Transcript Helal

HELAL :Dinen yapılması veya yenip
içilmesi yasaklanmayan, serbest bırakılan
şey demektir. Allah ve Rasûlü'nün bir
şeyin helâl olduğunu belirtmesi veya
işlenmesinde günah olmadığını
bildirmesi, o fiilin helâl olduğunu
gösterdiği gibi, o fiil veya şeyin
yasaklandığına dair bir delil
bulunmaması da helâl olduğunu gösterir.
HER CANLININ RIZKI
ALLAH’A AİTTİR
َ
‫ض إِالَّ َع َلى ِه‬
ْ‫ر‬
‫ّللا ِر ْزقُ َها‬
ِ ‫َو َما ِمن دَ آ َّب ٍة ِفي األ‬
ُ
َ
َ
َ
َ
َ
ْ
ْ‫ُس‬
ْ‫ُس‬
ْ‫َو َيع‬
ٍ
‫ين‬
‫ب‬
‫م‬
ٍ
‫ا‬
‫ت‬
ُ
‫ي‬
‫ف‬
ٌّ ُ
‫ا‬
‫ه‬
‫ع‬
‫و‬
‫ت‬
‫م‬
‫و‬
‫ا‬
‫ه‬
‫ق‬
‫ت‬
‫م‬
‫م‬
‫ل‬
َ‫د‬
َّ‫ر‬
ِ
ِ
َ
َ
َ
َ
ُ
ٍ ِ
Yeryüzünde hiçbir canlı yoktur ki, rızkı
Allah’a ait olmasın. Her birinin
(dünyada) duracakları yeri de,
(öldükten sonra) emaneten
konulacakları yeri de O bilir. Bunların
hepsi açık bir kitapta (Levh-i
Mahfuz’da) yazılıdır.(HUD 11/6)
ََّ َّ‫أَ َل ْم َت َر ْوا أَن‬
‫ت َو َما ِفي‬
ِ ‫ّللا َس َّخ َر َل ُُم مَّا ِفي ال َّس َم َاوا‬
َ
ْ‫ر‬
‫اط َن ًة َو ِم َن‬
ِ ‫ض َوأَسْ َب َغ َع َل ْي ُُ ْم ِن َع َم ُه َظا ِه َر ًة َو َب‬
ِ ‫ْاأل‬
َّ
‫ّللا ِب َغ ْي ِر ِع ْل ٍم َو َال ُه ًدى َو َال‬
‫ن‬
ِ َّ ‫اس َمن ي َُجا ِد ُ ٌّ ِفي‬
ِ ‫ال‬
َ
LOKMAN 31/20 ‫ير‬
ٍ
‫ن‬
‫م‬
ٍ
‫ا‬
‫ت‬
ُِ
ِ
ٍ
Göklerde, yerde ne varsa hepsini Allah’ın sizin
hizmetinize verdiğini ve açıkça yahut gizlice
üzerinizdeki nimetlerini tamamladığını görmediniz
mi? Yine de insanlar arasında, hiçbir bilgisi, yol
göstericisi ve aydınlatıcı bir kitabı olmadan Allah
hakkında tartışıp duranlar vardır.
RIZK, HELÂL VE TEMİZ OLMALI
‫ّللاُ َحالَالً َط بي ًبا َوا َّتقُو ْا َه‬
‫َو ُُلُو ْا ِممَّا َر َز َق ُُ ُم ه‬
َ ‫ّللا الَّ ِيِذ‬
‫ون‬
َ ‫أَن ُتم ِب ِه م ُْؤ ِم ُن‬
Allah’ın size rızık olarak
verdiklerinden helâl, iyi ve temiz
olarak yiyin ve kendisine inanmakta
olduğunuz Allah’a karşı gelmekten
sakının. (MAİDE 5/88)
‫ض َحالَالً َطيببا ً َوالَ َت َّت ِبعُو ْا‬
ِ ْ‫َيا أَي َها ال َّناسُ ُُلُو ْا ِممَّا ِفي األَر‬
ُ
َ
ُ
َّ
ْ
‫ان إِ َّن ُه َل ُُ ْم َع ُدو م ِبين‬
‫ط‬
‫ي‬
‫ش‬
‫ال‬
‫ت‬
‫ا‬
‫و‬
‫ط‬
‫خ‬
ِ
َ
ِ
Ey insanlar! Yeryüzündeki şeylerin helâl
ve temiz olanlarından yiyin! Şeytanın
izinden yürümeyin. Çünkü o sizin için
apaçık bir düşmandır. BAKARA 2/168
NİMETLERE ŞÜKRETMEMİZ GEREKİR.
ْ ‫بك َف َح بد‬
‫ث‬
َ ‫َواَمَّا ِب ِنعْ َم ِة َرب‬
"Ve Rabbinin nimetini minnet ve
şükranla an."(Duha 11)
‫َل ِئنْ َش َُرْ ُت ْم الَ ِزيدَ َّن ُُ ْم‬
"Eğer şükrederseniz, elbette size
(nimetimi) artıracağım.« (İbrahim 7)
‫َف ُُلُو ْا ِممَّا َر َز َق ُُ ُم ه‬
َ ‫ّللاُ َحالالً َط بي ًبا َوا ْش ُُرُو ْا ِنعْ َم‬
‫ت‬
‫ون‬
ِ‫ه‬
َ ‫ّللا إِن ُُن ُت ْم إِيَّاهُ َتعْ ُب ُد‬
Artık Allah’ın size helâl ve temiz
olarak verdiği rızıklardan yiyin. Eğer
yalnız O’na ibadet ediyorsanız,
Allah’ın nimetine şükredin.
