Prof. Dr. Alpaslan GÖKÇİMEN Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Histoloji Ve

Download Report

Transcript Prof. Dr. Alpaslan GÖKÇİMEN Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Histoloji Ve

Prof. Dr. Alpaslan GÖKÇİMEN
Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Histoloji Ve
Embriyoloji Anabilim Dalı
Sistemlerin Gelişimi
 Canlı Organizma
 Organ Sistemleri
 Organlar
 Dokular
 Hücreler
 Organeller
Tarif ?
 Belirlenmiş işlevleri yerine getirmek üzere, benzer
özelliklere sahip hücrelerin bir araya gelmesiyle oluşan
yapılardır.
Vücuttaki her bir doku tipi farklılaşmış ilgili hücrelerin temel
özellikleri göz önüne alınarak sınıflandırılır
1.Epitel Dokusu,
2.Destek Dokusu,
a. Bağ Dokusu
b. Kıkırdak Dokusu
c. Kemik Dokusu
d. Kan ve lenf dokusu
3. Kas Dokusu
4. Sinir Dokusu
5. Deri Dokusu
Epitel Dokusu
 Hücrelerarasında çok az yapıştırıcı madde vardır ve
hücreler sıkıca bir araya gelmişlerdir.
 Tabaka şeklinde düzenlenme gösterirler.
 Yüzeyleri örter veya döşerler.
 Bezlerde olduğu gibi kümeler halindedir.
 Bulunduğu yere göre embriyonel tabakaların her
üçünden de köken alırlar.
Köken?
Epitel dokusunun,
embriyonun
yaprağından da köken alır
her
üç
 Derinin yüzey epiteli ekdodermden,
 Sindirim borusu endodermden,
 Kan damarlarının endoteli mezodermden gelişir
germ
Nerelerde Bulunur ?
1.
Vücudun dış yüzeylerini örten bölgelerde (deri),
2.
Vücut içinde içi boş tüp veya boşlukların iç yüzünde
(mide-barsak kanalı, kan damarları) ve
3.
Salgı bezlerinin kanal ve salgılayıcı bölümlerinde
İşlevi
 Koruma
 Yırtılma ve aşınmalara karşı koruyuculuk
 İçerdiği
keratin
koruyuculuk
 2. Emilim
ve
mukus
sayesinde
kurumaya
 Böbrek ve barsaktaki mikrovilluslarla emilim
 3. Yüzey geçişi
 Hücre yüzeyindeki kinosilyumlar ile yüzeyel taşıma
karşı
İşlevi
Salgı

