Ticaret Hukuku Slaytı

Download Report

Transcript Ticaret Hukuku Slaytı

TİCARET HUKUKU BİLGİSİ
BONO B
BONODA AVAL
•
•
•
Bonoda yer alan taahhütlerin temin edilmesi amacıyla ortaya çıkan kambiyo
taahhüdü aval olarak adlandırılmaktadır. Avalin kambiyo senetlerinde görünen bir
kefalet türü olduğu belirtiliyorsa da, aval bir kambiyo taahhüdü olması ve bundan
kaynaklanan özellikleri sebebiyle, kefalet olarak nitelendirilemez. İki kurum
arasındaki en önemli fark feri niteliktir. Aval veren lehine aval veren kişi ehliyetsizlik
vs. gibi sebeplerle sorumlu olmasa bile sorumlu olmaya devam eder.
Aval veren lehine aval verdiği kişinin hamile karşı ileri sürebileceği şahsi defileri ileri
süremez. Oysa kefil bakımından aksi durum söz konusudur. Kefil borçlunun
alacaklıya karşı ileri sürebileceği savunmaları ileri sürebilir hatta ileri sürmek
zorundadır (TBK md. 597). Aksi takdirde borçluya karşı ihmalinden dolayı sorumlu
olur. Kefil ödeme yaptığı takdirde alacaklıya halef olur. Buna karşılık aval veren
ödeme yapınca senetten doğan hakları kazanır. Buna bağlı olarak aval verene karşı
ileri sürülebilecek savunmaların da sınırlandırılmış olduğu görülür.
Aval Türk Ticaret Kanunu’nun poliçeye ilişkin hükümlerinde düzenlenmiştir (TTK
md. 700-702). Bono hükümlerindeki açık atıf sebebiyle bonoda da uygulama alanı
bulmaktadır (TTK md. 778). İki düzenleme arasındaki fark TTK md. 701, f. 4
hükmünün yerine, TTK md. 778 hükmünün uygulanacak olmasıdır ve bu husus
aşağıda değerlendirilecektir.
Avalin Şartları
• Geçerli bir avalin ortaya çıkabilmesi için aranacak şartlar
kanunda belirtilmiştir. Ancak avalin geçerli olarak
doğabilmesi için ilk şart olarak geçerli bir bononun
bulunması gerekir. Çünkü aval ancak geçerli bir kambiyo
senedi üzerinde ortaya çıkabilir.
• Bono unsurları eksikliği sebebiyle geçerli değilse, ortaya
çıkan taahhüt aval olarak nitelendirilemez. Bu ihtimalde
şeklen geçerli olmayan bononun tahvil yoluyla, adi senet
olarak kabul edilmesi halinde, bunun üzerindeki irade
açıklamasının da bir başka teminat açıklaması olarak
(kefalet veya garanti) ayakta tutulması mümkündür.
• Kambiyo senetlerinde ehliyete ve sahte imzaya ilişkin
hususlar aval verenin sorumluluğu bakımından da geçerlidir.
Temin Edilen Taahhüdün Şeklen Geçerli Olması
• Aval verenin sorumlu sayılabilmesi için lehine aval verdiği kişinin
sorumluluğunun şeklen oluşması gerekli ve yeterlidir. Bu anlamda
lehine aval verilen kişinin sorumluluğunun şeklen oluşması, diğer bir
ifadeyle senet üzerinde görünen bir sorumluluk oluşturması aranır.
• Lehine aval verilen kişinin ehliyetsizlik, sahte imza vs. gibi tüm
hamillere karşı ileri sürülebilecek savunmalarının bulunması, aval
verenin durumunu etkilememektedir. Bu ihtimalde aval verenin
sorumluluğu devam ettiğinden, aval veren ödeme yaptığında lehine
aval verene başvuramayacaktır.
• Buna karşın lehine aval verilen kişinin sorumluluğu şeklen
oluşmamışsa, aval verenin sorumluluğundan söz edilemez. Örneğin
bir ciranta ödemeden sorumsuzluk kaydı koymuş ve bu ciranta
lehine aval verilmişse, aval veren de sorumlu olmaz. Benzer olarak
lehine aval verilen kişinin imza değil parmak izi ile yaptığı ciro
geçersiz olduğundan, bunun lehine verilen aval de sorumluluk
doğurmayacaktır.
Avalin Şeklen Oluşması ve Senet üzerinde
Olması
• Aval diğer kambiyo taahhütleri gibi sıkı şekil
şartlarına bağlanmıştır.
