise Bankacılık Kanunu hükümlerine göre belirlenir.
Banka dışındaki kurumların ya da özel şahısların çek anlaşmasında
taraf olmaları ve dolayısıyla düzenlenen bir çekin muhatabı olmaları
mümkün değildir (TTK md. 783).
• “Bankalar, çek hesabı açılması ile ilgili olarak bu Kanunla kendilerine
verilen görev ve yükümlülükleri yerine getirirken, çek hesabı
açtırmak isteyenin yasaklı olup olmadığını bu Kanun hükümlerine
göre araştırırlar; ayrıca ilgili kişinin ekonomik ve sosyal durumunun
belirlenmesinde gerekli basiret ve özeni gösterirler” (Çek Kanunu
md. 2, f. 1).
Kurulması ve Şekli
• Çek anlaşması şekil serbestisine tabidir (TTK md. 783; TBK
md. 11). Çünkü bu konuda özel bir şekil öngörülmemiştir.
Genellikle banka ile düzenleyen arasında mevcut cari hesap
sözleşmesine ilave olarak bu konuda yazılı bir anlaşma
yapılmaktadır. Ancak, çek anlaşmasının örtülü ya da kapalı
olarak meydana gelmesi de mümkündür (TTK md. 783, f. 1).
• Şöyle ki, bankanın müşterisinin talebi üzerine çek defterini
teslimi ile çek anlaşması açıkça kurulmuş olur. Buna karşın,
banka çek defterini kendiliğinden müşteriye gönderdiği
takdirde, bu bir öneri (icap) olarak kabul edilebilir ve
müşterinin ise ayrıca cevap vermeden, bu defterden
yararlanarak çek düzenlenmesi bankaca yapılan önerinin
kabulü anlamına gelir (örtülü çek anlaşması).
Hukuki Niteliği
• Çek anlaşması her iki tarafa borç yükleyen bir
sözleşmedir. Bu sözleşmeyle güdülen amaç çekin
ödenmesidir.
• Çek anlaşması BK’da düzenlenen sözleşme
tiplerine tam uyan veya onlardan biriyle tam
olarak örtüşen bir sözleşme tipi değildir. O halde
bu anlaşma BK’da yer alan bir sözleşme tipi
değildir. Bu nedenle çek anlaşması kendine özgü
bir sözleşme niteliği taşır. İhtiyaç halinde bu
sözleşmeye BK’nun vekalete ilişkin hükümleri
uygulanabilecektir (TBK md. 502 vd.).
Konusu (İçeriği)
• Çek anlaşmasının esas konusu, muhatabın, üzerine
düzenlenen çeki ödemesi bakımından yükümlülük
altına girmesine ilişkin taraflar arasındaki mutabakattır.
Buna karşılık düzenleyenin muhatap tarafından ödenen
meblağı ona vermesi ise çek anlaşmasının tali konuları
arasında yer alır.
• Çek anlaşmasıyla banka düzenleyenin hesabındaki
mevcutla veya onun lehine açmış bulunduğu krediyle
sınırlı olarak düzenlenen çekleri ödeme borcu altına
girmektedir. Düzenleyenin muhatap üzerine çek
düzenlemesi aynı zamanda mevcut cari hesapta yapılan
ödeme miktarında bir borç kaydına imkan veren talimat
anlamını da taşımaktadır.
Konusu (İçeriği)
• Çek anlaşması muhatap bankayla hamil arasında
herhangi bir hukuksal ilişkinin doğmasına yol açmaz;
çek anlaşması üçüncü kişi lehine bir sözleşme değildir.
Çek anlaşmasıyla banka yalnızca kendi müşterisine karşı
borç altına girmektedir. Bu sebepten muhatap
bankanın, düzenleyenin hesabında yeterli paranın
bulunmasına rağmen ödeme yapmaması TTK
hükümlerine göre çek hamilinin bankaya karşı herhangi
bir talepte bulunabilmesine yol açmaz. Bu durumdan
dolayı banka yalnızca düzenleyene karşı sorumluluk
altına girer.