Hormon, sindirim enzimi ve mukus salgılamak
5. Duyu algılaması

Tat tomurcukları, olfaktör epitel
6. Kasılma

Bezlerdeki miyoepitelyal hücreler
Epitelin Özellikleri Nelerdir?
Hücreler bitişiktir
Hücrelerin yan yüzleri arasında güçlü bağlantılar bulunur
Hücrelerin bir yüzeyleri serbest olup bir boşluğa bakar
Hücreler bazal membran üzerine oturmuştur
bazal membran
bağ dokusu
Epitelin Sınıflandırılması
Epitel dokusu yaptığı işleve göre:
1. Örtü Epiteli
2. Bez Epiteli
Örtü Epitelin Sınıflandırılması
İhtiva ettiği hücre tabaka sayısı dikkate alınarak iki alt
gruba ayrılır:
Basit Epitel: Bir tabaka hücre katmanı içermekte
olup “tek katlı epitel” olarak da isimlendirilmektedir.
Tabakalı Epitel: Birden çok sayıda hücre
tabakasına sahiptir “çok katlı epitel” olarak da
isimlendirilir.
Katlarına göre
Tek katlı (basit)
Çok katlı
Tek Katlı Epitelin
1. Tek katlı yassı epitel,
2.Tek katlı kübik epitel
3. Tek tatlı prizmatik epitel
 1. Tek katlı (basit) yassı epitel
 Damar endotelinde ve mezotelde
 Karşılıklı geçişlerin (gaz) daha hızlı yapılabilmesi için
oldukça ince bir tabakadır
Dışarıya karşı korunmuş iç
yüzeylerde bulunurlar
 İçi boşluklu yapıların mezoteli,
 Damar ve kalbin iç yüzünü döşeyen endotel,
 Eklem kapsüllerinin iç yüzünü döşeyen sinoviyal örtü
epiteli,
 Bowman
kapsülünün
yapraklarını döşeyen epitel
pariyetal
ve
visseral
2. Tek katlı kübik epitel
 Bu epitel hücreleri kübik bir şekle sahip olup, hücre
çekirdekleri yuvarlak ve ortadadır.
 Bu epitel türü salgı ve emilim yapan bölgelerde
bulunur (Böbrek tübülleri, tiroid follikülleri).
Tek katlı kübik epitel
Özellikleri
 Hücrelerin eni boyu yüksekliği birbirine eşittir.
 Çekirdek
hücrenin şekline uygun yuvarlak ve
hücrenin ortasına yerleşmiştir.
 Sitoplazması yassı hücreden daha bol olduğu için
daha fazla organel taşır ve daha aktif hücrelerdir.
 Örtü işlevlerinin yanında emilim ve bazılarında
salgılama özelliği de vardır.
Bulunduğu yerler
 Ovaryumu örten epitel, basit kübik veya izoprizmatik
bir özelliğe sahip olup örtücü bir işleve de sahiptir.
 Tiroid follikülünde bulunan kübik epitel ise emilim ve
salgılama özelliği taşır.
 Pankreas ve tükrük bezlerinin salgılama kanalında
,akciğerlerde respiratuar bronşiyollerde, bazı böbrek
tubüluslarında, lensin ön yüzünde.
3. Tek katlı prizmatik epitel
 Şekilleri dikdörtgen prizmasına benzer
 Hücre içi organellerin yerleşimi üst tarafa, hücre
çekirdeği bazal membrana daha yakındır.
 Bu tür hücrelerin işlevsel etkinlikleri oldukça
yüksektir.
 İnce barsaklarda emilim, midede
yapan hücreler tek katlı prizmatiktir.
salgılama
Tek katlı prizmatik epitel
 Çekirdek bazale yakın…
Özellikleri
 Hücrelerin boyları basık prizmadan, yüksek prizmaya
kadar değişebilir.
 Hücrelerin üst yüzeyinde yüzey farklılaşması vardır.
 Hücreler prizmatik veya silindirik biçimlidirler.
 Hücrelerin hepsi bazal membrana tek sıra halinde
yerleşmiştir.
Özellikleri
 Hücreler yan yana gelince karşılıklı basınç nedeniyle
prizmatik biçim almışlardır.
 Yan yana olan hücrelerin çekirdekleri aynı düzlemde
gözlenir.
 Hücrelerin hepsinde çekirdek gözlenebilir.
 Çekirdek hücrenin şekline uygun biçimdedir.
Bulunduğu yerler ve İşlevleri
 Organizmada bol olarak gözlenir.
 Bu hücrelerde de koruma işlevi ile birlikte emilme
ve salgılama özelliği de vardır.
 Midenin iç yüzünü döşeyen epitel ve bir çok
bezlerin boşaltma kanallarını döşeyen epitel bu tiptir.
 Bu epitel hücrelerinde işlevsel yönünden bir
kutuplaşma vardır.
Bulunduğu yerler ve İşlevleri
 Hücrenin
lümene
(boşluk)
bakan
yarımları
üst
yarımdır, tabana bakan yarımları bazal yarımdır
 Midede bu hücrelerin üst yarımları mukus ile doludur.
 Mukus maddesi bu hücreler tarafından salgılanır,
mukus midenin iç yüzünü ince bir tabaka halinde örter.
 Mide mukozasını kimyasal ve fiziksel etkenlere karşı
korur.
Tek katlı prizmatik (silindirik kinosilyalı )
silli epitel
 uterus,
 tuba uterina
 akciğerlerin küçük bronşları
 paranazal sinuslar
 medulla
spinalisin
kanalis
sentralisinde
bulunan
hücreler
 Siller hem temizleme işlevi yapar hem de boşluk
içindeki yapıları ilerletme vazifesi vardır
Tek katlı prizmatik çizgili kenarlı epitel
 Barsakların iç yüzünü döşeyen epiteldir.
 Çizgili kenarı daha az belirgin bir epitelde safra
kesesinin içini döşer.
 Bu epitelin serbest yüzeyinde yüzey farklılaşması
vardır.
 Bu farklılaşma ışık mikroskobu seviyesinde çizgili
kenar veya fırçamsı kenardır.
Elektron Mikroskobisinde
 Elektron mikroskobik seviyede ise bu yüzey
farklılaşması mikrovillus olarak tanımlanır.
yüzey farklılaşmaları hücrenin serbest
yüzeyinin yüz ölçümünü artırarak emilim alanını
genişletmek amacıyla oluşmuştur.
 Bu
Elektron Mikroskobi
Çok Katlı Epitelin Sınıflandırılması
 Çok katlı epitel dokusu isimlendirilirken, serbest
yüzeye komşu olan hücrenin özellikleri dikkate alınır
Bazal membran
Bağ dokusu
Çok Katlı Epitelin Sınıflandırılması
1. Çok katlı yassı epitel,
2. Çok katlı kübik epitel
3. Çok tatlı prizmatik epitel
Çok Katlı Epitel
Serbest yüzey