• Aval sorumluluğunun oluşabilmesi için bunun
senet üzerinde oluşması gerekir. Senet dışında
ayrı bir belge ile verilen teminat, aval olarak
hüküm ifade etmez. Şartları varsa kefalet veya
garanti sözleşmesi olarak hüküm ifade edebilir.
Aval Şerhinin Bulunması
• Aval şerhi üç unsurdan oluşmaktadır. Bunlar
aval açıklaması, lehine aval verilenin
belirtilmesi ve aval verenin imzasıdır.
Aval Açıklaması
• Senet üzerinde avalin doğabilmesi için, aval açıklamasının
bulunması gerekir (TTK md. 701, f. 1). Bu açıklama “aval
içindir” veya benzeri bir ibare kullanılarak
gerçekleştirilebilir. Benzeri ibare, teminat iradesini gösteren
herhangi bir ibare olabilir. Uygulamada çoğunlukla “kefil”
veya “müteselsil kefil” ibaresinin kullanıldığı görülmekte ve
yargı kararlarında bunun kefalet değil aval olarak hüküm
ifade edeceği sonucuna varılmaktadır.
• Aval açıklamasının bulunmaması halinde ortaya çıkan
durum kanunda tam açıklanmamış olmakla birlikte, ön
yüzde yer alan ve açıklama içermeyen imzanın aval olacağı
karinesinden hareketle, imza ön yüzdeyse aval
açıklamasının bulunduğu, arka yüzdeyse bunun beyaz ciro
olarak kabul edileceği sonucuna varılmalıdır.
Lehine Aval Verilenin Kimliği
• Senet üzerinde avalin doğabilmesi için, kim lehine aval
verildiğinin senet üzerinde yer alması gerekmektedir
(TTK md. 702, f. 1). Lehine aval verilen kişi her zaman
bir senet sorumlusudur. Aksi takdirde aval verenin
sorumluluğunun doğduğundan söz edilemez. Zira
yukarıda açıklandığı gibi lehine aval verilen kişinin
sorumluluğun şeklen dahi doğmuş olması, avalin
şartlarından biridir.
• Lehine aval verilen kişinin gösterilmemiş olması
halinde, aval düzenleyen lehine verilmiş sayılır. Bu
durumda aval veren ödeme yaptığı takdirde sadece
düzenleyene başvurabilecektir.
İmza
• Aval şerhinde yer alması gereken son unsur
imzadır. Bu unsur bakımından aval veren ile
diğer senet sorumluları arasında bir farklılık
bulunmamaktadır.
Aval Verenin Sorumluluğu ve Hakları
• Aval veren teminat yükümlüsü olarak öncelikle
sorumluluk altındadır. Aval veren senedi
ciranta gibi hak sahibi olarak
imzalamamaktadır. İmza attığı andan itibaren
bir teminat borcu bulunmaktadır. Aval verenin
hakları ancak ödeme yaptığı takdirde ortaya
çıkmaktadır. Bu sebeple öncelikle sorumluluğu
ardından hakları incelenecektir.
Aval Verenin Sorumluluğu
• Aval verenin sorumluluğu, lehine aval verdiği kişinin sorumluluğu
gibidir (TTK md. 702, f. 1). Bu hükümden hareket edildiğinde, avalin
kefalet gibi feri bir sorumluluk olduğu düşünülebilir. Buna karşılık
aynı hükmün ikinci fıkrasında bu ilke farklılaştırılmaktadır. Buna göre
aval veren, lehine aval verdiği kişinin sorumluluğu şekil sebebiyle
geçersizse bunu ileri sürebilir; aksi takdirde ileri süremez. Buna
maddi anlamda mücerretlik şekli anlamda ferilik adı verilmektedir.
Bu ilkenin sonucu aval veren, lehine aval verdiği kişinin senet
üzerinde yer alan savunmalarını ileri sürebilir, taahhüdün
hükümsüzlüğü ve şahsi savunmalarını ileri süremez.
• Aval verenin kendi sorumluluğunu miktar bakımından sınırlamasına
da izin verilmiştir. Bu husus TTK md. 700, f. 1’de belirtilmektedir.
Hükme göre aval veren bono bedelinin bir kısmı için aval verebilir.
• Lehine aval verilen kişinin sorumluluğu zamanaşımına uğrarsa
bundan aval veren de yararlanacaktır.
Aval Verenin Hakları
• Aval veren hamile ödeme yaptığı takdirde,
lehine aval verdiği kişiye ve buna sorumlu
olanlara karşı başvuru hakkını kazanmış olur
(TTK md. 701). Aval veren böylece hamilin
haklarını değil, bono üzerinde belirtilen hakları
edinmiştir.
