SULARLA İLİŞKİLİ HASTALIKLAR Yrd. Doç. Dr. Hasan IRMAK

Download Report

Transcript SULARLA İLİŞKİLİ HASTALIKLAR Yrd. Doç. Dr. Hasan IRMAK

SULARLA İLİŞKİLİ
HASTALIKLAR
Yrd. Doç. Dr. Hasan IRMAK
Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi
Genel Bilgiler

Dünya nüfusunun ~%20’si güvenilir olmayan
içme suyu kullanmakta,

Yılda ~ 200 milyon insan su ile ilişkili hastalıklara
yakalanmakta ve

Yılda >2 milyon kişi kirli sulara bağlı hastalıklar
nedeniyle yaşamlarını yitirmektedir.
Genel Bilgiler

Yeryüzündeki tüm hastalıkların hemen hemen
yarısı sularla ilişkili olarak ortaya çıkmaktadır.

Gelişmekte olan ülkelerde;

Atık suların ancak %5’inin arıtılabilmesi,

Endüstriyel ve evsel atıkların çevreye,
akarsulara ve yer altı sularına denetimsiz bir
şekilde verilmesi de ayrı bir sorundur.
Genel Bilgiler

Toplumdaki aktif hastaların ya da taşıyıcıların
barsaklarındaki patojen mikroorganizmalar dışkı
ile suya geçmekte ve sonuçta su, enfeksiyon
kaynağı olarak karşımıza çıkmaktadır.

Bu tür suların içilmesi, gıda hazırlamada
kullanılması, banyo yapılması, hatta inhale
edilmesiyle enfeksiyon gelişebilmektedir.
Genel Bilgiler

Sularla bulaşan enfeksiyöz ishaller, dünyadaki
tüm ölüm nedenleri içinde 2. sırada yer
almaktadır.

Sadece ABD’deki ishalli hastaların yıllık
tıbbi bakım ve iş gücü kayıplarının maliyeti
6 milyar $’ı bulmaktadır.
Genel Bilgiler




Suların arıtılması ve dezenfeksiyonu,
Sağlıklı bir atık hijyeni sağlanması,
Sağlık ve hijyen konularında eğitim verilmesi
su ile bulaşan enfeksiyonları azaltacaktır.
Yaşamın devamı açısından suyun ne denli
önemli bir kaynak olduğu bilinciyle, bizden
sonraki kuşaklara sağlıklı içme suyu ve
yaşanabilir bir çevre bırakmamız konusunda
bizlere çok büyük görevler düşmektedir.
Su Metabolizması


Gastrointestinal sisteme günde ~9 L sıvı gelir.
 Oral alım …………………………. : 2 L
 Tükürük …………………………... : 1 L
 Mide sıvısı ……………………….. : 2 L
 Safra-pankreas-ince barsaklar … : 4 L
Bu 9 L sıvının;
 8 L’si ince barsaklardan,
 800 mL’si kolondan geri emilir,
 Kalan 200 mL sıvı dışkıyla atılır.
Sularla bağlantılı hastalıklar
Bulaşma yollarına göre;
1.
Sudan kaynaklanan hastalıklar
2.
Su yokluğundan kaynaklanan hastalıklar
3.
Suda yaşayan canlılarla bulaşan hastalıklar
4.
Su ile bağlantılı vektörlerle yayılan hastalıklar
Sularla bağlantılı hastalıklar
1.
2.
Sudan kaynaklanan hastalıklar:

Özellikle ılıman ve sıcak iklimlerde insan ve hayvan
dışkısı ile kirlenen sularda bol m.o. bulunur.

Aynı kaynaktan su alan insanların enfekte olmaları
ile salgınlar çıkar (Tifo, Kolera, Viral Hepatit, vb).
Su kıtlığından kaynaklanan hastalıklar:

Susuzluğa bağlı olarak kişisel hijyen bozulur.

Vücudun, yiyeceklerin ve giysilerin yıkanamayışı
nedeniyle hastalık yayılma olasılığı artar (Trahom,
Basilli Dizanteri, Paraziter hst, vb).
Sularla bağlantılı hastalıklar
3.
4.
Suda yaşayan canlılarla bulaşan hastalıklar:

Bazı bakteriler ve parazit yumurtaları sulardaki
omurgasız canlılarda (salyangoz, midye, vb) yerleşip,
gelişir.

