Soğuk Savaş Dönemi - Turgut Özal Üniversitesi

Download Report

Transcript Soğuk Savaş Dönemi - Turgut Özal Üniversitesi

SOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ
Yrd. Doç. Dr. Yüksel Nizamoğlu
Siyasi Tarih 2
YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
1
Soğuk Savaş Dönemi
 1989'dan sonra Dünya'nın yeni bir döneme girdiğinden, "Yeni
Dünya Düzeni şeklinde bir isimlendirme yapılmıştır.
 1989'da sona eren ABD ve Sovyetler Birliği'nin (iki süper
gücün) liderliğindeki düzen, büyük ölçüde 2. Dünya Savaşı ile
ortaya çıkmıştır.
 50 yılın sonunda bile, en azından askeri açıdan yine de ABD ve
SSCB en çok sözü geçen iki devlet olduğundan döneme "ikikutuplu" denilmiştir.
 İki-kutuplu dünya'nın temel özelliği, ideolojik ayrılığa dayalı
olmasıydı. Ülkeler, İkinci Dünya Savaşı'nın "gerçek galipleri"
sayılabilecek ABD ve SSCB'nin liderliğinde, biri "Batı Bloku",
diğeri "Doğu Bloku" olmak üzere iki kampa ayrıldılar.
YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
2
Soğuk Savaş Dönemi
 İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra sürekli barışa ulaşılacağı
umulurken, iki yıl içinde gergin bir ortama varılmıştı. Bu
gerginlik dolu ortam, silaha başvurulmadan, yani sıcak
çatışmaya dönüşmeden yapılan bir savaş, bir "soğuk savaş"
dönemiydi.
 ABD ile SSCB arasındaki anlaşmazlık noktalarından biri de
atom silahı oldu. ABD, başta SSCB olmak üzere diğer
devletlerin bu silaha sahip olmasını engellemek istedi. 1945’te
atom silahının yasaklanması amacıyla BM Güvenlik Konseyine
bağlı bir Atom Enerjisi Komisyonu kurulsa da 1948’de bu
Komisyon dağıldı. SSCB de 1949’da ilk denemesini başarıyla
gerçekleştirdi.
YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
3
Soğuk Savaş Dönemi
 Savaş sonrasında bir barış antlaşması imzalamak üzere 29 Temmuz-15
Ekim 1946 tarihleri arasında 21 devletin katıldığı bir dizi konferans
düzenlendi. Konferans Paris Barış Antlaşmalarının yapılmasıyla sona erdi (
10 Şubat 1947). Bulgaristan, Finlandiya, İtalya, Macaristan ve Romanya’yla
çeşitli sınır düzenlemeleri yapıldı.
 Almanya’yla ve Avusturya’yla barış antlaşması imzalanamadı. Japonya’yla
ABD ayrı bir antlaşma imzaladı.
 Savaş sonrasının Avrupası’nda en önemli gelişme Almanya'nın bölünmesi
oldu. Birleşik bir Almanya’yı hiçbir devlet istemiyordu.
 1 Ocak 1947’de ABD ve İngiliz işgal yönetimleri birleştirildi. Şubat 1948’de
Çekoslovakya’da komünistlerin iktidarı ele geçirmesinin ardından, 1948
baharında Batı işgal bölgesinde para reformuna gidildi. SSCB buna karşılık
Berlin’i ablukaya aldı. Hava koridoruyla ablukayı aşan Batı 23 Mayıs
1949’da Bonn’da Federal Almanya Cumhuriyeti’nin ilan edince Sovyet işgali
altındaki doğuda da Ekim’de Demokratik Almanya Cumhuriyeti ilan edildi.
YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
4
Soğuk Savaş Dönemi
 Savaşta en büyük sıkıntılardan birini de İngiltere yaşadı ve ekonomik ve
sosyal problemler 1945 seçimlerinde kendisini gösterdi. Zaferin mimarı
Churchill iktidarı kaybetti.
 Yeni yönetim savaşın olumsuz izlerini ortadan kaldırmak için bir dizi
reforma giriştiyse de 1947’ye gelindiğinde İngiltere reformları
sürdürmek için öncelikle harcamaları azalttı. Sonra da eski
sömürgelerine birer birer bağımsızlıklarını vermek zorunda kaldı.
Böylece XIX. Yüzyılın «Büyük İngiliz İmparatorluğu artık “başat güç”
olmaktan çıktı. Ayrıca ABD’den borç aldı ve dünya egemenliğine ilişkin
sorumluluklarını ABD’ye devretti.
 Fransa, savaş sonrasında büyük bir siyasi ve ekonomik istikrarsızlık içine
düştü. 1944 Ekim’inde Charles de Gaulle önderliğinde bir “Ulusal Birlik”
hükûmeti kuruldu. De Gaulle Fransası’nın en tipik özelliklerinden biri
Anglo-Amerikan ittifakına olan kuşkuydu ve bu durum Soğuk Savaş
dönemi boyunca Fransa’nın dış politikasına damgasını vurdu.
YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
5
Soğuk Savaş Dönemi
 İtalya’da ise 1946’da düzenlenen bir referandumla monarşi sona
erdi, cumhuriyet ilan edildi.
 Doğu Avrupa’da Yugoslavya ve Arnavutluk Sovyet işgali yerine
bağımsızlıklarını sürdürdüler.
 Yugoslavya’da Sovyet yönetim tarzına uygun bir anayasa yapılarak
altı devletten oluşan Yugoslavya Federal Halk Cumhuriyeti kuruldu.
Sırbistan, Karadağ, Bosna-Hersek, Hırvatistan, Slovenya ve
Makedonya’nın meydana getirdiği devletin başkanı Josip Broz Tito
idi.
 Tito Komünizme inanan bir lider olduğu halde milliyetçilik yönü de
olan bir kişiydi. Sovyetlerle sınırı olmamasından da yararlanarak
Stalin’in isteklerini yerine getirmemiş, Varşova Paktı ve Comecon’a
üye olmamıştır. Tito iki kutuplu dünyada «üçüncü yolun» öncüsü
olmuştur.
YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
6
Soğuk Savaş Dönemi
 Arnavutluk istilacılardan kurtulduktan sonra, Enver Hoca halk
cumhuriyetini kurdu(11 Ocak 1946).