Bazal membran
En üstteki epitel şekli…
Çok katlı yası epitel
 Organizmada bu epitelin iki çeşidi gözlenir:

a. Çok katlı yassı ( orta derecede keratinize ) epitel
b. Çok katlı (yaygın keratinize) epitel
Çok katlı yassı epitel (orta
derece keratinize) epitel:
Yaklaşık 10-40 adet hücre tabakasından meydana
gelir
 Bazal membrana oturan hücreler kübik özellikteyken,
lümene bakan hücreler yassıdır.
 Yukarıda sıralanan özelliklerinden ötürü “çok katlı
epitel” olarak isimlendirilir
Çok katlı yassı epitel
Çok katlı yassı epitel
 Çok katlı yassı epitel, organizmanın koruyucu epitelini oluşturur
 Ağız,
 özefagus,
 vajen gibi yüzeyi her zaman nemli tutulan yapıları örter
 Birbiri üzerine yığılmış bir çok hücre katmanından oluşmuştur
 Hücrelerin düzen ve şekilleri oldukça özgündür
Çok katlı yassı epitel
 Bazal membran üzerine oturan en derin hücre katı prizmatiktir
 Bu hücreler bazal yüzlerinde hemidesmozomlarla bazal
membrana bağlanırlar
 Bu hücre katını, poligonal hücrelerden yapılmış bir çok hücre
katları izler
 Yüzeye doğru gittikçe hücreler yassılaşır serbest yüzde ise
hücreler çok yassı olurlar
Çok katlı yassı epitel
 Bu bazal membrana oturan prizmatik hücre katı ile orta
poligonal hücre katları yüzeydeki yassı hücrelerden daha genç
hücrelerdir
 Bu genç hücrelerin çekirdekleri iridir. Kromatin ağı sıktır.
Bundan dolayı da, çekirdek H-E ile koyu boyanır bu genç
hücrelerin sitoplazmaları RNA yönünden zengin olduğu için
bazofili gözlenir
 Bazalde bulunan prizmatik hücrelerden mitoz oldukça çoktur
Çok katlı yassı epitel
 Bu bazal tabaka üstteki spinozum tabakası ile birlikte
stratum germinativum (doğurucu tabaka) adı da verilir
 Orta kattaki poligonal hücreler arasında intersellüler
aralıklar vardır
 Bu aralıklarda, metabolizma maddelerini taşıyan doku
sıvısı dolaşır
Bulunduğu yerler
• Organizmanın
•
•
•
•
•
•
dış yüzeyine açılan
boşluklarının ağız kısımlarını örter.
ağız boşluğu,
farinks,
özefagus
vajeni döşeyen mukoza epiteli,
korneanın dış yüzünde ve
pilika vokaliste
iç
vücut
Bulunduğu yerler
 Organizmada çok katlı yassı epitelin en ince olanı göz
korneasını örten epiteldir.
 Korneanın çok katlı yassı epiteli kuvvetli PAS pozitif
bir bazal membran üzerinde 5-7 hücre katmanından
oluşmuştur.
 Burada epitelin bağ dokusuna dönük bazal yüzü düz
ve muntazamdır.
 Papilla bulunmaz.
Bulunduğu yerler
 Ağız boşluğu farinks, özefagus, vajen ve üretranın
son kısmı gibi dış çevre ile ilişkili vücut boşluklarını
döşeyen çok katlı yassı epitel daha çok hücre
katmanından yapılmıştır.
membranın altındaki bağ dokusu içinde
yayılmış kapiller ağlarından metabolizma maddelerinin
epitelin orta ve yüzey katlarına ulaşmasını, metabolizma
artık maddelerinin ise ters yönde kapillere ulaşmasını
sağlamak için orta hücre katlarında intersellüler aralıklar
oldukça geniştir.
 Bazal
Özellikleri…
 Çok katlı yassı epitelin derin bazal yüzü düz değildir.
 Altındaki bağ dokusu ile birbirine geçen girinti ve çıkıntılar
yapar.
 İşlevsel şartlara bağlı olarak epitel içine giren bu bağ
dokusu uzantılara papilla adı verilir.
 Bu bağ dokusu papillalar çok sık kapiller ağı taşırlar ve
hücre katman sayısı fazla olan epitelin
kolaylaştırmaya yönelik özel yapılardır
beslenmesini
 Papillalar aynı zamanda çok katlı epitelin bağ dokusuna
daha sıkı bağlanması da sağlamış olur.
Çok katlı keratinize epitel
 Vücudun dış kısmını örten yaygın keratinize çok katlı
epitel.
 Derinin epidermis tabakasıdır.
 Epidermis çekilme, kuruma gibi fiziksel ve kimyasal etkilere
daha fazla maruz kalır.

