Kentsel dönüşüm-6306 sayılı Kanun-Sunum-3-Suna

Download Report

Transcript Kentsel dönüşüm-6306 sayılı Kanun-Sunum-3-Suna

ALTYAPI ve KENTSEL DÖNÜŞÜM HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 6306 sayılı AFET RİSKİ ALTINDAKİ ALANLARIN DÖNÜŞTÜRÜLMESİ HAKKINDA KANUN

Suna KOTAN Genel Müdür Yardımcısı

Ülkemizdeki Deprem Gerçeği ve 6306 sayılı Kanunun Hazırlanma Gerekçeleri:

 Ülkemiz, Dünya’nın en aktif deprem bölgelerinden birisinde yeralmaktadır.

Ülkemizde depreme yolaçan

, yaklaşık

15.000

km’si ana aks olmak üzere, toplam 24.500 km. uzunluğunda canlı fay hattı bulunmakta

dır.

 Bu fayların ana kolları, ülkemizi bir uçtan bir uca sarmakta, özellikle

Kuzey Anadolu Fay Hattı,

doğu sınırımızdan Çanakkale İli’ne kadar kalın bir yay çizerek

Anadolu'yu bir baştan bir başa kat etmektedir

.

Kuzey Anadolu Fay Hattı içinde İstanbul, Bursa, Kocaeli, Sakarya, Erzincan, Balıkesir ve kısmen Samsun gibi büyük ve ekonomimizin can damarlarının attığı İller yer almaktadır.

Kuzey Anadolu Fay Hattında oluşan önemli depremler İsim Büyüklük

1939 Erzincan 8.3

1942 Niksar-Erbaa 1943 Tosya-Ladik 1944 Bolu -Gerede 1949 Karlıova 1951 Kurşunlu 1957 Bolu - Abant 1966 Varto 1967 Bolu - Mudurnu 1971 Bingöl 1992 Erzincan 1999 İzmit Depremi 2010 Elazığ 2011 Van 7.0

6.8

7.0

7.4

6.0

7.2

6.9

7.7

7.5

7.9

6.8

6.8

6.6

Deprem Bölgeleri Yüzölçümü (km2) (%) Nüfus (1990) (%) Tahmini Nüfus (1997)(%)

I.derece

328 995 42 25 052 683 44 28 498 740 45 II.derece

186 411 24 14 642 950 26 16 674 656 26 III.derece

139 594 18 8 257 582 15 9 334 138 15 IV.derece

V.derece

Toplam

97 894 32 051

784 945

12 4 7 534 083 13 985 737

56 473 035

2 8 129 711 1 107 757

63 745 000

13 2

Ülkemizdeki deprem gerçeğini rakama bağlı olarak ifade etmek gerekirse:

Nüfusumuzun % 98 ’i deprem açısından tehlikeli bölgede yaşamaktadır.

1903 yılından günümüze, topraklarımızda hasar doğuran 130 depremde 100 bin can kaybı ve yaklaşık 2 milyon ev kaybedilmiştir.

Ülke varlıklarımızın deprem riski altıdadır

.

%

Son

90 ’ı ciddî

yüzyıl içinde meydana gelen depremlerde ortalama

her yıl millî gelirimizin % 1’i kaybedilmiştir.

 1939 yılında meydana gelen

Erzincan Depremi’nde 60 saniye içinde 33.000

vatandaşımız hayatını kaybetmiştir.

 1999

yok

yılında meydana gelen

Marmara Bölgesi depremlerinde, 18 bin vatandaşımız hayatını kaybetmiş ve millî gelirimizin % 10 ’u birkaç dakika içinde olmuştur .

Doğu

Son yaşanan Van yıkılan veya ağır hasar gören konut sayısı yaklaşık 30.000’dir.

depremlerinde

İstanbul ve çevresinde olması ihtimali yüksek olan bir depremde;

20 ilâ 50 bin binanın ağır hasar göreceği,

100 milyar $ ’lık maddî zararın oluşacağı

Can kaybının 20 ilâ 50 bin kişi

arasında olacağı ve

derecede 100 bedeni binlerce zarara kişinin önemli uğrayıp sakat kalacağı,

1 ilâ 2 milyon kişinin evsiz kalacağı ve

1 ilâ 1,5 milyon kişinin ise, işsiz kalacağı tahmin edilmektedir.

Ülkemizde

son 60 yılda

meydana gelen

doğal afetlerin

yol açtığı yapısal hasarların oranları şöyledir; Su bask ını Kaya Dü şmesi Yang ın Ç ığ, Fırtına vb.

% 61 depremler % 15 heyelanlar % 14 su baskınları % 5 kaya düşmeleri % 4 yangınlar % 1 çığ, fırtına ve diğer afetler.

Kaya Dü şmeleri Yang ınlar Su bask ınları Ç ığ,Fırtına & Diğerleri

 Ülkemizde özellikle son 20 yılda yaşanan orta ve büyük ölçekli depremlerde ortaya çıkan can ve mal kayıpları ve ağır hasarlı veya yıkılmış binaların sayısı, Ülkemizdeki mevcut yapı stoğunun önemli bir kısmının risk altında olduğunu göstermiştir.