BONONUN ÖDEME AMACIYLA İBRAZI VE
ÖDENMESİ
• Bono ve diğer kambiyo senetleri para alacağı içermelerine
ve dolayısıyla verme borcu oluşturmalarına rağmen,
götürülecek borç değil, aranacak borç olarak ortaya çıkarlar.
Çünkü düzenleyen tedavüle soktuğu bononun kimin elinde
olduğunu bilmez. Bono yukarıda açıklanan ciro yoluyla
kolaylıkla el değiştirir ve bu el değiştirme için düzenleyenin
onayının alınması gerek bulunmamaktadır. Buna bağlı
olarak bono alacaklısı olan hamilin, ödeme amacıyla senedi
ibrazı gerekir. İbraz bu amaçla bonoyu asıl ödeyecek kişi
olan düzenleyene yapılmalıdır. Birden fazla düzenleyeni
bulunan bonolarda, ibrazın tümüne yapılması gerekir.
Aralarında müteselsil sorumluluk ilişkisi bulunan birlikte
düzenleyenlerin herhangi birinin yapacağı ödemenin borcu
ortadan kaldıracak olması, bu sonucu zorunlu kılmaktadır.
İbrazın Konusu ve Usulü
• İbrazda senedin verilmesi bir zorunluluktur. Bunun bir
örneğinin sunulması yeterli olmaz. Çünkü ilk olarak hamil
hak sahibi olduğunu senedi elinde bulundurması ve senet
üzerindeki ciro zincirine göre ispat etmektedir (TTK md.
710, f. 3). İkinci olarak düzenleyenin senedi elde etmeden
ödeme yapması, senedin tekrar ibrazı ile mükerrer ödeme
yapma zorunluluğunu doğurabilecektir. Bu riski ortadan
kaldırmak için düzenleyenin de senedin kendisine ibrazını
talep etmesi bir zorunluluktur.
• Senedin ibrazı ödeme talebini de içermektedir. Buna bağlı
olarak hamil ödemeyi kabule ve ödeme sonucunda bir
makbuz hazırlayarak bunu düzenleyene vermeye de hazır
olmalıdır.
İbrazın Zamanı
•
•
•
•
•
Kanun ödeme amacıyla yapılacak ibrazı vadeyi dikkate alarak belirlemektedir. Gerçekten TTK md.
708’de ödeme amacıyla ibrazın ödeme gününde ve ödeme gününü takip eden iki gün içinde
yapılabilmesine imkân tanımıştır. Böylelikle ibrazın yapılabileceği en erken ve en geç süreler
belirlenmiş olmaktadır. Ödeme günü daha önce de belirtildiği gibi, vadeye göre belirlenirse de
vadeden farklı olabilir. Vade ve ödeme gününe ilişkin, yukarıda verilen bononun unsurlarına ilişkin
açıklamalar bu konuda dikkate alınmalıdır.
Ödeme gününün ileri bir güne kayması mümkündür. Bu sonucun doğması bazen kanundan bazen
tarafların anlaşmalarından doğar.
Kanundan doğan haller moratoryum (devletçe alınan tedbirler neticesi ödemelerin ertelenmesi),
mahkeme kararı (İflasın ertelenmesinde olduğu gibi) veya TTK md. 731’de yer alan mücbir sebepler
olarak ortaya çıkabilir. Mücbir sebepler aşağıda protesto konusunda incelenecektir.
Ödemenin ertelenmesi alacaklı ve borçlu arasında yapılan bir anlaşmaya da dayanabilir. Bu anlaşma
taraflar arasında kalırsa, şahsi defi niteliği gösterir ve anlaşmanın tarafları dışında ileri sürülmesi
sınırlanır. Buna karşılık bono üzerine vadenin uzatıldığı belirtilirse, bu husus tüm hamillere karşı ileri
sürülebilir.
İbraz süresinin kaçırılması halinde, hamil başvuru hakkını kaybedebilir. Bu husus aşağıda başvuru
hakkına ilişkin başlık altında incelenecektir. Diğer taraftan düzenleyen bono bedelini tevdi etmeye
hak kazanır (TTK md. 712).
İbrazın Yeri
• İbrazın ödeme yerinde gerçekleştirilmesi
gerekir. Ödeme yeri bononun unsurlarından
birisidir. Bono üzerinde yer almaması halinde,
düzenleyenin bono üzerinde yazılı adresinin
aynı zamanda ödeme yeri olarak kabul edildiği
görülmektedir. Bu dahi yoksa bononun
unsurları bulunmadığından geçersizliği
sonucuna varılmaktadır.
İbrazın Sonuçları
• İbrazla birlikte temerrüt ortaya çıkar. Ödeme gününün
gelmesiyle birlikte muacceliyet ortaya çıkmasına rağmen,
temerrüt olgusu ibraza bağlanmış bulunmaktadır.