 Arnavutluk ile SSCB’nin ilişkilerinin kopması, Arnavutluk’un Avrupa’da
yalnız kalmasına neden olmuştur. Yalnız kalan Arnavutluk ise dışarda
kendisine yakın gördüğü, revizyonist politikaların etkisinde kalmamış olan
Çin Halk Cumhuriyeti ile yakınlaşma yoluna gitmiştir.
 Enver Hoca 11 Nisan 1985’te öldü. Enver Hoca öldükten sonra, Arnavutluk
Emek Partisi genel sekreterliğine Ramiz Alia geldi. 1946 yılında kurduğu
Arnavutluk Sosyalist Halk Cumhuriyetini ölümüne kadar idare etti. Yaklaşık
40 senelik bu dönemde diğer dünya ülkelerine kapalı, içine kapanık bir
şekilde ülkesini yönetti. Zaman zaman bazı güçlü devletlerin yörüngesine
girmekten kaçamadı, ama soğuk savaş dönemi boyunca hüküm süren çift
kutuplu dünyada, iki kutuptan da kendisini korumayı başardı.
 Yugoslavya ve Arnavutluk’un Moskova çizgisine her zaman mesafeli
yaklaşmasının nedenlerden biri de Nazi işgalinden Kızıl Ordu yardımıyla
kurtulmamış olmalarıdır.
YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
7
Soğuk Savaş Dönemi
 Bulgaristan ve Romanya’da 1947’de komünist yönetim kurularak
muhalif partiler ortadan kaldırıldı. Komunist partiler yönetiminde tek
parti rejimleri kuruldu.
 Çekoslovakya başlangıçta bağımsızlığını korudu ve demokratik bir
yönetim kuruldu. Devlet başkanı Beneş başlangıçta Marshall Yardımını
reddetti ve 1948 Şubat’ında bizzat Başbakan Gottwald’ın organize ettiği
bir işçi isyanı ile hükümet tamamen komünistlerin kontrolüne girdi.
 Doğu Avrupa’da Sovyet benzeri rejimlerin kurulmasıyla SSCB “tek
ülkede sosyalizm” ilkesinden ayrıldı. 1917’deki Bolşevik Devrimi’nin
ardından Trotski’nin savundu¤u “dünya devrimi” politikasına karşı
Stalin’in savunduğu “tek ülkede sosyalizm” politikası benimsenmiş ve
SSCB kurulmuştu. 1919’da toplanan Komintern (3. Enternasyonal) ise
1943’te dağıtılıncaya kadar SSCB’nin dış politika araçlarından birine
dönüşmüştü.
YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
8
Soğuk Savaş Dönemi
 1947’de Avrupa’daki 9 komünist partinin katılımıyla Kominform
kuruldu: Polonya, SSCB, Çekoslovakya, Macaristan, Romanya,
Bulgaristan, Yugoslavya, İtalya ve Fransa.
 Amaç, Avrupa’daki komünist parti eylemlerini organize etmekti.
1948’de Yugoslavya'nın örgütten ihracı daha başlangıçta sıkıntı
oluşturdu.
 SSCB, önderlik rolünü ekonomik alanda da oynamaya çalıştı. 1949’da
SSCB, Bulgaristan, Çekoslovakya, Macaristan, Polonya ve Romanya’n›n
katılımıyla COMECON kuruldu. Marshall Yardımı’nı yürütmek için
kurulan Avrupa Ekonomik İşbirliği Örgütü’ne karşı oluşturulan örgütün
amacı, üye devletlerin ekonomik kalkınmalarını desteklemekti. Örgüte
1949’da Arnavutluk, 1950’de Demokratik Almanya Cumhuriyeti
katıldıysa da sonuç alınamadı.
YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
9
Soğuk Savaş Dönemi
 Çin'de Mao Tse-tung liderliğindeki "komünistler" ile Chiang Kai-shek
önderliğindeki "milliyetçiler" arasındaki mücadele, Japonya'nın
1945'te yenilmesiyle iyice arttı. Bu mücadelenin sonunda Mao Tsetung 1949'da iktidarı ele geçirerek Çin Halk Cumhuriyeti'ni kurdu.
 Mao, iktidara gelmesinde kendisine büyük destek veren Sovyetler
Birliği'yle daha da yakınlaşmış ve 1950'de bu ülkeyle ittifak da
imzalamıştı.
 Böylece, Doğu Bloku yeni ve büyük bir müttefik daha kazanmış ve
iki-kutupluluk Uzak Doğu'ya da ulaşmıştı.
 İkinci Dünya Savaşı'nda SSCB ile ABD arasında Kore nedeniyle çıkan
sürtüşmenin sonunda, Soğuk Savaş'ın oluşma döneminde görüş
ayrılıkları iyice pekişmiş ve Mayıs 1948'de Güney Kore
Cumhuriyeti'nin, Eylül 1948'de de Kore Halk Cumhuriyeti'nin (Kuzey
Kore'nin) kurulmasıyla bu ülke de ikiye bölündü.
YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
10
Birleşmiş Milletler
 Milletler Cemiyeti’nin yerine bir örgüt kurma düşüncesi savaş devam
ederken gündeme geldi. 1941’de yayımlanan Atlantik Bildirgesi ilk adım
oldu.
 BM örgütünü kuran anlaşma 26 Haziran 1945’te San Fransisco
Konferansı’nda 50 devlet tarafından imzalandı. Daha sonra imzalamasına
rağmen Polonya’ya da bu statü verildiği için 51 kurucu üye vardı.
 2011’de Güney Sudan'ın üyeliğiyle 2012’ye gelindiğinde bu sayı 193 oldu.
Bu sayı BM’nin evrensel niteliğini göstermektedir. BM evrensel bir örgüt
olmasının yanında İkinci Dünya sonrasında içinde yaşadığımız sistemin de
adıdır.
 26 Haziran 1945 tarihinde San Francisco'da imzalanmış ve 110. maddeye
uygun olarak 24 Ekim 1945'de yürürlüğe girmiştir. Türkiye Antlaşmayı
Milletlerarası Adalet Divanı Statüsü'yle birlikte 15 Ağustos 1945'te
onaylamıştır. 4801 Sayılı Onay Kanunu 24 Ağustos 1945 gün ve 6902 Sayılı
Resmi
Gazete'de
yayınlanmıştır.
http://www.ombudsman.gov.tr/contents/files/35501-Birlesmis-MilletlerAntlasmasi.pdf
YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
11
Birleşmiş Milletler
 Örgütün kurucu belgesi 111 maddeden oluşan BM Şartı’dır.
