Transcript Slayt 1

Gel bizimle
bu geziye
katıl
Sahra’nın sıcak ve kurak çöllerinden, Amazon’un yemyeşil yağmur
ormanlarına, okyanusun derinliklerine ve parlak mercanlarına kadar bizim
dünyamız farklı peyzajların, maddelerin, renklerin ve dokuların oluşturduğu bir
mucizedir.
Gezegenimizin toprak, hava ve denizleri birbiriyle ilişkili ve birbirine
muhtaç güçlerin şekillendirdiği zengin bir dokuyu oluşturan, küçücük böceklere ve
devasa hayvanlara ev sahipliği yapar.
İşte bu yaşamdır, bu biyoçeşitliliktir.
Biyoçeşitlilik, bugün milyonlarca farklı biyolojik türü bulunduran
dünyada, dört milyar yıllık evrimin bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Ancak
biyoçeşitlilik sözcüğü göreceli olarak yenidir, 1985 yılında “biyolojik çeşitlilik”
teriminin kısaltılmasıyla yaratılmış ve bazı yazarlar tarafından popüler hale
getirilmiştir.
Biyoçeşitlilik dünya üzerindeki yaşamın çeşitliliğidir.
Biyoçeşitlilik bütün organizmaları, türleri,
canlı topluluklarını,
onlar arasındaki genetik değişimleri, topluluk ve ekosistemlerin
karmaşık yapılı gruplarını kapsamında bulunduran bir kavramdır.
Bu kavram aynı zamanda genler arası ilişkiler, türler, ekosistemler
ve onların çevreyle olan etkileşimleri ile de ilişkilidir.
Biyoçeşitliliğin çoğunlukla üç farklı düzeyi, genetik çeşitlilik, türlerin
çeşitliliği ve ekosistem çeşitliliği üzerinde konuşulur.
1. Genetik çeşitlilik bitkiler, hayvanlar, mantarlar ve mikroorganizmalar
dahil yaşayan tüm türlerdeki farklı genleri kapsamında bulundurur.
2. Türlerin çeşitliliği, farklı türlerin kendi içinde ve arasındaki farkları
olduğu kadar bütün farklı türleri de kapsamında bulundurur.
3. Ekosistem çeşitliliği, bağımsız ekosistemler arasındaki değişimleri
olduğu kadar bütün farklı yetişme alanlarını, biyolojik toplulukları ve ekolojik
süreçleri kapsamında bulundurur.
Biyoçeşitlilik kaybının ana nedeni nedir?
Doğal dünyamıza karşı olan tehditler;
YABANCI
VE YOKOLUŞ
Biyoçeşitlilik
üzerindeki en büyük
tehditlerden biridir.
Yaşam alanı kaybı
insanın araziler
üzerindeki baskısıyla
doğrudan ilişkilidir.
TÜRLERİN İSTİLASI
EKOSİSTEMİN
YAPISINDAKİ DEĞİŞİMLER
YAŞAM ALANI KAYBI
Türlerin oluşturduğu takımlar ve onların ekosistemle
etkileşimleri, yalnızca türleri korumak için değil, aynı
zamanda onların gelecekteki evrimleri için de kritik
öneme sahiptir. Tür grupları içinde ya da çevreleyen
ortam içindeki bozunmalarda, tüm ekosistem
değişmeye başlayabilir. Ekosistemlerin bozunması
türlerin ve yaşam alanlarının kaybına neden olan en
kritik etkendir.
Yabancı türlerin doğal ve yerel türlerle yer değiştirmesi,
biyoçeşitlilik kaybının ikinci en büyük nedeni olarak ifade
edilmektedir. Yabancı istilacı türler mevcutlar ile yer
değiştirir ve bu değişim sıklıkla doğal türlerin yok
olmasıyla sonuçlanır. İstilacı bitki ve hayvan türlerinin
neden olduğu yıllık zararın 1,4 trilyon ABD $ ‘ı civarında
olduğu tahmin edilmektedir.
KİRLENME VE
Biyolojik sistemler kendilerini
çevreleyen ortamdaki
değişiklere yavaş bir şekilde
cevap verirler. Kirlenme ve
bulaşma türler üzerinde
geriye dönüşü olmayan
zararlara neden olur.
BULAŞMA
DOĞANIN SÖMÜRÜLMESİ
Türlerin aşırı avlanması,
aşırı balık avcılığı veya
aşırı toplayıcılık, türlerin
hızla çöküşüne yol açabilir. İnsanların değişen
tüketim kalıpları, doğal
kaynakların bu sürdürülemez sömürüsünün kilit
nedeni olarak gösterilir.