NAHL16/114
NİMETLERİ İSRAF
ETMEMEMİZ GEREKİR
‫ين‬
َ ‫و ُُلُو ْا َوا ْش َربُو ْا َوالَ ُتسْ ِرفُو ْا إِ َّن ُه الَ ُي ِحٍ ْالمُسْ ِر ِف‬
Yiyin için fakat israf etmeyin. Çünkü O, israf
edenleri sevmez. A'RÂF 7/31
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de:
ْ ‫ُكلُوا َوا‬
ٍ ‫إس َرا‬
ََ‫ف َو‬
ْ ‫سوا في َغ ْي ِر‬
ُ ‫ص َّدقُوا َوا ْل َب‬
َ ‫ش َر ُبو ْا َو َت‬
ٍٍَ ‫َمخِي َلة‬
“Kibirsiz ve israf etmeden yiyiniz, içiniz,
giyiniz ve sadaka veriniz.”( Nesâî, Zekât,
66,.V, 79)
HELÂL ve HARAM KILMA
YETKİSİ ALLAH’A
AİTTİR…
‫ٍ َه َيِذا َحالَ ٌّ َو َه َيِذا‬
ِ ‫َوالَ َتقُولُو ْا لِ َما َت‬
َ ‫صفُ أَ ْل ِس َن ُت ُُ ُم ْال َُ ِيِذ‬
‫ّللا‬
ِ ‫ُون َع َلى ه‬
ِ ‫َح َرام لب َت ْف َترُو ْا َع َلى ه‬
َ ‫ين َي ْف َتر‬
َ ‫ٍ إِنَّ الَّ ِيِذ‬
َ ‫ّللا ْال َُ ِيِذ‬
NAHL 16/116 ‫ُون‬
َ ‫ٍ الَ ُي ْفلِح‬
َ ‫ْال َُ ِيِذ‬
Dilleriniz yalana alışageldiğinden dolayı,
Allah’a karşı yalan uydurmak için, “Şu
helâldir”, “Şu haramdır” demeyin. Şüphesiz,
Allah’a karşı yalan uyduranlar, kurtuluşa
eremezler.
ْ
ْ
َ
ْ‫ّللا (ص) َعن‬
‫ف‬
‫ال‬
‫ان‬
‫م‬
‫ل‬
‫َعنْ َس‬
ِ َّ ٌّ ُ ‫ار ِسيب َقا َ ٌّ ُس ِئ َ ٌّ َرسُو‬
َ
َ
ِ
َّ ٌّ َّ ‫ ْال َحال ُ ٌّ َما أَ َح‬:ٌّ َ ‫ْن َو ْال ِف َرا ِء َقا‬
ْ
‫ّللاُ ِفي ُِ َت ِاب ِه‬
‫ب‬
‫ج‬
ُ
‫ال‬
‫ْن َو‬
ِ
ِ ‫ال َّسم‬
َّ ‫َو ْال َح َرا ُم َما َحرَّ َم‬
َ َُ ‫ّللاُ ِفي ُِ َت ِاب ِه َو َما َس‬
‫ت َع ْن ُه َفه َُو ِم َّما َع َفا‬
‫َع ْن ُه‬
Selman-ı Farisi'den rivayet olunduğuna göre
Rasulullah (sav)'den, yağ, peynir ve yabani eşek
etinin hükmü sorulmuş, O'da şöyle buyurmuştur:
"Helal, Allah'ın kitabında helal kıldığı, haram da
Allah'ın kitabında haram kıldığıdır; hakkında bir
şey söylemedikleri ise sizin için affedip serbest
bıraktıklarıdır." (İbn Mace, Et'ıme, 60/3358)
‘’ŞÜPHELİ ŞEYLERDEN’’ SAKINMAMIZ
GEREKİR…
َّ ‫رضي‬
ُ ‫ سم ِْع‬: ‫َّللا عنهما قال‬
‫شير‬
ِ َّ َ ‫سول‬
َ ‫صلى َّللاُ َعلَ ْي ِه و‬
َ ‫َّللا‬
ُ ‫تر‬
َ
ُ ‫سلَّم َيقُول‬
ِ ‫ وعن ال ُّنعمان‬ٍ ‫بن َب‬
ْ ‫ َو َب ْي َنهما ُم‬، ٌ‫الحرا َم َب ِّين‬
ٌ ‫ش َت ِب‬
‫ َف َمن‬، ‫اس‬
َ َّ‫ وإِن‬، ٌ‫الحالَل َ َب ِّين‬
َ َّ‫ «إِن‬:
ِ ‫هات الَ َي ْعلَ ُم ُهنَّ َكثِي ٌر مِنَ ال َّن‬
ُّ ‫ا َّتقى ال‬
ِ ‫ َو َمنْ َو َق َع في الش ُبها‬، ‫اس َت ْب َرأَ لِدِينِ ِه وعِ ْرضِ ِه‬
ِ ‫ش ُبها‬
‫كالراعي‬
َّ ، ‫رام‬
َ ‫ و َق َع في‬، ‫ت‬
ْ ،‫ت‬
ِ ‫الح‬
، ‫ارم ُه‬
ِ َّ ‫ أَالَ َوإِنَّ ِح َمى‬، ‫ أَالَ وإِنَّ لِ ُكل ِّ َملِكٍ ِح ًمى‬، ‫يرعى َح ْول َ الحِمى ُيوشِ ُك أَنْ َي ْر َتع فِي ِه‬
ْ
ِ ‫َّللا َم َح‬
‫ أَالَ َوهِي‬: ‫س ُد ُكلُّ ُه‬
َ ‫الج‬
َ ‫س َد ْت َفس َد‬
َ ‫ َوإِذا َف‬، ‫س ُد ُكلُّ ُه‬
َ ‫صلَ َح الج‬
َ ‫س ِد ُمض َغ ًة إذا صلَ َحت‬
َ ‫أَالَ وإِنَّ في الج‬
ٌ
. ‫قار َب ٍة‬
»‫ب‬
َ . ‫متفق عليه‬
ُ ‫( ال َق ْل‬Buhari, Büyû 2 Îmân 39 )
ِ ‫ور َوياه مِنْ ُط ُر ٍق بأ َ ْلفاظٍ ُم َت‬
“Nu’mân İbni Beşîr (ra)Resûlullah (sav)i şöyle buyururken dinledim, dedi:
“Helâl olan şeyler belli, haram olan şeyler bellidir. Bu ikisinin
arasında, halkın birçoğunun helâl mi, haram mı olduğunu bilmediği
şüpheli konular vardır.
