Antik Felsefede ve Modern Fizikte Atom
Download
Report
Transcript Antik Felsefede ve Modern Fizikte Atom
Ders 4
Atom Kavramı
Kökleri Yunan doğa felsefesine uzanır.
Leukippos ve Demokritos maddecilik üzerine eğitim
verirlerdi ve maddeyi anlamada atomu temel alırlardı.
Günümüz modern atom kuramı ilk çağların felsefe
görüşüyle ele alınanından çok farklıdır.
Modern atom fiziği doğa bilimlerini maddeci
doğrultudan saptırmıştır.
2
Madde
Madde, varoluş ve oluşma…Eski Yunan felsefesinin ilk
kavramlarıdır.
Bu dönem M.Ö 6.yy da Thales ile başlar.
Milet okulunun kurucusudur.
Aristoteles onun öğretisini şöyle aktarır:
–“Su, tüm şeylerin kökenidir.” Thales
3
Madde
Bu ifade felsefenin kökenindeki üç temel düşünceyi
yansıtır.
Tüm şeylerin maddesel kökeni nedir?
Bu soru mistik yöntemle değil akılcı yolla aydınlatılmalı.
Evren temel bir ilkeden yola çıkılarak bütün olarak anlaşılır.
4
“Her şeyin yapısını oluşturan temel bir töz, bir kök
eleman var mıdır?” düşüncesinin ilk felsefi sorusu
Thales’in sorduğu sorudur.
Thales bu görüşü ortaya atmıştı ama yine de şunu da
savundu:
“Tüm şeyler tanrılarla dolup taşmaktadır.”
5
Ama yine de bir kere her şeyin oluşumuna neden olan
ana madde niteliğinde bir tözün olacağı fikrini çoktan
ortaya atmıştı bile.
Bu düşüncesine yaptığı meteorolojik gözlemlerin neden
olabileceği düşüncesi vardır.
Su çok değişik formlarda olabiliyor, ve topraktan da
kaynağından doğarmış gibi fışkırdığından bir ana
eleman olacaksa buna en büyük aday su olmalıdır.
6
Anaximender
Ana madde fikri Anaximender tarafından da
geliştirildi.
Ona göre ana madde su değildi.
Sonsuz ve hiç değişmeyen, bengisel, yani öncesiz ve
sonrasız bir özelliği olan ve tüm evreni dolduran bir
şeydi.
Ana madde başka biçimlere dönüşerek ayrı ayrı tözlere
bürünüyordu.
7
Anaximender
Yine “Şeyler nelerden doğup meydana gelmişse yine
oraya dönmek zorundadır.” düşüncesindeydi.
Oluşum (bir özden türeyip meydana gelmek demek),
bu felsefeye göre
Değişmez ve sonsuz olmaktan uzaklaşıp, kötüleşmek,
özünden uzaklaşmak ve dağılmak olarak
yorumlanıyordu.
Karşıt iki şeyden birinin üstünlük sağlayıp ötekine galip
gelmesi geçicidir, adaletsizliktir ve bunun bedeli
zamanın kendi düzenine göre bir gün mutlaka
ödenmelidir.
8
Ana maddenin ne olduğu hala modern fiziğin de temel
sorularından biridir.
Fizikçiler bugün hala tüm temel tanecikleri ve
bunların özelliklerini
hem matematiksel yöntemlerle
hem de inşa ettikleri hızlandırıcılar ve çarpıştırıcılarla
incelemektedirler.
9
Doğada bugünkü görüş iki yöndedir.
Bütün elemanter tanecikler bir kaç çeşit temel
tanecikten oluşur.
Diğer görüş de tüm elemanter taneciklerin enerji ya da
madde denilebilecek evrensel bir ana maddeden
oluştuğudur.
Bu görüş Anaximender’in savunduğu görüştür
(Heisenberg de bu görüşü savunur).
10
Anaximenes
Ana maddenin hava olduğunu savunur.
Ruhumuzu hava kabul edip bedenimizin bütünlüğünü
sağlamakla ilişkilendirir.
Bu düşünceye paralel olarak da havanın evrenin
bütünlüğünü sağladığını savunur.