KÜRESEL İKLİM DEĞİŞİMİ
İklim değişkenliği ve iklim değişiminin her ikisi birden
biyoçeşitlilik kaybına neden olur.
Türler ve topluluklar değişen iklim koşullarına uyum
sağlayabilmeleri için yeterince zaman verilmediğinde
kalıcı olarak kaybolabilirler.
Ne Oluyor ?
Hız her zaman iyi değildir. Bilinen jeolojik tarih sürecinde türlerin hızla nesli
tükenmektedir ve bu yokoluşların pek çoğu insan etkinlikleriyle bağlantılıdır.
Bazı koruyucu organizasyonlar her yirmi dakikada bir türün yokoluşa doğru
gittiğini tahmin etmektedir.
Türlerin bugünkü hızlı kaybı için, doğal yokoluş oranından 1000 ila 10.000 kat
daha fazla olan bir sayı tahmin edilmektedir.2
Faaliyetlerimizi şimdiye kadar olduğu gibi sürdürürsek, uzmanlar bütün türlerin
her yıl % 0,1 ila % 0,01 arasındaki oranlarda tükenmeye devam edeceğini
hesaplamaktadırlar.
Bu çok fazla gibi görünmüyor fakat dünyada bazı tahminlerin önerdiği gibi 100
milyon türün var olduğunu dikkate alırsak, her yıl 10.000 ila 100.000 arasında tür
yokolmaktadır.
Son değerlendirmelere baktığımızda, 2009 ana uluslararası biyoçeşitlilik
çalışması kapsamında değerlendirilen türlerin üçte birden fazlasının yokolma tehlikesi
altında olduğunu biliyoruz.
Uluslararası Doğa Koruma Birliğince 2009 yılı tehlike altındaki türler kırmızı
listesindeki 47.677 türün 17.291 adedinin ciddi risk altında olduğu kabul edilmektedir.3
Liste göstermektedir ki bütün bilinen memelilerin %21’i, bütün bilinen iki
yaşamlıların %30’u, bütün bilinen kuşların % 12’si, sürüngenlerin %28’i, tatlısu balıklarının
%37’si, bitkilerin %70’i, omurgasızların % 35’i ve bunun gibi pek çoğu tehlike altındadır.
1.Nematology: advances and perspectives, Volume 1By Z. X. Chen, S. Y. Chen, Donald Ward Dickson p439
2.Conservation International http://www.conservation.org/act/get_involved/Pages/stoptheclock.aspx
3.http://cms.iucn.org/about/work/programmes/species/red_list/about_the_red_list/
Bu Durum Niçin Bir Problemdir?
Biyoçeşitliliğin korunması; temiz ve sürekli su akışı,
taşkınlardan ve fırtınalardan korunma ve kararlı bir iklim
gibi yaşamsal insan ihtiyaçlarının karşılanmasında
önemli faydalar sağlar,
Biyoçeşitliliğin kaybı tehlikelidir ve bazıları aşağıda
verilmiş olan sonuçları insanlık için yaşamsaldır;
Kültürel çeşitlilik ve biyoçeşitlilik kuvvetle birbiriyle ilişkilidir. Birini kaybedersek,
diğerini de kaybetme riskimiz vardır.
İnsanlık tarihi boyunca gelişen toplumların, kültürlerin ve dillerin çeşitliliği
biyoçeşitlilik ve onun kullanımı ile kuvvetle ilişkilidir.
Çözüm Nedir ?
Dünyanın pek çok ülkesinde sürdürülebilir kalkınmanın geliştirilmesi ve
biyoçeşitliliğin korunmasının faydasını teşvik etmeyi amaçlayan çok sayıda girişim
vardır. Bu girişimlerin kapsamında aşağıda belirtilen unsurlar bulunmaktadır:
1-“Yeşil Ekonomi Girişimi” 21.
Yüzyılın çok sayıdaki problemine
karşılık bulacak ve çok sayıda
fırsatlar yaratabilecek düşük karbon
ayak izine sahip ve kaynakları etkin
kullanan bir ekonomiye geçişi
hızlandıracak bir girişim olarak
tanımlanır.
2-Hem karada hem denizde sayı ve
boyut olarak korunmuş alanların
teşvik edilmesi.
3-Biyoçeşitlilikle ilişkili Çok Taraflı
Çevre Antlaşmalarının
uygulanmasına yönelik artan ilgi.
Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi CBD
Tehlike Altındaki Yabani Fauna Ve
Floranın Uluslararası Ticareti
Sözleşmesi (CITES)
Göçmen Türler Sözleşmesi (CMS)
Ramsar Sulak alanlar Sözleşmesi
Dünya Mirası Sözleşmesi
4- İnsanları ve yaşam biçimlerini
biyoçeşitlilikle ilişkilendirmeyi amaçlayan
biyoçeşitliliğe ilişkin"İletişim, Eğitim ve
Kamu Farkındalığı " (CEPA)
programlarının artışı.
5- Yerel topluluklara, çevreye, türlere ve
onların yerleşimlerine yarar sağlayacak
bitkisel ilaç geliştirme, eko-turizm gibi,
biyoçeşitliliği temel alan kırsal işletmeler
için fırsatların tanımlanması ve yaratılması.
6- Yapılmadığı takdirde sürdürülebilir olmayan
bir şekilde kalkınabilecek olan bölgelere
dikkatin çekilmesi yoluyla, sürdürülebilir ve
biyoçeşitliliği temel alan bir kalkınmanın
teşviki.
7- Yerel toplulukları ve yaşam alanlarının
korunmasını destekleyen önemli ekonomik
ve sosyal faydaların sağlanması.
8- Koruma ve sürdürülebilir kullanımın
faydalarının paylaşımı için yerel topluluklar
ve paydaşlarla tercihlerin tanımlanması.
2010 NEDEN ÖNEMLİDİR ?
Geriye dönüp baktığımızda ve biyoçeşitlilik, dünya üzerindeki yaşam artık tehlike altında
değildir evet ,biz başardık dediğimizde 2010 uzun bir sürecin nihai hedefi olarak
görülecektir.
2002’de Hükümetler yoksulluğu azaltmak amacıyla, biyoçeşitlilik kayıp oranında önemli
bir düşüş sağlamak üzere 2010’u son tarih olarak belirlediler.
Tüm değerlendirmeler devam eden bu amaca ulaşmaktan uzak olduğumuzu
göstermektedir
2010 kritik bir yıldır çünkü eğilimi değiştirmek için yapılması gerekenlerin görüleceği
bir yıldır.
2010 hedefinin karşılanamamasına rağmen bu durum gelecekten tamamen umutsuz
olunduğu anlamına da gelmez.
Bu yıl geçmişteki başarılara bakmanın ve deneyimleri, aklı ve öngörüyü kullanarak
onları yeniden inşa etmenin zamanıdır
.
Çevresel sorunlara bakışımızda yeni bir örnek değişimi gerekmektedir.
Bunun anlamı bütün dünyadaki hükümetlerde politika yapıcılarla bilim arasındaki farklılık
için bir köprü oluşturmak,
Geçim koşulları ile bağlantı kurmak, yoksullukla mücadele, kalkınmanın planlanması
ve yeni bir altyapıyı duyarlı bir şekilde oluşturmaktır.
İzleyebileceğimiz Bir Reçete Vardır
Biyoçeşitliliği herkesin
günlük ihtiyaçlarıyla
bağdaştır, böylece
biyoçeşitliliğin
korunmasını
sahiplenenler
yaygınlaşır ve herkes
kendini kayıpların
durdurulmasından
sorumlu hisseder.
Karar verme sürecinde
bilim, politika ve politik
görüşlerin eşit rol
almasını sağlamaya
çalış.
Ekonomi koruma
eylemlerini tartışırken en
büyük etkendir.
Biyoçeşitlilik
potansiyelini
gerçekleştirmek için
ulusal ve yerel eylemlere
uygun değişkenler
aktarılmalıdır.
Yaşambiçimlerimizi ve
seçimlerimizi, dünyada
bulunan diğer türlere yer
vermek için yeniden
değerlendir.
Asıl soru; “biz
bir şeyler
yapacakmıyız?”dır.
Ortak bir eylem için bir
araya gelebilirsek, cevap
tabiî ki evet olacaktır.
Hiç şüphesiz bu durum
hepimiz için geçerlidir.
2010 Uluslararası
Biyoçeşitlilik Yılı,
biyoçeşitliliğin dünyada
yaşamın
sürdürülebilmesinde
oynadığı yaşamsal rolü
anlamak ve kayıpların
durdurulması için
benzersiz bir fırsattır.
Basım :Şubat 2010
© Birleşmiş Milletler
Ortam
Programı
Yazan:
Joanna Benn
Tasarım ve Düzen:
Amina Darani