dinleme nedir?

Download Report

Transcript dinleme nedir?

ETKİLİ İLETİŞİM DERSİ SUNUM
KONU: Öğretmen Öğrenci İlişkisinde
Dinlemenin Yeri ve Önemi
Öğretim Görevlisi: Süleyman TIRAŞ
İSTANBUL, 2010
ETHEM GÜNDOĞDU
4/B 20070101

Dinleme sözlük anlamı olarak; bir sesin
seslendirme ya da okuma sırasında,
denetim amacıyla izlenmesi demektir.
Bir başka ifade ile ses kaynağından
çıkan sesin izlenmesi olarak
tanımlanabilir.

Dinleme; konuşma dilinin zihinde anlama
dönüştürüldüğü karmaşık bir süreçtir.

Dinleme; ilköğretimde ve iletişimde en çok
kullanılan ve okuma sürecinde en önemli
unsurlardan birisidir.

Bildiklerimizin aşağı yukarı %80’i dinleme yoluyla
kazanılmaktadır.

Araştırmalara göre insanlar okuma, yazma ve
konuşmaya harcadıkları zamanın toplamı
kadar zamanı dinlemeye harcamaktadırlar.
(Rankin,1926; Wilt,1950;Werner,1975.
Aktaran:Tompkins,1998) Bu durum, dinleme
çalışmalarına eğitim öğretim ortamında önem
verilmesinin gerekliliğini ortaya koymaktadır.

Dinleme işitmeden farklıdır. İşitme istek dışı da
olabilir ancak dinleme amaçlı bir davranıştır.
İşitme dinleme sürecinin bir ögesidir

5(beş) çeşit dinleme vardır.
1.Ayırt edici dinleme
2.Estetik dinleme
3.Transfer edici dinleme
4.Eleştirel dinleme
5.Terapatik dinleme


Konuşmak ve susmak gibi, dinlemenin de
bir sanat olduğu görüşü çok eskilere
dayanmaktadır. Eski Yunan öğretisindeki
diyoloğun, zamanla kaybolup,yerini usta ya
da öğretmenin anlattığı ve sorular
sormadığı,öğrencinin de yanıt vermeyip
sadece dinlediğini görüyoruz.
Burada önemli olan, söyleyen kadar
dinleyenin de aklın, mantığın ve bilginin
kurallarına uygun davranmasıdır. Eğer bir
konuşmanın içeriği bundan yoksunsa ya da
dinleyen, bir dinleyicide aranan niteliklerden
yoksunsa, amaca varılamaz.


Kutsal kitaplardaki “ Önce Söz Vardı “ deyimi,
sözün önemini vurgularken, aynı zamanda
dinlemenin de önemini kapsar. Yoksa dinleme
olmasaydı sözün ne önemi olabilirdi ki.
Konuşma, varlığını dinlemeye borçludur. Bu
nedenle iyi bir dinleyici olmadan, iyi bir
konuşmacı olamayız. Sosyal yaşamımızda da
dinleyerek, konuşmayı ve bilgiyi öğrenirken,
aile ve öğretmenlerin kullandığı uyarı
sözcüklerinin başında “ DİNLE “ geldiğini
biliyoruz. Bu uyarıya da uymada pek başarılı
olduğumuz söylenemez.

Dinlemek bir insanın rahatça oturup ses
dalgalarının kulaklarına girmesine izin
vermesi değildir. İyi dinlemek çaba ve
katılım gerektirir. Fakat buna giden yollarda
da bir çok engel vardır. Bunlarda biri de,
bizim konuştuğumuzdan çok daha hızlı
düşündüğümüzdür.

Görünüşte dinleme : Bazen karşımızdaki kişi
dış görünüşüyle dinliyormuş gibidir. Fakat
iç dünyası bambaşka yerdedir, ya da
kafasında bizim söylediklerimizden daha
önemli bir konu vardır.


Seçerek dinleme : Kimileri konuşanın
söylediklerinden sadece kendi ilgilendikleri
bölümü duyar, diğer söylenenleri dinlemez.
Bu tür dinleyiciler dikkatlerini çekecek bir
sözcük ya da bir ifade ortaya çıkıncaya
kadar “ görünürde dinleyici “ olarak kalırlar.
İlgilerini çeken para, bir meslek, belirli bir
kimse ya da cinsiyet gibi farklı konular
olabilir. Eğer onların ilgilendiği bir konuda
konuşmuyorsak, bir duvarın karşısına geçip
konuşmamızdan pek farkı olmaz.

Duygusal dinleme : Sürekli olarak belirli
duygusal tonu taşımak isterler. Ne
söylerseniz söyleyin bu tip dinleyiciler, her
söylenenden bir espiri veya bir hüzün
çıkarmaya çalışırlar. Kendi ilgilendikleri
duygunun dışında işittiklerini, hemen o
anda unuturlar, bir daha hiç hatırlamazlar.

