Slayt 1 - Bilecik Üniversitesi

Download Report

Transcript Slayt 1 - Bilecik Üniversitesi

Karadeniz’in Tarihteki Jeopolitiği
• Karadeniz 18 ve 19. yüzyılda da Avrupa
siyasetinin odağı durumundadır. I. Dünya
Savaşı’nda Alman gemilerine Karadeniz’e çıkış
izni verilmesi ve Osmanlı Devletinin savaşa
girişi, Çanakkale Savaşı ve Çarlık Rusya’nın
çöküşü hep Karadeniz hâkimiyetinin yarattığı
jeopolitik durumlardır.
• Tarih boyunca imparatorluklar Karadeniz
Havzasına dış etkiye kapalı ve güvenli bir
jeopolitik ortam sunmuştur. Geleneksel olarak
Doğu ve Güneydoğu Avrupa’yı kontrol eden
güç(ler), Karadeniz’de de egemen olmuştur.
Roma, Bizans ve Osmanlı imparatorlukları için
Karadeniz Bölgesinin önemi; Boğazların kontrolü,
Karadeniz ticaret yolları, İpek Yolu ticaret rotası ve
Anadolu Hâkimiyeti’nin sağlanması adına oldukça
önem arz etmiştir.
• Aynı şekilde II. Dünya Savaşında SSCB’nin
Karadeniz politikası da kıyısı olmayan
devletlerin savaş gemilerine kapatılması,
Boğazlarda Sovyet askerinin konuşlandırılması
talebi şeklinde olmuştur. Almanya’nın
Karadeniz politikası; Tuna–Ren Kanalı inşası ile
Karadeniz’e açılma ve Karadeniz'le Hazar
arasındaki petrol yataklarını ele geçirme
planlarıdır.
• Soğuk Savaş Döneminde Karadeniz; Türkiye
hariç SSCB ve uydularıyla çevrili -dış etkiye
kapalıdır, Doğu – Batı çekişmesinin fay hattı
konumundadır ve siyaset-dışı alanlarda işbirliği
girişimleri mevcuttur.
• Türkiye ve Karadeniz:
• Soğuk Savaş’ın sona ermesi, Doğu ve Batı bloklarının
ortadan kalkmasının bir genel sonucu artık Türkiye’nin
komşularıyla ilişkilerini birbirinden ayrı bütünler
halinde ele alınması güçleşmiştir. Örneğin Türk-Rus
ilişkilerini ne Balkanlardaki ne Kafkasya’daki ilişkilerden
bağımsız olarak ele alıp değerlendirmek mümkündür.
Türkiye, SSCB’nin dağılmasıyla Karadeniz, Kafkasya ve
Orta Asya’yı içine alacak şekilde etnik ve kültürel
sınırlarını genişletmiştir. Orta Asya ve Kafkasya ile
birlikte ele alındığında, bu coğrafyada üç olası söz
sahibi ülke ise Rusya, İran ve Türkiye’dir.
• ABD’li düşünür ve yazar Zbigniew Brzezinski’ye göre;
Türkiye’nin önemi, Karadeniz Bölgesi’nin ve Balkanlar’ın
istikrarının sağlanmasından, Akdeniz’e geçişi kontrol
edişinden, Rusya ile Kafkasları dengeleyici rolünden,
köktendinciliğe karşı model oluşundan ve NATO’nun
güney cephesinde yer alışından
kaynaklanmaktadır.Pan-Avrupa taşıma koridorları ve
merkez Asya arasındaki bağlantıları kapsamında,
Karadeniz Ekonomik İşbirliği ve Akdeniz havzasının
üyesi olarak, Doğu-Batı ve Kuzey-Güney bağlantılarının
idame ettirilmesinde Türkiye’nin rolü daha da artmıştır.
Türkiye, Karadeniz ve Kafkasya bölgesindeki girişimleri
ile AB üyelik sürecinde avantaj sağlamak istemekte ve
enerji nakil hatları üzerinde yer alan stratejik
konumuyla AB’ye üye olması halinde birliğe önemli
avantajlar sağlayacağı mesajını vermektedir.
• Orta Asya, Orta Doğu, Kafkaslar ve Karadeniz gibi
ekonomik değeri yüksek olan petrol, doğal gaz ihtiva
eden enerji kaynakları ve nakil hatları üzerindeki
bölgelerde amansız, acımasız ve kuralsız bir mücadele
21. Yüzyıla damgasını vuracaktır46. Bugün için
Karadeniz Rusya Federasyonu ve daha az oranda AB’nin
etkisi altındadır. Rusya’nın bölge üzerinde doğrudan
yürüttüğü müdahaleler ile istikrarsızlık yaratma
operasyonları neticesi Hazar Havzası üzerindeki
baskıları artmaktadır. Bölge barışı için ABD’nin ve
AB’nin Rusya’yı bölgede dengelemesi gerekmektedir47.
Sinop’un Önemi
• Sinop, Anadolu'nun kuzey yönünde uç noktası
olan İnce Burun- Boztepe Burnu berzahında
Kale-Şehir olarak kurulmuş doğal bir liman
durumundadır.
• Tarih boyunca kale dışına pek taşmayan
şehrin dış limanı fırtınalara açık olduğu halde,
iç limanı rüzgârlarca kapalı konumuyla ve sakin
deniziyle Güney Karadeniz'in en önemli
limanıydı.
• yaklaşık bin yıl Karadeniz’e en önemli ticari limanı
olarak işlevini yerine getirmiştir. Gerek kuzeyden
Rusya’dan gerekse Karadeniz’in diğer bölgelerinden
gelen her türlü ticari mallar buğday, deri, şarap, kereste