Şüpheli konulardan sakınanlar,dinini ve ırzını korumuş olur.Şüpheli
konulardan sakınmayanlar ise gitgide harama dalar. Tıpkı sürüsünü
başkasına ait bir arâzinin etrafında otlatan çoban gibi ki, onun bu
arâziye girme tehlikesi vardır. Dikkat edin! Her padişahın girilmesi
yasak bir arâzisi vardır. Unutmayın ki, Allah’ın yasak arâzisi de
haram kıldığı şeylerdir. Şunu iyi bilin ki, insan vücudunda küçücük bir
et parçası vardır. Eğer bu et parçası iyi olursa, bütün vücut iyi olur.
Eğer o bozulursa, bütün vücut bozulur. İşte bu et parçası kalb'dir”
ŞÜPHELİ GIDALARDAN
SAKINMA KONUSUNDA
TÜKETİCİYE DÜŞEN
GÖREVLER
Dinimizde haram kılınan alkol, domuz, kan
ve murdar hayvan günümüzde pek çok
endüstriyel ürünün üretilmesinde hammadde
olarak kullanılmaktadır. Meselâ domuzun,
yağı, midesi, pankreası gibi neredeyse her
bir organından ayrı bir gıda katkı maddesi
yapılmaktadır. Hâl böyle olunca, haram
lokmanın midesine girmesini istemeyen
Müslümanların da bu konuda şuurlu hareket
etmekten başka çaresi yoktur.
Müslümanların birinci tercihi ucuzluk değil, helâllik ve
güvenilirlik olmalıdır. Bu güne kadar gıda alanında
televizyon ekranlarında ve gazete sayfalarında yer
alan haberlere bakıldığında, bir kısım uygulamaların
"gıda terörü" isimlendirmesini haklı çıkaracak derecede
olduğu görülecektir. Meselâ, dana kıymasına tavuk
sakatatı, kırmızıbibere kiremit tozu, zeytine siyah boya,
tereyağına margarin, yoğurta jelâtin, bala tatlandırıcı
katılması gibi gıda sektöründe birçok hile
yapılmaktadır. Bu açıdan helâl ve sağlıklı gıda
tüketmek isteyen Müslümanların, alacakları yiyecek ve
içeceklerin muhtevasına ve güvenilirliğine bakmaları
gerekir.
Mümkün olduğu kadar endüstriyel gıdalar
yerine, tabiî olanlar tercih edilmelidir. Çünkü
renklendirmek, raf ömrünü uzatmak,
tatlandırmak, kıvamını arttırmak,
homojenleştirmek vb. gayelerle endüstriyel
gıdaların içine birçok katkı maddesi ilâve
edilmekte ve bunların bir kısmı sağlık
açısından da risk oluşturmaktadır.
Hiç şüphesiz günümüzde Müslümanların gıda
konusunda en çok sıkıntı yaşadıkları
alanların başında et ürünleri gelmektedir.
İslâm, başta domuz olmak üzere bazı
hayvanların etini haram kılmış, eti helâl olan
hayvanlar için de belli bir kesim usulü
getirmiştir. Buna göre hayvanı kesecek kimse
Müslüman veya ehl-i kitap olmalı, kesimden
önce besmele çekmeli ve hayvanı
"boğazlama usulüyle" kesmelidir. Aksi
takdirde hayvan murdar olmuş sayılır.
Özetle günümüzde Müslümanlar boğazlarından
midelerine inecek her bir gıdaya vize sormalı ve
yediklerinin helâl olup olmadığına dikkat
etmelidirler. Gerekirse şüphe duydukları gıdalar
hususunda uzmanına sorarak, telefon, mail ve
daha değişik yollarla firmalara ulaşmalı ve
yedikleri gıdaların mahiyetini öğrenme gayreti
içinde olmalıdırlar. Evet,
yiyecek ve
içeceklerimizde ihtiyatlı ve hassas hareket etmek
inancımızın bir gereği olarak görülmelidir.
RIZK’IMIZI ÇALIŞARAK,
EMEK HARCAYARAK, HELÂL
YOLLARDAN TEMİN
ETMELİYİZ…
İslam’da asli ve tabii kazanç yolu emektir. Bu bakımdan
Müslüman, çalışmadan başkalarının sırtından veya
gayri meşru yollardan kazanç elde etmekten şiddetle
sakınmalı; kazancının nereden ve nasıl geldiğine dikkat
etmeli, kazancı temiz olmalı; hem kendini hem de aile
fertlerini helâl gıda ile beslemelidir. Ayrıca Allah
yolunda harcayacağı para da temiz bir şekilde
kazanılmış olmalıdır. Haram yollardan kazanılmış
paranın hayrı olmaz. Bir insanın duasının kabul olması
için de helâl gıda ile beslenmesi şarttır. Çünkü haram
ile beslenenlerin duaları kabul olmaz. (Muhlis Akar,
Vaaz Projesi, DİB yay.)
