GELİŞİMİN TEMEL KAVRAMLARI

Download Report

Transcript GELİŞİMİN TEMEL KAVRAMLARI

GELİŞİMİN
TEMEL
KAVRAMLARI
Prof. Dr. Kurtman ERSANLI
Her etkinlik alanın, kendine özgü temel kavramları
bulunmaktadır.
Bu kavramlar o etkinlik alanının dilidir.
İki döl hücresinin birbirini döllemesiyle başlayan gelişim
süreci ile ilgili pek çok kavram bulunmaktadır.
Bu temel kavramlar;
Gelişim (Development ,
Büyüme (Growth),
Olgunlaşma (Maturration),
Hazırbulunuşluk,
Alıştırmalar,
Öğrenme,
Kritik Dönem
Gelişim
 Döllenme ile başlayarak yaşamın sonuna kadar birbirini
izleyen olaylar dizisi olan bir süreç vardır.
 Gelişim, biyofizyolojik ve psikososyal süreçlerin karşılıklı
olarak etkileşiminin bir ürünüdür.
 Genetik etkenler gelişimin sınırlarını belirlerken, çevresel
etkenler de bu sınırlar içinde gelişime katkıda bulunurlar.
 Gelişim, bazen hızlı bazen yavaş olmasına rağmen
ileriye yönelik ve tek yönlü bir sürecin anlatımıdır.
 Düzenli ve uyumlu bir ilerlemenin ifadesi olan gelişim,
kendi içinde taşıdığı anlama ve değere bakıldığında
olumluluğu ve iyiyi ifade etmektedir.
 Gelişim, zaman içinde meydana gelen değişimlerle
ortaya çıkan bir sonuçtur.
Her değişim, bir gelişim değildir.
Gelişmeye bağlı değişimler, belli bir
düzen içinde meydana gelir
Gelişim, olgunlaşma, büyüme,
hazırbulunuşluk, öğrenme ve alıştırma
kavramlarını içerdiği için daha geniş
kapsamlıdır.
Bunlar ardışık olarak gelen değil, iç içe
olan ve birbirini tamamlayan olgulardır.
Büyüme
 Büyüme, vücut ağırlığı, boy uzaması ve hacim gibi fiziksel
özelliklerde meydana gelen kütlesel değişikliklerdir.
 Belli bir olgunluk düzeyine gelen hücre, kendi sistematiği ve
strateji içinde bölünerek çoğalır.
 Çoğalmaya bağlı olarak organizmanın boy, ağırlık ve
hacminde bir artış olur.
 Biyolojik bir sürecin anlatımı olan büyüme, organizmanın
gelişiminde yer alan değişmelerin yapısal temellerini kuran
sağlıklı olumlu yönde olan bir süreçtir.
 Döl yatağında pankreas ve plasentanın hormonları,
çocukluk döneminde ise, başta ön hipofizin büyüme
hormonu ve tiroid hormonu olmak üzere iç salgı bezlerine ait
salgıların hepsi büyümeyi etkilemektedir.
 Büyümeyi etkileyen hormonların eksikliğinde, büyüme
geriliği dediğimiz cücelik görülür. Tiroidin aşrı hormon
salgılaması ise, iskelet sisteminin aşırı büyümesine sebep
olur.
Olgunlaşma
 Olgunlaşma, organizmanın ortama uyum için gerekli etkinlikleri
yapabilecek düzeye ulaşmasıdır.
 Olgunlaşma, türe özgü var olan özelliklerin, öğrenme
yaşantılarından bağımsız olarak ortaya çıkışıdır.
 Organizmanın içinde saklı olan bir gücün zamanı geldiğinde
kendiliğinden ortaya çıkması olarak nitelendirilen olgunlaşma,
zamana ve organizmanın kalıtsal donanımına bağlıdır.
 Olgunlaşma, büyüme ile ilgilidir; ama her zaman büyümeye paralel
değildir.
 Alıştırmalar ve çevresel desteklerle olgunlaşma, potansiyel sınırları
dışına taşınamaz.
 Bu nedenle olgunlaşma, dış etkiler olmaksızın meydana gelen içsel
büyüme olarak tanımlanabilir.
