Diğer protozoal enfeksiyonlar

Download Report

Transcript Diğer protozoal enfeksiyonlar

Diğer protozoal
enfeksiyonlar
Microspora
Myxozoa
Ciliophora
Ciliophora
Microspora
Myxozoa
Encephalitozoon cuniculi
• Dünya'da yaygındır.
• Fare, rat, hamster, kobay,
tavşan, karnivorlar, maymun,
insanlarda.
• Peritondaki makrofajlar başta
olmak üzere beyin, böbrek,
karaciğer, ve dalakta yerleşir.
• Sporları 2.5 x 1.5 mikron,
elipsoidal veya ovalimsidir.
Yaşam çemberi
• Enfeksiyon sindirim kanalıyla sporların alınmasıyla olur.
• Parazitler ilk önce peritonda makrofajlar içinde çoğalır ve sporlar
oluşur. Tekrarlanan sporogoni sonucu makrofajın sitoplazması
sporlarla dolar .
• Kronik devrede parazit beyin, böbrekler ve diğer organlarda da
bulunur.
• Sporlar idrarla dışarı çıkar.
• Sporların ağız yoluyla alınmasından başka bazen intrauterin
bulaşma da olabilmektedir.
• Ayrıca laboratuar hayvanlarında enfekte beyin ve diğer
organlardan veya periton sıvısından hazırlanan inokulumların
değişik yollardan parenteral verilmesiyle de enfeksiyon
gerçekleşmektedir.
Patolojik ve klinik belirtiler
Laboratuvar hayvanları ve kemiriciler:
• Genellikle latent seyirlidir. Kortizon uygulamaları ve immun yetmezlik
durumları enfeksiyon şiddetini arttırır.
• Klinik tablo özellikle genç tavşanlarda gözlenir.
• Hayvanlarda kondüsyon kaybı, bacaklarda koordinasyon bozukluğu, felç,
kronik nefritis ve neonatal ölümler görülebilir.
• Başlıca lezyonlar beyinde görülür. Fokal nekrozlar oluşur. Perivasküler lenfosit
infiltrasyonu vardır. Böbreklerde de bu lezyonlar gözlenir.
Karnivorlar:
• Enfeksiyondan en fazla etkilenen karnivorlardır. Sinirsel bozukluklar;
bacaklarda koordinasyon bozukluğu, apati, epileptik davranışlar, saldırganlık,
körlük, bazen kuduz gibi belirtiler.
• Patolojik olarak nonsuppuratif nefritis, ensefalitis.
Teşhis
• Canlı hayvanlarda değişik serolojik
testler kullanılmaktadır.
• Histopatolojide ilgili organlarda
parazitleri görerek yapılır.
Beyindeki parazitler Toxoplasma
ile karışabilir. Boyamalar ile ayrımı
yapılır.
• Sporları gram (+) dir. Ön ucunda
Periodic Asid-Schiff reaksiyonu
ile pozitif sonuç veren bir granül
bulunur. Diğer protozonlarda bu
gözlenmez.
Gomor’ın trichrom boyası
Encephalitozoon cuniculi
Makrofaj içinde, granüllü yapılar
Tedavi-Kontrol
•
•
•
•
•
•
Oxytetracyclin
Dexamethason
Albendazole
Fenbendazole
Pyrimethamine
Tam etkili tedavisi olmadığı için hasta hayvanların
sürüden elimine edilmesi önerilebilir.
• Hayvanların bulunduğu ortamları dezenfekte amacı ile;
formaldehit %1, etil alkol %70 ve lysol %2 kullanılır.
Balantidium coli
• Konakları; Domuz, insan,
maymun, ratlarda.
• Balantidiosis
• Dünya’da yaygındır.
• Kalın barsaklara yerleşir.
• Makro ve mikronukleusları
vardır.
• Trofozoitleri 40-70
mikron,oval, etrafı ciliumlarla
kaplı,
• Kistleri 50-55 mikrondur.
Trofozoit
Cyst
Yaşam Çemberi
• Bulaşma kistlerin ağız yolu ile alınmasıyla olur. Trofozoitler ile
bulaşma nadirdir. İshalli dışkılar ile trofozoitler atılır. Dış ortama
dayanıksızdır.
• Bağırsaklarda ekkistasyon olur ve serbest kalır. Kalın
bağırsaklarda bağırsak içeriği ve florası, konak hücreleri ile
beslenir. Konağın nişastadan zengin gıdalar yemesi parazitin
büyümesini artırır.
• Bağırsakta ikiye bölünerek ve eşeyli çoğalmasını yapar. Dışkıyla
anüse yaklaşan parazitler kistlenir dışarı atılır.
• Kistler domuz dışkısı içinde haftalarca canlı kalır. Ancak
kuraklığa dayanıksızdır.
Patogenez ve klinik belirtiler
• Trofozoitler kalın barsaklara özelliklede sekuma yerleşir ve
dışkıdaki karbonhidratlarla beslenir.
• Bağırsaklarda hyaluronidaz enzimi salgılamak süratiyle
bağırsakların mukoza ve submukozasına ( genellikle başka
nedenlerle tahrip olmuş bölgelerden) girerek ülserlere neden olur.
Lezyonlar genişlemeye ve diğer organlara yayılmaya meyilli
değildir.
• Bağırsakta oluşan ülserler ağız kısımları dar tabanı geniştir. Bazen
bağırsak delinebilir ve parazitler karaciğere de gidebilir.