Bu tür suların içilmesi ya da kullanılması sonucu
enfeksiyon (Tifo, V.Hepatit, Şistosomiazis) m.g.
Su ile bağlantılı vektörlerle yayılan hastalıklar:

Su birikintilerinde gelişen larvalardan çıkan sinekler,
taşıdıkları patojen mikroorganizmalarla insanları
enfekte ederler (Sıtma, vb).
Sularla ilişkili hastalıklar













İshal
Dizanteri
Giardiyaz
Barsak parazitozları
Dracunculiasis
Tifo ve paratifo
Yersinya enfeksiyonu
Kolera
Hepatit A ve E
Trahom
Sıtma
Şistosomiazis
Dengue humması













Mantar hastalıkları
Legionella enfeksiyonu
Leptospira enfeksiyonu
Kampilobakter enfeksiyonu
Norwalk vb virüs enfeksiyonu
Siyanobakteri toksikozları
Onchocerciasis
Arsenik zehirlenmesi
Kurşun Zehirlenmesi
Anemi
Fluorosis
Boğulma
Malnutrisyon
İshaller

İshal; dışkı miktarının ve sayısının
fazlalaşması, kıvamının bozularak yumuşak,
sulu bir görünüm alması olarak tanımlanır.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ishali; 24 saatte
3’ten fazla veya her zamankinden daha sık
veya sulu dışkılama olarak tarif etmektedir.

Yalnızca sık dışkılama, kıvam bozuk değilse
ishal sayılmaz.
İshaller

İshaller genellikle gastrointestinal sistemin
enfeksiyonuna bağlı olarak oluşur.

Enfeksiyonun tipine göre sulu (kolera) veya kanlı
(dizanteri) olabilir.

Gelişmekte olan ülkelerde hastaneye yatışların
%30 nedeni ishaldir.

İshalli hastaların %80’i akut ishal, %10’u persistan
ishal ve %10’u ise dizanteridir.
İshaller

İshaller dünyadaki ölümlerin %4’ünden
sorumludur.

Dünyada her yıl 5 yaşın altındaki çocuklarda
yaklaşık bir milyar ishal vakası görülmekte ve
bunlardan ~ 2.2 milyon çocuk ölmektedir.

Ölenlerin çoğu iki yaşın altındadır ve
ölüm nedeni genellikle akut dehidratasyondur.

Ölümle sonuçlanan ishal vakalarının %50’si
akut ishal, %35’i persistan ishal, %15’i
dizanteridir.
İshaller

İshalin etkeni bakteriyel, viral, paraziter olabilir.

Bunların da çoğu kontamine sularla bulaşır.

İshal ayrıca kızamık, sıtma gibi hastalıkların
seyri esnasında da görülebilir.

Kimyasal ilaçların barsakları irritasyonu sonucu
da ishal gelişebilir.

Ciddi ishal; sıvı-elektrolit kaybına yol açar ve
hayatı tehdit edici olabilir.
İshaller

Oldukça koyu ve hacimli bir dışkı ile karakterize,
az sıklıkta görülen ishal; büyük ihtimalle ince
barsak hastalığına bağlıdır.

Kalın barsak tipi ishallerde ise; sık sık ve az
miktarda dışkılama ile birlikte, dışkıladıktan
sonra geçen kramp tarzında karın ağrısı vardır.
İshaller - Korunma ve Tedavi

İçme sularının arındırılması,

Sanitasyonun geliştirilmesi,

Kişisel hijyenin sağlanması,

Sağlık personelinin eğitimi,
 Tedavide
sıvı-elektrolit desteği ve
beslenmeye devam edilmesi önemlidir.
Basilli Dizanteri (: Şigelloz)

Shigella cinsi bakterilerin neden olduğu, kanlı
mukuslu ishal, karın ağrısı ve ateşle seyreden
akut, enfeksiyöz bir kolittir.

Ülkemizde sık görülen bir enfeksiyondur.

<200 Shigella bakterisi dizanteri oluşturabilir.

