Musevilerde Tıp ve Hasta Bakımı

Download Report

Transcript Musevilerde Tıp ve Hasta Bakımı

Dünyada Hasta Bakımı ve
Hemşireliğin Tarihi Gelişimi
Hatice OLTULUOĞLU
• Hemşirelik tarihine, kronolojik bir sıralama
yerine, hemşirelik gelişmelerine göre
bakılırsa, belli başlı üç dönem ağırlık
kazanır. Bunlardan;
• 1. si İlkçağlardan 18. Yüzyılın sonları
• 2. si 18. yüzyılın sonundan, ilk modern
hemşirelik okulunun kuruluş dönemine
(1860) ve son olarak,
• 3.cü dönem, 1860'dan günümüze dek
devam etmektedir
• Eren ve Uyer’in "Sağlık Meslek Tarihi ve Ahlakı"
•
•
kitabında “tüm bilimlerin, bu arada hekimlik ve
sağlık bilimlerinin, uzun ve çetin gelişme
süreçlerinde başlıca dört asamadan geçtiği"
düşüncesi vurgulanmaktadır. Bunlar;
Eski Mezopotamya, Mısır, Hint ve Çin
Uygarlıklarındaki ampirik bilgi toplama aşaması,
Eski Yunanlıların, insan bedeni ve hastalıkların
oluşumunu açıklamaya çalışan akılcı yaklaşımlar
aşaması,
• İslam biliminin gelişmelerini kapsayan ve
Ortaçağa rastlayan aşama ve Rönesans la
birlikte başlayan ve çağdaş bilime ulaşan
aşama şeklinde sıralanmıştır
İLKÇAĞLARDA HASTA BAKIMI
• Bu döneme ait elde edilen bilgiler yalnızca
•
mağara duvarlarına çizilen resimler ve
buluntuların çoğunun Avustralya, Afrika'da yer
alması, ilk insanların bu kıtalarda, tecrit edilmiş
bir yaşamı sündürdüklerine işaret etmektedir
Sosyal grubu oluşturan her bireyden, tüm
yeteneği ile grubun yaşamını tehlikelere karşı
koruyacak hizmetler beklenmiştir. Ancak var olan
doğal tehlikelerle besinlerin azlığı yaşlıların ve
hastaların yok edilmesine ve terk edilmesine
neden olmuştur.
• Bu dönemin yaşamını şekillendiren
bilgilerle (bilime dayalı olmasa da)
insanoğlu ampirik olarak, yararlıyı
zararlıdan ayırmayı ve özellikle tedavi edici
özelliği olan bitki ve besinleri kullanmayı
öğrenmesine yardım etmiştir.
• Tüm doğal varlıklar ve olaylar, onun yaşamına
güzellikleri kattığı gibi hoşnutsuzluk ve korku
yaşamasına da neden olmuştur (Animism).
Böylece varlıkların içinde yer alan ruhların bir
kısmı iyi sonuçlara diğer kısmı ise kötülüklere
neden olarak düşünülmüştür. Hastalığın kötü
ruhların bedende yarattığı yanıt/tepkilerden
oluştuğuna inanmıştır (Demonism). Bu nedenle
dogma üstü güçleri (tanrıları) ve kötü ruhları hoş
tutmuşlardır.
• Hastalık durumunda başvurulan bir
yöntem olan nehirde yıkanarak, suyun
rahatlatıcı etkisinden yararlanmayı belki de
yaralı hayvanların yaralarını yıkamalarını
gözlemekle öğrenmişlerdir
• Ateşi yakmayı öğrenmesi ile ilk insan, diğer yararlarının
•
•
yansıra ısının rahatlatıcı etkisinde öğrenmiş, yaraları
dağlamış, tedavi edici bir yöntem olarak yararlanmıştır.
Bu tür iyileştirici yöntem ve özel reçeteleri uygulama ve
bazı bulguları değerlendirme, sosyal gruptaki bir veya
birkaç kişi tarafından daha iyi yapıldığından bunlar ilk "tıp
adamları olarak düşünülmüştür.
İlk çağlara özgü sağlık uygulamaların Sihire dayalı ve
folklorik girişimler şeklinde özetlenebilir.