 Olgunlaşma, fizyolojik büyüme ya da görevsel büyüme olarak da
ifade edilebilir. Olgunlaşma, genlerin birbirine etkisini taşıyan ve türe
özgü özelliklerin ortaya çıkmasını sağlayan bir oluşum olduğuna
göre, olgunlaşmada son sözü kalıtım ve zaman söyler.
Hazırbulunuşluk
 İnsanın belli bir gelişim görevini olgunlaşma ve öğrenme
yoluyla yapabilecek düzeye gelmesidir.
 Kısmen olgunlaşmayı da kapsayan hazırbulunuşluk,
bireyin ilgilerini, isteklerini, zekâ düzeyini,
yeteneklerini, genel sağlık durumunu, genel
uyarılmışlık halini, güdülenmişlik düzeyini ve
yapılması gereken etkinlikle ilgili bilgi birikimi ile
birlikte olgunlaşma düzeyini de kapsadığı için,
psikolojik içerikli sürecin sonucu bir oluşumdur.
 Hazırbulunuşluk, organizmanın bir konuyu tam
öğrenebilmesi için gerekli gelişme ve güdülenme
düzeyidir.
Alıştırmalar
 Belli bir hareketi ya da belli bir tepkiyi pekiştirmek ve
geliştirmek için o işin tekrar tekrar yapılmasıdır.
 Alıştırmaların etkisi her şeyden önce bireyin olgunlaşma
ve hazırbulunuşluk düzeyi ile yakından ilgilidir.
 Yapılacak alıştırmalar, bireyin olgunluk ve
hazırbulunuşluk düzeyinin üstünde ise o etkinliği
yaptırmak olanaksızdır.
 Yapılacak alıştırmalar, bireyin olgunluk ve
hazırbulunuşluk düzeyinin çok altında ise; bireyin, o işten
doyum elde etmesine engel olur.
 Alıştırmalar, bireyin olgunlaşma ve hazırbulunuşluk
düzeyi ile orantılı olmalıdır.
Öğrenme
 Öğrenme, basit bir olayın anlatımı değildir, pek çok değişkenin
etkileşimiyle ortaya çıkan, oldukça karmaşık çeşitli boyutları olan bir
oluşum sürecidir.
 İnsanın içgüdüsel tepkileri ve refleks tepkilerinin dışında bulunan
bütün davranışları, öğrenilmiş davranışlardır.
 Öğrenme, bireyin öğrenme düzeyine göre yaşantısı sonucu,
davranışlarında nispeten kalıcı değişmelerin meydana gelmesi
sürecidir.
 Öğrenme ömür boyu devam eden dinamik bir süreçtir.
 İnsan yaşadığı sürece yeni şeyler öğrenerek içinde bulunduğu
evrene yeni anlamlar yükler ve konumunu yeniden belirler.
 Öğrenmenin gerçekleşmesi için, bireyin belli bir hazırbulunuşluk
düzeyine ulaşması ve alıştırmalar yapması gerekmektedir.
 Birey, büyüdüğü, olgunlaştığı ve öğrendiği sürece gelişecektir
Gelişim Süreci
Alıştırmalar
Olgunlaşma
Büyüme
Hazırbulunuşluk
Öğrenme
Büyüme, olgunlaşma ve öğrenme süreçleri
ardışık süreçler olmayıp birbiri içinde
devam eden süreçlerdir.
Gelişim sürecini, büyüme, olgunlaşma ve
öğrenme süreçlerinin karşılıklı etkileşimidir
Gelişim = büyüme x olgunlaşma x öğrenme
şeklinde formüle edebiliriz.
Davranışlarda kalıcı değişme olmadan, yani
öğrenme olmadan gelişim de olamaz.
Kritik Dönem
 Gelişimde belli davranışların, belli dönemlerde
kazanılması gerekir.
 Gelişim süreci içinde bazı evrelerde hemen hemen
herkesin benzer davranışlar sergiledikleri ve belli
konuları öğrenmeye daha çok eğilim gösterdikleri
görülmektedir.
 Bu evre, eğilim gösterilen konu için kritik dönem
olarak adlandırılmaktadır.
 Bireyin gelişiminde karşımıza çıkan kritik dönemler, hem
belli kazanımların elde edilmesi için uygun zaman dilimi,
hem de oldukça kısa bir dönemdir.
