Ö*RENC*N*N ADI : Hilal Ö*RENC*N*N SOYADI : GÜRCOSKUN Ö

Download Report

Transcript Ö*RENC*N*N ADI : Hilal Ö*RENC*N*N SOYADI : GÜRCOSKUN Ö

Elliot W.EISNER’ın sanatsal denetimle ilgili yaklaşımları vardır.
Bunları hep birlikte inceleyelim;
* Sanatsal denetim bütüncül bir bakış açısı ile yaklaşmıştır.Bu
yaklaşım anlayış,duyarlılık ve deneticinin sınıfta ortaya çıkan
önemli ayrıntıları değerlendirme bilgisine dayalıdır.
* Öğretim bir sanattır ve her zamanda önceden tasarlandığı
gibi gerçekleşmez. Tam tersine koşullara göre değişir. Eisner’ın
bu yaklaşımı öğretmenlerin nasıl öğretmeleri konusunda esnek
olmaları gerektiğini çünkü kesin kurallarla kendilerini
kilitlediklerini dile getirmek istemiştir.
* Eisner ‘a göre denetim de teknik ussallık yerine estetik
duyarlılığı bir alternatif olarak öne sürmüştür.
* Öğretim bir bilim olmaktan
çok sanattır. Öğretimi
önemsizleştiren ve parçalanmasına yol açan araştırma ve
bilimsel çalışmalara karşı çıkmıştır.
Elliot W.EISNER’ın sanatsal denetimle ilgili yaklaşımları vardır.
Bunları hep birlikte inceleyelim;
* Deneticinin belirli bir öğretim yaklaşımını dayatmasına da
karşı çıkmıştır.
* Eisner “denetim” kavramından hoşlanmadığını dile
getirir.Çünkü denetim kavramı bürolarda ya da fabrikalardaki
hiyerarşik ilişkiyi çağrıştırmaktadır. Denetim çözcüğü bireyler
arasında diyalog ve bilgi değişimini ortadan kaldıran bir etki
olarak yorumlar.Onun yerine öğretmenlerin inisiyatif sahibi
olmalarını ve deneticinin önerilerini kabul ya da reddetme
özgürlüğü tanıyan “danışman kişiler” dir.
Elliot W.EİSNER’ın sanatsal denetimle ilgili yaklaşımları vardır.
Bunları hep birlikte inceleyelim;
* Eisner “denetici” kavramının olumlu yönüne de şöyle bakmaktadır.Öğretmenin
analiz ve yorum sürecine katılımına olanak sağlar ve deneticinin gözlem yaptığı
alanda uzman olması, sınıfta olup bitenleri anlaması açısından önemli olduğu
düşünmektedir.
*
Eisner değerlendirmede “niceliksel” ölçme araçlarının yerine ‘eleştiriyi’
kullanır.Böylelikle sınıftaki karmaşıklığın algılanması ve kaydedilmesi için de
deneticinin duyarlık ve takdirlerini gösteren bir dil kullanması gerekir.
* Denetici sınıfta daha çok işitsel,görsel,ve kinestetik boyutların varlığını arar ve
farklılıklara odaklanır.
Eisner’ın sanatsal yaklaşımda değerlendirme yapılırken
nelere dikkat edilmesi gerektiğini maddelemiştir.
* Olayların sadece gerçek anlamları ya da tekrar oranlarına değil içerdikleri açık
ya da gizli anlamlarına da dikkat edilmesi.
* Deneticinin,önemli olan noktaları görebilme yeteneğini kazanmış olması ve
yüksek düzeyde bir uzmanlığın olması,
* Çocukların eğitsel gelişimine başkalarının yaptığı genel katkılardan ayrı olarak
öğretmenin yaptığı özel katkıların takdir edilmesi.
* Sınıftaki olayların sadece geçici sürelerde değil belli bir zaman sürecine yayılan
biçim de ve tekrarlı olarak gözlenmesi konusun da dikkatli olunması
* Denetici ve öğretmenler arasında dostça bir ilişkinin kurulması ve karşılıklı
güven geliştirilmesi.
