esra YANIKLAR VE KAN KİMYASI

Download Report

Transcript esra YANIKLAR VE KAN KİMYASI

YANIKLAR VE KAN
KİMYASI
Ağır yanık vakalarında sağlık
ekiplerinin ilk müdahalelerinden biri,
damardan, kan pH’ını ayarlayacak
bir sıvı vermektir.Bu önemli bir
tedavidir;çünkü ağır yanıklarda kan
pH’ı çok değişir ve bu değişim
hastanın hayatını tehtit eden en acil
tehlikedir.
İnsan kanın pH’ı çeşitli tampon sistemler
tarafından, dar bir aralıkta(7,35-7,45) tutulur.
Başlıca tampon sistemi karbonik asit-hidrojen
karbonat(bikarbonat) sistemidir.
H+ + HCO3 -
H2CO3
Kandaki HCO3 - miktarının H2CO3 miktarına
oranı, normalde 20: l’ dir. HCO3 - miktarı
arttıkça kan pH’ı yükselir. Bu artış, kanın pH’ını
normal aralığın üstüne çıkarırsa, alkaloz
(alkalosis) denilen durum ortaya çıkar. Tersine,
bikarbonat miktarı azalınca kan pH’ı normal
aralığın altına düşebilir. Bu duruma da asidoz
(acidosis) denir.
Kandaki karbonik asit ve bikarbonat
seviyeleri çeşitli mekanizmalarla korunur.
Karbonik asit derişimi solunumla kontrol
edilir. Nefes verirken, vücuttan CO2 atılır;
dolayısıyla kandaki H2CO3 azalır. Sık ve
derin soluk alıp verince, kandaki karbonik
asit iyice azalır. Bikarbonat iyonlarının
derişimi ise, idrarla boşaltım hızı
ayarlanarak kontrol edilir
Ağır yanıkları olan hastada, kan plazması, dolaşım
sisteminden yanık dokulara akar ve bir yandan bu
dokular şişerken (ödem), bir yandan da kan hacmi
azalır. Yanan bölge çok büyükse, kan hacmi aşırı
düşer ve vücut dokularına yeterli kan ulaşamaz;
dokularda oksijen yetmezliği ortaya çıkar. Oksijen
azalınca, dokular aşırı laktik asit üretir ve bu asit, kan
plazmasına girerek oradaki
bikarbonat iyonu ile reaksiyona girer,
sonuçta, H2CO3 oluşur ve
HCO3 - / H2CO3 oranı azalır.
Böylece, kanın pH değeri düşer. Kan
pH’ındaki düşmeyi (metabolik asidoz) en aza
indirmek için, yanıklı hasta daha derin ve hızlı
soluyarak akciğerlerinden CO2 atmaya çalışır.
Fakat kan hacmi vücudun telafi edemeyeceği
kadar aşırı azalmışsa, kan basıncı düşer;
CO2‘in atılma hızı iyice düşer ve asidoz iyice
ciddi boyutlara ulaşır. Bu durumdaki hasta “şok
halinde” dir ve hızla tedavi edilmezse ölüm
kaçınılmazdır.
Hastaya, Laktatlı Ringer Çözeltisi denilen
ve çeşitli tuzları içeren bir serumu damardan
zerk edip, şoku tedavi etmek veya önlemek
mümkündür. Kana eklenen bu serum, kan
hacmini ve kan dolaşımını artırır; böylece
dokulara oksijen ulaşımı hızlanır; [HCO3 -] /
[H2CO3] oranı normale doğru yükselir ve
ağır yanıkları olan hasta hayata döner.
Yanma sırasında duman soluma da söz
konusu ise tehlike artar. Dumandaki kimyasal
maddeler, akciğerin şişmesine yol açar ve bu
yüzden, CO2 gazının nefes verirken atılma
şansı azalır. Sonuç olarak, kanda
H2CO3 birikimi olur; [HCO3 -] / [H2CO3] oranı
düşer ve solunum asidozu denilen durum
ortaya çıkar. Böyle hallerde bir mekanik
vantilatör kullanılarak hastanın solumasına
yardım edilmelidir.
Vücudun yanık yaralarına karşı tepkisinde,
sodyum ve potasyum iyonları da önemlidir.
Yanan dokuya akan kan plazması sodyum
iyonları içerir. Şoku önlemek veya tedavi
etmek için kullanılan tuz çözeltisine sodyum
iyonları da katarak kandan eksilen sodyum
tamamlanmalıdır.
Tuz çözeltisi zerk edilirken, vücuttaki toplam
sodyum artar. Fakat kandaki sodyum iyonlarının
derişiminden daha azdır.Ağır vakalarda, buna
bağlı şuur bulanması ve hatta koma’ tehlikesi
ortaya çıkabilir. Yanıklı hastalarda, kanda aşırı
sodyum, yanık bölgesinde deri kalkacağı için,
buharlaşma ile aşırı su kaybı olur ve tuz geride
kalır.
ESRA ÇAVDAR
232040 3\A(II.ÖĞRETİM)
KAYNAK
Temel Kimya -2 Peter Atkins & Loretta Jones
Dr.M.A. Pruitt & Dr.A.D.Mason’un bir
makalesinden uyarlanarak alınmıştır.