َ
ْ
َّ
‫َوأ‬
‫ل‬
‫ن‬
‫ْل‬
‫ل‬
‫ْس‬
‫ي‬
‫س‬
‫ن‬
‫ان إِ َّال َما َس َعى‬
ِ
َ
َ
ِ ِ
Ve insan için, çalışmasından başka bir şey yoktur.
NECM 53/39
Peygamber Efendimiz (s.a.s) bir hadisinde:
َّ‫ َوإِنَّ َنبي‬، ‫َما أَ َُ َ ٌّ أَ َحد َط َعاما ً َخيْراً ِمن أَ َن َيأْ ُُ َ ٌّ ِمن ع َم ِ ٌّ َي ِد ِه‬
َّ
‫صلهى ّللاُ َع َل ْي ِه و َسلَّم ُان َيأُْ ُ ٌّ ِمن َع َم ِ ٌّ َي ِد ِه‬
َ َ‫ّللا دَاوُ د‬
“Hiçbir kimse, asla kendi kazancından daha
hayırlı bir rızık yememiştir. Allah’ın Peygamberi
Dâvûd (a.s.) da kendi elinin emeğini yerdi.”
(Buhârî, Büyû’ 15)
ْ
ْ
َ
ْ‫ن‬
ْ
ْ‫ع‬
‫ىب‬
‫صلى‬- ‫ّللا‬
‫س‬
‫ر‬
‫ع‬
‫د‬
‫ي‬
‫ب‬
‫الز‬
ٍ
‫ر‬
ُ
‫ي‬
‫د‬
‫م‬
‫ْن‬
‫ب‬
‫َام‬
‫د‬
‫ق‬
‫م‬
‫ال‬
‫َع ِن‬
ِ
ِ
ِ
ِ َّ ٌّ ‫ُو‬
َ
َ
َ
َ
َ
ِ
ِ ِ
ِ
ْ‫ٍ ِمن‬
َ ‫ٍ الرَّ ُج ُ ٌّ َُسْ ًبا أَ ْط َي‬
َ ‫ َقا َ ٌّ « َما َُ َس‬-‫ّللا عليه وسلم‬
‫َع َم ِ ٌّ َي ِد ِه َو َما أَ ْن َف َق الرَّ ُج ُ ٌّ َع َلى َن ْف ِس ِه َوأَهْ لِ ِه َو َو َل ِد ِه َو َخا ِد ِم ِه‬
.‫ص َد َقة‬
َ ‫َفه َُو‬
Peygamber efendimiz (sav): Kişinin elinin
emeğiyle yediğinden daha temiz bir şey
yoktur. Kişinin kendi nefsine, ehline,
çocuklarına ve hizmetinde çalışanlarına
verdiğinden daha hayırlı bir sadaka yoktur.
(İbn Mace, Ticarat, 2221)
BAZI PEYGAMBERLERİN MESLEKLERİ:
HZ. ADEM (AS): İlk ziraat mühendisi ve çiftçi idi.
HZ. ŞİD (AS): Hallac, kazzaz, nessac = dokumacıların,
örücülerin ve mensucat sanayiinin ilk kurucusu idi.
HZ. İDRİS (AS): İğneyi ilk icad eden, ona delik açan, iplik
geçiren olduğundan, terzilerin- konfeksiyoncuların- örücülerin
piri sayılır.
HZ. NUH (AS): Marangozların, gemicilerin, denizcilerin ve
barbarosların piri idi.
HZ. HUD (AS): Tüccar idi. Bütün tüccarların piri sayılır.
HZ. SALİH (AS): Sürülerle develer yetiştirirdi. Sütlerini hem içer,
hem de satıp dünyalığını temin ederdi. Salih peygamberin
devesi meşhurdur.
HZ. İBRAHİM (AS): Kabeyi yeniden inşa edişiyle, Hz Süleyman
(as)'a ve Mimar Sinan'a önderlik etmiştir.
HZ. LUD (AS): Tarihçi idi. Seyyahların, Evliya çelebilerin piridir.
HZ. İSMAİL (AS): Kara ve deniz avcılığı ile geçimini sağlardı. Avcıların
piri sayılır. Yetmiş dil bilirdi. Tercümanların da piridir.
HZ. İSHAK (AS): Çoban idi.
HZ. YAKUB (AS): Çoban idi.
HZ. YUSUF (AS): Saati ilk icat eden, toprak mahsulleri ofisini ilk defa
kuran, bolluk zamanında depolamayı, kıtlık zamanında halka dağıtmayı
düşünen bir peygamberdir.
HZ. EYYÜB (AS): Ziraatcı idi.
HZ. ŞUAYB (AS): Ziraatcı idi.
HZ. MUSA (AS): Çobanlık yapmış ve Hz Şuayb (as)'a hizmetçilik etmiştir.
Bir büyüğe hizmet etmekte peygamber mesleklerinden biridir.
HZ. HARUN (AS): Vezir idi.
HZ. DAVUD (AS): Demiri işleyen, zırh yapan ve düzenli ordular kuran,
Calut'un ordularını mağlup eden bir kumandandır.
