Transcript İndir

Çocuk ve Ergenlerde Anksiyete
Bozuklukları
Yrd. Doç. Dr. Şaziye Senem BAŞGÜL
Hasan Kalyoncu Psikoloji YL
Anksiyete, korkuya benzer bir duygu olmakla birlikte,
anksiyeteyi ortaya çıkaran uyaran korkudaki kadar net
değildir.
Korku, güvenliği tehdit eden ya da etmesi muhtemel
bir tehlike karşısında yaşanan bir tepkidir.
Korkunun aşırı olmasına ise fobi denmektedir.
Günlük yaşamda korku ile anksiyeteyi ayırmak kolay
değildir.
Örneğin, kötü davranan bir yönetici karşısında yaşanan
tedirginliğin korku mu, yoksa yöneticiye duyulan öfke
duygusunu kontrol etme çabasının yarattığı anksiyete mi
olduğunu belirlemek her zaman mümkün olmayabilir.
Sıkıntı, bunaltı, endişe, kaygı, dilimizde anksiyete
karşılığı olarak kullanılabilen kelimelerdir.
Hastalar bu durumu
kötü bir şey olacakmış hissi,
hoş olmayan bir endişe hali
ya da nedensiz bir korku şeklinde ifade edebilirler.
Psikiyatrik açıdan anksiyete,
somatik belirtilerin de eşlik ettiği, normal dışı, nedensiz
bir tedirginlik ve korku hali diye tanımlanabilir.
Kişi huzursuzdur, kötü bir şey olacağından endişe
etmektedir, ancak bu durumu açıklayacak nesnel bir
tehlike ya da tehdit kaynağı gösterememektedir.
Anksiyete sık yaşanan bir duygudur ve her zaman bir hastalık
belirtisi olarak düşünülmemelidir. Okulun ilk gününde, özel
biri ile yaşanan ilk randevuda ya da yeni ve değişik bir
etkinliğin başlangıcında anksiyete duyulması normaldir.
Fizyolojik anksiyetenin organizmayı uyarıcı, koruyucu ve
motive edici özellikleri vardır.
Kişinin yaralanma, acı, cezalandırılma, ayrılık, düş
kırıklığı gibi durumlara karşı kendisini hazırlaması
anksiyetenin uyarıcı,
tedbir alması ve eğer olumsuzluklar yaşanırsa daha kolay
atlatması koruyucu ve
başarısız olma endişesi ile daha çok çalışmaya sevk
etmesi ise motive edici özelliklerine verilebilecek örneklerdir.
Temel olarak;
uyaranın şiddeti ile ortaya çıkan anksiyete uyumlu
(beklenen düzey) değilse,
zamanla azalmak yerine değişmiyor/şiddetleniyorsa,
klinik tabloya ağırlıklı olarak anksiyetenin fiziksel
belirtileri hakim ise,
anksiyeteye kişi katlanamıyor/ıstırap halinde ise
ve kişinin işlevselliği bozuluyorsa,
kişi kendi kendine anksiyetesinin patolojik olduğunu
fark edip azaltmaya çalışıyor ise
anksiyetenin patolojik hale geldiğinden bahsedilebilir.
Anksiyete...
“Duygusal tehlike beklentisiyle birlikte olan
huzursuzluk” (Livingstone, 1991)
Bir çok psikopatolojinin aksine, gelişim boyunca
normal sayılan, hem korunma hem de adaptasyonda
rol oynayan bir duygu (Labellatte ve ark., 1999).
Nöroetyolojik modellere göre“türlerin devamı için”
gerekli (Leckman ve Mayes, 1998).
Çoğu çocuk ve ergende zaman içinde
değişiklik gösteren subklinik anksiyete
semptomlarına ve korkulara
rastlanmaktadır.