Ülkemizdeki yapı stoğunun büyük bir kısmı;

 Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında Yönetmeliklerden önceki hukukî düzenlemelere göre tasarlanmış,  Kat sayısı 3 ilâ 8 arasında değişen,  Orta ve büyük ölçekteki depremlere karşı yüksek risk altında olan, binalardan oluşmaktadır

Yapı stoğu incelendiğinde;

Mevcut yapıların büyük kısmının mühendislik hizmeti almadan inşa edildiği, dolayısıyla dayanıksız ve sağlıksız olduğu,

Yapıların büyük çoğunluğunun yalıtımsız ve enerji verimliliği açısından yetersiz olduğu,

Kentlerimizin kaldığı, altyapısının eski ve yetersiz

Büyük kentlerdeki yapılaşmanın büyük bir kısmının mevcut imar planlarına aykırı, kaçak, çarpık ve düzensiz olduğu, görülmektedir.

Ülkemizde Mevcut Yapılara İlişkin Verilerilere Bakıldığında:

Yaklaşık 19 milyon yapı bulunmaktadır.

Bunlardan yaklaşık 5 milyonu 1999 depreminden sonra olarak daha iyi yapıldığı için göreceli durumdadır denilebilir.

Bu durumda 14 milyon gözden geçirilmesi gereken yapı bulunmaktadır.

Bu 14 milyon riskli yapının yaklaşık yarısının olduğu değerlendirilmektedir.

II- ÜLKEMİZDE KENTSEL DÖNÜŞÜM ÖNGÖREN HUKUKÎ TANZİMLER Ülkemizde kentsel dönüşümü sağlamak üzere yürürlüğe konulmuş mevzuat hükümleri incelendiğinde; bu mevzuatın bir kısmının dolaylı olarak, bir kısmının da doğrudan kentsel dönüşüm öngördüğü görülmektedir.

Dolaylı olarak kentsel dönüşüm öngören mevzuat hükümleri:

 7269 Sayılı Umumî Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun  775 sayılı Gecekondu Kanunu  2981 sayılı İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 sayılı İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun  2985 sayılı Toplu Konut Kanunu  5543 sayılı İskân Kanunu  3194 sayılı İmar Kanunu

Doğrudan kentsel dönüşüm öngören mevzuat hükümleri:

    5366 sayılı Yıpranan Tarihî ve Kültürel Taşınmaz Varlıkların Yenilenerek Korunması ve Yaşatılarak Kullanılması Hakkında Kanun 5104 Sayılı Kuzey Ankara Girişi Kentsel Dönüşüm Projesi Kanunu 5393 sayılı Belediye Kanunu 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun

 6306 Kanun sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında dışında kalan bu (9) ayrı mevzuatın hiçbirisi şehirlerimizin en ciddi problemlerinden biri olan kentsel dönüşümü bir bütün olarak ele alan ve düzenleyen mevzuat niteliğinde değildir.

Yürürlükteki hukukî düzenlemelerin, sadece belirli kurumlara “dönüşüm”e ilişkin yetkiler veren bir muhtevaya sahip olması, farklı kanunlarda farklı hükümler bulunması ve mevzuatın dağınık olması, akıcı, akılcı ve kaynakta tasarruf sağlayıcı uygulama süreci sağlayamamıştır.

Mevcut mevzuatın ve kurumlar arası koordinasyonun eksikliği, düzenlemelerin finansman boyutunun zayıf olması ve yeterli yaptırım gücünün bulunmaması, “kentsel dönüşüm” uygulamalarında istenilen neticenin alınmasına engel olmuştur.

III-KENTSEL DÖNÜŞÜM UYGULAMALARINDA KARŞILAŞILAN HUKUKÎ PROBLEMLER

 Mülkiyet hakkına yapılan müdahaleler,  Kentsel dönüşüm uygulamalarında kazanılmış hakların korunup korunmayacağı,  Kentsel dönüşüme ilişkin iş ve işlemlere karşı yargı yoluna müracaat edilip edilemeyeceği,  Kentsel dönüşüm uygulamaları sırasında idarenin kusurlu veya kusursuz sorumluluğuna yol açabilecek durumlar.

Kentsel Dönüşüm Uygulamalarında Mülkiyet Hakkına Yapılan Müdahaleler: Kentsel dönüşüm uygulamalarında karşılaşılan hukukî problemlerin başında mülkiyet hakkına yapılan müdahaleler gelmektedir.

Anayasa’nın 56 ncı maddesi; herkesin sağlıklı, dengeli ve güvenli bir çevrede yaşama hakkına sahip bulunduğunu hükme bağlamakta ve Devlete bu hususta görevler yüklemektedir. Yine, Anayasa’nın 23 üncü maddesine göre Devlet, “sosyal ve

ekonomik gelişmeyi sağlamak, sağlıklı ve düzenli kentleşmeyi gerçekleştirmek” ile

görevlidir.