• Sihir ve Büyü: Geleneksel bir yaklaşımla
doğa üstü güçler olarak nitelenen iyi
ruhların hoşnut edilmesi, kötü ruhların ise
bedene girerek hastalık yapmaması, için
kullanılmıştır. Kişi hastalandığında sihirbaz,
yaptığı büyüler dışında, kafatasını delerek
bedenden şeytanın çıkmasına ve hastanın
rahatlamasına çalışmıştır
• Folklorik Uygulamalar; ise bazı
rahatsızlıkların giderilmesinde halkın
sınama/deneme veya "yöntemi veya
gözlemleri ile bulduğu bazı bitkisel veya
hayvansal kökenli maddelerin
kullanılmasıdır. Bunlardan bazıları akılcı
bazıları ise oldukça mantıksız
uygulamalardır.
• Ayrıca kötü ruhun etkisinden korunmak için
•
•
tılsım taşımanın yararlı olunacağına inanılmıştır
Hammurabi:
Mezopotamya'da kurulan tüm uygarlık için su
oldukça önemli bir dini inanç ve sağlık kaynagi
olmuştur. Bu nedenle çoğu tedaviler su ile
yapılmış, kişisel hijyene önem verilmiştir. Dini
törenlere başlama, bedensel temizlikten sonra
gerçekleştirilmiştir. Sıcak-soğuk uygulamalara,
lapa, masaj ve lavman gibi uygulamalar bu
dönemde başlamıştır.
• Doğum ve menses durumunda kadın kirli kabul
•
•
•
•
edilmiştir.
Bu uygarlıklar içinde eski Mısır’ın, birçok bilginin
günümüze ulaşmasında büyük katkısı olmuştur. Bu,
E.Smith'in Ebers'in ve Gardiner'in buldukları ve kendi
adları ile anılan papirüslerle sağlanmıştır.
• Smith papirüsünde -,cerrahiye
• Ebers papirüsünde - genel hekimlik
Gardiner papirüsünde - Doğum ve kadın hastalıklarına
ilişkin bilgilere yer verilmiştir.
• Ayrıca Mısırlıların bulduğu bir teknikle günümüze
•
kadar ulaşan mumyalar da,bu uygarlığın kimya
bilimi hakkında fikir vermektedir.
Solunum, dolaşım ve kalbin önemini belirten,
sünneti zorunlu bir sağlık uygulaması yapan ilk
uygarlık, Mısır'da, tıbbın en gelişmiş kenti, TAB
(Thebes) olmuş., kentin simgesi olan yılan
tıbbında simgesi olmuştur.
• Eski Mısır'da kadının toplumda çok önemli bir
•
yeri olmuştur Hayır işleri ile uğraşan kadınların
yanısıra, doğumları gerçekleştirme, bazı dini
törenleri yönetme ve buralara sığınanların
bakımını, tapınaklarda görevli kadınlar
üstlenmiştir.
Mezopotamya uygarlıklarından bir diğeri olan
Babilin hükümdarı Hammurabi, etik biliminin
temeli sayılabilen ilk tıbbi konulardaki kanunları
ile büyük önem taşır
• Hint Uygarlığında Birçok tıbbi bilgileri
içeren bu yazılı belgeler koruyucu önlemler
bazı hastalıklar ve çok sayada bitkisel
kökenli ilaçların hazırlanışı gelişmiş bir
teknikle gerçekleştirilebilen greft katarakt,
mesane taşına üretradan girişimde
bulunma gibi cerrahi girişimler ve bu
alanda geliştirdikleri duyarlı araçları içeren
bilgiler mevcuttur.
• İlkel çağlardan gelen ve günümüzde de kullanılan bir
•
tedavi yöntemi Çin uygarlığında geliştirilen
"akupunkture"dir. Bu uygarlığa ait hasta bakımı ile ilgili
önemli bir konu ebeliğin Örgütlenmesi ile ilgili ilk
çalışmaların yapılmış olmasıdır.
Bilinen bu uygarlıkların tümünde, toplumların gelenekleri
ve sosyal davranış türleri inanç biçimlerinden etkilenerek
şekillenmiştir. Yaşam kaynağı niteliği taşıyan
su,güneş,toprak,deniz birer tanrı olarak yüceltilmiştir.
