Büyüme, kalkınma ve dalgalanmalar hakkında slaytlar

Download Report

Transcript Büyüme, kalkınma ve dalgalanmalar hakkında slaytlar

BÜYÜME-KALKINMA VE
İKTİSADİ DALGALANMALAR
BÖLÜM 14
Süleyman Demirle Üniversitesi

Makro iktisadın önemli ilgi alanlarından birisi de büyüme
konusudur.

Kısaca “fert başına düşen milli gelirin artması” şeklinde
tanımlanan büyüme, iktisadi hayatın temel verilerinde,
üretim faktörlerinde, kişi başına reel milli geliri yükseltecek
şekilde görülen sürekli artışlara denir.
Hazırlayan:
Arş.Gör. Onur SUNGUR
BÜYÜME
Bölüm 14 - Büyüme, Kalkınma ve İktisadi Dalgalanmalar
2
Süleyman Demirle Üniversitesi
BÜYÜMEYİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER

Hazırlayan:
Arş.Gör. Onur SUNGUR



Nüfus artışı: Nüfus artışı, emek arzını arttırır. Diğer taraftan mal
ve hizmet talebini arttırır. Bu ise üretim artışını gerektirir. Yani
nüfus artışı üretimi hem iter, hem de çeker.
Tabii kaynaklar: Bir ekonominin tabii kaynakları sınırlıdır. Fakat
bu sınır pek belli değildir. Teknolojik gelişmeler yeni yeni tabii
kaynakları üretim sürecine dahil ederse üretim düzeyi de artar.
Sermaye: Az gelişmiş bir ekonomide emek ve tabii kaynaklar
zaten bol miktarda mevcuttur. Bu faktörleri üretim sürecine
sokacak faktör sermayedir. Sermaye ne kadar büyürse büyüme
de o derece hızlanır.
Teknolojik gelişme: Teknolojik gelişme, bir taraftan
büyümenin göstergesi, diğer taraftan onun temel itici gücüdür.
Teknolojik gelişim daha ucuz, daha kaliteli ve daha büyük
miktarlarda üretebilmeyi sağlayan temel unsurdur.
Bölüm 14 - Büyüme, Kalkınma ve İktisadi Dalgalanmalar
3
Süleyman Demirle Üniversitesi
Arş.Gör. Onur SUNGUR
Hazırlayan:
KLASİK BÜYÜME TEORİSİ




Klasikler kapitalizmin içsel dinamizmi ile ekonominin
kendiliğinden büyüyeceğini varsaymışlardır. Bu büyüme ise belli
bir durgunluk noktasına kadar devam edecektir.
Klasik teoriye göre büyüme kapital birikimindeki artış olarak
görülmüştür. Bu nedenle iktisadi büyüme, ücret ve rant
ödemelerinden sonra yeterli büyüklükte bir karlılığa izin veren
üretim düzeyine bağlanmaktadır.
Nüfus artışları verimliliği etkileyen en önemli etkendir. Sabit tabii
kaynaklar karşısında artan nüfus azalan verimler kanununu işletir.
Böylece emeğin marjinal ve ortalama verimliliği düşer.
Klasikler evrensel kanunların mekanik bir işleyişle büyümeyi
kendi kendine sağlayacağını fakat sonunda bir durgunluk
dönemine mutlaka girileceğini söylemişlerdir.
Bölüm 14 - Büyüme, Kalkınma ve İktisadi Dalgalanmalar
4
Süleyman Demirle Üniversitesi
Arş.Gör. Onur SUNGUR
ROSTOW
BÜYÜMENİN AŞAMALARI TEORİSİ



Hazırlayan:


Geleneksel Toplum Aşaması: Örf ve adetlerin hakim olduğu bu
aşamada üretim sınırlıdır ve daha çok tarıma dayanır.
Kalkınma ve Hazırlık Aşaması: Bu aşamada kalkınma için gerekli
şartlar hazırlanmaktadır. Bu dönemde, müteşebbis sınıfı doğar,
bankacılık gelişir. İç ve dış ticaretin ufukları genişler. Ekonomide tarım
gerileyerek, sanayi ve hizmetler sektörü gelişmeye başlar.
Kalkınma Aşaması: Bu aşama tarihsel gelişim çizgisindeki en önemli
olanıdır. Düzgün bir gelişmeye mani olan engellerin ortadan kaldırıldığı
dönemdir. Teknik yenilikler artmakta, yatırımlar çoğalmakta müteşebbis
sınıfı ise büyümektedir.
Olgunlaşma Aşaması: Olgunlaşma aşamasına girişle birlikte, modern
teknolojinin her alana yayıldığı, uzun ve kuvvetli bir gelişme döneminin
başladığı görülür.
Kitle Tüketimi Aşaması: Bu aşamada refahı arttıran tüketim malları
ve hizmet üretimine ağırlık verilir. Toplum, üretimden çok tüketimle,
refahla ilgilenmeye başlar.
Bölüm 14 - Büyüme, Kalkınma ve İktisadi Dalgalanmalar
5
Süleyman Demirle Üniversitesi
Arş.Gör. Onur SUNGUR
Hazırlayan:
HARROD-DOMAR
HARROD MODELİ

Bu modelde, ekonomiler için üç tür büyüme oranı söz konusu
edilmektedir. Bunlar Fiili Büyüme oranı, Tatmin Edici Büyüme
oranı, ve Tabii Büyüme oranıdır.
 Fiili büyüme oranı; bir ekonomide belirli bir dönem sonunda
gerçekleşen büyüme oranıdır.


Tatmin edici büyüme oranı; girişimcileri kararlarında tamamiyle
tatmin eden ve böylece üretimlerini artırmaya ya da azaltmaya yol
açtırmadan, ekonominin düzgün bir biçimde büyüdüğünü varsayan
büyüme oranıdır.
Tabii (doğal) büyüme oranı; nüfus çoğalışının ve teknik
ilerlemenin izin verdiği ölçüde elde edilen büyüme oranıdır.
Bölüm 14 - Büyüme, Kalkınma ve İktisadi Dalgalanmalar
6
Süleyman Demirle Üniversitesi
Arş.Gör. Onur SUNGUR
Hazırlayan:
HARROD-DOMAR
DOMAR MODELİ



Domar'ın teorisinde, milli gelir artışı yatırımlara veya üretim
kapasitesine bağlıdır. Böylece dengeli büyüme, mevcut
üretim kapasitesinin kullanılmasıyla gerçekleşecektir.
Domar'a göre yatırımlar bir yandan da gelirleri arttırır.
Böylece oluşan üretim miktarı ile artan talebin birbirine eşit
olması gerekir, aksi durumda dengesizlik olur.
Domar modeli de kapasite ve gelir artışının yani arz ve
talebin ekonomide bir işsizliğe ve enflasyona sebep
olmayacağı şartlarını ortaya koymaya çalışır.
Bölüm 14 - Büyüme, Kalkınma ve İktisadi Dalgalanmalar
7
Süleyman Demirle Üniversitesi
Arş.Gör. Onur SUNGUR
Hazırlayan:
HARROD-DOMAR
DOMAR MODELİ



Domar, Harrod’tan farklı olarak sistemin denge koşullarını,
yatırımın gelir artırıcı ve kapasite yaratıcı etkilerini denkleştirme
noktasında aramaktadır
Büyümekte olan bir ekonomi yatırımların bu iki etkisini dengede
tutabildiği sürece, eksik istihdamdan olduğu kadar enflasyon
baskısından da kendini koruyarak, tam istihdam milli gelirini
sürdürmeyi başarır. Domar'ın Büyüme Modelinin temeli bu fikirdir.
Harrod- Domar modeli bazen de beraber açıklanmakta ve
aralarında büyük fark gösterilmemektedir. İkisi arasında göze
çarpan en önemli fark, Harrod'un eksik istihdamdan hareket
ederek tam istihdam koşullarını, Domar ise tam istihdamdan yola
çıkarak bu istihdamı devam ettirebilecek faktörleri araştırmasıdır.
Bölüm 14 - Büyüme, Kalkınma ve İktisadi Dalgalanmalar
8
Süleyman Demirle Üniversitesi
Arş.Gör. Onur SUNGUR
Hazırlayan:
NEO-KLASİK BÜYÜME TEORİSİ