Kentsel dönüşüm uygulamaları, Anayasa’nın belirtilen bu hükümlerinin bir gereği olarak gerçekleştirilmekte ve kentsel dönüşüm, “mülkiyet hakkını” doğrudan etkilemektedir. Bu etki, mülkiyet hakkının sınırlandırılması şeklinde olabileceği gibi mülkiyetin sona erdirilmesi sonucunu da doğurabilmektedir.

Mülkiyet hakkı, Anayasa’nın 35 inci maddesinde, Herkes mülkiyet ve miras

haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir.

Mülkiyet hakkının

düzenlenmiştir.

kullanılması toplum yararına aykırı

olamaz.”

şeklinde Anayasa Mahkemesi içtihatlarında da mülkiyet hakkının sınırsız bir hak olmadığı, kamu yararının gerektirdiği durumlarda mülkiyet hakkının sınırlandırılabileceği kabul edilmektedir.

Yine, mülkiyet hakkına getirilen sınırlamaların, söz konusu hakkın ihlali niteliğinde olup olmadığı konusundaki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarında, mülkiyet

hakkına getirilen sınırlamalarda, kamu yararı ile birey yararı arasında makul bir

dengenin gözetilmesi gerektiği vurgulanmıştır.

Kentsel dönüşüm projelerinin, Anayasa’nın 23 üncü ve 56 ncı maddelerinin bir gereği olarak ve toplumun genel yararı için yapıldığı kuşkusuzdur. Ancak, kentsel dönüşüm projeleri kapsamında Anayasa’nın 35 inci maddesi ile güvence altına alınan mülkiyet hakkına getirilecek sınırlamaların, kentsel dönüşümün amacına uygun olması gerekmekte olup, bu amaçla bağdaşmayan veya amacı aşan sınırlamaların mülkiyet hakkının ihlali sonucunu doğuracağı kuşkusuzdur.

Kentsel Dönüşüm Ve Gelişim Projeleri, Önceki Kanunî Düzenlemelere Uygun Olarak Tesis Edilmiş İşlemleri Etkileyecek Midir?

Kazanılmış hak, “doğumu anında hukuka uygun olarak tamamlanmış ve böylece

kişiye özgü, lehte sonuçlar doğurmuş, daha sonra mevzuat değişikliği veya işlemin geri alınması gibi sebeplere rağmen, hukuk düzenince korunması gerekli olan hak”

şeklinde tanımlanabilir.

Kentsel dönüşüm proje ve uygulamaları, mevcut imar planları ve mevzuata uygun yapılmış yapılar hakkında da bazı değişiklikler yapılmasını gerektirebilir.

Dönüşüm projelerinin bütünlüğü açısından daha önce hukuka uygun olarak yapılmış binaların yıkılması gerekebilir.

Örneğin; daha önce konut alanı olarak tespit edilmiş bir bölgenin, kentin gelişimi açısından ticaret ve sanayi bölgesi olarak tespit edilip bu amaca uygun sosyal donatı ve altyapı tesisleri yapılması öngörülebilir. Bu durumda, bu bölgede konut amaçlı binaların tahliyesi, yıkılması veya niteliklerinin değiştirilmesi söz konusu olabilir.

Bu gibi durumlarda, kazanılmış hakların korunması, söz konusu taşınmazların önceki hukukî statülerinin devamı anlamına gelir. Dönüşüm projelerinin zorunlu kıldığı

durumlarda, daha önce hukuka uygun olarak inşa edilmiş olsa bile, bu binaların niteliklerinin değiştirilmesi veya kamulaştırılması gerekebilir.

Taşınmazların niteliğinin değişmesi sebebiyle değerinde bir azalma meydana geliyor ise bu zararın idare tarafından tazmin edilmesi gerekir. Dolayısıyla, kentsel dönüşümüm uygulamalarında, kamu yararının gerektirdiği durumlarda kazanılmış hakların ortadan kaldırılması söz konusu olabilecektir. Ancak, böyle bir durumda

ilgililerin uğradığı zararların karşılanması gerekir.

Kentsel Dönüşüme İlişkin İş Ve İşlemlere Karşı Yargı Yoluna Müracaat Edilip Edilemeyeceği ?

Anayasa’nın 125 inci maddesinde, İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı

yargı yolu açıktır……İdarî işlemin uygulanması halinde telâfisi güç veya imkânsız zararların doğması ve idarî işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda gerekçe gösterilerek yürütmenin durdurulmasına karar verilebilir……Kanun, olağanüstü hallerde, sıkıyönetim, seferberlik ve savaş halinde ayrıca millî güvenlik, kamu düzeni, genel sağlık nedenleri ile yürütmenin

durdurulması kararı verilmesini sınırlayabilir….” hükümleri yer almaktadır.

Anayasa’nın zikredilen hükmü uyarınca, kentsel dönüşüm uygulamaları kapsamında yapılacak işlem ve eylemler, diğer idarî işlemler ve eylemlerde olduğu gibi idarî yargının denetimine tabidir.

Kentsel dönüşüm uygulamalarında; dönüşüm alanının tespiti, uygulanacak proje ve proje kapsamında alınacak kararlar gibi birden fazla idarî işlem söz konusu

olabilmektedir. Bu işlemlerin her biri ayrı ayrı kesin ve icraî nitelikte idarî işlemler olup, bu işlemlerden dolayı menfaatleri ihlâl edilenler tarafından dava konusu

edilebilir.

