Transcript metil civa

CİVA ZEHİRLENMELERİ
Hayriye Ecem Yelkenci
Burcu Çalışkan
Zeynep Korkut
Gülşah Çelikgür
CİVA
Oda sıcaklığında sıvı
olan tek metal
Kolayca buharlaşabilir
Yer kabuğunda
bulunan temel
elementlerden biri
Doğal dağılımla sürekli
serbest hale geçtiği
için tüm canlılarda iz
halinde bulunur.
CİVA FORMLARI
Elementel Civa( Metalik civa)
İnorganik civa
Organik civa
Metalik Civa
Elementel haldeki civadır
Oda ısısında buharlaşır
Özellikle termometrelerde kullanılır
İnorganik Civa
Civanın karbon dışındaki elementlerle
yaptığı bileşiklerdir
Oksidasyon ile üç formda bulunur
Metalik civa
Merkürik civa
Merküroz İyonlar
Organik Civa
Civanın karbon atomu ile yaptığı
bileşiklerdir
Bazı örnekler: metil merkür,
tiyomersal
Kullanım alanları
Civa formları endüstride 300 den fazla
değişik şekilde kullanılmaktadır:
- Klor alkali ve kağıt endüstrisi
- Elektrik cihazları
- Boyalar
- Fungusit
- Amalgam yapımı
- Tıpta antiseptik, diüretik ve antisifilitik
vb.
Civanın alınım şekilleri
*Hava
*Su
*Besin
TOKSİK MİKTAR
Metalik civa buharının yaşam tehdidi
oluşturan miktarıı 10 mg/m3
Civa klorür en toksik inorganik civa
bileşiklerindendir. Ağız yoluyla alındığında
0.5-2 g ı öldürücü
Organik civanın öldürücü miktarı 10-60
mg/kg
Kronik olarak 10 mikrogram/kg/gün
alındığında sinir sistemi ve üreme sistemi
üzerinde toksiktir.
CİVA ZEHİRLENMELERİ
Elementel civa zehirlenmeleri:
-Havadaki tanecik miktarının 10 mg/m3 ün
üzerinde olması sağlık için tehdit
unsurudur.
-Elementel civa buharı akciğerden hızla
emilerek merkezi sinir sistemine
dağılabilir.
-Bunun yanında da deriden de emilebilir.
Yüksek düzeyde civa;
Sinir sistemi
Cilt
Solunum sistemi
Kardiyovasküler sistemde bulgulara neden
olabilir.
BELİRTİLERİ:
-Öksürük, Ateş, Halsizlik, Halüsinasyon,
Nörolojik bulgular,Ellerde ve ayaklarda eritem
ve soyulma,karın ağrısı, kas krampları,ishal
ve metalik tat hissi.
İnorganik civa zehirlenmeleri:
Hg2Cl2 ve HgCl2 gibi civa tuzları sanayide
kullanılmaktadır. HgCl2 daha toksiktir.
Akut ölümcül oral civa klorür dozu yaklaşık 1-4 gr
dır.
Etkileri:
-Gastrointestinal sistem
-Ciddi renal hasar
-Civa tuzları kan beyin bariyerini kolayca
geçememesine rağmen sürekli veya ağır
etkilenim olmaksızın nörolojik hasara yol
açabilir.
Organik civa zehirlenmeleri:
En tehlikeli civa bileşiği dimetil civadır.Birkaç
mikrolitresi deriye yada lateks eldivene bile
yayılsa ölüme yol açabilir.Plasentaya ve anne
sütüne geçebilir.
Etkileri:
- Ağır parestezi
- Ataksi
- Görme alanı daralması
- İşitme kaybı
- Körlük
- Koma
VAKALAR
MİNAMATA FELAKETİ
Organik cıvanın nörotoksik etkileri
1866 yılından bu yana bildirilmekle
birlikte bu konudaki bilgiler epidemik
zehirlenmeler sonucu daha çok ortaya
konmuştur.
