Transcript AFT

Sağlık
Bülteni
ODTÜ G. V. ÖZEL
MERSİN
İLKÖĞRETİM
OKULU
Nisan 2013
AFT (Aftöz Stomatit) NEDİR?
Ağız sağlığımızın, ruh halimizi ve kalbimizi etkilendiğini biliyor muydunuz? Sağlıklı
bir ağızla, hem kalp hem de ruh sağlığınızı koruyabilirsiniz.
Ağız yaraları çok çeşitlidir, Bunlardan aft türü yaralar, en sık oluşan ve en ağrılı
olandır. Aft ağız içerisinde sıklıkla yanak ve dudak mukozasında (ağız içini kaplayan
doku), dil üzerinde, yumuşak damakta, farenkste (yutak), diş eti üzerinde görülen solgun
sarı-kırmızı hale ile çevrili oldukça ağrılı ülserleşmiş yaralardır. Başlangıçta yanma
duygusu vardır. Bir gün sonra yanma duygusu ağrıya dönüşür.
Toplumun, yaklaşık olarak %18-20 ’si az ya da çok aft sorunu ile karşı karşıyadır.
Bayanlarda daha sıklıkla rastlanır. Her yaşta oluşabilir. Aft genellikle tek olarak seyretse
de aynı anda birkaç bölgede birden görülebilmektedir. Aftın oluş nedenini belirlemek için
çeşitli araştırmalar yapılmıştır. Ancak aftın oluşumunu hızlandırıcı ve seyrini kötüleştirici
birçok faktör saptanmasına karşın, oluş nedeni tam olarak belirlenememiştir.
Tekrarlayan aftlar, genellikle 30 yaşın altında genç yaşlarda görülür. Bu yaştan
sonra görülme sıklığı azalır. 40 yaşın üzerinde görülen aftlar da ise önce Behçet Hastalığı
sonra bağışıklık sistemini zayıflatan hastalıklar düşünülmelidir.
Tekrarlayan ağız ülserleri(RAS), farklı görünümler ile karşımıza çıkarlar. En sık
görüleni “Minör Aft” dediğimiz şeklidir. Minör aft, %80 oranında görülür. Bu, en hafif
olan şeklidir. Yanaklarımızın ve dudaklarımızın içinde, dilimizin kenarlarında, ağız
tabanında çıkar. Bu yaraların çoğu 1 cm2 yi geçmez ve iki hafta içinde iyileşirler.
Ergenlik sürecinde ortaya çıkan tekrarlayıcı aftlar, “Majör Aft” olarak bilinir. %10
oranında görülür. Majör aftların çapları 1 cm2 den büyüktür. Bu boyutları ile ağız içinde
tükürük bezlerini de etkileyebilir. Başlangıçta ateş, yorgunluk, halsizlik ve yutma güçlüğü
gibi
yakınmalara yol açabilirler. Minör olanlardan daha şiddetli ve dramatik bir ağrıya
neden olurlar. Yaralar daha geniş ve derindir. İyileşmeleri de uzun süre alır. Bu, haftalar
hatta aylara ulaşabilir. Bu tür aftlar iyileşse bile iz bırakabilir. Kalan bu iz, hastalığın
geçmediği sanrılarına yol açabilir.
AFT
Uçuk benzeri aftlar, en az görülenidir. Görülme sıklığı %5 civarındadır. Bu tür
aftları kadınlarda erkeklerden daha fazla görmekteyiz. 1-2 mm2 çapında uçuk benzeri
onlarca döküntü söz konusudur. Bu “uçuklar”, bir araya gelerek büyük bir yara görünümü
oluştururlar.30 ve ileri yaşlarda daha sık rastladığımız bu tür yaralara tıp dilinde
“Herpetik Ülser” adı da verilmektedir. Bu yaralar, senede birkaç defa tekrar ederler.
AFT OLUŞUMUNDA HANGİ FAKTÖRLER ÖNEMLİDİR?
Ailesel Faktörler
Tekrarlayan ağız yaraları, büyük oranda genetik yani soya çekimseldir. Anne ve
baba, bu hastalığı taşıyorlarsa çocuklarında görülme oranı, %90 dır. Bu, hiç de
azımsanmayacak bir orandır.
Travma
Bu hastalığın(RAS) oluşumunda, travma (doku bütünlüğünün bozulması) ön sırada
sorumlu tutulmaktadır. Yanak dil dudak ısırma, sert yiyeceklerin tahrişi, aşırı sıcak ya da
soğuk gıdalar, yumuşak olmayan diş fırçalama işlemleri ve iyi adapte olmayan protezlerin
neden olduğu vuruklar aft için uygun zeminin oluşmasına yardımcı olurlar. Korunma ve
tedavi için de bunlardan sakınmak gerekir.
Stres
Günümüzde migren, yüksek tansiyon ve gastrit gibi birçok hastalığın nedenleri
arasında kabul edilen stres, aft oluşmasının en önemli nedenlerinden birisidir. Yoğun bir
yaşam temposu, ileri derecede gerilime yol açarak endişe, depresyon türünden psikolojik
sorunlara neden olabilir. Böyle durumlarda ağızda aft yaraları ortaya çıkabilir.
