Transcript maddeleri

TANZİMAT FERMANI
SBU 511
YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
1
TANZİMATA GİDEN YOL: Mısır
Sorunu
 M.Ali Paşa’ya karşı kendini güvencede hissetmeyen ve Fransa
ile İngiltere’ye de güvenmeyen II. Mahmut 1833’de Rusya ile
Hünkâr İskelesi Antlaşması ile ittifak yapmak zorunda kaldı.
 II. Mahmut Mısır valisi M. Ali Paşa ile mücadeleye girişti.
Ancak 1839’da Nizip Savaşı’nı Mısır ordusu kazandı ve
M.Ali’nin kuvvetleri Kütahya’ya kadar geldi.
 Bu
sırada
rakibi
Hüsrev
Paşa’nın
Sadrazamlığını
kabullenemeyen Donanma Komutanı Ahmet Paşa donanmayı
Mısır’a götürdü.
 Osmanlı Devleti bu meseleyi çözmek için Tanzimat Fermanı’nı
ilana karar verdi.
YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
2
TANZİMATA GİDEN YOL: 1838
TİCARET ANLAŞMASI
• Osmanlı Devleti 1838 yılında önce İngiltere, sonra da Fransa ile
ticaret antlaşması yaptı. Bu antlaşmalarla Avrupalı devletler lehine
düzenlemeler yapıldı.
• Yed-i vahit (tekel), iç gümrük, izin tezkeresi alınması, bazı
maddelerin ticaretinin yasak olması gibi uygulamalar kaldırıldı.
• Osmanlı Devleti böylece iç ve dış ticarette daha liberal bir sisteme
geçti.
1) Mevcut kapitülasyonlara yeni imtiyazlar ilave edilecek.
2) İngilizler ülkedeki tarım ve sanayi ürünlerini serbestçe alıp
satabilecekler.
3) Her türlü tekel ve izin tezkeresi kaldırılacak.
4) Yabancı tüccarlar yerli tüccara tanınan ayrıcalıklardan yararlanacak.
YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
3
TANZİMATA GİDEN YOL: 1838
TİCARET ANLAŞMASI
 İngiliz malları iç gümrük vergisinden muaf olacak, malın değeri
üzerinden % 9 vergi ödeyecek. Mal ihraç edildiğinde % 3 vergi
ödenecek.
 İngiliz tüccarı ithalatta % 3 vergi ödeyecek, mal ülkede satılırsa % 2
vergi daha alınacak.
 Yabancı tüccarlar iç gümrükten muaf oldukları halde Osmanlı
tüccarları vergi ödemeye devam ettiler.
 Bu şartlar Avrupa mamüllerinin ülkeye serbestçe girmesine zemin
hazırladı. Osmanlı atölyeleri çöktü. Düyun-ı Umumiye’ye kadar
giden süreç başladı.
 Bu imtiyazlar; 1839’da Alman şehirlerine, 1840’ta İsveç, Norveç,
İspanya, Felemenk, Belçika ve Prusya’ya verildi.
YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
4
Mustafa Reşit Paşa
TANZİMAT FERMANININ İLANI
(3 KASIM 1839)
 Bir taraftan Osmanlı Devleti’nin varlığını devam ettirebilmesi
için yapmak zorunda olduğu kapsamlı ve köklü değişiklikler,
diğer taraftan ise Batılı ülkelerin azınlıklara eşitlik ve güvence
verilmesi yönündeki taleplerinin sonucu olarak altyapısı II.
Mahmut devrinde hazırlanan Tanzimat dönemi, 1839 yılında
Mustafa Reşit Paşa’nın Gülhane Hatt-ı Hümayunu’nu okuması
ile başlamış oldu.
 Tanzimat’ın başlangıcı II. Mahmut devrine, hatta III. Selim’e
kadar indirilmektedir. Tanzimat devrini 1908’e kadar uzatanlar
da vardır.
 Tanzimat devri ikiye ayrılabilir: 1839-1856 (1. dönem),1856-1876 (2.
dönem)
YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
6
TANZİMAT FERMANININ İLANI
(3 KASIM 1839)
 “Tanzimat” kelimesi, “düzenleme, düzeltme” anlamlarına
gelen “tanzim” sözcüğünün çoğuludur. Tanzimat Fermanı’yla;
devletin yönetim mekanizması, Batılı bir şekil almış ve Osmanlı
devlet idaresi yönünü, İslam medeniyetinden Avrupa
medeniyetine çevirmiştir.