Suyun hal değiştirmesinin, ana maddenin başka
tözlere dönüşmesi demek olduğunu savundu.
11
Efesli Heraclitus
Ateşi ana madde olarak görüyordu.
Onun felsefesinde oluşma kavramı önemli bir yer
tutar.
Karşıtlar arasında sürekli olan üstün gelme
mücadelesini bir uyum birliği, yani harmoni olarak
gördü.
Ona göre bütün’ün birliğini karşıtlar arasındaki
mücadele sağlıyordu.
“Bütün varoluşların temel ve ortak ilkesi savaştır.
Savaş aynı zamanda adaletli bir denge sağlar.”
12
Eski Yunan Felsefesi
Duyularımız açısından evren “şeylerin ve olayların”,
renklerin ve seslerin sonsuz bir çeşitliliğinden
meydana geliyor.
Bütün bunları anlamak için de nesneleri mertebelerle
anlamak gerekiyor.
Bu anlamda bir çeşit birleştiricilik yapmış olunuyor ama
nesnelerin de sonsuz çeşitlilikte olduğunu baştan kabul
ediyor.
Tüm “şeyler” maddesel bir kökene sahiptir.
13
Evrende değişmeyen tek şey “değişme”nin öncesiz ve
sonrasız olma zorunluluğudur.
Dönüşümün nedeni maddesel değildir.
Heraklitos felsefesinde dönüşüm ateşle temsil edilir.
Hem ana öğe olarak maddedir hem de hareketlidir.
Modern fizik de bu anlamda Heraklitos’a yaklaşmıştır.
Ateş sözcüğünün yerini enerji almıştır.
Enerji; tüm elemanter taneciklerin, atomların ve bu
nedenle tüm şeylerin oluştuğu şeydir ve değişmeyi,
hareketi sağlayan nedendir.
14
Enerji
Enerji bir töz’dür.
Çünkü toplam niceliği değişmiyor ve deneyler de
gösteriyor ki elemanter tanecikler böyle bir tözden
yapılmış olabilirler.
Enerji
harekete, ısıya ve ışığa dönüşebilir.
Evrendeki “tüm değişimlerin nedeni” olarak göz önüne
alınabilir.
15
Parmenides
Metafiziğe salt mantıksal kanıtlamayı sokmuştur.
“Olmayan şey bilinemez. Düşünülebilen şey olan
şeydir.”
Oluşma ve evrimleşme diye bir şey yoktur tek bir şey
vardır.
Uzayın varlığını yadsıyordu.
Herhangi bir değişim için uzayın varlığı şarttır ama o
değişimi kabul etmediğinden uzayın varlığını da hayal
ürünü sayıyordu.
16
Empedokles
Bircilikten Çoğulculuğa geçti.
Ana madde için 1 değil, 4 eleman tanımladı:
Toprak, su, hava ve ateş.
Nesneler sevgi ve ya çatışma ile birbirlerine karışıp
ayrılıyordu.
Sevgi ve çatışmayı bu 4 temel eleman gibi sonu
gelmeyen bir dönüşümün nedenleri olarak görüyordu.
17
Ona göre evren şöyle oluştu:
Başta Tek Bir Şeyden oluşan sonsuz bir küre ortamı vardı.
4 ana elemanın kökleri de bu kürenin içinde sallanıyordu.
Bu kökler sevgi sayesinde birbirine karışmıştı.
Sevgi sona erince kimi elemanlar ayrışıp kimileride kendi
içinde birleşmişlerdi.
Sonunda elemanlar tamamen ayrılır ve sevgi dünyanın
dışında kalır.
Sonradan kavga biter ve sevgi elemanları yeniden bir araya
getirir.
18
Onun görüşleri maddeci görüşe doğru bir dönüm
noktasıdır
4 eleman ana ilkeler olmaktan çok, maddesel öğelerdir.
Burada birbirinden tamamıyla farklı bir kaç tözün
karışması ve ayrılması düşüncesi karşımıza çıkıyor.
19
Anaxagoras
Karışım düşüncesini pekiştiren öğretisini M.Ö. 5.
yy.da ortaya atmıştır.
Her şey sonsuz küçük tohumların sonsuz
çeşitlilikte karışmasından meydana gelmektedir.