Diğer taraftan, Anayasa’nın 125 inci maddesi uyarınca yürütmenin durdurulması kararı verilmesini sınırlayan herhangi bir Kanun hükmü yok ise, diğer idarî davalarda olduğu gibi, kentsel dönüşüme ilişkin iş ve işlemlere karşı açılan davalarda da

yürütmenin durdurulması şartlarının gerçekleşmesi halinde, yürütmenin durdurulması kararı verilebilecektir.

İdarenin Kentsel Dönüşüm Projelerinin Uygulanmasından Doğan Sorumluluğu:

Kentsel dönüşüm uygulamaları, bazı sonuçları itibari ile kişiler aleyhine sonuçlar yaratabilirler. İdarenin, uygulamalar kapsamında yapacağı işlem ve eylemler, idarenin kusurlu veya kusursuz sorumluluğuna yol açabilir.

İdarenin kusurlu sorumluluğunun söz konusu edilebilmesi için, ortada hukuka aykırı bir işlem veya eylem bulunması ve bu işlem ve eylemden kaynaklanan bir zararın olması gerekir.

Meselâ; yıkım çalışmaları sırasında, gerekli önlemelerin alınmaması sebebiyle yıkılmaması gereken bir binanın yıkılması durumunda bina sahibi zararının tazminini “kusur sorumluluğu” esasına dayanarak talep edebilir.

Kentsel dönüşüm projeleri kapsamında idarenin kusursuz sorumluluğu da söz konusu olabilir.

Projenin uygulanması aşamasında, idarenin hukuka uygun işlem ve eylemleri bireylerin zararına yol açabilir.

Örneğin; proje kapsamında yapılan yol sebebiyle binasının değeri düşen veya ticaret alanının konut alanına dönüştürülmesi sebebiyle işyeri sahiplerinin uğrayacakları zararlar gibi. Bu gibi hallerde de idarenin ilgililerin zararını karşılaması gerekecektir.

6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun

Kanun, 31.5.2012 tarihli

ve 28309 sayılı

Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe konulmuştur.

Bu Kanun:

Afetler meydana gelmeden önce zarar azaltmaya yönelik gerekli tedbirleri içeren,

Pratik ve hızlı müdahaleyi sağlayacak uygulama araçları öngören,

Yaptırıma yönelik hükümleri olan,

Finansal yapısı olan,

Vatandaşı mağdur etmeyecek yardım ve destek alternatifleri olan, bir Kanundur.

6306 sayılı Kanun’un ikincil mevzuatı olarak;

 Afet Riski Hakkında Altındaki Alanların Dönüştürülmesi

Kanunun Uygulama Yönetmeliği 04.08.2012 tarihinde sonra geniş kapsamlı bir revizyon yapılmasına ihtiyaç duyulmuş ve yeni bir Yönetmelik 15.12.2012 tarihli yürürlüğe konulmuş daha

Resmî Gazete’de, 

Dönüşüm Harcama, Yönetmeliği Projeleri Kredi ve Özel Hesabı Kaynak Gelir, Aktarımı 13.09.2012 tarihli

Resmî Gazete’de,  6306

Kredilere

sayılı Sahiplerince Kanun Kapsamında

Bankalardan

Hak

Kullanılacak Sağlanacak Faiz Desteğine ilişkin Bakanlar Kurulu Resmî Gazete’de , Kararı

ise

13.10.2012 tarihli yayımlanarak yürürlüğe konulmuştur.

6306 sayılı Kanun’un temel amacı;

Afet riski altındaki alanların dönüşümünü ve riskli yapıların yıkımını sağlayarak, Ülke genelinde sağlıklı güvenli ve yaşanılabilir alanlar oluşturmaktır.

Kanunun getirdiği yeniliklere bakıldığında :

Kanun’un temelinde can güvenliği olması sebebiyle, verilere riskli olduğu ilmî göre belirlenecek yapılar her ne olursa olsun mutlaka yıkılacaktır.

Kanun’un özünde anlaşma usulü vardır ve anlaşma yolu ile riskli yapısını yıktıranlara kredi, konut, işyeri, konut sertifikası gibi yardım ve destekler sağlanacaktır.

Uygulamanın temelde vatandaşlarca yürütülmesi amaçlanmış ve Devletin yardım ve destekler dışında mümkün olduğunca az müdahalesi esas alınmıştır.

Üzerindeki riskli yapı yıkılan halinde uygulama bu veya idare müdahil olmayacaktır.

parsellerde maliklerin 2/3 ’ünün anlaşması anlaşmaya göre yapılacak olup, bu durumda Bakanlık

Kanunda Yer Alan Temel Tanımlara bakıldığında; İdare:

Belediye ve dışında il mücavir alan sınırları içinde özel idarelerini, büyükşehirlerde belediyeleri, bu sınırlar büyükşehir belediyelerini ve Bakanlık belediyesi tarafından yetkilendirilmesi sınırları içindeki ilçe belediyelerini hâlinde büyükşehir ifade etmektedir.