HZ. SÜLEYMAN (AS): Emir, hükümdar idi. Sazlardan zenbil yapardı.
Bakır madenini ilk defa işleyen O'dur.
HZ. ZÜLKİFL (AS): Ekmek pişirirdi, fırıncıların piri idi.
HZ. İLYAS (AS): Dokumacı ve iplikçilerin piri idi.
HZ. YUNUS (AS): Balık avlayıp geçinirdi, balıkçıların piri idi.
HZ. ÜZEYR (AS ): Bahçıvan idi. Meyve ağaçlarını ilk defa aşılayan fidan
yetiştiren, budama işlerini insanlara öğretendir. Bağ ve bahçe işleriyle
uğraşanların piridir.
HZ. LOKMAN (AS): Doktorluk ve eczacılık mesleğinin piridir.
HZ. ZEKERİYYA (AS): Marangoz idi.
HZ. İSA (AS): Avcı idi. Av aleti ile geçimini temin ederdi. Avcıların piri
idi. Aynı zamanda doktorların piridir..
HZ. MUHAMMED (SAV): Küçük yaşlarda çobanlık yapmış, daha sonra
ticaretle uğraşmış ve cihadla meşgul olmuştur.
HELÂL KAZANÇ YOLLARIMIZ
İslâm da helal kazancın çeşitli yolları
vardır. Bunlar: Ticaret, ziraat, sanat, ücret
karşılığı çalışma , kira geliri elde etme
olarak sıralanabilir. Kişi rızık temininde
hangi yolu seçerse seçsin hepsinde
emeğini ortaya koymalı, çalışıp
çabalamalı, dürüst olmalı ve haramdan
sakınmalıdır.
َ
َّ
َّ‫اط ِ ٌّ إِال‬
‫ل‬
‫ا‬
‫ا‬
‫ه‬
‫ي‬
‫يِذ‬
ِ ‫ين آ َم ُنو ْا الَ َتأْ ُُلُو ْا أَمْ َوا َل ُُ ْم َب ْي َن ُُ ْم ِب ْال َب‬
ِ
َ ‫َيا أ‬
َ
‫اض مبن ُُ ْم‬
ٍ ‫ار ًة َعن َت َر‬
َ ‫ون ِت َج‬
َ ُُ ‫أَن َت‬
Ey müminler, birbirinizin mallarını gayrı
meşru yollar kullanarak değil, karşılıklı
anlaşmaya dayalı ticaret yolu ile
yiyiniz. (Nisa, 4/29);
‫َوأَ َح َّ ٌّ ه‬
‫ّللاُ ْال َبي َْع َو َحرَّ َم الرب َبا‬
"Allah, alışverişi helal, ribayı haram
kıldı." (Bakara, 2/275)
RIZKIMIZI KAZANIRKEN UYMAMIZ GEREKEN
KURALLAR VARDIR….
1- Ölçü ve Tartıyı Adaletle Yapmak
ْ
َ
ْ
ْ
َّ
َ
َ
َ
َ
ْ
}8{ ‫ان‬
‫ز‬
‫ي‬
‫م‬
‫ال‬
‫ي‬
‫ف‬
‫ا‬
‫و‬
‫غ‬
‫ط‬
‫ت‬
‫ال‬
‫أ‬
}
7
{
‫ان‬
‫يز‬
‫م‬
‫ال‬
‫ض َع‬
ِ
ِ
ِ
َ
َ ‫َوال َّس َما َء َر َف َع َها َو َو‬
ِ
َ ‫َوأَ ِقيمُوا ْال َو ْز َن ِب ْال ِقسْ ِط َو َال ُت ْخ ِس ُروا ْال ِم‬
}9{ ‫ان‬
َ ‫يز‬
7. Göğü yükseltti ve mizanı koydu.
8. Sakın tartıda taşkınlık etmeyin.
9. Tartıyı adaletle yapın, terazide eksiklik
yapmayın.
(Rahman, 55/7-9)
ْ
ُ
‫ب‬
َ
َ
َّ
ْ
ْ
‫ب‬
َ
َّ
َ
][ ‫ون‬
‫ن‬
‫ال‬
‫ى‬
‫ل‬
‫ع‬
‫ا‬
‫و‬
‫ل‬
‫ا‬
‫ت‬
ُ‫ا‬
‫ا‬
‫يِذ‬
‫إ‬
‫ين‬
‫يِذ‬
‫ل‬
‫ا‬
][
‫ين‬
‫ف‬
‫ف‬
‫ُط‬
‫م‬
‫ل‬
‫َويْ ٌّ ل‬
ِ
ِ
َ ُ‫اس َيسْ َت ْوف‬
َ
َ
َ
ِ
ِ
ُ ‫ُون []أَ َال َي‬
‫ك أَ َّنهُم‬
َ ‫ظن أُو َل ِئ‬
َ ‫َوإِ َيِذا َُالُو ُه ْمأَو وَّ َز ُنو ُه ْم ي ُْخ ِسر‬
ُ ‫َّم ْبع‬
][ ‫ين‬
َ ‫ون [] لِ َي ْو ٍم َع ِظ ٍيم [] َي ْو َم َيقُو ُم ال َّناسُ لِ َرٍب ْال َعا َل ِم‬
َ ‫ُوث‬
“Ölçü ve tartıda hile yapanların vay haline!
Onlar, insanlardan bir şey ölçüp aldıkları
zaman ölçüyü tam yaparlar; kendileri onlara
bir şey ölçtükleri veya tarttıkları zaman eksik
yaparlar. Onlar, büyük bir gün için tekrar
diriltileceklerini sanmıyorlar mı? O gün insanlar
âlemlerin Rabbi huzurunda duracaklardır.”