• Klinik olarak ishal, kanlı ishal, kanlı-mukuslu diyare, karın
ağrısı, mide bulantısı-kusma, kilo kaybı ve halsizlik.
Balantidiosis, sekum ve kolonda patogenez,
ülserler
Teşhis
• Klinik belirtiler
• Bağırsak içeriği ve dışkı
incelemesi.
• Trofozoit (ishalli vakalarda)
ve kistler görülerek kesin tanı
konur.
• Dışkının nativ muayenesi,
folasyon yöntemi ile
inceleme.
• Lugol solüsyonu kullanılırsa
kistler daha iyi görülür.
Tedavi-Kontrol
Tedavi:
• Domuzlarda;
• Metronidazole, Terramisin kullanılabilir.
• İnsanlarda tedavi gereklidir. Bunun için;
• Oxytetracycline, Chlortetracycline, Carbarsone.
Kontrol:
• Zoonotik parazitdir**. Domuzlardan insanlara geçen
önemli zoonoz hastalıklarından biridir.
• Bunun için temiz su kullanılması, hijyen kuralların
uyulması,özellikle domuz mezbaha ve çiftliklerinde
dikkatli olunmalı.
Rickettsiales Takımı
•
•
•
•
•
•
•
•
Bu gruptaki türler prokaryotik canlılardır.
Ancak sistematikde Monera aleminde yer alırlar.
Anaplasma
Haemobartonella
Aegyptionella
Eperythrozoon
Ehrlichia
Ayrıca Bartonella, Grahamella cinsleri yer alır.
Takım: Rickettsiales
• Aile : Rickettsiaceae
Cins: Ehrlichia
• Aile : Bartonellaceae
Cins : Bartoneıla
Cins : Grahamella
• Aile : Anaplasmataceae
Cins : Anaplasma
Cins : Aegyptianella
Cins : Haemobartonella
Cins : Eperythrozoon
Anaplasma cinsi-Anaplasmosis
Sığırlarda;
• Anaplasma marginale** (patojen-yaygın ve önemli tür).
• A. centrale
Koyunlarda;
• A. ovis
• Ülkemizde görülmektedir. Dünya’da yaygındır.
• Ixodid keneler ve sokucu sinekler vektörlük yapar.
• Eritrositler içine yerleşirler.
Anaplasmosis
Vektörleri ve bulaşması
• Başlıca bulaşma Boophilus spp. (Transovarial) ve
diğer bazı keneler,
• Sokucu kan emici sinekler (Tabanidae, Stomoxys
spp.) (mekanik vektör),
• Arasıra intrauterin, enfekte aletlerle, peşpeşe ve
sterilizasyona dikkat edilmeden yapılan
operasyonlarla.
• Hastalık (A.marginale enfeksiyonları) sığırlarda
önemlidir.
Morfoloji
• Eritrositlerin içinde küçük (0.2-0.5
mikron), düzensiz, küresel
cisimcikler şeklinde sitoplazmasız
parazitlerdir.
• Giemsa ile boyandığında koyu
kırmızı veya kırmızı-mor renkte
kromatin tanecikleri gibi görünür.
• Anaplasma marginale’de %80-90'ı
eritrositlerin kenarına doğru, A.
centrale’de ise tam tersi merkezi
olarak yerleşir.
morfoloji
• Elektron mikroskopta birden
fazla (genellikle 4-8 arası)
küçük cisimcikten oluştuğu
görülür.
• Bunlara başlangıç cisimcikleri
(initial cisimcikler) denir.
• Başlangıç cismi eritrosite
girdikten sonra ikiye
bölünerek çoğalır ve birden
fazla cisimcikten oluşan daha
büyük yapılar oluşur.
Yaşam Çemberi
• Parazit konağa girdikten sonra eritrosit duvarının invaginasyonu
ile içeri girer. Eritrosit duvarından vakuol oluşur. Parazit bu
vakuol içinde çoğalarak birden fazla başlangıç cisimciği oluşur.
• Parazit, eritrosit membranında fazla tahribat yapmadan,
proteinaz benzeri bir enzimi kullanarak serbest kalır.
• Vektör kenenin kan emmesi ile parazitler keneye geçer. Boophilus
cinsi keneler transovarial olarak bulaştırır. Kan emici sinekler ise
mekanik vektörlük yaparlar.
• Koyunlarda ise Rhipicephalus bursa ve R. evertsi vektörüdür.
Tabanus spp.
Vektör: Ixodid keneler
Dermacentor spp.
Epizootiyoloji
• Babesiosis ve theileriosis epizootiyolojisine benzer,
• Bulaşma mera keneleri ile olduğu için kene aktivasyonu ve
yaygınlığı önemlidir.
• Tabanus sp. ve Stomoxys spp. gibi sokucu sinekler taşıyıcılık yaptığı
için bunların yayılışını etkileyen faktörler önemlidir.
• Operasyonlar, asepsi antisepsi kuralları,
• Latent enfekte sığır, koyun ve geyik gibi yabani taşıyıcılar
enfeksiyonun kaynağını oluştururlar.
• Hastalık 2 yaş üstü hayvanlarda promlem olur.
• Kültür ırklarında ve endemik araziye dışardan giren hayvanlarda
şiddetli seyreder.
• Konkomitant bağışıklık (premünisyon) vardır.
Klinik belirtiler
• Hastalık perakut, akut, subakut ve kronik seyirlidir.
• Latent enfeksiyonlar başka bir hastalığın stresi ile kırılarak klinik enfeksiyon
nüksedebilir.