• Nitekim Yunan Uygarlığı Hippocrates dönemine
kadar mitolojinin etkisinde kalarak sağlık, hijyen,
iyileştirme gibi görevler tanrılara mal edilmiş
bunlar için kurulan sağlık tapınakları hastane
olarak kullanılmış, açık hava, güneş,spor,
kükürtlü su banyoları ve diyet uygulamalarına
yer verilmiştir.Buralarda kadınlar (rahibe)
görevler üstlenmiş., ampirik iyileştirme
yöntemler ve dini törenler gerçekleştirilmiştir
• Hippocrates:
• Hekimliğin sihir ve büyüden ayrılıp, bir bilime dönüşmesi
Hippocrates'la (M.O 460-370/377) başlamıştır.
Hippocrates, doğal kanunlara aykırı davranışlarla
hastalığın gelişebileceği düşüncesini, gözlemin ve akıl
yürütmenin önemini belirtmiştir. Kurduğu tıp okulunda
hekimlere, hastalık tanısını varsayımlar yerine göz ve
kulaklarını kullanmayı öğretmiştir. Ayrıca, bedenin
kendini savunma ile hastalıklardan iyileşme çabasına,
hekimin uyum göstermesi görüşü ile Hippocrates
günümüzün vücudu koruma mekanizması ile ilgili bilgiye
oldukça yakındır
• Hippocrates'in "Tıbbın Babası olarak bilinen ünü
yalnızca hekimliğe kazandırdığı bilimsel
yaklaşımla değil,yanısıra bu mesleği uygulamaya
yönelik kurallardan oluşan etik ilkeleri "hekimlik
andı" olarak saptamasından kaynaklanmaktadır.
Bu nedenle günümüzde tıbbı eğitimini bitiren her
aday, Hippocrate'in andını okuyarak hekimliğe
başlamaktadır
Tek Tanrılı Dinlerin Hasta Bakımına
Etkileri
• Dini kurumların toplumsal etki ve yetkileri,
• Toplumu oluşturan bireylerin genel ve yaygın
•
•
•
•
endişelerini ve özel korkularını yenmelerine yardim etme,
Bireyin ahlaki kimliğini araması ve kendini tanıması
sonucu, kişiliğinin bütünleşmesine yardim etme,
İnsan çabalarını ve başarılarım kutlamasına fırsatlar
yaratma
Var oluşu anlaşılabilir duruma getirme,
Sosyal norm ve değerleri destekleme yolları ile temel
insan gereksinimleri yanıtlanmış olur. Böylece dini
kurumlaşma bireyin kişilik yapısını sosyal dayanışma ile
bütünleştirebilir.
• Tek Tanrılı dinlerin etkisi ile kadınların
sosyal durumu hasta bakımında yer
almasını ancak bazen yapılan baskılarla
kadının toplum içindeki hizmetlerini
sınırlandırmıştır
• Musevilerde Tıp ve Hasta Bakımı
Erkek çocuğun doğumundan sekiz gün sonra sünnet
edilmelidir.
• Museviler tıpta tedavi ve rehabilitatif amaçlı bir çok
uygulamalardan; damardan kan alma gibi tıbbi
girişimleri, protez olarak kullanılan bazı yapay organların
yapımını gerçekleştirmekteydiler. Bulaşıcı hastalıkların
kontrolünü sağlamak için bu tür hastalıkların ihbar
edilmesini zorunlu kılmışlar hasta izolasyonunu izole
edildiği yerin duvarlarını kazımanın ve kullandığı eşyaların
yakılmasının gerektiğine inanmışlardır. Ayrıca veba
salgınında hastalık taşıyıcı özelliğini, lepranın bulgularını
tanımlamışlardır.
• Doğum, lohusalık dönemini ve bu dönemlerde
hijyenin önemini bildiklerinden ebeliğe büyük
önem vermiş, ebeler yetiştirmişlerdir.
Musevilerde hijyenle ilgili önemli diğer bir konu
da besinlerin temizliği ve beslenme konusu
olmuştur.Sağlıksız kabul edilen besinlerin
yenmesi yasaklanmış, besinlerin satış yerleri, Hz.
Musa tarafından denetlenmiştir
• Hristiyanıik: Hristiyanliğın ilk dönemlerinde (M.S. 1-500)
Hz. Isa'nın öğretisinde insana şefkat ve sevgi gösterme,
zayıfa yardım etme yer aldığından,önceleri tıp ve hasta
bakımı olumlu şekilde etkilenmiş, bir çok kişi evlerini
sakatlara-yardıma muhtaç ve hastalara açmış ve
gereksindikleri hizmet kendilerine verilmiştir.
