KLASİK KOŞULLANMA

Download Report

Transcript KLASİK KOŞULLANMA

KLASİK KOŞULLANMA
IVAN PAVLOV KİMDİR?


Bir köy papazının oğlu olan Ivan, daha küçük yaşta okumaya,
öğrenmeye olağanüstü ilgi gösteriyordu. Çocuğun bu ilgisini
fark eden ailesi, onun iyi bir eğitim alması yolunda adeta
seferber oldu. Orta öğretim yıllarında, seminerine katıldığı bir
öğretmeninin teşvikiyle, Ivan bilime yöneldi ve araştırma merakı
giderek onda yaşam boyu sürecek bir tutkuya dönüştü.
Genç araştırmacı liseyi bitirir bitirmez St. Petersburg
Üniversitesi Doğa Bilimleri Fakültesi'ne başvurdu. Fizyolojiye
duyduğu özel ilgi nedeniyle yüksek öğrenimini tıp alanında
tamamladı, ama hekim olarak çalışmadı. Tek amacı kendi eliyle
kurduğu bir laboratuvarda araştırmalarını sürdürmekti. Ancak
parasal olanakları kısıtlıydı. Sonunda özel bir klinikle ortaklaşa
küçük bir laboratuvar kurmayı başardı.



Pavlov, donanımı yetersiz olan bu yerde tek başına
çalışmaya koyuldu. Uzun süre bir asistan bile tutamadı. Ne
var ki, genç bilim adamı kararlıydı. Çok geçmeden
deneyleriyle bilim çevrelerinin dikkatini çekmeyi başardı ve
böylece Tıp Akademisi'ne profesör olarak atandı.
Bir süre sonra da yeni kurulan Deneysel Araştırma
Enstitüsü'nün başkanlığına getirildi. Özellikle sindirim
sistemi üzerindeki araştırmasıyla adı uluslararası bilim
çevrelerinde duyulan Pavlov, 1904'de Nobel Ödülü'nü
kazandı. İşlediği ana tez, sindirim dahil, bedensel tüm
fonksiyonların sinir sisteminin denetiminde olduğuydu.
(o zaman hormonların sindirim sürecindeki rolü henüz
bilinmiyordu).

Son derece sabırlı, kendine güvenen, coşku dolu bir bilim
adamı olan Pavlov, eskiden beri ilgilendiği bir konuya
dönmeye karar verdi. Bu konu, onun daha sonra
"koşullanmış refleks" adını vereceği, alışkanlığa bağlı
davranışlardı. Pavlov, sindirim sistemi üzerindeki
çalışmalarında olduğu gibi, bu yeni çalışmasında da denek
(kobay) olarak köpekleri kullandı.

Bilindiği üzere, yiyecek (örneğin bir kemik ya da et parçası)
gördüklerinde köpeklerin ağızları sulanır, kimi hallerde
salyaları akar. Aslında bu doğal refleks, derece farkıyla
insanlarda da görülen bir olaydır. Ayrıca insanların ağzının
sulanması için, doğrudan yiyecek görmeleri de
gerekmemektedir. Yatılı okul öğrencileri, öğle yemeği öncesi
zilin çalmasıyla ağızlarının nasıl sulandığını çok iyi bilirler.

Pavlov, aynı koşullanmanın köpeklerde de olup olmadığını
ortaya koymak istedi. Yaptığı deney basitti: Odasında
tuttuğu köpeğe bir zil sesinden sonra yiyeceğini verdi. Bu
uygulama düzenli olarak birkaç hafta sürdürüldükten sonra
köpeğin ağzının sulandığını gördü. Hayvan doğrudan
yiyeceğe gösterdiği refleksi artık zil sesine de
göstermekteydi.