• Banka, hesapta hiç veya yeterli karşılık bulunmasa dahi
ödeme yetkisine sahiptir.
Çek Anlaşmasında Tarafların Özen Gösterme
Yükümü
• Çek anlaşmasında müstakbel düzenleyen ile
muhatap bankanın (tarafların) bir takım tali
(ikincil) borçları vardır. Örneğin, muhatabın
ödemelerde; düzenleyenin ise çek defterini
saklamada, çek formlarını doldururken veya
çeki lehtara verirken özenli ve dikkatli
davranma gibi yükümleri mevcuttur. TTK md.
801 ve md. 812 tarafların bu türden bir kısım
özen gösterme borçlarını düzenlemiştir.
Düzenleyenin Özen Yükümü
• “Sahte ve tahrif edilmiş bir çeki ödemiş olmasından doğan
zarar, muhataba aittir; meğer ki, düzenleyen olarak
gösterilen kimseye, kendisine bırakılan çek defterlerini iyi
saklamamış olması gibi bir kusur isnadı mümkün olsun”
(TTK md. 812).
• Bu hükme göre, düzenleyen kusurlu davranışından doğan
zarara katlanacaktır. Bir başka deyişle, düzenleyen kendisine
yasayla veya çek anlaşmasıyla yüklenen bir yükümü kusurlu
olarak ihlal ettiği takdirde, sözleşmeye aykırılık nedeniyle,
sahte veya tahrif edilmiş bir çekin ödenmesinden doğan
zararı gidermek zorunda kalır. Düzenleyen ile muhatap
arasında özel bir karar alınmış olmadıkça böyle durumlarda
TTK md. 812 uygulama alanı bulur.
Düzenleyenin Özen Yükümü
• Düzenleyenin sorumluluğuna yol açan durumlar adı geçen
maddede sınırlayıcı olarak sayılmamıştır. Nitekim “gibi”
buna işaret etmektedir. Şu halde çek defterini iyi
saklamamış olma sebebinden başka sebeplerle de muhatap
bankanın tehlikeye düşürülmesi mümkündür.
• Bu manada çekin gerekli özen ve dikkat gösterilmeksizin
doldurulmuş olması; çekin lehtara verilmesinde dikkatsiz
davranılması, örneğin, güvenilmeyen bir kimseye veya daha
önce çekte sahtecilikten sabıkası bulunan bir kişiye,
ödenecek tutarın sadece bu yerde ve rakamla gösterildiği
bir çekin verilmesi; çek defterinin veya bir yaprağının
kaybolduğunun bankaya bildirilmemesi; çek defterinin
koçanına çekin kime verildiğini yazmamış olmak gibi haller
örnek olarak sayılabilir.
Düzenleyenin Özen Yükümü
• Sahte veya tahrif edilmiş bir çekin ödenmesinde
sorumluluk muhataba yüklenince, düzenleyen de
sahteciliği veya tahrifatı kolaylaştırıcı tutumlardan
kaçınmada azami dikkatli ve özenli olmalıdır.
Düzenleyenin hangi olaylarda sorumluluğu taşıyacağını
tespit esasen güç bir konudur. Buradaki kusur çekin
sahte olarak düzenlenmesini veya tahrifine yol açan ve
kolaylaştıran durumları kapsar. Hafif kusur bile
düzenleyenin sorumlu tutulması için yeterli
görülecektir.
• Düzenleyen TBK md. 116 anlamında yardımcı şahısların
fiillerinden de sorumludur.
Muhatabın Kontrol Yükümü
• Muhatap banka ödeme yapmadan önce çekin
sahte veya tahrif edilmiş olup olmadığı ile
hamilin kimliğini ve hak sahipliğini araştırma
yükümü altındadır.