Yani ana madde sayısı sonsuzdur.
20
Anaxagoras
Öğretisi karışım deyimi için geometrik bir
yorum vermektedir.
Ona göre her cisimde her çeşit tohum vardır,
ancak tohum sayıları arasındaki oran
nesneden nesneye değişir.
21
Demokritos
Leukippos ve Demokritos dönemiyle atom öğretisine
dolgunluk-boşluk kavramı sokuldu.
Atom maddenin bölünmeyen en küçük yapısıdır fikri
o zaman ortaya atıldı.
Yok edilemez ama sonlu büyüklüklü bir parçaydı.
Atomlar arasındaki boşluk uzayında hareket imkanı
vardır.
22
Atom böyle tasarlanınca, madde artık sadece
dolgunluktan değil, boşluktan boş uzaydan da
oluşuyordu ve atomlar bu uzayın içinde hareket
edebiliyordu.
Bugünkü anlamıyla bu boşluk sanıldığı gibi bir “hiçlik”
değil, atomların çeşitli düzenlenimlerini ve
hareketlerini sağlayan geometrik ve kinematik bir
boşluktur.
23
Uzayın boşluğu tüm felsefelerde daima tartışılmıştır.
Einstein’ın genel görelilik kuramında bu sorun şöyle
çözülür:
Madde ve geometri birbirlerinin karşılıklı koşuludurlar.
Demokritos’un görüşüne göre atomların renk ve kokuları
yoktur.
Bu görüşe göre renk ve koku atomların uzaydaki hareketleri
ve birikmeleri ile oluşuyordu.
Evrende olayların sonsuz çeşitliliği aynı atomların farklı
dizilim ve hareketinden kaynaklanıyordu.
Leukippos felsefesinde ise atomlar rastgele hareket
etmiyordu.
Hareket etmeleri için başta bir neden vardır.
24
Platon
Democritos’un atom öğretisini şiddetle reddetmiştir.
Hatta öyle ki kitaplarının yakılmasını bile istemiştir.
Atomist değildi ancak onların düşüncelerine yaklaşan
düşünceleri, Pitagoros okulu ve Empedokles
öğretisiyle bağdaşır.
Pitagoros öğretisinde din ile matematik arasında yakın
bir ilişki kurulmuştur.
O zamandan beri bu ilişki insan düşüncesine en güçlü
etkiyi yapan ilişki olmuştur.
25
Pitagorcular matematiksel biçimlendirme gücünü ilk
keşfedenlerdir.
Uzunlukları orantılı iki telin harmonik titreşimlerini
görmüşler ve matematiğin doğanın dili olmasının farkına
varmışlardır.
Tellerin arasındaki matematiksel uzunluk ilişkisi sesler
arasındaki harmoniyi işaret ediyordu.
Russel’a göre Pitagoras insan düşüncesine en çok etkileyen
kişidir.
26
Toprak: en küçük parçaları küp
Hava: en küçük parçaları düzgün-sekizgen
Ateş: düzgün-dörtyüzlü
Su: düzgün-yirmi yüzlü olarak gösteriyordu.
Aslında hiç olmayan beşinci elemanı ise düzgün-on iki
yüzlüye benzetiyordu.
Ona göre bu cisim Tanrının evreni ölçmek için
kullandığı bir yüzey biçimi idi.
27
Platon bunların kesinlikle bölünmeyen cisimler
olduğunu savunarak bir anlamda belki de atomlarla
karşılaştırıyordu.
Salt uzay ile madde arasındaki ilişkiyi geometri
sayesinde o zamanlardan keşfetmiştir.
28
Modern Atom Kuramı
Modern atom kuramı ile eski çağ doğa felsefesinin
arasındaki ilişki nedir?
17. yy fizik ve kimyasında atom sözcüğü ile nitelenen şey
aslında hep yanlış olmuştur.
Atom sözcüğü kimyasal elemanın en küçük parçası için
kullanılıyordu.
Bu parçaların yapılarının aslında sade değil daha karmaşık
olduğu biliniyor.
Bunu günümüz parçacık fiziği deneylerinden biliyoruz.