• İbrazla birlikte bono ödenmemişse, borç aranılacak borç
olmaktan çıkıp, götürülecek borç halini alır. Zira düzenleyen
artık senedi elinde bulunduran kişiyi bilmektedir ve bundan
böyle ciro yoluyla yapılan devirler dahi alacağın temliki
hükmüne tabi olmaktadır. Dolayısıyla düzenleyenin senedi
takip etmesi artık mümkündür.
• İbrazın süresi içinde gerçekleştirilmesi, başvuru hakkının
doğumunun maddi şartını oluşturmaktadır. Aşağıda başvuru
hakkına ilişkin açıklamalarda inceleneceği gibi, başvuru
hakkını kullanılabilmesi için hamilin durumu bir protesto
belgesi düzenleterek tespit ettirmesi de gerekmektedir.
Bononun Ödenmesi
• Bononun düzenleyen tarafından ödenmesi, bonodan
kaynaklanan alacağın sona ermesi sonucunu doğurur. Bu
amaçla yapılacak ödemenin bono bedelinin tamamını
kapsaması gerekir. Bono bedelinin tamamı, faiz şart
edilebilen hallerde bunun eklenmesiyle bulunur.
• Düzenleyenle birlikte bono üzerinde imzası bulunan diğer
imza sahiplerinin de sorumlulukların ortadan kalkar.
Ödemeyle birlikte bono kıymetli evrak olmaktan çıkar.
• Bonoyu ödeyen düzenleyen, bononun iadesini ve yapılan
ödemenin bono üzerine şerh edilmesini talep edebilir (TTK
md. 709, f. 1).
Bononun Ödenmesi
• Eğer düzenleyen bononun tamamını ödemez
ancak kısmi ödeme teklifinde bulunursa, hamil
bunu reddedemez (TTK md. 709, f. 2). Oysa TBK
md. 84 alacaklının bunu reddedebilmesine imkân
tanımaktadır.
• Buna bağlı olarak düzenleyenin kısmi ödeme
teklifinin, hamil tarafından kabul edilmesi ve
gerçekleştirilen kısmi ödemenin bono üzerine
yazılarak imzalanması veya düzenleyenin talebi ile
ona bir makbuz verilmesi gerekir.
Bononun Ödenmesi
• Düzenleyenin bu durumda senedin iadesini istemesi
mümkün değildir, zira senet üzerindeki alacak kısmen
bitmekle birlikte kısmen devam etmektedir. Kısmi
ödeme halinde hamil ödenmemiş miktar bakımından
aşağıda incelenecek olan başvuru hakkını
kullanabilecektir. Bunun için başvuru hakkını şartları
yerine getirilmelidir.
• Kısmi ödemenin reddi halinde hamilin düzenleyene
karşı alacağı ortadan kalkmaz. Buna karşılık reddedilen
miktar kadar diğer senet sorumlularına başvuru imkânı
ortadan kalkar.
Bononun Ödenmesi
• Düzenleyen bonoyu vadeden önce ödemek istediğinde,
hamilin bunu kabul etmesi zorunlu değildir. Oysa
borçlar hukukunda vadenin borçlu yararına olduğu ve
bundan vazgeçebileceği esası geçerlidir. Kambiyo
senetlerinde aksine bir düzenleme ile vadeden önce
ödeme, hamilin onayına bağlanmıştır.
• Vadeden önce ödeme halinde, senedin maddi ve şekli
hak sahibinin farklı olmasından kaynaklanan riskler,
düzenleyenin üzerine bırakılmıştır. Oysa vadede ödeme
yapan düzenleyen, senet üzerinde şeklen hak sahibi
olarak görünen kişiye yaptığı ödeme ile sorumluluktan
kurtulmaktadır.
BONODA BAŞVURU HAKKI
• Bononun düzenleyeni, bono üzerinde yazılı bedeli vadesinde
ödemeyi vaat etmiştir. Bono üzerinde ciranta olarak imza koyan
kişiler de, bononun vadesinde ödeneceğini temin etmiş
durumdadırlar. Bu açıdan düzenleyen ve diğer senet sorumlularının
farklı değerlendirilmesi gerekmektedir. Düzenleyen senedi
ödeyeceğini vaat eden senedin “bononun asli borçlusu ”
durumundadır. Buna karşın diğer senet sorumluları, senet asıl
sorumlu olan kişi tarafından ödenmediği takdirde sorumludurlar ve
“başvuru sorumluları” olarak adlandırılırlar.