Riskli yapı : Riskli alan olup içinde ekonomik veya dışında ömrünü tamamlamış olan veya yıkılma veya ağır hasar görme dayanılarak tespit edilen yapı, riski taşıdığı ilmî ve teknik verilere olarak tarif edilmiştir.

Riskli alan: Zemin yapısı sebebiyle veya üzerindeki yapılaşma

can ve mal kaybına yol açma riski taşıyan,

Başkanlığının Bakanlık görüşü veya İdare tarafından Afet ve Acil Durum Yönetimi de alınarak belirlenen ve Bakanlığın teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca kararlaştırılan alanı, ifade etmektedir.

Riskli alan:

Zemin

Zemin

yapısı bakımından değerlendirildiğinde;

sıvılaşması olan yerler, toprak kayması veya heyelan olabilecek bölgeler, dere yatakları, taşkın bölgeleri, çığ veya kaya düşme olasılığı olan alanlar vb. alanlar riskli alan olarak tespit edilebilir.

Üzerindeki yapılaşma bakımından değerlendirildiğinde;

Belirli bir alan tespit edilmesi, ve üzerindeki binaların riskli olduğunun binaların büyük bir kısmının ruhsatsız kaçak yapılmış olması veya bu binaların proje ve uygulama aşamasında mühendislik hizmeti almamış olması, mevcut yapılaşma alanında ulaşım ağının ve altyapının yetersiz kalması vb. durumlardaki alanlar riskli alan olarak tespit edilebilir.

Rezerv yapı alanı: Kanun olarak uyarınca gerçekleştirilecek uygulamalarda kullanılmak üzere, yeni yerleşim alanı TOKİ’nin veya İdarenin talebine bağlı olarak veya resen, Bakanlıkça belirlenen Maliye alanları, Bakanlığının uygun görüşü alınarak ifade etmektedir.

UYGULAMA Riskli Yapının Tespiti :

Riskli yapıların tespiti

; ilmî ve teknik verilere dayanılarak, 6/3/2007 tarihli ve 26454 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan

Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkında Yönetmeliğin eki Esasların

Mevcut Binaların Değerlendirilmesi

belirtilen hükümlere göre yapılacaktır.

ve Güçlendirilmesi başlıklı

Yedinci Bölümünde

 Riskli olarak tespit edilen yapılar , tapu kütüğüne işlenmek üzere, ilgili tapu müdürlüğüne bildirilir.

bilinmesi sağlanır .

B öylece satış ve kiralamalarda yapının riskli olduğunun  Bakanlıkça veya İdarece yapılan

riskli yapı tespitlerine

karşı malikler veya kanunî temsilcilerince

15 gün içerisinde

riskli yapının bulunduğu Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne verilecek bir dilekçe ile

itiraz edilebilir.

 Riskli yapı tespitlerine yapılacak itirazlar;  Üniversitelerce belirlenen 4 üye ve  Bakanlıkça belirlenen 3 üye, olmak üzere toplam (7) üyeden teşkil olunan Teknik Heyetler’ce incelenecektir.

Hazineye aid taşınmazların Bakanlığa tahsisi, İdare veya TOKİ’ye devri: 6306 sayılı Kanun kapsamında kullanılmak üzere ihtiyaç halinde;

 Kamu idarelerine tahsisli olmayan Hazinenin Maliye Bakanlığı’nca,  Kamu idarelerine tahsisli olan Hazinenin Bakanlar Kurulu kararı ile, özel mülkiyetindeki taşınmazlar özel mülkiyetindeki taşınmazlar  Hazine dışındaki kamu idarelerinin mülkiyetinde bulunan taşınmazlar da yine Bakanlar Kurulu kararı ile, Bakanlığa tahsis, İdareye veya TOKİ’ye devir edilebilecektir.

 Ancak, Maliye tahsis ve devir tarihinden itibaren 3 Bakanlığınca yıl içinde ve gerekli görülen hâllerde uzatılan süre içinde, maksadına uygun olarak kullanılmadığı Bakanlıkça tespit edilen taşınmazlar, bedelsiz olarak ve resen tapuda Hazine adına tescil edilecek veya önceki maliki olan kamu idaresine devredilecek tir.

 Yine, 4342 sayılı Mera Kanunu kapsamında olup riskli alanlarda ve riskli yapılarda yaşayanların nakledilmesi için ihtiyaç duyulan taşınmazların tahsis amaçları değiştirilip tapuda Hazine adına tescil edilecek ve bu taşınmazlar hakkında da 6306 sayılı Kanuna göre uygulamada bulunulabilecektir.

 Uygulama yapılan alan içinde olup, riskli yapılar dışında kalan yapılardan uygulama bütünlüğü bakımından Bakanlıkça gerekli görülenler de yine 6306 sayılı Kanun hükümlerine tabi olacaktır.

