Transcript ÖÖY2

Bilgi-işlem yaklaşımı
•
Bilgi-işlem yaklaşımı bilişsel gelişmeci yaklaşımı destekler niteliktedir.
•
Bilgi-işlem yaklaşımının ortaya koyduğu açıklamalar bilişim teknolojisinin gelişmesi ile
birlikte daha iyi anlaşılmaktadır.
•
Bu yaklaşım insan beyninin çalışmasını bir bilgisayara benzeterek öğrenmenin nasıl
gerçekleştiğini açıklamaya çalışmaktadır.
Dıştan Gelen
Uyarıcılar
GİRDİLER
İşlem
Merkezi
DUYULAR
Kısa Süreli
Bellek
SAKLAMA
Uzun Süreli
Bellek
Bilgi-işlem yaklaşımı……..
•Tıpkı bilgisayarda olduğu gibi dıştan gelen uyarımlar girdi olarak beyne
girer orada işlenir, değerlendirilir, daha önceki bilgilerle bütünleştirilir ve
kodlanarak belleğe yerleştirilir.
•Bu işlemden sonra davranım gerçekleşir. Bilgilerin belleğe yerleştirilmesi
önce kısa süreli belleği oluşturur. Kısa süreli belleğe gelen bilgiler
organize edilir, işlenir, anlamlaştırılarak kodlanır ve saklanmaya hazır hale
gelir. Bu da uzun süreli belleğin oluşması anlamına gelir.
•Dışardan gelen her türlü mesaj önce duyu organlarımız tarafından
algılanır. Algılanan bilgi belli bir seçim sonrası kısa süreli belleğe gelir.
• Bilginin özelliği ve mevcut bilgi birikimi veya bilişsel yapı bu seçimde
önemli rol oynamaktadır.
•Bu aşamadan sonra bilginin işlenme ve saklanma süreci başlar ve bu
tamamlandığında uzun süreli bellek oluşur.
•Uzun süreli belleğin oluşmasında gelen bilginin mevcut bilgi birikimi veya
bilişsel yapıya göre sınıflanabilir olması, kodlanabilir olması önemlidir.
Bilgi-işlem yaklaşımı……..
• Bilgi-işlem yaklaşımın öğretime yaptığı önerileri
aşağıdaki gibi özetleyebiliriz:
• Dıştan gelen mesajların öğrenci tarafından istendik
düzeyde algılanabilmesi için birden çok duyu organına
hitap eder nitelikte olması önemlidir. Bu nedenle
öğrenme
ortamları
tasarlanırken
farklı
öğretim
yöntemlerinin kullanılmasına dikkat edilmelidir.
• Öğrenciye sunulan bilgiler öğrenci için sınıflanabilir ve
kodlanabilir olmalıdır. Bu nedenle öğretilecek konular
sistematik bir yapı içinde sırayla sunulmalıdır.
Fonksiyonalist yaklaşım
• Fonksiyonalist yaklaşım davranışçıları ve bilişsel
gelişmecileri benimser. Ancak farklı olarak öğrenmenin
amaca yönelik boyutunu öne çıkarır.
• Fonksiyonalistlere göre, bireyin davranışları bilinçlidir ve
çevreye uyum sağlamak amacını taşırlar.
• Bu nedenle, algılama, düşünme, duygu ve irade gibi
çeşitli içsel eylemler hayatta karşılaşılan sorunların
çözülmesine yöneliktir.
• Benzer nedenlerle zihinsel süreçler de bireyin çevresiyle
uyum içerisinde yaşamını sürdürmesi amacıyla
gerçekleştirilir.
• Bu açıklamalardan fonksiyonalistlerin öğrenmeyi
faydalılık işlevsellik yönleriyle ele aldıkları
anlaşılmaktadır.
Fonksiyonalist yaklaşım…….
