Ekim 2011 İnsan nedir? Bu soruya birbirini tamamlayan iki farklı açıdan bakabiliriz: Birincisi; “maddi yapısıyla” diğer canlılardan farklı olan türün (insan neslinin) genel.

Download Report

Transcript Ekim 2011 İnsan nedir? Bu soruya birbirini tamamlayan iki farklı açıdan bakabiliriz: Birincisi; “maddi yapısıyla” diğer canlılardan farklı olan türün (insan neslinin) genel.

Ekim 2011
İnsan nedir? Bu soruya birbirini tamamlayan iki farklı
açıdan bakabiliriz: Birincisi; “maddi yapısıyla” diğer
canlılardan farklı olan türün (insan neslinin) genel adı.
İkincisi; beyin ve kalp temelli “madde dışı” özellikleri
olan özel canlı… “Maddi ve madde dışı” yönleriyle bir
bütün olarak dünyaya gelen bu canlı, görünümüyle
değil, kendisine yüklenen sorumluluğu yerine getirdiği
oranda insandır... Ve insan, şeklen olmasa bile, statü
olarak kendi sınıfını değiştirebilen tek canlıdır. Yani;
bir insan, isterse insan olmaktan çıkabilir.
İNSAN
İNSAN
DEĞİŞİR Mİ Kİ
İNSANLIKTAN
ÇIKSIN?
● İnsan, diğer canlılardan farklı maksatla yaratıldığına inanmazsa kendisini
“hayvan” olarak tanımlayabilir. Çünkü, o da onlar gibi doğuyor, besleniyor,
çiftleşiyor ve ölüyor; arada fark yok.
● İnsan “var olma sebebi”ni bilmezse; ateizme göre “düşünen hayvan”,
evrime göre “biyolojik hayvan”, materyalizme göre “ekonomik hayvan” olarak
kendisini tanımlaması gayet normaldir.
● Halbuki insan, sadece “BEDEN YAPISIYLA” bile hiç bir hayvanda olmayan
üstün özelliklere sahiptir. Delil olarak “insan eli” yeterlidir…
DÜŞÜNEBİLİR
ALET - MAKİNE
YAPABİLİR
DOĞANIN
SIRLARINI
İNSAN
ÇÖZEBİLİR
BİLGİ-TEKNOLOJİ
ÜRETEBİLİR
ALFABE
YAPABİLİR
HİÇBİR HAYVAN
BUNLARI YAPAMAZ
● İnsanın diğer canlılardan çok farklı olduğu
kesin. Bu farklılığı üstün becerilere sahip
“beyni” ve “vücudu” sağlıyor...
● İnsan, kendisine verilen aklı kullanarak
doğanın sırlarını araştırıyor ve bulabildikleri
üzerinde düşünerek analiz/sentez yapabiliyor.
● İnsan, diğer hiçbir canlıda olmayan
özelliklere sahip “elini kullanarak” araç/gereç
yapabiliyor, kullanabiliyor.
● İnsan, insanlık ve doğa için faydalı olanın
yanında zararlı olanı da üretebiliyor. Örnek
olarak: İnsan yaptığı “yolcu uçağı” ile ulaşım
kolaylığı sağlayabildiği gibi, yaptığı “savaş
uçağı” ile de yüz binleri aynı anda yok
edebiliyor…
İNSANI TANIMAYA DEVAM EDELİM.
İNSANIN
ÖZELLİKLERİ
CANLI BİR VARLIKTIR
DİĞER CANLILARDAN
FARKLIDIR
DİĞER CANLILARDAN
ÜSTÜNDÜR
● İnsan, her canlı gibi
doğuyor, yaşıyor ve
ölüyor.
● Ölüm, bazıları için Yüce
Allah’ın huzuruna giden
süreçte “insanın boyut
değiştirmesi”dir. Ölüm,
ebedi ikinci hayata
(cennet/ cehenneme)
açılan bir kapıdır.
● Ölüm, bazıları için bir
“yok oluş”tur; yani,
sıfırlanmaktır. Bu inanç,
ölüm sonrasını
reddettiğinden, sahibini
duyarsız (sorumsuz)
yapar…
● İnsana verilen akıl onu
diğer canlılardan
farklılaştırır. Çünkü;
insanın “düşünebilme”
yeteneği; iyi-kötü, doğruyanlış, faydalı-zararlı
olanı ayırt edebilmesini
sağlar.
● İnsana ait bu özellikler,
diğer canlılarla
arasındaki farklılıkların
en önemlisidir.
● Ve insan doğayı bedel
ödemeden kullanan tek
canlıdır.
● Canlılar içinde sadece
insana verilen cüz’î irade
(bireysel istek veya bir işi
yapma niyeti) bir tür
“yetki”dir.
● İnsana verilen bu yetki
beraberinde sorumluluğu
da getirir. Çünkü,
Yüce Allah, verdiklerinin
“nerede-nasıl”
kullanıldığının hesabını
soracağını, vahiyle
bildirmiştir.