Şartın 1. maddesine göre BM’nin temel amacı uluslararası
barış ve güvenliği sağlamaktır. Bunun için devletlerin saygı
göstermesi gereken bazı ilkeler belirlenmiştir. (mad. 2).
 Bunlardan ilki üyelerin egemen eşitliğidir. İkincisi, devletlerin
sorumluluklarını iyi niyetle yerine getirmeleridir. Üçüncüsü,
uyuşmazlıkların barışçı yollardan çözülmesidir.
 Dördüncüsü,üye devletlerin kuvvet kullanmak ya da kuvvet
kullanma tehdidinden kaçınmaları ilkesidir. Kuvvet kullanmayı
yasaklayan bu ilke barış ve güvenliğin sağlanmasında temel
ilkedir.
 Ayrıca BM, uluslararası barış ve güvenliği tehlikeye sokmadığı
sürece üye devletlerin iç işlerine karışamaz.
YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
12
Birleşmiş Milletler
 BM’nin altı ana organı vardır (mad. 7). Genel Kurul Birleşmiş
Milletler’in bütün üyelerinden oluşur. Olağanüstü toplantılar dışında
her yıl Eylül-Kasım arasında üç ay toplanır. Genel Kurulun aldığı kararlar
tavsiye niteliğindedir.
 BM’nin üye devletleri bağlayıcı kararlar alabilen organı Güvenlik
Konseyi’dir. Güvenlik Konseyi 15 üyeden oluşur. Bunların 10 tanesi
Genel Kurulun 2/3 oyuyla iki yıllığına seçilirler. Beş tanesi ise sürekli üye
statüsüne sahiptir. Bu üyelerin veto hakkı vardır: Çin Halk Cumhuriyeti
(1945-1971 arası Çin Cumhuriyeti/Tayvan), Fransa, Rusya Federasyonu
(1991’e kadar SSCB), İngiltere ve ABD.
 Güvenlik Konseyi sürekli üyelerinin veto hakkı nedeniyle Soğuk Savaş’ta
neredeyse hiçbir zorlama önlemi kararı alamamış, böylece örgütün
ağırlığı tavsiye niteliğinde kararlar alsa da Genel Kurula kaymıştır.
 http://www.un.org.tr/v3/vp/ana-sayfa.php
YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
13
Truman Doktrini ve Marshall Yardımı
 Savaştan en kârlı çıkan devlet ABD oldu. 1930’lardaki ekonomik
bunalımı atlatmayı başardı.
 Kendi kıtasına yansımayan savaş ekonominin her alanında üretimi
artırdı. 1945’te dünya üretiminin yarısını ABD gerçekleştiriyordu.
 Savaş sonrasında kurulan uluslararası ekonomik sistemde belirleyici
rolü de (IMF, Dünya Bankası) elinde tuttu.
 ABD ayrıca nükleer silah tekeline sahipti.
 ABD XX. yüzyılın ortasında XIX. yüzyıl İngiltere’sinin yerini aldı.
 Savaş sonrasında ABD’nin iki temel sorun ve amacı öne çıktı.
1. Avrupa ve Doğu Asya’da güvenliği sağlayarak tüm dünyada
gücünü pekiştirmek
2. Avrupa'nın ortasına kadar ulaşan Sovyet işgaline son vermek.
YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
14
Truman Doktrini ve Marshall Yardımı
 1947 başından itibaren A.B.D. ile Sovyetler Birliği arasında savaş
sırasında kurulan işbirliği ortamı yavaş yavaş ortadan kalktı. Amerikan
kamuoyunda yayılan "kızıl tehlike" korkusu, halkın ve yöneticilerin
Sovyetlere ilişkin düşüncelerinde büyük bir değişikliğe yol açtı.
 12 Mart 1947'de Başkan Harry Truman'ın Kongre'de yaptığı
konuşmada, ilk kez, dünyanın iki ideolojik ilkeler dizisi arasında
bölünmenin aşamasında olduğundan bahsetmesiydi. Bu tarihi
konuşmasında Truman, komünist tehlikesi ile karşı karşıya bulunan
Türkiye ve Yunanistan'a A.B.D.'nin 400 milyon dolarlık askeri yardım
yapılacağını açıklıyordu.
 Truman Doktrininin ilanıyla, soğuk savaşın yansıması olarak liberalizm
ve komünizm, karşılıklı olarak birbirlerini dışladılar.
 Böylece, bir ülke ya Sovyet ya da A.B.D. bloğu içindeydi. Tarafsızlık
mümkün değildi.
YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
15
Truman Doktrini ve Marshall Yardımı
 Amerikalılara göre, savaşın getirdiği büyük yıkım Avrupa'da kaos
yaratmış ve bu nedenle komünistler ve dolayısıyla Sovyetler
güçlenmişti. Sovyet yayılması karşısında, Avrupa maddi ve manevi
olarak güçlendirilmeliydi.
 Avrupa, ekonomik olarak kendi ayaklan üzerinde durabilirse, siyasi
olarak da bağımsızlığını koruyabilirdi. A.B.D. Bu noktada, İngiltere,
Almanya ve Fransa'yı ve sonra tüm Avrupa'yı artan bir biçim siyasi ve
ekonomik işbirliği içine sokmak, böylece bütünleşmiş bir Avrupa
yaratarak Sovyet ilerlemesini durdurmak istiyordu.
 Truman Doktrini çerçevesinde Yunanistan’a 300, Türkiye’ye 100 milyon
dolarlık bir askeri yardım öngörüldü. Böylece Yunanistan’da
komünistlerin iktidara gelmeleri engellendi. Türkiye, 12 Temmuz
1947’de imzalanan yardım anlaşmasıyla çevreleme politikası
doğrultusunda ortaya çıkmaya başlayan Batı Bloku’nun ilk
katılımcılarından biri oldu.
YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
16
Truman Doktrini ve Marshall Yardımı
 ABD’nin Avrupa’da istikrar ve güvenliği sağlamaya yönelik ikinci adımı
Marshall Yardımı oldu. Avrupa’da savaş nedeniyle ekonominin çökmesi,
Sovyet birliklerinin varlığıyla pekişerek komünizm tehdidini ortaya
çıkarıyordu. ABD’de ise bir üretim fazlası vardı.