Yaş İle Uyumlu Normal Korkular
0-6 ayYüksek ses, büyük hızla yaklaşan objeler, ağrı gibi uyaranlar, ani
pozisyon değişikliği;
7-12 ayYabancılar, beklenmedik uyaranlarla ani karşılaşma, anneden ayrılma;
1-3 yaş Yabancı kişiler, anneden ayrılık, tuvalet eğitimiyle ilgili durumlar,
karanlık;
4-7yaş Anne-babanın ayrılma ihtimali, karanlık, hayaletler, bedensel
yaralanma, hayvanlar, fırtına, gök gürültüsü;
8-12 yaş Doğaüstü varlıklar, bedensel yaralanma, terk edilme, kaza, ölüm,
tıbbi girişimler, fırtına, gök gürültüsü, okul problemleri, sosyal çevre tarafından
reddedilme;
13-18 yaş okulda ceza gerektiren durumlar, sosyal ortamlarda başarısızlık,
başkalarının beklentilerini karşılayamama, bedensel hastalıklar ve yetersizlikler,
cinsel korkular
Anksiyete Bozuklukları
Sınıflandırmalar
DSM-IV
İlk başlangıcı bebeklik, çocukluk ya da
ergenlikte olanlar
Ayrılık Anksiyetesi Bozukluğu
Selektif Mutizm
Çocukluk Döneminde de görülen
Erişkin Anksiyete Bozuklukları
Panik Bozukluk
Akut Stres Bozukluğu
Yaygın Anksiyete Bozukluğu
Agorafobi
OKB
Özgül Fobi
Sosyal Fobi
TSSB
Anksiyetenin Eşlik Ettiği Diğer Bozukluklar:
 Hipokondrizis
 Somatizasyon bozukluğu
 Anksiyete belirtili uyum bozukluğu
Epidemiyoloji
Prevalans:
Ayrılık Anksiyetesi: 15,4% (Benjamin et al.
1990)
5.7-17.7% (Costello and Angold, 1995)
Panik Bozukluk : 0.6% (Withaker et al. 1990)- 9.2%
Sosyal Fobi : 1% (Withaker et al. 1990),
ülkemizde 4-8. sınıflarda %3-4
Etiyoloji
Psikolojik Model
Bağlanma Teorisi… güvensiz, ambivalan bağlanma
Bilişsel Davranışçı Teori
Mizaç Teorisi...tanıdık olmayana davranışsal inhibisyon
Biyolojk Model
Genetik Etkenler
Fizyolojik ve nöroendokrin etkenler
Nörobiyolojik Disregülasyon
(serotonerjik,noradrenerjik,GABA-minerjik)
Beyin yapısına ait etkenler(amygdala, medial
hypothalamus, frontal lobe, lokus sereleus)
Çevresel faktörler
Stresli yaşam olayları (boşanma, ölüm,hastalık,
kardeş doğumu vb )
Gen – Çevre Etkileşimi
Ayrılık Anksiyetesi Bozukluğu
1941 yılında Johnson “okul korkusu”
Evden veya sevdiklerinden ayrılacağında/ beklenti
olduğunda çocuğun gelişimsel döneminden
beklenmedik düzeyde aşırı kaygı göstermesidir.
7ay- 6yaş arası ayrılık anksiyetesi görülmesi normaldir.
( Patoloji ve normal görünüm ayırt edilmelidir.)
Ayrılık Anksiyetesi BozukluğuDSM-IV Tanı Ölçütleri
A. Evden ya da temel bağlanma objesinden ayrılma
durumunda gelişimsel dönemine uygun olmayan
şekilde tepki verme ( Bu gruptan en az üç belirtinin
bulunması)
Temel bağlanma objesinden ayrılacağına dair tekrarlayan
şekilde aşırı kaygı duyma
Temel bağlanma objesini kaybedeceği yada başına kötü bir
şey geleceği ile ilgili kalıcı ve yoğun kaygı duyma
Evde kalma isteği ve okulu şiddetle reddetme
Evde yalnız kalma konusunda aşırı ve ısrarlı korku
Ayrılık Anksiyetesi Bozukluğu- DSM-IV Tanı Ölçütleri
( A grubunun devamı)
Yalnız yatamama, uyumayı şiddetle reddetme, ev dışında yatmayı
reddetme
Ayrılık temalarının yoğun olduğu gece kabusları
Tekrarlayan bedensel yakınmalar ( baş ağrısı, bulantı,kusma,
karın ağrısı)
B. Belirtilerin en az 4 hafta sürmesi
C. 18 yaşından önce başlamış olması
Ayrılık Anksiyetesi Bozukluğu- DSM-IV Tanı Ölçütleri
Bozukluğun önemli düzeyde sosyal, akademik vb. alanlarda
işlevselliğin bozulmasına neden olması
YGB, Şizofreni vb ruhsal hastalık bulunmaması
Erken başlangıçlı: 6 yaş önce başlamalı
Klinik görünüm:
Ayrılık esnasında;
Aşırı huzursuzluk, ayrılığı engelleme çabası,
Dehşete kapılma - otonom uyarılmaya dönebilir.