(Mutaffifin, 83/1-6)
2- Yalan Konuşmamak ve Alışverişte
Yeminden Kaçınmak
‫ف َع َلى‬
َ ‫ّللا (صعلم) َقا َ ٌّ َمنْ َح َل‬
ِ َّ ٌّ ‫ُو‬
ِ َّ ‫َعنْ َع ْب ِد‬
ِ ‫ َعنْ َرس‬،‫ّللا‬
‫ّللا‬
َ ‫ين‬
ٍ ‫صب ٍْر َي ْق َت ِط ُع ِب َها َما َ ٌّ ا ْم ِر‬
َ َّ ‫ئ ُمسْ لِ ٍم ه َُو ِفي َها َفا ِجر َل ِق َي‬
ِ ‫َي ِم‬
ُ‫وه َُو َع َل ْي ِه َغضْ َبان‬.
َ Peygamber efendimiz (sav):
“Yalan yeminle malını cazip kılan kimse,
Müslüman bir kimsenin malını gasbetmiş olduğu
için, kendisine gazap edilmiş olarak Allah’a
kavuşur (Müslim, İman, 63/372)
‫ك الَ َخالَ َق‬
َ ‫ّللا َوأَ ْي َما ِن ِه ْم َث َمنا ً َقلِيالً أ ُ ْو َلـ ِئ‬
ِ ‫ُون ِب َع ْه ِد ه‬
َ ‫ين َي ْش َتر‬
َ ‫إِنَّ الَّ ِيِذ‬
ُ ‫ّللاُ َوالَ َي‬
‫َل ُه ْم ِفي اآل ِخ َر ِة َوالَ ُي َُلب ُم ُه ُم ه‬
َ‫نظ ُر إِ َلي ِْه ْم َي ْو َم ْال ِق َيا َم ِة َوال‬
‫يه ْم َو َل ُه ْم َع َيِذاٍ أَلِيم‬
ِ ُ‫ي َُز ب‬
Allah'a verdikleri sözü ve yeminlerini az bir
paraya satanlar var ya, işte onların ahirette
bir payı yoktur; Allah kıyamet günü onlarla hiç
konuşmayacak, onlara bakmayacak ve onları
temizlemeyecektir. Onlar için acı bir azab
vardır. (Al-i İmran, 3/77)
3- Borcu Vaktinde Ödemek
ٌّ ُ ‫ّللا (صعلم) َقا َ ٌّ َم ْط‬
ِ َّ ٌّ َ ‫َعنْ أَ ِبي ه َُري َْر َة (رع) أَنَّ َرسُو‬
ُ ‫ ْال َغ ِنيب‬.
ْ‫ َفإِ َيِذا أ ُ ْت ِب َع أَ َح ُد ُُ ْم َع َلى َملِي َف ْل َي ْت َبع‬،‫ظ ْلم‬
Peygamber efendimiz:
“Zenginin ödemeyi savsaklaması zulümdür.
Sizden biri (ileri bir) tarihte ödemeyi taahhüt
etmişe ona uysun.”
(Buharî, Havâlât, 1/2331, İstikraz, 12)
4- Borçluya Kolaylık Göstermek
‫ص َّدقُو ْا َخ ْير لَّ ُُ ْم‬
َ ‫ْس َر ٍة َوأَن َت‬
َ ‫ان ُيِذو عُسْ َر ٍة َف َن ِظ َرة إِ َلى َمي‬
َ َُ ‫َوإِن‬
‫ُون‬
َ ‫إِن ُُن ُت ْم َتعْ َلم‬
Eğer borçlu darlık içindeyse, ona ödeme
kolaylığına kadar bir süre tanıyın. Ve bu gibi
borçlulara alacağınızı bağışlayıp sadaka
etmeniz eğer bilirseniz sizin için, daha
hayırlıdır. (Bakara, 2/280)
‫ح َم‬
ِ ‫ّللا (صعلم) َقا َ ٌّ َر‬
ِ َّ ٌّ َ ‫ّللا (ر عنهما) أَنَّ َرسُو‬
ِ َّ ‫ْن َع ْب ِد‬
ِ ‫َعنْ َج ِاب ِر ب‬
َّ .
ً ‫ّللاُ َر ُجالً َس‬
‫ضى‬
َ ‫ َوإِ َيِذا ا ْق َت‬،‫ َوإِ َيِذا ا ْش َت َرى‬،‫اع‬
َ ‫مْحا إِ َيِذا َب‬
"Satarken, alırken, alacağını isterken, borcunu
öderken kolaylık gösteren kimseye Allah rahmet
etsin." (Buhâri, Büyu, 16/2115)
Bir başka hadisi şerifte de şöyle buyurulmuştur:
َّ ‫ّللا (صعلم) َمنْ أَ َحٍَّ أَنْ ي ُِظلَّ ُه‬
‫ّللاُ َع َّز َو َج َّ ٌّ ِفي ِظلب ِه‬
ِ َّ ٌّ ُ ‫َقا َ ٌّ َرسُو‬
.‫ضعْ َع ْن ُه‬
َ ‫َف ْل ُي ْن ِظرْ ْالمُعْ ِس َر أَ ْو لِ َي‬
"Allah'ın gölgeliğinde gölgelenmeyi seven kimse
borçlusuna kolaylık sağlasın veya (alacağından)
vazgeçsin." (Ahmed, Müsned, 3/14972)
5- Paraya Karşı Hırslı Olmamak
Rasulullah’a göre, hırsla elde edilecek servetle
zengin olunmaz, gerçek zenginlik kalp
zenginliği, gönül zenginliğidir:
ْ‫ْس ْال ِغ َنى َعن‬
َ ‫ّللا (صعلم) َلي‬
ِ َّ ٌّ ُ ‫ َقا َ ٌّ َقا َ ٌّ َرسُو‬،‫َعنْ أَ ِبي ه َُري َْر َة‬
ْ
ْ
ْ
ْ
َ
َّ
َ
َ
‫س‬
‫ف‬
‫ن‬
‫ال‬
‫ى‬
‫ن‬
‫غ‬
‫ى‬
‫ن‬
‫غ‬
‫ال‬
‫ن‬
ُ
‫ل‬
‫و‬
‫ض‬
‫ر‬
‫ع‬
‫ال‬
‫ة‬
‫ر‬
‫ث‬
َُ .