Bakteriler soğuk ve nemli ortamlarda haftalarca,
oda ısısındaki sularda 6 ay ve toprakta 9-12 gün
canlı kalabilirler.
Basilli Dizanteri

Shigella’lar; kontamine sularla sulanan sebzeler ve
hastaların kullandığı tuvaletlerle yayılabileceği gibi;
sinekler de bulaşmada önemlidir.

En çok 1-5 yaşındaki çocuklarda görülür.

Kuluçka süresi 1-3 gün,

Dışkılama sayısı 20-40,

Antibiyotikler, tabloyu 2-3 gün içinde düzeltir.
Amipli Dizanteri (: Amebiyaz)

Entamoeba histolytica’nın neden olduğu kolittir.

Amip; dünyadaki en yaygın barsak przt.’lerinden,

Gelişmekte olan ülkelerin problemi,

Dünya nüfusunun ~ %10’u amip ile enfekte,

1997’de 105 insan yaşamını yitirmiş,

Yurdumuzda, GAB ve Marmara’da yaygın.
Amipli Dizanteri

En önemli kaynak; portörlerdir

Portör; 15 milyon/gün amip çıkarır

Bulaşma; amip kistlerinin ağız yoluyla alınması
ile olur. Eller ve karasineklerin de rolü büyüktür.

Kistler barsaklarda trofozoit haline dönüşür.

Bakteri, hücre ve gıdalarla beslenip, çoğalırlar.

Patojen hale gelip, dokulara saldırırlar.
Amipli Dizanteri

Kuluçka dönemi: birkaç gün-birkaç ay (6-10 gün)

Klinik: bulantı, kusma, karın ağrısı, ishal (8-40)

Dışkı; kanlı-mukuslu, ancak cerahatsiz olup,
parlak kırmızı renkte ve kırmızı jöleye benzer
görünümdedir.

Çocuklarda ateşle birlikte ölümcül seyreder,

Hastaların ¾’ünde 4 hafta kadar sürer.
Amipli Dizanteri - Korunma

Enfeksiyonun yayılmasında ilk kaynak sulardır,

Marul, maydonoz gibi sebzeler sık kontamine olur,

Suların kaynatılması ile amiplerin öldüğünden
emin olunabilir,

Sebzeler kistlerden arındırılmak için pratik olarak;

kuvvetli deterjanlarla yıkanmalı ve

sirke içinde 10-15 dakika bekletilmelidir.
Giardiasis

Etken; Giardia lamblia

Az sayıda (10-15) kist enfeksiyon oluşturabilir

Asıl kaynak sular olmasına rağmen, besin
kaynaklı küçük salgınlar da bildirilmiştir.

Dünyanın her bölgesinde ve tüm yaş gruplarında
görülmekle birlikte, çocuklarda daha sıktır.

Kuluçka süresi 1-3 haftadır.

Yağlı dışkılama, kilo kaybı, malabsorbsiyon, ..

Kronik ishal, çocuklarda gelişme geriliği..
BARSAK PARAZİTLERİ
Enterobius vermicularis (:Kıl kurdu)

İnsanlardaki en yaygın parazittir.

İç çamaşırı giyme oranı düşük toplumlarda ve
ilkokul çocukları arasında daha yaygındır.

Kıl kurdu birkaç ay - birkaç yıl yaşayabilir.

Ağız yoluyla alınan yumurtalar ince barsakta açılır,
dışarı çıkan larvalar çekumda olgunlaşır, barsak
mukozasına yapışarak, kan ve organik maddelerle
beslenirler.
Enterobius vermicularis

En fazla dikkat çeken bulgu, geceleri anüs
çevresindeki kaşıntıdır.

Ayrıca; burun kaşıntısı, diş gıcırdatma, uyku
düzensizlikleri ve kâbus görme de bulunur.

Yüzme havuzlarındaki klor düzeyi,
yumurtaların ölmesi için yeterli değildir.

Kuru ve sıcak ortamlar yumurtalar için
öldürücüdür.
Ascaris lumbricoides (:Barsak solucanı)

Dünyada ve ülkemizde ikinci sıklıkta görülen
barsak parazitidir. Yaşam süresi bir yıldır.

Dünyada ~ 1milyar kişi bu parazitle enfekte olup,
her yıl 60 bin kişinin ölümüne yol açmaktadır.

Okul öncesi ve okul çocuklarında daha sıktır.

TR’de Doğu, GAB ve İç Anadolu’da yaygındır.