Başka bir deneyinde Pavlov, zil sesi yerine uyarıcı olarak biri
çembersel, diğeri oval biçimde iki ışık kullandı. Köpeğe,
yiyeceğini çembersel ışıktan sonra verip, oval ışıktan sonra
vermemeye başladı.
VİDEO

Bir süre sonra köpeğin çembersel ışığa refleks gösterdiğini,
oval ışığa ise göstermediğini; ancak, oval ışığı çembersel
ışığa dönüştürme süreci başlayınca, hayvanın ayırt etme
sıkıntısına düştüğünü ve çok geçmeden hırçınlaşarak sağa
sola koşup havlamaya başladığını saptadı (Neyse ki Pavlov,
koşullanmayı çözme yöntemiyle köpeği içine düştüğü
bunalımdan kurtarmıştır!).

Bu sonuç kuşkusuz, hayvanların da insanlar gibi
deneyimler yoluyla refleksler kazanabilecekleri anlamına
gelmektedir.
Klasik Koşullanmada Geçen Temel
Kavramlar

Uyarıcı : Organizmayı harekete geçiren iç ve dış olayların tümüdür.

Tepki : Bir uyarıcının organizmada meydana getirdiği psikolojik ve fizyolojik
değişme

Nötr Uyarıcı : Herhangi bir tepkiye yol açmayan uyarıcıdır. Örn: Gündelik
hayatta köpek zil sesi duyduğunda SALYA salgılamaz…

Şartsız Uyarıcı : Öğrenme olmaksızın organizmada tepkiye yol açan uyarıcıdır.
Örn: Gündelik hayatta köpek et gördüğünde öğrenme olmaksızın SALYA
salgılar.

Şartsız Tepki : Organizmanın şartsız uyarıcıya karşı DOĞAL olarak yaptığı
tepkidir. SALYA…


Şartlı Uyarıcı : Daha önce tepki gösterilmeyen bir uyarıcıya yaşantı sonucunda
bir tepki gösterilmeye başlanmışsa bu uyarıcıya ŞARTLI UYARICI adı verilir.
ZİL…
Şartlı Tepki : Şartlandırma işleminden sonra şartlı uyarıcıya gösterilen tepki.
SALYA…
Klasik koşullanma, Koşulsuz Uyarıcılar ve
Koşullu Uyarıcı olmak üzere ikiye ayrılır.
1. Koşulsuz Uyarıcılar

Koşulsuz uyarıcılar, her zaman aynı tepkisel
davranımı uyandıran uyarıcılardır. Pavlov'un
deneyinde, daha koşullanmadan önce bile, köpeğin
ağzına konan yiyecek salya salgılama davranımına
neden olmuştur. Bu davranıma neden olan uyarıcı
koşulsuz uyarıcı olur. Yani burada koşulsuz uyarıcı
yiyecektir.
2. Koşullu Uyarıcı

Koşullu uyarıcı, öğrenilmiş olan bir uyarıcıdır. Başlangıçta
etkisiz olan, fakat koşulsuz bir uyarıcıyla eşleştirilmesi
sonucu koşullu davranımı uyandırır hale gelen uyarıcıdır.
Pavlov'un deneylerinde, zil daha önce öğrenilmiş koşullu
uyarıcıdır. Çünkü o koşulsuz uyarım olan yiyecek uyarımı ile
birleştirilip koşullu uyarım haline sokulmuştu. Bu bileşke
klasik koşullanmanın anahtarıdır. Köpeklerin salgılama
yapmak için zil sesine tepki göstermeleri doğuştan
değildir.Bunu, uyarıcı - tepki olayı sonucu öğrenirler. Pavlov,
köpeklerin yiyeceklere karşı gösterdikleri doğal tepkileri
koşullanmamış tepkiler olarak tanımlarken, köpeklerin zil
sesine karşı gösterdikleri tepkileri koşullu tepkiler olarak
tanımlar. Koşullanmış uyarıcıların tepki üretmesi için uzun
süre geçmesi gerekmez.
Klasik Koşullanma
Temel İlkeleri
1.Genelleme:
Pavlov'un köpekleri özel bir zile koşullandırıldıkları halde, ayrı
tonda herhangi bir zil sesi duyduklarında hemen salgı
yapmaya başlıyorlardı. İnsanlarda da durum böyledir.
Bebek bıyıklı bir adam tarafından korkutulmuş ise daha
sonra gördüğü tüm bıyıklı adamlardan korkabilir. Sobada
bir kez eli yanan çocuk, ısı yayıcı ev aletlerinin tümünden
korkabilir.
2.Geçiş (Transfer):