Yapışıp tutunma, ağlama, somatik yakınmalar görülebilir.
Okul reddi ve aşırı somatik yakınmalar doktor
başvurusunun en sık nedenleridir.
En sık prepubertal çocuklarda görülür.
Küçük çocuklar daha fazla semptom ve daha büyük
huzursuzluk sergilerler.
Ancak, kendilerini güvende hissettiklerinde uygun sosyal
etkileşimlere katılabilirler (ayrılma riski yokken evde oldukça rahat
ve mutlu olabilirler).
Okula gidecekleri sabah bedensel yakınmalar (evde kalmalarına
izin verildiğinde geçer)
Okulda evi aratma, hasta olduğunu söyleyerek eve gelme veya
kaçma görülebilir.
Ayırıcı Tanı:
Organik patoloji (özelikle fiziksel belirtiler ön plandaysa)
Depresyon
Yaygın Anksiyete bzk
Okuldan kaçma (Davranım bzk ile birlikte)
Prognoz:
Kötü prognostik faktörler:
Başlangıç yaşının geç olması
Semptom şiddetinin ileri düzeyde olması
Tedaviye geç başlanması
Eştanıların varlığı
Ailede psikopatoloji
Zeka düzeyinin yüksek olması
İleride panik bzk., agorafobi, sosyal fobi ve depresyon
gelişebilir.
Tedavi:
*Bilişsel davranışçı tedavi (sistematik duyarsızlaştırma)
Gevşeme teknikleri
Farmakoterapi…
SSRI (fluoksetin, fluvoksamin),
İmipramin,
Anksiyolitikler.
Ailenin psikoeğitimi
Aile terapisi
Yaygın Anksiyete Bozukluğu
Prevalans: 3.7%-5%
Erken dönemlerde cinsiyet farkı bulunmazken
ergenlikle birlikte kızlarda daha fazla.
Bir çok durum ve okul başarısı gibi aktivitelerle
ilgili en az 6ay süreyle aşırı endişe yaşama ve bu
endişeyi kontrol etmede güçlük yaygın ve
süreğen bir kaygı
Yaygın Anksiyete Bozukluğu
DSM-IV Tanı Ölçütleri
En az altı ay boyunca günlerinin çoğunda belli
sayıda olay ve faaliyetle ilgili ( iş okul başarısı gibi)
aşırı endişe- kötü bir şey olacakmış duygusu
Kişinin bu endişeyi kontrol etmede zorlanması
Anksiyetenin kaynağı başka bir eksen 1 tanısı ile
ilgili değildir
Madde kullanımı, fiziksel hastalık ile ilgili değildir
İşlevsellikte bozulmaya neden olur
Yaygın Anksiyete Bozukluğu DSM-IV Tanı Ölçütleri
Anksiyete ya da endişe aşağıdaki altı belirtiden en az
üçü ile bağlantılıdır
Huzursuzluk ya da uçurumun kenarında gibi hissetme
(aşırı heyecan duyma)
Kolay yorulma
Konsantrasyon güçlüğü ya da zihninin durmuş gibi olması
İrritabilite
Kas gerginliği
Uyku bozukluğu (uykuya dalma/sürdürme güçlüğü veya
huzursuz ve dinlendirmeyen uyku)
Klinik görünüm:
Endişe, endişe, endişe......
Her şeyden endişe duyarlar: Gelecekleri, sağlıkları, okul,
arkadaşlar, sevdiklerinin güvenliği, performansları,
deprem...
“Antenleri” açıktır, muhtemel hatta beklenmedik
tehditlerle ilgili soru sorarlar.
Genelde gergin ve etraflarını tarar haldedirler.
Sık onaylanma ihtiyacı, kurallara uymayan davranışlardan
kaçınma.
Tehdit algısında anormallikler, olayları olduğundan daha
katastrofik algılama.
Çocuk ve ergenlerde en sık belirtiler:
Gerginlik
Endişeli beklenti
Olumsuz kendilik imajı ve onaylanma ihtiyacı
İrritabilite
Fiziksel yakınmalar
Mükemmelliyetçidirler.
Kendilerini aşırı eleştirirler.
