Transcript 081205090

Nurmamet CUMAYEV
081205090
KONYA
-TÜRKİYEDE KIRSAL ALAN
-AVRUPA ÜLKELERİNDE KIRSAL ALAN
-AB KIRSAL KALKINMA TEDBİRLERİ
-KIRSAL KALKINMANIN ÖNEMİ
-MERKEZ YÖNETİM KURULUŞLARI
-SONUÇ
 Dünyada ve Ülkemizde istatistiksel çalışmalarda standart
bir kır- kent tanımının bulunmaması, sektörler arasında “
kırsal alan ” algısının farklı olmasından kaynaklanmaktadır.
 Buna rağmen, ülkeleri bir arada ve aynı kritere göre
karşılaştırabilmek amacıyla uluslararası kuruluşlarca
standart tanımlar geliştirilmektedir. Bu tür tanımların
başında, OECD tarafından geliştirilen ve AB tarafından da
kullanılan tanımdır.
Ülkemizde 2002/4720 sayılı Bakanlar Kurulu Kararında İller,
istatistiki bölge birimi sınıflandırmasına (NUTS) göre, Düzey 3
düzeyindeki bölgeler olarak kabul edilmiştir. Buna göre, Düzey
3’ten (illerden) daha alt seviyede bir sınıflandırma yapılmamıştır.
Fakat, ülkemizde idari sınırlar bakımından tanımlı olan en küçük
birim İlçelerdir.
İlçe sınırları dahilindeki nüfus yoğunluğunun km2 başına 150
kişiden az olması durumunda bu ilçenin nüfusu kırsal, 150 kişiden
fazla olması durumunda ise kentsel kabul edilmektedir.
Köy-şehir tanımı:
Başta genel nüfus sayımları olmak üzere tam sayımlarda
kullanılan bu tanım, yerleşim yerlerinin idari statüsünü baz
almaktadır. Buna göre; nüfus büyüklüklerine bakılmaksızın İl ve İlçe
merkezleri “şehir” olarak kabul edilirken, diğer tüm yerleşimler
“köy” kabul edilmektedir.
.
Günümüzde TÜİK tarafından “köy” ve “şehir” bazında yayımlanan
tüm çalışmalarda bu tanım kullanılmaktadır.Ülkemizde halen,
kırsal ve kentsel alan ayrımında 20 bin nüfus eşiği kullanılmakla
birlikte, bazı çalışmalarda belediye mücavir alanları kent, bunun
dışında kalan yerler ise kırsal alan olarak değerlendirilmektedir
Yerleşimlerin kırsal nufüs içindeki payları :
 Genel anlamda kır ve kent ayrımı; beşeri coğrafyanın, iktisadi
faaliyetlerin, sosyal yapının, ve kültürel değerlerin farklılaşmasını
ifade etmektedir. Bu bağlamda, “kır” ve “kent” kavramları altında
özetlenen mekan farklılaşması, “kırsal” ve “kentsel” kavramları
altında sosyolojik olarak da inşa edilmektedir. Fakat, günümüzde
kenti tanımlayan bazı özelliklerin kırda, kırı tanımlayan bazı
özelliklerin ise kentlerde olduğu görülmektedir.
Nüfus barındıran belde ve köylerin toplam sayısı ise, 2007
yılında 36.434 iken, 2008 yılında 36.127’dir. Buna rağmen,
ülkemizde 2008 itibarıyla her 100 kişinin 25’ inin halen belde ve
köylerde yaşıyor olması, ülkemizin önemli oranda kırsal bir ülke
olduğunu göstermekte ve kırsal kalkınma politikalarının önemini
ortaya koymaktadır.
Yalın bir anlatımla, kentsel yerleşmeler dışında kalan yerler olarak
nitelendirilebilecek “kırsal alan” kavramı, aslında tanımlayıcı
somut-nesnel öğeleri bulunan bir mekandır.
- Kırsal alanda yaşam ortamı ve ekonomik aktiviteler, önemli
ölçüde doğal üretim kaynaklarının kullanım ve değerlendirilmesine
bağlıdır.
- Ekonomik toplumsal kültürel gelişme süreci, göreli olarak yavaş
işlemektedir.
- Teknolojik gelişmenin yaşama ve üretime yansıma oranının,
göreli olarak gecikmeli olduğu bir alan söz konusudur.
- Gelenek ve törelerin, yaşam biçimini ve kurallarını etkileme gücü
fazladır.
- Yaşam biçimi ve tüketim kalıbı, görece gelenekseldir.
- İnsan ilişkilerinde yüz yüzelik yaygındır.