Epidermisteki
hücre
canlılıklarını kaybederler.
katları
yüzeye
yaklaştıkça
 Hücrelerin çekirdekleri kaybolur ve hücre gövdesi sertleşir
ve epitel ölür. Halbuki orta derece keratinleşen çok katlı yassı
epitelde hücre çekirdekleri varlıkları muhafaza ederler.
Çok katlı keratinize epitel
 Hücreler keratin adı verilen sert ve cansız bir
madde ile dolarlar, bu olaya keratinizasyon adı verilir.
 Epidermisin çok katlı yassı epiteli kerantinleşen
epiteldir.
 Kalınlığı 50 mikrondan birkaç santimetreye kadar
değişebilir.
Çok katlı kübik epitel

Çok katlı kübik epitel

Bazı ter ve tükrük bezlerinin boşaltım kanallarında
bulunur.
Çok katlı kübik epitel
2. Çok katlı prizmatik epitel

Çok katlı prizmatik epitel

Kadın ve erkek üretrasını, konjiktivayı
bezlerin büyük boşaltım kanallarını döşer.
ve
bazı
Özel Epiteli Tipleri
1. Yalancı çok katlı epitel (Psödostratifiye)
2. Değişici epitel (Transisyonel)
1.Yalancı çok katlı epitel
(Psödostrafiye)
 Bu epitel hücrelerin seviyelerinden dolayı çok katlıymış gibi
görünmesine karşın bütün hücreler bazal membrana
oturduklarından aslında tek katlıdır.
Çok katlı
Yalancı çok katlı
B.M.
1.Yalancı çok katlı epitel
 Bu epitel tipinden bazal membran üzerinde tek bir hücre katı
vardır.
 Bütün hücreler bazal membran ile temas halindedir.
 Fakat hücrelerin yüksekliği ve düzenleri birbirinden farklıdır.
 Bir kısım hücreler geniş tabanları ile bazal membran üzerine
otururlar.
 Fakat yüzeye kadar ulaşamazlar.
 Bir kısım hücreler ise daha yüksek boyludurlar ve dar
sitoplazma kısımları ile bazal membrana otururlar ve epitelin
serbest yüzeyine kadar uzanırlar.
Bulunduğu Yerler
 Bu epitelin serbest yüz farklılaşması göstermeyen basit tipi; bir
çok bezlerde boşaltma kanallarının iç yüzünü örter.
 Apikal
yüzlerinde kinosilya olan tipi yalancı çok katlı
(psödostratifiye) prizmatik (silindirik) kinosilyalı = silli epiteldir.
 Bu epitel tipi büyük solunum yollarının içini döşer.
 Bu epitel tipinin apikal yüzlerinde sterosilya olan tipide erkek
genital boşaltma yollarının bazı bölümlerinde gözlenir.
2. Değişici epitel (Transisyonel)
 Bu epitel özelliği itibariyle tipik çok katlı epitel karekteristiğini
taşımasına rağmen bazı yönlerden farklıdır. Bulunduğu organın
gerilme ve şişmesine uyum sağlayacak biçimde organize
edilmiştir.
Değişici epitel