Akranları tarafından dışlanabilirler.
Okul başarıları düşük olabilir:
Ödevlerini tamamlayamama
Sınıfta söz alamama, onay beklentisi
Okul aktivitelerine katılımları düşük olabilir.
Ergenlerde...
Etkinliklere katılımları azdır.
Arkadaş sayıları sınırlı.
Yeni aktiviteleri denemekten korkabilirler.
Okulu bırakma davranışı görülebilir.
Tabloya depresyon ve madde kötüye kullanımı
eklenebilir.
Eştanılar:
Çocuk ve ergenlerde
Fobiler
Ayrılık Ank. Bzk
Depresyon, madde kötüye kullanımı
Ayırıcı tanı:
Organisite (hipertiroidi, feokromositoma....)
Diğer anksiyete bzk (anksiyete odağını belirlemek önemlidir)
Depresyon (YAB’nda ank ön planda ve daha yoğun)
Psikotik bzk
Normal endişe düzeyi
Gidiş ve Sonlanım:
Genel olarak kronik seyirli,dalgalanmalar gösteren,
kendiliğinden düzelmelerin az görüldüğü bir bzk.
Erken başlangıçlı ise prognoz daha kötü
Yaygın Anksiyete Bozukluğu - Tedavi
Davranışçı tedavi….desensitizasyon
Bilişsel davranışçı terapi….baş etme teknikleri
Grup terapileri
Farmakoterapi
SSRI:Fluoksetin,fluvoksamin, sertralin
Venlafaksin
Benzodiazepinler (+/-)
Buspiron
Aile terapisi
Sosyal Fobi
Temel patoloji, kişinin sosyal ortamlarda ya da
performans göstermesi beklenen durumlarda utanma
ya da aşağılanmasına neden olabilecek bir davranış
göstereceğine ilişkin belirgin ve inatçı bir korku
duyması olarak tanımlanır
Erken çocuklukta daha seyrek, ergenlikle birlikte artış.
Sosyal Fobi
DSM-IV tanı ölçütleri
Tanımadık insanlarla karşılaştığı ya da başkalarının gözünün
üzerinde olabileceği, 1 ya da >1 toplumsal 1 eylemi gerçekleştirdiği
durumdan belirgin ve sürekli korku duyma. Çocuklar tanıdık kişilerle
yaşına uygun toplumsal ilişkiye girebilme becerisi göstermeli ve
anksiyete yalnızca erişkinlerle olan etkileşimlerinde değil,
akranlarıyla karşılaştığı ortamlarda da ortaya çıkmalıdır.
Korkulan toplumsal durum hemen her zaman kaygı doğurur (bazen
panik atağı biçimini alabilir). Çocuklarda ağlama, huysuzluk,
donakalma veya tanıdık olmayan toplumsal durumlardan uzak
durma şeklinde olabilir.
Korkunun aşırı ya da anlamsız olduğu bilinir (çocuklarda
olmayabilir).
Kaçınma ya da yoğun anksiyete
Eleştirileceğini düşündüğü ortamlarda aşırı kaygı + bu
kaygının fark edilmesinden ve rezil olmaktan korkma.
Kişinin ilgi ve dikkatinin kendi üzerinde yoğunlaşması
Kişinin kendisi ile ilgili olumsuz değerlendirmeler yapması
Titreme, terleme, kızarma...
Konuşmanın ketlenmesi, göz temasından kaçınma
Kaçma ve kaçınma davranışları
Normal işlevlerin kesintiye uğraması
Sosyal beceri eksikliği
Okul başarısı, akran ilişkileri, karşı cinsle ilişkilerde
bozulma.
Kronik seyir (%45)
Eştanılar:
Ergenlikte depresyon ve madde kullanımı tabloya ikincil
olarak eklenebilir!
Diğer anksiyete bzk
Ayırıcı tanı:
Organik nedenler
Diğer anksiyete bzk
Asperger sendromu
Selektif mutizm
Psikotik bzk....
Sosyal Fobi- Tedavi
Bilişsel-Davranışçı Tedavi
Grup terapisi (sosyal beceri uygulamaları)
Aile terapisi: ailenin endişe ile başa çıkma stratejileri
güçlendirilir.
Farmakoterapi…SSRI, anksiyolitikler
Özgül Fobi
Özgül bir nesne ya da durumla sınırlı fobi.