Avrupada kırsal alan
OECD sınıflamasına göre, AB sınırları içindeki toprakların %80’i kırsal
alanlardır ve Birlik nüfusunun %17.5’i bu alanlarda yaşamaktadır. Bunun
yanında, Avrupa kırsal alanları kendi aralarında muazzam farklılıklara
sahiptir. Örneğin, OECD tanımına göre, İngiltere’de kırsal topluluklarda
yaşayan nüfusun toplam nüfusa oranı %8.7 iken bu oran Fransa’da %23.7’ye
Avusturya’da %34.6’ya ve İsveç’te %66.8’e kadar çıkmaktadır. Kırsallığı
baskın alanlar diğer bölgelere göre tüm üye ülkelerde en düşük gelir
seviyesine sahip olmakla birlikte üye ülkeler ulusal ekonomileri arasında
farklılıklar olması sebebiyle Avrupa kırsal alanları arasında gelir farklılıkları
vardır. AB yurtiçi gayri safi hasılası 100 kabul edilirse İngiltere’nin kırsallığı
baskın bölgelerinde bu gelir 73.4 seviyesinde iken İtalya’nın aynı
bölgelerinde bu düzey 60.8’e Portekiz’de 34.5’e inebilmektedir.
Bazı üye ülkelerde (İngiltere, Almanya, Fransa ve Danimarka ) işsizlik
oranları kırsal alanlarda kentsel alanlara göre daha düşükken diğer üye
ülkelerde işsizlik kırsal alanlarda kentsel alanlardakinden daha yüksektir.
Tarımın ve ormancılığın kırsal ekonomilerde payı üye ülkeler arasında
değişmektedir. Tarımsal yapılar özellikle kuzey ülkeleri ile güney ülkeleri
arasında farklılıklar arz etmektedir. Yunanistan, İtalya ve Portekiz gibi
Akdeniz ülkelerinde ortalama büyüklüğü 4-8 ha arası olan küçük ve orta
ölçekli tarımsal işletmeler hakimken, Almanya, Fransa, İngiltere gibi kuzey
ülkelerinde ortalama büyüklüğü 17 ha’dan 67 ha’ya değişen orta ve büyük
ölçekte tarımsal işletmeler yaygındır.
AB’de kırsal alanlar, bu çeşitliliklerine rağmen bazı ortak sıkıntılar
yaşamaktadırlar. Bu alanlarda yaşanan sıkıntılar en başta; özellikle
eğitimli genç nüfusun diğer bölgelere göç etmesi, neticesinde nüfusun
azalması, buna bağlı olarak nüfusta yaşlanma ve yetenekli insan kıtlığı ile
karşılaşılması, diğer bölgelere nazaran daha düşük gelir seviyesi
yakalanması ve yüksek oranda işsizlik olarak sıralanmaktadır.
Bunun yanında bu tablonun zıddını gösteren kırsal
bölgelerde vardır. Bazı kırsal alanların Avrupa’nın en
dinamik alanları olduğu görülmekte, bunlar ülke
ortalamasından yüksek büyüme gerçekleştirmekte ve
istihdam yaratmakta başarılı olmaktadırlar. İncelendiğinde
bu gibi bölgelerin ortak özellikleri olarak şunlar öne
çıkmaktadır:
-Paylaşılan bir bölge kimliği ve sosyal uyum
- Arzu edilen hedef noktalar etrafında odaklanma
- Girişimci ortam
- İyi eğitim düzeyi
- Diğer komşu alanlarla işbirliği
- Çekici bir kültürel ve doğal çevre
- Avrupa’nın diğer kırsal alanları ile kurdukları işbirliği ile
uygun bilgiye ulaşma
imkanı arama
a) Tarımsal işletmelerde yatırım
Birlik, çiftlik araçlarının modernleştirilmesi, işletme
gelirlerini ve yaşam standartlarını artırmak, çiftçilerin
çalışma koşullarını iyileştirmek amacıyla tarımsal
işletmelerde yatırımı desteklemektedir. Böyle bir yatırımın
aşağıdaki hedeflerden birini veya birkaçını karşılaması
istenmektedir:
-üretim maliyetlerini düşürmek
-ürün kalitesini artırmak
-doğal çevreyi, hijyen koşullarını ve hayvan bakımı
standartlarını korumak-geliştirmek
-çiftlik faaliyetlerinin çeşitlendirilmesi desteklemek
Ayrıca çiftliklerin bu tedbir imkanlarından
yararlanabilmeleri için:
- Ekonomik varlığının sürdürebilirliğini kanıtlamaları
- Çevre, hijyen ve hayvan bakımı standartları
sağlanmaları ve
- Çiftçinin yeterli mesleki yetenek ve yeterliliği taşıması
gerekmektedir.
Topluluğun toplam destek oranı dezavantajlı
alanlarda azami %50, diğer alanlarda %40tır. Genç
çiftçiler için bu oranlar dezavantajlı alanlarda %55’e ve
diğer alanlarda %45’e çıkmaktadır.