Çekin Sahte veya Tahrif Edilmiş Olup
Olmadığına İlişkin Kontrol Yükümü
• Çek anlaşmasıyla muhatap banka ödeme yapmadan
önce, kendisine ibraz edilen çekin imzasının gerçek ve
içeriğinin tahrifata uğramadığını kontrol edeceğini
taahhüt eder. Düzenleyenin imzasının gerçek olup
olmadığı, bankada mevcut imza örneğiyle karşılaştırma
yapılarak tespit edilir.
• Bütün bu hususlarda, kendisine yüklenen dikkat ve
özeni gösteren muhatap banka, eğer düzenleyene
yükletilecek herhangi bir kusur hali yok ise, sahte veya
tahrif edilmiş bir çekin ödenmesinden yinede sorumlu
olacaktır.
Çekin Sahte veya Tahrif Edilmiş Olup
Olmadığına İlişkin Kontrol Yükümü
• Zira TTK md. 812’deki bankanın sahte veya tahrip edilmiş çeki
ödemeyle ilgili sorumluluğu bir kusur sorumluluğu değildir;
kanundan kaynaklanmaktadır. O halde ne bankanın sahte veya tahrif
edilmiş bir çeki ödemesinde ne de düzenleyenin kanuna aykırı bu
fiilin işlenmesinde herhangi kusurlu davranışları varsa, sorumluluk
neticede yine de bankada kalacaktır. Bankanın özen yükümünü
yerine getirmeyerek ödemesi halinde ise (kusurluluk), durum her
halde böyledir.
• Hamil kötü niyetli olarak, sahte veya tahrif edilmiş çeki muhatap
bankaya ibraz ederek çek bedelini tahsil ederse, bankanın bu
paranın kendisine iadesini talep hakkı vardır (TBK md. 77 vd.). Hamil
iyiniyetli ise hataen ödeme nedeniyle iade talebinde
bulunulamayacaktır (doktrin görüşü). Sahte veya tahrif edilmiş çeki
ödeyerek zarara uğrayan banka zararının giderilmesini de isteyebilir.
Ödeme yapılan kimse bulunamazsa zarar muhatap bankada
kalacaktır.
Çeki İbraz Edenin Kimliği ve Hak Sahipliğini
Araştırmaya İlişkin Kontrol Yükümü
• Ödemenin meşru hamile yapılması gerekir.
Muhatap bankanın bu konudaki yükümü çekin
çeşidine göre belirlenir.
• Nama yazılı çeklerde çek, doğrudan doğruya
lehtar tarafından ibraz edilmişse, durum bir
zorluk doğurmaz. Banka, hamilin kimliğini
çekte yazılı ad ve soyadıyla karşılaştırıp
doğruluğunu saptadıktan sonra ödemede
bulunur (TTK md. 645).
Çeki İbraz Edenin Kimliği ve Hak Sahipliğini
Araştırmaya İlişkin Kontrol Yükümü
• Çek, lehtar dışında başka bir kişi tarafından ibraz
edilirse, bu kişinin lehtarın temsilcisi veya vekili
olup olmadığının yahut senedin temlik yoluyla
devralınıp alınmadığının araştırılması gerekir (TTK
md. 647).
• Temlik durumunun, senet üzerine veya ayrı bir
kağıda (TTK md. 467, f. 2) yazılmış temlik (devir)
açıklamasıyla, miras yoluyla intikal (geçiş) halinde
mirasçılık belgesi ile kanıtlanması icap eder. Eksik
nama yazılı senetlere ilişkin kural çeklerde
uygulanmaz (TTK md. 780, f. 2; md. 656).
Çeki İbraz Edenin Kimliği ve Hak Sahipliğini
Araştırmaya İlişkin Kontrol Yükümü
• Emre yazılı çeklerde, hamilin hak sahibi olup olmadığı
cirolar arasında bulunması gereken zincirin (sıra
bağlantısının) incelenmesiyle ortaya çıkarılır (TTK md.
801).