Hayvan tipi
Doğa tipi (yükseklik, fırtına...),
Kan, enjeksiyon, yaralanma tipi,
Durumsal (uçak, asansör...)
Özgül Fobi-DSM-IV Tanı Ölçütleri
Özgül bir nesne ya da durumun varlığı ya da böyle bir durumla
karşılaşılacak olma beklentisi ile başlayan aşırı, anlamsız,
belirgin ve sürekli korku duyma
Fobik uyaranla karşılaşmanın panik atağa kadar varabilen
anksiyete yaratması
Kişi korkusunun anlamsız olduğunu bilir (çocuklarda
olmayabilir)
İşlevselliği önemli ölçüde bozar
18 yaşın altındakilerde en az altı ay sürmelidir
Diğer anksiyete bozuklukları ile daha iyi açıklanamaz olmalıdır
Erken dönemde ortaya çıkanların çoğu kendiliğinden
geçer.
Ayrıcı tanı:
yaşa uygun gelişimsel korkular
AAB
Sosyal fobi
Panik bzk
Psikotik bzk
Özgül Fobi- Tedavi
Davranışçı tedavi…sistematik duyarsızlaştırma,
Gevşeme teknikleri
Bilişsel terapi
Farmakoterapi…anksiyolitikler
Aile öğretmen psikoeğitimi
Panik Bozukluğu
Tekrarlayan ve beklenmedik bir anda ortaya çıkan panik
nöbetlerinin
görüldüğü,
kişinin
başka
ataklar
yaşayacağına ve atağın yol açabilecekleriyle ilgili endişe
yaşayıp, ataklar nedeniyle kaçınma ve çeşitli davranış
değişiklikleri gösterdiği bir anksiyete bozukluğudur.
Panik ataklar:
herhangi bir gerçek tehdit yada tehlike olmaksızın ortaya
çıkan;
Belirgin korku ve huzursuzluk yaratan;
Kişinin o ortamdan kaçma ya da kaçınmasına yol açan;
Duygusal, somatik ve bilişsel belirtilerin yaşandığı
ataklardır.
Panik ataklar
Agorafobi
Panik atağının ya da panik benzeri belirtilerin çıkması
durumunda yardım sağlanamayacağı ya da kaçmanın
zor olabileceği yerlerde ya da durumlarda
bulunmaktan anksiyete duyma.(tek başına dışarıya
çıkma, otobüse binme, köprü üzerinde olma...)
Bu durumlardan kaçınma ya da beklenti anksiyetesi
ile veya yoğun bir sıkıntıyla bu durumlara katlanılır;
eşlik eden birinin varlığına ihtiyaç duyulur.
Panik Bozukluk:
Kızlarda daha sıktır.
İlk başvurular pediatri kliniğine yapılmaktadır.
Genellikle kronik seyirlidir.
Tedavi sürecinde:
Aile gereksiz medikal değerlendirmelerden
vazgeçirilmelidir.
Psikoeğitim: Atak belirtilerinin fiziksel bir hastalığı
parçası olmadığı aile ve çocuğa açıklanmalıdır.
Farmakoterapi:SSRI...
Bilişsel Davranışçı ted
Obsesif Kompulsif Bozukluk
Obsesyon: Kişinin isteği dışında ısrarlı ve zorlayıcı bir
şekilde aklına gelen, kişi tarafından saçma ve mantık
dışı olarak görülen (ego-distonik), anksiyete ortaya
çıkaran ve yineleyici özellikte olan düşünce ya da
imgeler olarak tanımlanır.
Obsesif Kompulsif Bozukluk
Kompulsiyon:
Kişinin obsesyonlarını nötralize etmesi için gelişen, belirli
kurallara göre gerçekleştirmek zorunda hissettiği,
yineleyici törensel davranışlar ya da zihinsel
eylemlerdir. Anksiyeteyi azaltmayı, bazı korkulan olay
ya da durumları engellemeyi amaçlar.
Obsesif Kompulsif Bozukluk- DSM IV Tanı Ölçütleri
Obsesyonlar ya da kompulsiyonlar vardır.