Çiftliklerin bir nesilden diğerine geçmesini
kolaylaştırmak amacıyla Birlik genç çiftçilere çiftlik
kurma konusunda destek olacak kuruluş yardımı
vermekte ve erken emekliliği teşvik etmektedir.
 b) Genç çiftçilere destek
İlk defa bir tarımsal işletme kuruyor olan 40 yaşın altındaki
çiftçilere yeterli mesleki yetenek ve yeterliliği
taşımaları,çiftliğin ekonomik varlığının sürdürebilir
olduğunu kanıtlanmaları ve çevre, hijyen ve hayvan refahı
standartları sağlamaları şartıyla, kuruluş için, tek bir
primden ve sübvansiyonundan oluşan bir destek
sağlanmaktadır. kuruluştan kaynaklanan maliyetleri
kapatan borçlar için faiz
c) Erken Emeklilik
Çiftçiliği bırakmak isteyen yaşlı çiftçilere gelir desteği
sağlamak, yaşlı çiftçilerle gençler arasında değişimi sağlamak
amaçlarıyla erken emeklilik teşvik edilmektedir.
Bu tedbir imkanların yararlanmak için,
çiftliği bırakan çiftçi:
-bütün ticari faaliyetlerini bırakmalı
-emeklilik yaşından küçük 55 yaşından büyük olmalı
-geçmiş 10 yılda çiftçilikle uğraşmış olmalı
Çiftliği alan:
-tarımsal işletmenin başı olarak bırakılan arazinin tamamını
veya bir kısmını üzerine almalı
-en az 5 yıldır çiftçilik yapıyor olmalı ve
-yeterli mesleki yetenek ve yeterliliği taşımalıdır.
Teşvik sadece çiftlik sahiplerine değil tarımsal faaliyeti
terk eden işçilere de sağlanmaktadır. Bu imkandan
yararlanabilmeleri için işçiler:
-bütün tarım işini tamamen bırakmalı
-emeklilik yaşından küçük 55 yaşından büyük olmalı
-bir sosyal güvenlik tedbirine bağlı olmalı
-son beş yılda çalışma zamanının en az yarısını tarımsal
işçi olarak geçirmiş olmalıdır.
 d) Eğitim
Özellikle kaliteli ürün üretimini ve çevreyle dost üretim
yöntemlerini teşvik etmek amacıyla çiftçilerin mesleki
yetenekleri ve yeterliliklerini geliştirmek üzere mesleki
eğitime destek verilmektedir.
Eğitim aşağıdakilerle ilgili olmalıdır:
 -üretimin yeniden organizesi, arazinin geliştirilmesi ve
devamını sağlayacak üretim yöntemlerinin uygulanması,
çevre koruma, hijyen ve hayvan bakımı şartlarını geliştirme,
ekonomik çiftçiliğe yönelik yetenekleri geliştirmek
 -orman sahiplerine , orman ile ilgili faaliyetleri yürütenlere
yönelik orman idaresi ile ilgiliolmak.
e) Dezavantajlı alanlar ve Çevresel baskı altında olan sahalar:
Doğal koşulların üretim maliyetini artırması ve tarımsal
üretimi azaltması sebebiyle çiftçilik yapmanın daha zor
olduğu ve yine bu sebepten uzun vadede çiftliğin
mevcudiyetinin tehlikede bulunduğu alanlar dezavantajlı
alanlar olarak kabul edilmektedir. Bu sebeple burada çiftçilik
yapanlara hektar üzerinden telafi edici ödemeler
yapılmaktadır. Bu ödemenin miktarı 25-200 euro/hektar
arasında değişmektedir. Dezavantajlı alanların listesi
Komisyon tarafından hazırlanmıştır. Bu alanların toplamı üye
ülke alanının %10 unu geçemez.
f) Tarımsal çevre tedbirleri
 Çevreyi korumak, kırsal alanların yaşamalarını temin
etmek amacıyla en az beş yıl boyunca çevresel tedbirleri
alan çiftçilere aldıkları tedbirler sonucunda karşılaştıkları
zararı telafi edecek bir yardım verilmektedir. Bu yardımın
miktarı yıllık 450 euro ile 900 euro/hektar arasında
değişmektedir. Bütün kırsal kalkınma tedbirlerinden
sadece tarımsal çevre tedbirlerinin ülke kırsal kalkınma
planlarında yer alması mecburidir.