● Sorumluluk taşıyabilen
insan, diğer canlılardan
üstündür…
Örnek: Birine yardım edene dünyanın her yerinde teşekkür edilir.
Örnek: Hırsızlık dünyanın her yerinde yasaktır ve değişik şekillerde cezalandırılır.
İnsan, paradoks (zıt)
davranışlar
sergileyebilecek
kapasitededir.
İnsan; aklını, kalbini,
sevgisini, yardımlaşma
duygularını vb. özelliklerini ön
plana çıkarırsa; kendisi, diğer
insanlar ve canlılar için
FAYDALI
GÜZEL
pozitif davranışlar
sergiler.
İYİ
NÖTR
DEĞERLER
KÖTÜ
İnsanın doğumla gelen
özellikleri “nötr” değerlerdir.
İnsan hangi özelliğini aktif
hale geçirirse o yönde
davranış sergiler.
ÇİRKİN
İnsan; nefsini, nefretini,
kinini, zarar verme duygusunu
vb. özelliklerini ön plana
çıkarırsa; kendisi, diğer
insanlar ve canlılar için
negatif davranışlar
ZARARLI
sergiler.
(NEFİS ve RANT)
Örnek: İman sahibi bir
insan zekat vermede
zorlanmaz. Çünkü; imanı
aklı ön plana çıkararak
nefse “zekat vermek malı
azaltmaz” der ve nefsi
bastırır…
● Pozitif davranışların sahibine getirisi
(çoğu zaman) sadece “manevi kazanç”tır…
● Böyle bir kazanç nefse hoş gelmez.
Çünkü; nefis, içinde “rant” olmayan her
davranışa karşıdır ve önünü kesmek ister;
adamına göre başarır da…
● Negatif davranışlar (çoğu zaman) “haksız
kazanç” veya “tembellik rahatlığı” demek
olacağından nefis tarafından sevilir.
● Nefis, şeytanın da desteğiyle negatif
davranışları insana cazip gösterir, teşvik eder;
adamına göre başarır da…
Ne demek
istiyoruz?
Örnek: İmanı zayıf
bir insan için “rüşvet
vererek daha büyük
servet edinmek”
imkânı doğarsa nefsi
bunu onaylar…
İMAN
İnsana
İnsan,
iman etme yetkisini
kullanarak vahyin
isteklerine uyarsa MÜMİN
olur. Karşılığı: “Eşrefi
mahlûk” (yaratılmışların en
üstünü) olmaktır.
iman - inkâr
yetkisi verildiğini
İNSAN
YARATILMIŞTIR
vahiyden
İnsan bulûğ yaşına
kadar dini anlamda
sorumlu değildir.
öğreniyoruz.
Dışımızdaki,
canlı - cansız (görebildiğimiz)
tüm varlıkların
“iman - inkâr” kabiliyetlerinin
olmadığını; sadece tabi
oldukları kanunlara
uyduklarını biliyoruz...
İNKÂR
İnsan,
inkâr etme yetkisini kullanarak
vahyi kabul etmezse MÜNKİR
(kâfir) olur. Yani; yaratan ve
besleyen Allah’a isyan etmiştir.
Karşılığı: “Hayvandan daha
aşağı” olmaktır.
“O, hanginizin daha güzel amel
yapacağını sınamak için ölümü
ve hayatı yaratandır.”
Yüce Allah, mikrodan makroya
kadar tüm yarattıklarını insanın
hizmetine vererek onu korumakta
ve beslemektedir.
KİM
KİMDİR?
Karşılığında tek bir isteği vardır;
“Kendisine gönüllü kulluk
yapılması.”
Bir diğer ifade ile, insanın “Mümin”
olması ve gereğini yerine
getirmesi; yani, “Müslüman”
olmasıdır.
MÜMİN
Allah’a, Hz. Peygamber’e ve O’nun
haber verdiği şeylere (Allah’ın varlığına
ve birliğine, ahiret gününe, kitaplarına,
meleklerine, peygamberlerine ve
kadere) gönülden inanıp, kabul ve
tasdik eden kimse.
Mümin, iman edendir.
MÜSLÜMAN
İslâm dinine “bağlanan / teslimiyet
gösteren” (vahyin yap dediklerini
yapan, yapma dediklerini yapmayan)
kimse.
Müslüman, imana uygun
eylem sahibidir.
Sünnet, “Hz. Peygamberin
sözleri ve bedenen yaptıkları”
olarak özetlenebilir. Sünnet,
İslâm dininde Kur'ân'dan
sonra ikinci ana kaynaktır.
SEVAP - GÜNAH
Önce, doğru olan öğrenilecek; yetmez, sonra doğru olan yapılacak.
KUR’ÂN
VE
SÜNNET
Yüce Allah, insan için neyin doğru ve neyin yanlış olduğunu
en iyi bilendir. O, insanlara Kur’ân’ı göndererek bir tür
“yol haritası” çizmiş ve Hz. Muhammed’i de (sav) insanlığa
“peygamber / örnek insan / öğretici / rehber” yapmıştır…
“Sünnet” yol haritasının pusulası gibidir.