• Lehtardan başlayarak, son hamilde son bulan
cirolardan ilki, lehtarın imzasını ve daha sonrakiler ise,
bir önceki cirodaki lehtarın imzasını taşıyarak devam
ediyorsa, ciro zinciri muntazam sayılır. Eğer ciro zinciri
muntazam değilse, yani ciro silsilesinde kopukluk var ve
birbirleri arasında bağlantı kurulamıyorsa, muhatap
bankanın ödeme yapmaması gerekir.
Çeki İbraz Edenin Kimliği ve Hak Sahipliğini
Araştırmaya İlişkin Kontrol Yükümü
• Muhatabın ciroların sıhhatini araştırma yükümlülüğü
ise yoktur (TTK md. 801). Muhatap düzenleyenin
imzasının doğruluğundan emin olmadan ödemede
bulunamaz; fakat bu yükümlülüğü çekteki diğer imzalar
için söz konusu değildir.
• Ödeme bakımından hamile yazılı çeklerde muhatabın
durumu yukarıdaki iki çeşit çeke göre çok daha kolaydır.
Araştırma yükümlülüğü adeta kaldırılmış gibidir. Çünkü
hamile yazılı çeklerde muhatabın, hamilin hak sahibi
(meşru hamil) olup olmadığını araştırma yetkisi ve
yükümlülüğü yoktur. Esasen muhatap banka hamilin
hak sahibi olup olmadığını istese de inceleyemez.
Çünkü böyle bir imkan yoktur.
Muhatabın Kontrol Yükümüne Uymamasının
Sonuçları
• Muhatap banka kendisine yüklenen kontrol
görevini kusurlu bir davranışla ihlal ederek tahrif
olunmuş bir çeki öderse çek anlaşmasına aykırı
hareketle düzenleyene karşı sorumlu olur ve
yapılan ödemeden doğan zararı giderme borcu
altına girer.
• Bankanın, hesap sahibinden izin almadan, belli bir
limit dahilinde, hesaptaki paradan çekebilme
yetkisini sözleşmeyle elinde bulundurmakta
olması bu sonucu değiştirmez.
Sahte veya Tahrif Edilmiş Çekte Riskin Düzenleyene
Yükletilmesine İlişkin Sözleşme Kayıtları
• TTK md. 812’nin muhatabın sahte veya tahrif edilmiş
çeki ödemesi halinde düzenleyene karşı sorumluluğuna
ilişkin hükmü emredici değildir. Bu nedenle taraflar, çek
anlaşmasına konulacak bazı kayıt ve şartlarla, sahte
veya tahrif edilmiş çekin ödenmesinden doğacak
zararın düzenleyene ait olmasını, onun üzerine
yükletilmesini veya kusur sorumluluğu esası
getirebilirler.
• Bankanın herhangi bir kusurunun bulunmadığı
durumlarda, sahte veya tahrif edilmiş çeklerden dolayı,
rizikonun (sorumluluğun) düzenleyene yükletilmesi
yolundaki bu tür sözleşme klozları geçerlidir ve hukuka
uygundur.
Sahte veya Tahrif Edilmiş Çekte Riskin Düzenleyene
Yükletilmesine İlişkin Sözleşme Kayıtları
• Ancak, bankanın ibraz edilen çekte tahrifat veya
sahtekarlık bulunup bulunmadığını, işinde kendisinden
beklenebilecek dikkat ve özenle araştırma yükümünden
kurtaracak bir şartı çek anlaşmasına koyması
hükümsüzdür.
• Zira böyle bir şart ahlaka aykırıdır (TBK md. 27). Bu
nedenle, bir banka basit bir araştırmayla
saptayabileceği sahteliği veya tahrifatı, çek anlaşmasına
sorumluluktan kurtarma klozu konulmuş olmasına
dayanarak tespit etmez ve ödemede bulunursa, zararı,
düzenleyene yükleyemez.
Çek Anlaşmasının Sona Ermesi
• Çek anlaşması çeşitli sebeplerle sona erebilir.