Neo-Klasik büyüme teorisi nüfus artışına ve teknolojik gelişmeye
tasarruf, yatırım ve ekonomik büyümenin nasıl bir tepki verdiğini
açıklamaktadır.
Bu modelde nüfusun artış oranı ve teknolojik değişim dışsal
özelliklere sahip değişkenlerdir.
Aynı zamanda Solow-Swan büyüme modeli olarak da adlandırılan
Neo-Klasik büyüme modelinin en önemli özelliği tasarruf
oranlarındaki artış ekonomik büyümede geçici, yani dönemsel bir
etki yaratırken teknolojik gelişme ekonomik büyümede sürekliliği
sağlayan temel faktör olmasıdır. Yani teknolojik gelişme
ekonomik büyümenin temel kaynağı durumundadır.
Bölüm 14 - Büyüme, Kalkınma ve İktisadi Dalgalanmalar
9
Süleyman Demirle Üniversitesi
Arş.Gör. Onur SUNGUR
Hazırlayan:
İÇSEL BÜYÜME TEORİSİ



Neo-Klasik büyüme modelinde teknolojik ilerleme dışsal bir olgu
olduğundan, Neo-Klasik büyüme modeli iktisadi büyümenin nasıl
meydana geldiğini aslında tam olarak açıklayamamaktadır.
Neo-Klasik büyüme modelinin bu önemli eksikliği, 1980’lerin
sonlarında ortaya çıkan ve Romer ile Lucas’ın yaptığı ve adına
içsel büyüme teorisi denilen alternatif bir yaklaşımla giderilmeye
çalışılmıştır.
İçsel büyüme teorisi büyümeyi, Neo-Klasik büyüme modelinde
olduğu gibi dışsal faktörlerin değil, ekonomik sistemin işleyişinin
içsel bir sonucu olarak ele almaktadır.
Bölüm 14 - Büyüme, Kalkınma ve İktisadi Dalgalanmalar
10
Süleyman Demirle Üniversitesi
Arş.Gör. Onur SUNGUR
Hazırlayan:
KALKINMA



Kalkınma, bir toplumun
ekonomik sosyal ve siyasal
açıdan belli bir hayat seviyesine
ulaşması demektir.
Kalkınma daha çok az gelişmiş
ülkeler için kullanılan bir
kavramdır.
Daha açık bir tanımlama
yaparsak; Kalkınma, kişi başına
düşen milli geliri çok az olan bir
ekonominin, bu gelirini devamlı
ve kendi kendini idame eder bir
tarzda arttırabilme süreci olarak
tarif edilebilir.
Bölüm 14 - Büyüme, Kalkınma ve İktisadi Dalgalanmalar
11
Süleyman Demirle Üniversitesi
Arş.Gör. Onur SUNGUR
Hazırlayan:
KALKINMA MODELLERİ

Kalkınma sürecini tamamlamış ülkelerin geçmişlerine
baktığımızda çeşitli nedenlerin varlığı görülmektedir. Şöyle ki;




Bazı ülkelerin kalkınması tabii zenginliklerine sıkı sıkıya bağlıdır.
Bazı ülkelerin kalkınmasının önemli sebebi sömürgeci olmalarıdır.
Bazıları ise kalkınma uğruna halklarına büyük külfet ve fedakarlık
yüklemişlerdir.
Kalkınma mücadelesinde başarıya ulaşmış ülkelerin bu süreci
tamamlarken aşağıdaki modelleri uyguladıkları görülmektedir.



Spontane Gelişme (Batı Modeli)
Uyarılmış Gelişme (Japon Modeli)
Zorlanmış Gelişme (Sovyet Modeli)
Bölüm 14 - Büyüme, Kalkınma ve İktisadi Dalgalanmalar
12
Süleyman Demirle Üniversitesi
Arş.Gör. Onur SUNGUR
Hazırlayan:
BÜYÜME İLE KALKINMA ARASINDAKİ FARKLAR