• Fonksiyonalist yaklaşımın öğretime yaptığı önerileri
aşağıdaki gibi özetleyebiliriz:
• Mademki insan davranışları amaca yöneliktir, o halde
öğretim programları hazırlanırken öğrenci ihtiyaçları göz
önünde bulundurulmalıdır. Öğrenilecek konunun ne işe
yarayacağı, çevreye uyum probleminin çözümüne nasıl
katkıda bulunacağı öğrenci tarafından bilinirse konuya
karşı ilgi artacaktır.
• Öğretmen
öğreteceği
ilişkilendirerek vermeli,
işlevleri vurgulanmalı.
konuları
konunun
günlük
hayatla
günlük hayattaki
Bütünleştirici (constructivsm) yaklaşım
•
Davranışçı, Gestaltçı, bilgi-işlem, fonksiyonalist ve bilişsel gelişmeci olarak
kısaca tanıtmaya çalıştığımız yaklaşımları daha özet olarak iki grupta
toplayabiliriz.
•
Birincisi, bilginin bireyden bağımsız olduğu yaklaşımdır. Bu yaklaşıma göre,
bilgi zaten bir yerlerde vardır. Bireyin görevi bu bilgiye ulaşmaktır. Öğrenilen
bilginin öğrenme sürecinden bağımsız olduğunu savunan öğretmen
merkezli öğretim yöntemleri bu epistemolojik yaklaşıma dayanır. Bilgi
bireyden bağımsız görüldüğü için öğrencinin üretebileceği bir şey yoktur.
Sadece otoritenin elinde olan bilgiyi almakla sorumludur, yani öğrenci pasif
alıcıdır.
•
Buna karşın ikinci yaklaşım ise bilginin bizzat aktif olarak birey tarafından
üretildiğini savunur. Bu yaklaşıma göre, bilgi bireyden bağımsız değildir ve
birinden bir başkasına doğrudan aktarılamaz. Bilginin doğasına bu açıdan
bakıldığında bilginin kurulmasında veya elde edilmesinde otorite bireyin
kendisi olmaktadır.
•
Epistemolojik bir yaklaşım olarak bu ikinci yaklaşım ile örtüşen
constructivism de bireyin çevresiyle yaptığı aktif etkileşim sonucu kendi
bilgisini kurduğunu söylemektedir. Parçaların bir araya getirilerek bir yapının
oluşturulması anlamında kullanılan constructivsm ülkemizde yapısalcı veya
bütünleştirici yaklaşım olarak bilinmektedir.
Bütünleştirici (constructivsm) yaklaşım…….
•
Bütünleştirici yaklaşımın öncülerinden Piaget, bireyin çevresi ile aktif
etkileşimi sonucu bilgisini kurmasını accommodation (uyma) ve assimilation
(özümseme) adını verdiği iki ardışık süreç ile açıklamaktadır.
Uyma
MEVCUT
DURUM
ADAPTASYON
Özümseme
YENİ
DURUM
Bütünleştirici (constructivsm) yaklaşım…………
•
Piaget’nin bahsettiği etkileşim sadece bireyin kendi başına çevresiyle
etkileşimi değildir.
•
Popper bilginin oluşumunu, bireyin çevresiyle etkileşimine sosyal bir boyut
daha ekleyerek açıklamaktadır.
•
Popper’e göre bireyin üç farklı dünyası vardır. Birinci dünyası kendi iç
dünyasıdır. İkinci dünya ise bireyin fiziksel çevresidir. Bireyin üçüncü
dünyası ise sosyal dünyasıdır.
3. Dünya
2. Dünya
1. Dünya
Bütünleştirici (constructivsm) yaklaşım…………
•
Bütünleştirici yaklaşım kısaca bize bilginin birey tarafından kurulduğunu ve bunun da
bireyin çevresiyle aktif etkileşim sürecinde gerçekleştiğini söylemektedir.
•
Bu etkileşimde birey sosyal çevresinden ve kültüründen de soyutlanmış değildir.
Sonuç olarak, bilgi bireyin aktif ürünüdür ve bilgi bireyden bağımsız değildir.