Esas konakçısı insandır.

Yumurtalar; insan dışkısı ile kontamine toprakta
ve kirli sularla yıkanmış sebzelerde bulunur.
Ascaris lumbricoides

Ascaris yumurtaları, toprakta 22oC’de üç hafta, 510oC’de iki yıl kadar canlılıklarını korurlar ve nemli
ortamda iki hf. içinde enfektif hale gelirler.

Bulaşma; içinde larva bulunan yumurtaların oral
yolla alınmasıyla olur. Kuluçka süresi 70 gündür.

Karın ağrısı, bulantı-kusma, kabızlık yada ishal
yanında; burun kaşıntısı, diş gıcırdaması ve
ağızdan salya akması; ayrıca ürtiker, ateş,
terleme ve gece korkuları bulunabilir.
Tifo ve Paratifo

Tifo; Salmonella typhi’nin sebep olduğu ateş,
baş ağrısı, karın ağrısı, şuur bulanıklığı ile
karakterize, insanlara özgü, sistemik enf. hast.

Paratifo ise; Salmonella paratyphi A, B ve C
bakterilerinin neden olduğu, semptomların
tifodan daha hafif olduğu klinik tablodur.
Tifo

Enfekte insanların idrar ve dışkıları ile kontamine
olmuş su ve gıdaların alınması ile bulaşır.

Kanalizasyon sularının, içme ve kullanma
sularına karışması sonucu tifo salgınları görülür.

Hastaların kullandığı bardak, havlu gibi eşyalar..

Sinekler mekanik taşıyıcılık yapar.

Dünyada yılda 17 milyon kişi enfekte olmaktadır.
Tifo
Salmonella’ların doğal yerleşim yerleri barsaklar,
 Toprak, akarsu ve diğer su kaynaklarında bulunur.
 7oC – 48oC ısıda ve pH 4 – 8 arasında ürerler.
 65.5oC’de 37 saniyede,
74oC’de ise 1 saniyede inaktive olur.
 Salmonella’lar doğrudan temas ettiklerinde
dezenfektanlara çok duyarlı olup, dezenfeksiyon
için kullanılan klor konsantrasyonlarında ölürler.

Tifo
Bakterinin canlılığını koruma süresi:
Toprak
Temiz sular
Atık sular
Donmuş süt
Taze et
Tereyağı
Peynir
1 - 1.5 yıl
20 - 200 gün
1.5 - 3 yıl
2 - 4 ay
2 hf
3 ay
1 - 9 ay
Balık unu
Süt tozu
Dondurma
1 yıl
1.5 yıl
7 yıl
Kurutulmuş yumurta
13 yıl
Tifo

Hastalık; içinde bol miktarda bakteri bulunan su
ve yiyeceklerin, çiğ veya az pişmiş olarak
tüketilmesi sonucunda gelişir.
 Kuluçka süresi ortalama 10-14 gündür.
 1.hf: Halsizlik, baş ağrısı ve yavaş yükselen
ateş..
 2.hf: Ateş ~40oC, hasta dalgın ve şuuru
bulanıktır. Barsaklar gazlı, yüz soluk, dil paslı,
dudaklar kuru ve çatlaktır. Hastaların
~%50’sinde ishal vardır.
Tifo

Komplikasyonlar: barsaklarda kanama ve delinme,
safra kesesi ve yolları enf, perikardit, miyokardit,
arterit, osteomiyelit, orşit, Kc ve dalak apseleri, vb.

Tifoya bağlı ölüm oranı <%1 dir.

Hasta olmadıkları yada hastalığı geçirdikleri halde,
dışkı ve/veya idrarlarında bakteri bulunan kişilere
taşıyıcı (portör) denir.

Antibiyotik tedavisi; tifo ve paratifoda 14 gün, lokal
organ enfeksiyonları ve kronik taşıyıcılığın
giderilmesi için 4-6 hf sürdürülür.
Tifo
Korunma:

Aşıların koruyuculukları %100 değildir.