 Kritik dönemin sağlıklı geçirilmesi, evde anne-babanın,
okulda öğretmenin uygun tutum ve davranışlarına ve
çevresel koşulların doğru hazırlanmasına bağlıdır.
GELİŞİMİ ETKİLEYEN ETMENLER
• Gelişmeye etkileyen etmenleri genel
kalıtım, çevre ve zamandır.
• Gelişim = kalıtım x çevre x zaman
Kalıtım (Soya benzeme)
 Soya benzeme, canlının türüne ve soyunun gen
havuzlarına mal olmuş belirleyici ve ayırt edici
özelliklerin yine genler yoluyla döle aktarılması
olayıdır.
 Bir başka söyleyişle; dölün, anne ve babasından bazı
özellikleri devralmasıdır.
 Canlı deyince akla gelen ilk ve temel biyolojik kavram
hücredir.
 Canlının yapı taşı olarak nitelendirdiğimiz hücre, hücre
zarı, çekirdek ve onu besleyen sitoplazma adı verilen
sıvıdan ibarettir.
 Hücrenin kontrol merkezini oluşturan çekirdeğin içindeki
birimlerin (kromatin yapısı) sayı, özellik ve yapıları
canlıların türlerine göre değişiklik göstermektedir.
 İnsan vücut hücresinde 23 çift kromozom bulunurken
başka canlılarda (maymunlar 27, fareler 20, bezelye 7
çift kromozoma sahiptir) bu sayı az ya da çok
olabilmektedir.
 İnsan döl hücrelerine gelince hücredeki kromozom sayısı
yarıya düşmektedir.
 Şayet, döl hücreleri mitoz bölünme yoluyla çoğalmamış
olsaydı; o zaman türlerin devamlılığı sağlanamaz,
türlerden, hatta canlılıktan söz etmek mümkün olamazdı.
 Kromozom çiftlerinde meydana gelen sapmalar, normal
dışı gelişimlere sebep olur.
 Kromozom anormalliklerinin bir kısmı genetik, diğerleri
ise organizmanın gelişimi esnasında hücre bölünmesi
sırasında kromozom sayısında ve yapısındaki
düzensizlikler sonucu oluşur.
 21 numaralı kromozomdan iki yerine üç adet
bulunmasının Down Sendromu’na sebep olur
 Vücut hücresinde bulunan 23 çift kromozomun 22 çifti vücut
yapısının özelliklerini belirler ve bu çiftlere somatik (otozom)
kromozom çiftleri denilir.
 Sonuncu çift ise cinsiyeti belirleyen (gonozom)
kromozomlardır.
 Bu kromozomlara cinsiyet kromozomları da denilmektedir.
 Erkek döl hücresindeki (sperm) cinsiyet kromozomları
birbirinden farklı iken, dişi döl hücrelerindeki cinsiyet
kromozomları birbirine benzer.
 Erkeklerde X ve Y cinsiyet kromozomları bulunurken
dişilerde sadece X kromozomu bulunur.
 Dişi döl hücresi ise sadece dişilik kromozomu olan X
kromozomunu taşır.
 Döllenmenin sonunda; dölün kız ya da erkek olması
olasılığı % 50 olup, bebeğin cinsiyeti, hangi cinsiyetteki
spermin yumurtayı döllediğine bağlıdır.
 Ancak, döllenme genetik bir yardımla (tüp bebek vb.) ya da
müdahale ile yapılırsa bu istenen cinsiyete sahip bir
çocuğun dünyaya gelmesini sağlayabilir.
Soya bezemenin temel
belirleyicileri genlerdir.
 Organizmanın özelliklerini belirleyen kimyasal bilgilerin
taşıyıcıları olarak nitelendirilen genler, yaşamın özünü
oluştururlar.
 Genler, kromozomlar üzerine bir ipe dizilmiş tespih
taneleri gibi iki sıra halinde yerleşir ve karşılıklı olarak
birbirlerini etkilerler.
 Her döl hücresinde genlerin dizilişi ve bu dizilişin
yarattığı bileşimler farklıdır.
 Bu nedenle her insan, birbirinden farklı özelliklere sahip
olarak doğar.
 Bir kromozom üzerinde yaklaşık 1400 gen bulunur.