* Deneticinin gördüğü ve gözlediği şeyleri kamuya açıklarken,dilini ustaca
kullanma yeteneği geliştirmiş olması.
Eisner’ın sanatsal yaklaşımda değerlendirme yapılırken
nelere dikkat edilmesi gerektiğini maddelemiştir.
* Deneticinin olayların anlamını uygun biçim de yorumlama yeteneğini
kullanarak, bu olayların eğitimsel önemini gerektiği gibi takdir edebilmesi.
* Deneticinin kendi deneyimleri, duyarlılıkları ve güçlüklerinin eğitimsel
durumları algılamasında en önemli araç olduğunun farkına varması.
Sanatsal yaklaşım, uzun bir döneme yayılmış tekrarlı sınıf gözlemleri yapılmasını
gerektirir. Tekrar eden gözlemler öğretmen ve denetici arasında açık bir iletişimin
gelişmesine fırsat sağlayarak, karşılıklı anlayış ve güven yaratır.
Eisner’ın Sanatsal denetim yaklaşımı dört temel unsurdan oluşur
1. Deneticiler gözledikleri durumun önemli yanlarını kavrama
ve görme yeteneğine sahip olmalıdırlar. Yani sınıf yaşamının
“uzmanı” olmalıdırlar.
2. Deneticiler gördüklerini tanımlayabilmeli, deneyimlerin
özünü yakalayabilmeli ve etkileyici bir dille ifade edebilme
yeteneğine sahip olmalıdırlar.
3. Deneticiler belli bir sınıfın dinamiklerini açıklayabilecek
uygun kavram, model ve kuramlara başvurarak yorum
yapabilmelidirler.
4. Modelin son aşamasında görülen yorumlananların
değerlendirilmesi ve gözden geçirilmesi gerekir.
Eisner “bilimsel denetimin hataları”nı aşağıdaki gibi ortaya koymuştur.
* Öğretmen davranışlarının varlığı ya da yokluğu bir dersin niteliği üzerin de
bazen
etkili olmayabilir. Çünkü muhteşem bir ders anlatımı,öğretmen
öğrencilerle grup çalışmaların da başarısız oldu diye olumsuz olarak
değerlendirilmemelidir.
* İyi öğretim her şeyin iyi olması anlamına gelmez.Öğretmenin sınıf içindeki
performansı bazı açılardan olağanüstü olabilir ancak bazı açılardan yetersiz
kalabilir. Eisner öğretmenin güçlü yanlarını vurgulanmasının, gelişmeye açık
yönlerine odaklanmaktan daha iyi olduğunu ileri sürmektedir.
Eisner “bilimsel denetimin hataları”nı aşağıdaki gibi ortaya koymuştur.
* Yanlızca davranışlar üzerin de odaklanmak bu davranışların öğretmen ve
öğrenciler için ne anlam ifade ettiği gibi daha önemli bir sorunun gözden
kaçmasına yol açar. Örn: yalnızca öğretmenin bir derste sorması gereken soruların
sayısını kaydeden bir denetici,soruların öğrenciler için ne anlam ifade ettiğini
gözden kaçıracaktır.
* Öğretim teknikleri belli bir durum da etkili olurken başka koşullarda etkili
olmayabilir. Örn: Matematik dersindeki stratejiler, fizik dersinde etkili olmayabilir.
* Gözlemciler arasında geçerlilik ve aynı görüşte olma kaygısı bir dersin önemli
özelliklerinin ihmal edilmesine yol açabilir. Eğitim ilgi ve mesleki deneyimleri
açısından farklı deneticiler gözlem sırasında farklı ayrıntıları yakalayabilirler ve
sınıf dinamiklerini anlayabilirler.
Eisner “bilimsel denetimin hataları”nı aşağıdaki gibi ortaya koymuştur.