 Tanzimat, Türk siyasi, idari, iktisadi ve toplumsal yapısının,
zihniyetinin tamamen değişmesini ve yeniden yapılanmasını
ifade etmektedir.
 Dönemin uleması kanun koyma yetkisini (Şârî) Allah’ta
gördüklerinden “tanzimat” ifadesini uygun bulmuşlardır. Yani
asıl kanunlar İlahi kaynaklıdır. “İnsanoğlu ancak İlahi
kanunlardan mülhem düzenlemeler yapabilir” yaklaşımı vardır.
YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
7
TANZİMAT FERMANININ İLANI
(3 KASIM 1839)
 M. Reşit Paşa’nın Uzun yıllar Türkiye’de elçilik yapan, Lord Stratford
Canning ve İngiliz Dışişleri Bakanı Palmerston ile yakınlığı bu
sıralarda başlar. Bu iki İngiliz Reşit Paşa ile dost olur. Canning bu
yıllarda Osmanlı’nın taçsız kralıdır. Ahmet Saib’in aktardığına göre
“....İngiltere’nin İstanbul sefiri Canning’in vükela-yı Osmaniye’ye
adeta efendilerinin uşaklarına ettikleri muameleden çok daha farklı
bir muamelede bulunmadığı, o günün evrak-ı siyasiyesini mütalaa
edenlerce malumdur.”
 Öyle ki Canning’in yazdıklarına göre ‘”Canning Babıâli’de boy
gösterdiği zaman memurları bir korkudur alıyordu. Vezir-i A’zam bile
acele toparlanıp arzularını öğrenmek üzere telaş ve tereddütle bu
azılı İngiliz’e koşuyordu.”
YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
8
TANZİMAT FERMANININ İLANI
(3 KASIM 1839)
 Canning bu yakınlığı “Nazırlar arasında politikaca ve ruhça en iyi
anlaştığımız devlet adamı Reşit Paşa’dır” diye açıklar ve Reşit ile ilgili
açıklamalarına şöyle devam eder: “Sultan yakınlığımızı kıskanıyor
olmalıydı. Yahut fitnecinin biri Sultan’ın zihnini bulandırmış olacak.
“Reşit Paşa ile pek sevişiyorsunuz” dedi bana bir gün. “Öyle
efendim” dedim “sevişiriz kendisiyle. Majestelerinin en sadık, en
elinden iş gelir hizmetkarlarından biri olduğu için tabii.”
 Bu ilişkiler Reşit Paşa’nın tüm siyasi hayatını şekillendirecek
ilişkilerdir. Bundan sonra Osmanlı yönetimi İngilizlerin hakim olduğu
dönemde İngiliz büyükelçisi ve onun ülkedeki yaptırımcısı Reşit Paşa
eliyle yürütülür.
 Fermanın orijinali Hırka-i Saadet dairesine konulmuştur.
YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
9
TANZİMAT FERMANININ GİRİŞ
KISMI
 Herkesin bildiği gibi, devletimizde, kuruluşundan beri Kuran'ın yüce
hükümlerine ve şeriat yasalarına tam uyulduğundan, ülkemizin gücü ve
bütün tebaasının refah ve mutluluğu en yüksek noktaya çıkmıştı. Ancak,
yüz elli yıl var ki, birbirlerini izleyen karışıklıklar ve çeşitli nedenlerle şeriata
ve yüce yasalara uyulmadığından evvelki kuvvet ve refah, tam tersine
zayıflık ve fakirliğe dönüştü. Oysa, şeriat yasaları ile yönetilmeyen bir
ülkenin varlığını sürdürebilmesinin imkansızlığı açık seçik ortadadır.
Tahta geçtiğimiz mutlu günden bu yana bütün çabalarımız, hep ülkenin
kalkınması, ahalimiz ve fakirlerimizin refahı amacına yönelik oldu. Eğer,
yüce devletimize dahil ülkelerin coğrafi konumu, verimli toprakları ve
halkının yetenekleri göz önünde tutularak gerekli girişimler yapılırsa, yüce
Allah’ın yardımı ile, beş-on yılda kalkınabileceğimiz söz götürmez. Ulu
Tanrı'nın yardımına ve Peygamberimiz hazretlerinin ruhaniyetine sığınarak,
yüce devletimizin ve ülkemizin iyi bir biçimde yönetilmesi için bundan böyle
bazı yeni yasalar çıkarılması gerekli görüldü.

YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
10
MADDELERİ
 Söz konusu yasaların başında can güvenliği; ırk, namus ve malın
korunması; vergi toplanması; halkın askere alınıp silah altında
tutulma süresi gibi hususlar gelmektedir. Şöyle ki; Dünyada can, ırz
ve namustan daha kıymetli bir şey yoktur. Bir insan bunları tehlikede
görünce, yaradılıştan kötü olmasa bile, canını ve namusunu
korumak için olmadık çarelere başvurur. Bunun devlet ve
memlekete zarar vereceği açıktır. Buna karşılık, can ve namustan
emin olan bir kimse sadakat ve doğruluktan ayrılmaz, işi ve gücü ile
devletine ve milletine yararlı olur.
YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
11
MADDELERİ
Vergi konusuna gelince: Bir devlet, ülkesini
korumak için askere ve gerekli öbür masraflara
muhtaçtır. Bu, para ile olur. Para, teb'adan
toplanacak vergiler ile oluştuğundan bunun en
iyi şekilde toplanması gerekir. Bu nedenle,
ülkemiz insanlarının her biri için, malına ve
gelirine göre bir verginin saptanması ve
kimseden bundan fazla birşey alınmaması
gerekir.
YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
12
MADDELERİ
 Askerlik de, yukarıda belirtildiği gibi, önemli konulardan biridir.
Ülkenin korunması için asker vermek halkın başlıca borcudur.
Fakat, bir memleketin mevcut nüfusuna bakılmaksızın, şimdiye
kadar yapıldığı gibi, kiminden tahammülünden çok, kiminden
az asker alınması hem düzensizliğe; hem tarım, ticaret ve
bayındırlık işerinin kötü gitmesine; hem ömür boyu askerlik
bıkkınlığa; hem de nüfusun azalmasına yol açar. Bu nedenle,
her memleketten alınacak asker miktarı için uygun yöntem
konulmalı ve dört veya beş yıl hizmet için sıra usulü
getirilmelidir.
YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
13
MADDELERİ
 Bundan böyle suç işleyenlerin durumları şeriat yasaları gereğince
açıkca incelenip bir karara bağlanmadıkça kimse hakkında, açık veya
gizli, idam ve zehirleme işlemi uygulanmayacaktır. Hiç kimse,
başkasının ırz ve namusuna saldırmayacaktır.
 Herkes malına, mülküne tam sahip olacak, bunları dilediği gibi
kullanacak, bunu yaparken de devlet büyüklerinin müdahalesine
uğramayacaktır.
 Birinin suçluluğunun saptanması halinde mirasçıların o işle ilgileri
bulunmayacağından suçlunun malları elinden alınıp varisleri miras
hakkından yoksun bırakılmayacaklardır. (MÜSADERE)
 Yüce devletimizin teb'ası Müslümanlarla gayrimüslimler bu
haklardan tam olarak yararlanacaklardır.
YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
14
MADDELERİ
 Can, ırz, namus ve mal konularında, ülkemizin tüm halkına şeriat yasaları
gereğince garanti verilmiştir. Öbür konularda da oybirliği ile karar verilmesi
için, Meclisi Ahkam-ı Adliye üyeleri gerektikçe artırılacaktır. Yüce
devletimizin bakanları ile ileri gelenleri belirli günlerde orada toplanarak,
görüşlerini çekinmeden açıkça söyleyeceklerdir. Can, mal güvenliğine ve
vergilerin belirlenmesine ait yasalar böyle hazırlanacaktır.
 Askerlikle ilgili konular Bab-ı Seraskeri Dar-ı Şurası'nda görüşülüp karara
bağlandıktan sonra sonsuza dek uygulanmaları için tasdik edilmek üzere
tarafıma gönderilecektir.
 Söz konusu yasalar sırf din, devlet, ülke ve ulusu kalkındırmak amacı ile
çıkarılacaklarından bunlara tam uyacağımıza yemin ederiz. Bu konuda,
Hırka-i Şerife odasında, tüm din adamları ile bakanların hazır bulunacakları
bir sırada yemin edilecektir.
YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
15
MADDELERİ
 Din adamı ve vezirlerden yasalara aykırı hareket edenlerin,
kanıtlanacak suçlarına göre, rütbelerine ve hatır ve gönüle
bakılmaksızın cezalandırılmaları için özel ceza yasası çıkarılacaktır.
 Memurlara yeterli maaş bağlanmış olup, henüz bağlanmış
olanlarınkiler de belirlenecektir. Bu yolla da, şeriata aykırı olan ve
ülkenin gerilemesinde başrolü oynayan rüşvet belası güçlü bir yasa
ile ortadan kaldırılmış olacaktır.
YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
16
MADDELERİ
 Bütün bu sayılan hususlar eski hükümlerin tümden
değiştirilmesi demek olacağından işbu fermanımız
İstanbul halkına ve ülkemiz halkına duyurulacaktır.