• Daha sonraları bakım ve yardım görevini, kilise
üstlenerek kendilerine bağlı manastırlar kurmuşlar,
kiliseye mensup kişiler hastalara ve yardıma muhtaçlara
bakım vermiş!erdir.
• Böylece ilk kez hasta bakımı hizmeti örgütlü hizmete
dönüşmüştür.
• Dekon ve dekonesler, kilise ve manastıra
müracaat eden kimsesiz hastalara,
yoksullara, yolculara, hacca gidip
dönenlere yardım etmişlerdir. Hasta
evlerinde bakım ve sosyal hizmet
vermişlerdir.
• Bu dönemde tıp, Hippocrates’i bilimsel ve etik
ilkeleri ile yürütülmüş, onu izleyen birçok hekim
için de fizyoloji ve farmakoloji bilgisi ile bu
alanlarda çok sayıda yapıtlan olan Galenos(M.S.
131-201) Phytagores'la Hippocrates'in görüşlerini
birleştirip bir yaklaşım kazandırmış, anevrizmayı
türlerini, tüberkülozun bulaşıcı özelliklerini gut
hastalığının beslenme alışkanlığı ile bağıntısını
belirleyen ilk hekimdir.
• Hristiyanlikta, M.S. 5. Yüzyılda (M.S. 500-
1500) beden ve bedensel olgunlaşmasının
daha önemli olduğuna inanmaya
başlanmıştır. Bedenle uğraşma, bedenin
şeytani özelliğinden ötürü günah
sayılmıştır. Bu olumsuz inanışlar, tıp ve
hasta bakımının gerilemesine neden
olmuştur.
• Müslümanlık:
• Avrupa da Hıristiyanlıktaki değişimi ve dini
kuruluşların toplum üzerindeki aşırı baskısı tıbbın
gerilemesine neden olurken ,aynı yıllarda Arap
yarımadasında insanlar arasında eşitliği,
yürütülen mükemmel bağış sistemi ile sosyal
dayanışmayı sağlayan ve yeni bir din olan
Müslümanlık kurulmuştur.
• Ordu için seyyar hastaneler kurulmuş, hasta/yaralının
•
•
•
yemeği yedirilmiş, yardım edilmiştir.
ilk İslam hastanesi ve aynı dönemde eczane, eczacılık
okulu ve ilk yardım evi açılmıştır.
Eczacalar, ilaçların hazırlanışında belirli yöntemler
uygulamışlardır.
ilaçların sağlıklı hazırlanabilmesi için bitkilerin uygun
olabileceği mevsimler saptanmış, kimya bilimi ile ilgili
bazı buluşları ilk kez İslam hekimler yapmıştır.
• XI. yüzyılında, gezici hekimler ve eczacılardan
•
•
oluşan ekiplerle ilk kez halk sağlığı hizmeti
verilmiştir.
İslam imparatorluğunda büyük kentlerde, (Şam,
Bağdat, Kahire gibi) hastaneler kurulmuştur.
13. cü yüzyılda Kahire'de açılan bir hastanede (El
Mansur Hastanesi) farklı hastalık bölümleri,
kitaplık, tıp eğitimi poliklinikleri ve diyet
mutfağına yer verilmiş., hastalara kadın ve erkek
hasta bakıcılar bakım vermişlerdir.
• Ebu Bekir Razi (860-937):çiçek ve kızamık
•
hastalıklarını incelemiş ve tanımlamış, idrar
yollarındaki taşları ilaçlarla eritmiş, bazen de
cerrahi girişimle taşı çıkartma yoluna gitmiş, bu
nedenle de ameliyat tekniğinin kurucusu olarak
söz edilmiştir.
Farabi (872-950):Tıp, felsefe, sosyoloji,
fizik,matematik ve müzikle ilgili birçok eserler
vermiştir.
• ibni Sina (980-1037) hastalık ve sağlık
düzeneklerinin nedenlerini sorgulamış
büyük, küçük kan dolaşımını, kanın
bedendeki görevini, doğum mekanizmasını
açıklamış, sağlığın korunmasında, beden
eğitimi, beslenme ve uyku işlevlerinin esas
unsurlar olduğunu ileri sürmüştür.
ORTAÇAĞDA HASTA BAKIMI VE
ETKlN SOSYAL OLAYLAR
• Bu döneme ait en güçlü kurum, örgütlenmeye başlayan
•
kilise ve ona bağlı manastırlar olup bunlar, dini
etkinliklerini rahip ve rahibelerle hasta bakımı, tıp,
edebiyatta hissettirmiştir.