* Sözcükler ve rakamlar, bir sınıfta gerçekleşen olayları açığa çıkarmada yeterli
olamaz. Fotoğraflar ,video kayıtları , öğrenci çalışmalarının örnekleri,sözel ya da
sayısal hesapların tamamen kaçırdığı gerçekleri farklı boyutlarda ortaya
çıkarabilir.
* Öğretim çalışmalarının ve denetim uygulamalarının “bilimsel” yönelimli olması,
kontrol ve kestirilebilirlik üzerine aşırı vurgu yapılmasına neden olmaktadır.
Yenilik, sürpriz, yaratıcılık, kendini ifade etme,ustalık ve beklenmedik
sonuçlar,sınıf yaşamının niteliği açısından aynı derecede önemlidir.
“Bir Sanat olarak ÖĞRETİM” İyi bir öğretim uygulamasının bilimden çok
sanatsal yanını göz önüne alır ve bunun öğretmenin değerleri, kişisel
gereksinimleri ve inançları tarafından biçimlendirildiğini belirtir.
“Öğretimin bir sanat olması düşüncesi”ni Eisner dört farklı bakış açısı ile
açıklar.
1. Öğretim,beceri ve zarafet ile estetik bir niteliğe ulaşabilir. Öğretmenin soru
sorma,ders verme gibi uyumlaştırıcı etkinlikleri güzel sanatlarda olduğu gibi
denenmiş, tanımlanmış ve anlaşılmış olabilir.
2. Öğretmen, öğrencilerin belli yönlere yönlendirmek için sürekli olarak öğrencilerin
davranışlarını okur ve onlara uygun tepkileri verir. Tıpkı ressam, müzisyen, oyuncu
veya dansçılar gibi öğretmenler de ders sırasında tempo ve ders akışını düzenleyecek
tepkileri uygun yer ve zamanda gösterirler.
“Öğretimin bir sanat olması düşüncesi”ni Eisner dört farklı bakış açısı ile
açıklar.
3. Öğretmenler sınıfta beklenmedik bir durumlarla karşılaştıklarında ,önceden
belirlenmiş rutin tepkiler gösterirler. Sanatta olduğu gibi öğretim de rutin ve özgün
davranışların bir bütünü ve dengesinden oluşur.
4. Sanat gibi öğretimin de amaçları önceden hedeflenen yargılardan çok,süreç için de
yaratılır.
Bu yaklaşım; öğrencilerin sözcüklerle oynamasını, düşlerin ve mecazların yeni bir
anlam kazanmasını sağlayacak denemeleri içerir. Bu oyunlar,öğrencilerin kendi
kapasitelerini keşfetmesi ve sınırlarını zorlamasında başlatıcı rol oynarlar. Ayrıca
öğretmen oyun kurallarını belirler ve sonraki eylemlerin de rehber olacak
parametreleri geliştirir.
Sanatın ortaya çıkması için öğretmenlerin keşfetme ya da yenilik yapma özgürlüğüne
sahip ve kendilerinin de iyi bir oyuncu olması gerekir.
PROGRAMIN DEĞERLENDİRİLMESİ
Eisner, öğrencilerin öğrenme sürecinde iyi öğretimin değil öncelikle iyi bir programın
anahtar faktör olduğunu ileri sürmektedir. İçerik boş, gereksiz ve taraflıysa, en iyi
öğretim bile etkili olamayacaktır.
Eisner eğitim programının değerlendirmesinde bazı ölçütler kullanır bunlar nelermiş
hep birlikte bakalım;
* İçeriğin entelektüel açıdan taşıdığı önem ve sunulan kavramların geçerliği,
* Programın öğrencilerin gelişimsel düzeylerine ve önceki öğrenme deneyimlerine
uygunluğu,
* Anlatım ve sunuşlarda kullanılabilecek modellerin işitsel, görsel ve kinestetik
farklılığı ve çeşitliliği.