DİN
İNSAN
İÇİNDİR
Özetle din: İnsanın “Bir amaç için yaratıldığını, dünya
hayatının kendisi için takdir edilen bir zaman aralığında
başlayıp-biteceğini, vücudu dahil hiçbir şeyin gerçek sahibi
olmadığını, haddini bilmesini, dünya hayatının hesabını
vermek üzere öleceğini, ahireti vb.” öğretir…
NASIL
YAŞAYACAĞIZ?
Yaratılma amacına uygun olarak sorumluluk taşıyan
“akıllı insan gibi” mi; yoksa, sorumluluk nedir bilmeyen
“akılsız hayvan gibi” mi?
“ÖYLE İSE EMROLUNDUĞUN GİBİ DOSDOĞRU OL...”
Bir insan,
İslâm dinine
girmişse,
davranışları
dinin emirlerine
uygun olmalıdır.
Aksi durum,
dini hafife
almaktır.
Örnek: Bir insanın su
içmesi normalde nötr bir
eylemdir. Besmele
çekilerek içilirse sevap,
israf edilerek içilirse
günah olur.
Not: Bu grafik özet olarak
(alan darlığı sebebiyle ara
basamaklar atlanılarak)
hazırlanmıştır.
FARZ
SEVAP
BÖLGESİ
Yapılması Allah
tarafından kesinlikle
emredilmiş eylem.
VACİP
Önem derecesi farz ile
sünnet arasındaki
eylem.
SÜNNET
Peygamberin davranış
biçimine (söz ve
fiillerine) uygun eylem.
MUBAH
Yapılıp yapılmaması nötr olan
eylem. Niyetle sevap veya
günaha dönüşebilir.
Yapılması hoş
karşılanmayan eylem.
GÜNAH
BÖLGESİ
MEKRUH
HARAM
Yapılması Allah
tarafından kesinlikle
yasaklanan eylem.
İman eden insan sevap
bölümüne geçmiştir. Dinin
“yap / yapma” dediklerine
uyduğu oranda sevabı
artar ve Allah’a daha çok
yaklaşır.
Müslüman sonuçta bir
insandır ve zaafları vardır.
Farzları ihmal ederek ve
haramları işleme hatasına
düşerek günah işler; yani,
günahkâr olur.
Müslüman sınırı aşmadığı
müddetçe (günahkâr da
olsa) mümindir.
Bazıları, kalbi ile
inanmadığı halde (inkârını
saklayıp) dili ile inandığını
söyleyerek mümin
görünmeye çalışır. Artık o
münafık olmuştur.
Müslüman imanıyla
orantılı olarak ibadet eder,
zaafları sebebiyle de
ihmaller yapar. Günahsız
Müslüman düşünülemez.
Esas olan; ibadetleri
çoğaltmak ve
ihmalleri-hataları azaltmak
ve tövbe edebilmektir.
SEVAP
BÖLGESİ
Bulûğ yaşına kadar dini
anlamda sorumluluk yoktur.
Yüce Allah, yarattığı
insanı sevmekte ve
kurtuluşu için (tövbe
kapısını açık tutarak)
GÜNAH
BÖLGESİ
herkese iman
(kurtuluş) fırsatı
tanımaktadır.
Sınır
İNKÂR – MÜNAFIK
BÖLGESİ
Dünyada kimin münafık olduğu bilinemez.
Ancak, münafıkların ahiretteki yerleri
cehennemin en alt tabakasıdır.
(Bakınız, Kur’ân 4/145)
İhmalin / hatanın çeşidinin
ve miktarının artması
(alışkanlık haline gelmesi)
insanı inkâr sınırına
yaklaştırır.
“Ayak her an kayabilir…”
İnsanlar için insanların yaptığı kanunlar yetmez. Çünkü insan, güçlüyse
kanunu deler geçer veya bulduğu her fırsatta kanunun etrafından dolaşır.
● Bazı insanlar, kuralsız yaşayabilmek için iman etmemiş olabilir…
● Bir insanda ahiret inancı (hesap verme sorumluluğu) yoksa her haltı
yer; hatta, insanlıktan bile çıkar. Örnek mi? O kadar çok ki…
● “Allah’a inanıyorum” demek yeterli değildir. İnancın
İNSAN
KALMAK
MÜSLÜMANIM
DİYENLERE
GELİNCE
ibadete dönüşmesi gerekir. Aksi halde; “İnsan yaşadığı gibi
inanmaya başlar”.
● Allah’ın emirlerine (çizdiği sınırlara) uyulmalıdır.
Sınır iyidir; sınır olmazsa insan azgınlaşır, kendine ve
başkalarına zarar verir…
● İnkâra (isyana) düşmeden
● Açık duran tövbe kapısını istismar etmeden
● İnsanlara ve doğaya zarar vermeden
● Katma değer üreterek
İNSAN
ÖZETLE
KALARAK
YAŞAYALIM
Faydalandıklarıma teşekkürlerimle...
Ekim 2011