• Senedin asıl borçlusu olan kişi, yani düzenleyen, senet kendisine
ibraz edilmese bile zamanaşımı süresi içinde sorumludur. Buna
karşılık diğer senet sorumlularına başvurulabilmesi için, başvuru
hakkının doğması gerekir. Bu başlık altında öncelikle başvuru
borçlularına başvurulması için gereken şartlar incelenecek ardından
başvuru hakkını kullanılmasına ilişkin esaslar değerlendirilecektir.
Başvuru Hakkının Doğması
• Başvuru hakkının doğması maddi ve şekli
şartlar olarak nitelendirilen bazı
yükümlülüklerin yerine getirilmesini zorunlu
kılmaktadır.
Başvuru Hakkının Maddi Şartları
• Bonoda başvuru hakkını doğmasının birbirine alternatif iki şartı
bulunmaktadır. Bunlar vadede bononun ödenmemesi veya vadeden
önce bononun ödeneceğinin şüpheli hal almasıdır.
• Bononun vadede usulüne uygun olarak ibraz edilmesine rağmen,
düzenleyen tarafından ödenmemiş olması halinde, hamil başvuru
borçlularına başvurabilir. İbrazın ne şekilde gerçekleştirilmesi
gerektiği yukarıda incelenmiştir.
• Bononun ödeneceğinin vadeden önce şüpheli hal alması
durumunda da, hamilin vadeyi beklemesinin gerekli olmadığı,
vadeden önce gerek düzenleyene gerek başvuru borçlularına
yönelmesinin mümkün olduğu görülür. TTK md. 778’de yer alan atıf
sebebiyle bono hakkında da uygulama alını bulan TTK md. 713
hükmü, bu hususu düzenlemektedir. Buna göre düzenleyenin “iflas
etmiş olması”, “bir ilamla ispatlanmamış olsa da sadece ödemelerini
tatil etmiş olması” veya “aleyhine yapılan bir icra takibi semeresiz
kalması hallerinde”, hamil başvuru hakkını kullanabilir.
Başvuru Hakkının Şekli Şartları
• Başvuru hakkını kullanılabilmesi için aranan maddi
şartların bulunması yanında bunların belgelenmesi de
zorunludur. Bu belgeleme işlemi kural olarak protesto
adı verilen ve noter tarafından düzenlenen bir belge ile
sağlanmaktadır. Ödememe durumu protesto ile
belgelenmekle birlikte, başvuru hakkının vadeden önce
doğduğu hallerde protesto belgesine ihtiyaç
bulunmamaktadır.
• Protesto sadece ödememe durumunda
çekilmemektedir. Poliçe ilişkisi bakımından muhatabın
kabul etmemesi durumunda da protesto çekilerek
başvuru hakkı kullanılabilmektedir. Bu husus aşağıda
poliçe başlığında değerlendirilecektir.
Protestonun Çekilebileceği Süre ve Yetkili Merci
• Protestonun sınırlı bir süre içinde çekilmesi
gerekmektedir. Protesto, ödeme gününü takip eden iki
iş günü içinde çekilmelidir (TTK md. 714, f. 3).
Protestonun ödeme günü çekilmesi mümkün değildir.
Ödeme gününün ertesi, tatil gününe geldiği takdirde,
takip eden iş günlerinin beklenmesi gerekmektedir.
Ödeme gününün belirlenmesi yukarıda incelenmiştir.
• Protestonun çekilmesinden maksat, noter tarafından
protesto belgesinin düzenlenmesidir. Protestonun
ödemeden kaçınan düzenleyene daha sonraki bir
tarihte tebliğ edilmiş olması, protestonun geçerliliğini
etkilemeyecektir.
Protestonun İçeriği
• Kanun protestonun içeriğini belirlemiştir (TTK md. 716).
Buna göre protesto, protestoyu çeken ve kendisine
protesto çekilen kimselerin ad ve soyadlarını veya
ticaret unvanlarını; kendisine protesto çekilen
kimsenin, bonodan doğan taahhüdünü yerine
getirmeye davet edildiği halde taahhüdünü yerine
getirmemiş veya kendisi bulunamamış yahut ticaret
yerinin veya meskeninin belirlenememiş olduğuna dair
bir şerhi; sözü geçen davetin yapıldığı veya davet
teşebbüsünün sonuçsuz kaldığı yer ve güne ait bir şerhi
ve protestoyu tanzim eden noterin imzasını içerir.
Protestodan Muafiyet Halleri
• Başvuru hakkının doğması için protesto
çekilmesi zorunluluğu hakkında kanundan ve
iradeden kaynaklanan bazı muafiyet halleri
bulunmaktadır.