ÖĞRETİMİN DEĞERLENDİRMESİ
Eisner bir dersin değerlendirmesinde tek bir beceriler listesinin kullanılmasına karşı
çıkmış ve farklı öğretim tiplerinin farklı değerlendirme türlerini gerektirdiğini
savunmuştur.
KONFERANS
TARTIŞMA
KÜÇÜK GRUP ETKİNLİKLERİ
BİREYSEL DANIŞMANLIK
Gibi öğretim türleri tek bir
değerlendirme
formu
ile
değerlendirilemez. Çünkü her birinde
kullanılması gereken değerlendirme
ölçütleri başkadır.
ÖĞRETİMİN DEĞERLENDİRMESİ
Eisner, öğretimin, öğretmenin bireysel yaratıcılığını ortaya koymasına fırsat vermesi
gerektiğine inanır.Öğretmenin gelişimi aşırı derecede yapılandırılmış mekanik
modellerle boğulmamalıdır.
Öğretimin değerlendirilmesinde aşağıda belirtilen faktörlerin göz önüne alınmasının
daha uygun olacağını belirtmiştir.
* Öğretmenin sınıfla nasıl bir ilişki kurduğu,
* Öğretmenin anlatımının açıklığı,
* Öğretmenin, öğretmede gösterdiği isteklilik düzeyi,
* Öğretmenin ne tür sorular sorduğu,
DEĞERLENDİRMENİN SANATSAL OLARAK AÇIKLANMASI
Eisner sanatsal değerlendirmenin birincil amacının öğretmenler ve öğrenciler için
“eğitimsel yaşam kalitesinin iyileştirilmesi” olduğunu vurgulamıştır.
Denetici sınıfta bir araçtır. Diğer bir deyişle denetici sınıftaki bütün olayların anlamını
yorumlayan kişidir.
* Gözlemlerle ilgili olarak öğretmenle kurulacak iletişim de ve görüşlerin
yansıtılmasında şiirsel, etkileyici ve mecazi bir dil kullanılmalıdır.
* Denetici öğretmenin sınıfındaki performansını, aynı zamanda performansı
oluşturan parçaları dikkate alan bir bütünlük için de değerlendirmelidir.
* Sınıf gözlemi ve anlatımsal öğeler; öğrenci öğretmen etkileşimi hakkında notlar
aldıktan sonra denetici bu deneyimlerini sanatsal bir yaklaşımla oluşturduğu bir
sunuşla aktarmalıdır.
* Denetici, sözlü bir öyküleme biçiminde yorumlarını sunmalı ve zengin bir anlatım
kullanmalıdır.
EĞİTİMSEL UZMANLIK
Uzmanlık, bir örneğin karmaşık ve güç fark edilen nitelikleri arasından iyi olanları
dikkatlice ayırt edebilme yeteneğidir. Uzmanlık, eğitimsel uygulamaların içerdiği
farklı ve dağınık performans, durum, obje ya da özelliklerin değerinin ortaya konması
biçiminde görünebilir.
Eğitim uzmanlığı ve eğitimsel eleştiri, tıpkı edebiyat,dans,müzik ve tiyatro
alanlarında yapılan eleştirilere benzer bir çalışmayı gerektiren bir araştırma
girişimidir.
Sanat eleştirisi,bir sanatçının çalışmasını tanımlama sorumluluğunu gerektirir ve
başkalarının sanat çalışmasının derinliği ve karmaşıklığını anlamasına yardımcı olur.
EĞİTİMSEL UZMANLIK
Eğitimsel eleştiri, büyük ölçüde okula ya da sınıfa
katılmış olmakla kazanılan güçlü deneyimlerin
ayrıntılarını ve iletişimin resmini ortaya koyan yazılı
tanımlamalara dayalıdır. Eisner bir öğretim yılı
boyunca gerçekleşen önemli olaylarla ilgili zengin
anlatımsal tanımlamalar slayt ve fotoğraflar
eşliğinde
sunulduğunda
ailenin
katılımında
geliştirici bir rol oynar. Öğrencilerin teyp kaydı
yaptıkları görüşmeler,sınıfın video kayıtları,okulda
gerçekten neler yapıldığı hakkında kamuoyuna bilgi
taşıyan ve onların olayları derinlemesine
anlamasına yardım eden en önemli araçlar
olmaktadır.