Bu salgın zehirlenmenin en önemlisi
Minamata-Japonya’da 1953 yılında
yaşanmıştır.
Minamata kentinin sakinleri, başta evde
besledikleri kediler olmak üzere
kasabadaki hayvanlarda anormal
davranışlar gözlemlediler. Kedi türünden
hayvanlar aniden sarsıntılar geçiriyor,
bazen de denize atlayarak bir tabiri caizse
intihar ediyorlardı. Kasaba halkı kedilerde
görülen bu rahatsızlığa "kedileri dans
ettiren hastalık " adını taktı.
1956 yılında, Minamata hastalığı olarak
tarihe geçecek rahatsızlığın ilk insan
kurbanı teşhis edildi.
Minamata körfezinde özellikle
körfezden düzenli olarak balık
yiyenlerde hastalıklar ortaya
çıkmıştır. Bu hastalığın ortaya çıkışı
bölgeye kurulan fabrika ile eş
zamanlı olmuştur
Üç yıl süren araştırmalar, kasaba
halkına büyük iş imkânı sunan Chisso
şirketinin Minamata Körfezini sanayi
atıklarıyla kirlettiğini ortaya çıkardı.
Plastik üretimi yapan şirketin liman
kentinin sularını kirletmesi sonucu
büyük miktarda cıva ve diğer ağır
metaller halkın ana gıdaları arasında
yer alan balık ve kabuklu canlıları
zehirlemişti.
Bu duruma metil cıvanın neden
olduğu 1963 yılında gösterilmiş ve
ancak 1968 yılında neden sonuç
ilişkisi kabul edilerek üretim
durdurulmuştur.
Araştırıcılar 64 tanesi prenatal(doğum
öncesi ) olarak etkilenmiş yaklaşık
2000 kurban belirlemişlerdir.
Hastalığın
Semptomları
Sarsılmalar
Konuşma bozukluğu
Hareket
kabiliyetinde azalma
Kontrol edilemeyen
kol-bacak
hareketleri
Genelde doğumda normal görünen
etkilenmiş bebeklerin hiçbiri,
üç yaşından önce emeklememiş
ayağa kalkmamış
yürümemişti
Minamata bölgesinde yaşayan
çocukların 13-16 yaşlarındaki
değerlendirmelerinde de kontrol
grubuna göre
IQ düşüklüğü
Duyusal bozukluklar ve
Konuşma bozuklukları
daha çok bildirilmiştir
Bu dönemde cıva zehirlenmesinden
şüphelenilmediği için kan veya saç
örneği alınmamıştır. Fakat bir Japon
geleneği olarak bebeklerin düşen
göbek kordonları aileler tarafından
saklanmıştır.
Bu dokularda yapılan analizlerde
özellikle 1950-1965 yılları arasında
doğan bebeklerde cıva düzeyinin en
yüksek olduğu saptanmıştır.
Tarımsal Savaş İlaçları
1950-1960 yılları arasında İsveç'de bazı
kara ve su kuşu türlerinin azaldığı veya
kısa zamanda yok oldukları tesbit
edilmiştir.
ÖIü veya hasta olarak bulunmuş kuşIarın
çeşitli iç organIarında yüksek düzeyIerde
civa bulunması sonucu bu hayvanların civa
zehirlenmesiyle karşı karşıya oldukları
anlaşılmıştır.
Araştırmalar sonucunda kuş türlerinde
ölümlere yol açan nedenlerin başında,
İsveç'de 1940 yılından itibaren
kullanılmaya başlanan metil civa ile
hazırlanan tarımsal savaş ilacının büyük
rol oynadığı ortaya çıkmıştır.
Bu vakada fungusidlerin suya
karıştığı,suda yaşayan canlıların
vücutlarındaki civa düzeyinin artış
gösterdiği ve bu canlılarla beslenen
kuşların öldüğü anlaşılmıştır.
