Felsefe ile bilimi konu, amaç ve yöntem bakımından karşılaştırma

Download Report

Transcript Felsefe ile bilimi konu, amaç ve yöntem bakımından karşılaştırma

Felsefe ile bilimi
konu, amaç ve
yöntem
bakımından
karşılaştırma
FELSEFE İLE BİLİM
<> Her ikisinin de amacı doğruya yönelmektir.
<> Akıl ve mantık doğrultusunda evrendeki olaylara ait konuları içerir.
<> Başlangıçta bilimle felsefe iç içedir.
<> Evrendeki olay ve varlıkların dinden bağımsız ilk açıklamaları felsefe içinde
olmuştur.
<> Felsefe bütün bilimlerin anasıdır.
<> İlk filozoflar aynı zamanda bir bilim adamıydılar. Örneğin Thales
matematikçi, Arşimet fizikçi, Aristoteles doğa bilgini idi.
<> Başlangıçta felsefe içinde yer alan bilimler zamanla kendilerine özgü konu
ve yöntemlerini belirleyerek felsefeden ayrılmışlardır.
<> Bilimler bağımsızlıklarını kazansa da felsefe ile olan bağları tamamen
kopmamıştır.
Felsefe bilimle bazı özellikleri paylaşır.
Bunlar;
A -) Her ikisi de genel olarak akıl adına konuşurlar ve kendilerini
akla dayanan gerekçelerle haklı kılmaya çalışırlar.
B - ) Her ikisi de bilinçli, yöntemli ve sistemli birer araştirma
faaliyetidirler.
C - ) Her ikisi de kavram ve soyutlamalar kullanarak ilke ve yasalara
varmak isterler.
Öte yandan onlar arasındaki farklılıkları da şu
genel başlıklar altında toplamak mümkündür;
a)Bilimin kavram ve soyutlamaları felsefeninkilere göre daha az geneldir ve özel
alanları konu alır;
b) Felsefenin hem olguları hem de değerleri ele almasına karşılık bilim ancak
olgularla veya ancak bir olgu olarak değerlerle ilgilenir (insan bilimleri veya
sosyal bilimler); değerler, anlamlar, idealler, erekler böyle olmaları bakımından
bilimin konusu olmazlar. Daha basit bir değişle bilim ele aldığı konular üzerinde
iyi, kötü, doğru, yanlış, haklı, haksız vb. türünden değer hükümleri veremez,
onlara erekler, idealler, anlamlar yükleyemez;
c) Bilimin önermelerinin doğrulanabilmelerine (tahkik edilme, verification)
karşılık felsefenin önermeleri dar anlamda doğrulanamazlar. Bilime dayanarak
hesaplamalar yapıp öndeyilerde (prediction) bulunma imkânına sahip olmamıza
karşılık felsefede böyle bir şey söz konusu değildir;
d) Bilimsel araştırma ve buluşlar yapma yöntem ve usullerin belli ve
öğretilebilir olmalarına karşılık felsefenin filozof tarafından bile üzerinde
uzlaşılan belli ve standart bir araştırma, düşünme yöntemi belli değildir.
Değim yerindeyse her filozofun kendine has bir felsefe yapma yöntemi
vardır. Bu durum Kant'ın "felsefe değil, felsefe yapmak öğrenilebilir"
yönündeki ünlü sözünün doğru olmakla birlikte felsefe yapmayı
öğrenmenin, bilim yapmayı öğrenmekten çok daha zor olduğu konusunda
bizi uyarmalıdır.
e) Bilime dayanarak bilimin uygulaması olan teknolojiler yaratabilmesine
karşılık felsefede yine böyle bir imkân mevcut değildir. Felsefe bir düşünme
(nazar, theoria) ve eylemdir (amel, praksis), bir yapma, meydana getirme
(sanat, tekhne) değildir. Dolayısıyla ondan bilimden olduğu gibi bir tekniğin,
teknolojinin, sanatın, sanayinin çıkması mümkün değildir.
Sonuç olarak felsefe bilim değildir ve felsefede bilimde olduğundan daha
büyük ölçüde "yaratıcı zekâ"ya, bilgi birikimine, seziş ve duyuşlara ihtiyaç
olduğundan söz edilebilir.
Bilimin Felsefenin Konusu
Başlangıçta bütün bilimler, felsefenin alanı içerisinde yer alan farklı düşünce
alanları olarak var olmuşlardır. Bu bağlamda filozof, hemen her bilim alanıyla ilgili
olan ve her var oluş durumuna kafa yoran insan demektir. Mesela Aristoteles,
hemen her konuda kitap yazmış olan ve bu kitapları, yazılmış oldukları bilim
alanlarında referans kabul edilen bir filozof olarak bu filozof tipine örnek
gösterilebilir.
Bilimsel bilgi geliştikçe, zamanla bilim dalları felsefeden "bağımsızlıklarını" ilan
etmişlerdir. Örneğin daha önce "doğa felsefesi" olarak anılan fizik, arkasından
kimya, biyoloji ve diğer fen bilimleri tek tek felsefeden ayrılmış ve başlı başına
birer disiplin olarak ortaya çıkmışlardır. Bunun ardından da sosyal bilimler,
felsefenin etkisinden çıkmaya başlamışlardır. Bu gelişmelerin ardından 19.
yüzyılda, felsefe neredeyse etkisiz ve gereksiz duruma gelmiştir.