• İnkubasyon süresi 15-36 gün sürer.
• Deprasyon, iştahsızlık, halsizlik, dehidrasyon,konstipasyon, şiddetli anemi
(hemolitik anemi), yüksek ateş, ikter, süt veriminin durması, gebelerde abort,
aşırı salivasyon,solunumun çok hızlanması, sinirsel belirtiler görülür.
• Endemik araziye giren saf ırk veya süt verimi yüksek hayvanlarda, tedavi
edilmezse ölüm oranı %80'e kadar çıkabilir.
• Ölüm nedeni genellikle anemiye bağlı hipoksidir.
• Hastalığı atlatanlar parazitin taşıyıcısı olarak kalırlar.
Nekropsi bulguları
•
•
•
•
•
•
Anemi,
Mukoz membranlarda ikter olabilir,
Dalak büyümüştür,
Safra kesesi doludur,
Epikardiyum ve perikardiyumda peteşiler,
Karaciğerde sarı veya kahverenkli
beneklenmeler.
Anaplasmosis-Bağışıklık-1
• Hem humoral ve hem de hücresel tiptedir.
• Humoral bağışıklıkta antikorlar iki tiptedir. Bunlar spesifik antikorlar ve
spesifık olmayan autohemagglutinin 'ler ve obsonin'lerdir.
• Spesifik olmayan immun yanıt spesifik immun yanıtın çalışmasını bozar ve
parazitin tamamen yok olmasını engeller. Böylece parazit düşük sayılarda
canlılığını sürdürür ve konağın immun yanıtı ile parazit arasında bir denge
kurulur (premünisyon, konkomitant bağışıklık).
• Parazitin konağa girmesinden sonra hücresel immun yanıt klinik tablonun
ortaya çıkmasıyla aynı zamanda oluşur.
• Eğer hayvan bir kere tedavi edilir ve hastalığın akut devresini atlatırsa kuvvetli
bir immun yanıt gelişir. Bu yanıt hayvanı bundan sonra klinik
enfeksiyonlardan korur.
Anaplasmosis-bağışıklık-2
• Antikorlar tek başına koruma sağlamamaktadır. Korunma hem
humoral ve hem de hücresel bağışıklıkla sağlanır. Hücresel
bağışıklık esas rolü oynar.
• Daha önce immun hale gelen (aşılı veya hastalığı atlatmış)
hayvanda etken duyarlı lenfositlerle karşılaşırsa, lenfositler derhal
fagositik makrofajları uyararak enfekte eritrositlerin yok
edilmesini sağlar. Burada antikorların opsonize edici etkisi
enfekte eritrositlerin fagosite edilerek dolaşımdan
uzaklaştırmasını kolaylaştırır.
• Anaplasma marginale ile A. centrale arasında çapraz bağışıklık
oluşur. A.centrale A.marginale’nin alt türüdür. Aşılamada bundan
yararlanılır.
Teşhis
• Klinik belirtiler önemlidir. Hemoglobinüri görülmez.
• Kesin tanı Giemsa yöntemiyle boyanmış kan frotisinde
parazitleri görerek yapılır. Parazitler ateş başlamadan önce
eritrositlerde çok az sayılarda bulunurlar. Ateşin
yükselmesiyle birlikte parazitemi oranı yükselir (%50 lere).
• Parazitlerin eritrositer formları (merkezi veya kenarda
olması) tanıda dikkate alınmalıdır.
• Serolojik testler; epidemiyolojik araştırmalarda
kullanılabilir.
Tedavi
• Etiyolojik tedavi:
• Tetrasiklinlerden: Oxytetracycline (5-10 mg/kg iv veya im),
Chlortetracycline (1.5 mg/kg po),
• Imidocarb dipropionate (1.2-2.4 mg/kg sc).
• Destek tedavi:
• Hipoksiyi engellemek için 4-6 litre kan nakli yapılır. Bu uygulama
hayvan güçlü görünene kadar 48 saatte bir tekrarlanır.
• Dehidre hayvanlara serum fizyolojik ve izotonik glikoz
solüsyonları verilir.
• Hayvanlar gölgelikli, serin yerlere alınır ve önünde sürekli olarak
içme suyu bulundurulur.
Anaplazmoziz-Korunma ve kontrol
1-Aşılama:
• Anaplasma centrale (Syn. Anaplasma marginale centrale) ile aşılama: Bu parazit
az patojendir. Çapraz bağışıklık nedeniyle Anaplasma marginale enfeksiyonu
hafif seyretmektedir.
• Önce Anaplasma centrale ile aşılama, sonra bağışıklığı kuvvetlendirmek için
Anaplasma marginale inokulasyonu,
• Düşük dozda Anaplasma marginale vererek aşılama,
• Önce Anaplasma marginale ile aşılama sonra klinik tabloyu ilaçla kontrol etme,
• Eritrosit stroması içeren ölü A. marginale aşısı
• Yukarıdaki aşılamaların hepsi olumlu sonuçlar vermektedir. Ancak canlı aşılar
hayvanları taşıyıcı yapmaktadır. Ölü aşıda ise oluşan antikorlar kolostrumla
buzağıya geçtiğinde isoerythrolysis'e yol açmaktadır.
• İnaktive edilmiş aşılar üzerinde çalışmalar yapılmaktadır.
2-Vektör kene ve sokucu sineklerle mücadele yapılır.
Aegyptianella cinsi
• Kanatlılarda;
• Aegyptianella
pullorum,
• Aegyptianella
moshkovskii
• Parazitler
eritrositlerin içine
yerleşir.