Kişisel hijyen kurallarının eksiksiz uygulanması,
Taşıyıcıların tespit edilip, tedavi edilmesi,
Taşıyıcıların gıda ile ilgili işlerde çalıştırılmaması
Hastaların kullandığı tuvaletlerin dezenfekte edilmesi,
Hastalarla temastan sonra ellerin yıkanması
Su ve yiyeceklerin temiz olması,
Sağlıklı atık giderim sistemi kurulması çok önemlidir.
ABD’de 1920’de 36 000 olgu
temiz su sağlanması
1968
Gıda hijyeni ve
500 olgu
Viral Gastroenteritler

Vücudun en geniş mukoza yüzeyi ve en büyük
lenfoid organı olmaları nedeniyle barsaklar,
virüslerin üremesi için uygun alan oluştururlar.

Viral gastroenteritler tüm dünyada önemli bir
sağlık sorunu olmaya devam etmektedir.

Gelişmekte olan bölgelerde sadece rotavirüs
enfeksiyonları, yılda 1 milyon kişinin ölümüne
neden olmaktadır.
Viral Gastroenteritler

Gastroenterite yol açan başlıca virüsler:









Rotavirüs,
Norwalk virüsü,
Calcivirüs,
Enterik Adenovirüs,
Astrovirüs
Coronavirüs,
Parvovirüs
Pestivirüs,
Bredavirüs, vd.
Rotavirüsler

Reovirüs ailesinden olup, çift sarmal RNA içerirler

Bu virüs, elektron mikroskopta tekerlek gibi
göründüğü için bu adı almıştır.

A’dan F’ye dek tanımlanan grupları vardır.
salgınlarına en sık A grubu yol açar

A grubunun 14 serotipi olup, 1-4 arası serotipler
insan hastalıklarına neden olur.
GE
Rotavirüsler

Rotavirüsler; dezenfektanlara ve sabuna görece
dirençli, klor ve klordioksitli bileşiklere duyarlıdır.

Mide asidi ile inaktive olurlar.

Sularda, havuzlarda, ellerin ve eşyaların üzerinde
uzun süre canlı kalabildiklerinden, ishal
salgınlarına yol açmaları kolaylaşmaktadır.
Rotavirüsler






Rotavirüs enfeksiyonları, gelişmekte olan
ülkelerde çocukluk ishallerinin en sık etkenidir.
İshale bağlı ölümlerin %10-20’sinden sorumludur.
Hastaneye yatmayı gerektiren ağır ishallerin
yarısı Rotavirüs’e bağlıdır.
İshaller; kış aylarında yoğunlaşır.
Anneden geçen antikorlar nedeniyle, yaşamın ilk
5 ayında pek görülmez.
Anne sütü ile beslenen bebeklerde seyrektir.
Rotavirüsler

Kreş ve çocuk yuvalarında tekrarlayan ishallere,

Su kaynaklı salgınlara yol açabilir.

Kuluçka dönemi ortalama 2 gündür.

Bulaşıcılık hali; ishal öncesi dönemde başlayıp,
ishalin kesilmesinden 10 gün sonraya kadar
devam edebilir.
Rotavirüsler






İshal; hafif ateş, kusma ve bol sulu dışkılama ile
birden bire başlar.
Dışkıda kan ve mukus yoktur.
Kusma 2-3 gün, ishal 4-5 gün sürer.
Seyrek olarak kronikleşir.
Sıvı ve elektrolit kaybına bağlı asidoz gelişebilir.
Genellikle kendiliğinden iyileşirse de nadiren
menenjit, ani bebek ölümü sendromu ve Crohn
hastalığına yol açar.
Rotavirüsler





Korunmada; ishal tamamen kesilene dek
tuvaletler ve çocuk bezleri dezenfekte edilmelidir.
Kirlenen yüzeyler su ve sabunla yıkanmalıdır.
Hijyenik el yıkama çok önemlidir.
Bebeklerin anne sütü ile beslenmesi enfeksiyonun
şiddetini azaltır.
Yeni üretilen tetravalan, canlı, attenüe oral aşının
koruyuculuğu %70-100 civarındadır.
Norwalk ve benzeri virüslerin
neden olduğu gıda zehirlenmeleri:

Norwalk ve Norwalk benzeri virüsler, SRSv (Small
Round Structured Viruses) olarak tanımlanan virüslerdir.

Kaynak; iyi pişmemiş deniz ürünleri ve kontamine
içme sularıdır.