Riskli yapıların yıktırılması:

 Riskli yapıların yıktırılması için yapı maliklerine altmış günden az olmamak üzere süre verilecek, bu süre içinde riskli yapı yıktırılmadığı makamlarca takdirde , yapının yıktırılacağı belirtilerek ve süre verilerek tebligatta bulunulacak , idari tekrar  Verilen bu süre içinde maliklerince yıktırma yoluna gidilmediği takdirde, gerekli masraflar yıktırma işlemleri, dönüşüm projeleri özel hesabından karşılanmak üzere, mahallî idarelerin de iştiraki tarafından yapılacak veya ile mülki amirler yaptırılacaktır.

Diyarbakır

 Belirtilen usullere göre süresinde yıktırılmadığı tespit edilen riskli yapıların yıktırılması, Bakanlıkça yazılı olarak İdareye bildirilecek ve buna rağmen yıktırılmadığı tespit edilen yapılar, Bakanlıkça yıkılacak veya yıktırılacak.

Konya

Kredi, Destek ve Yardımlar

 Anlaşma ile tahliye edilen yapıların maliklerine; kiracı veya sınırlı ayni hak sahibi olarak bu yapılarda ikamet edenlere veya bu veya işyeri tahsisi yapılarda işyeri bulunanlara veya kira geçici konut yardımı yapılabilecektir .

 Anlaşma ile tahliye edilen, yıktırılan veya kamulaştırılan yapıların; - maliklerine; kiracı veya sınırlı ayni hak sahibi olarak en az bir yıldır bu konutlarda ikamet ettiği veya işyeri bulunduğu tespit edilenlere

;

konut, işyeri, arsa veya dönüşüm projeleri özel hesabından kredi mülkiyet ya da sınırlı ayni hak sağlayan konut sertifikası verilebilir.

veya  Bunlardan isteyenlere de konutunu ve kredi verilebilir .

işyerini kendi imkânları ile yapmak veya edinmek

Riskli yapının yıktırılmasından sonra arsa hâline gelen taşınmazın değerlendirilmesi:

 Üzerindeki riskli bina yıkılarak

arsa hâline gelen taşınmazların malikleri tarafından değerlendirilmesi esas

tır.

 Bu çerçevede,

parsellerin

tevhit edilmesine, imar münferit veya birleştirilerek veya adası bazında uygulama yapılmasına, yeniden bina yaptırılmasına, payların satışına, kat karşılığı veya hasılat paylaşımı ve diğer usuller ile

yeniden değerlendirilmesine sahip oldukları hisseleri oranında paydaşların en az 2/3 çoğunluğu ile karar verilir

.

2/3 çoğunluk ile alınacak karara katılmayanların bağımsız bölümlerine ilişkin arsa payları, Bakanlıkça

rayiç değeri tespit ettirilerek bu değerden az olmamak üzere

anlaşma sağlayan diğer paydaşlara açık artırma usulü ile satılır.

 Bu şekilde

paydaşlara satış gerçekleştirilemediği takdirde

, bu paylar,

rayiç bedeli Bakanlıkça ödenmek kaydı ile tapuda Hazine adına tescil edilir

ve yapılan

anlaşma çerçevesinde değerlendirilmek üzere Bakanlığa tahsis edilir.

yapılır.

Bu taşınmazlardan Bakanlıkça uygun görülenler İdareye veya TOKİ’ye devredilir. Bu durumda, paydaşların kararı ile yapılan anlaşmaya uyularak işlem

 Üzerindeki bina yıkılmış olan

arsanın maliklerine yapılan tebligatı takip eden otuz gün içinde en az 2/3 çoğunluk ile anlaşma sağlanamaması hâlinde

, bu taşınmazlar için Bakanlık, TOKİ veya İdare tarafından

acele kamulaştırma yoluna

da

gidilebilir .

Bu Kanun uyarınca yapılacak olan

kamulaştırmalar,

2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 3 üncü maddesinde belirtilen

iskân projelerinin gerçekleştirilmesi amaçlı kamulaştırma sayılır .

 Yani,

kıymet takdiri dışındaki işlemler sonradan tamamlanmak üzere idarenin istemi üzerine mahkemece yedi gün içinde o taşınmaz malın

2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun uyarınca seçilecek bilirkişilerce tespit edilecek

değeri, idare tarafından mal sahibi adına bankaya yatırılarak o taşınmaz mala el konulabilecektir.

 Yine, bu

Kanun gerçekleştirilmesi uyarınca yapışacak kamulaştırmalar iskân projelerinin amaçlı kamulaştırma sayıldığından, kamulaştırma bedelinin o olarak yıl Genel Bütçe Kanununda gösterilen miktarı, nakden ve peşin ödenecek

, bu miktar, kamulaştırma bedelinin altıda birinden az olamayacak, bu miktarın üstünde olan

kamulaştırma bedelleri, peşin ödeme miktarından az olmamak ve en fazla beş yıl içinde faiziyle birlikte ödenmek üzere eşit taksitlere bağlanacak

ve taksitlere, peşin ödeme gününü takip eden günden itibaren,

uygulanacaktır.