Büyüme, bir ekonomide bazı sınıfların, bazı bölgelerin veya tüm
ülkenin gelir artışıdır. Büyümede herkesin ve her faaliyet
kesiminin gelirlerinde kesin bir artış, beklenilmemektedir.
Kalkınma ise, bir ülkede herkesin belli, bir refah seviyesinden
daha, yüksek bir refah seviyesine yükselmesi ve her faaliyet
kesiminin dengeli bir verim artışı sağlamasıdır.
Büyüme bir miktar artışı olduğuna göre, bu miktarı daha fazla
arttırabilmek için iktisadi ve sosyal yapılarda önemli değişmeler
gerekmeyebilir. Kalkınmada ise iktisadi ve sosyal yapıda
değişmeyi zorunlu kılar. Çünkü kalkınma yapısal bir olaydır.
Bölüm 14 - Büyüme, Kalkınma ve İktisadi Dalgalanmalar
13
Süleyman Demirle Üniversitesi
Arş.Gör. Onur SUNGUR
Hazırlayan:
BÜYÜME İLE KALKINMA ARASINDAKİ FARKLAR




Büyüme kantitatif, kalkınma ise daha çok kalitatif bir değişimdir.
Büyüme daha çok endojen (iç), kalkınma ise genellikle egzojen
(dış) faktörlere bağlıdır. Kalkınma büyümeyi de kapsayan daha
geniş bir kavramdır.
Kalkınma daha çok makro bir olaydır. Büyüme ise hem bir
bölgede, bir faaliyet alanında hem de ülke çapında olabilir. Yani
büyüme hem makro hem de mikrodur.
Büyüme, iktisat teorisine, kalkınma ise daha çok iktisat politikası
alanına girmektedir. Bunun içindir ki, büyüme politikası değil
kalkınma politikası, Beş Yıllık Büyüme planları değil, Beş Yıllık
Kalkınma Planları denilmektedir.
Bölüm 14 - Büyüme, Kalkınma ve İktisadi Dalgalanmalar
14
Süleyman Demirle Üniversitesi


Mitchell ve Burns'a göre iktisadi dalgalanmalar, kapitalist
ekonomilerde genel iktisadi faaliyet düzeyinde aynı anda ortaya
çıkan ve birbirini izleyen resesyon, depresyon, canlanma ve
genişlemeden oluşan bir süreçtir.
Bir konjonktür döneminde canlanma (yukarı dönüş), genişleme
(yukarıya çıkış), gerileme (aşağıya dönüş) ve daralma (aşağıya
iniş) olmak üzere dört aşama söz konusudur.
Hazırlayan:
Arş.Gör. Onur SUNGUR
İKTİSADİ DALGALANMALAR
Bölüm 14 - Büyüme, Kalkınma ve İktisadi Dalgalanmalar
15
Süleyman Demirle Üniversitesi
İKTİSADİ DALGALANMALAR
Gerileme
Canlanma
Daralma
Hazırlayan:
Arş.Gör. Onur SUNGUR
Genişleme
Bölüm 14 - Büyüme, Kalkınma ve İktisadi Dalgalanmalar
16
Süleyman Demirle Üniversitesi

Keynes’in iktisadi dalgalanma teorisinin temelini teşkil eden
makro ekonomik teori efektif talep teorisidir. Efektif talep, toplam
arz ile toplam talebin eşitlendiği noktadaki toplam taleptir.
Beklenen arz ile beklenen talep arasında dengesizlik olması
halinde tekrar dengeyi sağlayacak intibak mekanizması;
klasiklerde fiyat mekanizması iken, Keynes’te miktar intibakları
sağlamaktadır. Piyasaların anında ve sürekli olarak
temizlenmediği durumda üretim ve istihdam düzeyi efektif talep
ile belirlenir.
Hazırlayan:
Arş.Gör. Onur SUNGUR
MODERN İKTİSADİ DALGALANMA TEORİLERİ
KEYNES’İN İKTİSADİ DALGALANMA TEORİSİ
Bölüm 14 - Büyüme, Kalkınma ve İktisadi Dalgalanmalar
17
Süleyman Demirle Üniversitesi
Arş.Gör. Onur SUNGUR
MODERN İKTİSADİ DALGALANMA TEORİLERİ
KEYNES’İN İKTİSADİ DALGALANMA TEORİSİ


Hazırlayan:

Keynes’e göre çok karışık bir mahiyet arz eden iktisadi
dalgalanmalar üzerinde tüketim eğilimindeki, sermayenin
marjinal etkinliğindeki ve likidite tercihindeki dalgalanmaların
müşterek etkileri olmakla birlikte, iktisadi dalgalanmaları asıl
yaratan faktör, sermayenin marjinal etkinliğindeki
dalgalanmalardır.
Keynes’e göre getiri beklentilerindeki içsel değişmeler, içsel
değişmelerden kaynaklanan sermayenin marjinal etkinliğinde
kaymalar iktisadi dalgalanmaları meydana getirir.
Bu dalgalanmalar ekonominin doğal intibak mekanizmasının
yetersizliğini gösterir. Ekonominin içsel işleyişi eksik istihdamda
dengeye gelebilmekte ve ekonomiyi piyasa mekanizmasının
çözemeyeceği krizlere sürükleyebilmektedir. Keynes, iktisadi
dalgalanmaları, yatırımcıların iyimserlik - kötümserlik psikolojileri
ile yönlendirilen yatırım talebindeki kaymalarla açıklamaktadır.
Bölüm 14 - Büyüme, Kalkınma ve İktisadi Dalgalanmalar
18
Süleyman Demirle Üniversitesi
Arş.Gör. Onur SUNGUR
MODERN İKTİSADİ DALGALANMA TEORİLERİ
KEYNES’İN İKTİSADİ DALGALANMA TEORİSİ


Keynes’in iktisadi dalgalanma teorisi kendi kendini yaratır.
Ekonomi çöküntüden sonra uzun bir genişleme evresine geçecek
fakat sonunda yine önceki daralmaya neden olan güçler tekrar
görünecektir. Kârlı yatırım alanları azalmaya başlayacak ve
toplam talepteki azalma biraz önce anlatıldığı gibi üretimde bir
düşüşü başlatacaktır.
Özetle Keynes’in iktisadi dalgalanmalara ilişkin açıklamalarını üç
noktada toplayabiliriz:
Hazırlayan:



Belirsizlik içindeki müteşebbis davranışı
Sermayenin marjinal etkinliğinin objektif ve subjektif boyutları
arasındaki ayrılığı yansıtan yatırım dalgalanmaları
Ekonomik yenilemenin belirleyicileri
Bölüm 14 - Büyüme, Kalkınma ve İktisadi Dalgalanmalar
19
Süleyman Demirle Üniversitesi
Arş.Gör. Onur SUNGUR
Hazırlayan:
MODERN İKTİSADİ DALGALANMA TEORİLERİ
YENİ KEYNESYEN TEORİ


Yeni Keynesyen modelin temel katkılarından birisi, istikrarsız
toplam talebin ve toplam arzın iktisadi dalgalanmaların önemli
belirleyicileri olduğunu öngörmesidir. Ücretler ve fiyatlar kısa
dönemde daha az esnek olacağı varsayıldığı için, toplam talep
istikrarsızlığı iktisadi dalgalanmalara neden olacaktır.
Yeni Keynesyen iktisatta iktisadi dalgalanmalar farklı iki çizgide
açıklanmaktadır. Bunlardan birincisi, ücret ve fiyatların katılığının
dışsal şoklara karşı iktisadi dalgalanmalar yarattığını ileri sürerek
bu katılıkların nedenini araştırır. Bu görüşe göre, eğer ücretler ve
fiyatlar esnek olsaydı, ekonomi ne tür şoka maruz kalırsa kalsın
ekonomi sonunda doğal denge durumuna intibak edecekti.
Bölüm 14 - Büyüme, Kalkınma ve İktisadi Dalgalanmalar
20
Süleyman Demirle Üniversitesi
Arş.Gör. Onur SUNGUR
Hazırlayan:
MODERN İKTİSADİ DALGALANMA TEORİLERİ
MONETARİST İKTİSADİ DALGALANMA TEORİSİ