Obsesyonlar aşağıdakilerle tanımlanır
İstenmeden gelen ve uygunsuz olarak yaşanan, belirgin
anksiyeteye neden olan yineleyici sürekli düşünce, dürtü
ya da imgeler
Düşünce, dürtü ya da imgeler sadece gerçek yaşam
sorunları ile ilgili değildir
Kişi bunları önemsememeye, bastırmaya çalışır; ya da
başka düşünce veya eylemle etkisizleştirmeye çalışır
Obsesyonlarını kendi zihninin bir ürünü olarak görür
Obsesif Kompulsif Bozukluk- DSM IV Tanı Ölçütleri
Kompulsiyonlar aşağıdakilerle tanımlanır
Kişinin obsesyona tepki olarak geliştirdiği, katı bir şekilde
uygulamaktan kaçınamadığı yineleyici davranışlar ( el yıkama,
düzene koyma) ya da zihinsel eylemler (dua, sayı sayma, sessiz
sözcük tekrarları)
Anksiyeteyi azaltmaya dönük bu eylemler etkisizleştirilmek
istenen durumla gerçekçi düzeyde ilişkili olmayıp çok aşırı
düzeydedir
Obsesif Kompulsif Bozukluk- DSM IV Tanı Ölçütleri
Kişi obsesyon ya da kompulsiyonlarının aşırı ve
anlamsız olduğunu kabul eder ( çocuklar için geçerli
değildir)
Kişinin işlevselliğini ve sosyal uyumunu bozacak
düzeydedir
Başka eksen 1 tanısının belirtisi ile sınırlı değildir
Obsesyonel yavaşlık: kişinin yaşantısını felç edecek düzeye ulaşabilir
Sık Görülen Obsesyonlar
Saldırganlık öldürme, kendine ya da çevresine zarar verme
Bulaşma mikrop, idrar, dışkı, sperm bulaşması
Cinsel uygun olmayan cinsel ilişki imgeleri –eşcinsel, ensest vbDinsel günah sayılan düşünceler
Somatik AİDS, kuduz vb hastalıklara yakalanma korkusu
Kuşku eylemin yapıldığından emin olamama-kapı, tüp, ütü
Simetri ve kesinlik gereksinimi eşyaların tam simetrik
konumda olmaları
Temizlik el yıkama,banyo, sürekli ev eşya temizleme
Kontrol etme priz, kapı kontrolü, ödev kontrolü
Düzenleme eşyaları bir simetride tutma çabası
Tekrarlama davranışın törensel tekrarı
Sayma otomobil plakası, ev numarası vb sayma
Dokunma büyülü düşünce- belli nesnelere dokunma zorunluluğuBiriktirme gerekmeyen şeyleri biriktirme, hiçbir şeyi atamama
OKB: Etiyoloji
Psikanalitik Görüş ödipal dürtülerden kaçış,anal döneme
regresyon, ambivalans, izolasyon, karşıt tepki oluşturma mekanizmalarının
kullanımı
Nörokimyasal Etkenler serotonerjik sistem, dopaminerjik sitem
Nöropeptidler: AVP, oksitosin, CRF, ACTH...
İmmunolojik çalışmalar (Pediatric Autoimmune Neuropsychiatric
Disorders associated with Streptococcal infection: PANDAS)
Genetik ikiz çalışmaları, ebeveynde varsa görülme oranının artması
Beyin Görüntüleme Çalışmaları frontostriatal döngü (DLPFK,
kaudat, striatum, talamus), bazal ganglia, orbitofrontal korteks, singulat girus,
amigdala
Kronik seyirlidir.
Eştanı:
Diğer anksiyete bzk
Depresyon
Tik bzk
Yıkıcı davranış bzk
Özgül öğrenme güçlüğü
Bağımlı kaçıngan kişilik, OKKB...
Ayrıcı tanı:
Nörolojik hastalıklar
Anksiyete bzk, fobik bzk
Tourette sendr.
Otizm ve Asperger bzk
Psikotik bzk...
OKB: Tedavi
Psikoterapiler Oyun terapisi, Bilişsel davranışçı terapiler
Psikofarmakolojik tedavi SSRI, Klomipramine,
kombine tedaviler
Aile terapisi, aile danışmanlığı
Grup terapileri
Travma
“Günlük rutin işleyişi bozan,
Aniden – beklenmedik bir şekilde gelişen,
Dehşet, kaygı ve panik yaratan,
Kişinin anlamlandırma süreçlerini bozan olaylar”
travmatik yaşantılar
olarak tanımlanabilir.