Savunmacı dinleme : Ne duyarsa duysun her

Tuzak kurucu dinleme : Bu tipler hiç
söyleneni, kendine yönelmiş bir saldırı sayar
ve hemen karşı savunmaya geçer.
seslerini çıkarmadan dinlerler, çünkü bunlar
dinledikleri bilgilerden yararlanarak,
karşısındakini zor duruma sokacak fırsatları
yakalamaya çalışırlar.

Yüzeysel dinleme : Bu tür dinleme özelliğine
sahip kişiler, konuşanın kullandığı
kelimelerin yüzeyinde kalır ve asıl altta
yatan anlamına ulaşamazlar. Toplumun
geleneksel kesimlerinde, açık seçik,
doğrudan doğruya iletişim kurmak
genellikle “ ayıp “ sayıldığından, kelimelerin
altında yatan anlamların anlaşılması
beklenir; söylenenleri yüzeysel düzeyde
anlayan kişi “ SAF “ biri olarak algılanır.

Psikolojik yapımıza göre belirtilen
dinleme türlerinin bir veya bir kaçına sahip
olabiliriz. Nasıl bir dinleyiciyim diye
kendimize sorduğumuzda, bunu öğrenmek
için bir kaç gün dinleme davranışımıza dikkat
etmemiz gerekir. Davranışımızı değiştirmeye
kalkmadan sadece kendimizi gözleyelim.
Dinlediğimiz zaman kaç kez gerçekten
dinliyoruz, ya da daha önce söz konusu olan
dinleme davranışlarından hangisini
gösteriyoruz. Bunların farkına varmaya
çalışalım. Gerçekten dinliyor muyum diye
kendi kendimize soralım.

Niçin dinlemiyoruz : Her şeyden önce, günün
büyük zamanı dinlemekle geçiyor; sınıfta, evde,
toplantıda, iş yerinde, yolda, televizyonda,
radyoda. O kadar konuşma var ki, bütün bunlara
dikkat edilecek olunursa, sinir sistemimiz
yorulur. Sinir sistemi kendini korumak için
dikkati her zaman yoğun bir odak noktasında
tutmaz, ancak “ ilginç “ bulduğu, başka bir
deyişle, o anda içinde bulunduğu fizyolojik ve
psikolojik gereksinmeler çerçevesinde anlamlı
olan noktalara dikkati toplar. Karnımız açsa
yemek konusu, evimizle ilgiliyse ev konusu
ilgimizi çeker. Belirli bir kimseye karşı özel bir
ilgimiz varsa, onun adı geçtiği zaman “ kulak
kesiliriz “.

Diğer bir neden de, dakikada 600 kelimelik bir
konuşma hızını rahatlıkla anlayabilecek bir sinir
sistemine sahip olduğumuz halde, normal
konuşma hızının dakikada ancak 100 ile 140
kelime arasında olmasıdır. Bu demektir ki, her
dakika en azından 460 kelimelik bir zaman
süresinde zihin boş kalır diye düşündüğümüzde
gerçeği kavramaya başlarız.
Bu zamanı, insan kafası kendinde var olan
malzemeyle doldurur; bir başka deyişle, kendisi
için daha önemli sorunlara döner ve onlarla
ilgilenir. İşte kendini “ iyi dinleyici” olarak eğiten
kişiler, bu “ boş zamanı “ konuşanın neyi ve ne
demek istediğini düşünerek kullanırlar. Kendi
sorunlarına dönmezler, kuşkusuz bunu
yapabilmek o kadar kolay değildir, bu bir
eğitimden geçmeyi gerektirir.


Dinlemek anlamayı gerektirir : Yine de
dinlemek insanı mutlaka anlamaya
götürmüyor. Söyleneni söyleyenin tarzında,
onun anlamında anlayabilmek sanıldığı kadar
kolay değildir.
Bir kimseyle konuşurken, onun demek
istediği ile bizim anladığımızın aynı olup
olmadığını denetlemeye “ geri iletim “ adı
verilir. Daha çok askerlikte, emir tekrarı, bu
sayede yanlış anlamalar önlenir.

Yardımcı olmak için dinleme : Bir kişi
diğerine değer verdiği, hoşlandığı ya da
sevdiği zaman, onun sorunlarını çözmeye
yardımcı olmak ister. Onun için çoğu kişinin
bir dert ortağı, bir dostu vardır. Gözlemlere
göre, bir kimsenin ne kadar iyi niyetli olursa
olsun, söz konusu kişinin sorununu onun
adına çözebildiği görülmemiştir. Bir
kimseye yararlı olabilmenin tek yolu vardır.,
o da karşımızdakini dikkatle dinlemek ve
onunla kalben ve kafaca beraber olmaktır.
Bir başka deyişle , karşındakini duyarak
dinlemektir.

Sonuç olarak; dinleme eğitimine eğitim
öğretim ortamında öncelikli ve ağırlıklı olarak
yer verilmeli; öğrencilerin amaçlı ve katılımlı
dinlemelerini geliştirmek için pratik
yapılmalıdır.