1.Haçlı Seferleri (1096-1271) Avrupa'dan, Yakın
Doğuya, Kudüs'e dek savaşta yaralanan, hastalanan
asker ve insanlara bakım için büyük şehirlerin surları
içinde ve dışında hastaneler kurulmuş, buralarda bakım
görevi askeri rahiplere verilmiştir. Böylece hemşireliğe ilk
kez askeri düzen ve çok sayıda erkek girmiştir.
• Almanların Totonik şövalyeleri de Kudüs'te
benzer bir hastaneyi, yaralıların bakımı için
hemşirelik görevleri büyük ölçüde erkek
rahiplere verilmiş., kadınlar ise ikincil
görevleri üstlenmişlerdir.
• 12. Yüzyılda, Lepralılar için yine Kudüs'te
aziz Lazarus hastanesi, St. Lazaruz
şövalyeleri tarafından açılmış
• 12. yüzyılda yalnızca Tanrı inancı ve hayır
işleri ile hasta bakımını birlikte yürütmenin
tam bir bakım için yeterli olmayacağı
anlaşılınca, birincil amacı, hasta bakımı
olan örgütler kurulmuştur.
• 2. Rönesans Avrupalının yeni dünyalarla
tanışmasının kazanımının yanısıra bazı
hastalıklarla da tanışmış sık sık çiçek, veba, tifüs
gibi hastalıkların epidemileri ve bazen de
pandemileri yaşamasına neden olmuştur.
özellikle önce Asya ve Afrika da, daha sonra
1348 yılında Avrupa'da "Kara ölüm" adı verile
Veba salgını dünya nüfusunun 1/4 ini yok
etmiştir. 15. yüzyılda, terleme hastalığı olarak
bilinen gribal enfeksiyon, özellikle ingilterede
büyük sayıda insan kaybına neden olmuştur.
• Barut ve ve ateşli silahlar, bir yandan savaş
•
yöntemlerini değiştirirken diğer yandan savaş
yaralarının türünde değişiklik, enfeksiyon ve
tedavi güçlükleri getirmiştir.
Berberliğin yanısıra, kanamayı durdurma,
vantuz, sülük uygulama, diş çekme ve yara
tedavileri yapan Berber cerrahları, 13. yüzyılda
localara benzer örgütler kurmuşlardır.
• Rönesansta hastaneler, iki farklı amaçla
•
kurulmuşundan farklı işlevler ve değişik mimari
Özellikler sergilemişlerdir. Bunlardan şehir
hastaneleri kalıcı ve ziyaretçi hekimlerle tıbbi
bakım, hasta bakımı ise dini örgütlere bağlı bir
hizmetle rahibeler tarafından verilmiştir.
Diğer hastaneler ise, şehir dışında, lepralı ve
benzeri toplumdan dışlanan kişilerin tecridini
(izolasyon) amaçlayan Aziz (Lazarus) örgütü
kurumlarıdır.
3. Hasta Bakımı ve Hemşirelikte
Karanlık Dönem
• Kilisenin manastırlardaki etkisinin azalması ile başlayan
•
•
•
çözülmelerin sonucu önce hastanelere ve hasta bakımına
yansımıştır.
Tıp manastırdan ayrılıp üniversiteye geçmiş ve böylece
hasta bakımı ile bağlantısını red etmiştir.
• Üniversitelerde tıp yeni düşünce ve eğitim sistemi ile
yeni buluşlardan yararlanarak ilerlemiş.
• Hasta bakımı ise bu ilerlemelerden uzak,
değişmeksizin kalmış.
• Bu olumsuz ortamda Augustinian (Hotel de Dieu)
•
•
•
rahibeleri dışında diğerleri hasta bakımına devam
etmeyip ayrılmışlardır.
• Hastanelerde oluşan bu boşluğu gidermek için;
Endüstri işlerine bile kabul edilmeyecek düzeyde ahlaki
çöküntü, alkolik, eğitimsiz kadınlara hasta bakımı görevi
verilmiş,
• Bu durumda hasta bakımı ve hastane koşulları son
derece gerilemiş,
• Ortaçağın sonuna dek giderek bu çöküş artmaya
başladığından hasta bakımında "Karanlık dönem" olarak
anılmıştır.