 ABD, 1924’te Dawes Planı’yla Almanya’yı nasıl yeniden sistemin içerisine
dahil etmeye çalıştıysa benzer bir planı Avrupa'nın batısı için uygulamaya
soktu.
 Plan ilk kez, 5 Haziran 1947’de Harvard Üniversitesi’nde konuşma yapan
Dışişleri Bakanı George Marshall tarafından dile getirildi. Plana göre
Avrupa’ya ekonomik yardım yapılacak ve yeniden inşa süreci başlayacaktı.
 Marshall konuşmasında, Avrupa'nın içinde bulunduğu duruma kısaca değindikten sonra, Amerika'nın Avrupa devletlerini ortak bir imar planı
içinde bir araya getirme kararlılığını taşıdığını ifade ediyordu. Marshall,
Sovyetler Birliği de dahil olmak üzere tüm Avrupa ülkelerini bu plana dahil
olmaya davet ediyordu.
YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
17
Truman Doktrini ve Marshall Yardımı
 Marshall'ın önerisinde üç nokta göze çarpmaktaydı. Birincisi, Truman
Doktrini'nden farklı olarak, ekonomik tamir üzerine vurgu yapılmaktaydı.
Yeni politika, açlık, fakirlik ve kaosla mücadeleye yönelmişti. Askeri yardım
söz konusu değildi. İkincisi yardımlar, ulusal düzeyden, bölgesel düzeye
(tüm Avrupa kıtası) dönüşmüştü.
 Üçüncü olarak bu girişimi engellemeye kalkışacak olan hükümetler, siyasal
partiler ya da grupların ABD’nin direnişiyle karşılaşacağının ifade
edilmesiydi. Bu sözler Sovyetler Birliği ve Batı Avrupa'daki komünist
partilere yönelik açık bir ihtar niteliği taşımaktaydı.
 12 Temmuz 1947'de, Paris'te Quai d'Orsay'da biraraya gelen, Avusturya,
Danimarka, Yunanistan, İzlanda, İrlanda, İtalya, Lüksemburg, Hollanda,
Norveç, Portekiz, İsveç, İsviçre, Türkiye, İngiltere, Fransa temsilcileri,
Avrupa'nın acil ihtiyaçlarını belirlemek. ve karşılamak için, Avrupa
Ekonomik İşbirliği Konferansı (Conference of Europan Economic Cooperation, CEEC) adında bir örgüt kurdular. Bu Örgüt 1961’de OECD adını
almıştır (Organisation de coopération et de développement économiques))
YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
18
Truman Doktrini ve Marshall Yardımı
 Sovyetler Birliği, Marshall Planı'nı, Batı'nın II. Dünya Savaşı öncesinde Doğu
Avrupa ülkeleriyle kurduğu bir tür sömürge ilişkisini yeniden tesis etmeye
yönelik bir program olarak değerlendirmekteydi.
 Doğu Avrupa ülkelerinin Plan'a katılmamalarıyla, bu pazar Batı'nın elinden
kaçmış sayılacaktı. Doğu Avrupa ülkeleri birer hammadde ihracatçısı ve
mamul madde ithalatçısı haline getirilmeden, Plan'ın başarıya ulaşması
imkansızdı. Marshall Planı'nı böyle değerlendiren Sovyetler Birliği için Plan
gerçek bir tehlikeydi.
 Sovyetler Birliği 10 Temmuz'da Bulgaristan, 11 Temmuz'da Çekoslovakya,
14 Temmuz'da Macaristan, 25 Temmuz'da Yugoslavya, 4 Ağustos'ta
Polonya ve 26 Ağustos'ta Romanya ile ikili ticaret anlaşmaları yaptı. Doğu
Avrupa bir ekonomik birliğe doğru gidiyordu. Bu ikili anlaşmalardan kısa bir süre
sonra da yedi Avrupa ülkesi kendi aralarında Komünist İstihbarat Bürosu
(Cominform)'nu kurdular.
 SSCB, önderlik rolünü ekonomik alanda da oynamaya çalıştı. 1949’da SSCB,
Bulgaristan, Çekoslovakya, Macaristan, Polonya ve Romanya’nın katılımıyla
COMECON kuruldu.
YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
19
LES PAYS DE COMECON (1986)
YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
20
Truman Doktrini ve Marshall Yardımı
 Marshall Planı çerçevesinde, A.B.D., katılımcı ülkelere 13 milyar
dolar civarında yardım yapmıştır.
 Yardımlar sonucunda, Amerikan şirketlerinin, 1929-1940
döneminde %1.5 artan Avrupa yatırımlan 1947-1950 yılları arasında,
madencilik sektöründe %38, sanayi ürünlerinde %58, petrol
ürünlerinde %143 artmıştır. Bu artış sonraki yıllarda da devam
etmiş, 1950-1970 döneminde, Amerikan şirketlerinin Latin
Amerika'daki yatırımlarındaki artış %320, Asya'da %556 iken,
Avrupa'daki tüm yatırımlarındaki artış %1400 olarak gerçekleşmiştir.
Aynı dönemde Avrupa'da şube açan Amerikan bankalarının sayısı da
6'dan 72'ye çıkmıştı.
 14 Mayıs 1950 seçimleriyle Türkiye'de iktidara gelen Demokrat
Parti, yoğun Amerikan yardımı sayesinde, tarımsal üretimde bir
patlama sağlamış, köylüyü memnun ederek 1954 seçimlerinde oy
oranını artırmıştır.
YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
21
Truman Doktrini ve Marshall Yardımı
 Bu arada, Plan'ın uygulanmasıyla, dört bölgeli işgal Almanya'sı, Sovyetler
ve Batılılar arasında ikiye bölünmüştür. 1948 sonbaharı ve 1949
ilkbaharında Bonn'da biraraya gelen Batı Alman siyasi liderleri yeni
demokratik bir anayasa oluşturmak için çalışmalara başlamışlardır.
 İşgal güçleri bu süreci yakından izlediler ve telkinlerde bulundular. 73
yaşındaki Başbakan Konrad Adenauer, her hafta parlamentonun aldığı
kararları müttefik yüksek komiserlerine sunuyor ve onların görüş ve
tavsiyelerini alıyordu.