Monetaristlere göre iktisadi dalgalanmaların kaynağı istikrarsız
para arzı artışıdır. İstikrarsız para arzı artışı düzensiz nominal
toplam talep artışına neden olmaktadır. Monetaristler, para
talebinin tahmin edilebilir şekilde değiştiğine inandıklarından
dolayı para arzındaki değişmelerin toplam talepteki istikrarsızlığın
başlıca kaynağı olduğunu ileri sürerler.
Monetaristlerin önerisi iktisadi dalgalanmaların boyutunu
azaltmak için para arzının sürekli istikrarını korumaktır. Nominal
toplam talepteki sapmaları minimize etmek ve ekonomik istikrarı
sağlamak için para arzının istikrarlı bir oranda artması gerekir.
Bölüm 14 - Büyüme, Kalkınma ve İktisadi Dalgalanmalar
21
Süleyman Demirle Üniversitesi


Lucas’ın rasyonel beklentiler makro modeli, rekabetçi bir
çerçevede hareket eden işçi-üretici bir bireyin karşılaştığı
problemi kabul ederek mikro düzeyde başlar.
Lucas, fiyatların ve miktarların rekabetçi bir piyasada belirlendiği
bir genel denge modeli kurar. Modelde iktisadi birimler tam
bilgiye sahip değildir. Eksik bilgiden kasıt, geleceğin tam olarak
bilinememesi ve güncel durum hakkında yeterli bilginin
olmayışıyla açıklanmaktadır. Ayrıca iktisadi birimlerin rasyonel
beklentilere sahip olduğu varsayılır.
Hazırlayan:
Arş.Gör. Onur SUNGUR
MODERN İKTİSADİ DALGALANMA TEORİLERİ
LUCAS’IN İKTİSADİ DALGALANMA TEORİSİ
Bölüm 14 - Büyüme, Kalkınma ve İktisadi Dalgalanmalar
22
Süleyman Demirle Üniversitesi
Arş.Gör. Onur SUNGUR
Hazırlayan:
MODERN İKTİSADİ DALGALANMA TEORİLERİ
LUCAS’IN İKTİSADİ DALGALANMA TEORİSİ


Tek şok kaynağı olarak devlet harcamalarını finanse eden para
arz şokları dikkate alınmaktadır. Bu şoklar genel ekonomiye
stokastik olarak girmektedir. Her dönemde kamu harcamalarının
piyasalara farklı yansıması hem genel fiyatları hem de nispî
fiyatların değişmesine yol açar.
Bu modelde para arzında öngörülemeyen değişmeler eksik bilgi
nedeniyle genel ekonomiyi etkilemektedir. Para stokunda
beklenen değişmeler ise iktisadi birimlerin bilgisi dahilinde olduğu
için reel etkilere yol açmayacaktır. Ancak fiyatları artırır. İktisadi
karar birimleri beklentilerinde rasyoneldir. Beklentileri ve amaçları
veri iken, optimal hareket ederler.
Bölüm 14 - Büyüme, Kalkınma ve İktisadi Dalgalanmalar
23

Arş.Gör. Onur SUNGUR
Süleyman Demirle Üniversitesi
MODERN İKTİSADİ DALGALANMA TEORİLERİ
REEL İKTİSADİ DALGALANMA TEORİSİ
Hazırlayan:

Reel iktisadi dalgalanmalar teorisi esnekliğin tam olduğu ve
dolayısıyla piyasaların mükemmel işlediği tam rekabetin bir
ekonomide reel şokların iktisadi dalgalanmalara yol açtığını ileri
sürmektedir. Böyle bir ekonomide rasyonel hareket eden karar
birimlerinin reel şoklara tepkilerinden dolayı iktisadi
dalgalanmalar meydana gelir. RBCT fiyatlar, ücretler ve faizlerin
tam esnek olduğu tam rekabet piyasasını benimser iktisadi
faaliyetlerdeki dalgalanmalara toplam faktör verimliliğindeki
stokastik kaymaların neden olduğunu ileri sürer.
Bu teori şok mekanizması olarak dışsal verimlilik şoklarını önem
vermektedir. Bu yaklaşıma göre vergilerdeki, tercihlerdeki ve para
politikasındaki değişmelerin iktisadi faaliyetteki dalgalanmalara
etkisi oldukça küçüktür. RBCT’nin iktisadi dalgalanmaların temel
nedeni olarak verimlilikteki değişmeleri görmesi, bu teoriyi diğer
teorilerden ayırmaktadır.
Bölüm 14 - Büyüme, Kalkınma ve İktisadi Dalgalanmalar
24
Süleyman Demirle Üniversitesi
Arş.Gör. Onur SUNGUR
Hazırlayan:
MODERN İKTİSADİ DALGALANMA TEORİLERİ
REEL İKTİSADİ DALGALANMA TEORİSİ