Kara kesiminde ortaya çıkan
fungusidten kaynaklanan civa
kirliliklerinin büyük bir bölümü
Yağmur
Rüzgar
Erozyon
Sel
gibi doğal olaylarla, zamanla
dere yatakları, göller ve
denizlerde birikmektedir.
1966 yılından itibaren organik civa
bileşikleriyle hazırlanan tarımsal
Savaş ilaçlarının İsveçte fungusid
olarak kullanılması yasaklandığı
halde, günümüzde aynı tür bileşiklerle
hazırlanan ilaçlar Amerika Birleşik
Devletlerinde İsveçten 200 kez daha
fazla kullanılmakta, aralarında
Türkiye'nin de bulunduğu birçok
ülkede en çok tüketilen tarımsal savaş
ilaçlarının arasında yer almaktadır.
SUNGUR tarafından 1973 yılında ülkemizde
yapılan bir araştırmada Karadeniz ve Sakarya
Nehrinden avlanan balıklarda civa kirlilik düzeyi
incelenmiştir. Bu araştırmanın sonuçlarına göre;
Karadenizde avlanan kefal, istavrit, kılıç ve
minekop balıklarına ait taze nümuneler % 37
oranında civa ile kirlenmiş ve bunların % 12.7'sinde 1.2 p.p.m. den daha fazla düzeylerde
organik civa bulunmuştur.Sakarya Nehrinden
sağlanan 50 adet yayın balığı nümunelerindeki
kirlenme oranı ve düzeyi ise Karadenizden
sağlanan balıklara ait değerlerden daha yüksek
bulunmuştur.
** Civa işletmelerinde civanın
saflaştırılması sırasında iş yeri
ortamına yayılan civa buharının
solunması sonucunda meydana gelen
meslek hastalıklarının adli tıp
yönünden değerlendirilmesi
Çeşitli sanayi dallarında civaya olan
ihtiyacın artması ile dünyada civa
üretimi artmıştır.
Çeşitli meslek dallarında civa
kullanılmaktadır:
Fotoğrafçılık
Aynacılık
Kuyumculuk
Dişçilik
Termometre yapımı
Civa buhar lambaları
Buharlaşan civanın solunması
neticesinde merküralizm denilen
kronik civa zehirlenmesi belirti ve
bulguları ortaya çıkar.
Dava:
Sarayönü civa işletmesinde
izabehane bölümünde çalışan işçiler
Şikayetleri:
Nefes darlığı
Unutkanlık
Ağzıda metalik tat
Ellerde titreme
Cinsiyet:Erkek (16 hasta)
Yaş dağılımı: 40 yaş üstü
Çalışma süresi:10 yıl üstü
Yapılan tetkikler, akciğer grafileri,
idrarda civa ölçümlerinin sonucunda
yarıdan fazla hastada pozitif sonuç
alınmıştır
Davanın sonucunda 16 hastanın 11 i
meslek hastalığı olarak kabul edilmiş
ve bunlardan 4 ü meslek gücünde
azalma olarak karara geçmiştir.
10 yılın üzerinde çalışıyor olmaları,
düşük doz civa buharından yavaş
yavaş etkilenerek şikayetlerin uzun
sürede ortaya çktığını gösterir.
Altın madenciliğinde civa kirliliği
• Şuanda küçük ölçekli altın üreticileri
birleştirme amaçlı kullanımın bir sonucu
olarak çevreye önemli miktarda civa
bırakmaktadır.
• İyileştirilen bir ton altın başına yaklaşık iki
ton civa kullanılmasını gerektirmektedir.
•Küçük ölçekli altın üreticileri her yıl
binlerce ton altın ürettiklerinden dolayı civa
bırakılmasıyla olan çevre kirliliği birçok
ülkede ana endişe kaynağıdır.