 Doğu toprakları SovyetIerin eline geçen ve tarım alt yapısının büyük
bölümü yok olmuş olan Almanya’da 1949-51 döneminde dış ticaret hacmi
iki katına çıkmıştır. 1951'de ihracat %75 arttı. Bu artış 1954-1964
döneminde artarak devam etmiştir. 1948-1964 döneminde sanayi üretimi
altı kat artarken, işsizlik %9'dan %O.4'e düşmüştür. 1946'da iki milyon ton
olan çelik üretimi, 1949'da dokuz milyon tona çıktı. 1953'de ise bu miktar
19.5 milyon tona ulaştı. Mercedes, Opel, Volkswagen gibi otomobil
üreticileri üretimlerini iki kat artırmıştır.
YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
22
NATO
YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
23
Truman Doktrini ve Marshall Yardımı
 Marshall yardımlarının, Avrupa'ya aktarılması, Soğuk Savaş'ın
şiddetlenmesiyle giderek azalmıştır. Özellikle 25 Haziran 1950‘de Kuzey
Kore'nin Güney Kore'yi işgaliyle başlayan Kore Savaşı’ndan sonra,
A.B.D.'nin savunma harcamaları hızla artmıştır.
 Çağrı Erhan, «ORTAYA ÇIKIŞI VE UYGULANıŞıYLA MARSHALL PLANI»
 Yardım miktarları için bkz.
http://www.politics.ankara.edu.tr/dergi/pdf/51/1/17_cagri_erhan.pdf
YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
24
Truman Doktrini ve Marshall Yardımı
 Bu yardımların Türkiye’ye etkileri değerlendirildiğinde şu sonuçlara
ulaşmak mümkündür:
• Türkiye fiilen Batı Bloğu tarafında yerini almıştır.
• Türkiye’nin askerî ve ekonomik olarak dışa bağımlığının temelleri Truman
Doktrini ile atılmıştır,
• 1920’li ve 1930’lu yıllarda büyük fedakârlıklar pahasına elde edilen
ulusal savunma sanayiini olumsuz etkilemiştir.
• Truman Doktrini, Türkiye’de siyasal, ekonomik ve toplumsal anlamda
Amerikan tarzını benimseyenlerin yükselişi, sosyal demokrat hareketin
gelişmesine engel olunması ve Komünizme karşı din motifinin
kullanılmasıyla dini toleransın genişletilmesi hususlarında çok önemli
dolaylı rol oynamıştır.
 Truman ile başlayan ABD yardım ve eğitimleriyle, TSK’nin sadece
malzeme alt yapısı değil, insan alt yapısı da değişime uğramaya
başlamıştır.
YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
25
YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
26
NATO
 "Prag darbesi" olarak anılan 1948'in Şubat ayında Çekoslovakya
Komünist Partisi'nin Sovyetler Birliği'nin desteğini de arkasına alarak
askeri bir darbeyle ülke yönetimini ele geçirmesinin, Avrupa'da
demokratik devletlerin örgütlenmesinde ve NATO'nun kurulmasında
önemli bir etkisi oldu.
 Prag darbesi sonrasında Brüksel'de bir araya gelen İngiltere, Fransa,
Belçika, Hollanda ve Lüksemburg dışişleri bakanlan 17 Mart
tarihinde "Brüksel Antlaşması'nı imzaladılar. Bu antlaşmanın 4.
maddesine göre, taraf devletlerden biri Avrupa'da silahlı bir saldırıya
uğraması durumunda, diğer taraf devletler askeri güç de dahil
olmak üzere, tüm olanaklarıyla saldırıya uğrayan devlete yardım
edeceklerdi. Bu madde kapsamında, Brüksel Antlaşması devletleri
Eylül 1948'de "Batı Birliği Savunma Örgütü" adını verdikleri ittifakı
kurmuşlardır.
YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
27
NATO
 Brüksel Antlaşması devletleri ile ABD'nin bir ittifak içerisinde yer
almasına giden süreçte Berlin bunalımı ile Vandenberg Kararı'nın
etkisi büyük olmuştur.
 SSCB’nin Batı Berlin ablukası, ABD'nin "hava köprüsü" oluşturması
sonucunda anlamını yitirse de bunalım, Berlin'in her iki tarafın da
belediye seçimlerinin yapılmasıyla Berlin'de bölünmüşlüğün
tanınmasına kadar gitti.
 Prag darbesi ve Berlin bunalımı, aynı zamanda ABD'nin ittifaklardan
kaçınma olarak tanımlanacak geleneksel dış politikasını bırakması
yönünde baskı oluşturdu. Senatör Vandenberg'in hazırladığı karar
tasarısının 11 Haziran 1948'de ABD Senatosu tarafından kabul
edilmesiyle de, ABD'nİn Avrupalı devletlerle bir ittifak antlaşması
imzalamasının yolu açılmış oldu.
YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
28
NATO
 4 Nisan 1949'da ABD, Belçika, Danimarka, Fransa, Hollanda,
İngiltere, İtalya, İzlanda, Kanada, Lüksemburg, Norveç ve Portekiz
Washington D.C.'de bir araya gelerek bu yeni dünyadaki güvenlik ve
askeri tehlikelere karşı Kuzey Atlantik Antlaşması' nı imzalamışlardır.
 Fakat, antlaşmanın uluslararası bir örgüte dönüşmesi ve savunma
konusunda bir ittifak stratejisinin belirlenmesi Kore Savaşı nedeniyle
olmuştur. 25 Haziran 1950'de Kuzey Kore'nin Güney Kore'ye
saldırmasıyla başlayan savaş, dünya ve Avrupa güvenliğine karşı
Sovyetlerin sadece politik değil, aynı zamanda askeri bir tehdit
oluşturduğu inancını Batı bloğunda pekiştirdi.
 SSCB, Avrupa'yı doğrudan işgal edebilir veya Kuzey Kore birliklerini
Güney Kore'ye karşı kışkırttığı gibi, Doğu Alman "polis gücünü" de
Batı Almanya'ya saldırması için destekleyebilir ve böylece Avrupa'
da istikrarı dolaylı yoldan bozabilirdi.
YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
29
NATO
 Sovyet tehdidinin. bu şekilde algılanmasıyla New York'ta toplanan
Kuzey Atlantik Konseyi, Avrupa'da askeri bir gücün oluşturulmasına
karar verdi. Avrupa Müttefik Komutanlığı kuruldu, General Dwight
D. Eisenhower ilk Avrupa Müttefik Yüksek Komutanı olarak atandı ve
2 Nisan 1951 tarihinde Avrupa Müttefik Kuvvetleri Karargahı
Fransa'da açıldı. Böylece, Kuzey Atlantik Antlaşması, askeri-politik
bir örgüt haline getirildi.
 Bundan önceki askeri ittifaklara baktığımızda, bunların belirli bir
dönem için belirli bir düşmana karşı yapılmış, diplomaside klasik
ittifaklar olarak adlandırılan, kendi bürokratik ve askeri örgütlenmesi
bulunmayan antlaşmalar olduğu görülmektedir. Ancak ilk kez NATO
ile bir ittifak antlaşması, kendi ordusu, karargahı ve personeli ile
uluslararası bir örgüt haline getirilmiştir.
YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
30
NATO
 Avrupalı müttefikler, kendi ekonomik kalkınmaları için iş gücünün
önemini dikkate alarak, Avrupa Müttefik Komutanlığı'na çok sayıda
asker verme fikrine de karşıydılar. Sovyet tehdidinin caydırılması ve
ulusal kaynakların etkin bir şekilde kullanılmasını hedefleyen
müttefikler arası bir işbölümü olmasını savunan ABD, "dengeli ortak
güçler" fikrini ortaya atmıştır.
 Buna göre, Avrupalı müttefikler NATO için gerekli asker gücünün
önemli bir kısmını sağlarken, ABD "stratejik bombalama ve
denizlerin korunması" sorumluluğunu üstlenecekti.
 4 Nisan 1949’da kurulan örgütün 12 kurucu üyesi vardır: ABD,
Belçika, Danimarka, Fransa, Hollanda, İngiltere, İtalya, İzlanda,
Kanada, Lüksemburg, Norveç, Portekiz. Örgüte 1952’de Türkiye ve
Yunanistan, 1955’te Federal Almanya Cumhuriyeti, 1982’de İspanya
katılmıştır.
YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
31
NATO
 NATO bir askerî ittifaktır. Bu özelliğini kazandıran ünlü 5. maddesidir:
“Taraflar, Kuzey Amerika’da veya Avrupa’da içlerinden bir veya daha
çoğuna yöneltilecek silahlı bir saldırının hepsine yöneltilmiş bir
saldırı olarak değerlendirileceği ve eğer böyle bir saldırı olursa BM
Şartı’nın 51. maddesinde tanınan bireysel ya da toplu meşru
müdafaa hakkını kullanarak Kuzey Atlantik bölgesinde güvenliği
sağlamak ve korumak için bireysel olarak ve diğerleri ile birlikte,
silahlı kuvvet kullanımı da dahil olmak üzere gerekli görülen
eylemlerde bulunarak saldırıya uğrayan taraf ya da taraflara
yardımcı olacakları konusunda anlaşmışlardır”.
 NATO’nun en üst düzey organı üye devletlerin Dışişleri
Bakanları'ndan oluşan Kuzey Atlantik Konseyi’dir. Burada her üyenin
veto hakkı vardır. Yani kararlar oybirliğiyle alınır. Merkezi Brüksel’de
olan NATO’yu Genel Sekreter temsil eder. Ayrıca üye devletlerin
Brüksel’de daimi temsilcilikleri vardır.
YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
32
NATO
 NATO, gerek iki kutuplu sistemde ve gerekse sonrasındaki
uluslararası yapıda çok önemli rol oynamıştır. İki kutuplu
sistemde kutuplardan biridir.
 ABD’nin barış döneminde Avrupa devletleriyle ilk ittifakıdır.
Çevreleme politikasının askeri boyutunun ilk adımıdır.
 Ancak karşı bloğun askeri örgütlenmesi olan Varşova Paktı’nın
kurulmasının da en önemli nedeni olmuştur.
YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
33
Varşova Paktı
YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
34
Varşova Paktı
 Stalin Dönemi Sovyet dış politikası katı temeller üzerinde yükseliyordu.
Stalin “benimle olmayan bana karşıdır” ilkesi ile hareket etmekteydi. Bu
yüzden İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra, Batı Avrupa’ya yönelik Sovyet
dış politikası tamamen Almanya sorunu üzerine odaklanmış, Sovyetler
Birliği’nin Almanya üzerine kurduğu bu politikaların bir sonucu olarak
da, Varşova Paktı kurulmuştur.
 25 Ocak-18 Şubat 1954 tarihleri arasında Berlin’de İngiltere, ABD,
Fransa ve SSCB arasında iki Almanya’nın birleştirilmesi ile ilgili yapılan
görüşmelerden bir sonuç alınamamıştı.
 Bunun üzerine 28 Eylül-3 Ekim 1954 tarihleri arasında Avrupa
savunması için bir çözüm arayan dokuz devlet (Belçika, Kanada, ABD,
Fransa, İtalya, Lüksemburg, Hollanda, Federal Almanya ve İngiltere)
Londra’da bir konferans düzenlemişlerdir. Yapılan görüşmelerden sonra
İtalya ve Federal Almanya’nın Brüksel Antlaşması’na (Batı Avrupa
Birliği) katılmaları için davet edilmeleri kararlaştırılmıştır
YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
35
Varşova Paktı
 Federal Almanya’nın 5 Mayıs 1955 tarihinde NATO’ya resmen üye
olmasından sonra, Varşova Paktı’nın oluşturulmasına hız verilmiş ve
Varşova Paktı Antlaşması 14 Mayıs 1955 tarihinde Doğu Avrupa ülkeleri
ile Sovyetler Birliği arasında Polonya’nın başkenti Varşova’da
imzalanmıştır. 4 Haziran 1955 tarihinde de yürürlüğe girmiştir.
 Varşova Paktı üyesi Doğu Avrupa devletleri şunlardır: Bulgaristan,
Çekoslovakya, Demokratik Alman Cumhuriyeti, Macaristan, Polonya ve
Romanya.
 Bu devletlerin yöneticileri kendi ülkelerinde askeri kuvvet kullanma ve
eğitme ile ilgili bağımsız kararlar alamazlardı. Bu kararlar Sovyetler
Birliği’nin kontrolündeki Varşova Paktı Ortak Komuta organı tarafından
alınmaktaydı.