Başlıca klinik bulgular; bulantı, kusma, ishal, karın
ağrısı, baş ağrısı, hafif ateş ve halsizliktir.

Oluşan tablo 24 - 48 h içinde düzelmektedir.
Yersinia Gastroenteriti





Yersinia enterocolitica, ishale neden olan önemli bir
barsak patojenidir.
Doğal kaynağı; kemirgenler, domuz, sığır, koyun,
kedi ve köpektir.
Bu bakteri; kontamine su, süt ürünleri, et ve sebzeler
aracılığı ile insanlara geçer.
Y. enterocolitica +4oC’de üreyebildiğinden,
buzdolabındaki enfekte etler büyük önem taşır.
Bu nedenle, besin kaynaklı salgınlar daha çok kış
aylarında görülmektedir.
Yersinia Gastroenteriti





Etken oral alımı takiben 2-11 gün sonra ince
barsağın lenf dokusu içinde çoğalarak, hiperemi ve
ülserlere yol açar. Barsak duvarı iltihaplanır ve
kalınlaşır.
İshal <5 yaş çocuklarda ağır seyreder.
Yüksek ateş, karın ağrısı ve dehidratasyon mvc.
Belirtiler geçtikten sonra bakterinin dışkı ile atılması
haftalarca devam eder.
Korunmada; El yıkamaya özen gösterilmeli, içme
suları klorlanmalı ve çiğ et tüketilmemelidir.
Campylobacter Enfeksiyonu

Campylobacter cinsi mikroorganizmalar dünyanın
hemen her yerinde bulunur ve ishale sebep olurlar.

En sık etkenler C. jejuni veya C. coli’dir.

Kuruluğa ve dondurucu soğuğa dayanıksızdır.

Su, süt ve diğer besinlerde +4oC’de birkaç hf yaşar.

Su dezenfeksiyonunda kullanılan klor kons.’larına
ve pastörizasyona dayanıksızdır.
Campylobacter Enfeksiyonu





İnsanlara az pişmiş kontamine et, kontamine sular
ve çiğ süt ile bulaşır.
Gelişmiş ülkelerdeki olguların %50-70’inden,
az pişmiş kümes hayvanı etleri sorumludur.
Enfekte hayvanların çıkartıları toprak ve suları
kontamine eder. İnsanlar; kontamine su ve
yiyecekleri tüketerek enfeksiyonu alırlar.
Dezenfekte edilmeyen sular ve pastörize edilmemiş
sütler salgına neden olabilir.
Evcil kedi ve köpeklerle temas edenlerde de
enfeksiyon gelişebilir.
Campylobacter Enfeksiyonu

Campylobacter ishalinin görülme sıklığı %1-14’dür.

En sık yaz ve sonbahar aylarında rastlanır,

Olguların %10-20’sinde belirtiler >1 hf sürer,

Ateş, baş ağrısı, halsizlik ve adale ağrılarıyla
başlayıp; karın ağrısı ve ishal ile devam eder.

İshal; sulu veya kanlı-mukuslu olup, ~1 hf sürer.

Barsak hareketlerini azaltan yada durduran
ilaçların verilmesi uygun değildir.
Kolera

Kolera; insanlara su ve besinlerle sindirim
kanalından bulaşan; kusma ile başlayıp, pirinç
yıkantı suyu görünümünde şiddetli ishal ile seyreden
bir ince barsak enfeksiyonudur.

Kolera; yaptığı büyük salgınlar ve bu salgınlarda
görülen yüksek ölüm oranları ile eski çağlardan beri
tanınan bir enfeksiyon hastalığıdır.

Tedavi edilmediğinde özellikle düzensiz beslenen,
malnutrisyonlu bireylerde vücudun susuz kalmasına
ve ölüme yol açabilir.
Kolera

Kolera, su kaynaklarının sağlıklı olmadığı,
hijyenin, sanitasyonun uygun yapılmadığı
bölgelerde salgınlar oluşturabilir.

Enfekte insanların dışkıları ile kontamine
olmuş su ve besinlerle diğer insanlara geçer.