• Ayrıca kablumbağa
ve yılanlarda da
görülen türler vardır.
Aegyptianella pullorum
• Güney ve Kuzey Afrika' da,m Güney-Doğu
Asya'da, Hindistan'da, Güney-Doğu Avrupa' da,
Rusya' da görülmektedir.
• Konakları tavuk, kaz, ördek, bindi, deneysel
olarak güvercin, kanarya, bıldırcın.
• Konaktaki gelişmesi sırasıyla başlangıç (initial)
cisimleri, gelişme formları ve marjinal
cisimlerden oluşur.
Aegyptianella pullorum
• Vektörü Argas persicus'tur.
Kene kan emdikten 25
veya daha sonraki
günlerde tükürük
bezinde 0.3-0.5 mikron
çapında cisimcikler
oluşur. Bunlar omurgalı
konak için enfektif
formlardır.
Aegyptianella pullorum
• Parazitler; eritrositlerden başka, lenfosit, nötrofil,
eozinofil, monosit ve Kuffer hücrelerinde yerleşirler.
Ayrıca kan plasmasında serbest olarak da bulunabilir.
• Şekli, Giemsa yöntemiyle boyanmış frotilerde vişne
çürüğü renginde oval veya yuvarlak cisimcikler olarak
görülürler. Genellikle 0.3-1 mikron büyüklükte oval
veya küresel cisimler, bazen 4 mikrona ulaşan küresel
cisimler olarak gözlenir. Büyük yuvarlak cisimlerin
içinde sayıları 26'ya varan, çapları 0.3-0.5 mikron olan
cisimcikler taşıdığı gözlenmiştir.
Aegyptianella pullorum
Klinik belirtiler
• Genç hayvanlar çok etkilenir.
• Parazitemi yaşla birlikte azalır. Bir günlük civcivlerin
enfeksiyonunda parazitemi %60'a çıkabilirken bir yaşındaki
hayvanda %1 ler düzeyindedir.
• Enfeksiyon şiddeti parazitemiye bağlı olarak değişir.
• Öldürücü enfeksiyonlar 4 haftalığa kadar olan hayvanlarda
görülür.
• Ayrıca yerli hayvanlar dışardan gelenlerden daha az etkilenir.
• Klinik olarak; ateş, iştahsızlık, anemi, sarılık, halsizlik, zayıflama
ve yeşilimsi ishal görülür.
• İnkübasyon süresi 2 haftadır.
Aegyptianella pullorum
Patolojik bulgular
• Nekropside anemi, dalağın büyümesi,
böbreklerde dejenerasyon görülür.
• İmmun yanıt oluşmasında en önemli organ
dalaktır. Dalağı çıkarılan hayvanlarda lezyonlar
daha ileri düzeyde gelişir.
• Enfeksiyon sık sık aynı keneyle bulaştırılan
Borrelia anserina enfeksiyonu ile birlikte görülür.
Aegyptianella pullorum
Tanı-Tedavi-Kontrol
Tanı:
• Klinik bulgulara ve Giemsa yöntemiyle boyanmış kan
frotilerinde parazitlerin görülmesiyle konur.
Tedavi:
• Oxytetracycline veya Chlortetracycline (25-50 mg/kg
parenteral tek doz veya 15-30 mg/kg, po) etkilidir.
Ayrıca Dithiosemicarbazone (en düşük 50 mg/kg
dozda) etkili bulunmuştur.
Kontrol:
• Argasid kene mücadelesi yapılmalı.
Haemobartonella cinsi
• Eritrositlerin içine girmezler,
eritrositlerin yüzeyinde oluşan derin
çöküntülere yerleşirler.
• Işık mikroskobunda iki ucu
yuvarlak çomaklar, kokkuslar
(coccus) veya nadiren halka halinde
görülürler. Kokkuslar tek tek veya
kümeler halinde veya zincirler
halinde dizili olarak bulunurlar.
• Giemsa yöntemiyle boyanmış
frotilerde kırmızı veya kırmızı-mor
renkte gözükürler. Büyüklüğü 0.7-3
X 0.1-0.5 mikron,
Haemobartonella cinsi
• Bulaşma:
Genellikle artropodlar vektörlük yapar.
Ayrıca enfekte kanın inokulasyonu ile de bulaşabilir.
• Haemobartonella felis** ve H. canis* türleri patojendir. Diğer
türler belirli şartlarda (dalak çıkarma gibi) patojen olmaktadır.
• Haemobartonella enfeksiyonlarında immun yanıtın oluşmasında
en önemli organ dalaktır.
• Kedi, köpek, fare, rat, kobay, gerbil, değişik küçük kemiriciler,
sığır, maymun, yarasa, kurbağa, kaplumbağa gibi çok çeşitli
hayvanlarda görülmektedir.
• Bunlardan kedilerde oldukça önemlidir.
Haemobartonella felis
• Kedilerde görülür.
• Işık mikroskobunda büyüklüğü kokkuslar 0.1-0.8
mikron, halka formları 0.8-2 mikron çapında,
çomaklar 0.9-1.5 mikron uzunlukta ve 0.2-0.5 mikron
kalınlıktadır.
• Bulaşma enfekte kanın oral yolla verilmesiyle
olmaktadır. Bu yüzden doğal bulaşmanın kedilerin
kavgaları sırasında birbirlerini kanatmaları sonra bu kanı
yalamaları yoluyla olduğu düşünülmektedir. Vektör
artropodların bulaşmadaki rolü tartışmalıdır??.