 NATO’da ABD’nin oynadığı eşitler arasında birinci (pirimus inter pares)
rolünü, Varşova Paktı’nda da doğal olarak SSCB oynamaktadır. Bu da iki
kutuplu bir dünyanın doğmasına neden olmaktadır.
YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
36
Varşova Paktı
 Varşova Paktı örgütünün 1955’teki kuruluşundan sonra, Sovyet Bloğu
askeri kararlarında, Doğu Avrupalıların -göstermelik de olsa- bir katılımı
söz konusu olmaya başlamıştır. Buna rağmen Sovyetler Birliği’nin
baskın hali ve bölgedeki askeri güçler üzerindeki kontrolü devam
etmiştir.
 Varşova Paktı 1960’ların ortalarına kadar önemsiz askeri ve siyasal güce
sahip olmuştur. Çünkü Paktın Ortak Komuta Organı, Sovyet Genel
Kurmayı’nın on idari bölgeye ayrılmış yapılanması dışında çalışmıştır.
Ayrıca Pakt’ın temel siyasal organı olan Siyasal Danışma Komitesi 19551966 yılları arasında düzenli olarak yılda iki kez toplanması gerekirken,
sadece yedi kez toplanmıştır.
 Doğu Avrupa başkentlerindeki Ortak Komuta organında görev yapmak
üzere gönderilen “yerel temsilciler” bile, üst düzey Sovyet
memurlarından atanmıştır. Ortak Komuta organında görev yapan
Sovyet görevlilerinin, Doğu Avrupa askeri tesislerinde kendi
garnizonlarını kurmalarına da izin verilmiştir.
YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
37
Varşova Paktı
 1960’ların başlarında Varşova Paktı’nda, Nikita Khrushchev’in Sovyet
Kara Kuvvetleri’nde kısıntıya gidilmesi arzusuyla eş zamanlı olarak,
Doğu Avrupa Devletleri’nin askeri katkıları artmaya başlamıştır.
 Ekim 1961’de Pakt ilk kez askeri tatbikatlarını uygulamaya koymuş ve
bu şekilde Doğu Avrupalı güçlere bir açılım ve modernleşme olanağı
sağlanmıştır. 1968’deki Çekoslovakya darbesine kadar Doğu Avrupa
askeri güçleri modern silahlarla donatılmış ve Sovyet güçlerinin desteği
ile mekanize muharebe olanakları arttırılmıştır.
 Buna rağmen Varşova Paktı’ndaki değişim abartılacak kadar büyük
olmamıştır. Birlikte savaşma anlayışına rağmen, yine de Pakta bağlı
güçler Sovyet Yüksek Komutası altında bulundurulmuştur. Barış
zamanında sık olmayan aralıklarla ve sembolik askeri tatbikatların
planlanması ve yürütülmesi Doğu Avrupalı generallerin komutasında
gerçekleşmiştir. Buna rağmen Ortak Komuta organının başında yine de
bir Sovyet görevli bulunmuştur. Muharrem Gürkaynak, İKİNCİ DÜNYA
SAVAŞI SONRASINDA AVRUPA'DA SAVUNMA VE GÜVENLİK .
YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
38
İsrail’in Kuruluşu (1948)
 Tüm Yahudileri İsrail’de toplamayı hedefleyen Siyonist hareketin ilk
kongresi 1897’de İsviçre’nin Basel kentinde toplanmıştı. 1. Dünya
Savaşı’ndan sonra Filistin’deki Osmanlı yönetiminin sona ermesi
Musevi devleti kurulması için bir fırsat oluşturdu.
 2 Kasım 1917’de, İngiliz Dışişleri Bakanı Arthur James Balfour,
Siyonist hareketin önderlerinden Lord Rothschild’e yazdığı mektupta
Filistin’de Yahudi halka bir yurt sağlama konusundaki desteğini dile
getirdi.
 Savaş sonunda kurulan İngiliz manda yönetimi Filistin’e Yahudi
göçünün önünü açtı. Hitler’in iktidara gelmesiyle Almanya’dan
önemli sayıda Yahudi Filistin’e göç etti. 1928’de 150 bin olan sayı,
1937’de 400 bine, 1947’de 570 bine ulaştı.
 İngiltere 2 Nisan 1947’de konuyu BM’ye götürdü. Mayıs'ta kurulan
Filistin Özel Komisyonu (UNSCOP) Filistin’de iki ayrı devletin
kurulmasını ve Kudüs’ün BM denetimine bırakılmasın› önerdi.
YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
39
İsrail’in Kuruluşu (1948)
 Arapların baştan itibaren BM ile işbirliğini reddetmeleri, Yahudi
soykırımının Batı’da meydana getirdiği Yahudi sempatisi ve Siyonistlerin
lobi çalışmaları sayesinde Kasım 1947’de BM Genel Kurulu iki ayrı devlet
şeklinde bölünmeyi onayladı. Kararın ardından İngiltere 15 Mayıs 1948’den
itibaren Filistin’deki birliklerini geri çekeceğini ilan etti.
 Çekilmenin sona ermesinden bir gün önce, 14 Mayıs'ta Ben Gurion İsrail
devletinin kuruluşunu ilan etti.
 Ertesi gün Mısır, Ürdün, Suriye, Lübnan ve Irak birlikleri İsrail’e saldırdı.
Sekiz ay süren çatışmaların ardından Araplar büyük bir yenilgiye uğradı
 Sınırı olmayan Irak hariç savaşan Arap devletleri ile İsrail ile anlaşma
imzaladılar. İsrail topraklarını genişletti ve Kudüs’ün yarısını ele geçirdi. 1
Milyona yakın Filistinli yerlerinden edildi ve “mülteciler sorunu” ortaya
çıktı. Mısır’da Kral Faruk devri kapandı. Yarbay Cemal Abdunnâsır’ın
önderleri arasında yer aldığı “Hür Subaylar Komitesi” 23 Temmuz 1952’de
yönetime el koydu. Özellikle Nâsır’ın başını çektiği Arap milliyetçiliği
bundan sonraki çeyrek yüzyıl boyunca Orta Doğu'daki gelişmelere
damgasını vurdu.
YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
40
1967 Arap-İsrail Savaşı
 1960’ların ikinci yarısından itibaren Filistinli silahlı gruplar İsrail’de eylem
yapmaya başladılar. İsrail de Filistinlileri destekleyen Ürdün’e karşı
misillemeler yapıyordu. İsrail’in Arap ülkeleri üzerindeki tehdidi artınca,
1967’de Nâsır, BM’den 1956 Savaşı’ndan sonra Mısır-İsrail sınırına
yerleştirilmiş olan silahlı güçlerin çekilmesini istedi.
 Mısır liderliğinde İsrail’e yapılacak bir Arap saldırısının son hazırlıkları
tamamlanmak üzereyken İsrail Arapların saldırısını beklemek yerine ön
alıcı bir saldırı kararı aldı. 5 Haziran 1967’de İsrail hava kuvvetleri
Kahire’deki ve Mısır’ın güneyindeki üslerine saldırılarda bulundular. İsrail
hava üstünlüğünü ele geçirdikten sonra Sina’daki Mısır kuvvetlerini de
kolayca yendi. 9 Haziran’da Suriye egemenliğindeki Golan Tepeleri’ne
gerçekleştirdikleri saldırılar da başarıya ulaştı ve İsrail bu bölgeye egemen
oldu. Aynı zamanda İsrail kurulurken Ürdün egemenliğine bırakılmış olan
Batı Şeria ve Gazze Şeridi’nde de Ürdün kuvvetleri yenilgiye uğratıldı. 11
Haziran’da savaş İsrail galibiyetiyle sonuçlandığı için, bu üçüncü Arap-İsrail
Savaşı’na Altı Gün Savaşı da denilmektedir. Böylece İsrail, Sina
Yarımadası’nı, Golan Tepeleri’ni, Batı Şeria’yı ve dolayısıyla Kudüs’ü, Gazze
Şeridi’ni ele geçirdi.
YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
41
1973 Arap-İsrail Savaşı
 Müslümanların kutsal ayı Ramazan’a ve Yahudilerin kutsal günü Yom
Kippur’a denk gelen Ekim 1973’te İsrail işgalinde bulunan topraklarını geri
almak için Mısır ve Suriye, İsrail’e “sürpriz” bir saldırı başlattılar. Sina’da ve
Golan Tepeleri’nde İsrail birlikleri geri çekilmeye zorlandı. İlk defa İsrail’in
yenilmezliği algısı ortadan kalktığı gibi, Arap devletlerinin kendilerine olan
güvenleri arttı. Diğer Arap devletleri de savaşa katılmaya başladılar. ABD
İsrail’e, SSCB de Arap devletlerine silah yardımında bulunmaya giriştiler.
Ancak İsrail iki hafta sonra Sina’da ve Golan’da başarılı olarak Suriye ve
Mısır ordusunu mağlup etti. Savaş, büyük güçlerin dayattığı bir ateşkesle
sona erdi.
 Mart 1979’da Camp David Antlaşmaları olarak bilinen Mısır-İsrail Barış
Antlaşması ile iki ülke arasında 1948’den beri devam eden savaş durumuna
son verildi; İsrail’in Sina’dan çekilmesi ve iki ülke arasında diplomatik
ilişkilerin kurulması kararlaştırıldı. Mısır, böylece savaşın ağır ekonomik
yükünden kurtulmuş ve ABD’den ekonomik yardım almaya başlamıştır.
Zamanla Mısır, ABD’nin bölgedeki en önemli müttefiklerinden biri hâline
gelecektir.
YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
42
YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
43
YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
44
Dekolonizasyon Süreci ve Bağlantısızlar Hareketi
 2. Dünya Savaşı’nın ardından BM içerisindeki Vesayet Konseyi’nin
çalışmalarının da etkisiyle sömürge yönetimleri birer birer sona erdi.
Bu sürece sömürgeden kurtuluş anlamına gelen «dekolonizasyon»
denir.
 Yeni bağımsız olan ve çoğunluğu Asya ve Afrika’da yer alan bu devletler
Soğuk Savaş döneminde iki kamptan herhangi birine yanaşmak
istemediler. Bu devletlerin başında Hindistan geliyordu. Bir yandan
İngiliz emperyalizmine uzak duran Nehru Yönetimi, Çin’den de
rahatsızdı.
 ilk teşebbüs Nisan 1954’te Colombo’da (Sri Lanka) gerçekleşti. 18-24
Nisan 1955 tarihlerinde de Bandung’ta (Endonezya) bir toplantı
yapılarak 29 Asya ve Afrika devleti yeni bir güç oluşturmayı amaçladı.
 Bu Konferans’ta ve sonrasında Hindistan’da Nehru, Mısır’da Nasır,
Endonezya’da Ahmed Sukarno, Yugoslavya’da Tito bu hareketin
önderleri olarak öne çıktılar. 1961’de Belgrad’ta yapılan toplantı ile
Bağlantısızlar Hareketi ortaya çıktı.
YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
45
Dekolonizasyon Süreci ve Bağlantısızlar Hareketi
 Belgrat'ta ülke sayısı 25 ‘e çıktı. Avrupa’dan sadece Yugoslavya ve Kıbrıs,
Latin Amerika’dan ise Küba bu harekete üye oldu.
 Yeni bağımsız olan devletlerin harekete katılımı Bağlantısızlar’ın siyasi
gücünü artırdı. Bu durum BM Genel Kurulu’ndaki oy dağılımını
etkileyerek, ABD ile SSCB’nin etkisini de azalttı.
 BM üye sayısı 1945’te 51 iken 1962’de 110’a çıktı. Güvenlik Konseyi
veto nedeniyle işlevini kaybedince ABD ve Batı, devlet sayısının kendi
lehine olmasından yararlanarak Genel Kurul’un işlevini öne çıkarmıştı.
Ancak Bağlantısızlar Genel Kurul’da oy çoğunluğunu ele geçirerek
Batı’nın elinden bu kozu aldılar.
 Bu arada sömürgeci devletlere karşı çeşitli hareketler gelişti. Cezayir
halkı Fransızlara karşı mücadele ederek bağımsızlıklarını elde ettiler.
 ABD’ye karşı Güney Amerika ülkelerinde isyanlar çıktı. Küba’da Fidel
Castro komünist bir yönetim kurdu (1958). ABD Domuzlar Körfezi
çıkartmasında başarılı olamadı. Küba SSCB ile yakın ilişkiler kurdu.
YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
46
İngilizce Ve Fransızca Konuşulan Ülkeler
YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
47
YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
48
YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
49