Kişi gerçek bir tehditle karşılaştığını algılamışsa,
Fiziksel zarar gördüyse veya tanık olduysa,
Bu esnada da aşırı derecede korku, çaresizlik ve dehşet
hissetmişse
Bu olay onun için tarvma’dır.
Psikolojik travmanın temel
özelliği yaşamın sürekliliği ve
düzeni olduğuna inancın
kaybıdır. (B.A.Kolk 1987)
Travma karşında
Fiziksel Tepkiler
A. Mide bulantısı, kusma vb. sorunlar
B. Yorgunluk,
C. Çarpıntı,
D. Göğüs ağrısı,
E. Titreme,
F. Baygınlık hissi,
G. Baş dönmesi
H. Baş ağrısı
Duygusal Tepkiler
A. Kaygılı olma
B. Üzüntü
C. Depresif duygu durum
D. İnkar
E. Korku
F. Suçluluk
G. Panik
H. Hayal kırıklığı
I. Kızgınlık
Zihinsel Tepkiler
A. İlk Şok
B. Bellekle ilgili sorunlar
C. Dikkatsizlik
D. Kabuslar
E. Araya giren düşünceler
F. Yönünü bulamama
G. Eskileri hatırlayamama
H. Sorun çözememe
I. Yanlış kararlar
J. Uyku bozuklukları
Davranışsal Tepkiler
A. Kendini geri çekme,
B. Yerinde duramama, kıpır kıpır olma,
C. Ani davranışlar,
D. Alkol ve madde alımı,
E. Çabuk tepki verme,
F. Başkalarını suçlama,
G. Yeme sorunları,
H. Kolayca korkma,
Sosyal Tepkiler
A. İş-okul, arkadaşlık ve evlilik ilişkilerinde sorunlar,
B. İnsanlardan uzaklaşma,
C. Aşırı yargılayıcı ve suçlayıcı olma,
D. Her şeyi kontrol altında tutma isteği,
Travmatik bir süreç ya da yoğun stres yaratan bir kriz
dönemi geçiren birçok insan problemler yaşayabilir.
Bir süre sonra bu kişilerin birçoğu bu problemlerden
büyük ölçüde kurtulabilirler.
%10-15 gibi bir bölüm ise travmatik olaylardan uzun
süreli olarak etkilenir.
DSM-IV Tanı Ölçütleri
A. Kişi aşağıdaki her iki durumu da içeren bir travmatik
olaya maruz kalmıştır:
1. Kişi gerçek ölüm veya ölüm tehdidi, veya ciddi
yaralanma, veya kendi veya başkalarının beden
bütünlüğünü tehdit eden tehlikeli bir olay veya olaylar
yaşamış, şahit olmuş veya karşılaşmıştır,
2. Kişi yoğun korku, çaresizlik veya dehşet duyguları
yaşamıştır.
B. Travmatik olay aşağıdaki bir (ya da daha çok) yolla
sürekli yeniden yaşanmıştır:
1. Olayın düşünceler, şekiller, anımsamalar ile
tekrarlayıcı, zorlayıcı ve acı veren şekilde hatırlanması. Not:
Küçük çocuklarda travmanın çeşitli yönlerini ve temalarını
içeren tekrarlanan oyunlar olabilir.
2. Olayın acı veren tekrarlayan rüyalarla görülmesi.
Not: Çocuklarda, tanımlanamayan içerikli korkutucu
rüyalar olabilir.
3. Travmatik olay tekrarlıyormuş gibi davranma veya
hissetme ( olayı yeniden yaşama duygusu, illüzyonlar,
halusinasyonlar, uyanırken veya alkollüyken olanlar da
dahil dissosiyatif feedback atakları). Not: Küçük
çocuklarda travmaya özel reenactmentyeniden yaşanma
görülebilir.
4. Travmatik olayı sembolize eden veya temsil eden iç
veya dış uyaranlarla karşılaşıldığında yoğun psikolojik
sıkıntı çekilmesi.