Haemobartonellosis felis
• “Kedilerin ilerleyici enfeksiyöz anemisi” olarak
adlandırılır.
• Enfeksiyon akut, subakut veya kronik seyredebilir.
• Akut formda dalgalı ateş, ilerleyen hemolitik anemi
görülür.
• Bazen ölüm görülebilir.
• Kronik olaylarda klinik tablo ara sıra nükseder.
• İyileşen hayvanlar taşıyıcı kalır.
• Hastalıktan en fazla yavru kediler etkilenir.
Haemobartonella felis
enfeksiyonları
Tanı:
• Klinik tablo şüphesi sonucu, kan frotisinde etkenleri görmekte
yapılır.
Tedavi:
• Chloramphenicol (im),
• Oxytetracycline (po),
• Tetracycline-HCI (po)’den birisi 10-20 gün, günlük doz 100
mg/kg olup, bu günlük doz 3 veya 4'e bölünerek kullanılır.
• Thioacertarsamide (iv) 1 mg / 10 kg, 3 gün sonra tekrarlanır.
• Bu ilaçlar klinik durumda düzelme sağlar, paraziti yok etmez.
Haemobartonella canis
• Köpeklerde görülür. Işık mikroskobunda
• büyüklüğü kokkuslar 0.25-1 mikron, halka
formları 1-3 mikron arası çapta, çomaklar 3
mikron uzunluğu geçmez. Kokkus formları
yaygın olarak, halka formları nadiren görülür.
• RhipicephaIus sanguinesus vektörüdür.
Haemobartonellosis canis
• Apatojendir. Arasıra klinik belirtilere yol açar.
• Klinik olarak anemi, zayıflama, iştahsızlık
görülür. En fazla yavru köpekler etkilenir.
• Klinik tablo ve kan frotisinde parazitleri
görmekle tanı konulur.
• Tedavide etkili bir ilaç?? Ancak geniş spektrumlu
antibiyotikler kullanılabilir.
Haemobartonella muris
• Ratlarda görülür.
• Vektörleri;
PoIypIax spinuIosa (rat bit)**
XenopsyIIa cheopis (rat piresi)*
• Normal olarak hayvanlarda herhangi bir klinik belirtiye yol
açmaz. Ancak dalak çıkarılması veya immun sisteme zarar
verilmesi durumunda patojen olur.
• Klinik belirtiler olarak iştahsızlık, kilo kaybı, hafif ateş, solunum
güçlüğü, şiddetli anemi, löykositozis, bazen hemoglobinüri
görülür.
• Mortalite oranı %30-80 arsında değişir.
Eperythrozoon cinsi
• Bu cinstekiler eritrositlerin yüzeyine yapışırlar, fakat içine
girmezler. Parazitler aynı zamanda kan plazmasında da bulunur.
Eritrosite gevşek olarak bağlanmıştır. Bu yüzden antikoagulantlı
olarak alınan kan biraz çalkalanırsa bunlar eritrosit yüzeyinden
ayrılırlar ve plazmaya geçerler.
• Kan frotilerinde çoğunlukla halka veya kokkus biçiminde, seyrek
olarak çomak şeklinde görülürler.
• Giemsa yöntemiyle boyanmış kan frotilerinde parazitler soluk
kırmızı, kırmızı-mor renklerde, 0.5-3 mikron.
Eperythrozoon
Eperythrozoon cinsi
• Haemobartonella türleri ile karıştırılabilir.
• Haemobartonella türlerinde çomak formları yaygındır.
• Eperythrozoon türleri Haemobartonella türleri gibi eritrosit
yüzeyinde çöküntüler oluşturarak içine girmezler. Bu yüzden
eritrositle ilişkisi zayıftır ve kan plazmasında da sıklıkla görülürler.
• Parazitin bulaşması bir çok türde artropod vektörlerle olur.
Ayrıca enfekte kanın inokulasyonu ile de bulaşabilir.
• Çok sayıda tür vardır. Ancak domuzlarda bulunan Eperythrozoon
suis türü patojendir.
• Türler;
• E. suis, E. parvum, E. ovis, E. Wenyoni, E. coccoides.
Eperythrozoon suis
Eperythrozoon parvum
• Her ikisi de domuzlarda bulunur.
• E.suis büyük olup, halka formları 2-3 mikron
çapta,
• E.parvum daha küçük olup, genellikle 0.5-0.8
mikron çapındadır.
• Vektörleri ve bulaşması;
Haematopinus suis (domuz biti) ve
parenteral inokulasyonlarla olmaktadır.
Domuzlarda eperytrozoonosis
Klinik-patolojik bulgular
• Klinik olarak;
• Eperythrozoon suis enfeksiyonunda yüksek ateş, anemi,
iştahsızlık, sarılık.
• Hastalık genç domuzlarda özellikle süt emen yavrularda
çok şiddetli seyreder. Yavru domuzların bir çoğu ölür.
• Nekropside;
• anemi, sarılık, karaciğerin kahverengine dönmesi, safra
kesesi dolu, dalak büyümüş ve hiperplastik, kemik iliği
hiperplastiktir.
Eperytrozoonosis
Tanı-tedavi
Tanı
• klinik tabloya ve Giemsa ile boyanmış kan
frotilerinde parazitleri görerek yapılır.
Tedavi
• Oxytetracycline 50-100 mg/kg, günlük doz üçe
bölünerek oral yolla verilir. Aynı ilaç 4 mg/kg
günlük dozda kas içi veya intravenöz verilirse
etkili olur.