Kontamine olmuş sularla yıkanan sebze ve
meyvelerin yenmesi ile de bulaşır.
Kolera





Kolera vibriyonlarının (Vibrio cholerae)
dış etkilere karşı direnci azdır.
Vibrion 55oC’de 10-15 dakikada,
kaynama derecesinde ise 1-2 dakikada ölür.
Kuruluğa, güneş ışığına, asitlere hiç dayanamaz.
Mide asiditesi, vibrioları kısa sürede inaktive eder
ve bu durum birçok kimseyi koleraya
yakalanmaktan kurtarır.
Çeşitli eşya ve besinler üzerinde birkaç saat ile
birkaç gün arasında canlı kalabilirler.
Kolera

Temiz çeşme, nehir ve göl sularında haftalarca canlı
kalabilmelerine karşılık, saprofit bakterilerden zengin
ve kolera fajları içeren nehir, deniz yada
kanalizasyon sularında birkaç günden fazla
yaşayamazlar.
Kolera



Kolera, insanlar arasında fekal - oral
kontaminasyonla yayılım gösterir ( Hasta veya
portör dışkıları ile enfekte olmuş içecek yada
yiyeceklerle bulaşır) .
Kontamine çiğ yenen sebze ve meyveler, midye
ve istiridye gibi deniz ürünleri ile içme ve
kullanma suları hastalığın yayılmasında önemli
rol oynarlar.
Ayrıca karasinek ve hamamböceği gibi koprofaj
artropodlar da mekanik taşıyıcılıkla yiyecekleri
kontamine ederler.
Kolera

Kolera fekal-oral yolla bulaşan diğer hastalıklar
gibi;
 Alt yapısı yetersiz olan, içme ve kullanma
sularının kanalizasyon sularına karışabildiği,
 Sularının sık sık kesildiği,
 İnsan dışkısının gübre olarak kullanıldığı,
 Tuvalet atıklarının arıtma işleminden
geçirilmeden akarsu, deniz ve göllere
boşaltıldığı,
 Kişisel hijyen kurallarının uygulanmadığı,
 Sosyoekonomik yönden gelişmemiş ülkelerde
büyük salgınlara yol açmaktadır.
Kolera





Kolera vibriyonlarının doğal kaynağı insanlardır.
Ayakta gezen atipik ve hafif olgular hastalığın
yayılmasına neden olurlar.
Özellikle El -Tor salgınlarında asemptomatik
olguların, tipik olgulardan en az 10 kat fazla olduğu
görülmüştür.
Epidemiler genellikle deniz seviyesinden fazla
yüksek olmayan yerlerde, yağışlı, nisbi nem ve
hava sıcaklığının yüksek olduğu mevsimlerde
çıkmaktadır.
Vaka sayısı akarsuların ve kanalların geçtiği bölge
çevresinde daha fazladır.
Kolera

Duyarlı bir kişide kolera oluşabilmesi için yeterli
sayıda etkenin ağız yoluyla alınması gereklidir ve
bu miktar ortalama 107 - 109 vibriyondur.

Mide asiditesi ise bu vibriyonlar için fizyolojik bir
engeldir.

Mide asiditesi herhangi bir sebeple kırılır ve vibriolar
bu engeli aşarlarsa, kendileri için elverişli - alkali bir ortam olan duodenum ve ince barsaklara
ulaşmış olurlar.
Kolera

Dolayısı ile, aklorhidri, subtotal gastrektomi ve
antiasit kullanımı gibi mide asiditesini değiştiren
durumlarda infeksiyon daha kolay gelişmektedir.

İnce barsaklar kolera vibriyonlarının insan
vücudunda yerleşip, çoğaldıkları organdır.

İnvaziv olmadıklarından, komşu organlara, kan ve
lenf dolaşımına geçmezler, lokal bir enfeksiyon
oluştururlar.
Kolera





Kuluçka dönemi kısadır. Birkaç saatten 7 güne kadar
değişmektedir; ortalama 2-3 gündür.
Hastalık tablosunun oluşumundan, vibriyonların
salgıladığı bir enterotoksin sorumludur.
Kolera ani ve yavaş olmak üzere iki farklı görünümde
başlayabilir.
Kişi sıhhatte iken, boşalır gibi bir kusma, karın ağrısı
ve boşalır gibi diare ortaya çıkar. Hasta tuvalete
gitmeye fırsat bulamaz.
Zaman geçtikçe kusmuk ve dışkının volümleri artar,
rengi açılır ve pirinç yıkantı suyu görünümünü alır.
Kolera