•
O halde, matematik bizden önce vardı, bir yerlerde gizlenmiş bizim bulmamızı
bekliyor gibi yaklaşımın tersine matematik bireyin zihinsel faaliyetlerinin ürünüdür, biz
de yeni matematiksel bilgiler üretebiliriz görüşü karşımıza çıkmaktadır.
•
Dolayısıyla, öğrenmenin işlevsel ve kalıcı olabilmesi için öğrenci, kendi bilgisini
oluşturma sürecinde aktif olarak rol almalıdır.
•
Özellikle, matematik bilgi, boş bir kaba su boşaltılır gibi doğrudan doğruya anlatım
yoluyla pasif durumdaki öğrencinin kafasına aktarılamaz.
•
Bütünleştirici yaklaşımı benimseyen eğitimciler bu nedenlerden dolayı öğrenciyi
sünger gibi görmek yerine büyüyen bir fidan gibi görmektedir.
Matematik anlatılarak öğretilmez
Matematik yaparak öğrenilir.
Bütünleştirici (constructivsm) yaklaşım…………
•
1.
2.
3.
1.
•
•
Öğrencilerin daha önceki deneyimlerinden ve ön bilgilerinden yararlanarak yeni
karşılaştıkları durumlara anlam verebileceklerini ve onları özümseyebileceklerini
savunan bütünleştirici yaklaşımı yansıtan bir öğrenme ortamının 4 aşaması vardır:
Birinci aşama (giriş-merak uyandırma)
Bu amaçla gerçekleştirilecek etkinliklerin öğrencilerin yaklaşık öğrenme eşiğine uygun
olmalarına dikkat edilmelidir.
İkinci aşama (açıklama-keşfetme)
Bu aşamada öğretilmesi istenilen kavramla ilgili deneyimler öğrenciye kazandırılır.
Üçüncü aşama (soyutlama)
Bu aşama öğrencilerin düşüncelerini, mevcut bilgilerini sorguladığı, onları başka bilgi
ve görüşlerle karşılaştırdığı ve değiştirdiği aşamadır.
Dördüncü aşama (değerlendirme)
Bu aşama yeni kazanılan bilginin başka durumlara uygulanması aşamasıdır.
Örneğin, Pythagoras teoremini öğrendikten sonra öğrencilere; üç eşkenar üçgenden
birinin alanı diğer ikisinin alanları toplamına eşittir. Bu üçgenin kenar uzunluğunu
diğer üçgenlerin kenarları cinsinden bulunuz türünden bir sorunun sorulması gibi.
Bu aşama öğrencilere dersin başı ile sonu arasında kendi bilgi yapılarında meydana
gelen değişiklikleri gözden geçirme fırsatı vererek öğretmen tarafından sonlandırılır.
Bu aşamanın en önemli özelliği yeni kavramların pekiştirilmesinin ve farklı ortamlarda
yeniden yorumlanmasının amaçlanmasıdır.
Bütünleştirici (constructivsm) yaklaşım…………
• Görüldüğü gibi yapılandırmacı öğrenme ortamı tasarımında
öğretmen doğrudan bilgi aktarıcısı rolünü oynamamaktadır.
• Öğretmen daha çok özel stratejiler ve teknikler uygulayarak bilginin
elde edilmesini kolaylaştırıcı ortamlar hazırlamaktadır.
• Böyle bir öğrenme ortamında öğrenciler matematiği, tartışma,
uzlaşma ve problem çözme etkinliklerinden oluşan insan emeğinin
bir ürünü olarak görmeye başlayacaktır.
• Daha az anlatan ve açıklayan bunun yanında öğrenci ile daha çok
etkileşim içinde olan, öğrencinin de bir matematiği olabileceğini her
zaman göz önünde bulunduran, zengin tartışma, varsayım ve
problem çözme ortamları hazırlayarak doğru matematiksel bilginin
kurulmasını sağlayan bir eğitimci olma yolunda kendimizi
hazırlamalıyız.