Eperythrozoon ovis
Eperythrozoon wenyoni
•
•
•
•
•
Eperythrozoon ovis koyunlarda, E. wenyoni sığırlarda
görülür.
Tabanidae ailesindeki sineklerle bulaştırılır.
Her iki tür de Dünya'da yaygındır.
Genellikle belirgin bir klinik tabloya yol açmaz.
Seyrek olarak görülen klinik tablodaki belirtiler,
düzenli veya düzensiz ateş, anemi, ikter.
Eperythrozoon coccoides
• Laboratuvar farelerinde görülür.
• Polyplax serrata (fare biti) vektörlük yapar. Paranteral veya oral
inokulasyonlarla da bulaşabilir.
• Klinik olarak şiddetli anemi, parazit fare hepatit virusu ile birlikte
olduğunda öldürücü hepatit şekillenmektedir.
• Bu durum E.coccoides'in konağın interferon üretimini
baskılamasından ileri geldiği sanılmaktadır.
• E. coccoides enfeksiyonu ayrıca farelerde yapılan hematolojik ve
immunolojik çalışmalarda sonuçları etkilemektedir.
Ehrlichiae cinsi
•
•
•
•
•
Konakları memelilerdir.
Dolaşım kanındaki löykositlere yerleşir.
Löykositler içinde sitoplazmik inkluzyonlar olarak görülürler.
Konaktan konağa geçiş Ixodid kenelerle olur.
Konakta ;mononükleer löykositlerin (Ehrlichia canis, E.bovis,
E.ovina) ve granülositlerin (Ehrlichia phagocytophilia, E.ondiri,
E.equi) sitoplazmalarında bulunurlar.
• Parazitemi, E. phagocytophilia, E.ovina ve E. equi enfeksiyonlarında
ateşin yüksek olduğu dönemlerde oldukça yüksektir.
Ehrlichia, morfoloji
Ehrlichiae cinsi
• Parazit, Giemsa veya May-Grünwald + Giemsa yöntemiyle
boyanmış kan frotilerinde kırmızı, leylak rengi veya koyu mavi
renklerde görülür.
• Işık mikroskobunda aşağıdaki üç değişik formda görülür.
1- Küçük elementer cisimcik: 0.2-0.6 mikron,
2- İnitial cisimcik (Başlangıç cisimciği): Elementer cisimcikten daha
büyüktür. Çapı bütün türlerde 0.4-2 mikron arasındadır.
3- Morula (Elementer cisimcikler kütlesi): En büyük formdur. Çapı
bütün türlerde 3 -6 mikron arasındadır. Işık mikroskobunda
granüllü bir yapı gösterir.
Ehrlichia canis
• Köpekte ve yabani karnivorlarda görülür.
• Dünya’da yaygındır.
• Konakta öncelikle yerleştiği yer dolaşım kanındaki
mononükleer löykositlerin sitoplazmasıdır.
• Bulaşma Rhipicephalus sanguineus'un vektörlüğü ile olur.
• Yaptığı hastalığa; köpek (canine) ehrlichiosis'i veya Tropikal
köpek ( canine) pancytopenia' si denir.
Ehrlichiosis canis
• Enfeksiyon pancytopenia, özellikle de thrombocytopenia ile
karakterizedir.
• Ölüm nedenleri;
• 1- Trombosit yetersizliği nedeniyle kontrol edilemeyen kanama,
• 2-Löykosit yetersizliği nedeniyle sekunder enfeksiyonlar,
• Enfeksiyon küçük yavrularda öldürücü seyreder.
• İnkubasyon süresi 10-14 gün sürer. İnkubasyon süresi boyunca
dolaşım kanındaki kan hücrelerinin (eritrosit, löykosit, trombosit)
sayısı ilk klinik belirtiler çıkana kadar giderek azalır ve ateş çıktığı
zaman en düşük düzeye iner.
Ehrlichia canis
• Köpekte ve yabani karnivorlarda görülür.
– canine monocytic ehrlichiosis hastalığını yapar
• Veya Tropical caninepancytopenia da denir.
• Dünya’da ve Türkiye’de yaygındır.
• Konakta mononükleer lökositlerin sitoplazmasına
yerleşir
• Rhipicephalus sanguineus tarafından bulaştırılır
– Transstadial nakil
vektör
Ehrlichia canis in an agranulocyte,
monosit
Ehrlichia canis enfeksiyonları
• Enfeksiyon klinik olarak üç devrede görülür. Bunlar;
• 1-Ateş devresi: Bu devrede 2 gün ile 3 hafta arasında sürer.
İntermitent yüksek ateş, iştahsızlık, kilo kaybı, lenf yumrularının
büyümesi, bazen korneada opaklık (beyazlanma), konjuktivitis,
pnöymoni, bacaklarda ve skrotumda ödem, kusma.
• 2-Subklinik devre: Bu devrede köpek klinik olarak iyileşmiş
gözükür. Ancak kan hücrelerinin sayısı özellikle trombosit sayısı
hala baskılanmış bir şekilde azdır.
• 3-Son devre: Pancytopenia, seroza ve mukozalarda yaygın
kanamalar gelişir ve genellikle sekunder enfeksiyonlara yenik
düşer.
Ehrlichia canis enfeksiyonları
• Tanı:
• Klinik belirtiler,
• Giemsa ile boyanmış kan frotilerinde özellikle
mononükleer löykositler içinde parazitleri görmekle
yapılır. Ancak parazit sayısı ateşin yüksek olduğu zaman
bile kanda çok azdır.