Kanundan Doğan Muafiyet Halleri
• Başvuru hakkının vadeden önce doğduğu hallerden biri olan, düzenleyenin
iflası durumunda protesto düzenlenmesi gerekmez. Bu durumda verilen
iflas kararı nitelik olarak bir belge olduğundan ve iflası ispata elverişli
bulunduğundan durumun ayrı bir protesto ile belgelenmesine ihtiyaç
bulunmamaktadır (TTK md. 713 ve 714).
• Bononun ödeme için ibrazının mücbir sebeplerle mümkün olmaması
halinde, hamilin protesto çekilmesine gerek olmadan başvuru hakkını
kullanabileceği öngörülmüştür (TTK md. 731). Ancak mücbir sebebin varlığı
tek başına protestodan muafiyet sonucunu vermemektedir.
• Mücbir sebebin ortadan kalkmasıyla birlikte ibraz ve protesto zorunluluğu
devam etmektedir. Mücbir sebep otuz günü aştığı takdirde, hamilin ibraz
ve protesto düzenlenmesi gerekmeksizin başvuru hakkını kullanmasına
imkân tanınmıştır. Kanun mücbir sebepleri saymamış ancak hamilin veya
yetkilendirdiği kişinin şahsına ilişkin engellerin mücbir sebep olarak kabul
edilemeyeceğini öngörmüştür. Mücbir sebebin varlığı nedeniyle protesto
düzenlenme bile hamilin durumu cirantasına ihbar etmesi zorunluluktur.
İradeden Doğan Muafiyet Halleri
• Protestodan muafiyet kaydı TTK md. 722’de
düzenlenmiştir. Bu amaçla bono üzerine “masrafsız
iade”, “protestosuz” veya bunlara benzer diğer ibarenin
yazılarak imzalanması suretiyle, hamilin başvuru
hakkını kullanması için protesto çekilmesinden feragat
edilebilmektedir.
• Bono üzerine bu kaydı düzenleyen koyabilir. Gerçi
düzenleyen protesto düzenlenme de sorumlu olur.
Buna rağmen poliçe hükümlerine ilişkin TTK md. 722’de
düzenleyenin sayılmış olması ve düzenleyenin, poliçe
ilişkisinde düzenleyen ve kabul eden durumunda
bulunması, bu sonucun doğmasına sebep olmaktadır.
İradeden Doğan Muafiyet Halleri
• Düzenleyen tarafından konan kayıt, hamili protestodan
mutlak olarak muaf kılacaktır. Bu şarta rağmen protesto
çeken hamil, bunun masrafına kendisi katlanacaktır. Buna
karşın muafiyet kaydı bir ciranta veya aval veren tarafından
yazıldığı takdirde, sadece bu başvuru borçlusu hakkında
hüküm ifade edecektir. Muafiyet kaydı koyan ciranta veya
aval verene başvurmak için protesto çekilmesi
gerekmemektedir.
• Protestodan muaf olmak, ibraz ve ihbarları yapma
yükümlülüğünü ortadan kaldırmamaktadır (TTK md. 722).
Ancak kanun ispat yükünü yer değiştirmiş ve senedin
süresinde ibraz edilmediğinin, başvuru borçluları tarafından
ispat edilmesi gerektiğini öngörmüştür.
Başvuru Hakkının Kapsamı
• Başvuru hakkını kapsamı belirlenirken ilk hamil
ve bonoyu ödemek suretiyle alan ve kendisine
sorumlu olanlara başvuran başvuru
borçlusunun durumları ayrı ayrı
değerlendirilmektedir.
Hamilin Başvuru Hakkının Kapsamı
• Hamilin başvuru hakkının kapsamı TTK md.
725’de sayılmıştır. Kanunda sayılan hususlar
sınırlı olarak belirtilmiş olup, buna başka
hususların eklenmesi, kambiyo senetleri
hukukuna uygun değildir.
Bononun Ödenmemiş Kısmı ve Akdi Faizi
• Hamil öncelikle bono bedelini talep edebilecektir. Bono
bedeli kısmen ödenmiş olduğu takdirde, başvuru hakkı
ancak ödenmemiş kısım üzerinden kullanılabilecektir.
• Başvuru hakkı vadeden önce kullanılıyorsa, poliçe
bedelinden uygun bir ıskonto yapılması gerekmektedir.
Iskonto oranı hakkında kanun, hamilin yerleşim yerinde
geçerli oranların dikkate alınacağını belirtmiştir.
• Faiz şart kılınabilen, görüldüğünde veya görüldüğünden
bir süre sonra vadeli poliçelerde, hesaplanacak faiz de
başvuru hakkına dâhildir. Burada hesaplanan faiz akdi
faiz niteliği gösterir. Vadeden sonra işleyecek faiz ise
temerrüt faizidir.