Devlet borçları için öngörülen en yüksek faiz haddi

 Ayrıca, Bakanlık, İdare veya TOKİ; kamulaştırma işlemlerinin yürütülmesi için mirasçılık belgesi çıkartmaya, kayyım tayin ettirmeye veya tapuda kayıtlı son malike göre işlem yapmaya yetkilidir. Tapuda kayıtlı malikin ölmüş olması hâlinde Bakanlık, İdare veya TOKİ, kamulaştırma işlemi için mirasçılık belgesi çıkartabileceği gibi, gerekiyorsa tapu sicilinde idari müracaat veya dava yolu ile kayıt düzeltme de isteyebilir.

Etkin bir şekilde uygulama yapılmasını sağlamaya yönelik Kanun hükümleri:

 Bakanlık; Riskli ilişkin her yapılara, rezerv yapı alanlarına ve riskli yapıların bulunduğu taşınmazlara tür harita, plan, proje, arazi ve arsa düzenleme işlemleri ile toplulaştırma yapmaya,  Riskli alanlardaki ve rezerv yapı alanlarındaki uygulamalarda faydalanılmak üzere; özel kanunlar ile öngörülen alanlara ilişkin olanlar da dâhil, her tür ve ölçekteki planlama işlemlerine esas teşkil edecek standartları belirlemeye ve gerek görülmesi hâlinde standartlar hazırlamaya, ihtiva bu eden standartları plan kararları ile tayin etmeye planlar yapmaya, onaylamaya ve kent veya özel tasarımları  yetkilidir.

Kanun uyarınca yapılacak planlar, 3194 sayılı İmar Kanunu’nda hükümler ihtiva eden özel kanunlar da dâhil olmak üzere ve imara ilişkin diğer mevzuatta belirtilen kısıtlamalara tabi değildir.

Yine, Bakanlık

;  Riskli alanlarda ve rezerv yapı alanlarında bulunan taşınmazları satın almaya, ön alım hakkını kullanmaya, bağımsız bölümler de dâhil olmak üzere taşınmazları trampaya, taşınmaz mülkiyetini veya imar haklarını başka bir alana aktarmaya,  Aynı alanlara ilişkin taşınmaz mülkiyetini anlaşma sağlanmak kaydı ile menkul değere dönüştürmeye,  Kamu ve özel sektör işbirliğine dayanan usuller uygulamaya, kat veya hasılat karşılığı usulleri de dâhil olmak üzere inşaat yapmaya veya yaptırmaya, arsa paylarını belirlemeye

(belirtilen bu uygulamalar, 4734 sayılı Kamu İhale Kanununa tabi idareler ile hukuka tabi iş birliği içinde veya gerçek ve özel hukuk tüzel kişileri ile özel anlaşmalar çerçevesinde yapılabilir.),

 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunundaki esaslara göre paylaştırmaya, payları ayırmaya veya birleştirmeye, 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu uyarınca sınırlı aynî hak tesis etmeye, yetkilidir.

 Riskli bina yıkıldıktan sonra arsa hâline gelen taşınmazlarda daha önce kurulmuş olan kat irtifakı veya kat mülkiyeti, ilgililerin muvafakatleri aranmaksızın Bakanlığın talebi üzerine ilgili tapu müdürlüğünce re’sen terkin edilerek, malikleri adına payları oranında tescil edilecektir.

 Bu taşınmazların sicilinde bulunan taşınmazın niteliği, aynî ve şahsî haklar ile temlik hakkını kısıtlayan veya yasaklayan her türlü şerh, hisseler üzerinde devam edecektir.

 Uygulama alanında cins değişikliği, tevhit ve ifraz işlemleri Bakanlık, TOKİ veya İdare tarafından resen yapılacak veya yaptırılacaktır.

 Bakanlık veya uygulamayı yürütmesi hâlinde TOKİ veya İdare, riskli alanlarda, rezerv yapı alanlarında ve riskli yapıların bulunduğu taşınmazlarda Kanun kapsamındaki proje ve uygulamalar süresince her türlü imar ve yapılaşma işlemlerini geçici olarak durdurabilecektir.

 Uygulama sırasında Bakanlık, TOKİ veya İdare tarafından talep edilmesi hâlinde, hak sahiplerinin de görüşü alınarak, riskli alanlardaki yapılar ile riskli yapılara elektrik, su ve doğal gaz verilmeyecek ve verilen hizmetler ilgili kurum ve kuruluşlar tarafından durdurulacaktır.

 Bu Kanun çerçevesinde dönüştürmeye tabi tutulan

taşınmazların değer tespiti işlemleri ve dönüşüm ile oluşacak taşınmazların değerlemeleri Bakanlık, TOKİ veya İdarece yapılır veya yaptırılı r.

 Riskli alan ve rezerv yapı alanı dışında olup, Kanunun öngördüğü amaçlar bakımından

güçlendirilebileceği teknik olarak tespit edilen yapılar güçlendirilebilecektir

.

 Kanun uyarınca yapılacak olan

işlem, sözleşme, devir ve tesciller ile uygulamalar, noter harcı, tapu harcı, belediyelerce alınan harçlar, damga vergisi, veraset ve intikal vergisi, döner sermaye ücreti ve diğer ücretlerden;

kullandırılan

krediler sebebiyle lehe alınacak paralar muameleleri vergisinden müstesna

dır.

ise,

banka ve sigorta

 Gerçek ve özel hukuk tüzel kişilerince uygulamada bulunulan riskli alanlardaki yapıların mevcut alanları için daha önce belediyelerce alınan harç ve ücretlere ilave olarak, sadece kullanım maksadı değişiklikleri ve yapı alanındaki artışlar için hesaplanan harç ve ücret farkları alınacaktır.