• - Halk, hastalığı süresince bakım ve hastane
•
•
•
•
hizmetlerine ücret ödeme düşüncesine oldukça güç
alışmış,
• O döneme kadar hastanede fizik koşullar çok
bozulmuş (ölüler, hastalar bir arada yatırılmış),
• Bir yatakta birden fazla (6 hasta) hasta yatırılmış
• Hastalara, yalnızca çok basit temizlik ve bazı hijyenik
işlemler (el, yüz yıkama) yapılmıştır.
- Hasta bakımındaki bu çöküşü durdurmak için,
hastane örgütlenmelerinde değişiklikler yapılmıştır.
• • Hastane yönetimi, kadın yöneticilere
•
•
bırakılmış,,
• Bunların bazılarına başarılı, cesur ve sempatik
davranışlarından dolayı saygıyı ifade eden
hemşire (sister) unvanı verilmiştir. Ancak bazıları
da bu çabalarından dolayı "feminist" olarak
suçlanmıştır.
- Hastanelerin çoğu hayır kurumu olmadığından
kapatılmış kalanlar ise sosyal bir gereksinim
niteliğini taşımıştır
YENIÇAĞDA HASTA BAKIMI VE
HEMSlRELİGi ETKlLEYEN SOSYAL OLAYLAR
• . Endüstri Devrimi
• Yeni Düşünce Sistemi
• Makine
• Kadın Hakları Hareketleri
• Tıp ve Hastaneler
Tıp ve Hastaneler
• Rönesansa kadar çoğunlukla usta-çırak öğretimi ile
•
•
•
süregelen tıp eğitimi ve uygulaması daha sonra bilimsel
ilke ve kesiflerin ışığında yeni bir çevre kazanmıştır.
Paracelsus'un yeni ilaçları, dahili hastalıkların tedavisinde
uygulaması (civanın, sifiliz tedavisinde ilk kullanılması),
Vesalius'un, disseksiyonlarla yeni bilgileri anotomiye ve
bu bilim dalını tıbba dahil etmeye çalışması
Fallopio'nun over ve kendi adi verilen fallop tüplerini
tanımlaması,
Pare'nin (Fransız berber-cerrah) ateşli silah yaralarında
kanayan damarlara ligatür uygulaması,
Harvey'in, Kircher, Virchow, Leeuwenhoek ve
Sydenham'in tıbbi keşif ve katkıları tıbba yeni bir görüş
ve yeni tedavi yöntemleri kazandırmıştır.
• 19. Yüzyılda, toplumsal genel eğilim olarak,
•
hastaneye, tıbbi ve hemşirelik hizmetlerine karşı
genel bir istek, gereksinim hissedilmiştir
Endüstri ve makinenin getirdiği sağlık
bozuklukları yanısıra hijyenik yetersizlikleri,
sanitasyon bozuklukları, beslenme enfeksiyon
hastalıkları, Halk Sağlığının, önemini attırırken,
klinik alanlarda uzmanlaşmanın da
benimsenmiştir.
Hemşirelikte Reform Hareketleri
• 18. yüzyılda J.Howard ve Elizabeth Fry'm mahkumlarla
•
ilgili çalışmaları, D.Dix'in akıl hastaları ile ilgili çalışmaları,
hemşirelik reformuna ışık tutmuştur.
19. yüzyılın ilk yıllarında, T.FIiednen Fredericke
Fliednev'le birlikte Kaiserwerth kurumun isleyiş düzenini,
hizmet vereceklerin eğitimini programlamıştır. Bu
hizmete kabul edilecek kişiler için, 18 yaşın üstünde,
bedensel sakatlığı ve ahlaki değerleri için güvenilir
kişilerce kanıtlanmış yazılı belgeleri, koşul olarak kabul
etmişlerdir.
• Kaiserwerth Dekoneslerinin hizmet alanları; 120
•
yataklı bir hastane, kız çocuklar için yetimhane,
kadın mahkumlara gündüz okulu, normal eğitim
veren bir okul ve ziyaretçi hemşirelikten
oluşmaktaydı.
Dekones adayları; üç yıllık hasta bakımı,
farmakoloji eğitiminden geçirilir, cep harçlıkları
verilir, bölümler arasında dekonesler nöbetleşe
görev değiştirir ve üniforma giysiler giyerlerdi.
Bu dekonesler, "Pnotestan Hemşireler" olarak
tanınmışlardır.