Mindanao adasında ticari madencilerin altın
oluşuklarını keşfetmesi,Diwalwal madencilik
topluluğunun oluşmasına yol açmıştır. 1980 lerde
madencilik etkinliğinin bir çok kısmı top v eçubuk
değirmenlerde civa ve altın cevherinin
birleştirilmesini içermekteydi ve her yıl yaklaşık 50
ton civanın bölgesel nehir sistemine boşaltıldığı
tahmin edilmekteydi.
Mindanaoda resmi olmayan altın madenciliği
sektöründe uygun teknolojinin ve doğru sağlık ve
güvenlik işlemlerinin olmaması, civanın kirlettiği
nehir sularıya sulanan pirinç tarlalarının yanında
nehir sistemlerinin civa ile kirlenmesine ve şiddetli
çevresel bozulmalara neden olmuştur.
Yöre insanlarında açıklanmayan cilt
hastalığı ve önemli miktarda öküzün
ölümüyle birlikte 1980 lerden 1990 lara
kadar pirinç rekoltesinde yüzde 50 lik
düşme diwalwal madencilik merkezindeki
civa kirliliğine bağlanmıştır.
Pirinç tarlalarından alınan toprak
örneklerindeki civa, kilo başına 24 mg
ortalamaya ve 94 mg azami değer
ulaşmıştır.
** Cilt döküntüsü, hipertansiyon ve
taşikardi ile gelen bir civa
zehirlenmesi vakası
Çocuklar genellikle kaza sonucu
civaya maruz kaldıklarında kaşıntılı
döküntüler ve yanma hissi, aritmi,
hipertansiyon gibi kardiyolojik etkileri
ve konvülziyondan kişilik
değişikliklerine kadar değişen
nöropsikiyatrik bulgular gösterebilir .
Bu vaka, kan basıncı yüksekliği ve
taşikardisi olan ve çocuklarda bir çok
hastalığın klinik bulgularını taklit
edebilen nadir olarak karşılaşılan bir
civa zehirlenmesi vakasıdır.
Hasta: 5 yaşında kız çocuğu
Şikayetleri:
Vücutta döküntü
Ateş
Yaygın kas ağrısı
Sinirlilik
Uykusuzluk
Hastanın şikayetleri polikliniğe
başvurulmadan 40 gün önce
başlamıştır.İlk başlarda boğaz ağrısı
ile başlayıp bunu kas ağrıları
izlemiştir.
Poliklinikten önce başvurulan sağlık
kurumunda üst solunum yolu
enfeksiyonu tanısı konulmuş ve
antibiyotik ve parasetamol verilmiştir.
Hasta ilaçları kullanmış fakat
şikayetlerinde azalma görülmemiştir.
Kan basıncı yüksekliği, eritemli cilt
döküntüsü ve nöropsikiyatrik
bulguların birlikteliği nedeni ile ağır
metal zehirlenmesi yönünden
tekrarlanan öyküsünde civaya maruz
kaldığı öğrenildi.
Hastanın kardeşinin iki ay önce okul
kimya laboratuarından getirdiği civa
ile iki gün boyunca oynadığı öğrenildi.
Gönderilen serum ve idrar civa
düzeylerinin yüksek olması ,saç civa
düzeyinin normal olması nedeniyle
akut civa zehirlenmesi tanısı konuldu.
Çocuklarda ilaç veya toksik maddeye
maruz kalma sonucu gelişen kan
basıncı yüksekliğininçok nadir
olduğu bilinmesine karşın, öykü
derinleştirilerek hastada civa
zehirlenmesi tanısına ulaşıldı.
Civa zehirlenmesi olan vakalarda
unutkanlık, uykusuzluk, sinirlilik gibi
nöropsikiyatrik bulgular ile birlikte
konvülsiyon olması merkezi sinir
sistemi tutulumu olduğunu gösterir.