5. Travmatik olayı sembolize eden veya temsil eden iç
veya dış uyaranlarla karşılaşıldığında fizyolojik tepki
gösterme
C. Aşağıdakilerden en az üçüyle tanımlanan, travmayla
ilişkili uyaranlardan sürekli kaçınma ve (travmadan önce
olmayan) bir genel yanıtsızlık, hissizlik durumu:
1. Düşünceler, duygular, veya travmayla ilgili
konuşmalardan kaçınma
2. Travmayı anımsatıcı aktiviteler, yerler, insanlardan
uzak durma çabası,
3. Travmanın önemli bir bölümünü anımsayamama
4. Belirli aktivitelere katılımda ilginin belirgin azalması
5. Diğer insanlardan uzaklaşma, yabancılaşma
6. Duygusal kısıtlılık (örn. Sevgi duygularının
hissedilmemesi)
7. Geleceğinin kısıtlandığı duygusu (gelecek, evlilik,
çocuk veya normal hayat sürdürme umudunun
olmayışı),
D. (Travmadan önce var olmayan) Sürekli aşırı uyarılma
durumundan iki veya daha fazlasının bulunması:
1. Uykuya dalmada veya sürdürmede güçlük
2. İrritabilite veya öfke patlamaları
3. Konsantrasyon güçlüğü
4. Tetikte olma
5. Abartılı irkilme yanıtı
E. B,C ve D tanı ölçütlerindeki semptomların 1 aydan
daha fazla sürmesi
F. Bu bozukluk, klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya
da toplumsal, mesleki alanlarda ya da işlevselliğin
önemli diğer alanlarında bozulmaya neden olur.
Akut: Semptomlar 3 aydan kısa sürerse
Kronik: Semptomlar 3 ay ya da daha
uzun sürerse
Yeniden yaşantılama, travmanın, güçlü duygusal
tepkilerle birlikte zihinde bir tür tekrar yaşanmasıdır.
Travma üzerine düşünme ya da travmayı hatırlatan
tetikleyici uyaranlarla karşılaşma sonucunda ortaya
çıkabilir. Uyanıkken ya da uyurken kabus şeklinde
ortaya çıkabilir.
Kaçınma çoğu zaman, travmayı hatırlatacak aktiviteler,
mekanlar ve insanlarla karşılaşmaktan kaçınma
şeklinde ortaya çıkar.
Duygusal körleşme, özellikle olumlu duygularla ilgili
olmak üzere algı kaybının genel adıdır.
Aşırı uyarılmışlık, aşırı fizyolojik uyarılma sonucu
sürekli uyarılmış olma hali, abartılı korku tepkileri ve
uykusuzluk ve konsantrasyon bozukluğu olmasıdır.
Bu bozukluğun gelişmesinde olmazsa olmaz koşul bir
travmatik olayın yaşanmış olmasıdır.
Travma Sonrası Stres Bozukluğu tanısının diğer
psikiyatrik bozukluklardan farklı olarak etyolojik bir
tanımlanma olduğu ve DSM sisteminin dışında ele
alınıp alınmaması günümüzde de tartışmalıdır.
Travmatik olayın doğası,
şiddeti ve
yaşanma biçimi bu bozukluğun gelişmesinde çok
önemlidir.
Bununla birlikte travmatik olay yaşanmadan önceki
kişisel bir takım yatkınlıkların, travmatik olay
yaşandıktan sonra riski arttırdığı bildirilmiştir.
TSSB oluşumunu ve süreğenleşmesini
kolaylaştıran etmenler
Travmanın etkilerini anlatma ve paylaşma
yetersizliği
Travma sırasında veya hemen sonrasındaki
disosiyatif tepkilerin şiddet ve sıklığı
Çocukluk çağı fiziksel istismarı
Genetik yatkınlık
Ailede psikoterapi ve TSSB öyküsü
Kadın olma
Travmatik olay sırasındaki fizyolojik yanıtın
fazlalığı,
ASB ve erken dönem TSSB belirtileri
Geçirilmiş psikiyatrik hastalık öyküsü
Sosyoekonomik düzey ve eğitim düzeyi
düşüklüğü
Travmanın zamansal yoğunluğu ve süresi
Hafıza bozuklukları, yumuşak nörolojik
işaretler, IQ düşüklüğü, çocukluk çağı
DEHB belirtileri
Eş tanılar; duygudurum ve madde kullanım
bozuklukları, işlevsellikte bozulma, eşik altı
TSSB, intihar düşünceleri
TSSB Tedavi
KDT
Psikoterapi
Grup Terapisi....
Farmakoterapi
Antidepresanlar
Anksiyolitikler
Düşük doz antipsikotikler
Duygudurum düzenleyiciler