g) Tarımsal ürünlerin pazarlama ve işlemesini geliştirme
 Tarımsal ürünlerin pazarlama ve işlemesini rasyonel hale
getirme, rekabetçiliğini ve katma değerini artırmak
amacıyla çiftçileri çiftliğin ekonomik varlığının
sürdürebilirliğini kanıtlamaları, çevre, hijyen ve hayvan
refahı standartları sağlanmaları şartıyla Birlik, yatırım
miktarının Hedef 1 bölgeleri için %50’sini ve diğer bölgeler
için %40’ını finanse etmektedir.
 h) Ormancılık
 Avrupa Birliği ormancılık stratejisinin bir parçası olarak,
Avrupa Birliği ormanlarının korunması, sürdürülebilir
yönetiminin sağlanması ve geliştirilmesi amaçlarıyla
ormancılık faaliyetleri desteklenmektedir. Bu yapılırken
ormancılığın çok fonksiyonlu oluşu ve ormanların ekolojik,
ekonomik ve sosyal bakımlardan üstlendikleri önemli
roller dikkate alınmaktadır.
Destek özel teşebbüse , belediyelere veya bunların derneklerine ait ormanlık alanlara verilir. Hedefler doğrultusundaki ormansal ürünlerin hasıl edilmesi, işlenmesi ve
pazarlanmasına yönelik yatırım, yeni ürünler, dernekler
kurma, ağaçlandırma desteklenir.
i) Kırsal alanların geliştirilmesi ve uyumunu destekleme
 Yeni tüzüğün (EC 1257/1999) 33 üncü maddesi, Topluluk düzeyindeki
entegre bir kırsal kalkınmayı amaçlayan tedbirler serisini kapsamaktadır.
Bu tedbir ile,
 arazi iyileştirilmesi,
 arazi birleştirilmesi,
 turizm ve el sanatlarının artırılması, tarımsal yönetim hizmetlerinin
tanıtımı,
 kaliteli tarım ürünlerinin pazarlanması,
 kırsal alana götürülen temel hizmetler,
 köylerin yenilenmesi ve geliştirilmesi, kırsal mirasın korunması,
 tarım ve bağlantılı faaliyetlerin çeşitlendirilmesi
 tarımsal su kaynaklarının yönetimi,
 tarımla ilgili kırsal alt yapının iyileştirilmesi,
 tarım, ormancılık ve doğa yönetimi ile bağlantılı olarak çevrenin
korunması ve hayvan sağlığının iyileştirilmesi,
 tabii afetlerle oluşan zararların giderilmesi ve yeni koruma tedbirlerinin
tanıtımı,
 maliyet mühendisliği.
 Kırsal kalkınma tedbirlerinin uygulanmasında aşağıdaki yöntem
kullanılmaktadır:
a) Programlama
Kırsal alanın güçlü ve zayıf yanlarını, fırsatları ve tehlikeleri analiz eden ve
neticede ölçülebilir hedeflere sahip bir stratejiyi öngören çok yıllık
programlar hazırlanması.
b) Ortaklık
Üye devletin Komisyona gönderdiği program üye devlet veya bölgelerle
yakın işbirliği ile çalışılır yasal yükümlülükleri karşılamak açısından
program kamu yetkilileri ve AB tarafından ortaklaşa finanse edilir
program söz konusu kırsal alandaki ilgili tarafları bir araya getiren bir
ortaklıkla geliştirilir ve yönetilir.
c) Ademi merkeziyetçi yönetim
Programın mali ve idari yönetimi yetkili ulusal ve bölgesel otoriteye
bırakılmıştır.
d) İzleme ve değerlendirme
Programlar özel bir komite tarafından yakından takip edilir ve program
önceden, ortada ve tamamlanmasından sonra değerlendirmeye tabi
tutulur.
KIRSAL KALKINMANIN ÖNEMİ
 Ülkeler, gerek bulundukları jeopolitik konumları itibarıyla gerekse
doğal kaynaklara yakınlık ve uzaklıkları nedeniyle gelişmelerinde
farklılık gösterir. Ülkeler arasında gelişmişlik farklarının doğmasına
neden olan bu genel etkenler dışında başka etkenler de vardır. Sanayi
devrimiyle birlikte, devrimigerçekleştiren ülkeler kısa dönemde büyük
gelişmeler sağlamıştır. 1750’ lerden itibaren devrimin ortaya çıktığı Batı
Avrupa ülkelerinin milli gelirleri önemli ölçüde arttı. Devrimin
başlangıcından itibaren geçen yaklaşık 250 yıl sonunda, sanayi
devrimini yaşayan ülkelerin kaydettikleri gelişme karşısında devrimi
gerçekleştiremeyen ülkelerin bu ülkelerle yaptıkları ticaret sonucunda
sömürülmekten kurtulamamaları, ülkeler arasındaki gelişmişlik
farklarının daha da artmasına neden olmuştur. İkinci Dünya
Savaşı’ndan sonra ise dünya ülkelerini gelişmiş ülkeler ve az gelişmiş
ülkeler şeklinde ikiye ayırmak mümkün hale gelmiştir. Daha sonra
Dünya Bankası bu ülkeleri diğer ülkeler karşısında daha az gurur kırıcı
bir sınıflandırma olması için “Gelişmekte Olan Ülkeler” olarak
değiştirmiştir. Gelişmekte olan ülkeleri (GOÜ), Gelişmiş Ülkelerden
(GÜ) ayıran özellikleri üç grup altında toplayabiliriz insan Bunlar
ekonomik, demografik ve sosyal-kültürel özelliklerdir.