Bundan başka, dost devletlerin de bu yönetimin
sonsuza dek uygulanmasına tanık olmaları için
fermanımız, İstanbul'daki tüm büyükelçilere resmen
bildirilecektir.
Allah hepimizi başarılı kılsın; yasalara uymayanlar
Allah’ın lanetine uğrasın ve ömürleri boyunca rahat
yüzü görmesin. Amin.
YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
17
TANZİMATÇILAR
M. Reşit Paşa (-1858)
M. Emin Âli Paşa (1815-1871-M. Reşit Paşa’nın
tilmizi
Keçecizade Fuat Paşa (1815-1869) 1815-1871M. Reşit Paşa’nın tilmizi
Bir sonraki nesil ise A.Cevdet Paşa (1822-1895)
ile Mithat Paşa (1822-1884)’dır.
YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
18
TANZİMATIN UYGULANMASI
(MALİYE)
 İltizamın kaldırılarak yerine muhassıllık örgütünün kurulması
 Tanzimata kadar bir vilayetin bazı kamu gelirleri (âşar ve mukataa
vb) bir ya da birkaç yıllığına valilere satılırdı. Valiler de İstanbul’da bir
sarrafı kefil göstererek bu geliri bir kişiye artırma ile satarlardı.
 Bu işe iltizam, vergi toplama hakkını satın alan kişiye de mültezim
denirdi.
 Bu iş daha çok fazla para kazanmak isteyen kişilerin eline düşmüş
durumdaydı.
 1840 yılında iltizam kaldırılarak vergi toplama işi “muhassıl” denilen
devlet görevlilerine verildi.
 Muhassılların yanında mal kâtibi ve nüfus kâtibi de tayin edildi.
 Muhassıl doğrudan Padişah tarafından tayin ediliyordu.
YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
19
TANZİMATIN UYGULANMASI
(MALİYE)
 Muhassıl, Bölgesinde tanzimatı anlatmak, vergilerin adaletli bir
şekilde toplanabilmesi için nüfus ve emlâk yazımı da yapacaktı.
 Köylerden başlayarak herkesin isim, unvan, arazi, gelir, hayvan sayısı
kayıtlarını yapacaktı.
 Tahsilat için emrine asker verilecekti.
 Muhassılların bu güçlü konumları zamanla Validen sonra ikinci bir
güç olmalarına neden oldu.
 Muhassıllara yardımcı olmak üzere kazalarda muhassıl, iki kâtibi,
kadı, müftü, zaptiye memuru, gayrimüslimlerin yaşadığı yerlerde
metropolit ve iki kocabaş ve halk tarafından seçilen dört üyeden
oluşan büyük meclisler kuruldu.
 Muhassıl tayin edilmeyen yerlerde de bu işi Küçük meclisler
yapacaktı.
YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
20
TANZİMATIN UYGULANMASI
(MALİYE)
 Vergilerin toplanması ile ilgili konular bu meclislerde müzakere
edilecek, bir üye sandık emini olarak görev yapacaktı.
 Toplanan vergilerden memur maaşları, kira bedeli ve diğer masraflar
çıktıktan sonra kalan miktar Hazine-i Âmire’ye gönderilecekti.
 Bu yöntem iki yıl sonra kaldırıldı. Çünkü istenen sonuçları vermemiş,
vergi toplama masrafı gelirin yarısını bulmuştu. Ayrıca toplanan
ürünler depolanamadı ve zamanında satılamadı.
 Muhassıllıklar kaldırılarak vergi toplama işi yeniden valilere verildi.
Valilere defterler gönderilerek eksik vergi toplamamaları, aksi
takdirde paranın kendilerinden alınacağı ifade edildi.
 Valilerin yanına defterdar tayin edildi. Muhassılların yerini defterdar
aldı. Âşar yeniden iltizama verildi.
YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
21
TANZİMATIN UYGULANMASI
(CEZA KANUNU)
 Fermandan altı ay sonra 1840 yılında Ceza Kanunu
çıkarıldı.
 Kanun suçların kanuniliği prensibine göre
hazırlanmıştı.
 Kanun önünde eşitlik ve keyfi olarak ceza vermeyi
engelleyen hükümler yer almıştır.
 Kanun önünde herkes eşit olacak, haklarını bilerek
ona göre hareket edecek, kanunlara uymayanlar
cezalandırılacaktı.
YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
22
TANZİMAT MECLİSLERİ
 Tanzimat Fermanı’nın ilânından sonra kurulan önemli di¤er bir
meclis de “Meclis-i Âli-i Umûmî”dir. Meclis-i Hâss-ı Umûmi ya da
Meclis-i Vâlâ-yı Umûmi de denilen bu meclisin üye sayısı zaman
zaman 300 kişiye ulaşmaktaydı.
 Meclis-i Âlî-i Umûmi; görev, yetki ve işleyişi bakımından geniş
yetkilere sahipti. İki görevi olan Meclis-i Umûmi, olağanüstü
durumlarda geniş üyeli yapısıyla temsili bir nitelik arz ederek
geleneksel Meclis-i Meşveret gibi toplanmaktaydı.
 Meclis-i Umûmi’nin diğer görevi de haftada iki gün yapılan rutin
toplantılarıydı ve Meclis-i Vâlâ kararlarının bir kez daha ele alınıp
onaylandığı bir senato işlevini görmekteydi.
 Hem Meclis-i Vâlâ ,hem de Meclis’i Umûmî’nin kararları padişahın
onayından sonra yürürlüğe girmekteydi.
YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
23
TANZİMAT MECLİSLERİ
 Meclis-i Vâlâ-yı Ahkâm-ı Adliye, 1839-1876 Dönemi’nde, Osmanlı
Devleti’nde yasama, yürütme ve yargı güçlerinin ayrılmaya başladığı
modern bir devlet yönetimine doğru yol almıştır.
 Meclis-i Vâlâ-yı Ahkâm-ı Adliye, bazen Bâbıalî’deki iktidar
mücadeleleri yüzünden bazen de aşırı yükü nedeniyle Tanzimat
Dönemi boyunca çeşitli yapısal değişikliklere uğramıştır.
 Meclis-i Vâlâ, 26 Eylül 1854’te Meclis-i Âlî-i Tanzimat ve Meclis-i
Vâlâ-i Ahkâm-› Adliye adlarıyla ikiye ayrıldı.
• 1854-1861 yılları arasında, geniş yetkilerle donatılmış,
önceden hükümet tarafından kendisine gönderilen konuları
görüşebilirken, bu devirde Meclis-i Tanzimat olarak inisiyatif
kullanabilmiş ve kendisinin uygun gördüğü konuları ele
almıştır.
YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
24
TANZİMAT MECLİSLERİ
 Bu iki meclis, 1861 yılında tekrar birleştirilmiştir. 1868 yılında son
defa Şûrâ-yı Devlet ve Divân-ı Ahkâm-ı Adliye isimleriyle ikiye
ayrılmıştır.
 Bu iki meclis, 1868 yılından I. Meşrutiyet’e kadar olan on yıllık
sürede ise kuvvetler ayrılığı yolunda en büyük aşamayı geçirmiş ve
Şura-yı Devlet olarak yasama gücünü tek başına kullanmıştır.
 Divân-ı Ahkâm-› Adliye ise yargı alanında en üst kurum olarak devlet
teşkilatında yer almıştır.
 Şura-yı Devleti açış konuşmasında; yasama, yürütme ve yargının
birbirinden ayrılmasını en gerekli ıslahat olarak gördüğünü ifade
eden Abdülaziz, Midhat Paşa ve Cevdet Paşa gibi dönemin seçkin iki
devlet adamını bu iki meclisin başına getirmiştir.
YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
25
TANZİMAT MECLİSLERİ
 Tanzimat Dönemi’nde kabineyi oluşturan nezaretlere bağlı, nezaret
meclisleri de göz ardı edilmemelidir. II. Mahmut tarafından 1836
yılında başlatılan, modern Meclis-ii Vükelâ’nın kurulması gayretleri
Tanzimat’tan sonra amacına ulaşmış ve ve modern Bâbıalî ortaya
çıkmıştır. Bu amaçla kurulan nezâretler de her biri uzmanlık kurulu
olan Nezâret Meclisleriyle desteklenmiştir.
 Meclis-i Umûr-ı Sıhhiye, Meclis-i Zabtiye, Meclis-i Tophâne-i Âmire, Meclisi Bahriye, Meclis-i Meadin, Meclis-i Rüsûmat, Meclis-i Haza’in, Meclis-i
Karantina, Meclis-i Ziraat, gibi farklı uzmanlık alanlarında uzman
üyelerden oluşan reform meclisleri kuruldu.
 Bütün bu meclisler ya doğrudan Meclis-i Vâlâya bağlı olarak çalışıyor ya da
nihai kararlar bu meclisçe padişah onayından geçtikten sonra yürürlüğe
konuyordu.
YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
26