Pelvis renalis,
üreter,
mesane ve
üretranın başlangıç kısmında bu tip epitel vardır
 Hacimleri değişir.
 Bu organlar kısa süre içinde önemli basınç ve hacim değişmelerine




uğrarlar.
Hücrelerin biçimi, düzeni ve kat sayısı değişir.
Organ dolu olduğu ve duvarları genişlediği zaman bu epitel iki veya
üç katmandan oluşur.
Yüzeyel hücreler geniş yassı olurlar bu geniş yassı hücrelerin altında
bazal membran üzerinde iki kat derin hücre tabakası olur.
Bu hücreler kübik veya prizmatiktirler .
Değişici epitel
 Kasılma sonucu boşalan organda ise epitel kalınlaşır
4-6 hücre katmanı görülür.
 Boşalan organda yüzeyel hücreler prizmatik şekillidir
 Bu prizmatik hücrelerin lümene bakan kabarık =
konveks serbest yüzleri va altındaki hücreler üzerine
oturan girintili çıkıntılı yüzleri var.
 Bu hücreler bir iki çekirdek içerirler ve sitoplazmaları
yoğun ve koyu boyanırlar.
Değişici epitel
 Derin hücreler; birbiri üzerine binmiş durumda bazal
membran üzerinde hücre katları yaparlar.
 Bu derin hücreler uzun veya armut şeklinde
hücrelerdir, dar yuvarlak üst yüzleri ile altındaki
hücrelerin oyuk derin yüzleri içine girerler.
 Apikal ve bazal yüzdeki bu yapısal durum organ dolu
olup da gerildiği zaman, yüz ölçümünün genişlemesi
ile kaybolur.
Değişici epitel
 Tonofilamanlar
yüzeyel hücrelerin serbest yüzleri
altındaki yoğun sitoplazmada çoktur.
 Bu yoğun sitoplazma tabakası koruma desteklik görevi
de yapar.
 Organın lümeninde bulunan hipertonik idrar içine su
geçişini engeller.
 Tonofilamanlar, hücrede desmozomlara doğru yönelirler
 Desmozomlar derin hücreler arasında azdır dolayısıyla
daralma ve genişleme sırasında derin hücreler birbiri
yanından kayarak yer değiştirmeleri kolaylaşır.
Özelleşmiş Epitel
Goblet Hücreleri
 Tek hücreden meydana gelmiş bir bezdir. Bunların
etrafını bir bağ dokusu kılıfı çevrelemez. Genellikle
epitel hücreleri arasında yerleşmişlerdir. Şekilleri
kadehe benzediği için, kadeh hücreleri veya
kalsiform hücreler olarak da bilinirler.
 Sindirim sisteminde mideden itibaren sayıları giderek
artamaya başlar ve kolonda en üst düzeye ulaşır.
Ayrıca solunum sisteminde de bol miktarda goblet
hücresi vardır. Bu hücreler asit glikoprotein nitelikte
salgı yaparlar.
Özelleşmiş Epitel
 Sindirim sisteminde mukozal yüzeyi kayganlaştırıp, bu
bölgeleri pankreatik enzimlerden ve bakteriyal
tutulumdan korurlar. Işık mikroskobunda, hücrenin
üst bölümünde büyük mukus içeren veziküllere sahip
köpüksü görünümdedir.
 Taban kısmında, çekirdek ve az miktarda GER
yerleşiktir. Bol miktarda bulunan oligosakkarit
kalıntılarından dolayı PAS pozitif boyanır.
Goblet Hücresi
Özelleşmiş Epitel
Miyoepitelyal Hücreler
 Dış salgı bezlerinin son kısımlarında, salgı hücresi ile
bazal lamina arasında bulunan ektodermal kökenli
hücrelerdir. Sitoplazmasında aktin, miyozin ve
tropomiyozin miyofilamanları bulunduğu için
kasılabilirler.
 Seröz asinusları saran miyoepitelyal hücreler,
dallanmış şekildedir ve basket hücreleri olarak da
bilinirler. Müköz tübüllerdeki miyoepitelyal hücreler,