Hasta günde 8-10 hatta 15 litre sıvı kaybeder.
Kusmalar nedeniyle ağızdan sıvı ve katı besin
almak imkansızlaşır.
Organizmada dokusal bir tahribat olmaz.
Kaybedilen sıvı ve elektrolitler yerine konur ve
asidoz önlenirse 1-2 gün gibi kısa bir sürede şifa
sağlanabilir.
Bu tür olgularda eğer gerekli tedavi uygulanmaz
ise ölüm oranı %50’ye kadar çıkabilmektedir.
Kolera

Kolera destek tedavisinin çok önemli olduğu
hastalıkların başında gelir.

Toplum sağlığı açısından kolera tedavisinin
hastanelerde yapılması zorunludur.

Tedavinin başarısı ancak kaybedilen sıvı ve
elektrolitlerin süratle yerine konması ile mümkündür.

Hastaneye kabul edilen hastalar ilk iş olarak “koleralı
yatakları” na yatırılmalıdırlar.
Kolera
Korunmada hijyenik önlemler çok önemlidir.
İÇME SULARI:
 Kesinlikle kaynatılmadan içilmemelidir.
 Şehir şebekesindeki sular bilimsel olarak
klorlanmalıdır.
 Kuyu ve akarsulardan sağlanan sular sodyum
hipoklorit ile dezenfekte edilmelidir.
 Sodyum hipoklorit; çamaşır sularının içinde
ortalama %5 oranında bulunmaktadır.
 Bu tür çamaşır sularından 1 lt suya 2-3 damla
veya 1 teneke suya 1 çorba kaşığı ilave etmek
içme sularının dezenfeksiyonu için yeterlidir.
Kolera

Çiğ sebze ve meyveler yenilmeden önce 1/5000’lik
permanganat solüsyonunda 15 dakika veya
hipoklorit solüsyonunun 10 misli yoğun
hazırlanmışında yarım saat bekletilmeli ve daha
sonra iyice çalkalanmalıdır.

Kanalizasyonlar ile irtibatlı deniz, göl ve nehirlerden
sağlanan midye, istiridye ve balık gibi su ürünleri de
koleranın bulaşmasında önemli rol oynarlar.
Kolera




Kanalizasyon olmayan yerlerde sızdırmaz tip hela
çukurları açılmalı, bu tür çukurların yakınında kuyu
açılması engellenmelidir.
Su kuyuları ile fosseptikler arasında en az 30 m
mesafe olmalıdır.
Sinek ve hamam böceği gibi mekanik taşıyıcılık
yapan artropodlarla etkili mücadele yapılmalıdır.
Portör taraması yapılmalı; portör olarak kabul edilen
kişilere bir günde oral yolla 8 g streptomisin
verilerek bulaştırıcılıkları engellenmelidir.
Kolera



EĞİTİM:
Salgınlar sırasında toplum aydınlatılmalı, hastalığın
bulaşma yolları hakkında bilgi verilmelidir.
Salgınlar sırasında halka, karışık gıdalar almamaları,
alkollü içeceklerle mide asiditelerini bozmamaları
önerilmelidir.
Büyük salgınlarda okulların kapatılması, gereksiz
seyahatlerin önlenmesi ve koleralı bölgeye gidip,
gelenlerin sınırlarda ciddi bir şekilde kontrol
edilmeleri gereklidir.
Kolera
AŞI:
Halen kullanılmakta olan kolera aşısı, ısı ile
öldürülmüş vibriyonların, fenollü tuzlu su
süspansiyonu olup, yarı yarıya İnaba ve Ogawa
serotiplerini içerir.
 Bir mililitrede 8 milyar bakteri bulunur.
 Aşı SC veya IM yolla 3 - 4 hafta ara ile 2 kez
uygulanır.
 Erişkin dozu 1 ml olup koruma süresi 3 - 4 aydır.
 Koruma oranı % 30 - 80 arasında değişmektedir.
 Aşıdaki antijen ölü bakterilerden yani
endotoksinlerden oluşmasına karşılık, hastalık bir
ekzotoksin olan kolerajenik toksin ile oluştuğundan
aşının koruyucu etkisi zayıftır ve rutin olarak
uygulanmamaktadır.