Çek anlaşması banka ile müşteri arasındaki
daha geniş kapsamlı bir sözleşmenin yalnızca
bir kısmını oluşturuyorsa, bu sözleşmenin sona
ermesiyle kendiliğinden ortadan kalkar.
• Çek anlaşması taraflar arasında sürekli ilişkiler
meydana getirdiğinden, ya kararlaştırılan
sürenin dolmasıyla, ya feshin bildirimine veya
da karşılıklı anlaşma ile sona erdirilebilir.
Çek Anlaşmasının Sona Ermesi
• Düzenleyenin iflasına karar verilmesi de çek
anlaşmasını sona erdirir. Çünkü iflasla düzenleyenin
kendi malvarlığı üzerindeki tasarruf yetkisi ortadan
kalkar. Muhatabın iflası halinde de çek anlaşmasının
devamına imkan kalmayacaktır.
• Ölüm çek anlaşmasını sona erdiren bir diğer haldir.
Buna göre, düzenleyenin ölümü halinde anlaşma son
bulur. Tüzel kişilerin tasfiyeye girmesi halinde de
anlaşma sona erer. Düzenleyenin ölümünden veya fiil
ehliyetini yitirmeden önce düzenleyip teslim ettiği
çekler, geçerli kalır ve normal ödeme prosedürüne
tabidir (TTK md. 800).
Çek Anlaşmasının Sona Ermesi
• Çek karnesi verdiği müşterisinin (düzenleyenin) herhangi bir
nedenle güvenilirliğini yitirmesi halinde banka, her zaman
fesih bildiriminde bulunabilir. Örneğin, çekin karşılıksız
çıkması hali gibi. Bu durumda müşterinin sonradan
ödemede bulunmuş olması bankanın güveninin yeniden
tesisine yeterli olmayabilir ve feshin bildirimini
engellemeyecektir.
• “Çek hesabı, ancak sahibinin veya yasal temsilcisinin yazılı
talebi ya da mevduat veya katılım fonu zamanaşımı
süresinin dolması üzerine kapatılabilir. Çek hesabı
kapatıldıktan sonra, üzerinde yazılı bulunan düzenleme
tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibraz edilen çekler
karşılıksızdır işlemine tabi tutulur” (Çek Kanunu md. 2, f.
10).
ÇEKTE KABUL YASAĞI
• “Çek hakkında kabul muamelesi cari değildir. Çek üzerine
yazılmış bir kabul şerhi, yazılmamış sayılır” (TTK md. 784).
• Buna göre, poliçeden farklı olarak çeke konan “kabul” kaydı
bir anlam taşımaz, böyle bir kayıt yer alırsa, çek geçerli
sayılacak, ancak bu kayıt yazılmamış sayılır. TTK md 784
hükmü emredici niteliktedir.
• Çeklerde kabul işleminin geçerli olmamasından dolayı çekin
teknik anlamda asıl borçlusu yoktur. Çekte sadece başvuru
borçluları vardır. Bir diğer deyişle, hamil, yalnızca çekle
imzası bulunanlara karşı bir kambiyo talep hakkına sahiptir.
Bunlar düzenleyen, cirantalar ve avalistlerdir. Banka
(muhatap) ise bunlar arasında yer almaz.
ÇEKİN DEVRİ
• Çek, poliçe gibi kanunen emre yazılı senetlerdendir. Bu nedenle ciro
ile devredilir. Fakat çeke, “emre yazılı değildir” anlamında bir kaydın
düşülmesi halinde çek, nama yazılı çek olur. Ayrıca çekler, poliçe ve
bononun aksine hamiline de düzenlenebilir. Böylece çekler, nama,
emre ve hamiline yazılı olarak düzenlenebilmekte ve devirleri de
farklı şekilde olmaktadır.