 Bakanlık , Kanunda belirtilen iş ve işlemlere ilişkin olarak TOKİ’ye veya İdareye yetki devrine ve bu iş ve işlemlerden hangilerinin TOKİ veya İdare tarafından yapılacağını belirlemeye yetkilidir.

 Bakanlık, bu Kanun kapsamındaki uygulamalarda kullanılmak üzere dönüşüm projeleri özel hesabından TOKİ, İdare ve İller Bankası Anonim Şirketine kaynak aktarabilir.

Kanun uyarınca tesis edilen idarî işlemlere karşı tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içinde dava açılabilir. Ancak, bu davalarda yürütmenin durdurulmasına karar verilemez

.

 Bu Kanunda belirtilen iş, işlem ve hizmetlere tahsis edilmiş olan taşınır ve taşınmazlar ile her türlü hak ve alacaklar, para ve para hükmündeki kıymetli evrak, kamu yararı amacına tahsis edilmiş sayılır ve bunlar hakkında haciz ve tedbir uygulanamaz.

 Bu

Kanun uyarınca

kamu kaynağı kullanılarak gerçekleştirilen

her türlü mal ve hizmet alımları ile yapım işleri, 4734 sayılı Kanunun 21 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde belirtilen hâllere dayanan işlerden sayılır .

(Yani, Kanun kapsamındaki ihaleler pazarlık usulü ile yapılabilecektir.)

 Bu Kanuna tabi riskli yapılar, riskli alanlar ve rezerv yapı alanları hakkında 7269 sayılı Umumî Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun’un uygulanıyor olması bu Kanunun uygulanmasına engel teşkil etmez.

 Kanunun öngördüğü uygulamaların zaruri kılması hâlinde, Orman Kanunu, Turizmi Teşvik Kanunu, Kıyı Kanunu, Mera Kanunu gibi özel kanunların 6306 sayılı Kanunun uygulanmasını engelleyici hükümleri ve diğer kanunların bu Kanuna aykırı hükümleri uygulanmaz.

 Ancak, Kanunun öngördüğü uygulamalar sırasında, bahsedilen bu kanunların amaçları ayrıca gözetilir.

 Bakanlık, TOKİ ve İdare; bu Kanun kapsamındaki uygulamalarda, uygulama süresini aşmamak kaydı ile 657 sayılı devlet memurları Kanunu ile diğer kanunların sözleşmeli personel çalıştırılmasına ilişkin hükümlerine bağlı kalmaksızın, özel bilgi ve ihtisas gerektiren konularda sözleşmeli personel çalıştırabilecektir.

 Bu Kanun kapsamındaki işler ile ilgili olarak valilikler, belediyeler ve diğer kamu kurumları personelinden Bakanlık emrinde geçici olarak görevlendirilenler hakkında 657 sayılı Kanunda yer alan süre sınırlaması uygulanmayacaktır.

 Riskli yapıların engelleyenler tespiti, tahliyesi ve hakkında , yıktırma iş ve işlemleri ile değerleme işlemlerini işlenen fiil ve hâlin durumuna göre 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu nun ilgili hükümleri uyarınca Cumhuriyet başsavcılığına suç duyurusunda bulunulur.

 Riskli yapıların tespiti, bu yapıların tahliyesi ve yıktırılması iş ve işlemlerine dair görevlerinin gereklerini yerine getirmeyen kamu görevlileri hakkında , tabi oldukları ceza ve disiplin hükümleri uygulanacaktır.

6306 sayılı Kanun kapsamında gerçekleştirilecek “K entsel Dönüşüm”ün getirileri şöyle sıralanabilir:

Afet sonrasında oluşacak can ve mal kayıplarının azaltılması ,

Daha sıhhatli ve emniyetli şartlarda ikâmet,

Daha fazla yeşil alan,

Yeni sosyal donatı alanları, sağlıklı altyapı ve ulaşım sistemi,

Çevre dostu yeşil, yalıtımı tam olarak sağlanmış enerji verimli binaların yapılması,

Kentlerin çevreyi ve insan sağlığını tehdit eden unsurlardan arındırılması,

Tabiat, korunması, kültür ve ortaya tarihi değerlerin, çıkarılması ve geliştirilmesi, yaşam kalitesi yüksek marka kentler oluşturulması, sürdürülebilir kalkınma ile

Kentsel görsel tasarım projeleri ile değeri oluşturulması, yüksek estetik ve kentler

Her alanları açıdan sağlıklı ve güvenli yaşam oluşturulması,

http://www.csb.gov.tr/gm/altyapi/

TEŞEKKÜRLER…

ALTYAPI ve KENTSEL DÖNÜŞÜM HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Suna KOTAN Genel Müdür Yardımcısı [email protected]

Tel: 0 (312) 474 03 94 Fax: 0 (312) 474 03 59