Vadeden İtibaren İşleyecek Temerrüt Faizi
• Kanunda “vadenin gelmesinden itibaren
işleyecek faizi”n de başvuru hakkının
kapsamında olduğu belirtilmiştir.
• Kambiyo senetleri TTK’da düzenlenmiş olması
sebebiyle ticari iş olduğundan (TTK md. 3),
temerrüt faizinin belirlenmesinde ticari işlerde
geçerli bulunan temerrüt faizi oranı dikkate
alınır.
Masraflar
• Hamil tarafından protesto ve bilahare TTK md.
723 maddesine uygun olarak yapılan ihbar
masrafları, başvuru borçlularından talep
edilebilir.
Komisyon
• Hamil bono bedelinin binde üçünü aşmamak
üzere komisyon ücretini isteyebilir. Bu
komisyon bono bedeli üzerinden hesaplanır ve
faiz ile masraflar hesaplamada dikkate
alınmaz.
Ödeme Yaparak Senedi Alan Sorumlunun
Başvuru Hakkının Kapsamı
• Senedi ödeyerek hamilden alan başvuru borçlusu,
bonodan doğan haklarını kendisine karşı sorumlu olan
kişilere karşı kullanacaktır. Bu kişiler düzenleyen ve
kendisinden önceki cirantalar ile bunlar lehine aval
verenlerdir. Senedi ödeme yaparak alan borçlunun
başvuru hakkının kapsamı kanunda belirlenmiştir (TTK
md. 726).
• Başvuru hakkı doğan senet sorumlusunun doğrudan
hamile ödeme yaparak senedi almış olması mümkün
olduğu gibi, bir başka senet sorumlusuna ödeme
yaparak senedi almış olması da mümkündür.
Ödenmiş Meblağ
• Ödeme yapan senet sorumlusunun hamile
veya kendinden önceki senet sorumlusuna
yaptığı ödeme, yukarıda açıklandığı gibi, bono
bedeli, faizler masraflar ve komisyondan
oluşmaktadır.
Ödeme Tarihinden İtibaren İşleyecek Temerrüt
Faizi
• Temerrüt faiz oranı hakkında yukarıda, hamilin başvuru
hakkını kapsamına ilişkin yapılan açıklamalar burada da
geçerlidir.
• Faiz hesaplanırken bono bedeli değil, senet
sorumlusunun yaptığı ödeme dikkate alınmaktadır.
Oysa başvuru hakkını kullanan senet sorumlusunun
ödediği bedelin içinde faizler de bulunmaktadır. Bu
hüküm ödenmiş temerrüt faizi üzerine tekrar temerrüt
faizi uygulanması sonucu vermektedir. Hüküm bu
sebeple temerrüt faizine faiz yasağı getiren BK md. 121,
f. 3 hükmünün istisnasıdır.
Masraflar
• Burada anılan masraflar, TTK md. 723’de
sayılan ihbar gibi, başvuru hakkını kullanan
senet sorumlusu tarafından yapılan
masraflardır. Hamil tarafından yapılan protesto
masrafı ve diğer masraflar, ödenen meblağın
içinde yer almaktadır.
Komisyon
• Başvuru hakkını kullanan senet sorumlusu
bono bedelinin binde ikisini aşmamak üzere
komisyon ücretini isteyebilir. Bu komisyon
bono bedeli üzerinden hesaplanır ve faiz ile
masraflar hesaplamada dikkate alınmaz.
İhbar Mecburiyeti
• Başvuru hakkının ortaya çıkması ile birlikte senet sorumlularının durumdan
haberdar edilmesi gerekir (TTK md. 723).
• Başvuru hakkının ortaya çıktığı konusunda ilk bilgi sahibi olacak kişi
hamildir. Bu sebeple ihbar yükümlülüğü öncelikle hamile yüklenmiştir.
Diğer senet sorumlularının ihbar yükümlülüğü kendilerine bildirim
yapılması ile başlayacaktır.
• İhbar başvuru hakkını doğması üzerine kendi cirantasına ihbarda bulunmak
zorundadır. Poliçeye ilişkin bir düzenleme olan TTK md. 723 hükmünde
hamilin düzenleyen ve kendi cirantasına ihbarda bulunma zorunluluğu
belirtilmiş olmasına rağmen, bono ilişkisinde durumun düzenleyene
bildirilmesinde bir anlam bulunmamaktadır. Zira vadeden önce veya sonra
olsun başvuru hakkının ortaya çıkışı düzenleyenle ilgilidir.