• Çekin cirosu genel olarak poliçenin cirosuna benzer. Bundan dolayı
poliçenin devri ile ilgili olarak yukarıda yapılan açıklamalar temelde
çek için de geçerlidir. Ancak çekin iktisadi işlevleri poliçe ve bonodan
farklı olduğu için kanunda farklı hükümlere de yer verilmiştir (TTK
md. 788-793). Aşağıdaki açıklamalarda çekte devir çeşitleri
bakımından özellikle farklılık gösteren noktalara (hükümlere)
değinilmiştir.
Nama Yazılı Çekin Devri
• “Emre yazılı değildir” kaydıyla veya buna
benzer bir kayıtla belirli bir kimse lehine
ödenmesi şart kılınarak nama yazılı hale
getirilen bir çek, ancak alacağın temliki yoluyla
devredilebilir. Devri için, yazılı temlik beyanı ile
çekin teslimi gerekir.
Emre Yazılı Çekin Devri
• Çekte lehtarın ismi gösterilse bile menfi (olumsuz) emre
kaydı bulunmadıkça çek emre yazılı sayılır. Emre yazılı çek
ciro ve teslim yoluyla devredilir. Çekin farklı yönleri dışında,
poliçenin cirosu ile ilgili hükümler çek hakkında da
uygulanır (TTK md. 818, f. 1, d bendi). Cironun kayıtsız ve
şartsız olması gerekir. Şarta bağlı olarak yapılan ciro ve kısmi
ciro geçerli değildir (TTK md. 789, f. 1 ve 2).
• Poliçenin kabul eden veya etmeyen muhataba, düzenleyene
ve senette daha önce borç altına girmiş olan şahıslara ciro
edilmesi ve bunların da poliçeyi tekrar ciro etmeleri
mümkündür (TTK md. 681, f. 3). Halbuki çekte lehine ciro
yapılabilecek ve ciro edebilecek kimseler yönünden bazı
sınırlamalar getirilmiştir.
Emre Yazılı Çekin Devri
• Muhatap bankanın çekle işleyen hesabın bulunduğu şubesi
lehine yapılan ciro makbuz hükmündedir (TTK md. 789).
Çek bir ödeme aracı olduğu için, çek hesabının bulunduğu
muhatap banka şubesinin, çeki yeniden tedavüle çıkarması
ve bundan yararlanması kabul edilmemiştir.
• Bu şubeye ciro edilen çek, artık ödenmiş ve fonksiyonunu
tamamlamış demektir. Çünkü, çekte muhatap banka,
düzenleyene ait bir parayı çeki ibraz edene ödeyen aracı
durumundadır. Çek bedelinin düzenleyene kredi
kullandırılarak ödendiği durumlar dışında, çeki ödeyen
muhatap banka düzenleyene başvuramaz. Ancak, yaptığı
ödemenin bir kanıtı olarak çeki (makbuz) saklayabilir.
Emre Yazılı Çekin Devri
• Çekte muhatabın cirosu geçersizdir (TTK md. 789,
f. 2). Muhataba yapılan ciro makbuz hükmünde
olduğundan, muhatap tarafından karşılığı ödenen
çekin artık işlevini tamamladığı kabul edilmiştir.
• Muhataba cironun makbuz anlamını taşıyacağı
kuralının tek istisnası yine aynı fıkrada
gösterilmiştir (TTK md. 789, f. 4). Buna göre,
muhatabın birden fazla şubesi olup da, ciro, çekin
üzerine çekildiği şubeden başka bir şube üzerine
yazılmış bulunursa, bu ciro makbuz hükmünde
değildir (TTK md. 789, f. 4 c. 2).
Emre Yazılı Çekin Devri
•
Örneğin, bir bankanın Adana şubesi üzerine çekilmiş bir çek, aynı
bankanın Balıkesir şubesine ciro edilmiş olursa, bu ciro makbuz
hükmünde değildir; böyle bir ciro normal cironun sonuçlarını husule
getirir. Şubelerinden biri vasıtasıyla böyle bir senedi ödeyen
muhatap banka, bu ödemeyi düzenleyenin hesabının bulunduğu
şubede karşılığının bulunması şartıyla yapmıştır.