ِ
ِ
ِ
ِ
َ
َ
َ
َ
ِ
ِ
ِ
“Zenginlik mal çokluğu ile değil, kalp zenginliği
iledir.” (Tirmizî, Zühd, 40/2547)
6- Pazarlığı Yapılmakta Olan Mala
Müşteri Olmamak
Rasulullah (s.a.s.), şöyle buyurmuştur:
ُ ‫الَ َي ِبع الرَّ ُج ُ ٌّ َع َلى َبيْع أَ ِخي ِه َوالَ َي ْخ‬
‫طٍْ َع َلى ِخ ْط َب ِة‬
ِ
ِ
‫أَ ِخي ِه إِالَّ أَنْ َيأْ َيِذ َن َل ُه‬.
“Kişi, kardeşinin almakta olduğu mala alıcı
çıkmasın; istemekte olduğu kıza da talip
olmasın. Önceki izin vermişse o başka.”
(Müslim, Nikah, 6/3521)
7- Faize bulaşmadan kazanmak
َّ ‫الر ٰبوا َال َيقُو ُمونَ ا َِّال َك َما َيقُو ُم الَّ ۪ذي َي َت َخ َّب ُط ُه ال‬
‫س‬
ِّ َ‫ََ لَّ ۪ذينَ َياْ ُكلُون‬
ِ ‫ش ْي َطانُ مِنَ ا ْل َم‬
ٰ
َ
ْ
ٰ
ُ‫الربوا ف َمنْ َجا ٓ َءه‬
ِّ ‫الر ٰبوا َواَ َحل َّ َّللا ُ ال َب ْي َع َو َح َّر َم‬
ِّ ُ ‫ٰذلِ َك ِبا َ َّن ُه ْم َقالُ ٓوا ِا َّن َما ا ْل َب ْي ُع ِم ْثل‬
ٰ َ
ٓ
ٰ
َ
‫اب‬
ِ ‫ف َواَ ْم ُر ٓهُ ِالى‬
ُ ‫ص َح‬
ْ َ‫َّللا َو َمنْ َعا َد فا ُ ۬ولئِ َك ا‬
َ َ‫سل‬
َ ‫َم ْو ِع َظ ٌة مِنْ َر ِّب ۪ه َفا ْن َت ٰهى َفلَ ُه َما‬
َ‫ار ُه ْم ۪في َها َخالِدُون‬
ِ ‫ال َّن‬
“Faiz yiyenler, ancak şeytanın çarptığı kimsenin kalktığı gibi
kalkarlar. Bu, onların, “Alış veriş de faiz gibidir”
demelerinden dolayıdır. Oysa Allah alışverişi helal, faizi
haram kılmıştır. Bundan böyle kime Rabbinden bir öğüt gelir
de (o öğüte uyarak) faizden vazgeçerse, artık önceden aldığı
onun olur. Durumu da Allah’a kalmıştır. (Allah onu affeder.)
Kim tekrar (faize) dönerse, işte onlar cehennemliklerdir.
Orada ebedi kalacaklardır.” Bakara, 2/275.
ُ ‫سم ِْع‬
‫َّللا صلى‬
ِ َ‫ت رسول‬
َ :‫وعن عمرو بن احوص رضى َّللا عنه قال‬
َ
‫ أَال إنَّ ُكل َّ ِربا ً منَ ِر َبا‬:‫وداع‬
ِ ‫َّللا عليه وسلم يقول ُ في َح َّج ِة ال‬
ََ. َ‫أم َوالِ ُك ْم ال َت ْظلِ ُمونَ َوََ ال ُت ْظ َل ُمون‬
ْ ‫س‬
ُ ُ‫ َل ُك ْم ُرؤ‬.‫ضو ٌع‬
ُ ‫الجا ِهلِ َّي ِة َم ْو‬
Amr İbnu'l-Ahvas (ra) anlatıyor: "Hz.
Peygamber (sav)'in Veda Haccındaki (konuşmasını)
dinledim O, şöyle diyordu:
"(Biliniz ki), câhiliye devrindeki bütün ribâlar
kaldırılmıştı. Sadece verdiğiniz ana parayı alacaksınız.
Böylece ne zulmetmiş olacaksınız ne de zulme uğramış
olacaksınız.”