• Hamilden başvuru hakkının doğduğu konusunda ihbarı alan ciranta da,
kendi cirantasına durumu ihbar etmelidir. Böylece lehtara kadar giden bir
ihbar zinciri ortaya çıkacaktır.
İhbar Mecburiyeti
• İhbar yapılabilmesi için cirantaların adreslerinin bilinmesi gerekir. Bu
anlamda ihbarı yapacak olan kişinin, ihbarın muhatabının adresini
bilmesi gerekir. Bu açıdan her bir sorumlunun kendi cirantasına
ihbarda bulunacak olması, aralarında ilişki olduğunu göstermektedir.
• İhbar yükümlülüğü hamil bakımından dört, cirantalar bakımından iki
günlük süreye bağlanmıştır. Dört günlük süre ibrazdan, iki günlük
süre ihbarın cirantaya ulaşmasından itibaren hesaplanmaktadır.
• İhbarın noterden veya senedin iadesi yoluyla yapılması mümkündür.
• İhbarda bulunmamak başvuru hakkının ortadan kalkmasına yol
açmamakta, buna karşın ihbarda bulunmamaktan kaynaklanan
zararlardan dolayı sorumluluk ortaya çıkmaktadır.
BONODA ZAMANAŞIMI
• Bono üzerindeki alacak hakkı, zamanaşımına uğraması mümkün bir
haktır. Bu husus poliçe bakımından TTK md. 749’da öngörülmüş
olup, TTK md. 778 hükmünün atfı gereği bono bakımından da
geçerli ilkeler oluşturmaktadır.
• Bono ilişkisi bakımından zamanaşımı sürelerin kısa tutulduğu
görülmektedir. Örneğin adi senet bakımından TBK md. 146 ile
getirilen süre on yıl olmasına rağmen, bonoda en uzunu üç yıllık
süreler öngörülmüştür. Böylece hamilin alacağını bir an önce alması
için zorlandığı görülür.
• Kambiyo ilişkisi temel ilişkiden bağımsız olduğundan, kambiyo
senedinin zamanaşımına uğraması, temel ilişkinin de zamanaşımına
uğramasına sebep olmaz. Ancak temel ilişki nitelik olarak bir alacak
ilişkisi olduğundan, bunun da kendisi için öngörülen sürede
zamanaşımına uğrayacağı açıktır.
Bonoda Zamanaşımı Süreleri
• Bono ilişkisinde üç tür zamanaşımının olduğu
görülür. Bu zamanaşımı süreleri talepte bulunan
alacaklı ve borçluya göre farklı belirlenmiştir.
• Hamil tarafından düzenleyene karşı açılacak
davalarda ve yapılacak takiplerde zamanaşımı
süre üç yıldır. Bu süre vadeden itibaren başlar. Bu
zamanaşımı süresi aynı zamanda başvuru
borçlusu olup ödeme yaparak düzenleyene
başvuran alacaklılar bakımından da
uygulanacaktır.
Bonoda Zamanaşımı Süreleri
• Hamil tarafından başvuru borçlularına karşı açılacak davalar
ve takipler bakımından zamanaşımı süresi bir yıldır ve bu
süre protestonun düzenlenmesinden veya protestodan
muafiyet kaydı bulunuyorsa vadeden itibaren başlar.
• Bir başvuru borçlusu tarafından bir diğer başvuru
borçlusuna karşı açılacak dava ve takipler bakımından
zamanaşımı süresi altı aydır ve bu süre alacaklı
durumundaki başvuru borçlusunun ödeme yaptığı veya
bononu kendisine karşı dava ve takip yoluyla ileri sürüldüğü
tarihten itibaren başlar.
• TTK md. 6 gereğince, kanunda yer alan zamanaşımı
sürelerinin tarafların anlaşması ile değiştirilmesi mümkün
değildir.
Bonoda Zamanaşımının Kesilmesi
• Zamanaşımının kesilmesi TTK md. 750 ve 751’de
düzenlenmiştir. Zamanaşımını kesen sebepler
incelendiğinde, Borçlar Kanunu md. 154 ve 155’den
farklı oldukları görülmektedir. Bunun sebebi kambiyo
senetleri bakımından uluslararası kuralların kabul
edilmiş olması ve ülkelerde zamanaşımının kesilmesi
sebeplerinin farklı olmasından kaynaklanan sorunların
ortadan kaldırılmasıdır.
• Kambiyo senetlerinde zamanaşımını kesen sebepler,
dava açılması, takip talebinde bulunulması, davanın
ihbar edilmesi veya alacağın iflas masasına bildirilmesi
olarak sayılmıştır (TTK md. 750).