. GOÜ’nün ekonomileri tarıma dayalıdır. Nüfusun büyük bir
bölümü tarımla uğraşırken, Milli geliriçerisinde de en
yüksek payı tarım sektörü almaktadır.
Dünya bankası’nın 2000-2001 raporuna göre 1995 yılında
kentte yaşayanların oranı %45, kırsalda yaşayanların oranı
%55 iken, bu oranların 2025 yılında kentte %55 ve kırsalda
%39 olacağı belirtilmiştir. Aynı raporda kırsal alanların
boşalmaya devam etmesiyle kentte yaşayan fakir insan
sayısının 1995’te 1,6 milyardan 2025 yılında 3,1 milyara
ulaşacağı belirtilmiştir. Araştırmadan ortaya çıkan diğer
rakamlar aşağıdaki tabloda yer almaktadır:
Dünya genelinde yaşam ve sağlıkla ilgili bazı
göstergeler:
YILLAR
1995
2025
Yoksullukla Yaşama
2400
3300
Yetersiz Beslenenler
1800
500
Açlıktan Ölenlerin Sayısı
20
10
Kirli Sudan Ölenlerin Sayısı
9.1
3.7
Sağlık Kuruluşlarına
Erişememe
1500
700
Yetersiz Barınma
1100
700
Okula Erişememe
1000
500
İşsizlerin Sayısı
100
200
Kaynak: World Bank 2000-2001 Report, s. 274-290, Washington D.C.
 Yukarıdaki tabloda yer alan yaşam ve sağlıkla ilgili
özelliklerin kırsal alanlarda görüleceği ve 2025 yılında bile
kırsal alanlarda yaşayan insanların tüm dünya nüfusuna
oranı %40’lar civarında olacağı düşünülürse kırsal alanların
ve özellikle GOÜ’deki kırsal alanların kalkındırılmasının
önemi bir kez daha ortaya çıkmaktadır. Yani 2020’li yıllarda
insanlar hala açlıktan ölebilecek, hala kirli sulardan
hastalanabilecek, hala barınma sorunlarıyla
karşılaşabileceklerdir. GOÜ’in bu sorunları gelişmiş
ülkeleri de rahatsız etmeye devam edecektir. Bu yüzden
kırsal kalkınma her ülkenin kendi sorunu olmasının
yanında uluslararası tarım politikasının da gündeminde
olan konulardandır.
Merkezi Yönetim Kuruluşları
a)Tarım ve Köyişleri Bakanlığı:
 1924 yılında kurulan Tarım Bakanlığı, 1969 yılında kurulan Orman
Bakanlığı ve 1963 yılında kurulan Köyişleri Bakanlığı, 1983 yılında Tarım
Orman ve Köyişleri Bakanlığı adı altında birleştirilmiştir. 1991 yılında
Orman Bakanlığı’nın ayrılmasıyla bakanlığın unvanı “Tarım ve
Köyişleri Bakanlığı” olmuştur.
 Bakanlığın kuruluş amacı, 441 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’ye
göre, kalkınma plan ve programları doğrultusunda köyleri
kalkındırılmak, bitkisel üretim ve hayvancılığın geliştirilmesini
sağlayacak görev alanına giren altyapı tesisleri ile tarımsal, sosyal ve
ekonomik kamu hizmetlerini yürütmektir. Bakanlık bu görevlerini
kendisine bağlı olan taşra teşkilatları aracılığıyla yerine getirmektedir.
Taşra teşkilatı; araştırma enstitüleri, il ve ilçe müdürlükleri, üretme
istasyonları ve kontrol birimlerinden oluşmaktadır. Bakanlığın ayrıca,
yurt dışında da belirli merkezlerde tarım müşavirlikleri bulunmaktadır.