Bisiklet kullanmayı bilen bir kimsenin
motosiklet kullanmayı daha kolay
öğrenmesi gibi (olumlu geçiş). İki parmak
daktilo yazmayı öğrenmiş bir kişi, on
parmak daktilo yazmayı öğrenmede çok
büyük güçlükler çekebilir (olumsuz geçiş).
3.Ayırt etme:
Bazı durumlarda genelleme yapamayız. Örneğin;
bir öğle yemeği zili ile derse giriş zilini birbirine
karıştırmayız. Bu iki benzer sesi ayırt etmeyi
öğreniriz. Çevremizdeki birçok nesnenin
farklılıklarını ayırt etmeyi öğreniriz. Ayırt etme
genellemenin tam tersidir. Elektriğe çarpılmış bir
kişinin çarpılma nedenini araştırması ve tellerin
izolesiz olduğunu görmesi sonucunda izoleli tel
dışındaki tellere çıplak elle dokunmaması gibi.
4.Deneysel Çözülme (Sönme):
Acaba, sürekli olarak zil sesinden sonra köpeğe
besin verilmezse durum ne olur? Pavlov bunu
denemiş, her zil sesinden sonra salgılama
uyarımı zayıflamış ve zamanla kaybolmaya
başlamıştır. Köpekler gereksiz zil ve sinyallerin
hepsine tepki göstermemektedir. Bu durum
koşullu öğrenmede söndürme şeklinde
açıklanmaktadır. Psikologlar, söndürmeyi,
işlemler sonucunda koşullanmış davranımda
görülen zayıflama olarak tanımlar.
Gölgeleme

İki koşullu uyarıcı birlikte verildiğinde
koşullanma daha çok dikkati çeken
koşullu uyarıcıya karşı meydana gelmekte,
diğeri ise etkisiz kalmaktadır. Örneğin
hem karanlıktan hem de şimşekten korkan
bir çocuğun şimşekten korkmanın
etkisiyle yorganının altına saklanması
gibi.
KLASİK KOŞULLANMA İLE İLGİLİ
BİR SORU
KLASİK KOŞULLANMA İLE İLGİLİ
ÖRNEKLER

Harward üniversitesinde bir öğrenci sabahları uyandıktan
sora eline 1 adet düdük bir torba da kuşyemi alıyor ve
üniversitenin stadyumuna doğru gidiyor. stadyumun
etrafında koşup yemleri etrafa döktükten sora düdüğü
öttürüp evine gidiyor. bu davranışını birkaç ay boyunca
hemen her gün tekrar ediyor. Aylar sora okulun turnuvaları
başlıyor ve ilk maç... Seyirciler tribünde futbolcularda
sahadaki yerlerini alıyorlar. hakem santra noktasına geliyor
ve ilk vuruşu yapmak için düdüğünü çalıyor. Hakem
düdüğünü çalar çalmaz yüzlerce kuş resmen stadyumu işgal
ediyorlar. Bizim harvardlı da tezi olan klasik koşullanmayı
canlı seyretmek için maça geliyor tabi. maç bu yüzden
erteleniyor ama çocuğun tezi tutuyor. ve üniversitede
hocaları tarafından deli gibi ilgi görüyor

Bir akvaryumun içine, hem av hem de avcı olan
balıklar yerleştiriliyor fakat akvaryumu
ortasından ikiye ayıran bir cam bulunuyor. Av
olan balıklara saldırmaya çalışan avcı balıklar
her seferinde cam tarafından durduruluyor. Ve
bir süre sonra balıkların cama hiç çarpmadan
sadece kendi alanlarında hareket ettikleri
gözlendi. İşte önemli olan unsur tam bu anda
ortaya çıkacaktı. Cam akvaryumdan alındı ve
balıklar sanki cam varmışçasına kendi
alanlarında hareket ediyor hiçbir şekilde
saldırma girişiminde bulunmuyorlardı.