Bu zamandan sonra filozoflar, bilimlerin sınıflandırılmasıyla uğraşmaya
başlamışlardır. Hem felsefeden kopan, hem de birbirlerinden olabildiğine
uzaklaşan bilimler, bir bütün olan evreni parçaladıkları gibi, insan kafasında da
bütün bir evren kavramı oluşturamıyorlardı. Bu parçalanmışlık sanayi dünyasına,
toplum hayatına ve hatta insan şahsiyetine bile yansımıştı. Felsefe, bilimleri
sınıflandırarak onlar arasındaki ortak noktaları ve bağları göstermek, bilimleri
birbirlerine yaklaştırmak istiyordu. Bütün bilimler varlık alanının değişik var
olanları ile ilgileniyordu. Bütün bilimler hedefte, metot ve bilimsel tavırda da
birleşiyordu. Sınıflandırma bunu daha da açıkça ortaya koyacaktı.
Bu dönemde iki Alman'ın yaptığı bilim sınıflandırması çok tanınmıştır.
Kantçı filozoflardan Wilhelm Windelband, bilimleri yöntem bakımından
apriori (rasyonel) ve empirik (deneye dayalı) bilimler diye ayırmıştır.
Rasyonel bilimler matematik ve felsefe idi. Deneye dayanan bilimler de
ikiye ayrılıyordu: tarih bilimleri ve doğa bilimleri.Bu son ayrım metottan
ziyade konu farklılığından kaynaklanıyordu.
Wilhelm Dilthey de bilimleri metot bakımından ikiye ayırmıştır: manevî
bilimler ve doğa bilimleri. Manevî bilimler anlama metodunu, doğa
bilimleri ise açıklama metodunu kullanıyordu. Dil, edebiyat, sanat felsefe,
hukuk ve bütün tarih bilimleri manevî bilimlerden sayılmıştır. Ancak
burada mesela psikoloji her iki bilim grubunda yer alırken, mantık ve
matematik bilimleri de arada kalmıştır. Bilim sınıflandırmalarıyla bir
sonuca ulaşamayan felsefe, 19. yüzyılın sonları ile 20. yüzyılın başlarında
bilimlerin yöntemlerini eleştiren bilim teorisi ile uğraşmıştır.
Şu da unutulmamalıdır ki tarihin birçok noktasında bilim tarihi ile felsefe
tarihi özdeşleşir. Aralarında bir mesafenin açıldığı 19. yüzyıldan sonra da
bilimsel verileri toplayarak varlık dünyası hakkında genel bir açıklama
yapma çabasına giren felsefe, şimdi bilime yaklaşmaya çalışmaktadır.
FELSEFENİN AMACI VE YÖNTEMİ
Thomas Hobbes
Felsefi düşünce insanın evreni içinde kendi varlığını merak etmesiyle
ve bu konuda sorular sormasıyla başlar. Felsefe için merak etmek ve
soru sormak yeterli değildir. Sorulara sistemli bir açıklama getirmek de
önemlidir. Aynı zamanda getirilecek olan açıklamanın sistemli veya
sistemsiz olması gerektiği de felsefenin bir sorusudur. Felsefi düşünüş
sıradan düşünüşten tamamen farklıdır onun ayırt edici
özelliği kavramsal ve soyut olma çabasıdır. Felsefi düşüncenin
yöntemleri insana hemen her konuda akıl yürütebilmesi için gerekli
temelleri sağlar. Felsefe eleştirel bir düşünüş biçimidir. Felsefi düşünce
önceden kazanılmış bilgiler üzerine bir düşüncedir.
Felsefe diğer disiplenlerden sorgulama yöntemiyle ayrılır. Filozoflar,
ilginç, harika veya şaşırtıcı buldukları bir konudaki şüpheleriyle ilgili
anlaşılır örnekler verebilmek için, genellikle sorularını problemler veya
bilmeceler olarak çerçevelendirirler. Bu sorular genellikle bir inanca ait
varsayımlarla veya insanların karar vermek için kullandıkları
yöntemlerle ilgilidir.
Filozoflar problemleri mantıksal bir şekilde ortaya koyarlar. Tarihsel
olarak geleneksel mantığın kıyaslarını Frege veRussell'dan itibaren
de sembolik mantık kullanır ve daha sonra kritik okuma ve fikir
yürütmelerle bir sonuca doğru ilerlerler. Sokrat gibi, tartışmayla, veya
diğerlerinin ileri sürdükleri fikirlere cevap vererek, veya dikkatli kişisel
düşünmeyle cevap ararlar. Filozoflar bu yöntemlerin birbirine göre
üstünlükleirini tartışa gelmişler, örneğin felsefi "çözümlerin" nesnel,
kesin yani gerçeklik hakkında bilgi veren mi; yoksa konuştuğumuz dilin
mantığına açıklık kazandıran veya hatta kişisel terapi mi olduğunu
sorgulamışlardır.
Dil filozofun en önemli aracıdır. Analitik felsefede felsefi yöntemle ilgili
tartışmalar felsefe ve dille ilgiliydi. Kıta Avrupa'sı felsefesinde de
benzer kaygılar vardır. Meta-felsefe, yani felsefenin felsefesi, felsefi
problemlerin, felsefi çözümlerin ve problemden çözüme gidişteki
yöntemlerin doğasını araştırır. Bu tartışmalar aynı zamanda dil ve
yorum üzerine yapılan tartışmalarla da ilgilidir.Yani felsefe düşünce ve
mantık bilimi olup her şey hakkında birçok şey bilme sanatıdır.