• Ayrıca değişik serolojik teknikler de kullanılır.
• Tedavi:
• Tetracycline bileşikleri kullanılır.
• Kontrol ve korunma:
• Kene mücadelesi esas alınır.
Ehrlichia bovis
• Sığırlarda görülür.
• Kuzey ve Orta Afrika'da, Orta-Doğu'da,
• Dolaşım kanında mononükleer löykositlerin sitoplazmasına
yerleşir.
• Bulaşma; Amblyomma, Rhipicephalus ve Hyalomma cinslerindeki
kenelerle olur.
• Enfeksiyon akut, subakut veya kronik seyirli olur.
• Klinik olarak iştahsızlık, ateş, koordinasyon bozukluğu, lenf
yumrularında büyüme görülür.
• Enfeksiyon yerli sığırlarda hafif fakat enfekte bölgeye dışardan
giren ithal hayvanlarda şiddetli seyreder.
Ehrlichia bovis enfeksiyonları
• Giemsa yöntemiyle boyanmış kan frotilerinde lenfeosit ve
monositlerin sitoplazması içinde parazitler aranır. Ancak ateşin
yüksek olduğu zaman bile parazit sayısı oldukça azdır.
• Tropik Afrika'da görülen ve benzeri bir enfeksiyona neden olan
Cowdria ruminatium ayırt etmek gerekir. Cowdria ruminatium esas
olarak özellikle beyindeki endotelial hücrelere yerleşir.
• Tedavide Oxytetracycline (5 mg/kg im, dört gün süreyle),
Streptomycine-Penicillin (3 g + 3 milyon ünite, im, her gün)
kullanılır.
• Kontrol ve korunmada kene mücadelesi önemlidir.
Ehrlichia ovina
• Parazit Kuzey ve Orta Afrika'da koyunlarda dolaşım
kanında mononükleer hücrelerde görülür.
• Bulaşma; Tropik Afrika'da Rhipicephalus evertsi, diğer
yerlerde Rhipicephalus bursa vektörlüğü ile olur.
• Yüksek parazitemi olmasına rağmen hafif şiddette bir
enfeksiyona neden olur.
• Klinik belirtiler, tanı, tedavi, kontrol ve korunma
sığırlardaki E. bovis enfeksiyonundakine benzer.
Ehrlichia phagocytophilia
• Avrupa’da görülür. Parazit sığır, koyun, keçi ve yabani
ruminantların dolaşım kanındaki nötrofil ve eozinofillerin
sitoplazmasına yerleşir.
• Bulaşma lxodes ricinus adlı kenenin vektörlüğü ile olur
(Transstadial nakil).
• Klinik belirtiler;
• inkübasyon süresi 4-11 gün,
• yüksek ateş, gebe koyun ve sığırlarda abort,
• giderek artan kilo kaybı,
• immun sistem baskılandığı için sekunder enfeksiyonlar daha çok
görülür.
• nekropside dalak ve lenf yumrularında hipertrofi görülebilir.
Ehrlichia phagocytophilia
• Tanı:
• Giemsa yönteImiyle boyanmış kan frotilerinde
nötrofil ve eozinofillerin sitoplazması içinde
parazitler aranır.
• Tedavide;
• Oxytetracycline-LA (5 mg/kg, im) ,
• Kontrol ve korunmada;
• kene mücadelesi yapılmalıdır.
Ehrlichia phagocytophilia
nötrofillerde
Hepatozoon canis, monosit ve
nötrofillerde gametositler
Ehrlichia (=Cytoecetes) ondiri
• Doğu Afrika’da yüksek otlaklardaki sığırlarda görülür.
• Granülositlerin sitoplazmasına yerleşir.
• Haemaphysalis cinsi kenelerle bulaşır.
• Klinik belirtiler;
• inkübasyon süresi 1-2 hafta, yüksek ateş, ağız, burun, vulva, göz, sindirim
kanalı, idrar kesesi, perikardium, endokardium mukoza ve serozalarında
peteşiyel ekzantemler görülür.
• Ölüm sindirim kanalındaki yaygın kanamalar ve akciğer ödeminden olur.
• Tanı boyanmış kan frotilerinin mikroskobik incelenmesi ile olur. Frotilerde
parazitlere ender olarak rastlanır.
• Tedavi, kontrol ve korunma E. bovis enfeksiyonundaki gibidir.
Ehrlichia equi
• Atlar konağıdır.
• Amerika Birleşik Devletleri'nde (Kalifornia),
• Nötrofillerin arasıra da eozinofillerin sitoplazmasında
görülmektedir.
• Klinik olarak; ateş, depresyon, ataksi, bacaklarda ödem, peteşiel
kanamalar ve ikterus görülür.
• Tanı; kan frotilerinde parazitlerin görülmesiyle yapılır. Ayrıca
serolojik olarak lFA testi de uygulanmaktadır.
• Tedavide; Tetracycline (7 mg/kg, iv, günlük dozda 8 gün süreyle)
oldukça etkilidir.
• Hastalıktan iyileşenler 2 yıl bağışık kalır ve taşıyıcı olmazlar.
Pneumocystis carinii
•
•
•
•
•
İnsan, memeli ve kanatlı hayvanlarda,
Dünya'da yaygın,
Akciğerlerde alveollere yerleşirler.
Sistematikteki yeri???
Apicomplexa filumunda yer alması güçlü
ihtimaldir.