Ebu Dâvud, Büyû 5 (3334)
8- Ölçü ve tartıda adil olmalıyız
َ
ْ
ْ
َ
ْ
ُ
ُ
ُ
َ
ْ‫س‬
ْ
ْ
‫ك َخيْر‬
‫ط‬
‫ق‬
‫ال‬
‫ب‬
‫ا‬
‫و‬
‫ن‬
‫ز‬
‫و‬
‫م‬
‫ت‬
‫ل‬
ُ
‫يِذا‬
‫إ‬
ٌّ ‫ي‬
ُ
‫ال‬
‫وا‬
‫ف‬
‫و‬
‫َوأ‬
ِ
ِ
َ ِ‫اس ْالمُسْ َت ِق ِيم َيِذل‬
َ
َ
ْ
ِ
ِ
ِ
ِ
ً‫َوأَحْ َسنُ َتأْ ِويال‬
Ölçtüğünüzde ölçmeyi tam yapın, doğru terazi
ile tartın. Bu daha hayırlı, sonuç bakımından
daha güzeldir. İSRA 17-35
İMAM-AZAM
‘Bir paranın nasıl
kazanıldığını görmek için
nasıl harcanıldığına bak’
Hayatın bütün alanlarını ibadet
kapsamına alan İslâm; helâl
yollardan kazanç sağlama
çabasını ve bu amaçla yapılan iş
ve ticareti de İbadet olarak
değerlendirmiştir.
Helâl ve Haramın insan
hayatına etkisi….
İmami Şarani (ra) diyor ki:
Haramla gıdalanan bir kimseden haram
işler sadır olur.
Şüpheli şeylerle gıdalanan bir kimseden
şüpheli işler zuhur eder.
Hatta haramdan gıdalanmış bir kimse
Allah’a İbadet ve taatte bulunmak
istese buna gücü yetmez.’
MEVLÂNA CELALEDDİN RUMİ (k.s)DER Kİ:
-Mümine nur ve kemal artıran lokma, helâl
kazançtan elde edilen lokmadır.
-İlmi hikmet helal lokmadan doğar.
-Aşk ve rikkat helâl lokmadan hasıl olur.
-Ağıza alınan helâl lokma ile büyüklere
hizmet, ahiret ve gönül alemine hicret
meyli doğar.
İmam-ı Azam'ın Babası Ve Helallik Alma Gayreti
İmam-ı Azam Ebu Hanife hazretlerinin muhterem pederi Sâbit Sâbit, bir
gün dere kenarında abdest alırken, suya düşmüş bir elma görür. Abdestini
tamamladıktan sonra, nasıl olsa çürüyüp gideceğini düşünerek "Bari zâyi
olmasın!" der ve o elmayı alıp yer. Fakat, çok geçmeden tükürme ihtiyacı
hisseder ve tükürüğünde kan görür. O zamana kadar benzer bir haline
şahit olmadığı için o kanın yediği elmadan ileri geldiğini düşünür ve onu
yediğine çok pişman olur. Elmanın sahibiyle helalleşmek için dere boyunca
yürür; sorup araştırır ve sonunda adamı bulur. Hadiseyi ona anlatıp
helallik dileyince adam hakkından vazgeçmek için onu uzun bir sure
yanında çalıştırır, değişik şekillerde imtihan eder, salih bir Hak eri
olduğuna inanınca da son bir şart koşar: "Benim kör, sağır, dilsiz ve
kötürüm bir kızım var. Bununla evlenmeye razı olursan o zaman elmayı
sana helal edebilirim." der. Sâbit Hazretleri ahirete kul hakkıyla
gitmemek için bu teklifi kabul eder.
Nikahları kıyılınca Sâbit Hazretleri henüz yüzünü göremediği zevcesinin
bulunduğu odaya girer; fakat, odaya girmesiyle çıkması bir olur. Hemen
kayınpederine koşup, "Bir yanlışlık var galiba, içeride sizin bahsettiğiniz
vasıflarda bir kız yok!" der. Kayınpederi tebessüm ederek, "Evladım o
benim sana nikâhladığım kızımdır, senin de helalindir. Ben sana kör
dediysem, o hiç haram görmemiştir. Sağır dediysem, o hiç haram
duymamıştır. Dilsiz dediysem, o hiç haram konuşmamıştır. Kötürüm
dediysem, o hiç harama gitmemiştir. Var git helalinin yanına, Allah Teâlâ
hanenizi mübarek ve mesut etsin." cevabini verir.
İşte böyle bir ana ve babadan da imam-ı Azam Ebu Hanife Hazretleri
dünyaya gelir. Tabii, bu bir menkıbedir. Fakat, önemli olan, İmam-ı Azam
gibi bir sultanin yetişmesine dayelik eden o yuvanın hangi esaslar üzerine
bina edilmiş olabileceğine dair ipuçlarını yakalayabilmek ve bunlardan
kendi hesabımıza ibretler çıkarabilmektir.
UNUTMA…!!
YAPTIĞIN HER ŞEYDEN HESABA
ÇEKİLECEKSİN…
َ
ُ
ُ
ُ
َ
َّ
‫ث َّم لتسْ ألنَّ َي ْو َم ِئ ٍيِذ َع ِن الن ِع ِيم‬
Sonra o gün, nimetlerden mutlaka
hesaba çekileceksiniz.
TEKÂSÜR 102/8
HARAM
HELÂL
TERCİH SENİN…
DUAMIZ…
ْ ‫اللَّه َّم‬
ْ ‫ َو‬، ‫ك‬
‫ك‬
َ ِ‫اغ ِنني ِب َفضل‬
َ ‫ك َعن َح َرا ِم‬
َ ِ‫اُ ِفني بحالل‬
‫اك‬
َ ‫َعمَّن ِس َو‬
“Allah’ım! Bana helâl rızık nasip ederek
haramlardan koru! Lûtfunla beni senden
başkasına muhtaç etme!” (Tirmizî,
Daavât 111)