yıldızsı (stellat) şekildedirler.
Özelleşmiş Epitel
 Bu hücrelerin kasılması ile ekzokrin salgı, boşaltım
kanallarına geçer. Miyoepitelyal hücreler gözyaşı,
tükrük, meme ve ter bezleri ile testisin seminifer
tübülleri etrafında yerleşiktir.
Özelleşmiş Epitel
 Diffüz (Yaygın) Nöroendokrin Sistem (DNES)
Polipeptid salgılayan hücrelerdir. Çekirdek üstüne
yerleşimli Golgi kompleksini, az sayıda GER ve taban
kısmında salgı granüllerini içerir. Amin prekürsörlerini
alıp
dekarboksile
ettiklerinden
dolayı
sitoplazmalarında,
epinefrin,
norepinefrin
ve
serotonin bioaktif aminlerini konsantre ederler.
Bundan dolayı
 APUD hücreleri olarakta biliniyorlardı. Fakat bu
hücrelerin hepsi amin prekürsörlerini dekarboksike
ede- medikleri sonradan belirlendiği için, APUD
yerine DNES terimi kullanılmaya başlanmıştır. Çoğu
APUD hücreleri, tek hücreli bezler olup diğer epitelyal
hücreler arasına dağılmıştır. Bunlar başlıca embriyonik
nöral kristadan türerler.
Özelleşmiş Epitel
 Sayı, çeşitlilik ve dağılım bu hücrelere diffüz
nöroendokrin sistem özelliğini kazandırmıştır. Bazı
APUD polipeptidleri komşu hücreler üzerine parakrin
etki gösterirken, diğerleri kan dolaşımına girerek
uzaktaki hücreler üzerine endokrin etki yapar.
Paneth Hücreleri
Paneth
Hücreleri: İnce bağırsakta Liberkühn
kriptalarının (basit tübüler veya dallanmış tübüler
bezlerin) altında yerleşik olan piramit şeklindeki
hücrelerdir. Lizozim olarak adlandırılan antibakteriyel maddeyi salgılar.
Pariyetal Hücreler
Pariyetal Hücreler
 Mide bezlerinde bulunan piramidal hücrelerdir.
Apikal hücre zarı, derin girinti ve çıkıntılar yaparak
intraselüler kanalikülleri oluşturur. Kanaliküller,
yuvarlak ve tübüler veziküllerden (tubüloveziküler
sistem) zengindir. Pariyetal hücreler, HCl ve mide
intrinsik faktör sentezleyip mide boşluğuna verir.
Bez Epiteli
 Salgı yapan epiteli ifade eder. Endokrin ve ekzokrin
olmak üzere iki çeşittir. Pankreasın Langerhans
adacıkları, adrenal (böbrek üstü) bezler, hipofiz,
tiroid ve paratiroid bezleri, endokrin bezlere
örnektir. Retiküler liflerce desteklenen endokrin
bezler, kordon veya follikül şeklinde düzenlenmiştir.
En sık kordon şekli, kılcal yumakların veya kan
sinüzoidlerinin etrafındaki anastomozlar biçiminde
görülür. Hücre içinde depolanan hormon (böbrek üstü
bezi, hipofizin ön lobu, paratiroid bezi, v.s), uygun
sinyal molekülü veya sinirsel uyarı aracılığıyla salınır.
Bez Epiteli
 Endokrin bezin folliküler türünde ise, salgı hücreleri
folliküler boşluğu çevirir ve üretilen hormonu alıp
depolar. İlgili sinyal bu hücrelere ulaştığında,
depolanan hormon tiroid bezinde olduğu gibi follikül
hücrelerince tekrar geri alınıp işlenir ve salınır.
Ekzokrin Bezler
 Salgılarını bir boşaltım kanalı yoluyla dış ortama
verirler ve kapiller ağ yönünden çok zengin değillerdir.
Pankreasın ekzokrin bez kısmı,
 parotis,
 submandibular (çene altı) ve
 sublingual (dilaltı) bezler
Ekzokrin Bezler
 Yaptıkları salgının özelliğine göre:
 seröz
 müköz
 miks (karma) bez