• Mantarlar içinde değerlendirilen görüşlerde
vardır.
Pneumocystis carinii-morfoloji
• Küçük trofozoitler (Küçük formlar, Başlangıç cisimleri):
küçük, nisbeten yuvarlak veya oval ve ince duvarlı cisimciklerdir.
1.2-2 mikron, bir arada yığınlar halinde bulunurlar.
• Büyük trofozoitler (Amoeboid formlar): oldukça düzensiz
(amoboid) yapılardır.1.2-5 mikron,
• Prekistik formlar: oval yapılı, dış yüzü düz, dış duvarı kalındır.
• Kistik formlar: İçinde 8' e kadar intrakistik cisim (spor) bulunan
bir kabuk gibi ve kist duvarı oldukça kalındır.
• İntrakistik cisimler: ana kist hücrenin içinde bulunurlar.
Pneumocystosis
Pneumocystis carinii
Yaşam çemberi
• Konaktan konağa hava yoluyla bulaştığı sanılmaktadır.
İntrauterin bulaşma da olabilmektedir.
• Yaşamı sırasında enfekte alveollerde görülen devreler şunlardır:
• 1-Trofozoitler veya gelişme formları:
a-Küçük trofozoitler (Küçük formlar, başlangıç cisimleri)
b-Büyük trofozoitler (Amoeboid formlar)
• 2- Prekistik formlar
• 3- Kistik formlar
• 4- İntrakistik cisimler
• 5- Trofozoitler
Pneumocystis carinii
Patogenez
• Latent enfeksiyonlar çok yaygındır.
• Fırsatçı bir parazittir. Klinik enfeksiyonlar immun sistemi iyi
gelişmemiş, bozulmuş, baskılanmış kişilerde görülür. Prematüre
bebekler, bebekler, çok yaşlılar, immün depresif hastalığa
yakalananlar, immun depresif ilaç alanlar.
• Hayvanlarda da uzun süreli ağır kortizon uygulamalarıyla latent
enfeksiyon klinik enfeksiyona dönüşmektedir.
• Hastalığın patogenezi parazitlerin yığınlar halinde köpüklü bir
materyalle alveol duvarına yapışması, alveolleri doldurması
sonucu gaz alış verişini engellemesine ilişkilidir.
Pneumocystis carinii
klinik belirtiler
•
•
•
•
•
•
Çoğunlukla solunum sistemine yoğunlaşmıştır,
Öksürük, solunum sayısının artması,
Taşikardi, solunum güçlüğü,
Arasıra göğüs ve karın ağrısı,
Ateş hafif yükselir,
Akciğerlerin röntgeninde infiltrasyon nedeniyle
yoğunluk oluşması. İnsanlarda yoğunluk nedeniyle
kelebek kanadı görüntüsü ortaya çıkar.
• Çoğu hastada hafif eozinofilili löykositozis,
• Tedavi edilmeyenlerde %20-60 arası ölüm.
Pneumocystis carinii
patolojik bulgular
•
•
•
•
•
•
•
Patolojik lezyonlar sadece akciğerlerde görülür.
Makroskobik olarak akciğerler;
Büyümüştür.
Sert bir lastik yoğunluğundadır.
Göğüs kafesi açıldığında sönmezler.
Kesit yüzleri kurudur.
Kesit yüzlerinde gri, kahverengi ve pembe renkli koyu alanlar
görülür.
• Yer yer nekroz odakları olabilir.
• Yaygın mediastinal amfizem ve arasıra spontan pnöymotoraks
olabilir.
Pneumocystis carinii
patolojik bulgular
• Mikroskobik olarak akciğerlerde görülen değişiklikler;
• a-Histopatolojide predominant olarak plasma hücreleri,
histiositler ve lenfositler olmak üzere yığınlar halinde
mononükleer hücre infiltrasyonu vardır.
• b-Histopatolojide HE boyamasında köpüklü, ince granüllü
eozinofilik eksudat alveol boşluklarını doldurur.
• Pneumocystiosis immun yetmezlik hastalıkları, viral ve bakteriyel
pneumoniler, tümörler, AIDS, toxoplasmosis gibi hastalıklarla
beraber seyreder.
Pneumocystis carinii
Tanı
• Hastanın anemnez bilgileri ve hayat hikayesi, immun sistem
yetmezliği yada bozukluğunun bulunup bulunmaması,
• Solunum sistemi ile ilgili klinik belirtiler,
• Röntgende akciğerlerde yoğunluk görülmesi,
• Histopatolojide parazitler GMS ( Gomori methamine silver)
boyası ile boyanır ve 2-6 mikron çapında etkenler görülür,
• Akciğerlerden hazırlanan sürme frotilerde etken aranır,
• Akciğerlerden baskı (tuşe) frotileirnde köpüklü materyal içinde
kistler aranır,
• Akciğer aspirasyon sıvısında parazitler aranır,
• Serolojik testler.
Pneumocystis carinii
Tedavi
• Etiyolojik tedavi:
• Antifolat bileşikleri:
sulfadiazine, pyrimethamine.
• Diamidine bileşikleri:
stilbamidine, hydroxystilbamidine, pentamidine.
• Kombine kullanılanlar:
Pyrimethamine+sulfadiazine
Pyrimethamine+sulfadiazine+stilbamidine
Pyrimethamine+sulfadiazine+pentamidine
Destek tedavi:
• Oksijen verilir ve dinlendirilir,
• Sekunder veya birlikte seyrettiği diğer hastalıklara karşı ilaç kullanılır.