EĞİTİMSEL UZMANLIK
Eisner göre sınıf gözlem formları, eğitimsel eleştiri ile çelişmektedir. Çünkü
gözlem formunda gözlemcinin nelere bakacağı ve neyin önemli olduğu önceden
büyük ölçüde belirlenmiştir. Sınıf gözlem formlarına çok bağlı kalan okullarda
gözlemcinin sınıf yaşamının önemli kısımlarına bakmasını önler ve gözlemcinin
bakış açısının birkaç alanla sınırlandırır.
EĞİTİMSEL UZMANLIK
Eğitim uzmanlığı için bir kimsenin kapasitesini geliştirmek için Eisner aşağıdaki
önerileri ileri sürmüştür.
* Okulda ve sınıfta ortaya çıkan olaylara duyarlı bir biçimde odaklanmak.
* Gözlemde görülenlerin değerlendirilmesi, bütünleştirilmesi ve ayrıştırılması, yeni
olayların kavranması için bir kimsenin kendi algılarını başkalarının algıları ile
karşılaştırması.
* Sorunla doğrudan ilgili, edebi, şiirsel ve betimleyici bir dil geliştirmek.
* Ortaya çıkan bir olayın öncesin de yer alan ve ortaya çıktığı andaki koşullar ve
bireyler hakkında bazı bilgiler elde ederek, olayın hangi bağlamda meydana
geldiğini anlamak.
* Sosyal bilimler, eğitim kurumları ve eğitim tarihi konularında çalışmalar yapmak,
aşina olmak.
EĞİTİMSEL ELEŞTİRİ
Eisner eğitimsel eleştiriyi dört aşama olarak incelemiştir.
1. TANIMLAMA
Bir sanat eserinde “tanımlama” yapmak
okuyucunun bir yer ya da süreci gözünde
canlandırmasını sağlar.
2. YORUMLAMA
Eğitim eleştirmenleri yalnızca akılda kalıcı
deneyimleri ortaya koymakla ilgilenmez aynı
zamanda bunların anlamını da açıklar.
EĞİTİMSEL ELEŞTİRİ
3. DEĞERLENDİRME
Üç değerlendirme türü vardır;
Ölçüt Temelli
Bu değerlendirmede tek tek öğrenciler bir ölçütle kıyaslanırlar
Norm Temelli
Bu değerlendirmede de öğrenciler bir grupla karşılaştırılarak
değerlendirme yapılıyor.
Kişi Temelli
Bu değerlendirmede değerlendirme yapılır öğrencinin bir ölçütle
değil geçmişteki ve bugünkü performansının karşılaştırılmasını
içerir.
EĞİTİMSEL ELEŞTİRİ
4. ANA TEMANIN
FORMULE EDİLMESİ
Eğitimsel eleştiri de bir sınıfa ilişkin bir öykü
anlatıldı,sınıf okuyucunun gözünde canlandıracağı
biçimde tanımlandı, sınıf içindeki eylemlerin
anlamı yorumlandı, tanımlanan ve yorumlanan
olayların eğitsel değeri tartışıldı. Eleştirmenin bu
noktada, kıssadan hisse olacak mesajı belirlemesi
gereklidir. Bu ana temalar, çıkarıldıkları durumlara
benzer nitelikteki durumların ipuçlarını ya da
işaretlerini görmede çok yardımcı olur.
SONUÇ
Sanatsal denetim yaklaşımı, kesinlik içermediği ve öznel olduğu gerekçesi ile
eleştirilmektedir. Ancak kesin bir biçimde ortaya konmuş verilerin, duyarlı bir
biçimde yorumlanması ve anlamlandırılması ile öğretmenlere daha sağlıklı bir
değerlendirme olanağı sunulabilmektedir.