Reel iktisadi dalgalanmalar teorisi esnekliğin tam olduğu ve
dolayısıyla piyasaların mükemmel işlediği tam rekabetin bir
ekonomide reel şokların iktisadi dalgalanmalara yol açtığını ileri
sürmektedir.
Reel iktisadi dalgalanmalar teorisi iktisadi büyümenin sürekli ve
aynı yönde oluşan seri şoklardan veya önemli tek bir rassal
şoktan kaynaklandığını ileri sürmektedir. Fakat tek bir rassal
şokun olduğu durumlarda üretimdeki değişiklik çok açık
olmayabilir. Bu sonuç, teorinin üç önemli varsayımından
kaynaklanmaktadır. Bu varsayımlar:



Yeni sermaye malının yatırıma dönüşmesi belli bir zaman alacaktır.
Tüketicilerin gelirindeki bir değişiklik sonucu tüketim kalıplarının
intibakı zaman almaktadır.
Modelde hiçbir katılığın olmadığı dolayısıyla dengenin her an için
sağlanacağıdır.
Bölüm 14 - Büyüme, Kalkınma ve İktisadi Dalgalanmalar
25
Süleyman Demirle Üniversitesi
Arş.Gör. Onur SUNGUR
Hazırlayan:
KYDLAND VE PRESCOTT MODELİNDE
İKTİSADİ DALGALANMA TEORİSİ


Kydland ve Prescott, dinamik bir genel denge modeli
kurarak uzun dönem büyüme trendini ve bu trendden
sapmalara neden olan teknoloji şoklarının iktisadi
dalgalanmalara yol açtığını belirtirler.
Kydland ve Prescott’a göre, üretimin kendi trendi etrafında
yinelenen sapmaları ve diğer değişkenlerin üretim ile
birlikte hareket etmeleri iktisadi dalgalanmalar olarak kabul
edilir. Diğer bir deyişle dalgalanmalar, değişkenlerin yavaşça
değişen trendlerinden sapmalarıdır.
Bölüm 14 - Büyüme, Kalkınma ve İktisadi Dalgalanmalar
26
Süleyman Demirle Üniversitesi
Arş.Gör. Onur SUNGUR
Hazırlayan:
KYDLAND VE PRESCOTT MODELİNDE
İKTİSADİ DALGALANMA TEORİSİ

Kydland ve Prescott, gerçek ekonomide aşağıda sıralanan iktisadi
dalgalanma olgularını tespit etmişlerdir:



Yatırımlardaki dalgalanmaların uzunluğu üretimdeki dalgalanmaların
yaklaşık üç katıdır. Tüketimdeki dalgalanmaların uzunluğu ise üretimdeki
dalgalanmaların yaklaşık yarısı kadardır.
Uzun dönemde üretimdeki dalgalanmalar, sermaye stokundaki ve işgücü
verimliliğindeki değişmelerden diğer bir deyişle işgücü tasarruf eden
teknolojik gelişmelerden kaynaklanırken kısa dönemde üretimdeki iktisadi
dalgalanmalar temelde hane halkı başına çalışma saatindeki değişmeden
kaynaklanır.
Kydland ve Prescott’un paranın olmadığı dinamik genel denge
modelinde büyüme trendinde kaymaya ve iktisadî dalgalanmalara yol
açan faktör dışsal teknoloji şoklarıdır. Paranın dışlandığı reel iktisadi
dalgalanma teorisinde dışsal reel şoklar iktisadi dalgalanmalara neden
olmaktadır. Bu yaklaşıma göre büyüme üzerinde etkili olan faktörlerin
aynı zamanda iktisadi dalgalanmalara da neden olduğu kabul edilir.
Bölüm 14 - Büyüme, Kalkınma ve İktisadi Dalgalanmalar
27