Hastada görülen nöropsikiyatrik
semptomlar iyileşme sürecinde en
son düzelen bulgular.
Çocukların civa ile karşılaşması en
çok kazalar sonucunda olmaktadır.
Çocukların zamanlarını geçirdikleri
ev ve okullarında civa içeren
aletlerden uzak tutulması gerekir.
Amerikan Pediatri Akademisi 2001’de
çocuk hekimlerine civa içeren
aletleri kullanmamalarını tavsiye
etmiştir.
IRAK’TA METİL CİVA ZEHİRLENMESİ
•Eylül 1971’ de 90. ton çekirdek tohumu
Irak’ın Basra Limanına getirildi.
•Bozulmaya karşı metil-civa ile işlenen
Amerikan arpası ve Meksika buğdayı,
üzerlerinde ki ölümcül maddeleri belirtmek
için parlak pembe renk ile işaretlenmiş ve
çuvalların üzerlerine uyarı yazıları
basılmıştı -fakat sadece İngilizce ve
İspanyolca olarak.
• Çiftçilere dağıtılmadan önce çalınan
çuvallar açlıkla mücadele eden halka
yemek olarak satılmıştı.
• Irak hükümeti ihmalinden utanmış olmalı
ki olayı örtbas etmeye çalışmış fakat
olaydan 2 yıl sonra Amerikalı bir gazeteci
tarafından hastane kayıtlarındaki 6.530
civa zehirlenmesi vakası ile ortaya
yeniden çıkarılmıştı
•Yetkililer sadece 459 kişinin öldüğünü
söylese de 6000 ölü ve 100.000 den
fazla kalıcı körlük, sağırlık ve beyin
hasarı vakası olduğu tahmin ediliyor.
AMALGAM DOLGULAR
Amalgam dolguların plazma ve
tükürük civa konsantrasyonları
üzerine etkileri araştırılmıştır.
Arastırmaya yasları 20-32 arasında
degisen, agzında amalgam dolgusu
olan 33,amalgam dolgusu olmayan 15
olmak üzere toplam 48 birey
katılmıştır.
Çalısmaya katılan tüm bireylerden kan
ve uyarılmamıs tükürük örnekleri
alınmıştır.
Plazma ve tükürükteki civa düzeyleri,
atomik absorpsiyon spektrometre ve
hidrür sistemi kullanılarak tespit
edilmiştir.
Amalgam dolgulu bireylerde P-Hg
(plazmada civa)düzeylerinin, amalgam
dolgusu olmayan bireylere göre
anlamlı bir sekilde daha yüksek oldugu
belirlenmiştir.
Amalgam dolgulu bireylerde T-Hg
(tükürükte civa) düzeylerinin, amalgam
dolgusu olmayan bireylere göre daha
yüksek oldugu belirlenmiştir.
AŞILARDA CİVA-OTİZM
Bazı aşıların içinde bulunan cıvanın
(timerosal) otizme neden olup olmadığı tıp
dünyasında önemli bir tartışma konusudur.
1990 yılardan itibaren çocuklarda görülen
nörolojik gelişim ve davranış
bozukluklarında müthiş bir artış olmuştur.
Otizmdeki bu artışın sebebinin bazı
aşılarda bulunan timerosal adlı cıva
bileşiğinden olduğu ileri sürüldü.
1980’li yılların ortalarında sadece
karma (difteri-tetanoz-boğmaca),
çocuk felci ve kızamık aşıları
uygulanıyordu ve bunlardan sadece
karma aşı cıva (timerosal) içeriyordu.
İki yaşına kadar 4 kere aşılanan
çocuk ortalama (4x25)= 100 μg
timerosal alıyordu.
ABD’de cıva kademeli olarak aşılardan
çıkartıldı.
Aşılardan civanın çıkartılması sonucu
otizmin azaldığı görülmüştür.
DİNLEDİĞİNİZ
İÇİN
TEŞEKKÜRLER