Ekzokrin Bezler
 Pankreasın ekzokrin kısmı ve parotis, tamamen
serözdür.
 Submandibular ve sublingual bezler ise, karma tipte
salgı yapan ekzokrin bezlerdir.
Ekzokrin Bezler
 Gözle görülebilen (anatomik, makroskobik) bezlerdir.
 Makroskobik bezlerin dışında, sıkı bağ dokusu kılıfı
bulunur. Septalar bu kılıftan içeri doğru girerek, bezi
loblara ve lobçuklara ayırır.
 seröz bezler asinuslardan (alveolus)
 müköz bezler ise müköz tübüllerden meydana
gelmiştir
Ekzokrin Bezler
 Gerek seröz ve gerekse müköz salgı yapan son kısımlar,
kübik epitel hücreleriyle örtülü olan interkalar
(başlangıç, inisyalis) kanallara açılır.
 Daha sonra birleşen bu kanallar, striat (çizgili,
intralobüler) kanalı oluşturur. Çizgili kanallar, kendi
aralarında birleşir ve bağ dokusu septalarının
(bölmelerinin) içine
 Ekskratuvar (salgısal, interlobüler) kanallar şeklinde
açılır.
Çizgili Kanallar
Hücre tabanından çekirdeklere doğru uzanan zar
katlantılarından meydana gelmiş olmalarıdır. Bu
katlantılarda bol miktarda bulunan mitokondriyonlar,
katlantının uzun eksenine paralel olarak yerleşmiştir.
Böyle bir yerleşim, özellikle işlevsel açıdan yoğun olan
ve çalışmaları esnasında göreceli olarak daha fazla
enerji tüketen tükrük bezi ve böbrek proksimal ve
distal tübülleri için oldukça önemlidir.
Bazal invajinasyon
 Böbrek tübülü
İnterlobüler kanallar birleşerek…
 Parotis bezinde Stenon,
 Submandibüler bezde Wharton ve
 Sublingual bezde ise, majör sublingual kanal adı
altında ağız boşluğuna açılır.
Ekzokrin Bezler
 Parotisin ve pankreasın ekzokrin bez kısmı saf
serözdür. Pankreasta çizgili kanalın olmaması,
sentroasiner hücrelerin bulunması ve Langerhans
adacıklarının mevcudiyeti, parotisle pankreası
birbirinden ayırır.
Karma Bezler
 Submandibular ve sublingual bezler karma bezlerdir
yalnız, submandibular bez seröz ağırlıklıdır.
Submandibular ve sublingual bezlerde gözlenen seröz
yarımaylar (Gianuzzi yarımayları), gerçekte bir tespit
hatasıdır. Klasik yöntemlerde seröz yarımaylar
gözlenirken, hızlı dondurma yönteminden sonra, seröz
yarımaylar gözlenemez. Bunlar, klasik tesbit
yöntemleriyle elde edilen dokuların ışık ve elektron
mikroskobu altında gözlemlenen artefaktlarıdır.
Ekzokrin Bezler
 Seröz bezlerde bol miktarda bulunan zimojen
granüller, sitoplazmanın üst kısmında yer alır. Seröz
bezler, akıcı kıvamda ve protein yapısında salgı yapar.
Hücre çekirdekleri, ortada yerleşiktir ve yuvarlak
şekillidir. Hematoksilen – eozinle boyanan kesitlerde,
hücrenin bazal kısımları hematoksilenle, apikal
kısımları ise eozinle boyanır.
Ekzokrin Bezler
 Müköz bezler ise, karbonhidrat yapısında salgı yapar.
Sitoplazmalarının üst kısmında, bol miktarda
müsinojen granüller vardır. Bu granüller
hematoksilen- eozin boyalı kesitler hazırlanırken
kaybolduğu için, hücrelerin bu kısımları genellikle boş
olarak görülür.
Çekirdek Yerleşimi
 Klasik histoloji preparatı hazırlama yöntemiyle elde
edilen bez yapılarında, müköz bez hücrelerine ait
çekirdekler periferik (çevresel) yerleşimli ve yassı
olarak görülür. Hızlı dondurma yönteminde ise, bu
hücrelerin çekirdeklerinin aslında yuvarlak şekilli ve