Atomları meydana getiren bu daha küçük taneciklere
fermiyon diyoruz.
Demokritos’un atomu aslında proton, nötron, elektron,
mezon vs. isimlerini alan temel taneciklerdir.
29
Elemanter taneciklerin modern anlamı mantığa daha
yakındır.
Bu temel taneciklerin görüntülerinin neye benzediğini
bilemiyoruz.
Bazen dalga bazen tanecik görüntülerinden söz ediyoruz.
Bunlara ilişkin verebildiğimiz tek bilgi olasılık
fonksiyonudur.
Demokritos’un atomu maddenin soyut bir parçası idi ama
modern anlamda elementer parçacık eski çağların
atomundan çok daha soyuttur.
30
Demokritosun atomunda tüm atomlar aynı maddeden
yapılıdır.
Modern atomda elementer tanecikler kütleye
sahiptirler ve özel görelilik kuramına göre kütle ve
enerji eşdeğerdir.
Bu anlamda tüm elementer tanecikler enerjiden
oluşur.
Yani enerji evrenin temel tözüdür.
Enerji hareketi sağlayan güdücüdür. Dönüşümleri
sağlayan enerjidir.
31
Heraklitosta geçen karşıtların çatışması deyimi, burada
enerjinin bir türden başka bir türe dönüşmesidir.
Demokritosun felsefesinde atomlar birbirlerine
dönüştürülemez.
Modern fizikte temel tanecikler birbirlerine dönüşebiliyor.
İki parçacığın yüksek hızda çarpıştıklarında, sahip oldukları
hareket enerjisinden yeni parçacıklar meydana gelir.
Yani bütün tanecikler aynı tözden, enerjiden, meydana
gelmektedirler.
32
Pitagoros tüm maddelerin düzgün yüzlü geometrik
şekillerden oluştuklarını söylüyordu.
Modern atom da elemanter tanecikler bilinmeyen
matematiksel biçimlerden oluşur. Bunlar çok daha
karmaşık ve soyuttur.
Fizikte hareket denklemleri hep geçerlidir, öncesiz ve
sonrasızdır.
Geometrik biçimler ise hep değişir, örneğin
gezegenlerin yörüngeleri hep değişir.
33
Bu nedenle elemanter parçacıkları betimleyen
matematiksel biçimler, hiç değişmeyen hareket
denklemlerinin çözümleri olmalıdır.
Artık maddenin temel yapısını tek formüle indirgemek
gerekir.
Temel taneciklerle ilgili çok şey biliyoruz ve bu temel
yasayı çıkarmak üzerine çalışılmalıdır.
34
Söz konusu temel denklem bir dalga denklemidir.
Bu denklemin çözümleri temel taneciği betimler ve bu
yönüyle Pitagoros’un düzgün yüzlü matematiksel
biçimlerinin rolünü oynarlar.
Bu çözümlerin elde ediliş yöntemi ile Pitagorcuların
çalgı tellerinin harmonilerini veren diferansiyel
denklem yöntemi hemen hemen aynıdır.
35
Bu dalga denklemi bir takım simetri özelliklerine
sahiptir. Bunun için grup teorisi ile çalışılır.
Bu yapısal grupların en önemlisi Lorentz gurubudur.
Özel görelilik kuramında uzay ve zamanın bağıl
yapılarını yansıtır.
Yine elemanter taneciklerin çeşitli kuanta sayıları ile
ilgili guruplar vardır.
36
Temel denklemin bu anlamda içerdiği simetri çok
zengindir.
Öyle görünüyor ki modern fizik Pitagorcular’ın ve
Platonun yürüdüğü yolda yürüyor ve sanki doğa
yasaları sonunda Platonun hayalini kurduğu biçimde
bir formüle sokulacaktır.
37
Eski yunan felsefesinin klasik ya da modern doğa
bilimlerinden temel farkı şu idi:
Galile ve Newton ile başlayıp bu noktaya gelen klasik ve
modern fizik tamamen deneysel doğrulamadan sonra
bir bilgiyi bilimsel kabul eder.
Yine de antik felsefenin bir çok ifadesi doğa bilimlerinin
bugünkü ifadelerine hayret verecek derecede yakındır.
38