 Ana hizmet birimleri çeşitli genel müdürlüklerden oluşmaktadır. Her
birimin birbirinden farklı alanlarda sorumlulukları bulunmaktadır. Bakanlık
bünyesinde görev yapan birimler;
 Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel Müdürlüğü (TÜGEM)
 Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü (KKGM)
 Teşkilatlanma ve Destekleme Genel Müdürlüğü (TEDGEM)
 Tarımsal Araştırmalar Genel Müdürlüğü (TAGEM)
 Dış İlişkiler ve Avrupa Topluluğu Koordinasyon Dairesi Başkanlığı (DİATK)
Tarım ve Köyişleri Bakanlığına bağlı kuruluşlar
 Tarım Reformu Genel Müdürlüğü
 Atatürk Orman Çiftliği Müdürlüğü (AOÇ)
 Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü
 Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü (ÇAYKUR)
Tarım ve Köyişleri Bakanlığına bağlı olmayan ancak Bakanlıkla ilgili KİT’ler:
 • Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürlüğü (TMO)
 • Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü (TİGEM)
 • Türkiye Tarım Kredi Kooperatifleri
Çevre ve Orman Bakanlığı:
 Bütün vatandaşların ortak varlığı olan orman ve çevrenin korunması ve
iyileştirilmesi, kırsal ve kentsel alanda arazinin ve doğal kaynakların en
uygun ve verimli şekilde kullanılması ve korunması, ülkenin doğal bitki
ve hayvan varlığı ile doğal zenginliklerinin korunması, geliştirilmesi ve
her türlü çevre kirliliğinin önlenmesi ile ormanların korunması,
geliştirilmesi ve orman alanlarının genişletilmesi, ormanların içinde ve
bitişiğinde yaşayan köylülerin kalkındırılması ve bunun için gerekli
tedbirlerin alınması, orman ürünlerine olan ihtiyacın karşılanması ve
orman ürünleri sanayinin geliştirilmesi esaslarını düzenleyen Çevre ve
Orman Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’la belirlenen
çerçevede, sürdürülebilir kalkınma ilkesi çerçevesinde, çevreye
olumsuz etki yapabilecek her türlü plân, program ve projenin, fayda ve
maliyetleriyle çevresel olguların ortak bir çerçeve içinde
değerlendirilmesini gerçekleştirecek çevresel etki değerlendirmesi ve
stratejik çevresel değerlendirme çalışmasının yapılmasını sağlamak, bu
çalışmaları denetlemek ve izlemek.
Dengeli ve sürekli kalkınma amacına uygun olarak ekonomik kararlarla
ekolojik kararların bir arada düşünülmesine imkân veren rasyonel
doğal kaynak kullanımını sağlamak üzere, kalkınma plânları ve bölge
plânları temel alınarak çevre düzeni plânlarını hazırlamak veya
hazırlatmak, onaylamak, uygulanmasını sağlamak. Çevre konusunda
görev verilmiş olan özel kuruluşlar ile kamu kurum ve kuruluşları
arasında işbirliği ve koordinasyonu sağlamak; bu konuda faaliyette
bulunan gönüllü kuruluşları yönlendirmek, desteklemek ve bakanlıklar
arası işbirliği esaslarını yönetmelikle belirlemek. Çevre ve orman
konularında uluslararası düzeyde sürdürülen çalışmaların izlenmesi ve
bunlara katkıda bulunulması amacıyla ulusal düzeyde yapılan
hazırlıkları ilgili kuruluşlarla işbirliği halinde yürütmek ve bu
çalışmalara Türkiye'nin iştirakine ilişkin koordinasyonun
sağlanmasına, uluslararası ilişkilerin yürütülmesiyle ilgili mevzuat
çerçevesinde yardımcı olmak. Devlet ormanları içinde ve bitişiğinde
oturan köylülerin sosyal ve ekonomik gelişmelerini sağlamak
maksadıyla bunları her türlü kredi ve yardım kaynaklarıyla
desteklemek, orman-halk ilişkilerini geliştirmek ve bu konuda her
türlü tedbiri almak Çevre ve Orman Bakanlığı’nın görevleri içerisinde
yer almaktadır.
b) Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü
 6200 sayılı Kanun’la 1953 yılında kurulan Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü (DSİ),
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’na bağlı, katma bütçeli ve tüzel kişiliği olan bir
örgüttür. Bu örgütün temel amacı, su kaynaklarını geliştirme çerçevesinde, sosyal ve
ekonomik kalkınma politikasına ve kamu yararına uygun olarak ülkenin yerüstü ve
yeraltı sularının zararlarını önlemek, korunmalarını ve bunlardan çeşitli yönlerde
yararlanmayı sağlamaktır.