Bayanlarda premenstural gerginlik(adet öncesi dönem) de aft oluşumunu hızlandıran
faktörlerdendir. Stresten uzaklaşma ve rahatlama, olumlu etki yapar ve aftlar geriler.
Yiyecekler
Afta neden olan yiyecekler arasında, turunçgiller, sirke, turşu, patates cipsi, tuzlu
ve baharatlı çerezler gibi ağız mukozasını tahriş edebilen yiyecekler ön sıralarda yer
alır. Bunların yanı sıra bazı bünyeler için alerjik olabilen karabuğday, çavdar, arpa,
çikolata, fındık, fıstık, kabuklu deniz hayvanları, soya, domates, bazı patlıcan türleri,
elma, kivi, çilek, incir, peynir gibi yiyecekler de aft oluşumunu hızlandırırlar. Konserve
katkı maddeleri de pek çok duyarlı kişide ağız yaralarına neden olabilmektedir.
AFT
İlaçlar
Bazı ilaçlara karşı duyarlılık ta afta neden olabilir. Böyle bir kuşku halinde kullanılan
tüm ilaçlar gözden geçirilmelidir. Sadece ilacın ham maddesine değil, katkı maddelerine
karşı da duyarlılık oluşabileceği unutulmamalıdır. Prospektüste (ilaç bilgisi) yer almasa da
ilacın, aft yaralarına neden olabileceği göz ardı edilmemelidir.
Vitamin Eksiklikleri
Sık tekrarlayan aftlarda B vitaminleri, folik asit ve demir seviyelerini kontrol
etmekte yarar vardır. Eğer bunlar arasında düşük seviyede olan var ise, yerine konarak
iyi sonuçlar elde etmek olasıdır.
Aft Yapan Hastalıklar
Bazı hastalıklarda aft oluşumu çok hızlıdır ve uzun süre tedavi edilemeyebilir.
Bunlardan Behçet Hastalığı, Ailesel Akdeniz Ateşi, Bağırsak hastalıkları, Bağışıklık
yetmezliği, Stres ve Kanser ilk akla gelenlerdir.
Diş Ve Çene Yapısında Bozukluklar
Diş ve çene yapısındaki düzensizlikler sonucu ağız ve yanak içerisinde sürtünme ve
ısırmalar meydana gelmektedir. Dişler doğru bir biçimde fırçalanamadığında ve ağız
içerisinde yeterli hijyen sağlanmadığı durumlarda, tahrip olan ağız içi dokusu aft
oluşumuna açık olacaktır.
Diş Macunu
Diş macunlarının temizleme özelliğini artırmak için köpük yapıcı olarak yapılarına
katılan "sodyum lauryl sulhate" ( SLS ) mukoza hücrelerinin yıkımını artıran tahriş edici
bir kimyasaldır. SLS bu özelliği ile aft oluşumu üzerine direkt etkili olan bir maddedir.
Özellikle aft sorunu olan kişilerin kullanabilmesi için günümüzde daha az oranda
(%1.25) SLS içeren diş macunları üretilmektedir.
Diğer Nedenler
Sigara içmek, tütün çiğnemek, tırnak yemek gibi alışkanlıkların de aft oluşumuna
katkıda bulunan önemli faktörler olduğu bilinmektedir. Hijyenik olmayan ağız ve diş
tedavi merkezlerini de unutmamak gerekir.
AFT
AFT TEDAVİSİ NASIL YAPILMALIDIR?
Aftlar, herhangi bir tedavi uygulanmasa da genellikle 7-10 gün sonra kendiliğinden
iyileşmektedir. Aft sorunu ile karşı karşıya olanların aşağıda sıralanan işlemlerden birini
yada birkaçını uyguladıklarında daha rahat bir hastalık süreci geçirmeleri mümkündür:
Ağrıyı azaltmak ve iyileşme sürecini kısaltmak için:
- Ağız sağlığına özen gösterilmelidir.
- Sıcak, asitli ve tahriş edici gıdalardan uzak durulmalıdır.
– Aft oluşturabilecek etkenlerden kaçınılmalıdır.
- Su ile karbonat karışımından hazırlanan ince yapılı bir krem aft üzerine sürülebilir.
- Yarım bardak suya yarım kaşık tuz ilavesi ile elde edilen solüsyonla günde üç kez
gargara yapılabilir.
- Ağız mukozasını tahriş etmeyen bazı solüsyonlarla (Ör:2% hyd. peroxide,
Chlorhexadine vb.) pamuk yada gazlı bez yardımı ile aft bölgesi temizlenebilir, gargara
yapılabilir.
– Ağrıyı azaltmak için, yemeklerden önce aft bölgesine "xylocaine" solüsyonu ya da
ağız için hazırlanmış özel kremler uygulanabilir.
- Aftın başlangıç safhasında bölgeye bir topikal steroid "%0.1 lik triamcinalone"
uygulanması ya da steroidli bir gargara "betamethasone syrup" ile gargara yapmak aftın
fazla büyümesini engeller ve ağrıyı azaltır.
AFT (canker sores=mouth ulcers) ile UÇUK (fever blisters=cold sores) genellikle
aynı belirtileri gösterdikleri için birbirleri ile karıştırılabilmektedir. Ancak temel
farklılık vardır:
AFT Kesinlikle ağız içersinde oluşur.
Bulaşıcı değildir.
Aftın oluşmasına virüsler neden olmaz.