• Bu karşılığın bulunmaması halinde, ödeyen şubenin, ciranta sıfatıyla
kendisinden önce gerilere başvuru hakkı vardır. Diğer yandan, bu
şubenin çeki tekrar ciro etmesi mümkün değildir. Bu şubenin, çekin
asıl üzerine çekildiği şubeye senedi ciro etmesi imkanı da yoktur.
Zira bu konuda TTK md. 789, f. 2 hükmü açıktır. Şöyle ki, aynı
bankanın şubelerinin ayrı bankalar gibi işlem görmesi mümkün
değildir.
Emre Yazılı Çekin Devri
• Çekte rehin cirosu yapılamaz. Çekin sadece temlik veya
tahsil cirosuyla verilmesi imkanı açıktır. Çeklere
uygulanacak poliçe hükümlerinin sayıldığı TTK md.
818’da, rehin cirosuna ilişkin md. 689’e yollamada
bulunulmamıştır.
• Çekle rehin cirosu yapabilme yolunun kapatılmasının
nedeni, çekin bir ödeme aracı olmasıdır. Kısa vadeli
olarak ödenmesi şart bulunan bir senedin teminat
amacıyla ciro edilmesi uygun görülmemiştir. Öte
yandan çekin inançlı işlem yoluyla (örtülü rehin
cirosuyla) rehin verilmesine ise engel bir durum yoktur.
Emre Yazılı Çekin Devri
• Çekin cirosunda poliçe ve bonoya oranla farklılık gösteren diğer bir
nokta, emre yazılı çekin ciro olunabileceği süre ile ilgilidir. TTK md.
778’e göre, poliçede, protesto çekilmiş olmamak şartıyla, vadenin
geçmesinden sonra, fakat protesto süresinin bitmesinden önce, ciro
yoluyla devir mümkündür. Buna karşılık, çekte, poliçedekinden farklı
olarak, protesto düzenleyen için iki iş günü ilave süre verilmemiştir.
Protestonun veya buna eşit tespitlerin, ibraz süresinin bitmesinden
önce çekilmesi gerekir (TTK md. 809).
• Bu nedenle çekin cirosu ancak ibraz süresinin bitiminden önce
mümkündür. İbraz süresinden sonra ya da protesto veya başka
şekillerde çekin ödenmediğinin tespit edilmesinden sonra yapılan
ciro alacağın temliki hükmündedir (TTK md. 793, f. 1). Diğer yandan,
tarihsiz bir cironun en geç ibraz süresinin bitiminden önce yapıldığı
kabul edilir (TTK md. 793, f. 2). Bunun aksinin ispatı mümkündür.
Hamiline Yazılı Çekin Devri
• Poliçe ve bonodan farklı olarak çekin hamiline yazılı şekilde
düzenlenmesi mümkündür. Hamiline yazılı çek anlaşma ve senedin
teslimi yoluyla devredilir. Devir için temlik beyanı ya da ciroya gerek
yoktur.
• Hamiline yazılı çekin devrinde sadece senedin teslimi yeterli olduğu
halde, ayrıca bir de ciro edilmişse böyle bir ciro senedin niteliğine
etki etmez; yani onu emre yazılı senet haline getirmez (TTK md.
791). Senet hamiline yazılı senet olarak kalmakta devam eder;
dolayısıyla ciranta imzalarının incelenmesine de gerek yoktur. Öte
yandan, md. 791’de, hamiline yazılı çek üzerine konulan ciro
kaydının hakkın devri ve hak sahibinin teşhisi yönlerinden herhangi
bir rolü olmamakla beraber, cironun altını imzalayanın
sorumluluğuna sebebiyet vereceği belirtilmiştir (TTK md. 685, md.
791, md. 808).
• Bu halde böyle bir cironun temlik ve teşhis fonksiyonları mevcut
değildir; yalnızca garanti fonksiyonu vardır.