merkezi yerleşimli oldukları ortaya çıkmıştır. Müköz
bez hücreleri, koyu kıvamda salgı üretir ve açık renkte
boyanır.
Salgılama Çeşitlerine Göre
Merokrin (Ekrin) Salgılama
 Salgılama ürünü, veziküllerle hücrenin apikal yüzeyine
taşınır. Veziküller hücre zarıyla birleşir ve içeriklerini
ekzositozla dış ortama verir. Pankreasta da olduğu gibi,
vücutta en sık görülen salgılama çeşidi merokrin
tiptedir.
Apokrin Salgılama
 Salgı ürünü hücre zarının apikal kısmından ayrılırken,
bir miktar hücre zarını da beraberinde götürür. Bu
salgılama biçimi meme bezlerinde, derinin apokrin,
göz kapağının siliyer (Moll’s) ve dış kulak yolunun
seromüsinöz bezlerinde görülür.
Holokrin Salgılama
 Salgı ürünü, olgunlaşmaya devam eden hücrenin
içinde birikir. Daha sonra, salgı ürünü içinde
bulunduğu hücreyle birlikte dış ortama atılır.
 Overler,
 Derideki yağ bezleri
 Göz kapağındaki Meibomian bezleri
Salgılama Çeşitlerine Göre
Vücudumuzda, bezlerin kanal ve salgı kısımlarının
değişik şekilde bir araya gelmesiyle bez yapıları
meydana gelir
A) Basit Tübüler Bezler: Kalın barsağın salgı bezlerinde olduğu gibi
salgısal kısımları, goblet hücrelerince meydana getirilmiş düz tübüler
yapıdaki bezlerdir.
B )Basit Kıvrıntılı Tübüler Bezler: Derideki ter bezleri, kıvrıntılı
tübüler bir yapı gösterip, dermiste yerleşik olan salgı kısımlarından
meydana gelmiştir.
C )Basit Dallı Tübüler Bezler: Midenin pilor bölgesindeki mukus
salgılayan bezlerdir. Geniş salgısal kısımlara sahip olan dallı tübüler
bezler, mukus salgılar.
D )Basit Alveoler Bezler: Üretradaki paraüretral ve periüretral bezlerdir.
Bu tür bezler, değişici epitelin bir çıkıntısı olarak gelişir ve tek tabakalı
salgısal hücrelerden oluşur.
Vücudumuzda, bezlerin kanal ve salgı kısımlarının
değişik şekilde bir araya gelmesiyle bez yapıları
meydana gelir
E) Basit Dallı Alveoler Bezler: Midenin kardiya bölgesindeki mukus
salgılayan bezlerdir. Bu bezlerin kısa ve tek boşaltım kanalları,
doğrudan yüzeye açılır.
F )Bileşik Tübüler Bezler: Sindirim sisteminde özefagus ve duodenum
ile solunum yollarının mukoza altında yerleşik bezlerdir. Duodenum
submukozasındaki Brunner bezleri, buna tipik bir örnektir. Bu bezler,
müköz alkali sıvı ile birlikte polipeptid yapısında bir hormon olan
urogastronu (human epidermal growth factor) salgılar. Bu hormon
mideden HCl üretimini baskılar ve epitel hücrelerin mitotik aktivite
hızını artırır.
G )Bileşik Tübüloalveoler Bezler: Submandibüler bezler iyi bir
örnektir. Bu tür bezler, hem seröz ve hem de müköz salgı kısımlarına
sahiptirler.
H )Bileşik Alveoler Bezler: Pankreastaki ekzokrin bezlerdir. Bu bezler,
seröz salgı üreten ve piramit şeklindeki hücrelerden meydana gelmiştir
Klinik – Endometriyozis
 Periton boşluğundaki değişik yerlerde, ektopik
endometriyum dokusunun (bez yapısının) olmasıdır.
Bazen, göz ve beyin gibi periton dışındaki sahalarda da
görülebilir. Endometriyozisin etyolojisi, tam
bilinmemektedir. Fakat muhtemelen menstruasyon
döngüsü esnasında bazı endometriyal hücrelerin diğer
yerlere göç etmesinden kaynaklandığı
düşünülmektedir. Vakaların çoğunda, endometriyozise kistler de eşlik eder.