DSİ’nin başlıca görevleri; taşkın ve sellere karşı koruyucu tesisler meydana
getirmek, sulama tesisleri kurmak, bataklıkları kurutmak, sorunlu arazilerin
drenajını yapmak, hidroelektrik enerji tesisleri kurmak, büyük şehirlere içme,
kullanma ve endüstri suyu sağlanmasına yönelik 167 sayılı Kanun’la verilen görevleri
yapmak, akarsuları ıslah etmek, kendi geliştirdiği su kaynaklarında su ürünleri
üretimini artırıcı çalışmalar yapmak, belirtilen çeşitli görevlere ilişkin projeler
hazırlamak, şehir ve kasabaların içme suyu ve kanalizasyon projelerini incelemek,
onaylamak ve denetlemek, yeraltı ve yerüstü sularının kirliliği konusunda ilgili
kuruluşlarla işbirliği yapmak sayılabilir.
 DSİ bünyesinde yürütülen sulama çalışmalarında sulama
örgütlerine ilişkin bazı sorunlar yaşanmaktadır. Sulama
amaçlı kullanım başta olmak üzere özellikle yerüstü
sularının tahsisi, korunması ve kullanımının planlanması
konularındaki hukuki boşlukların giderilmesi ve yeraltı
sularıyla ilgili mevzuatın güncelleştirilmesi gerekmektedir.
Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü
3202 sayılı Kanun’la 1984 yılında bugünkü yapıya
kavuşturulan Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü (KHGM),
Tarım ve Köy İşlerine bağlı, katma bütçeli ve tüzel kişiliği
olan bir örgüttür. KHGM’nün temel amacı, kırsal kesime
götürülen hizmetlerdeki tekrarları önlemek, kısa sürede
daha çok ve daha ekonomik hizmet üretmektir.
Kırsal Alana ve Tarım Kesimine Hizmet Verme ve Karar
Almada Etkili Olan Diğer Bakanlıklar ve Kuruluşlar
Kırsal alana götürülen hizmetlerde karar alınmasında ülkemizde bazı bakanlık
ve kuruluşlar etkin rol oynamaktadır. Bunlar arasında şu birimleri sayabiliriz:
 İçişleri Bakanlığı
 Sanayi ve Ticaret Bakanlığı
 Bayındırlık ve İskan Bakanlığı
 Maliye Bakanlığı,
 Ulaştırma Bakanlığı,
 Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı,
 Devlet Planlama Teşkilatı (DPT),
 Hazine Müsteşarlığı,
 Dış Ticaret Müsteşarlığı,
 Gümrük Müsteşarlığı,
 Denizcilik Müsteşarlığı,
 Para Kredi Koordinasyon Kurulu,
 GAP Bölge Kalkınma İdaresi,
 Sermaye Piyasası Kurulu,
 Türk Standartları Enstitüsü sayılabilir.
Avrupa Kırsal Kalkınma Fonunun Kırsal Kalkınma
Kapsamında Amaçları
a) Kırsal kesimde sürekli iş imkanı yaratmak için
prodüktif yatırımlara olanak sağlamak,
b) Altyapı yatırımlarına hız kazandırmak,
c) Anavatanını terk (göç) etmeyen kesime destek
sağlamak,
d) Eğitim ve sağlık alanında kırsal kesime yatırımlar
yapmak,
e) Çevreyi korumaya yönelik yatırımlar yapmak,
f) Araştırma ve geliştirmeye yönelik çalışmalara kaynak
yaratmak.
Avrupa Yapısal Fonunun Kırsal Kalkınma
Kapsamında Amaçları
 a) Kırsal alanda işsiz kalmış insanların kendi mesleklerine
 entegrasyonunu sağlamak,
 b) Kırsal genç nüfusu kendi meslekleriyle ilgili işlere entegre etmek,
 c) Tarım işçilerini ülkenin değişen endüstri stratejilerine adapte etmek,
 d) İstihdam yaratmada stabilite ve genişlemeyi sağlamak,
 e) Araştırma-Geliştirme’de eğitim, uygulama ve insan potansiyelinin
katkısını arttırmak.
Tarım sektöründe yapısal oluşumunu tamamlamış olarak görünen
kırsal Avrupa’da kalkınma için sağlanan kaynaklar tamamen olumlu
kullanılmakta ve her geçen gün kırsal kesimin sosyal refah düzeyini
arttırmaktadır. Son yıllarda kırsal alanda yoğun koruma önlemleri ve
transferlerin olumsuz sonuçlarını engellemek için çevre ve
sürdürülebilir kalkınma kavramları üzerine yoğunlaşılmıştır. Kırsal
alanlara uygulanacak her politikanın arkasında çevre duyarlılığı
aranmaya başlanmıştır.
SONUÇ
 Kalkınma sorunu gelişmekte olan ülkelerin olduğu kadar,
gelişmiş ülkelerin de sosyal ve ekonomik politikalarının
belirlenmesinde temel konuları oluşturmaya devam edecektir.