Anne bebeğini dışarı çıkaracağı zaman onu
bebek arabasına bindirmektedir. Bir süre
sonra bebek çocuk arabasına her
oturduğunda dışarı çıkılacakmış gibi sevinç
göstermektedir.

Hindistan’da yabani bir fil yavrusu yakalandığında kalın bir
zincir ile bir ağaca bağlanırmış.Yavru fil kaçmaya çalışır
ama kaçamazmış.Zamanla kaçma denemelerini de bırakır ve
o ağaçtan hiçbir zaman kurtulamayacağına
inanırmış.Esareti öğrenirmiş yani.Bu aşamada ayağındaki
zinciri ağaçtan söküp odun parçasına bağlamışlar.Fil nereye
gitse hep o odunun peşinden geldiğini görünce hala o
ağaca bağlı olduğunu ve hiçbir zaman ağaçtan
kurtulamayacağını düşünür ve kaçma girişiminde
bulunmazmış.Başlangıçta yavru filin kaçma inancı var ama
imkanı yok,sonrasında imkanı var ama inancı yoktur
artık.Sahte de olsa çaresizliği öğrenmiş ve kurtulmasının
kendi elinde olmadığına inanmıştır.
Öğretimde Klasik Koşullanmanın Yeri
Ve Önemi

Öğrencilerin okulla ilgili duyuşsal özelliklerinin oluşmasında
klasik koşullanma rol oynayabilir. Bazı öğrencilerin okula,
öğretmene ya da belli bir derse yönelik kaygıları ve yersiz
korkuları olduğu gözlenmektedir. Bunlara okul içi ve okul
dışı yaşantıları sırasında meydana gelen koşullanmalar
neden olmuş olabilir. Örneğin öğreniminin ilk yıllarında
matematik öğretmeninin sevmeyen bir öğrenci, öğretmeni
değiştikten sonra da bu dersi sevmemeye devam edebilir.
Okul arkadaşı ile kavga eden bir öğrenci okula gitmemek
isteyebilir. Bu örneklerden birincisinde öğrencinin asil
olumsuz tepki gösterdiği obje öğretmen olmasına rağmen,
öğrenci matematik dersi ile öğretmenini birleştirmiş ve
öğretmenine karşı duyduğu duyguları derse karşı da
duymaya başlamıştır. İkinci örnekte ise öğrencinin olumsuz
tepkisi kavga ettiği arkadaşına yönelik olduğu halde, olay
okulda meydana geldiği için okula gitmek istememektedir.

Okulda bu tür olumsuz koşullanmaların meydana gelmemesi
için okul ve sınıf ortamının öğrencinin hoşuna gidebilecek
biçimde düzenlenmesi, okulda öğrencinin olumsuz yaşantı
geçirmesine neden olacak durumlardan kaçınılması gerekir.
Ayrıca öğrencilerin geçmiş yaşantılarında kazandıkları
olumsuz koşullanmalar varsa, bu davranışlar söndürülmeye
çalışılmalıdır.

Davranışçı yaklaşım öğrenmeyi mekanik ve basit olarak
tanımladığı için eleştirilmiştir. Oysa, insanin öğrenmesi,
klasik koşullanma (hatırlama ya da alışkanlık) ve edimsel
koşullanmayı ele alarak karmaşık düşünme süreçlerini de
içermektedir. Bugün pek çok davranış kuramcıları bilişsel
öğrenme süreçlerini daha fazla dikkate almaktadır.

Geleneksel ve günümüz davranışçı görüşleri sadece
okullarda değil, endüstride ve sağlık sektöründe de oldukça
geçerlidir. Günümüz eğitim programlarında etkisini sürdüren
davranışçı kuramlardan hala vazgeçilmediğini, gelecekte de
etkilerini sürdüreceklerini söyleyebiliriz.
 DİNLEDİĞİNİZ İÇİN TEŞEKKÜR
EDERİZ
 HAZIRLAYANLAR:
 GÖKHAN KASAP
 YASİN BEDİR
 YUSUF DEMİR