Harmene Limanına getirilir ve buradan yine gemilerle
Bizans’a, Yunanistan’a ve İtalya’ya gönderilirdi.
• Ayrıca Harmene’ye indirilen her türlü ticari mallar
karayoluyla Anadolu ve Orta Doğu’ya sevk edilirdi.
Antik Çağ’da bir yarımadanın boynu üzerine kurulan ve
berzahın her iki tarafında ve Harmene’de iç ve dış
limanları ile dünyanın en önemli kentlerinden birisiydi…
• Osmanlı devrinde Sinop çok önemli bir liman
ve tersâne şehri olma özelliğini korumuştur.
Önemli olan bu liman ve tersânede 1571
İnebahtı’da kaybedilen gemiler yapıldı.
Kıbrıs Seferine çıkarılan 72 gemi de burada
yapılmıştır. 1853’te Ruslar Sinop’a baskın
yaparak Türk donanmasını tahrip ettiler.
• Tarih boyunca bu iç limanda, işlek bir ticaret
ve tersane faaliyetleri yürütülmüştür. Sinop,
Anadolu ile Kırım Yarımadası arasında deniz
ticaretinde önemli bir rol oynamıştır.
• Kırım Yarımadası ile Sinop Yarımadası
arasındaki mesafe açık ve müsait havalarda
tam ortada bulunduğu zaman her iki tarafıda
görebilme imkanı sağlar. Denizciler karayı
kaybetmeden karşıdan karşıya Karadeniz'i
geçebilirler. (Denizde görülen uzaklık, 144.4
Km.dir. Kırım- Sinop arası 280 Km.dir).
• Antikçağdan beri parlak ve yoğun bir ticari ve
Kültürel yaşantıya sahip olan Sinop, bu
niteliğini Bizans, Selçuklu, Candaroğlu ve
Osmanlı yönetimlerinde de sürdürmüş, ayrıca
bölgenin en önemli askeri üslerinden biri
olmuştur. Bu durumunu Sinop Baskını'ndan
(Ruslar-1853) sonra kaybetmeye başlamıştır.
• Karadenizin,Anadolu üzerinden zamanın
verimli toprakları olan Mezopotamya'ya açılan
kapısı konumu uzun yıllar sürmüştür; ancak ,
yeni ticarî kanalların açılması,Sinop'u n
ekonomik açıdan giderek zayıflamasına sebep
olmuştur.
Osmanlı Döneminde Anadolu’nun
Dünyaya Açılan Kapısı: İNEBOLU
• Ankara'da Milli Hükümetin oluşmasından
sonra, o tarihe kadar çeşitli yollardan
Anadolu'ya akışı sağlanan silah ve cephane,
insan girişinin Nisan 1920 tarihinden itibaren
İngilizlerin Kocaeli mıntıkasında denetimlerini
artırarak bu bölgedeki bazı yerlere askeri
müfrezeler yerleştirilmesiyle yavaş yavaş
sevkiyatın Karadeniz'e kaymaya başladığı
bilinmektedir
• Özellikle 28 Haziran 1921'de İzmit'in Yunanlılar
tarafından işgali üzerine
• Anadolu'nun giriş-çıkış kapıları Karadeniz
limanları olmaya başladı.
• 1920'de Karadeniz'de başlayan taşımacılık
hizmeti İstanbul'la sınırlı kalmamıştır. İnebolu
ve Samsun limanları Doğu cephesinden batı
cephesine aktarılan cephane ve askeri
personelin de giriş noktaları olmuşlardı.
• Rusya'dan sağlanan silah ve cephaneler de bu
limanlardan batı cephesine ulaştırılmaktaydı.
İnebolu-Ankara yolu bir bakıma batı
cephesinin lojistik desteğini sağlayan yegane
yol konumuna gelmiştir.
• Kastamonu vilayeti sahili Milli Mücadele'nin ikmal
iskelelerini oluşturmuştur.
• İstanbul'da faaliyet gösteren gruplar tarafından
sağlanan silahlar çeşitli vasıtalarla İnebolu, Cide,
Bartın, Kozlu, Kilimli, Zonguldak, Ereğli ve Sinop
limanlarına çıkartılarak, buralardan CideKastamonu, Zonguldak-Ereğli-Bolu, İneboluDaday-Kastamonu, Sinop-Boyabat- TaşköprüKastamonu yollarını takiben Batı cephesine
Ankara'ya ulaştırılıyordu.
• silah ve cephane de aynı yollarla taşınıyordu.
Doğu cephesinde 1920 yılı sonunda savaşın
bitmesi üzerine bir kısım silah ve cephane
Erzurum- Trabzon yolu ile Batı Karadeniz
limanlarına taşındı. Yine Rusya'dan sağlanan
• silahların bir kısmı İnebolu limanından Batı
cephesine ulaştırılmıştır.
• Trabzon'dan gelecek silahların şevki için
İnebolu-Sinop arasındaki küçük koylar
kullanıldı. 1920-1921 kışında küçük balıkçı
motorları Sinop-İnebolu arasındaki koylara çok
sayıda silah ve cephane taşımışlardı.
KAYNAKÇA:
• Bahçeşehir Üniversitesi Uluslararası Güvenlik ve
Stratejik Araştırmalar Merkezi,2009, “Türkiye’nin
jeopolitik Önemi”
• Çiçek, R., ?, “ Ankara Hükümetinin Dünyaya Açılan
Kapısı İnebolu-Ankara Yolu”
• Yılmaz,S. 2007, “Karadeniz’de Değişen Dengeler ve
Türkiye” Karadeniz Araştırmaları, Sayı:15, s.45-66
• http://www.erfelek.net/bolum.asp?goster=dos&id=2
HAZIRLAYAN
YASEMİN CEBECİOĞLU