Dünya kaynaklarının sınırlı olması, insan ihtiyaçlarının ise
sınırsız olması, insanlığı yenilenebilir kaynakların kullanımını
sınırlandırmaya yenilenemeyen kaynakların ise yok olmasına
karşı önlemler almaya mecbur bırakmıştır. Gelişmiş ülkeler kırsal
kesime uyguladıkları politikaları da son yıllarda sürdürülebilir
kalkınma kapsamında düzenleme yoluna gitmektedirler. AB' de
gübre ve kimyasal ilaç kullanımını kontrol altına alabilmek için
mali yardım politikası yerine çiftçi eğitim programlarına daha
fazla ağırlık verilmesi, ABD' de teknik danışmanlık hizmetlerinin
kırsal kalkınmayla birlikte yoğun olarak uygulanması,
ormanlaştırma çalışmalarının hızlandırılması sürdürülebilir
kalkınma kavramının bu ülkelerce dikkate alındığının
göstergesidir.
 Yerel dinamiklerin harekete geçirilerek halk-devlet
dayanışmasının yoğun olarak yaşandığı kırsal kalkınma
projelerinin devamının tüm yurda yayılması halkın büyük bir
çoğunluğuna yaşama ortamı sağlayan kırsal bölgelerde
uygulanacak proje tekliflerinin devlet kurumları tarafından değil
yerel yönetimler tarafından yapılması ülkemizde kırsal
kalkınmanın hedefine ulaşması için gerekli şartlardır. Kırsal
kalkınma projesi uygulanacak bölgenin sosyal ve kültürel
yapısını bilen, kırsal kalkınma projelerine sürdürülebilir
kalkınma ruhunu yansıtabilecek ve aynı bölgede yaşamakta olan
kişilerin lider olarak kırsal kalkınma projelerine katılması, hem
sürdürülebilir kalkınmayı sağlayacak hem de projelerin
başarısını arttıracaktır.
 Kırsal kalkınma projeleriyle birlikte oluşan yoğun ve bilinçsiz
girdi kullanımıyla tarımsal ürünlerde görülen artış, tarımsal
gelirleri arttırmamaktadır. Uygun pazarlama koşullarının
yaratılamaması yüzünden yurtiçi piyasalarda fiyatlar dalgalanma
göstermekte ve çiftçi örgütlenmesi sağlanamadığı için ihracat
imkanı da ortadan kalkmaktadır. Oysaki kırsal kalkınma
projelerinde tarımsal ürün artışı yerine çiftçi gelirlerini arttırıcı
hedefler belirlenmeli ve alternatif gelir alanları araştırılmalıdır.
Batılı ülkelerde ve ABD' de gübre ve kimyasal girdi kullanılmayan
organik tarımsal ürünlerin satışı ve ihracatı kırsal kalkınma
projelerinin bir parçası konumundadır. Yine kırsal yaşama özlem
duyanlara, çiftlik evlerinde konaklama yaparak tatil yapma
imkanı sağlayan kırsal turizmin geliştirilmesi de tarımsal gelirli
arttırmak bakımından önemli stratejilerdendir. Bu tür kırsal
turistik potansiyeli olan bölgelerin belirlenmesi de proje
merkezinin görevleri arasında olmalıdır.
 AB’ye tam üyelik yolundaki ülkemizde AB politikalarına
her alanda uyum olduğu gibi kırsal kalkınma alanında da
uyum sağlamak zorundadır. Gelecek kuşaklara da sağlıklı
bir yaşam ortamı sağlayacak sürdürülebilir kalkınma
kavramının kırsal kalkınma projelerine aktarılması ve
mevcut kalkınma planlarımızda da yer alması
kaçınılmazdır.
KAYNAKLAR:
 GÜRLÜK, S. 2001. Kırsal Kalkınma Projelerinin Makro-ekonomik Kriterlere
Göre Değerlendirilmesi: Cumalı Kızık Örneği, Uludağ Üniversitesi Fen
Bilimleri Enstitüsü Yayınlanmamış Yüksek
 GÜLÇUBUK, B. 1998. Avrupa Birliği ve Türkiye’de Bölgesel Kalkınma
Politikaları, Tarım ve Mühendislik Dergisi, Sayı:58, Ankara. s.10-14. Lisans Tezi,




Bursa.
GERAY, C. 1981. Kırsal Türkiye’de Toplum Kalkınması ve Kooperatifçilik, Tuna
Yayınları, Ankara.
DİNLER, Z. 1996. Tarım Ekonomisi, Ekin Kitabevi Yayınları, Bursa. s.36-48.
EREN, T. 1992. Kırsal Kalkınmada Bir Model: Köylere Hizmet Götürme Birliği
Malkara Uygulaması, DPT Yayınları No: 2312, Ankara. 77s.
GERAY, C. 1981. Kırsal Türkiye’de Toplum Kalkınması ve Kooperatifçilik, Tuna
Yayınları, Ankara.